10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 TEMMUZ 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Türkiye’ye gelen yabancı yatırım yüzde 75.7 artsa da kriz öncesi seviyeleri yakalayamadı Hâlâ 2. kümedeyiz ? Türkiye G20 ülkeleri arasında yer almakla övünüyor ama bir yılda ülkeye giren doğrudan yabancı yatırım sıralamasında dünyada 23, gelişmekte olan ülkeler arasında 12. sırada yer alıyoruz. YASED Yönetim Kurulu Üyesi Akın Kozanoğlu yabancı yatırımda 20 milyar dolarlara ulaşmanın bu yıl da mümkün olmayacağını söyledi. Ekonomi Servisi Türkiye, 2011’de uluslararası doğrudan yatırım liginde önceki yıla göre 6 basamak birden yükseldi ve 211 ülke arasından en fazla yatırım çeken 23. ülke oldu. Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü (UNCTAD) tarafından hazırlanan 2012 Dünya Yatırım Raporu’na göre dünyada uluslararası doğrudan yatırımlar, 2011’de yüzde 16.5’lik bir artışla 1.5 trilyon doları aştı. Türkiye ise 15.9 milyar dolarlık yatırım çekti. Bu rakam uluslararası doğrudan yabancı yatırımın sadece yüzde 1.06’sını ifade ediyor. Türkiye’ye gelen yabancı yatırımda önceki yıla göre yüzde 75.7 artış yaşansa da yatırım miktarı kriz öncesi seviyeleri yakalayamadı. Türkiye 2006’da 20.2, 2007’de 22, krizin başladığı 2008’de ise 19.5 milyar dolar doğrudan yatırım çekmişti. YASED Yönetim Kurulu Üyesi Akın Kozanoğlu, 2012’nin ilk dört ayında 5 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırımın Türkiye’ye geldiğini belirterek yıl sonunda 1617 milyar dolarlık bir doğrudan yatırım rakamına ulaşılacağını öngördüklerini ve kriz öncesi seviyeleri yakalamak için henüz zaman gerektiğini söyledi. Rapora göre; L Türkiye, gelişmekte olan ülkeler sıralamasında en fazla yatırım çeken 12. ülke oldu. L Garanti BankasıBBVA ile Genel EnerjiVallares birleşmeleri, Türkiye’ye gelen yabancı yatırımın artışında etkili oldu. L 2011’de en fazla uluslararası doğrudan yatırım çeken ilk 4 ülke değişmedi. ABD, 226.9 milyar dolarla ilk sırayı aldı. Çin, 124 milyar dolarlık yatırımla ikinci oldu. Bu ülkeleri Belçika ve HongKong izledi. L Gelişmiş ülkeler kaynaklı yatırımlar yüzde 25 arttı ve toplam uluslararası doğrudan yatırımların yüzde 73’ünü oluşturdu. L Gelişmekte olan ülkeler 457 milyar dolarlık dış yatırım gerçekleştirdi. Türkiye, 2.5 milyar dolarlık dış yatırımıyla 43. sırada yer aldı. ‘Kürt Bölgesi’ Var mı, Sınırları Nedir? Türkiye’nin özellikle son 30 yılına damgasını vuran Kürt sorununda da bir “kakofoni”, yani ahenksizlik, uyumsuzluk hâkim. Kakofoni, sorunun tanımında, teşhisinde, kavramlarında… Böyle olunca müthiş bir algı karmaşası da ortaya çıkıyor. En güncel örneği, Kadri Gürsel’in 2 Temmuz tarihli Milliyet’teki köşesinde bulabilirsiniz. Kadri, Kürt sorununa yıllarca kafa yormuş, yazdığı Dağdakiler kitabı ile PKK’nin gündelik hayatını gözlemleyip aktarmış bir isim. Kürt siyasetinin stratejisini, hedeflerini doğru anlayıp yansıtacak güvenilir bir kaynak. Sözünü ettiğim köşe yazısında, bir özel buluşmada Kürt siyasetinin elitlerinin taleplerini bize şöyle yansıtıyor; “Kürt siyasetçiler, barış görüşmelerine paralel olarak, ‘eşitlik’ konusunun ele alınacağı bir ‘anayasa komisyonu’ kurulmasını, oradan çıkacak anayasada ise Kürt bölgesine ademi merkeziyetçi yapıda bir ‘statü’ tanınmasını istiyorlar. Özerklik anlayışlarını, ‘ekonomik, kültürel ve sosyal alanlardaki yerel ihtiyaçları tespit etme yetkisine sahip yerel meclislerin kurulması’ olarak özetliyorlar… Anadilinde eğitim hakkında ısrarlılar.” Benim bildiğim, bizzat BDP eşbaşkanlarıyla yaptığım görüşmelerde kayıt altına aldığım üzere (*) “Kürt bölgesi”ne anayasal statü, Kürt bölgesine demokratik özerklik diye bir talepleri yok. Olmamalı. Çünkü Türkiye’de 20 milyon dolayında Kürt var ama “Kürt bölgesi” yok. Çünkü Türkiye’de 1950 sonrası başlayan, özellikle 1980 sonrası hızlanan iç göçlerle, Kürt nüfus önemli ölçüde Batı’ya, Çukurova’ya göç etti ve yerleşti. Yaşanmış bunca göç ve iç içe geçmişlik sonrası, “Kürt bölgesi”, tanımı neredeyse imkânsız. Neresi Kürt bölgesi? Sınırı nereden çizeceksiniz? Malatya’dan mı? Adıyaman’dan mı? Kars’tan mı, Erzurum’dan mı? Nereden? Olacak şey değil. Kürt nüfusun yüzde 4045’inin Doğu ve Güneydoğu’nun dışında yaşadığını herkes kabul ediyor. Sadece 13 milyonluk İstanbul’da, Doğulu nüfus 3.5 milyon. Yani İstanbul’un dörtte biri. Oran, Adana ve Mersin için de aynı. İzmir, Kocaeli ve Yalova’da yüzde 20. (*) ??? Etnik esaslı bir bölgeleşme istemediklerini bizzat BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak birkaç ay önce ifade etti bana. Kitabımda, tüm detayları var. Peki, sorun nerede? Kadri Gürsel, duyduğunu doğru anlayıp aktardığına göre, Kürt siyasetinin üst kadrolarında değil mi sorun? Anayasal statü talebi tamam da, nereye statü verilecek? Kürt bölgesine… Neresi Kürt bölgesi? Adını koyun bakalım, koyabilecek misiniz? Haydi sınırları çizin. Yapabiliyor musunuz? ??? Bu kakofoni önlenemeyince, Kürt bölgesi kavramı kullanıldıkça, siz istediğiniz kadar, biz ayrılıkçı değiliz, diye yemin billah edin, herkes sizi “ayrımcı”, “bölücü” görecektir. Nitekim yine Kadri’nin yazısında ifade edildiği gibi anket yapan araştırma şirketleri de soruları böyle (yanlış) soruyor, yanıtlar da inanılmaz ölçüde kutuplaşmış Türkiye izlenimi veriyor. Araştırma şirketi, “Bir Kürt bölgesinin tanınmasına, özerklik verilmesine ne dersiniz?” diye sorarsa, “Bölünme, parçalanma” travması yaşamış Osmanlının ahvadından nasıl pozitif bir cevap beklersiniz ki? O halde bu kakofoni nasıl aşılacaktır? Doğru formülasyonu aslında Kürt siyaseti üretti, ama hazmetmiş, içselleştirmiş, paylaşmış değil. Nedir o? Yeni bir demokratik Türkiye reformu ve bunun için 20 dolayında demokratik özerk bölge yapılanması. Bu yapılanma “etnik” temelde değil. O zaman da adına Kürt bölgesi denecek bir kümelenme söz konusu olmayacak. İstanbul Demokratik Özerk Bölgesi de Çukurova DÖB de, Doğu Karadeniz DÖB de, anayasal statüye sahip olacak. Yerel meclisleri, yerel hükümetleri olacak. Merkezin otoriterliğini, tekelciliğini kıran ve yetkiyi yerele, yerelde halk sınıflarına aktaracak bir reform, Kürtlerin kültürel, anadilinde eğitim, kendi kendini yönetme taleplerine de cevap verir. Sadece Kürtlerin değil, Türkiye’nin diğer bölgelerindeki halk sınıflarının da her tür ekonomik, kültürel, politik mağduriyet ve mahrumiyetlerine çözüm üretici bir iklim yaratır. Bu da Kürt siyasetinin, dolayısıyla BDP’nin biraz daha Türkiye partisi olmasını, Kürt sorunu odaklı düşünme, davranma paradigmasından biraz daha sıyrılarak Türkiye solu ile daha çok politik pratik içine girmesini gerekli kılar. Türkiye’de tarifi mümkün olmadığı bir ‘Kürt bölgesi’ne statü ve özerklik talebinde ısrar, “haklıyken haksız çıkmak”tan başka bir şeye yaramaz. Çünkü pratiği mümkün değil, uygulanırlığı yok. İspanya’da bu model, Katalunya ve Baskı bölgesi için mümkünken bile, 1978 İspanya Anayasası’nda bu yapılmadı. “Cafe Para Todos” denildi. Yani, herkese kahve!.. Yani, sadece size yok özerklik; bütün bölgelere özerklik, denildi ve ülkeyi 17 özerk bölge ve 4 özerk şehre ayırarak her bölgeye statü verildi, geniş yerel yönetim hakları tanındı. Türkiye için de olabilecek, olması gereken buna benzer bir süreçtir. ??? Kürt bölgesine statü ve demokratik özerklik söylemine bugünkü kadar odaklanmayıp, mesela İstanbul’un yağmalanmasına, talanına karşı ‘İstanbul demokratik özerkliği’ni konuşmaya, örgütlemeye ne diyor BDP? Doğu Karadeniz üreticisinin istismarına, derelerinin enerji baronlarınca yağmalanmasına karşı ‘Karadeniz özerk bölgesi’ne statü, demokratik özerklik diyebiliyor mu BDP? İhtiyacımız olan, gerçek demokrasi. Demokrasi, hem Kürtler, hem Türkler ve diğer halklar için… Çözüm ise birlikte örgütlenmek, birlikte çözümler yaratmaktan geçiyor… (*) Kürt Sorunu ve Demokratik Özerklik, Notabene yayını, 2012 Teşvikler etkisini 2014’te gösterir YASED Genel Sekreteri Özlem Özyiğit ise yeni getirilen teşvik sisteminin yabancı sermaye üzerinde olumlu bir etki yaratacağını belirterek teşviklerin özellikle 2013 ve 2014’ten itibaren sonuçlarını vereceğini düşündüklerini söyledi. Özyiğit, Avrupa’daki kriz nedeniyle Türkiye’ye yönelen doğrudan yatırımlarda bir azalma olduğunu hatırlatarak “Bu nedenle Türkiye’ye ağırlıkla Güney ve Doğu Asya bölgesinden ve Körfez’den yabancı sermaye gelişi oluyor” dedi. Irak’ta TürkJapon işbirliği Lipton Ice Tea’nin en hızlı pazarı Türkiye Ekonomi Servisi Lipton Ice Tea’nin üretim ve pazarlamasını yürüten PepsiCo ve Unilever ortaklığı ile kurulan PLI’nın Başkanı Stanislas Auber, Lipton Ice Tea’nin dünyanın 65 ülkesine ulaştığını belirterek Türkiye’nin hacim olarak 6. ve en hızlı büyüyen pazar olduğunu söyledi. Buzlu çayın kişi başına 33 litre ile en çok Japonya’da tüketildiğini ifade eden Auber, Doğu Avrupa’da bu rakamın 6 litre, Türkiye’de ise 1 litre olduğunu belirtti. PepsiCo İçecek Türkiye Pazarlama Müdürü Deniz Aktürk Erdem ise Türkiye’de 2011’de buzlu çay pazarının yüzde 43 büyüdüğünü söyleyerek, bunun yüzde 70’inin Lipton Ice Tea’den geldiğini vurguladı. Toplam 34 milyar doları bulması beklenen projelerin Kuzey Irak’ta yürütülmesi için Japon firmalar, pazardaki bilgi ve deneyimleri nedeniyle Türk firmaları ile çalışmak istiyor Ekonomi Servisi Kuzey Irak’ın yeniden yapılandırılmasında rol almak isteyen Japon firmaları Türk firmaları ile işbirliği arayışında. Bu amaçla Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)/TürkJapon ve TürkIrak İş Konseyleri, Ekonomi Bakanlığı ve Japonya Dışişleri Bakanlığı işbirliği ile Türk firmaları ile Japon kamu kurumları ve yatırımcıları İstanbul’da bir araya geldi. Türkiye’den 111 firma ve yaklaşık 197 katılımcı ile Japonya’dan 8 firma ve 156 katılımcının yer aldığı forumda, Japonya’dan altyapı, müteahhitlik, işletme alanlarında üst düzey firmalarla Türk firmaları arasında özel görüşmeler yapıldı. Toplam 34 milyar doları bulması beklenen bu projelerin Irak’ta yürütülmesi için Japon firmaların, pazardaki bilgi ve deneyimleri nedeni ile Türk firmaları ile çalışmak istediği belirtildi. Toplantıya, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, DEİK İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı, Ahmet Çalık, DEİK/TürkIrak İş Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy, Mitsubishi Yönetim Kurulu Başkanı Yorihiko Kojima ve çok sayıda Türk ve Japon işadamı ve üst düzey bürokrat katıldı. Irak’ta planlanan hastane, konut, metro gibi iş alanlarında önemli anlaşmalar yapılması bekleniyor. Çağlayan: Üç doğru bir araya geldi Hitachi raylı sistemler de üretiyor. Avrupa Grup Başkanı Sir Stephen Gomersall, İstanbul’un trafik sorunu için de “hava ray” çözümünü sunduklarını belirterek “Trafik sorununa çözüm getirebilecek hızlı tren sistemlerimiz mevcut. Görüşmelerimiz sürüyor” dedi. İstanbul trafiğine öneri Hitachi, Türkiye’ye odaklandı Türkiye’de iş hacmini artırmayı planlayan Hitachi Grup, Türk şirketleriyle temiz enerji, su ve altyapı hizmetlerinde işbirliğini geliştirmeyi hedefliyor. Bu doğrultuda İstanbul’daki ofisi şubeye dönüştürüp satış, tedarik ve distribütörlük hizmetlerini birleştireceğini açıklayan Hitachi Avrupa Grup Başkanı Sir Stephen Gomersall, özellikle Uzakdoğu’da şehir yoğunluğunun yüksek olduğu noktalarda raylı sistem çözümleri ürettiklerini vurguladı. İstanbul’un trafik sorunu için de öneri sunduklarını belirten Gomersall, “Trafik sorununa çözüm getirebilecek hızlı tren sistemlerimiz mevcut. Bu konuda ilgili mercilerle görüşmelerimiz devam ediyor” diye konuştu. Türkiye’deki enerji altyapı çalışmalarıyla da ilgili olduklarını anlatan Gomersall, “Bu dönem Türkiye’ye odaklandık. Hızlı büyüyen ve teknolojik gelişmeleri yakından takip eden Türkiye bizi heyecanlandırıyor” dedi. “Irak’ta TürkJapon İşbirliği ForumuMüteahhitlik ve Enerji Pazarı” konulu toplantıda konuşan Çağlayan, “Doğru zamanda, doğru tarafta, doğru insanların bir araya geldiği yani 3 doğrunun bir arada olduğu tarihi bir programa tanıklık ediyoruz” dedi. Japonya’nın dünyanın 3. büyük ekonomisi olduğunu hatırlatan Çağlayan, “Küresel krizlerin çözümü küresel işbirliği ile olur. Bugün Japonya’daki dış ticaret rakamları 1.6 trilyon dolar. Türkiye ve Japonya’nın dış ticareti 2 trilyon dolara ulaştı” diye konuştu. Irak’a yapılan yabancı yatırımların yüzde 35’inin Türkiye tarafından yapıldığı bilgisini veren Çağlayan, Türk yatırımcıların bugüne kadar Irak’a 13 milyar dolarlık proje yaptığını anlattı. Yırcalı: 120 proje için yatırımcı aranıyor DEİK İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı, Irak hükümeti tarafından iletilen dosyada ülkede yapılması istenen 60 milyar doları aşan 120 proje bulunduğunu söyledi. Bu projelerin içerisinde hastane, metro, okul, havalimanı, altyapı, rafineri ve konut inşaatlarının yer aldığını kaydeden Yırcalı, “Toplam 60 milyar doları aşan 120 projenin hayata geçirilmesi için Irak hükümeti yatırımcı arayışında. Bu projelerden pay almak isteyen Japon yöneticiler de Irak’ta iş yapabilmek için Türk işadamlarına ihtiyaç duyuyor. Türk işadamlarının bölgedeki tecrübesi ve bilgi birikimi Irak’ta yapılması planlanan projeler için büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı. 2 milyar lira ‘şansa’ gitti Ekonomi Servisi Milli Piyango İdaresi’nin (MP) şans oyunları satış gelirleri, geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 14.3 artarak 2 milyar 13 milyon lirayı geçti. İdare, bunun 898.8 milyon lirasını ikramiye olarak dağıttı. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü 2011Faaliyet Raporu’na göre, en yüksek gelir artışı yüzde 32.9 ile Hemen Kazan oyununda gerçekleşti. Piyango’daki gelir artışı yüzde 13.7 oldu. Torunlar ve Rixos’tan Bodrum ortaklığı Ekonomi Servisi Maliye’nin Bodrum’da satışa çıkardığı 678 dönümlük araziye 3.8 milyar liralık portföyü olan ve Paşabahçe’de Tekel’in arazisini 355 milyon TL’ye alan Torunlar GYO ve Rixos’un patronu Fettah Tamince’nin ortak olduğu Sembol İnşaat ortak teklif verdi. Bodrum’un Gölköy bölgesinde bulunan tam 678 bin 963 metrekarelik arazi Cennet Koyu’nun sağında yer alan yarımada üzerinde. Arazide herhangi bir yapılaşma veya tarımsal faaliyet bulunmuyor. Turistik tesis yapımı için uygun olan araziye toplam 9 firma teklifte bulundu; AGT Gayrimenkul Yatırım ve Turizm, TMC Mazıdağı Fosfatları, Gemlik Gübre Sanayii, Tutis Turizm, İçMe Turizm İnşaat, Sigma Kalite ve Yönetim Danışmanlığı, NATA İnşaat Turizm, Türkerler İnşaat ve TorunlarSembol Ortak Girişim Grubu. Sembol İnşaat, Kazakistan, Ukrayna, BAE, Libya, Hırvatistan ve Türkiye’de Rixos Otelleri başta olmak üzere onlarca projeyi tamamladı. Volkswagen Porsche’nin tamamını aldı Alman otomobil üreticisi Volkswagen, halihazırda hisselerine sahip olduğu Porsche’nin geri kalanını 4.46 milyar Avro’ya satın aldı. Birleşme 1 Ağustos 2012 itibarıyla geçerli olacak. Şirketler beklenenden daha hızlı gerçekleşen birleşmenin 320 milyon Avro’luk ortak kâr yaratmasını hedefliyor. Kütahya Seramik aynı anda 24 mağaza açtı Ekonomi Servisi Kütahya Seramik, Türkiye’nin farklı şehirlerinde aynı anda 24 mağazayı birden hizmete soktu. 7 binin üzerinde davetlinin katılımıyla aynı anda kapılarını açan mağazalarla Kütahya Seramik’in Türkiye genelinde hizmet ağı daha da büyürken, mağaza sayısı 173’e ulaştı. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in de aralarında olduğu davetlilerin katıldığı Ankara Arma Seramik’in yeni mağaza açılışı, kurulan özel bir sistemle açılışların yaşandığı illere canlı olarak izletildi. Bakanlar ile Kütahya Seramik Porselen Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral, açılış kurdelesini tüm mağazalarla birlikte aynı anda kesti. Mağazalar, Afyon, Batman, Bursa, Diyarbakır, Giresun, Kütahya, Mardin, Mersin, Ordu, Samsun, Ankara, Balıkesir ve İstanbul’da toplam 16 bin metrekare alana sahip. Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Güral, show plazalara, show house’lara büyük yatırım yaptıklarını belirterek “Çünkü bir defa görmek, yüz defa dinlemekten çok daha etkilidir” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle