18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 HAZİRAN 2012 PAZARTESİ 4 HABERLER Başbakan Erdoğan ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ikinci kez ‘terör’ için bir araya geliyor ‘Umutlu gitmeliyiz’ TÜREY KÖSE Kadın Ortaçağı... “En az üç çocuk”. Sayın Başbakan şahit olduğu nikâh törenlerinde bu temenniyi bir aile büyüğü olarak söylerken herkes gülümsüyordu. Elbette bir temenniydi bu. ‘Bizi çok bekletmeyin’ diyen aile büyükleri torun beklerlerdi. Ama kısa bir zaman içinde bu öneri sevimli bir temenni olmaktan çıkıp yeni bir aile planlaması yöntemi oluverdi. ‘Daha çok çocukdaha güçlü ülke’. Avrupa küçülüyordu. Avrupa yaşlanıyordu. Avrupa güçsüzleşiyordu. Türkiye bu yaşlanan eski kıtada yeni bir gençlik gücüydü. Öyle tanımlanacaktı. Doğan çocukların getirdiği aile yükü, büyüyen çocukların eğitim zorlukları, yetişen gençlerin işsizlik sorunları mı? Çözülürdü bütün bunlar. Her çocuk kendi kısmetiyle doğardı. Önemli olan inanmaktı. ‘En az üç çocuk’la başladı ama orada kalmadı. ??? Kadınlar örtünecekti. Dinin buyruğu böyleydi. Kadınlar örtünüyordu. Genç kızlar örtünüyordu. Örtünmek kaç yaşında başlıyordu? Üniversite? Lise? İlköğretim? Yuvadan çıkışta başlasa daha iyiydi. 6 yaşında çocuklar alışmalıydı. Kamuda çalışanlar da örtünebilir miydi? Elbette öyle olacaktı. Az sonra. Her şey sırasını beklemişti. Şimdi hızlı adımlarla gerçekleşiyordu. Kadınlar çalışabilir miydi? Evli olanların eşleri, olmayanların babaları izin verirse? Çocuk yapmaktan vakitleri kalırsa. Ortalama beş çocuk yapsalar, 2040 yaş arası beş yıl süt izni olurdu. Geriye kalan zamanda da isterse çalışırdı. Eğer isterse? Eğer eşi izin verirse? Eğer böyle aksak düzeni kabul edecek iş bulursa? İyisi evde oturup çocuk büyütmesiydi. ??? Kadınlar sezaryenle doğum yapmamalı. Doğrusu elbette doğal doğum yapmaktır. Sezaryen teşvik edilmemelidir. Ama bu konu zorlama konusu yapılmamalıdır. Kaş çatmayla, parmak sallamayla olmaz. Yasaklama ile hiç olmaz. Kürtaj konusu yanlış yerden tartışmaya açılmıştır. Tıbbi kürtaj bir zorunluluktur. Tartışmaya açılan sosyal nedenli kürtajdır. Bu konu da bu biçimde tartışılmamalıdır. Elbette kürtaj bir aile planlaması yöntemi değildir. Ama kürtajın sosyal nedenleri de vardır. Kürtajı yasaklayabilirsiniz. Ama tıp dışı yöntemlerle çocuk düşürmeyi önleyemezsiniz. Bu ülke tıp dışı yöntemlerle çocuk düşürmeden çok acılar çekmiştir. Ülkeyi bu acılara yeniden döndürürsünüz. Sosyal nedenlerle yapılan kürtajı tartışabilirsiniz. Kriterleri gözden geçirebilirsiniz. Ama kadının bedensel ve ruhsal sağlığını tehlikeye atamazsınız. Ortaçağda bunlar yapılırdı. Günümüzde bunları yaparsanız, ‘kadın ortaçağı’ yeniden başlar. ??? Ortaçağ, kadın bedeni üzerinde egemenlik kurma çağıdır. Kadının giyimi, süsleri, gezmesi, yürüyüşü, oturuşu sınırlanır. Çalışması zaten sınırlanmıştır. Gebeliği, doğumu, çocuğunun bakımı belirlenmiştir. Genç kızın bekareti kontrol altındadır. Ortaçağ kadına bir günah nesnesi olarak bakar. Kadın, erkeklerin günaha girme nedenidir. Kadın günahkârdır, erkek kurbandır. Kadın her şeyiyle, her zaman, her yerde kontrol altında tutulmalıdır. Yoksa, kadının bedenindeki şeytan harekete geçer ve erkeği günaha sokar. Şeytana uymak. Günaha girmek. Bu deyimler ‘kadın ortaçağı’nın kalıntılarıdır. ??? Erkek mi? O, suçsuzdur. Kadını görünce, lahavle çeker, yürür. Günaha girmemek için çok çalışır. İyi de, çocuk yaşta kızların sırayla ırzına geçen çok sayıda erkeğe ne demeli? Şeytana uymuş, sırayla günaha girmiş olmalılar. Kadın bedenini kontrol altına almazsanız, şeytan devreye girer. Erkek de günaha girmekten korunur. ??? Sırayla gidiyoruz ya, artık sıra bekâret kemerindedir. Az sonra... Sezgin Tanrıkulu Faruk Loğoğlu ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan 15 Temmuz 2010’da “terör” sorunuyla ilgili olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ederken CHP lideri de iki yıl sonra aynı gündemle Başbakan Erdoğan’ı ziyaret etmeye hazırlanıyor. Girişimi başlatan CHP genel başkan yardımcılarından Sezgin Tanrıkulu “Başbakan’ın dili uzlaşma dili değil” derken Faruk Loğoğlu da “Kötümser olmamız için her şeyi söyledi Sayın Başba ? Erdoğan, 15 Temmuz 2010’da terör sorunuyla ilgili görüştüğü CHP lideri ile 6 Haziran’da yeniden aynı gündemle görüşecek. CHP’li Tanrıkulu “Başbakan’ın dili uzlaşma dili değil” derken Loğoğlu da “Kötümser olmamız için her şeyi söyledi Sayın Başbakan” dedi. kan. Ama yine de umutla gitmemiz gerekiyor” görüşünü dile getirdi. Erdoğan, Deniz Baykal’ın genel başkanlığı döneminde demokratik açılım konusundaki görüşlerini almak ve gelinen nokta hakkında bilgi vermek için randevu istemiş, ancak Baykal’ın “kamera kaydı” ısrarı üzerine vazgeçmişti. Erdoğan, CHP’nin yeni genel başkanı Kılıçdaroğlu’nu 15 Temmuz 2010’da “terör” sorunuyla ilgili parlamentodaki odasında ziyaret etti. Erdoğan ile CHP lideri Kılıçdaroğlu, yaklaşık iki yıl sonra “aynı” gündemle görüşmek için 6 Haziran Çarşamba günü bir araya geliyor. İki yıl önce Erdoğan’ın ziyaretinden bir sonuç alınamamıştı. Kılıçdaroğlu, bu haftaki ziyaretinde ise Kürt sorununun çözümü için bir formül önermeyecek, bir “yol haritası, mekanizma, süreç” önerecek. CHP genel başkan yardımcıları Sezgin Tanrıkulu ve Faruk Loğoğlu’nun TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e ilettiği dilekçede Kürt sorununun çözümü için parlamentoda toplumsal mutabakat komisyonu ve dışarıda da akil insanlar grubu oluşturulması istendi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, “Bütün partiler anlaşırsa gerekeni yaparım” mesajı verdi. Ancak, aynı gün MHP, CHP’nin önerilerine “hayır” dedi. KP’den olumsuz mesajlar Çiçek, Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’dan randevu istemesiyle ilgili “Bad el harab ül Basra (Basra harap oldu). Tutuklu vekilleri Martin Schulz, Papandreu ile konuşuyor, 30 metre ötesindeki Başbakan’a götürmüyor. Kürt meselesini götürüyor da kendisinin peydahladığı sorunu niye götürmüyor?” dedi. Erdoğan da önceki gün Diyarbakır’da “BDP, Kürt meselesinin kaynağı, CHP istismarcısıdır. Gelin şu meseleyi hep birlikte çözelim dediğimizde neredeydiniz?” sözleriyle görüşme öncesinde iyimser olmayı engelleyecek bir tablo ortaya koydu. Tanrıkulu, Erdoğan’ın “polemik yapmaya devam ettiğini, bu konunun polemik konusu yapılmasına karşı olduklarını” söyledi. Tanrıkulu, “Başbakan’a düşen görev, bu dille konuşmamaktır. Bu dil mutabakat, uzlaşma dili değil” dedi. Faruk Loğoğlu da “Bu ortamda görüşmeyle ilgili iyimser misiniz” sorusuna “Yapacağımız açıklamaları dinleyecektir. Söylenenlerin tutarlı bir tarafı yok bizim açımızdan. İktidar partisinin başkanıdır, o sıfatla görüşeceğiz. Sayın Çiçek’in işaret ettiği gibi toplumsal mutabakat komisyonu kurulabilmesi için bütün partilerin evet demesi lazım. AKP lideri, evet demediği takdirde gerekçelerini halkımızla paylaşırız” yanıtını verdi. A İzmir Celal Atik Spor Salonu’nda yapılan CHP il kongresine katılan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, “AKP devletine karşı mücadele ettiklerini” söyledi. Kılıçdaroğlu, kongrede yarışan beş adayı kürsüye çağırarak başarı diledi. (Fotoğraflar: AA KENAN ÇİMEN) CHP çözüm üretecek Partisinin terör sorununu ortadan kaldıracağını belirten CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı postmodern diktatör olarak nitelendirdi HAKAN DİRİK İZMİR CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı “postmodern diktatör” olarak nitelendirerek, özel yetkili mahkemelerin AKP’nin “operasyon mahkemeleri” olduğunu söyledi. Erdoğan’la görüşeceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “3035 yıldır terör sonlandırılamadı. Bunun bir tek sorumlusu var. Siyaset kurumu. CHP sorunlara çözüm üreten partidir” diye konuştu. Partisinin İzmir il kongresinde konuşan Kılıçdaroğlu, “AKP devletine” karşı mücadele ettiklerini vurguladı. Tutuklu vekil sorununa ‘Alex’ göndermesi Tutuklu milletvekilleri konusunda “Alex” göndermesi yapan Kılıçdaroğlu, “Fenerbahçe’nin meşhur bir futbolcusu var. Ona soruyorlar, ‘Başkan içeri atıldı, ne düşünüyorsun?’ diye. O da ‘Düşüncelerimi açıklasam ben de hızlıca onun yanına giderim’ diyor. Şu ülkenin geldiği hale bak. Yabancı futbolcu düşüncelerini açıklarsa tutuklanacağını söylüyor” dedi. rasyonları anımsatarak, Silivri’deki yerel yönetim toplantısında “Polis sizin belediyenizi basarsa neler yapacaksınız?” eğitimi verdiklerini söyledi. cadele edenlerdi. Recep Tayyip Erdoğan, sen önce bunu bil” dedi. ‘Korkmuyoruz’ Kılıçdaroğlu, “Bu utanılacak bir şey değil mi? Ama AKP iktidarı yüzünden bu dersi gündeme almamız zorunlu oldu. AKP’ye de onun yönetim anlayışına da güvenmediğimiz için kendi belediye başkanlarımızı güven altına almak istiyoruz. Ankara’da neredeyse müfettiş kalmadı. Hepsini üzerimize gönderiyorlar. Denetleyeceklermiş. Denetlemezlerseniz namertsiniz! Sanıyorlar ki biz korkacağız. CHP’yi kuranlar Batı’nın emperyalizmiyle mü linizi İzmir’den çekin!’ İzmir’in önündeki en büyük engelin AKP olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, CHP’li başkanların kendileri için değil, kentleri için çalıştıklarını dile getirerek, “Elinizi İzmir’den çekin” dedi. MemurSen ve Türkİş’e “sarı sendika” suçlaması getiren Kılıçdaroğlu, “AKP iktidarının yalakalığını yapan bir sendika toplusözleşme yapamaz” dedi. ‘E âzım’ı vatanına getireceğiz’ 3 Haziran’ın Nâzım Hikmet’in ölüm yıldönümü olduğunu anımsatarak “CHP iktidarında Nâzım’ın mezarını getireceğiz. Anadolu’da bir çınarın altında yatmasını sağlayacağız” dedi. Kılıçdaroğlu, başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere CHP’li belediyelere yönelik ope ‘N ‘Terör bitecek’ Çarşamba günü Başbakan Erdoğan’la terör konusunda görüşeceğini dile getiren Kılıçda roğlu, “3035 yıldır terör sonlandırılamadı. Bunun bir tek sorumlusu var. Siyaset kurumu. Başbakan ile görüşeceğiz. ‘Yeni mi düşündünüz?’ diyor. Her zaman yeni düşünmek yeni CHP’nin görevidir. CHP sorunlara çözüm üreten partidir” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, anayasa çalışmalarında masadan kalkmayacaklarını, asıl özgürlük isteyen partinin kendileri olduğunu belirtti. Bu konudaki telkinlere ilişkin B, C, D planları olduğunu kaydederek, “12 Eylül Kenan Evren yasasının bütün maddelerini değiştirmek her CHP’linin görevidir” dedi. CHP’nin ‘süreç’ önerisi CHP’nin Çiçek’e sunduğu süreç önerisiyle ilgili öngörüsü şöyle: 1) Hükümet; Kürt meselesinin çözümüne ilişkin düşünce ve önerilerini, bugüne kadar olanların değerlendirmesini de yaparak TBMM Başkanı’nın oluruyla toplumsal mutabakat komisyonuna iletecektir. 2) Her siyasi parti, hükümetin mevcut duruma dair tespitlerine ve geleceğe dönük politikalarına ilişkin eleştiri ve önerilerini bu çalışmalar sırasında gündeme getirme imkânına sahip olacaktır. 3) Akil insanlar grubu, öncelikle TBMM’de temsil edilmeyen siyasi partilerin görüşlerini alacaktır. 4) Toplumsal mutabakat komisyonu çalışmalarını, göreve başlamasından itibaren 6 ay içinde bitirerek hazırlayacağı raporu TBMM Genel Kurulu’na sunacaktır. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle