16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 EYLÜL 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 En az 60 lira yükleme şartı ve 30 liranın altına ‘kara liste’ uygulaması tüketici örgütlerinin tepkisini çekti Hızlı Geçiş Soygunu MUSTAFA ÇAKIR GerilimleTehditle... Yüzde yüz genelleme yapılamaz belki, ama kitlelere ulaşmada, etkilemede, insan hakları, akıl, bilimden, haklılıktan kopuşla doğru orantılı olarak konuşmacının, sesi yükseltmek, bağırmak, gerilim yaratmak, tehditle etkin olmak.. yöntemlerine başvurma gereksinimi artar... Tarihte öne çıkmış toplumları olumlu ya da olumsuz yönlendirmiş, peşinden sürükleyebilmiş en büyük liderlerden, medya çağına geçişte söz konusu kaba çerçevede fazlaca bir değişiklik yok... Liderlik, toplumu etkileme yeteneğinde bu alanın uzmanlarının yüksek not verdikleri Başbakan Erdoğan’ın, iktidara geliş günlerinden bugüne, en son dünkü AKP örgütünden seslenişine, karşılaştırmalı bir çalışmanın, göreceli en profesyonel sayılan medya kanallarından birinde yapılıp yayınlanabiliyor olmasını görmek isterdim... Artık gerçekten çok uzman ellerde, çok profesyonel uzman kadroların çalışmalarının ürünü konuşma metinleri, içerikleri, yaratılmak istenen imaja, kitlelerin yönlendirilmelerine, öngörülmüş algıların oluşmasına, kitlelerin yönlendirilmelerinde amaçlanan sonuçlara göre ses tonu, yüz ifadesi, vucut dili, çağrışımlarla.. öylesine ince bir balans ayarı söz konusu ki... Aynı lider, aynı temel siyasal amaçlara yönelik olarak kurgulamalar baştan sona değişebiliyor. Elbet liderin kimliği, kendi ruh sağlığı, beklentileriyle de fazlasıyla değişken tablolar ortaya çıkabiliyor... Başbakan Erdoğan ile çok profesyonel oldukları kuşkusuz uzman, danışmanlarının, aralarındaki ilişkiyi, etkileşimi, dili en uzaktan, bilemieecek bir gazetaci olsam da yakınında olanlar dünkü seslenişinin uzmanlara sadık kalınmış metin üzerinden olduğunun altını özel değerlendirmelerinde seslendirdiler. Oysa biz izlerken köşeye sıkıştırılmış, yapmak istediklerini, hırslarını çok yukarlarda tutan bir siyasi liderin, çok sıkıştırılmış, zorda kalmış bir noktada öfke patlaması dozunda bir çıkış olarak algıladık. En ağır, en halk deyimiyle “belden aşağı vurmalarla” karşıdakini zora sokmak, kendi düştüğü zor durumdan kurtulmak için gerilimi tırmandırmak, tehditle karşı çıkışları, tepkileri sindirmek.. tek çıkış yolu, startejisi olarak seçilmiş gibiydi. Zaten tam da bu nedenle uzun soluklu, iktidarda büyümüş parti ve liderinin, yıllar içindeki değişim, çelişkilerini tarafsız ortaya koyabilecek bir medya çalışmasının aydınlatıcı, işlevsel olabileceğini söylemek istemiştim... ??? Başbakan Erdoğan’ın uzun soluklu, tek başına, istediğini yapabilen güç, iktidar olarak rahatlayıp, demokratlaşacağına, nasıl bir tek adamlığa soyunmayla, parlamentonun, güçler ayrılığı, demokrasinin aracı örgütlenmeler, kurumların yoka sayıldığı, yasal demokratik işleyişin tüm araçlarının ayaklar altına alındığı... Aklı, bilimi, gerçekleri kendi geçmiş savundukları ile de çelişkili, reddeden bir üslupta, gerçekleri ters yüz edip silerek, bir tek ustaca bir kitle etkileme diliyle, karayı ak yapışı... Hitler’i çağrıştıran liderlik dehası olarak kimilerinin hayranlığını çekse de bence seçmenlerinin önemli bir bölümü de dahil, aklını, sağduyusunu koruyabilenler, demokrasinin bilincine olmasa da tadına varabilmiş olanların kaygılarını büyütüyor... İlk günlerinin, şiddetle savunduğu “muhafazakârlık” sözcüğünün içine saklanmış ülke, toplum, rejim yaratma modeli iddiasında dile dökülmeyen amaçların, iktidarda güçlendikçe, kendi ölçüleriyle topluma hazmettirildikçe daha dayatmacı, açık, buyurgan toplum yaşam biçimine dönüştürülmesi atakları sadece bir boyut. İktidar gücünün kullanılmasında evrensel insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasi, ülkenin yasal kurumlarının işlevlerinin yok edilmesi çok daha vahim tırmanış... Gerilimle, tehditle üzerimizde akıl tutulması etkisi yaratmada ipin ucu öylesine kaçtı ki ülkemiz toprakları içindeki savaştan kaçanlara, Suriyeli komutan ve askerlere ayrılmış bir sığınma kampına milletvekillerinin girmek istemeleri yasal hak ve sorumluluk değilmiş gibi “Elinizi kolunuzu sallayarak giremezsiniz. İstersem ben izin veririm” cümleleri kameralar karşısında kullanılabiliyor. El kol sallanarak girilemeyecek bir kampın kurulabilmesinin ancak Meclis yetkisinde olabileceği gerçeği de yok sayılarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bize karşı sürekli kullanılmış, canımızı yakan Irak, Suriye, İran PKK kampları, stratejik ortaklarımızın siyasal, parasal, askeri desteklerinin benzeri bir konuma, işleve sokulabiliyor... İktidarlarının Ortadoğu, İslam dünyası politikalarında yeni Osmanlıcılık düşlerinde.. stratejik ortaklar tarafından öne sürülüp açıkta kalmanın, doğrudan iktidarlarının değil, Türkiye’nin başının belada olmasının gerçeği, öfkesinde, gerilim tırmandırılarak, önüne gelen tehdit edilip suçlanılarak zeytinyağı gibi suyun üstünde kalma çırpınışları sahneleniyor... Medyadan böylesine ağır baskı ve tehdit koşullarında, kendi zaafları, büyük açıkları da biline biline, gazetecilik ilkelerinin gereklerinin yerine getirilebilmesini bekleme lüksümüz yok biliyorum... Kıyısından kenarından gazeteciliğe de razıyım... ? HGS’de sürekli 30 lira bulundurma zorunluluğu nedeniyle 8 milyon kullanıcı olduğu da dikkate alındığında ANKARA Köprü ve otoyollarda hükümet, tüketicinin 240 milyon TL’sini her zaman elinde tutacak ve işletebilecek. Tüketici dernekleri, “Hükümet para arayışında. Tüketicinin sırtından yeni kaynak yaratılıyor. Hükümetin politikasızlığı tüketiciye fatura 17 Eylül’den itibaren yılbaşına kadar Kartlı Geçiş Sistemi’nin (KGS) yerini ediliyor. Ulaşım hakkı gasp ediliyor” diye tepki gösterdi. alacak olan Hızlı Geçiş Sistemi (HGS) eleştiri konusu oldu. Hükümetin, tüketicinin 240 milyon lirasını sürekli elinde tutacağına dikkat çeken tüketici örgütlerinin yeni sisteme ilişkin eleştirileri şöyle: Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Sıtkı Yılmaz: Hükümet ekonomik hedeflerini tutturamıyor, para arayışı içerisinde. Otomatik Geçiş Sistemi (OGS), KGS var. Bunlar yetmedi, şimdi de HGS. Bunları deşince altından para çıkıyor. Tüketicinin sırtına fatura edilecek bir sistem getiriliyor. Buradan kazanç elde edilmek isteniyor. Yurttaşın cebinden para çıkartacak bir sistem getiriliyor. Ayrıca neden yurttaşın 30 lirası sürekli orada bloke ediliyor. Eğer yurttaş sisteme yükleme yapamayacağı bir yerde ise sistemden nasıl yararlanacak? Ekonomik sıkıntıları, Hazine açıklarını kapatmak için dolaylı yoldan tüketiciden para almaya yönelik bir sistem. Hükümetin politikasızlığının tüketiciye fatura edilmesinden başka bir şey değil. Yargı yoluna da gitmek için konuyu gündemimize aldık. Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı Şükran Eroğlu: Sistemdeki para 30 TL’nin altına düşünce “kara listeye” alınıyorsunuz. Yani kaçak muamelesi yapılıyor. Tüketicinin 30 lirasını sürekli ellerinde tutacaklar. Siz 30 liranız varken üstüne sürekli para yatırmak zorundasınız. 8 milyon KGS kullanıcısı olduğu belirtiliyor. Bunu 30 lira ile çarpınca 240 milyon TL sürekli ellerinde olacak. Bloke ettikleri yurttaşın parasını işletecekler. Ancak siz o paraya ulaşamayacaksınız. Parayı kullanma şansınız yok. Böyle şey olur mu? Yani sizden depozit almış oluyor. Yeni bir kazanç kaynağı yaratmışlar. Oysa şimdiki sistemde sıfırlayana kadar kullanma hakkınız vardı. Ayrıca yasa ihlali yapmıyorsunuz, kaçak da geçmiyorsunuz ama sistemdeki para 30 liranın altına düşünce sizi “kara listeye” alıyorlar. Bu yasal değil. Hükümet tüketicinin sırtından yeni bir kazanç kaynağı yaratıyor. “Yandaşlar” da kartları hazırlayacaklardır. Yönetmelik çıktığı anda dava açacağız. Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar: Eski uygulama daha da güçlendiriliyor. Tüketici haklarına, insan haklarına aykırı bir uyulama. “Kara liste” ise çok çirkin. İnsanların geçiş hakkını, ulaşım hakkını engelliyorsunuz. Ulaşım hakkı gasp ediliyor. Bu kadar yoksulun, işsizin, dar gelirlinin olduğu bir ülkede ulaşım hakkı yok ediliyor. Olacak iş değil. Bu uygulamayı kabul etmemiz mümkün değil. Tüketiciler adına şiddetle kınıyoruz. Bunun yargısal boyutu da olabilir. İnceliyoruz. Tüketiciler şikâyetlerini bizlere bildirsinler. BOTSWANA’YA ÖĞÜT VERDİ 3 de yetmez 5 çocuk yapın Ekonomi Servisi Afrika’nın güneyinde olan Botswana’nın Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Phandu Skelamani ile bir araya gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, söz konusu Bakan’a ‘ülkenin alan yoğunluğuna göre’ 5 çocuk yapılmasını önerdi. Bakan Yıldız, Başbakan Erdoğan’ın 3 çocuk önerisini hatırlatırken 2 çocuğun ülkeyi nüfusta geri götürdüğünü, 3’ün ise ileri götürdüğünü söyledi. Yıldız, görüştüğü Botswanalı Bakan’a ise 5 çocuk yapmalarını önerdi. Yıldız, ayrıca Türkiye’den kamu ve özel sektör temsilcilerinden bir enerji takımı kurulacağını ve bu ekibin Afrika’nın güneyinde bulunan Botswana’ya giderek özellikle elmas ve gümüş işleme üzerinde çalışacağını bildirdi. Bakan Yıldız, büyük ya da küçük her ülkenin kendine has farklı kabiliyetleri olduğunu belirterek, enerji sektöründe de iki ülke arasında çok iyi ilişkiler geliştirilebileceğine inandığını, bu maksatla da bir araya geldiklerini ifade etti. Sanayici de imam yetiştirecek Ekonomi Servisi Yüksek işsizlik oranlarına karşın sanayide ara eleman sıkıntısını sık sık gündeme getiren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kocaeli’de imam hatip lisesi kuruyor. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, mesleki eğitim ile ilgili Bakan Ömer Dinçer ile beraber ortak bir çalışma yaptıklarını söyledi. Bu çerçevede, Ara TOBB, Kocaeli Çayırova eleman ilçesinde 24 derslikli imam sıkıntısından hatip lisesi inşa ettirecek. her fırsatta Lisenin yapımına ilişkin protokol imzalandı. şikâyet eden TOBB TOBB Başkanı tam da hükümetin Hisarcıklıoğlu, çok sayıda okulu Kocaeli’nin en yoğun imam hatipe göç alan, en gelişmiş dönüştürdüğü bir illerinden biri olduğunu dönemde imam dile getirdi. Sanayide hatip lisesi ara eleman sıkıntısı yaşandığına ve mesleki kuruyor. eğitimin önemine her fırsatta değinen TOBB Başkanı, “Neden meslek lisesi değil de imam hatip okulu” sorusu üzerine şunları söyledi: “Mesleki eğitim ile ilgili Bakanım Ömer Dinçer ile beraber ortak bir çalışma yapıyoruz. İnşallah o ortak çalışma bittiği zaman kamuoyuyla paylaşacağız. Neden imam hatip lisesi? Kocaeli Valimiz ve başkanlarımızın talebi bu yönde olduğu için, ihtiyaç olduğu için imam hatip lisesi herhalde. Talep geldi, biz de o talebe cevap verdik.” Üçüncü havalimanına Çeçen de talip Ekonomi Servisi IC İçtaş Yönetim Kurulu üyesi Serhat Çeçen, İstanbul Boğazı’na üçüncü köprü yapımını da kapsayan Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin proje finansmanında yerli ve yabancı bankalarla görüşmelerin devam ettiğini, finansman paketinin gelecek yılın ilk çeyreğinde tamamlanmasını beklediklerini söyledi. İstanbul’a 3. havalimanı projesiyle ilgili olarak Çeçen, “Medyadan takip ettiğimiz kadarıyla zor bir proje olacak gibi görünüyor. İhaleye çıkıldığında inceleyip ilgileniriz” dedi. Lisenin yapımına ilişkin protokol, Kocaeli Valisi Ercan Topaca ve TOBB yetkilileri arasında imzalandı. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin genç bir nüfusa sahip olduğuna dikkati çekerek iş dünyasının da yeni okullar veya derslikler yapması gerektiğini belirtti. Genç işsizler ordusu artacak Ekonomi Servisi Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Avrupa’daki krizin etkisiyle dünyanın geri kalanında da genç işsizliğin kötüleşeceği öngörüsünde bulundu. ILO dünya genelinde ILO, bu yıl yüzde 12.7 olan 1524 yaş arası genç işsizliğin 2017’de yüzde 12.9’a yükseleceğini açıklarken bunun en önemli nedeni Avrupa’daki kriz gösterildi. ILO, bu etkinin kalkınmış ekonomilerden gelişmekte olan ekonomilere yayıldığını kaydetti. ANF’nin haberine dünya genelinde bu göre ILO uzmanı Ekkehard Ernst, yıl yüzde 12.7 olan 1524 her yerde yaş arası genç işsizliğin 2017’de “Etkileri hissediliyor” yüzde 12.9’a yükseleceğini derken henüz geçlerin açıkladı. Bu da 73.3 etkilenmediği milyon gencin işsiz Asya’da da olacağı anlamına özellikle bunun geliyor. hissedileceğine işaret etti. Yeni bir durum olarak Çin’de işsizliğin yükselişte. Doğu ve Güney Asya yüzde 10 gibi bir değerle dünyanın işsizlikten en az etkilenen alanı olurken bu oran Latin Amerika’da yüzde 14.4, gelişmiş ekonomilerde yüzde 15.6 düzeyinde. Rekor ise yüzde 28.4 ile Ortadoğu’da. Yeni tahminlere göre gelişmiş ekonomilerdeki genç işsizlik oranı bu yıl yüzde 17.5’ten kademeli olarak 2017’de yüzde 15.6’ya gerileyecek. Ancak ILO, kriz öncesi 2007’de yüzde 12.5 olan oranla kıyaslandığında yine de yüksek bir rakam olarak kalmaya davam ettiğini kaydetti. Cari açık hâlâ en büyük kâbus CHP’li Aygün: 80 yılda 57 milyar dolar açık veren Türkiye, son 9.5 yılda 325 milyar dolar açık verdi Ekonomi Servisi CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün, cari işlemler açığında bu yılın ilk aylarında yaşanan azalmanın hükümeti ve ekonomi yönetimini bir rehavete sürüklediğini belirterek, “AKP hükümetinin politikaları ve umursamazlığı, cari açığı cari kâbusa dönüştürdü” dedi. CHP Milletvekili Aygün, cari açıkla ilgili değerlendirmesinde şunlara dikkat çekti: L 2011 yılında 77.1 milyar dolarla rekor düzeye çıkan cari işlemler açığı bu yılın ilk altı ayında 31.1 milyar dolar oldu. Geçen yıla göre azalmakla birlikte Türkiye hâlâ yüksek bir cari işlemler açığı sorunuyla karşı karşıya. Hükümet ve ekonomi yönetimi bu gerçeği görmezden gelmeye devam ediyor. L Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın “Şu anda tedirgin edici, yüksek seviyedeki cari açıktan bir yerde kurtulmuş oluyoruz” açıklamasını yadırgadım. L Türkiye’nin bu yıl yüzde 3 oranında bile büyümesi şüpheli. Milli gelirin yüzde 78’i kadar cari işlemler açığı vermesinin cari işlemler açığı sorununun büyüklüğünü gösteriyor. L Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 78 oranında açık vermesinin anlamı şudur: Türkiye 60 milyar dolar cari açık verecek bu açığa karşılık milli geliri sadece 2025 milyar dolar büyüyecek. Yani 100 dolar büyüyebilmek için 200 dolardan fazla açık vermesi gerekecek. L Türkiye AKP’den önceki 80 yıllık dönemde toplam 57 milyar dolarlık cari işlemler açığı verdi. Son 9.5 yılda ise verilen toplam cari işlemler açığı 324.7 milyar dolar. L AKP bu sorunu yapısal nedenlere bağlayarak sorumluluktan kurtulamaz. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında milli gelirin yüzde 0.3’ü kadar olan cari işlemler açığı yıllar itibarıyla sürekli artarak 2011’de milli gelirin yüzde 10’una çıktı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle