18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 AĞUSTOS 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Toker: Riyakâr bir toplumun devlet eli ile ön oluşumunu izlemekteyiz 9 Dindarlık yok Çağdaş kölelik, tek tip insan Yüksek sınıf zevkine yönelik olarak adlandırılacak bir sektörün, moda sektörünün ülkemizdeki öncülerinden Yıldırım Mayruk muhafazakârlaşmaktan bambaşka bir anlam çıkarıyor. Ona göre, Türkiye Cumhuriyeti’nde hukuk siyasallaştıkça, güvenlik sistemleri kadrolaştıkça ve eğitim erozyona uğradıkça kâbus olarak ortaya çıkan bir olgu “muhafazakârlaşma”. Yani muhafazakârlık, sıraladığı bu olumsuz nitelikleri değil, bu olumsuz nitelikler muhafazakârlaşmayı doğuruyor. Bir saptaması da şu: “Gelişim derken değişim, evrim derken ihmal edilen iletişim bunların temel kaynağı. Maalesef niteliksiz ama nicelikli ve birtakım kişi ya da kurumlarca görevlendirilmiş uzmanların şahsi görüşlerinin yanı sıra batıl inançları ya da kanaatları ile Yıldırım şekillenen bu tarMayruk tışma, farklılık ve çeşitliliğe tahammül edemediğinden muhafazakâr, yani tutucu kavramı tamamen içi boş bir kavram haline geliyor. Bu da günlük yaşama kavram kargaşası olarak yansıyor.” Siz bir liberal olarak nasıl değerlendiriyorsunuz muhafazakârlığı? Muhafazakâr olduğunu iddia eden parti, bölücü ve kutuplaştırıcı politikaları ile toplumu dindarlaştıracağı yerde yobazlaştırıyor. Farklı inançlara, fikirlere olan hoşgörü ve anlayış her geçen Cem gün azalıyor. Dindarlık ile Toker yobazlık arasında çok ince bir çizgi vardır. Dindarlık ne kadar saygı duyulması gereken bir olgu ise yobazlık da o kadar karşı çıkılması gereken tehlikeli bir olgudur. Ülkeyi 10 senedir yönetenler maalesef bu farka hassasiyet göstermeden söylem ve icraatlarda bulunuyor. Mavi Marmara olayı sonrası Musevi bir esnaf arkadaşım, kendisine olan borcunun tamamını ödeyeceğini söyleyen bir Müslüman alacaklısına tahsildarını gönderiyor. Borçlu ödemenin yarısını yapmış. “Borcunun diğer yarısını neden ödemedin” diye sorunca “diğer yarısını senin adına Gazze’ye bağış yaptım” yanıtı alıyor. rımcılığa uğramasınlar diye resmi İsmi Vahan olan bir arkadaşım olmasa da, ikinci bir Müslüman ehliyetini yenilerken yeni ehliyete Türk ismi kullanıyorlar. 56 yaşınismi Vahap dini İslam olarak ya da yavrular bunun nedenini bir zılıyor. Yanlış yazmışsınız diye Mavi Marmara olayı sonrası Musevi bir esnaf itiraz edince “Ha arkadaşım, kendisine olan borcunun tamamını di canım bak böyle daha güzel ödeyeceğini söyleyen bir Müslüman alacaklısına oldu” yanıtı alı tahsildar elemanını gönderiyor. Borçlu ödemenin yor. Süryani kili yarısını yapmış. “Borcunun diğer yarısını neden sesinin önde geödemedin” diye sorunca “diğer yarısını senin lenleri iktidardan adına Gazze’ye bağış yaptım” yanıtı alıyor. 10 senedir İstanbul’da tek bir kiliseye sığmadıklarından 2. bir kilise türlü anlayamıyor. Hocalı katliaiçin arazi talep ediyor. 10 senedir al mının yıldönümü anma töreninde dıkları yanıt “sabırlı olun”. “Hepiniz Ermenisiniz hepiniz Azınlıklar, ilkokul çağında ço piçsiniz” pankartı hiçbir yaptırıma cukları için, okullarda o yaşta ay uğramadan ülkenin bir bakanının yobazlık var ‘Elinizi de dilinizi de çekin’ İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Alevilere yönelik saldırıları protesto etti. Taksim Gezi Parkı’nda dün akşam bir araya gelen grup adına konuşan İHD İstanbul Şubesi Başkanı Ümit Efe, “Suç işlemeyin. Kirli tarihi, utanç tarihini tekrarlamayın. Alevilerden elinizi de dilinizi de çekin” dedi. (KAYHAN AYHAN) ALEVİLERE YÖNELİK SALDIRILARA PROTESTO İstanbul Haber Servisi Birçok kentte Alevilerin evlerinin işaretlenmesinin ardından son olarak İstanbul’da Pir Sultan Abdal Derneği Kartal Cemevi’nin kimliği belirsiz kişilerce ateşe verilerek yakılması, Alevi örgütlerini ayağa kaldırdı. Devrimci Alevi Komitesi üyesi bir grup, AKP’nin Sütlüce’deki binası önünde Alevilere yönelik provakasyon girişimlerini protesto etti. AKP il binası önünde toplanan Devrimci Alevi Komitesi üyeleri “Alevilere yönelik saldırılara boyun eğmeyeceğiz, yeni katliamlara izin vermeyeceğiz” yazılı pankart açarak “İnanç özgürlüğü istiyoruz”, “İnanç düşmanı halk düşmanı AKP” şeklinde slogan attı. Burada grup adına yapılan basın açıklamasını, Naile Ateşhan okudu. Alevilere yönelik saldırıların her geçen gün artarak sürdüğüne dikkat çekilen açıklamada, bu saldırılarla egemenlerin yeni Maraş’lar, Sivas’lar yaratmaya çalıştığı ifade edildi. AKP’nin Alevi açılımı ile teslim alamadığı Alevileri tehditlerle teslim almaya çalıştığı vurgulanan açıklamada, AKP’nin diğer inançları yok sayarak insanları tektipleştirmeye çalıştığı dile getirildi ve “Alevi halkımız bu saldırılarla ilk defa karşılaşmıyor. Şu an iktidarda bulunan AKP de Yezid’den aldığı mirası “layıkıyla’ uyguluyor. Devrimci Alevi Komitesi olarak bizler, yeni katliamlara izin vermeyeceğiz. İbadethanelerimizi bedeller ödeyerek kurduk, gerekirse bedeller ödeyerek koruyacağız” denildi. önünde açılmıştır. O gün yeni bir 67 Eylül endişesi taşıyan binlerce azınlık vatandaşımız evlerinden çıkmamıştır. Muhafazakârlaşma dendiğinde sizi en çok rahatsız eden nokta nedir? Geçmişe saplanıp kalmak ve değişime körü körüne direnç göstermek beni çok rahatsız ediyor. Elbette toplumun gelenek ve göreneklerine saygı gösterilecektir ama hükümetin savunduğu muhafazakârlık çok farklı bir şey. Ben bir liberal olarak sürekli değişen dünyaya derhal ayak uydurmanın bir şart olduğuna inanıyorum. Türk insanı maalesef bu de Değişime direnç ğişime “muhafazakârlık” gerekçesi ile kendini kapatmış ve ağır faturalar ödemiştir ve ödemeye devam etmektedir. Matbaa, haklar bildirgeleri, Miranda hakları, CMUK, özelleştirme, küreselleşme gibi değerleri daima çok arkadan takip edebilmişiz. İran İslam devriminden sonra sormuşlar, “Yaşamınız nasıl değişti” diye. “Devrimden önce evimizde ibadetimiz yapar, dışarıda içkimizi içerdik. Devrimden sonra dışarıda ibadetimizi yapıp evimizde içiyoruz” yanıtı verilmiş. Sanırım bunun örneklerini toplumda her geçen gün daha fazla hepimiz yaşıyor ve görüyoruz. Riyakâr, çifte standartlı bir toplumun devlet eli ile ön oluşumunu izlemekteyiz. REDHACK DIŞİŞLERİ’NİN BELGELERİNİ YAYIMLADI Haber Merkezi ‘Kızıl Hackerlar’ olarak da bilinen bilgisayar korsanları grubu Redhack, temmuz ayında ‘hack’ledikleri Dışişleri Bakanlığı’nın sitesinden ele geçirilen belgelerin bir kısmını yayımladı. Redhack, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Dışişleri’ni hackledikten sonra ‘Ellerinde bir şey yok’ demişlerdi. Bu yüzden yabancı misyon çalışanlarının kimliklerini yayımlamıştık. Redhack’in elindeki belgelerdeki çeşit o kadar çok ki ayıklamamız bayağı zaman aldı. Kararnameler bile var” açıklamasını yaparken çeşitli dosya paylaşım sitelerinin linklerini verdi. BİR TOPLUMDA HEM DİNSEL HEM DE ULUSAL AÇIDAN FARKLI OLMANIN YARATTIĞI SIKINTI Mayruk’a göre, “baskın rol modelleri tek tip insan arayan çağdaş kölelik sistemlerinden başka bir şey değil” ve onu en çok, muhafazakârlığın doğal sonucu olarak yaşanan “kültürel zenginlik” kaybı kaygılandırıyor. “Yıllar öncesinin kibar Rumları, nazik Ermenileri, hoşgörlü Alevileri ve keyifli Musevileri bu yüzden gittikçe azalarak yurdumuzu kültürel zenginliğinde geri dönülmez bir fakirliğe itiyor” diyor ve ekliyor: “Bu durumda, bahse konu grup ya da zümreler de kendi aralarında toplumdan soyutlanmış ve korku duvarlarının ördüğü bir saklı bahçede yaşamak zorunda kalıyor.” ‘Elimizde belgeler var’ mesajı Redhack’in sitelere yüklediği belgeler arasında, TÜBİTAK Başkanı Nüket Yetiş’e Avrupa Uzay Ajansı Genel Direktörü JeanJacques Dordain tarafından gönderilmiş resmi antetli bir mektup, Türkiye’nin Mainz Başkonsolosluğu’nda çalışan bir memurun emeklilik talebiyle ilgili dilekçe ve Türkiye’nin yurtdışındaki çeşitli misyonlarına atanan diplomatların atama kararları bulunuyor. Korsanların belgeleri yayımlama amacının içeriği ifşa etmekten ziyade “Elimizde belgeler var” mesajını göndermek olduğu tahmin ediliyor. Redhack temmuz ayında Türkiye’nin dış politikasına bir tepki olarak Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesini hack’lemiş ve eylemi Sivas Katliamında ölenlere ithaf etmişti. Örgütlü cehalet Bu muhafazakârlığın onun kişisel payına düşen en büyük rahatsızlığa gelince: “Muhakazakârlaşma adı altında yaşanan örgütlü cehalet, gösteriş merakı, savurganlık, hadsizlik ve terbiye yoksunluğu ve önyargılı yaklaşımlar... Gelenek ve göreneklerdeki deformasyon ise en acı yanı. Elbette sosyal hayat ve toplum içinde güya muhafazakârlığın ardına saklanmış ve kendi gibi düşünmeyen herkesi aşağılayan, nezaketsiz davranan ve yalanla kandıranlara her ne kadar istemesek de zorunlu olarak zaman zaman katlanmak zorunda kalıyoruz. Çünkü sosyal ve kütürel hatta kentsel ve kırsal toplum artık homojen değil. Üstüne üstlük bir de imtiyaz ve yetki kullanımının şahsi çıkarlara dönüşmesi meselesi var ki o akıllara zarar!” ‘Biz hep ötekiydik’ Azınlık olmak kuşkusuz, Türkiye’de hep zor. Peki ya muhafazakârlığın yükselişte olduğu şu günlerde. Yanıtı Apoyevmatini gazetesinin Mihail Genel Yayın Yönetmeni MiVasiliadis hail Vasiliadis veriyor. Sizce Türkiye’de muhafazakârlaşma hayatta nasıl tezahür ediyor? Türkiye’de muhafazakârlık her zaman vardı. “Dindar gençlik yetiştireceğiz” söylemi ne kadar muhafazakârsa, “Milliyetçi gençlik yetiştireceğiz” ya da “Atatürkçü gençlik yetiştireceğiz” “Komünist gençlik yetiştireceğiz” söylemleri de aynı şekilde muhafazakâr. İlericilik, çağdaşlık, yukarıdan aşağıya emirlerle olacak şeyler değil. Örneğin Türkiye’de 1930 yılında kadınlara oy hakkı verildi. Ancak uygulamada o kadınların kocalarına ya da babalarına ikinci oy hakkı verilmiş oldu. Çünkü ilericilik serbest düşünmeyi öğretmek ve sağlamakla olur. Verilen değil, kazanılan hakları kullananlar ilerici toplum yaratır. Türkiye’de muhafazakârlığın tezahürü bunun tam aksidir. Muhafazakârlaşma en çok da “öteki”ler için tehlike yaratıyor; Türk, erkek, Sünni olmayanlar için. Bu durum azınlıkların yaşamına nasıl yansıyor? Nelerle karşılaşılıyor mesela? Bunlara karşı nasıl bir varlık sürdürme yöntemleri geliştiriliyor? Benim mensubu olduğum toplum her zaman “öteki” sayılmıştır. Eskiden dinsel açıdan, son yüz yıllık dönemde ise ulusal açıdan. Ancak dinsel kriterlerle “öteki” olmak ehveni şer olarak kabul edilebilir çünkü. Ortodokslar ve Müslümanlar, Osmanlı ve Bizans dönemleri dahil, 1500 yıla yakın yan yana yaşamışlar, birbirlerine tahammül etmeye alışmıştır. Oysa milliyetçi açıdan dışlananlara acımasız davranılmıştır. Milliyetçiler, mütedeyyin kişilere nazaran daha katıdır. Konuştuğun dile varıncaya dek her şeyinden rahatsız olurlar. Muhafazakârlaşma dendiğinde sizi en çok rahatsız eden nokta nedir? Çocuklarımızı illa ki “biz”e benzetme çabası. Onlara eğitim vererek serbestçe karar almalarını sağlamak yerine, ezberlerimizi onlara da mal etme inadı. Sizin yaşamda muhafazakârlığa çarptığınız, tanık olduğunuz anlar var mı? Hayatım bununla geçti ve geçiyor diyebilirim. ANONYMOUS, THY’NİN SİTESİNİ ÇÖKERTTİ İstanbul Haber Servisi Türk Hava Yolları’nın internet sitesi, Anonymous’un Türkiye kolu tarafından, grev yaptıkları gerekçesiyle işten atılan THY çalışanlarına destek amacıyla erişime kapatıldı. THY’nin internet sitesi turkishairlines.com, Anonymous’un Türkiye kolu tarafından çökertildi. THY’nin internet sitesine girmek isteyen kullanıcılar, “The service is unavailable” uyarısıyla karşılaştı. Hacker grubu, siteyi çökertmek suretiyle online bilet satışlarını baltalamak istediğini de vurguladı. Grup, Twitter’da “Turkishairlines.com tarafımızca kapatıldı. Buna ek olarak havaalanındaki tüm sistemlerini birazdan devre dışı bırakacağız. THY mağduru çalışanlar işe alınmadığı sürece THY’ye rahat nefes aldırmak istemiyoruz” açıklamasını yaptı. THY ise siteye ulaşılamamasının nedenini “teknik aksaklık” olarak açıkladı. THY’nin resmi internet sitesi olan Turkishairlines.com geçtiğimiz mayıs ayında yine hacklenmişti. SÜRECEK C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle