14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 TEMMUZ 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 ama önemli bir konuydu ve şimdi düzenleme yapıldı. “Yepyeni” teşvik sistemimizin yasal ve idari tüm düzenlemeleri birer birer gerçekleşmeye başladı. Bu kapsamda, 6322 sayılı kanun, 2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar ve 2012/1 numaralı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğ de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Cari açığın finansmanına yönelik düzenlemeler ise “stratejik yatırımlara sağlanacak destek unsurları” başlığı altında düzenlendi. Neymiş bu stratejik yatırımlar, gelin birlikte bakalım. Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’ın 8. maddesine göre aşağıda yer alan kriterlerin tamamını birlikte sağlayan, ithalat bağımlılığı yüksek ürünlerin üretimine yönelik yatırımlar, stratejik yatırım olarak değerlendiriliyor. a) Asgari sabit yatırım tutarının 50 milyon Türk Lirası’nın üzerinde olması (münhasıran bu yatırımların enerji ihtiyacını karşılamak üzere gerçekleştirilecek doğalgaza dayalı olmayan enerji yatırımlarının, tesis kurulu gücü ile orantılanacak kısmı dahil). b) Yatırım konusu ürünle ilgili yurtiçi toplam üretim kapasitesinin ithalattan az olması. c) Bakanlıkça belirlenecek esaslar çerçevesinde, belge konusu yatırımla sağlanacak katma değerin asgari yüzde 40 olması. ç) Yatırım konusu ürünle ilgili olarak son bir yıl içerisinde gerçekleşen toplam ithalat tutarının 50 milyon ABD Doları’nın üzerinde olması. Ayrıca, yurtiçinde üretimi olmayan ürünlerin üretimine yönelik yatırımlar ile rafineri ve petrokimya yatırımlarında bu şartlar biraz daha azaltılmış. İşin aslı bu yatırımlar bizce cari açığı azaltacak yatırımlar. Peki, bu yatırımlar, hangi destek unsurları ile teşvik edilecek, gelin bir de tabloya o gözle bakalım. STRATEJİK YATIRIMLAR İÇİN SAĞLANAN DESTEK UNSURLARI Destek Çeşitleri KDV İstisnası Gümrük Vergisi Muafiyeti Vergi İndirimi Yatırıma Katkı Oranı (%) I BÖLGELER II III IV V VAR VAR 50 VI Mali tatilin ‘incelikleri’ 2012 yılı mali tatil dönemi 2 Temmuz’da başladı ve ayın 20’si akşamı sona erecek. Mali tatildeki ertelemeler, iş hukuku ve sosyal güvenlik uygulamaları açısından da geçerli olacak. Bu konuyu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, “5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun İkinci Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Tebliğ”i düzenliyor. Uygulamanın inceliği çok. İşyeri bildirgesinin yasal olarak verilmesi gereken sürenin son gününün mali tatile rastlaması halinde belgenin verilme süresi, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzayacak. Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi ve Sigortalı İşten Çıkış Bildirgesi için de aynı takvim geçerli. Mali tatilin uygulandığı dönemde ise SGK müfettişleri ile SGK denetmenleri işyerlerinde denetim, kontrol, tespit ya da tarama yapabilecek, ayrıca işverenlerden işyerlerine ait yasal kayıt ve belgeleri isteyebilecek. Kayıt ve belgelerin ibraz edilmesi için verilen sürenin son günü mali tatile rastlıyorsa ilgili evraklar 27 Temmuz’a kadar ibraz edilebilecek. Aynı şekilde iş müfettişlerinin incelemek üzere istediği yasal kayıt ve belgelerin teslimi de mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren 7 gün içinde yerine getirilebilecek. Özel sektör işverenlerinin aylık prim ve hizmet belgesini vermesi gereken son gün mali tatil döneminden sonraki bir tarihe denk gelse de vergi dairelerinde olduğu gibi 2012Haziran dönemine ait aylık prim ve hizmet belgesiAPHB, 27 Temmuz 2012 tarihine kadar verilebilecek. Sosyal güvenlik mevzuatında, idari para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk ediyor. Ceza tebliğin ardından 15 gün içinde ya SGK’nin ilgili banka hesaplarına yatırılıyor ya da itiraz ediliyor. Ceza on beş gün içinde peşin ödenirse, bunun dörtte üçü tahsil ediliyor. Burada da ceza ödemenin son günü mali tatile denk geliyorsa tatilin bitişin tarihine göre süre yine 7 gün uzuyor. Uygulamadaki bir özel duruma dikkat çekmekte yarar var. İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları Bildirimi’nde mali tatil uygulanmıyor. Cari Açık Kamburu ve Teşvikler Türkiye’nin cari açık kamburu ekonomide risk yaratan gelişmelerin başında geliyor. Görece gerilemesine karşın, bu yılın ilk dört ayında gerçekleşen cari açık rakamı bile 21.2 milyar dolar. Konuyu önemsediğimizden, yaklaşık bir yıl önce, 2 Eylül 2011’de bu köşede “Cari Açığa Çözüm Önerileri” başlıklı yazımızı yayımlamıştık. Bu yazıda, çözüm önerilerimizi tek tek sıralamıştık. Sıraladığımız önerilerden biri aynen şöyle idi; “Şu anda ülkemizde yatırım destekleri, 2009/15199 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar ve buna bağlı mevzuat ile şekillendirilmiştir. Uygulanan bu destek sisteminde, ihracattaki artışı hedefleyen ve bu artışı destekleyen bir teşvik unsuru öngörülmemiştir. İhracatta göreceli olarak üstün olduğumuz sektörlerin belirlenmesi ve bu sektörlere sağlanan destek unsurlarının artırılması gerekmektedir.” Evet… Aklın yolu bir. Bize göre basit Namert!.. Bu yazının başlığı “rezil olmak” da olabilirdi... Ki, aklı ve vicdanı olan bir kalem sahibi, içine düştüğümüz durumu başka ne şekilde nitelendirebilir, gerçekten bilemiyorum. Gelin en başından başlayıp, içine düştüğümüz hazin durumu bütünüyle görelim... Tarih 22 Haziran Cuma. Malatya Erhaç Hava Üssü’nden kalkan F4 tipi silahsız gözlem uçağımız saat 11.58’de Suriye’nin Lazkiye kenti açıklarında düşürüldü. Türk halkı, uçağın düştüğünden tam 7 saat sonra haberdar edildi. Suriye tarafından düşürüldüğünden ise neredeyse 10 saat sonra!.. Nasıl düşürüldü, niçin düşürüldü, nerede düşürüldü, sorularının yanıtını ise hâlâ tam olarak bilmiyor!.. Uçağın nerede düşürüldüğünü bizim Dışişleri Bakanı olaydan tam 48 saat sonra şöyle açıkladı: “Türkiye’nin uluslararası radar sistemini test eden uçağımız Suriye hava sahasını kısa bir süre ihlal etti ama düşürüldüğünde uluslararası hava sahasındaydı.” Bu açıklamaya, bir süre sonra uçağımızın füzeyle düşürüldüğü bilgisi de eklendi.. Ve rezil olma süreci başladı!.. ??? Başladı, çünkü Türkiye dışında hiç kimse bu iddiaya inanmadı ya da destek vermedi!.. Suriye, Türk uçağını Lazkiye’nin 1 mil açığında uçaksavarla düşürdüğünü açıkladı. Türkiye bu açıklamayı şiddetle yalanladı. Ardından İngiliz Guardian gazetesinden balyoz etkisinde bir yorum geldi. Gazete, Türkiye’nin Suriye politikasını “zayıf ve akılsız” olarak niteledi. NATO’nun facia açıklamasını saymıyorum bile!.. Ama yıkıcı haber Wall Street Journal gazetesinden geldi; “güvenilir kaynaklara” dayandırdığı haberinde gazete, “Türk uçağı Suriye hava sahasında istihbarat faaliyeti sırasında uçaksavarla vurularak düşürüldü” deyiverdi!.. Tabii ortalık birbirine girdi. Tayyip Bey, Kayseri’de yaptığı konuşmada Amerikan gazetesini ve ondan alıntı yapan Türk medyasını “namert” ilan etti. Üstelik, “Kim bu güvenilir kaynaklar” diye de sordu.. Yanıt, hemen ertesi gün Amerikan yönetiminden geldi; Dışişleri sözcüsü, Wall Street Journal’ı yalanlamak yerine, askeri kaynaklardan gerçekleşen sızıntılardan şikâyetçi oldu, iyi mi?!.. Sonrası daha da acıklı… Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’la röportaj yapmaya gidecek dört gazeteciden üçü, Ertuğrul Özkök, Mehmet Ali Birand ve Amberin Zaman, son dakikada gitmekten vazgeçtiler!.. Birileri kulaklarına “aman haa” diye fısıldayıvermişti anlaşılan!.. Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Sevgili Utku Çakırözer tek başına gitti ve müthiş bir röportaj gerçekleştirdi. Esad her soruyu yanıtladı. Türk uçağının kendi hava sahaları içinde uçaksavarla düşürüldüğünü bir kez daha vurguladı. Ama bence röportaja Esad’ın şu sözleri damgasını vurdu: Ben kişisel olarak koltuğu düşünmüş olsaydım Amerikan telkin ve talimatlarını yerine getirirdim. Petrodolarların peşinde koşardım ve kendi ilkelerim, kendi ulusal tutumumdan vazgeçerdim. Ama en önemlisi, ülkemde füze kalkanı kurmasına izin verirdim… İşte diktatör diye küçümsenen, fakir ve küçük Suriye’nin başındaki adamın sözleri… Rezil olduk, derken içimi acıtan tam da buydu!.. “Sizin hukukunuz, dünyadaki hiçbir hukuk, bir insanın vicdanı kadar büyük değildir. Ben vicdanımın temizliğiyle burada dimdik ayakta duruyorum! Hayatımın sonuna kadar da dururum… Ben memleketimin fesleğenine, toprağına aşkla bağlıyım aşk! Beni bu topraklardan kimse söküp atamaz. Beni zindanlar, hücreler bu topraklardan söküp atamaz. Tecritler vız gelir. Ancak faşistler düşünceden korkar. Ancak alçaklar insanlara tuzak kurar. Faşizme ve alçaklığa artık izin vermeyin…” Sevgili kardeşim Tuncay Özkan eliyle yazdığı, “Anne Hiç Canım Acımadı” başlıklı altıncı kitabında, bir yurtseverin, devrimcinin dimdik, mertçe duruşuyla işte böyle haykırıyor. Tuncay Özkan’a Özgürlük Girişimi, “Gerçeklerle yüzleşmeye hazır 500 bin kişi arıyoruz” sloganıyla 78 Temmuz’da Büyükada Saat Meydanı’nda okurla buluşuyor. Bu ülkenin aydınlık insanlarına duyuruyorum, bu haykırışa yanıt verin. Sigorta Primi İşveren Hissesi Destek Desteği Süresi Yatırım Yeri Tahsisi Faiz Desteği İç Kredi Döviz/Dövize Endeksli Kredi 7 Yıl (6. Bölgede 10 Yıl) VAR 5 Puan 2 Puan 10 Yıl (Sadece 6. Bölgede Gerçekleştirilecek Yatırımlar İçin) 10 Yıl (Sadece 6. Bölgede Gerçekleştirilecek Yatırımlar İçin) VAR (Sadece 500 Milyon TL ve Üzeri Yatırımlar İçin) Sigorta Primi Desteği KENDİ İSTEĞİ İLE AYRILAN KIDEM TAZMİNATI ALAMAZ Sigorta emeklisiyim. Halen özel bir şirkette çalışıyorum ve adıma destekleme primi kesiliyor. Kendi isteğimle işten ayrılırsam kıdem tazminatı alabilir miyim? Muzaffer Çimen Kendi isteğinizle istifa ederek ayrılmanız halinde kıdem tazminatı alamazsınız. Sorularınız için malicozum?ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. Gelir Vergisi Stopajı Desteği KDV İadesi Son dönemde cari açığın azaldığını, hatta bu azalma sayesinde kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkemizin notunu artırdığını görüyoruz. Bu destek unsurları ile cari açık daha da azalacaktır. Bu sütunların bize verdiği imkânlar dahilinde yepyeni teşvik sistemimizi anlatmaya devam edeceğiz. Madımak’ın Dumanı Hâlâ Tütüyor PERİHAN ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] 2 Temmuz 1993 gününün üzerinden 19 yıl geçtiği halde o hain günün ateşi içimizi hâlâ yakıyor ve hep yakacak. Bir de o gün cuma idi. Öğle vaktindeki İslam inancınca vacip sayıyılan dostluk ve kardeşlik ibadetinden ders almaları gerekirken tam tersine gericiler, planlı bir kalkışmayla “ölüm” naraları atarak Madımak Oteli’ndeki aydın ve sanatçıların canlarına kıydılar. Şöyle ki: Kaçmalarını önlemek için binanın önünde engelleme zinciri oluşturdular, duvarlarına tırmanarak ilk kattaki perdeleri tutuşturdular. Öldürüleceklerini göze alarak birkaç kişi kaçabildiyse de ki Arif Sağ bunlardan biridir dışarıya çıkamayan 33 aydın ve sanatçıyla 2 otel görevlisi yanarak veya dumandan boğularak canlarını yitirdi. Onların Sivas’ta olmalarının nedeni (Ben de grubun içinde davetliyken rahatsızlığım nedeniyle katılamamıştım.) Kültür Bakanlığı’nca düzenlenmiş olan törenle Pir Sultan Abdal’ın büstünün dikilecek olmasıydı. Yobazlar o büstü de daha yerine konmadan parçaladılar. Orada yaşamlarını yitirenlerin tümü sanat çevrelerinin ve halkımızın canlarıydı. Yangın haberini görüntüleriyle öğrendiğimizde ilk telaşım canım kardeşim, arkadaşım, Asım Bezirci için oldu. Çünkü Asım çok heyecanlı bir yapıya sahipti. Örneğin 90’lı yıllarda A. Kadir’le birlikte Bertolt Brecht’ten çevirdikleri “Halkın Ekmeği” yapıtı takibata uğrayıp dava açıldığında, büyük bir telaşla avukat olan oğlumun işyerine koşarak “Şimdi beni hapsederler mi?” diye çocuksu duygularını dışavuruyordu. Bu yapısını bildiğinden, her etkinlikte yanında olan eşi, ailesiyle ilgili bir nedenle bu kez yanında değildi. Telaşlanabilir, canını kurtaramaz, diyordum. Asım bu felaket anında bile kendi canını kurtarmışken, koridordaki kızlarımıza yardım için kendisini kurban etmiş. Şöyle ki: Çatı katının set duvarından yandaki binanın damına atlamışken koristlerin imdat çığlıklarına dayanamamış. Geri dönüp onları tek tek oraya atlatmış. Bu süre içinde nefeslediği dumana yüreği dayanamayıp durmuş. Eşi yanında olsaydı o da kızlara sahip çıksa da o koşullarda kendilerini kurtarmayı öngörürdü. ??? Onların yanında olamayışımın bedelini A. Bezirci’yle halk ozanı Nesimi Çimen’nin cenazelerini İstanbul’a getirmeyle ödemek istedim. O tarihte SHP’nin parti meclisi üyesiydim. Bu istemde değinmeden geçemeyeceğim bir borçluluğum da o günlerin İstanbul il başkanı Yüksel Çengel’edir. Kendisine istemimi iletince hemen dostlarını arayarak bana katılan üç dört kişi için özel bir uçak sağladı. O gece bizi Sivas’a ulaştırdı. Cenazelerin bulunduğu yere gittiğimizde bizi bekleyenlerin en önünde Asım’ın eşi vardı. Boynuma sarılarak dayanılmaz hıçkırıklarla gözyaşı döküyordu. Hazırdakiler “Taş kesilmişti, ağlayamıyordu” dediler. Hemen o gece geri döndük. Nesimi’nin oğlu Mazlum Çimen, babasını özel bir ambulansla getirmeyi yeğledi. Üsküdar’da toprağa verdi. O tarihte SHP il merkezi Kabataş’taki Setüstü’ndeydi. Sevgili Asım’ın cenazesini, halkın istemi doğrultusunda saygı geçişine sunduk. Dini törenden sonra cenaze arabasının peşinde yaya olarak Karaköy yoluyla Şişhane yönünden, Kasımpaşa, Dolapdere üzerinden Mecidiyeköy’de Zincirlikuyu Mezarlığı’nda hazırlanmış olan kabrinde toprağa verdik. Yattığı yerin cennet olduğu inancıyla 19. yılda da onu ve şehit olan 33 canı rahmetle anıyorum. ??? Bu katliamın çok can yakan bir yanı da o günkü devlet yönetiminin katiller dış ülkelerde ellerini kollarını sallayarak korunurken onları yakalayıp kanun önünde cezalandırılmalarını sağlayamamalarıdır. Hatırlanırsa o günlerin Başbakanı Tansu Çiller görevlilere, oteldekileri göz ardı ederek “Dikkat edin halka zarar gelmesin” dememiş miydi? Öyle ki Sayın Lütfi Kaleli, Aziz Nesin’i itfaiye merdiveninden indirerek kurtarmaya çalışırken onları aşağıya düşürerek öldürmek için üzerlerine saldıran olayın baş faillerinden, bulunamıyor dedikleri Cafer Erçakmak 11 Temmuz 2011’de Sivas’taki ailesinin yanında yaşamını yitirdi?! Anne Hiç Canım Acımadı ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Toprağı ve bitkileri korumak için toprağın üzerini samanla örtme işlemi. 2/ Kars’ın doğusundaki ünlü eskiçağ kenti... Nâzım Hikmet’in bir oyunu. 3/ Isparta ilinde, “ulusal park” kapsamına alınmış bir göl... Aldatma işi, hile. 4/ Çıkar yol, çare... Jokeylerin giydiği kenarsız başlık. 5/ “Taş levreği” de denilen bir balık. 6/ Günlük yaşama ait küçük ve geçici belgeleri toplama şeklindeki koleksiyonculuk. 7/ İskambilde bir kâğıt... “Cihangirâne bir devlet çıkardık bir ’ten” (Namık Kemal). 8/ Manda yavrusu... Havva’nın Batı dillerindeki adı. 9/ Kayısı, erik, zerdali gibi meyvelerin kurusu... Pilotlar ve havacılar için yayımlanan bülten. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Brezilya’da yay 1 gın olan ve Vudu dinine benzeyen bir 2 inanç ve büyücülük 3 anlayışı. 2/ Top 4 lumda ya da bireyde, ölçü ve değerle 5 rin çökmesi sonu 6 cunda oluşan den7 gesizlik durumu... Kayak. 3/ Artvin’in 8 eski adı... Siper, 9 hendek. 4/ Mek1 2 3 4 5 6 7 8 9 ke’nin doğusunda, hacıların arife günü toplandıkları 1 D Ü D E N C İ K dağ. 5/ Diyotlu aydınlatma 2 E Z İ N E P E Y yönteminin kısa yazılışı... 3 M Ü L E V V E S Trabzon yöresinde doku 4 İ M M A A R İ F nan ve daha çok peştamal 5 R R E R İ T A olarak kullanılan bir tür 6Ö R E K E T A Ç dokuma. 6/ Gövde yapısı. 7 Z O M U S Ş U 7/ Fas’ın plaka imi... Eğ8 Ü M İ T A R I N lenceli, hafif konulu, içinA L A N Y A A de bestesiz konuşmalar da 9 bulunan müzikli sahne yapıtı. 8/ “Dümen, numara” anlamında argo sözcük... Yakışır, yerinde, uygun. 9/ İsrail’in plaka imi... Mühür. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle