24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 TEMMUZ 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 11 İş Yatırım’a göre iç talepte yavaşlama olsa da harcamalar, finansal istikrarı tehlikeye soktu Borçlanıp tüketiyoruz Ekonomi Servisi İş Yatırım’ın “20122 Yarı Yatırım Stratejisi: Senaryolar, Öngörüler ve Öneriler” raporuna göre son dönemde yavaşlama olsa da borçlanarak tüketme iştahı finansal istikrarı tehlikeye sokuyor. Türkiye’de iç tasarruflar, yatırım ihtiyacına kıyasla düşük ve büyüme için dış kaynak akışı şart. İş Yatırım Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen, Araştırma Müdürü Bülent Şengönül, Kıdemli Ekonomist Burcu Ünüvar ve Uluslararası Sermaye Piyasaları Müdür Yardımcısı Şant Manukyan’ın sunduğu rapora göre Türkiye yabancı sermayeyi çekebildiği ölçüde büyüyebiliyor ve küresel likiditenin önümüzdeki dönemde eğilimi ve Türkiye’den aldığı pay, bu açıdan büyük önem taşıyor. Rapora göre iç tasarruflar, yatırım ihtiyacına kıyasla düşük kalıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin büyümek için dış tasarruflara ihtiyacı var. Bu açıdan küresel likiditenin önümüzdeki dönemde eğilimi ve Türkiye’nin bu pastadan aldığı pay, büyüme açısından büyük önem taşıyor. GSYİH’nin yüzde 810’u kadar kaynağa ihtiyacı var. Tasarruflar az, yetersiz. Dolayısıyla ne kadar sermaye gelirse büyüme o kadar olur” dedi. Ünüvar, yaptığı sunumda, konuyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: L Hanehalkı harcaması borçlanma ile destekleniyor. Kriz sonrası kuvvetli bankacılık sektörünün, kredileri büyütmede son derece istekli olması, genç nüfusun da kredi kullanarak harcamada istekli olmaları iç talebi güçlü kıldı. L Ancak iç talebin genişleme hızının dış talebi geçmesi, cari açığı genişleten bir faktör. Bu nedenle talep bileşenleri arasındaki makasın açılması, Merkez Bankası’nı, finansal istikrarı hedefleri arasına eklemeye zorladı. L Artan cari açık ve finansal istikrarsızlık, ris ki konusundaki endişelerin çözümü, talep bileşenleri arasındaki dengelemeyi sağlamakta arandı. Büyüme bileşenleri arasındaki denge iç talepteki kontrollü yavaşlama ve ihracatın büyümeye katkısının artması ile gerçekleşiyor. Pazarı çeşitlendirme çok işe yaradı. Mezhepçiliğin Odağında... ABD’nin Irak işgali stratejisinde Saddam diktatörlüğü ile çatışmış mezhepler, ırkların desteğini arkasına almak vardı. Aslında yine ABD’nin kışkırtmasında yaşanmış İranIrak savaşı süreci, sonrasında savaşın da yaktığı ateşle Irak Kürtleri ve Şiileri çok ağır bedeller ödemişlerdi. ABD işgalinde doğal müttefikler olarak değerlendirildiler. ABD’nin hesapları Kuzey Irak Kürdistanı projesinde ne ölçeklerde başarılı sonuç verdi, tuttuysa, Irak Şiileri üzerinden ters tepti sayılabilir. Iraklılar ABD işgali sürecindeki can ve mal kayıplarının çok daha ağırını, sonra kendi aralarında kaosta yaşadıkları ırk ve mezhep çatışmalarında, en çok da SünniŞii eksenli kanlı yeni iktidar hesaplaşmalarında yaşadılar... ABD’nin başarılı işgal planının sonrası için, öngörülen gelişmelerin tutmaması, ABD açısından işgal ganimetlerinde eksilme, ödenen bedellerde yükseliş anlamına gelse de, işgal sonrası ortaya çıkan Irak bataklığının asıl bedelini Irak vatandaşları ödedi, ödüyorlar. ABD kayıplarını en aza dönüştürmek üzere önce askeri güçlerini sıkı koruma duvarlarının arkasına çekti, Irak iç savaşına nerede ise seyirci kaldı, sonra da denetim gücünü saklı tutacak biçimde kademeli asker çekilişini gündeme soktu. İşgalin ürettiği kanlı iç savaş, mezhepler çatışmasında yüz binlerce öldürme, yaralanmalar, birbirlerine ibadet yerlerinde saldırılar, işkencelerden söz ediyoruz. İslam tarihinde ortadan kalkmasa da soğutulmuş mezhep çatışmalarını yeniden tetikleyen, derinleştiren çatışmalar, Ortadoğu odaklı, tüm İslam dünyasını içine alan çok tehlikeli bir ateşe dönüştü... Irak işgali, çok kanlı iç savaşa dönüşen boyutu ile, kanlı petrolün fiyatlarının önlenemez yükselişini de getirirken, Batı cephesinde öngörülmemiş, istenmeyen bir büyük sistemin ekonomik krizinin fitilini de ateşlerken, İranRusya ekseninde, ağırlıklı petrol getirisi odaklı anlamlı bir ekonomik gelişme sürecini üretti. ÇinHindistan eksenli büyüme, kimi Güney Amerika ağırlıklı gelişmekte olan ülkeler lehine işleyen toparlanmalar da dünya ekonomiksosyalsiyasal dengelerinde anlamlı, geri dönüşü olmayan değişimi tırmandırdı. Afganistan işgali ABD açısından aynı paralelde daha da travmatik sonuçlar üretmiş, yaşam boyu ABD yandaşı iktidarlar elindeki Pakistan, siyasal İslami terör örgütlerinin yuvası olmuştu. ??? Fitilin yakılmasına benzer bir hızla birkaç yıl içinde yaşanan gelişmeler, Batı cephesini İslam dünyasında yeni güvenilir müttefikler, iktidarlar bulma kaygısına düşürdü. Ağırlıklı diktatörlüklerle kurulmuş dengeler, önceleri demokratikleşme, Arap Baharı olarak adlandırılmak istenen toplumsal patlamalar, sokak eylemleri ile dipten sallanınca, yine öngörülemeyen istikrarsızlığı, yeni iktidar oluşumlarına yönelik mezhep çatışmalarını üretti. ABD’den pazarlanan ılımlı İslam projeleriyle, liberal demokrasi ile uyumlu, laikliğin şeriatla çatışmayacak, esnekleştirilmiş yorumlarına itiraz etmeyecek siyasi partiler patlaması beklenirken, İslam dünyası mezhepler, SünniŞii çatışması ekseninde de radikal siyasal İslami akımları, şeriat yorumlarını da güçlendiren bir gelişme, çatışmaların batağına düştü. Doğrudan destek verilen, seçim sürecinden geçirilebilen Tunus, Mısır örneklerinde bile, daha katı şeriat yönetimlerine sandıkla geçiş, Müslüman Kardeşler hareketinin ağırlığında iktidarları getirdi. Savaş, NATO müdahalesi ile devrilebilen Irak, Afganistan, Libya diktatörlükleri ise çok uzun soluklu ırk, mezhep iç savaşlarına şimdiden gebe. ABD, Batı dünyası, ellerinde kalmış belki de en diktatör, katı şeriatçı müttefiklerini de kaybetmeme uğruna, demokratikleşmeye, Arap Baharlarına destek verememe noktasındalar. Güçlenen, karşılarında duran Şii cepheleşmesinden ödleri kopmuş, Şii eksenli toplumsal patlamalardaki ağır insan hakları ihlallerini görmezlikten gelip yok sayabiliyorlar. Şii eksenli yandaş olmayan diktatörlerin devrilmesi uğruna ise tersine iç savaşa dışardan müdahalede hiçbir sınır, değer tanımıyorlar. Tabii sonuçta bugünün dengeleri içinde sadece radikal İslami terör örgütlerinin değil, Şii iktidarları için de Batı “şeytan üçgeni” algılamasının içinde yer alıyor. Nedensonuç ilişkisi içinde Batı da evrensel değerleri rafa kaldırmış, akıl almaz bir çifte standartla, İslam dünyasının içinde Sünnilerden yana iktidarlar için ağırlık koyuyor. İşin içinden çıkılamaz iç savaş maliyetlerinin bedelini en aza indirgemeye yönelik de, İslam dünyasının kendi içinde, mezhep ya da başka eksenlerde iç savaş çatışmalarında doğrudan taraf olmamanın yollarını arıyor. İslam dünyasını, yandaş iktidarları bu kaosa, iç savaşın içine itme, olabildiğince dışında kalma çabalarında Türkiye açısından en kaygı verici boyut, stratejik ortak kimliği ile bu bataklığın, çatışmaların içine sürülmek... Elbette Türkiye’nin tarihinden gelen deneyimleri, birikimi var. Irak bataklığından kurtuluşu getiren tezkere önemli göstergeydi. Sonrasında Erdoğan iktidarlarının kaygı verici yalpalamaları, zorlanmaları gündemde... Risk algısında iyileşme İş Yatırım, risk algısında iyileşme ve enflasyonda kısmi düzelme ile birlikte Merkez Bankası’nın (TCMB) ikinci yarıda parasal gevşemeye gideceği beklentisiyle 12 aylık İMKB 100 endeksi hedefini 71.000 puan olarak açıkladı. İMKB 100 endeksi TL bazında yılbaşından bu yana yüzde 20.84 yükseliş kaydetti. İş Yatırım’ın diğer bazı öngörüleri şöyle: L Küresel büyümenin yavaşladığı, emtia fiyatlarının gerilediği, enflasyon riskinin azaldığı mevcut konjonktürde Türkiye, dünya piyasalarına göre daha iyi performans gösterecek. L Hisse senedi stratejisine yönelik risklerin başında, Avrupa’da krizin daha da kötüleşmesi, global yavaşlama. Bunun ihracat ve finansman yolu ile büyüme üzerinde baskıyı artırması var. Önlemler işe yaradı Kıdemli Ekonomist Burcu Ünüvar, “Merkez Bankası’nın önlemleri son derece başarılı oldu ve iç talepte bir yavaşlama var. Ama yine de Türkiye’nin Ağaoğlu enerji şirketlerini Doğan’a sattı Doğan Holding bünyesindeki Doğan Enerji, Ağaoğlu Şirketler Grubu’na bağlı Akdeniz Elektrik Üretim ve Galata Wind Enerji’yi 240 milyon Avro’ya satın aldı. Ekonomi Servisi Ağaoğlu Şirketler Grubu’nun elinde bulunan ve mevcut kurulu gücü 33 MW olan Akdeniz Elektrik Üretim’e bağlı Mersin Rüzgâr Enerjisi Santralı ile Galata Wind Enerji Limited Şirketi bünyesinde kurulu gücü 93 MW olan Bandırma’daki Şah Rüzgâr Enerjisi Santralı hisselerinin tamamı Doğan Grubu tarafından satın alındı. Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, yenilenebilir enerjinin Doğan Grubu’nun kayıtsız kalamayacağı bir alan olduğunu ifade etti. Bu büyük ölçekli yatırımın son olmayacağını ifade eden Faralyalı, “Rüzgâr enerjisi, yenilenebilir ve temiz. Türkiye’nin cari açığının en büyük nedeni olan enerji ithalatını da azaltacağı için, ülkemizin ekonomik istikrarına ve büyümesine katkı sağlayacak” dedi. Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu da satışı yapılan iki RES dışında, grup bünyesindeki 17 şirkette toplam 1084 MW yenilenebilir enerji yatırımı projesini geliştirmeye devam ettiklerini belirtti. MercedesBenz Finansal Hizmetler Türkiye ekibi, Türkiye’de satılan her iki MercedesBenz’den birini finanse etti. 1 milyar Avro’luk ekip Ekonomi Servisi Mercedes hizmet sunan bir finansman üzere Türkiye’de üretiBenz’in kamyon, otobüs, binek şirketi olarak dördüncülüğe len ticari araçlar oluştuotomobil ve ticari araçlarının yükseldik, birçok büyük ban ruyor. L Bu iş hacmi ile Avsatışını finanse etmek üzere 11 kayı geride bıraktık” dedi. yıl önce kurulan MercedesOktay, özetle şunları vur rupa’da Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalBenz Finansal Hizmetler Tür guladı: kiye (MBFH), kredi portföyü L Kredi portföyümüzü, Tür ya’nın ardından beşinci sıradayız. büyüklüğünü bir yılda İtalya’yı geçmeyüzde 80 artırarak 1 milmiz an meselesi. yar Avro’nun (2.4 milercedes’in finans şirketinin Türkiye’de L Türkiye piyayar TL) üzerine taşıdı. açtığı kredilerin toplamı bir yılda 1 milyar sasındaki iş hacMBFH Türkiye’nin mi, BRIC’te BreGenel Müdürü Tolga Avro’yu aştı. Bunun yüzde 80’ini Türkiye’de zilya, Hindistan ve Oktay, bu başarıda ekip üretilen kamyon ve otobüsler oluşturuyor. Rusya’ya göre daha çalışmasının önemini canlı, Çin’e benziyor. vurgulayarak “TürkiL Eylülde gelecek yeni ye’de faaliyet gösteren top kiye’ye yönelik bir yatırım lam 48 banka, 31 finansal ki olarak da değerlendirebilirsi MercedesBenz A Serisi ralama şirketi ve 11 tüketici niz. Şirket portföyümüzün ve yeni ticari araç Citan ile finansmanı şirketi arasında, yüzde 80’ini, büyük çoğunlu piyasa payımız daha da aryalnızca tek bir markaya ğu kamyon ve otobüs olmak tacak. M Borcuna en sadık müşteri Türkler “Dünyanın en borcuna sadık müşterisi Türkler. Bu ülkede borcunu zamanında ödemeyenlerin oranı sadece binde 4. Bu, Almanya’nın bile yarısı kadar.” Otomotiv pazarı geri vitese taktı Ekonomi Servisi Son 2 yılı üst üste rekorlarla kapatan Türkiye otomotiv pazarı, düşüşünü sürdürüyor. Pazar, ÖTV oranlarındaki artış ve ekonomide yumuşak inişi sağlamak amacıyla alınan tedbirlerin etkisiyle yılın ilk altı ayında yüzde 19.3 daraldı. Haziranda ise yüzde 12.9 azalarak 71 bin 67 adede geriledi. Hükümetin geçen yıl hafif ticari araçlar ve 1600 cc üzeri araçlar için ÖTV artışları getirmesinin ardından satışlarda azalmalar gözleniyor. Bunun yanı sıra, kredi büyümesini yavaşlatmak ve cari açığı azaltmaya yönelik tedbirler özellikle otomobil satışları üzerinde etkili olmaya devam ediyor. Satışlar bir önceki yılın aynı dönemine göre ise 6 aylık dönem için yüzde 15.62; haziranda yüzde 10.34 azaldı. Verilere göre 2012 otomotiv sektörü toplam pazarının 775 bin 825 bin adet aralığında gerçekleşmesi bekleniyor. İYSAD Başkanı Sadık Çelik: Ekmekte katkı maddeleri kansere bile yol açıyor Ekonomi Servisi İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği (İYSAD) Başkanı Sadık Çelik, ekmek üretiminde çeşitli amaçlarla kullanılan yoğun katkı maddelerinin şeker hastalığı, obezite ve kansere yol açtığını söyledi. İYSAD’ın açıklamasına göre, 1 Temmuz’dan itibaren gerek hijyen konusunda gerekse içeriğinde yapılan iyileştirmelere rağmen ekmeğin üretiminde kullanılan kimyasallar kanseri tetikliyor. Sadık Çelik açıklamasında şunlara dikkat çekti: L Türkiye’de ekmek üretiminde hamuru kabartmak, ağartmak, dayanıklılığını artırmak, hacmini yükseltmek, ekmeğin çıtır çıtır olmasını ve parlak görünmesini sağlamak için üretimde kullanılan yoğun katkı maddeleri eklenmesi önemli sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor. Bu, başta şeker hastalığının ortaya çıkmasında birinci derecede etken. Obeziteye yol açıyor ve kanseri tetikliyor. L Bütün dünyanın terk ettiği beyaz un kullanımını Türkiye de bırakmalı. Balon gibi şişirilmiş içi boşaltılmış ekmeklerin dayanıklı olmalarını sağlayan, üretimde kullanılan 10 çeşit kimyasalın bilinçsizce uygulanması. Bu da büyük risk. L Ekmeğin tuzunun azaltılması ya da 650 randımanlı undan yapılması sağlık açısından yeterli değil. Sağlıklı olan tam buğday ekmeği. Bunun üretimi özendirilmeli. Mustafa Koç, engelliler için telefon başında Ekonomi Servisi Koç Topluluğu, engellilik kavramının sorun olmaktan çıkarak hak temelli bir yaklaşımla ele alınmasını sağlamak amacıyla bu yıl başlattığı “Ülkem İçin Engel Tanımıyorum” projesini bir adım daha öteye taşıdı. Koç Topluluğu şirketlerinin çalışanlarının ve bayilerinin cep telefonlarına Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’un projeye ilişkin sesli mesajı yollandı. Son iki haftada 40 bin çalışana ulaşıldı. 80 bin çalışanın yarısı çalan telefonunu açtığında, “MerhaKoç ba, Ben Mustafa Koç. Değerli Mesai Holding YöneArkadaşım….” başlangıcı ile Mustafa tim Kurulu BaşkaKoç’un mesajını dinledi. Proje ile nı Mustafa Koç, çalıtüm Koç Topluluğu şirketlerinin “Engelli Dostu İşyeri” haline geşanlarına cep teletirilmesi; işyerlerinin fiziki şartfonlarından seslarının engelliler için uygun hale li mesajla ulaşagetirilmesi hedefleniyor. Sesli mesaj, bu ay içinde Koç’un rak ‘engelli dostu tüm çalışanlarına ulaşacak. Öte işyeri’ olmalayandan holdingin, “Engelliliğe Doğru Yaklaşım” eğitimleri rını isteyede sürüyor. Şimdiye kadar 5 bicek. ni aşkın çalışan eğitimlere katıldı. “Engelliliğe Doğru Yaklaşım Rehberi” topluluğun tüm şirketlerine gönderildi. İspanya, yeni paketle 30 milyar Avro daha kısacak Ekonomi Servisi İspanya hükümeti, bu yılki bütçe hedeflerini tutturmak için harcama kesintileri ve vergi artışlarından oluşan 30 milyar Avro’yu bulabilecek tutarda yeni bir tasarruf paketi hazırlığında. Reuters’in haberine göre; birkaç yıl sürecek tasarruf paketi kapsamında katma değer vergisinin artırılması, enerji sektörüne yeni vergiler getirilmesi, kamu çalışanlarının maaşlarının düşürülmesi, otoyol ücretlerinin artırılması ve bakanlık ile özerk yönetimlerin harcamalarının sert şekilde azaltılması hedefleniyor. İspanya bundan önce 48 milyar Avro tutarında tasarruf tedbiri almıştı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle