18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 AĞUSTOS 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Büyüme düştükçe zorluklar artacak Ekonomi Servisi Bu yıl ? 88. yılını kutlayan İş Bankası’nın Genel Müdürü Bali, “165.6 milyar TL diğimiz bütçe disiplininin ve bütçe performan88. yılını kutlayan Türkiye İş İş’in sırrı saha aktifle Türkiye’nin en büyük bankasıyız. Fark giderek açılıyor” diye sının da, gelirler yönünBankası’nın Genel Müdürü Adnan Bali, Türki konuştu. Bali, Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmesinde “Büyümeyi den olumsuz etkilenehâkimiyetinde ye ekonomisinde bü sınırlamak o kadar kolay seçenek değil. İşsizliği artırır, geliri azaltır” dedi. bileceğini düşünmek durumundayız. yümeyi sınırla Küresel ekonomimak seçeneğiİş Bankası’nın elde ettiği meleri değerlendirdi: nin dalgalı görünümünü Avro bölnin kolay olmadığını, bubaşarıyı saha hâkimiyeti, saha Türkiye ekonomisindeki başarıda en önemgesindeki riskler belirliyor. Ulusal nun işsizliği artırırken teması ile açıklayan Bali, “İş’in li pay mali disipline ait. Başarılı bir kriz yönebazlı politikalara ihtiyaç var. Yubütçede gelirleri olumsırrı nedir diye sorarsanız, Türtimi süreci geçirdik. Hızlı büyüme döneminin arnanistan Avro’nun dışına çıkarsa suz yönde etkileyekiye’nin her yerine yayılmış şube ceğini belirtti. Bali, kasından özellikle finansal istikrarın sağlanma buna şaşırmam. Önemli olan buve bölge teşkilatlarımızın olağanbugüne kadar sür sı ve uluslararası anlamdaki bazı risklerin Tür nun yönetilen bir süreçte mi olaüstü bir saha hâkimiyeti gösteriyor dürülegelen büt kiye ekonomisine yansımasını önleyebilmek cağı, yoksa kaotik bir süreçte mi olmaları, müşteri teması gerçekleştiçe performansın bakımından otoritenin aldığı yavaşlatıcı yönde ba olacağıdır. riyor olmaları sonucunda bunun da İş Bankası’nın sınır ötesi faada vergi gelirle zı tedbirler oldu. Ekonomik aktivitede 2011’in müşterilerimizden çok büyük bir teikinci yarısından itibaren daha belirgin bir ivme liyetleri ile ilgili vizyonu ve bu rinin azalacağıveccüh görmesidir derim” diye sözlerikaybı var. Tedbirlerin de etkisiyle cari açık vizyon paralelindeki stratejisi nın hesaba kani sürdürdü. dengesi dahil riskler düzelme eğiliminde. “öncelikle bölgede etkin bir fitılması gerektiİş Bankası’nın Yüksekova’da açacağı Türkiye 2012 sonu itibarıyla yüzde 3.5 – 4 nans gücü olabilmek”. Yurtdığini ifade etti. şube ile ilgili medyadaki tartışmaların haAdnan Bali, civarında büyür. Genç nüfusu ve dinamik yapı şında bütün olanakları araştırıtırlatılması üzerine Bali, şunları söyledi: hem bankanın sı nedeniyle kendi potansiyelini yakınsayan bir yor daha da büyümek için fır“Öncelikle bir düzeltme yapma ihtikuruluşunun 88. büyüme performansını göstermeli. Büyümeyi sı satları kolluyoruz. yacı içerisindeyiz. Ulusal ve uluslar Türk finans sistemi sendiyılını hem de ül nırlamak Türkiye için o kadar kolay bir seçenek arası siyaset ve yine ulusal güvenlik Adnan Bali değildir. Bunun tek etkisi istihdamda kendisini kasyon kredilerini yenilenmeke ve dünya konsepti ve buna ilişkin politikalar, gündemindeki göstermez. Bütçe gelirleri açısından, vergi gelirleri de sorun yaşamıyor. Sorun çıkbir finans kurumu olarak bizim göekonomik geliş açısından da etki olur. Şu ana kadar sürdüregel masını beklemiyorum. rev alanımızın ve rol tanımımızın Satın alma gücü dışında olan alanlardır. Özel serkrediyle elde mayeli ticari bir kuruluşuz biz. Bir finans kuruluşuyuz. Bu suedilmez rette ülkenin her yerindeki vatandaşlara kaliteli finans hizHane halkının borçluluğu anlameti sunmak suretiyle rele değerlendirdi: Kredilerde 100 milyar TL’lik bir kilometmındaki göstergeler hâlâ Türkifaha katkıda bulunmakye’de ortalamalar bazında bakıldığında “Büyüme performansımızın devamı, büyümemire taşını önümüzdeki günlerde aşacaklarını bir alarma işaret edecek noktada değil. tır. Ticari amaçlarızin en itici gücü olan kredilerdeki artışın sürmesi belirten Bali, toplam kredilerin yüzde 72’sini tiAma problemli ürün ve müşteri portföyü mızın dışında da ve en önemlisi de kârlılık bakımından hedeflericari krediler, kurumsal krediler ve KOBİ kredileri, olabilir. Oysa kişiler satın alma güçlerini krebir boyutu mize ulaştık. İlk 6 ayda 165.6 milyar TL’lik bir yüzde 28’ini de bireysel kredilerin oluşturduğunu di yoluyla elde edemezler. Bu gelirle elde ediyoktur.” aktif büyüklüğe ulaştık. Bu giderek arası açılan ifade etti. Bali, “Toplam aktiflerin içerisinde kredilelir. Kredi var olan ve gelecekteki gelirlerin, şimbir düzeyde Türkiye’nin en büyük bankası olrin payı yüzde 59’un da üzerine çıktı. Bu İş Bankası bidi istenen harcamayı mümkün kılması içindir. duğumuz gerçeğini ortaya koyuyor. Toplam Harcamayı yapamayacak olanın, kredi imkânı lançosunda tarihi en yüksek paydır” dedi. Bali, hızlı kredi bükredilerde de özkaynaklarda da Türkiye’nin var diye yapabilir hale gelmiş olması yanlış. Banyümeleri sağlarken aktif kalitesini korumayı başardıklarını kaydeten büyük bankası olma vasfımızı sürdürüyoruz.” ka da tüketici de bilinçli olmalı. ti. Bali, İş Bankası’nın 2012’nin ilkyarısında elde ettiği sonuçları şöy Çözüm mü Çözümsüzlük mü? Bu tür savunmaya çalıştığımız görüşler yavan bulunabilir, belli dar kalıplar içinde kalındığı da söylenebilir; kötümser olarak nitelendirilebilir, hatta Cumhuriyetimizin kuruluşunun temel taşlarından biri Büyük Taarruz’un başlangıcının 90’ıncı yıldönümünde böyle bir yazı yersiz olarak yorumlanabilir. Ancak halkımızı uyarabilmek için böyle bir yazı yazmak gereğini duyuyorum. PKK olayı gündeme geldiğinden beri, şu görüşü savunmaya çalışıyorum. Olay IRA ya da ETA örneklerine benzetilemez, benzer yöntemlerle de çözülemez; kısa vadede kabul edilebilir çözümü de yoktur. Bu görüş çok katı görülebilir. Sorun, görünürde otuz yıla yakın bir süredir, bence 1923 Lozan Konferansı’ndan, hatta daha eski tarihlerden bu yana sürüyor. Yalnız isim, şekil, söylem değiştiriyor; isim, söylem, yöntem, değiştirerek emperyalizme tam teslim olmadıkça gelecekte de süreceği hemen hemen kesin gibidir. Fıkra dağarcığım da dardır. Bu nedenle yapacağım benzetme yeterli görülmeyebilir, olayı daha iyi yansıtacak fıkralar bulunabilir. Hani adamın birinin ensesine sürekli şaplak iniyormuş, ensesine şaplak inen ne yaptıysa engelleyemiyormuş; şaplağı vuran açıklık getirerek “Sende bu ense, patronda bu para olduğu sürece, ensen şaplaktan kurtulamaz” demiş. Ortadoğu’da bu petrol yatakları, kapitalist yayılmacılık, emperyalizm, ABD’nin birkaç sente 100 dolar basma olanağı olduğu ve bölgede de satılık, kiralık, vatan duygusundan yoksun çok sayıda insan bulunduğu sürece, sorun değişik biçim, söylem ve kılıklara girerek sürecektir. Ülkemde ve Ortadoğu’da çok sayıda ajan, satılık, kiralık ve emperyalizm uşağı bulunduğu görüşü abartılı, önyargılı olarak görülebilir. Lütfen Mustafa Kemal’in Nutuk’unu okuyunuz. ABD’nin, bu ülkelerde ABD’ye bağlı bürokrat, işadamları medya oluşturma politikalarını izleyin, dinin siyasal amaçlar için nasıl istismar edildiğini görün. Bunların saklısı, gizlisi yok. Görenler için oyun açık oynanıyor. Bu bağlamda kuşkunuz varsa, ABD devlet adamlarının, politikacılarının, hatta işadamlarının patavatsızlık derekesine varan açıklamalarını anımsayın. ABD’nin asıl gücünün nereden kaynaklandığını algılayın. Sorun niçin Lozan Konferansı’ndan, hatta daha eski tarihlerden beri sürüyor? Açıklamaya çalışayım. Ortadoğu’nun önemi, emperyal güçler tarafından XIX. yy’da, petrol nedeniyle anlaşılmıştır. I. Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin Arap kabileleri ile anlaşarak, onlara vaatlerle bulunarak Osmanlı İmparatorluğu’na saldırması, boşuna değildir. Nitekim emperyal güçler, savaş sonrası dönemin İngiliz ve Fransız dışişleri bakanları SykesPicot Antlaşması’yla Ortadoğu’ya yeni bir siyasal şekil, görüntü vermişlerdir. Böl yönet yöntemi ve emperyal güçlerin güdümünde yerel yöneticilerle, şah kral, şeyh vb. ile bölgeye egemen olmuşlardır. İran petrollerini de şah yönetimi altında İngiliz petrol şirketlerinin denetimi altına almışlardır. Bu alanda kendileri için çıban başı olabilecek tek ülke Türkiye idi. Musul, Misakı Milli sınırları içindeydi ve Türkiye bölgede söz sahibi olabilecek tek güç idi. Lozan’da en sert müzakarelere neden olan ve askıya alınan konuların başında Musul geliyordu. Türkiye’de Lozan Antlaşması’ndan sonra İngiliz tahrik ve destekli iç kalkışmaların ana nedeni, Türkiye’nin Musul üzerindeki iddiaları idi. II. Dünya Savaşı’ndan sonra da Ortadoğu’da İngiltere ve Fransa’nın bıraktığı boşluğu ABD; GOP ya da BOP olarak nitelendirilen projesi ile doldurmaya, bölgeyi yeniden tümüyle emperyal güçlerin denetimine almayı amaçlıyor. Emperyal güçlerin güdümüne tam girmemiş ülkelerde, iç sorunlar hatta bölgesel savaşlar yaratıyor. Arap Baharı, Özgür Suriye Ordusu gibi süslü sözcükler de bulunuyor. Asıl amaç, sözde demokrasi, halk özgürlüğü, insan hakları alalaması ardına gizleniyor. PKK de sahnelenen oyunun bir parçası, asıl aktörün tehlikeli sahnelerdeki dublörü. Emperyal güçlerin oyunlarının etkisiz kalması için halkımızın aydınlanması temel koşuldur. Bu nedenle aydınlanmadan yana olanlar, bir şekilde susturuluyor, aşağılanıyor, dışlanıyor. Çözüm, ancak halkımızın aydınlanması, kendi ve ülkenin hak ve çıkarlarına sahip çıkması ile olanaklıdır. Kredi seviyesi 88 yılın en iyisi ‘ İstasyonlar maliye veznesi Petrol piyasaları uzmanı Rasih Arbay, Türkiye’de akaryakıt istasyonlarının birer maliye veznesi gibi çalıştığına dikkat çekerek “Satın alma gücüne göre dünyanın en pahalı benzini Türkiye’de. Fiyatların artış trendinde olduğu bir gerçek. Ancak akaryakıtta yüksek fiyatın bir sebebi de vergiler” dedi. Arbay, çözüm için Türkiye’nin ihraç ettiği benzini, vergisini düşürerek iç piyasada kullandırmasını önerirken “Vergi kaybı olmaz. Ayrıca Türkiye’ye yılda 2 milyar dolarlık kaçak akaryakıt giriyor. Vergi kaybı oluşuyor. Bu önlenmeli” diye konuştu. Akaryakıtta zam sağanağı sürüyor. Benzinin litre fiyatının 11 kuruş artırılmasının ardından motorin fiyatları 6 kuruş arttı. Kentlere ve markalara göre değişmekle beraber motorin 3.86’dan 3.92’ye, ultimate motorin de 3.95 liradan 4.01 liraya çıktı. Motorine 9 gün önce de 6 kuruş zam yapılmıştı. Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Başkanı Sıtkı Yılmaz, akaryakıt zamlarına tepki olarak kontak kapatma eylemine hazırlandıklarını söyledi. Satın alma gücüne göre Türkiye benzin fiyatlarında dünya şampiyonu Pompa vergi akıtıyor ? Kişi başına geliri 55 bin doları aşan Norveç’ten sonra en yüksek fiyata akaryakıt tüketen Türkiye, satın alma gücüne göre bakıldığında dünya şampiyonu olurken pompa vergi akıttı. Bu tablonun isyan noktasına getirdiği tüketici eyleme hazırlanıyor. Ekonomi Servisi Kişi başına geliri 10 bin dolar civarında olan Türkiye, satın alma gücüne göre değerlendirildiğinde 55 bin doları aşkın kişi başı gelirin olduğu Norveç’i geride bırakarak en pahalı benzini tüketen ülke haline geldi. Bunun en önemli nedeni vergi yükünün yüksekliği. Türkiye, 2011’de benzindeki dolaylı vergide (KDV ve ÖTV) Avrupa Birliği ülkeleri arasında ilk sırada, motorinde ise İngiltere ve İsveç’ten sonra üçüncü sırada yer aldı. 2011 ortalamasına bakıldığında Türkiye’de 1 litre benzinin satış fiyatı içerisindeki toplam vergi yükü yüzde 60.1 oldu. Bu oran 2012’de yüzde 64 dolayına çıktı. Litredeki vergi yükü 2.6’yı aşarken bir depo benzinin 143 lirası vergiye gidiyor. Türkiye, 2011’de akaryakıt vergilerinden 39.2 milyar lira topladı. Akaryakıt satışlarından 27.6 milyar lira ÖTV, 11.6 milyar lira KDV olmak üzere toplam 39.2 milyar lira vergi tahsil edildi. 2011’de toplanan 301.7 milyar liralık toplam vergilerin içinde akaryakıt vergilerinin oranı yüzde 13’e yükseldi. Enerji Bakanı Taner Yıldız, akaryakıt fiyatlarında vergi payını düşürdüklerini savunurken Petrol Piyasaları Uzmanı Rasih Arbay, “Fiyatlar yükseldikçe, verginin payı oransal olarak sabitse, elbette miktarı düşer. Kimsenin düşürdüğü yok. Bu tamamen matematiksel bir hesap” hatırlatmasını yaptı. Kontak kapatılacak Başçı: Uçuşun sonuna geldik Ekonomi Servisi Küresel ekonomideki riskleri ve Türkiye ekonomisindeki yumuşak inişi tarif ederken bir süre önce “Uçak iniyor ama kemerleri çözmeyin. Fırtına gelebilir” diyen Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, ekonomide “uçuşun” sonuna gelindiğini ve yumuşak inişin tamamlandığını söyledi. Başçı, önümüzdeki sene “karayollarının” tercih edilmesini tavsiye etti. Başçı, Merkez Bankası’nın son aylarda uluslararası resmi rezervlerinin arttığını belirterek, Türkiye’nin 2012 Haziran sonu itibarıyla net uluslararası rezervlerinin 113.3 milyar dolar, altın rezervinin ise 15.5 milyar dolar olduğunu söyledi. Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin (EMD) düzenlediği toplantıya katılan Başçı, Türkiye’nin kısa vadeli dış borcunun da 144 milyar dolar civarında görüldüğünü ancak bunun 25 milyar dolarının Türk bankalarının yurtdışı şubelerine olduğunu, bunun dış borç olmadığını kaydetti. Başçı, finans sektörü açısından, bankaların tahsili gecikmiş alacaklarının da önemli olduğuna işaret ederek, şu anda firma kredilerinde tahsili gecikmiş alacakların Lehman krizinin öncesi rakamların bile altına ulaştığını belirtti. Ataköylüler sahillerine sahip çıkacak ? Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği’nin Başkanı Prof. Dr. Ayfer Kaynar, sahilin Yeşilköy’e doğru olan kısımdaki parsellerle ilgili imar planı ve satış kararı iptali davalarının sürdüğünü, kıyıların halka açık olmasını savunduklarını dile getirdi. Uzmanlar hukuk devletinde böyle bir satış olmayacağını vurguladı. ÖZLEM GÜVEMLİ C MY B C MY B Bakırköy sahilinde Galleria Alışveriş Merkezi, Sheraton Otel ve Ataköy Marina’nın da bulunduğu 670 bin metrekarelik Ataköy Turizm Kompleksi’nin satış kararıyla birlikte projeye karşı uzun süre mücadele eden semt sakinleri ve meslek odaları yeni bir kampanya örgütlemek için harekete geçti. Satışı durdurmak için yargıya başvurulacak. Yıllardır sahillerine sahip çıkmak için uğraş veren Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği’nin Başkanı Prof. Dr. Ayfer Kaynar, sahilin Yeşilköy’e doğru olan kısımdaki parsellerle ilgili imar planı ve satış kararı iptali davalarının sürdüğünü anımsattı. Kıyıların halka açık olmasını savunduklarını dile getiren Kaynar marinayı genişletmek için denizin 50 metre kadar toprakla doldurulacağını, çevresine de apartlar, rezidanslar yapılacağını söyledi. Semt sakinlerinin mücadelesine destek veren Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen de artık belediyelerin imar yetkisinin kalmadığını her şeyin TOKİ’nin elinde olduğunu vurguladı. Bölgenin mevcut halinin korunması halinde ‘ sorun olmayacağını ancak turizm alanı konut alanı ilan edilirse ciddi sıkıntılar yaşanacağına dikkat çekti. Erzen “Konutların yaratacağı yoğunlukla baş etmek mesele. Hem burada ciddi bir rant doğar. Yeşil alan azalır” dedi. Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu da “Hukuk devletinde böyle bir satış olmaz. Yatırımcılar toplumsal tepkiyi göz önüne alarak satış sürecinde yer almaktan vazgeçmeli” dedi. Muhcu, hukuka aykırı bu satış için yargıya başvuracaklarını Ataköy sahiline sahip çıkmak için yeniden bir kampanya örgütleyeceklerini açıkladı. Ödenmeyen primler aylığa engel değil Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, işverenden primlerin henüz tahsil edilmemiş olmasının sigortalıya aylık bağlanmasına engel olmadığına hükmetti. İzmir’de bir çalışan yargı sürecinden sonra SGK’nin, işveren tarafından prim ödenmediği gerekçesiyle talebini reddetmesi üzerine İzmir 8. İş Mahkemesi’nde dava açtı ve Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nce haklı bulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle