14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 TEMMUZ 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABD Başkonsolosu Scott F. Kilner Türkiye’ye terörle mücadelesinde büyük destek verdiklerini, ancak uzun süre bunun takdir görmediğini söyledi 9 HİZBUT TAHRİR TAHLİYESİNE TEPKİ ‘PKK’ye karşı günde bir milyon dolar’ ELÇİN POYRAZLAR ‘Yargı yandaş mahkumlara ve katillere çalışıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 3. yargı paketi kapsamında Bahçelievler’de 7 öğrenciyi katleden katillerin ardından 120 Hizbut Tahrir üyesinin de tahliye edilmesi TBMM Adalet Komisyonu’nun CHP’li üyesi Ali Rıza Öztürk’ü çileden çıkardı. Öztürk, “İktidar 3. yargı paketi için reform nitelemesi yapıyor. Evet reformdur doğru. Ama yandaş mahkumlar ve katilleri çin reform” dedi. Öztürk, savcının itirazına karşın mahkemenin Hizbut Tahrir üyesi 120 tutukluyu son dakikada tahliye etme kararını değerlendirirken, “3. yargı paketi denilen yargı paketinin reform olarak sunuldu. Kimler için reform yapıldığı belli. Yargı paketiyle verilen mesajı hangi mahkemelerin aldığı hangilerinin almadığı belli oldu” diye konuştu. Tahliye edilen Hizbut Tahrir üyelerinin de haklarında KCK, Ergenekon ve Balyoz gibi terör örgütü kurmak ve yönetmekten dava açıldığını kaydeden Öztürk, şunları söyledi: “Ama Ergenekon’da, Balyoz’da, KCK’de mahkemeler 3. yargı paketinin sanıkların durumlarında değişiklik yapmadığı değerlendirmesiyle tutukluluğa devam kararı veriyor. Hizbut Tahrir davasında ise salıveriyor. Aynı yasa, aynı koşullarda mahkemenin biri farklı diğeri farklı karar veriyorsa ve kararları sanıkları siyasi kimlikleri etkiliyor ise Türkiye’de yargı margı kalmamış demektir. Türkiye’de yargının refaransı hukuk olmaktan çıkmış, siyaset kurumu olmuştur. 3. yargı paketi reform paketidir diyorlar. Doğru. Yandaş mahkumlar, katliamcılar ve katiller için reform paketi olmuştur.” AA ABDÜLHALİM ÇELİK SCOTT F. KILNER KİMDİR? Kilner 2010 yılından bu yana ABD İstanbul Başkonsolosu olarak görev yapıyor. 1981 yılında Dışişleri Bakanlığı’na giren Kilner’in ilk görevi 1982’de İstanbul’daki konsoloslukta vize memurluğu olmuş. 198587 yılları arasında Adana’daki ABD Konsolosluğu’nda siyasiekonomik işlerden sorumlu görevli olarak çalışmış. O dönem ağırlıklı olarak Kürt sorunu üzerinde çalışmış. 199699 yılları arasında Ankara’da ABD Büyükelçiliği’nde ekonomiden sorumlu müşavir olarak çalışan Kilner, Türkiye dışında Afganistan, Doğu Berlin, Paris, Roma ve Viyana’da görev yapmış. Türkiye’nin dört bir köşesini gezme ve tanıma fırsatı bulan Kilner, mükemmel Türkçe konuşuyor. ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Scott F. Kilner’i tanımlayacak en iyi sözcük Türkofil olurdu. 30 yıllık diplomatlık kariyerinde Türkiye’nin farklı yerlerinde dört kez görev yapan Kilner, ülkenin siyasi ve sosyal panoramasını yakından tanıyor. Türkiye ile ABD ilişkilerinin son dönemde yüzde 90’lık bir uyum içinde olduğunu söyleyen Kilner, en çok ABD’nin bu ülkedeki olumsuz imajından dertli. PKK ile mücadele konusunda Türkiye’ye büyük destek verdiklerini, ancak yakın zamana kadar bunun takdir görmediğini düşünen Kilner, basın özgürlüğü içinse “savaşmayı sürdürün” mesajı veriyor. Şu anda Türkiye ile ABD, tarihlerindeki en yakın ilişkiyi mi yaşıyor? Bence ABDTürkiye ilişkileri çok yapıcı ve olumlu bir dönem içinde. “Altın çağ” terimini abartılı olacağı için kullanmam. Çünkü ülkeler, ve bu kesinlikle Türkiye ve ABD için doğru, işbirliği yaparlar ancak aynı görüşte olmadığımız, ortak ve müttefik olarak tartışmamız gereken konular da hep vardır ve bu her zaman olacak. Ama şu anda olumlu yanlar cesaret verici ve hayranlık uyandırıcı düzeyde yüksek. Bunda Arap isyanlarının etkisi var gibi görünüyor. Yalnızca bu değil ama bu en başlıca neden. ABD Dışişleri Bakanlığı tarihçisine göre 198089 arası ABD dışişleri bakanları Türkiye’yi toplam dört kez ziyaret etmiş. Son bir yılda ise ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton üç kez İstanbul’a geldi. Clinton’un iki ayrı planlanmış ziyareti daha vardı. Yani biz konsolosluk ve büyükelçilik olarak beş dışişleri bakanı ziyareti için hazırlık yaptık. Bu bir göstergedir. New York Times gazetesine göre Başkan Obama’nın İngiltere Başbakanı’ndan sonra en çok konuştuğu lider Tayyip Erdoğan idi. Bölgedeki olayların yanı sıra Türkiye bizim için vazgeçilmez bir ortak. Politikalarımız yüzde yüz değilse bile yüzde doksan uyuşuyor. Konulara aynı açıdan bakıyor ve aynı yöne ittiriyoruz. ‘Uyarı yapmadan uçağı vurmak vicdansızlık’ Suriye yakınlarında düşen Türk jetiyle ilgili Türkiye pozisyonunu değiştiriyor gibi görünüyor. Türkiye’nin Suriye politikası hakkında ne düşünüyorsunuz? Ayrıntılara bakmaksızın Suriye’nin hiçbir uyarı yapmadan ya da kovalamaya kalkışmadan bir uçağı düşürmesi vicdansızca ve uluslararası norm ve uygulamalar açısından yanlış. Uçağın kısa bir süre hava sahası ihlalinde bulunduğunu sanırım herkes kabul ediyor. Ama hava sahaları tüm dünyada her gün ihlal ediliyor. Ege hava sahasında yıllarca oldu bu. Bununla ilgili kavga edebilirsiniz, uyarabilirsiniz, kovabilirsiniz ama uçağı vurmazsınız. Bu kesinlikle kabul edilemez. Suriye konusunda biz Türkiye ile aynı dalgaboyundayız. Suriye muhalefetiyle çalışmaya, onların daha uyumlu, kapsayıcı ve tutarlı muhalefet grubu oluşturmalarına yardımcı oluyoruz. Suriye’ye insani yardım yapıyoruz ve silah dışı destek sağlıyoruz. Türkiye ile Esad rejimini mümkün olduğunca izole etmek için uluslararası güçlü bir koalisyon kurmak için çok yakın çalışıyoruz. Bunun anahtarı Rusya’yı kenarda kalmaktan vazgeçirmek olacak. Rusya ve belli ölçüde Çin için kenarda kalmak ve hiçbir bedel ödememek fazla kolay oldu. Rusya’nın daha yardımcı bir pozisyon alması için Türkiye ile çalışıyoruz. Suriye’de olanlar yürekler acısı ve Esad hükümetinin kendi halkı önünde güvenilirlik kazanması için artık çok geç. Askeri çözüm değil kapsayıcı formül Size göre Kürt sorunu nasıl çözülmeli? Kürt sorununa yönelik söyleceğim temel nokta şu: Ciddi Türk gözlemci ya da analist ve pek çok politikacının da kabul ettiği gibi Güneydoğu’daki çatışmanın askeri bir çözümü yok. Biz ABD olarak Kürt kökenli Türk vatandaşlarının bu ülkenin tam bir parçası olduklarını hissedebilmeleri için daha kapsayıcı bir formül bulunması gerektiğini düşünüyoruz. Benim seyahatlerimden edindiğim deneyimlerime dayanarak farklı etnik miras ve geleneklere sahip bu Türk vatandaşları bunları özgürce yaşamak ve ifade etmek istiyorlar. Ben bu insanları bu ülkenin bir parçası olmak ve bütünüyle katılmak isteyen Türk vatandaşları olarak görüyorum. Bu dikkatli ve açık bir biçimde terörle mücadeleden ayırt edilmeli. Sanırım hükümet de bu yönde çalışmalar yapıyor. Bu uzun geçmişi olan, her iki tarafta da kızgınlıkların yaşandığı bir ülkenin çözmesi gereken en zor sorunlardan biri. ‘Yüzde 90 uyumluyuz’ Anketlere baktığımızda ABD’nin Türkiye’de pek sevilmediğini görüyoruz. Sizce bunun nedeni ne? ABD ile ilgili kamoyu görüşleri benim üzerinde çok düşündüğüm bir endişe konusu. 1980’li ve 90’lı yıllarda ABD’ye olumlu bakış oranı çok daha yüksekti. 2003’teki Irak Savaşı’yla birlikte her şey değişti. Ama bu sadece burası için değil, diğer yerler için de geçerli ve bunu an ‘Anket sonuçları bir bilmece’ layabiliyorum. Üç buçuk yıldır dış politikada çok farklı bir tona ve bölgeye yönelik farklı yaklaşımlara sahip bir yönetimimiz var ve Türkiye’ye öncelik ve ağırlık veriyor. Üç buçuk yıldan sonra hâlâ bu anketlerdeki sonuçların böyle olması benim için bir bilmece. Öte yandan Türklerin ABD’ye olan ilgileri hiç olmadığı kadar güçlü. Vize bölümümüz ABD’ye gitmek isteyen Türklerle dolup taşıyor. İki cezaevinde ‘yangın eylemi’ MARDİN/BATMAN (Cumhuriyet) Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde ve Batman Kapalı Cezaevi’nde yangın çıktı. Mardin’deki olayda bir tutuklu yaralandı. Mardin’de vadlie siyasi tutukluların kaldığı cezaevinde dün sabah saatlerinde yangın çıktı. Yangın itfaiye ekiplerince müdahale edilerek söndürüldü. Bu sırada cezaevinden 3 ambulans çıkarken, cezaevi önüne gelen tutuklu ve hükümlü yakınları, gelişmeleri gözyaşları içinde izledi. Mardin Vali Vekili Müfit Gültekin, toplam 80 terör hükümlü ve tutuklusunun kaldığı 2 koğuşta yangın çıktığını ve bir tutuklunun yaralandığını açıkladı. Gültekin, “Diyarbakır’da dün meydana gelen olayları protesto etmek için yangın çıkarıldığı konusunda bilgiler geldi. Ancak bu bilgiler kesin değil” dedi. BDP milletvekilleri Hasip Kaplan, Erol Dora, AKP Milletvekili Abdurrahim Akdağ ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, cezaevine girerek yetkililerden bilgi aldı. Cezaevinde kalanların yakınlarına bilgi aktaran Türk, “Siyasi tutuklu arkadaşlarımızla görüştüm. Kendi özgürlükleri için bu eylemi yaptılar. Sadece bir arkadaşımız vurduğu kaloriferin peteğinde ayağını yaralamıştır. Tedavisi yapıldıktan sonra taburcu olup şu anda tekrar cezaevine getirildi” dedi. nsan hakları meselesine göz yummuyoruz’ Stratejik çıkarlar yüzünden ABD’nin Türkiye’deki insan hakları meselesine göz yumduğu eleştirisine yanıtınız nedir? Bunu kabul etmiyorum. Kamuoyu önünde bu konuda sessiz kaldığımız görüşü yanlış. Anımsayacaksınız Büyükelçimiz (Frank) Ricciardone buraya geldikten iki hafta sonra açıklamaları yüzünden kendisini Başbakan Erdoğan ile kaynar sularda bulmuştu. Erdoğan ona acemi demişti ki kendisi dışişlerinde en deneyimli büyükelçilerden biridir. Geçen yıl temmuzda Clinton buradayken bir televizyon programına katılmıştı ve açıkça basın özgürlüğü, sivil toplum konularına değinmiş ve sivil toplum kurma konusunda sorunları olan Türkleri standartlarını yüksek tutmaları ve uğraşmaya devam etmeleri konusunda cesaretlendirmişti. Bunlar dışında da açıklamalar oldu, ama her mesaj kamuoyu önünde verilmek zorunda değil. Kapalı kapılar ardında içten tartışmaların da rolü var. Biz bu konuları konuşuyoruz ve buna devam edeceğiz. ‘İ ‘Komplo teorileri bir düş kırıklığı’ Bunda Türkiye’de ABD ile ilgili komplo teorilerinin payı var mı? İki noktaya işaret etmek isterim. Benim ümidim ve dileğim Türkiye’nin ABD ile ikili ilişkilerine değer veren ve bunun iki ülke için de iyi olduğunu düşünen Türk dostların bu görüşü açıkça belirtmeleri. Eğer biz bir şeyler yanlış gittiğinde yalnızca eleştiri alıyorsak, ama doğru bir şey yaptığımızda hiçbir zaman savunma ya da olumlu açıklamalar duymuyorsak bu zaman içinde çok aşındırıcı olacaktır. İkinci unsur sizin söz ettiğiniz gibi bu ülkedeki komplo teorileri. Buradaki insanların sıklıkla çok karmaşık dünya sorunlarına ortaya bir komplo teorisi atarak basit bir yanıt getirmeye çalışmaları bende düş kırıklığı yaratıyor. Burada medyaya da sorumluluk düşüyor. Herhangi bir Türk gazetesini herhangi bir gün alın ve bakın, bir şeylere komplocu bir açıklama getirildiğini göreceksiniz. Ben medyada şu ya da bu komplo yüzünden demektense gerçek bir araştırmacı gazetecilik ve analiz yapacak daha fazla disiplin görmek isterim. Çünkü çoğu komplo teorisine bakarsanız her taşın altında bizim olduğumuz söyleniyor. Buna en güzel örnek PKK meselesi. Dolaşan komplo teorisine göre ABD bir şekilde el altından Türkiye’ye karşı PKK’yi destekliyor. Ne yaptıysam bunun ardındaki mantığı bir türlü anlayamadım. Bu bana göre neredeyse gerçeği görmemek için kasıtlı bir inkâr. ABD diğer Avrupa ülkelerinden önce PKK’yi terör örgütü olarak ilan eden ilk ve en güçlü ses oldu. Bu politikamız uzun süredir daha açık olamazdı. Son yıllarda istihbarat işbirliğimizi arttırdık. Buna yönelik sayılar ortada. Büyüklüğünü ölçmek çok zor, ama PKK ile sınırda mücadele etmelerine yardım etmek amacıyla Türk yetkililerine sağladığımız istihbarat için günde yaklaşık bir milyon dolar harcıyoruz. Kürt sorununu çözmek için bu tek yol değil ama bu da başka bir konu. Tüm bu komplo teorilerine, ABD’nin PKK’ye yönelik açık politikasına ve verdiğimiz çok önemli yardımlara karşın çok yakın zamana kadar kimse bunları takdir etmiyordu. Kimse bu komplo teorilerini reddetmiyordu. Hükümet yetkilileri mi yoksa özel kişiler mi? Her ikisi de. Ama son aylarda hükümet yetkilileri bunu onayladılar ve buradaki hava son altı ayda değişti ve bundan çok memnunuz. Ama uzun süredir hükümet içinden ya da dışından kimse bu konuda ağzını açmadı. Türkiye’ye ana güvenlik sorununda yardım ettiğimiz için bana kalırsa takdiri hak ediyoruz. Bu ilişkiye önem veren güvenilir kişiler bunları söylerse bu bizim için olumlu bir ses olur. Kadın siyasi tutukluların koğuşu Batman Kapalı Cezaevi’nde ise kadın siyasi tutukluların bulunduğu A5 koğuşunda yangın çıktı. Kısa sürede kontrol altına alınan yangına itfaiyenin müdahalesi sürerken Batman Valisi Ahmet Turhan cezaevine gelerek kadın tutuklularla görüştü. Turhan, Belediye Başkanvekili Serhat Temel, Mazlumder Şube Başkanı Murat Çiçek, baro başkan yardımcısı Ekrem Taşkın’ı içeri aldırarak tutuklularla görüştürdü. Görüşmelerin yapılmasının ardından cezaevinde tekrar yangın çıktığı görüldü. İtfaiye ekipleri geç saatlere kadar cezaevi önünde bekletildi. ‘Basın özgürlügü özgürlüğü için savaşmaya devam edin’ Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısı Çin’dekinden daha fazla. Basın özgürlüğü konusunda Türk kamuoyuna bir mesajınız var mı? Türk kamuoyuna mesajım basın özgürlüğünü savunmaya ve bunun için savaşıma devam etmeleri olacak. Bu sizin ülkeniz; diğerleri yalnızca cesaret verebilir. Bakan Clinton buradayken “sesinizi yükseltmeye devam edin” mesajı vermişti. Buraya son gelişimden beri gördüğüm olumlu gelişmelerden biri de sivil toplumun genişlemiş olması. Hâlâ beslenmesi gereken örgütler var. Bunları kaldırımdaki çatlaklardan çıkan çimlere benzetiyorum. Kadın hakları, çevre örgütleri gibi kuruluşlar bir ülke için son derece sağlıklı. Türkiye’de on yıllar boyunca yukarıdan aşağıya çok şey oldu, ama bunların aşağıdan yukarıya doğru gelişmesi olgunlaşan bir demokrasiyi gösteriyor. Yani iyimsersiniz? Evet öyle. Ele alınması gereken pek çok konu var. Ama bu tür taban hareketleri kutunun içine kapatılamaz. Hedef bunları beslemek, desteklemek ve sulamak olmalı. Gördüğüm bir diğer şey de Türkler vasatlıkla yetinmek istemiyorlar. Tatminsiz bir kültür var burada ve bunu iyi anlamda söylüyorum. Kültürünüzdeki bu unsur nereden geliyor bilmiyorum, ama bir şeyleri değiştirme arzusu, geleceğe bakma isteği ve bir şeyler için savaşma dürtüsü. Türkiye’nin kısa Cumhuriyet tarihine bakıldığında bu her kültürde yaşanmaz. Bu büyük bir ilerleme. Yenilgiler olsa bile yine ayağa kalkıyor ve mücadeleye başlıyorsunuz. Ve bu ilerlemeyle sonuçlanıyor. 2. KCK davası bugün başlıyor İstanbul Haber Servisi KCK soruşturmaları kapsamında İstanbul’da açılan 46’sı avukat, 50 sanıklı davaya bugün başlanacak. İstanbul 2. KCK davasında kapatılan DEP eski milletvekili Mahmut Alınak, kapatılan DTP İstanbul İl Başkanı ve milletvekili adayı Doğan Erbaş ile gazeteci Cengiz Kapmaz’ın da aralarında bulunduğu 37 kişi tutuklu yargılanıyor. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda görülecek davanın duruşmalarının 17 ve 18 Temmuz tarihlerinde de sürdürülmesi planlanıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle