15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2012 PERŞEMBE 4 HABERLER Başbakan Erdoğan, BDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda izledikleri ‘yol haritasını’ itiraf etti İstanbul Trafiğinde Yeni Uygulama mı? İstanbul trafiğinde “Toplu Taşıma Yolu” uygulaması, pazartesi gününden itibaren yürürlüğe girdi. Belli güzergâhlarda, sabah 7.00 – 10.00, akşamları da 16.00 20.00 arasında yolların belirli bir bölümünün, bariyerle ayrılmadan, toplu taşıma araçlarına tahsisini öngören uygulama, sürücüler uyarılara uymadıklarından aksamış. Şaşırtıcı değil. Bu tür uygulamaların başarısı, yolu kullananların disiplinine ya da uygulamayı denetleyecek olanların yaptırım gücüne bağlıdır. Doğrusu uygulamanın geleceği açısından kuşku ifade edenleri de kötümserlik veya bozgunculukla suçlamak pek doğru olmayacaktır. Çünkü Türkiye’de kural, “başkalarının mutlaka uyması gereken yaptırım” anlamını taşır ve “benim de buna mutlaka uymam gerekir”i kapsamaz, onun yerine “bir defadan bir şey olmaz, idare ediver abi”yi içerir. Bu bakımdan gelecekte nice trajikomik ve sefil manzaralarla karşılaşacağımızı, kurala uyanların sonunda nasıl “enayi yerine düşeceklerini” kestirebilmek güç değil. Kimi yayın organlarımız, Toplu Taşıma uygulamasını “İstanbul trafiğinde yeni bir dönem başlıyor” diye nitelediler. Ama pek de öyle değil. ??? Bu uygulamanın temeli 37 yıl önce Ahmet İsvan tarafından atılmış, Mart 1979’da, Aytekin Kotil tarafından Taksim Zincirlikuyu arasında “Tercihli Yol” adı altında yürürlüğe konmuş, önceleri 55 dakika süren yolculuk, uygulamanın ardından 21 dakikaya inmişti. Ama daha sonra, güzergâh üzerindeki dükkân sahiplerinin ve diğer çevrelerin baskısıyla, zaten baştan itibaren tam olarak uygulanamamış olan strateji yürürlükten kaldırılmıştı. Yürürlükten kaldırılmanın nedenlerinden biri de “tercihli şerit dışında, sıkışan özel araba trafiği” idi. Bu tür uygulamaların temelinde, siyasi bir tercih yatar. O da şudur: Siz yolları ne için kullanacaksınız, insan taşımak için mi, yoksa araç taşımak için mi? Önce bu sorunun yanıtının çok basit olduğu sanılır, ama öyle değildir. Nitekim soru Boğaz geçişinde de gündeme gelmiş, pratik yaşamdaki yanıt ise hep “Biz köprüleri araç taşımak için kullanmayı yeğliyoruz, amacımız araçtır” olmuştur. Zaten bu toplum hiç toplu taşımaya öncelik tanımadı. ??? Tabii ki metro ideal ve nihai çözümdür. Ama bunun yanı sıra raylı sistem, tercihli yol, metrobüs gibi uygulamalar da çareler arasında sayılabilirler. Bu yüzden, raylı sistem, “metrobüs” gibi uygulamaları dolayısıyla da Kadir Topbaş’ın herkesin desteğini aldığını belirtmek gerekir. Durum böyle olunca, yani çok yönden haklı olarak çok eleştirilen bir Başkan, toplu taşımacılık uygulamaları dolayısıyla böylesine desteklenince, şöyle düşünülebilir: Demek ki kim toplu taşımacılığı yeğlerse destekleniyor. Temelde öyle de olsa, demokrasilerin karmaşık yapısında yaşam hep öyle olmuyor. Taşımada insana öncelik vermek, sesi daha çok çıkan etkin çevrelerin inanılmaz tepkisine yol açabiliyor. Nitekim Kadir Topbaş yönetiminin de yolları insan taşımaya doğru evriltecek uygulamalardan haberdar, hatta bunlardan yana olduğu halde gelen tepkileri göğüsleyemeyeceğinden, şimdilik yaşama geçirmekten çekindiğini biliyoruz. Londra’daki araçla şehir trafiğine girişi caydırma uygulamasını beğenen, Topbaş’ın bu konuda gerekli belgeleri getirtip çevirttiği halde, tepkilerden çekindiği için şimdilik vazgeçtiği biliniyor. Toplu taşıma halkın yararına bir çözüm, ama uygulamak için siyasi kararlılık ve yürek ister. Yarın bu sütunda İstanbul’da bu yürekliliği göstermiş iki kişinin, Atila Alpöge ve Ahmet İsvan’ın maceralarını anlatacağım. Yargıya talimat verilmiş ? BDP’li vekillerle PKK’lilerin samimi görüntülerini sert sözlerle eleştiren Başbakan Erdoğan, dokunulmazlıkların kaldırılması için harekete geçtiklerini ise şu sözlerle açıkladı: “Yargıya zaten gerekenleri söyledik, yargı da gereğini yapıyor, biz de parlamentoda gereği neyse onu yapacağız.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Baş mentonun içinde mücadele edeceklerse, bakan Tayyip Erdoğan, BDP’lilerin doku anayasa ne emrediyorsa, hukuk neyi emrenulmazlıklarını kaldıracaklarına ilişkin ilk kez diyorsa o çerçevede hareket etmeye mecçok açık bir mesaj verirken, “Yargıya ge burdurlar. Etmedikleri takdirde de şu anda kendileri... Yargıya zaten gerekenleri söyrekenleri söyledik” ifadesini kullandı. Erdoğan, 30 Eylül’deki büyük kongre ledik, yargı da gereğini yapıyor, biz de parkonusunda değerlendirme yapmak için AKP lamentoda gereği neyse onu yapacağız. Genel Merkezi’nde topladığı milletvekilleTerörün medyadaki taşeronları: rine seslenirken şunları söyledi: Terör örgütü nasıl ki birilerine taşeronluk yaYanaklarından öptüler: Bayramdan pıyorsa, medya içerisinde de bazı kalemler, hemen önce ramazanı da bayramı da kana bu hiç çekinmeden, hiç utanmadan birilerine talayan teröristlerle BDP milletvekillerinin de şeronluk yapıyor. rin muhabbetine bir kez daha şahit olduk. BDP ile CHP aynı: BDP ne söyŞunu özellikle vurguluyorum; o gün oralüyorsa CHP milletvekilleri de adeda, o buluşmada, BDP’li milletvekilleta papağan gibi BDP’yi tekrarlıyor. rinin teröristleri kucaklamasının öteAradaki fark şu, birisi sırt sıvazlıyor, sinde teröristler, BDP’li milletvekillediğeri sırtını sıvazlatıyor. rinin sırtlarını sıvazlamıştır. YaCHP’li milletvekili kaçırılınaklarından öpmüşlerdir, ne yor, ardından romantik bir kadar güzel bir muhabbet. dille teröristin ya da teröEllerini öpeceklerdi: ristlerin sırtını sıvazlıyor. Bunların ipini terör örgütü BDP’li milletvekilleri ile elinde tutuyor. O efendileteröristler yolda buluri bunların ipini gevşetşuyor, fark bu. mediği sürece bunlar hiçbir yere gidemezler, hiçSoylu AKP’de bir karar alamazlar, Toplantıda eski hiçbir şey söyleDP Genel Başkanı mezler. İşte o Süleyman Soylu, gün de bir AKP’ye katıldı. bayram önceSoylu yaptığı kosi milletin gönuşmada, Erdoğan’a zünün önünde teşekkür ederek “Sagittiler efendileriyın Başbakanım beni ne sırtlarını sıbağışlasın. Türkiye vazlattılar. İnanın artık bir daha merkameralar orada olkez sağ siyasi partilemasaydı bunlar o terin olduğu bir ülke olrörist efendilerinin mayacak” dedi. ellerini öperlerdi. İnanın kameralar olmasaydı bunlar terörist efendilerinden üç kuruş da harçlık alırlardı. Kandil’e çıkın: Utanır insan, ayıptır. Siz, bölücü terör örgütünün uzantısının Başbakan Tayyip Erdo çirkin, kaba bir tavır takınan eşbaşkanının söylediğan, Suriye konusunda CHP CHP, kendi tarihinde de zaten ğine bakmayın. KenGenel Başkanı Kemal Kı bunu defalarca tekrarlamıştır. disinde yüz olsa parCHP Şam’a gidemelıçdaroğlu’nu ağır bir dille lamentoya değil, Kansuçlayarak, “Kılıçdaroğlu yecek: CHP yarın Şam’a dil Dağı’na çıkması sen kimin torunusun” diye gidecek yüz bulamayacak, gerekiyor ama yok. göreceksiniz. Ama inşallah sordu. Sen, bu milletin temErdoğan, Suriye ile ilgili biz en kısa zamanda Şam’a silcisi değilsin, utangidecek, oradaki kardeşleriCHP’yi şöyle suçladı: madan, sıkılmadan Sen kimin torunu mizle muhabbetle kucaklahangi yüzle geliyorsun: Batılının yapmadığını şacağız. O gün de yakın. İnsun da bu parlamenbiz yaptık. İsveç kralına, Ma şallah Selahaddin Eyyutoda yemin ediyorcar kralına, Polonyalılara di bi’nin kabri başında fatiha sun. Çünkü bunların ğer devletlerden Osmanlı’nın okuyacak, Emevi Camisi’nde içi başka, dışı başka. çatısı altına sığınan mülteci namazımızı da kılacağız. Bi“400 kilometrekarelere bizim ecdadımız kapısı lali Habeşi’nin, İbni Aranin bölücü terör örnı açmış, onlarla sofrasında bi’nin türbesinde, Süleymagütünün kontrolünki ekmeği paylaşmıştır... İşte niye Külliyesi’nde, Hicaz de” olduğunu söylübiz böyle bir ecdadın torun Demiryolu İstasyonu’nda yor. Tamamen terbilarıyız. Sayın Kılıçdaroğlu kardeşliğimiz için özgürce yeden muaf ve bu ülsen kimin torunusun bile dualar edeceğiz. CHP bukenin değerlerinden mem. Biz böyle bir ecdadın gün nasıl Boraltan Köprüuzak bir anlayıştır. torunuyuz. CHP’nin bugün sü’nün, 146 Azeri gardaşıYargıya gereSuriye’den sığınan mülteci mızın lekesini yüzünde taşıkeni söyledik: lere takındığı çirkin tavır as yorsa yarın da Türkiye’deki Eğer kendilerine çok lında kendi tarihinden tevarüs Suriyeli mültecilere gösterdaha rahat yer arıyorettiği bir tavırdır. Bugün Su diği kabalığın lekesini yülarsa kendilerine adres riyeli mültecilere karşı çok zünde taşıyacak. verdim, Kandil’e gitsinler, ama bu parlaCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP il kadın kolları başkanları toplantısına katıldı. (Fotoğraf AAEVRİM AYDIN) Kılıçdaroğlu, AKP’nin terör konusunda yanlış yolda olduğunu söyledi: TBMM’ye gelmezsin, koşa koşa Oslo’ya gidersin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin terör sorununun çözümünde yanlış yolda olduğunu söyleyerek, “Toplanalım, ortak aklı egemen kılalım dedik. Meclis’e gittik onlar gelmedi’’ dedi. Kılıçdaroğlu, CHP il kadın kolları başkanları toplantısına katıldı. Toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi değiştirmek ve dönüştürmek, Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaş Türkiye konusunda kadınların büyük çaba ve azim göstermeleri gerekiyor. Türkiye’nin buna ihtiyacı var” diye konuştu. Ülkenin içinde bulunduğu durumun iç açıcı olmadığına işaret eden Kılıçdaroğlu, ülkenin kaos ortamına sürüklenmesinin nedeninin, sağlıklı, tutarlı bir yönetim olmaması olduğunu söyledi. Hükümetin Suriye politikasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, kamplarda yaşayanların durumunun kışın ne olacağının CHP’li İnce: Esad’ın eli Bodrum tatilinden sonra mı kanlandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın CHP’ye ilişkin sözlerini değerlendirdi. İnce, Erdoğan’a, “O Esad, senin Bodrum’a tatile gittiğin, Boğaz turu yaptığında diktatör, eli kanlı değildi de sonradan mı oldu” diye sordu. İnce, “Biz Damat Ferit’in, Hikmetyar’ın torunu değiliz. Mevlana’nın, Hacı Bektaş’ın, Fatih’in, Atatürk’ün torunlarıyız. Sen nasıl bir Osmanlı torunusun ki Obama’nın eşbaşkanısın. Bu milleti geriyorsun, kamplaştırıyorsun, birliğimizi, dirliğimizi bozuyorsun” dedi. ‘CHP Şam’a gidecek yüz bulamayacak’ belirsiz olduğunu ve bu durumun faturasının da Türkiye’ye kesileceğini kaydetti. Hükümetin terör konusunda da yanlış yolda olduğunu söylediklerini, bu konuda TBMM’yi de toplantıya çağırdıklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, “Toplanalım, ortak aklı egemen kılalım dedik. Meclis’e gittik onlar gelmedi. Demokrasinin Kâbe’sidir orası. Şimdi sormaz mıyız biz, TBMM’ye sorunu çözmek için gelmezsin, koşa koşa Oslo’ya gidersin. Sorma yacak mıyız biz bunu” dedi. Kılıçdaroğlu, son olarak hâkim ve savcı sınavında skandala imza atan ve sınavı iptal etmek zorunda kalan ÖSYM’yi de eleştirerek, geçmişte ÖSYM’nin en güven veren kurumlardan olduğunu, ve asla şaibe olacağının da düşünülmediğine dikkat çekti. Sınav sorularının belli kişilere verildiğinin açık olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, “Bunlar yargıç olacak, adalet dağıtacak. Bu insanlardan yargıç olur mu?” dedi. AKP İL BAŞKANI’NIN KAÇIRILMASI YENİ BİR TARTIŞMA BAŞLATTI Yardım polemiği büyüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) PKK’nin kaçırdığı AKP Hakkâri İl Başkanı Abdülmecit Tarhan’ın kardeşinin, yardım istemek için CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu aradığını yalanlamasının ardından polemik büyüyor. Tarhan’ın kardeşi Ramazan Tarhan’ın, kaçırılma olayıyla ilgili CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan yardım istediği yönündeki haberler basına yansımasının ardından önceki gün Başbakanlık’tan açıklama yapılarak, Başbakan Erdoğan’ın da kardeş Tarhan’ı aradığı bilgisi verilmişti. Bu görüşmenin ardından Ramazan Tarhan’ın, kendisini arayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun telefonu Kılıçdaroğlu’na verdiğini ve onun da kendisine geçmiş olsun dileğinde bulunduğunu belirterek “Yardım istemedim” açıklaması yapması dikkat çekti. Tarhan’ın bu açıklaması Başbakan Erdoğan ile CHP’liler arasında yeni bir polemiğe neden oldu. Kılıçdaroğlu, görüşmenin “televizyonların önünde” olduğunu belirtirken, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, il başkanının kardeşini kendisinin aradığını belirtti. Başbakan Erdoğan ise Tarhan’ın ailesinin kendisine “Biz Hakkâri’de BDP’yle beraber miting yapan CHP’den yardım isteyecek kadar düştük mü?” dediğini ileri sürdü. Fidan, bakanlarla AKP’de görüştü FIRAT KOZOK Meclis’ten cezaevine giden isimlerden Sırrı Sakık, Erdoğan’ın dokunulmazlık tehdidine yanıt verdi: ANKARA CIA Başkanı David Patraeus’un sürpriz Türkiye ziyaretinin ardından önceki gün programında yer almamasına karşın Başbakanlık’a giden MİT Müsteşarı Hakan Fidan, dün önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le görüştü, ardından da teamüllerde eşine az rastlanır bir şekilde AKP Genel Merkezi’ne giderek bakanlarla bir araya geldi. Fidan, dün önce öğle saatlerinde Cumhurbaşkanı Gül tarafından kabul edildi. Gül’ün İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in yerine önceki gün Hatay Valisi Celalettin Lekesiz ve ardından da MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı kabul etmesi dikkat çekti. Fidan akşam saatlerinde ise teamüllerin dışına çıkarak AKP Genel Merkezi’ne gitti. Fidan’ın ardından Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da partiye geldi. Fidan’ın 2 bakanla görüştüğü öğrenildi. Fidan önceki gün de Başbakanlık merkez binada Müsteşar Efkan Ala ile bir araya gelmişti. Görüşmelerde Patraeus’un ziyareti hakkında bilgi verilirken Suriye’deki gelişmeler ve terörle mücadele konuları ele alındı. Çiller de aynı şeyi söylüyordu AYŞE SAYIN ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “yargıyla konuştuğunu” belirterek “Meclis’te gereğini yapacağız” diyerek Meclis’te gereğini yapacakları yönündeki açıklamaya BDP’den “mücadelemizi engellemez” yanıtı geldi. 1994’te DEP milletvekili olarak dokunulmazlığı kaldırılarak cezaevine gönderilen BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, son 20 yılda sadece aktörlerin değiştiğini ve zihniyetin aynı kaldığına dikkat çekti. Başbakan Erdoğan’ın partilerini hedef alan açıklamalarına BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Eşbaşkan Gültan Kışanak bugün Diyarbakır’da basın toplantısıyla yanıt vereceği bildirildi. BDP MYK tarafından yapılan açık ? Erdoğan’ın dokunulmazlık konusunda “Gereğini yapacağız” açıklamasına BDP’den verilen yanıtta, AKP’nin asıl amacının giderek derinleştirdiği savaşı gizlemek olduğu belirtildi. BDP’li Sırrı Sakık da, süreci 1994’teki DEP operasyonuna benzeterek, “Aktörler değişti, zihniyet değişmedi” dedi. lamada ise AKP hükümetinin “savaş”ı giderek derinleştirdiğini gizlemek için “baskı ve tehditleri sürdürdüğü” savunularak “Özellikle Şemdinli’de yaşanan gerçekliğin üstünü örtmek için, Eşbaşkanımız Sayın Gültan Kışanak ve beraberindeki heyetin PKK’lilerle karşılaşmasının gerçekçi bir analizini ‘dokunulmazlık’ tehdidiyle örtmeye çalışıyor” denildi. Şemdinli’de belli bir bölgenin PKK’nin denetiminde olduğuna basın mensupları tarafından da tanık olunduğu savunulan açıklamada, hükümetin güvenlikçi politikalarının iflas ettiği kaydedildi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın partili millevtekillerine yönelik “dokunulmazlık” tehdidinin 1994’teki “DEP operasyonu”nu anımsattığını belirten Sakık ise, o dönemde kendisinin milletvekili olduğuna dikkat çekti. Sakık, “Yıl 1994, dokunulmazlıklarımız kaldırılıyor. O zaman ‘takşak paşa’nın operasyonuydu. O zaman da Tansu Çilller, aynı şeyi söylüyordu, ‘Yargıyla görüştüm, gereğini yapın.’ Aslında yönetim değişse de, aktör değişse de zihniyetin değişmediği bir kez daha gö rüldü” dedi. Erdoğan’ın yargıya talimat verdiği itirafında bulunuduğuna işaret eden Sakık, “Anayasaya sadakatten bahsediyorsunuz. Şimdi böyle bir anayasaya nasıl sadakat beklersiniz. Devrim silahların patlamasıyla değil, yasalar ve yasaların patlamasıyla olur” sözleriyle tepki gösterdi. BDP’nin Meclis’e halkın iradesiyle geldiğini ve Erdoğan’ın da buna saygı göstermesi gerektiğini kaydeden Sakık, “Biz Meclis’e Selahattin Bey’in (Demirtaş) patentiyle ya da KPSS ile gelmedik, mülakatla da alınmadık Meclis’e. Halkımızın iradesi böyle tecelli etmiştir. Arkamızda başka hiçbir güç yoktur, halkın emeği, alınteriyle parlamentodayız. O nedenle birbirimize tahammülümüz olmamalıdır” görüşünü dile getirdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle