25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 HAZİRAN 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 Avrupa Parçası Kadınlara İş Olanağı adını yasaklara büründürmek için bin bir takla atılırken Ankara’da bir grup iyi yurttaşın kurduğu Toplumsal Dayanışma Gönüllüleri Derneği (TODAG), kadına hak ettiği toplumsal kimliği kazandırmak amacıyla bir güzel tasarımı yaşama geçirmek üzere. TODAG Başkanı Yıldırım Kılınçaslan’ı dinleyelim: “3 bin kişiye yemek üretecek bir merkez kuracağız. Personelin yüzde 80’i kadın olacak. Personelin özellikle kadınlardan oluşması, Türkiye’deki kadın nüfusunun toplumda yer aldığı sosyal kimliğinin K oluşturulmasına katkıda bulunmak içindir. Bu nedenle çalışanların çoğunluğu şiddete maruz kalan, maddi özgürlüğünü yakalayamamış, toplumda kimlik arayışı içindeki kadınlardan oluşacaktır. Ayrıca kurulacak işletmenin gelirinin bir kısmı burslar için ayrılacak ve maddi gücü olmayan, ancak okumaya gönül vermiş gençlere destek olunacaktır.” Uygarlık, içimizde soluk almaya devam ediyor. Türkiye’de toplumsal dayanışmanın ve çağdaş düşüncenin köküne kimse kibrit suyu dökemeyecek... Çöz Tak eğini, dostumuz Tarık Emre’den: “Tasmacıya kulak asma. Tasma çözüyor, D pranga takıyor.” kileri tümüyle askıya alma yolunda olduğunu kimi örneklerle açıkladı: “Venedik Komisyonu Başkanı Gianni Buquicchio, Türkiye’de başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine geçilmemesini önerdi. İyi işleyen bir başkanlık sisteminin bile otoriterlik eğilimlerine yol açabileceğini söyledi. Anayasanın değiştirilemez maddelerinin uzlaşıyı zorlaştıracaksa aynen kalabileceğini dile getirdi. Erkler ayrımı, temel hakların korunması ve laikliğin koruma altına alınması gereken ilkeler olduğunu kaydetti. Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, anayasa değişikliğinin hükümet diktesi ile değil, tüm toplumun geniş uzlaşısı ile gerçekleşebileceğini ifade etti. AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stephen Füle de TBMM’nin yasama faaliyetlerinin AB’nin yasama mantığına, uzlaşma kültürüne uymadığına, dayatmayla tek partinin ortaya koyduğu politikaların geçerli olduğuna değindi. Bütün bu konuşma ve önerilere, geçen günlerde tanık olduk. Avrupa, başkanlık sistemi istemiyor; Tayyip Bey, başkan olmak istiyor. Avrupa, laikliğin korunmasından yana; AKP Anayasa Mahkemesi’nce laikliğe aykırı BMM AB Uyum Komisyonu Başkanvekili CHP’li Umut Oran, AKP iktidaT rının, Avrupa Birliği ile donmuş olan iliş Engelsizlerle Mücadele Türkiye Sakatlar Konfederasyonu’nun genel kurulunda konuşuyor: “Engelsizlerle ilgili mücadelede de hukukun önünde, demokrasinin önünde ciddi şekilde engellerin olduğunu gördük. Bir taraftan bu engelleri kaldırmaya çalıştık, bir taraftan engellilerimizin yaşam kalitesini yükseltmeye çalıştık.” Ya, gördünüz mü bak! Hükümetimizin işi başından aşkın... Engelsizlerle bile uğraşıyor. ile ve Sosyal PolitiA kalar Bakanı Fatma Şahin, Bu İşi de Oldu Sayın! İtiraf edelim, Recep Tayyip Erdoğan’lı hayatımızın kolaylaştırıcı bir yanı var! Bizi uzun boylu düşünmekten kurtarıyor. Doğal ki çeşitli “memleket meseleleri” üzerine dilediğiniz kadar düşünebilirsiniz, bir sakıncası yok, ne var ki bunun sportif bir zihin meşgalesi olmaktan öte bir işlevi, bir yararı olmadığını biliyoruz. Yıllar içinde öğrendik! Bu ülkede Başbakan ne derse o oluyor. Her sözü, “kanun hükmünde kararname” gibi, ağzından bir kez çıkmaya görsün… Takşak, derhal yürürlüğe giriyor. Kürtaj meselesi de böyle; kadınlar istedikleri kadar dil döksünler, uzmanlar karşı kanıtlar sunsunlar, muhalefet ses telleri dumura uğrayacak ölçüde bağırıp çağırsın, kürtaj ya yasaklanacak ya da uygulanması neredeyse olanaksızlaştırılacak. Çünkü Başbakan öyle istiyor. Ne istediğini biliyor o; kadınlar en az üç çocuk doğursunlar istiyor, nüfusumuz artsın, çoğalalım istiyor. Başbakan için hayatın her alanında her daim önemli olan nitelik değil, nicelik; sayı artsın, gerisi hiç önemli değil. Bu hep böyle olmadı mı? ??? Başbakan, Türkiye ekonomisinin büyüklük açısından dünyada 18. sırada olmasıyla övünüyor. Fakat Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından yayımlanan İnsani Gelişme Endeksi’nde Türkiye 169 ülke arasında 83. sırada yer alıyor, salt gelir esas alındığında ise ancak 59. sırada kendine yer bulabiliyor. (TC Kalkınma Bakanlığı Yayın No. 2828, Ekim 2011) Başbakan, üniversite ve yüksekokulların 81 ile yayılmasıyla övünüyor. Fakat üniversite mezunlarının toplam işsizler içindeki payı 2007 yılında yüzde 9.7 iken 2008 yılında yüzde 10.3’e, 2009 yılında ise yüzde 12.1’e yükseliyor. (TÜİK Hane Halkı İşgücü Anketi, 2010) Bu oran giderek yükseliyor. Demek ki “Yaptım!” demekle olmuyor, niteliği göz ardı ederek nicelikle övünmenin ülkeye bir yararı olmuyor. Türkiye, nitelik olarak kötüye gidiyor. Dış ticarette de böyle değil mi? Başbakan ihracatımızın artmasıyla övünüyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2009’da 102 milyar 143 milyon dolar olan ihracat, 2010’da yüzde 11.5 artarak, 113 milyar 930 milyon dolara yükseliyor. İthalattaki artış ise yüzde 31.6’yı bularak, 140 milyar 928 milyon dolardan 185 milyar 493 milyon dolara çıkıyor. Dış ticaret açığı söz konusu dönemde 38 milyar 786 milyon dolardan 71 milyar 563 milyon dolara ulaşırken, ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 72.5’ten yüzde 61.4’e geriliyor. ??? Kim ne derse desin, Başbakan bildiğini okuyor. Çevresi kraldan fazla kralcılarla sarılmış; her dediği onaylanıyor, her sözü bir “hikmet” olarak değerlendiriliyor. Daha düne kadar “kürtaj” konusuyla uzaktan yakından ilgilenmemiş insanlar bir anda yasakçı kesiliyor. Gören, duyan bunları tıp uzmanı sanır; oysa büyük çoğunluğu kürtaj sözcüğünü doğru dillendirmekten bile yoksun! Sağlık Bakanı, öbür bakanlar, AKP milletvekilleri zaten “kahve dövücüsünün hınk deyicileri”, iradeleri Başbakan’ın iradesine endeksli insanlar. Yandaş medya da keza! 4+4+4 yasası TBMM’den nasıl çıkmışsa kürtaj yasası da benzer “bir el çabukluğu marifet” yöntemiyle çıkarılacak. Türkiye toplumu erkek egemenliğinde bir toplum; Sevgili Duygu Asena’nın deyişiyle bu ülkede “Kadının adı yok!” Öyle ki TBMM’ye giren kadın milletvekilleri bile belli istisnalar dışında bir süre sonra erkekleşiyorlar. Böyle bir ülkede demokrasiden, demokratikleşmeden söz edilebilir mi? Hadi canım sen de! eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle cezalandırılmış. Avrupa, çoğulcu parlamenter sistemi savunuyor; Tayyip Bey, ülkeyi tek parti yöntemiyle yönetiyor. Şimdi Tayyip Bey, niye böyle bir Avrupa’nın parçası olmak istesin ki?” leri demokrasimiz epey yol aldı. Grevler yasaklanıyor, işçiler topluca işten atılıyor, memurlara üç kuruş zam yapılıyor. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kıdem tazminatının, artık toplu ödenen bir rakam olmaktan çıkacağını ve bireysel emeklilik sistemi üzerinden çalışacağını açıklıyor. Teslim alınmış Türkİş yönetimi ise bülbül. Dut yemiş bülbül... İ Bülbül blok liste ile yapılan Ordu merkez ilçe kongresinde de, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun övündüğü yüzde 33’lük kadın kotası ile, yüzde 10’luk gençlik kotası ‘5 dakikada Beşiktaş’ yapıldı. İki listenin çekiştiği kongreyi yürüten Ankara Milletvekili Levent Gök, aday listeleri belli olduktan sonra itirazlar için rdu muhabirimiz Erdoğan Erişen bildiriyor: O “CHP’nin diğer 17 ilçede olduğu gibi Ordu’da da Kota Yok sadece 5 dakika süre verdi. Bu 5 dakika içinde 16 kişilik ilçe yönetim, 8 kişilik yedek, 135 kişilik de il delegesi listesi incelenecek ve itiraz edilecekti. Doğal olarak herkes ismini ararken kimse kadın ve gençlik kotasının oldubittiye getirildiğinin farkında olamadı. Kaybeden listede kotalara uyulduğu için il delegesinde 47 kadın, 15 de genç üye ismi vardı. Kazanan listede ise genç sayısı 2, kadın sayısı ise ancak 19’du. Kotaya uymayan listeyi destekleyenlerin Ordu milletvekili İdris Yıldız, Belediye Başkanı Seyit Torun, eski milletvekilleri Kazım Türkmen, Rahmi Güner ve İl Başkanı Bahattin Cörüt olduğunu da hatırlatmakta yarar var. Seçimi kaybeden aday Mustafa Kemal, doğal olarak ‘Ben de kotaya uymayıp onlar gibi kadın ve genç üye yerine delege olan isimleri yazsaydım 19 oyla kaybettiğim seçimi rahatlıkla alabilirdim’ diyor.” CHP yönetimindekiler, “Biz bu kota işini beceremedik” diyorlarmış. O zaman, tüzük niye değişti ki? KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] İnsan Hakları: ‘BM Engelli Hakları Sözleşmesi’ (2) Anayasanın 61. maddesinde devlet tarafından, “engellilerin özel olarak korunması” ve toplum hayatına uyum sağlamaları için gereken önlemlerin alınması vurgulanmaktadır. Bu amaca ulaşması için de devleti, “gerekli teşkilat ve tesisleri kurmakla ya da kurdurmakla” görevlendirmektedir. Engellilerin yaşama uyum sağlamaları için alınacak önlemlerden biri onlara iş sahası açıp çalışmalarını sağlamaktır. Bunun için de 4857 sayılı İş Yasası’nın 30. maddesi ile kamuda veya özel sektörde, işverenler, işyerlerindeki işçi sayısına göre belirli bir oranda “engelli işçi çalıştırmakla” yükümlü tutulmuştur. Engellilerin iş yaşamını düzenleyen “evrensel kurallar”, Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’nin 27. maddesinde belirtilmiş: “1. Taraf devletler, engellilerin çalışma hakkını diğerleriyle eşit bir şekilde tanır ve bu hak engellilerin açık, kapsayıcı ve erişilebilir nitelikte bir iş piyasası ve çalışma ortamında, serbestçe seçtikleri bir işte hayatlarını kazanmaları fırsatını da içerir. Taraf devletler, çalışırken sakatlananlar dahil tüm engellilerin çalışma hakkının hayata geçmesini, yasama tedbirleri dahil uygun tüm tedbirleri alarak, güvence altına almalıdır. Buna ek olarak: (a) İşe alım ve istihdam edilme koşullarında, istihdam sürerken, kariyer gelişimi ve sağlıklı ve güvenli çalışma koşulları dahil olmak üzere, istihdama ilişkin her hususta, engelliliğe dayalı ayrımcılığı yasaklar; (b) Adil ve uygun çalışma koşullarının sağlanmasına ilişkin olarak, engellilerin hakları diğerleriyle eşit bir şekilde korunmalıdır. Bu, fırsat eşitliğini, eşit değerde bir iş için engellilere eşit ücret verilmesini ve tacizden korunma ve mağduriyetin giderilmesi dahil olmak üzere güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarını içerir; (c) Engellilerin diğerleriyle eşit bir şekilde iş ve sendikal haklarını kullanabilmelerini sağlar; (d) Engellilerin diğerleriyle eşit bir şekilde genel teknik ve mesleki rehberlik programlarına, yerleştirme hizmetlerine, meslek içi sürekli eğitime etkili erişimini sağlar; (e) İş piyasasında engellilerin istihdam olanaklarını ve kariyer gelişimini desteklemek ve engellilerin iş aramasına ve işe başlamasına, çalışmaya devam etmesine ve işe geri dönmelerine yardım eder; (f) Serbest çalışma, girişimcilik, kooperatif kurma ve kendi işini kurma konusundaki fırsatları geliştirir; (g) Engelli kimseleri kamu sektöründe istihdam eder; (h) Olumlu eylem programları, teşvikler ve diğer tedbirleri de içerebilecek uygun politika ve tedbirlerle, engellilerin özel sektörde çalıştırılmasını destekler; (i) Engellilerin çalıştıkları işyerlerinde makul uyumlaştırmanın yapılmasını sağlar; (j) Engellilerin açık iş piyasasında iş tecrübesi kazanmasını sağlar; (k) Engelliler için mesleki ve profesyonel rehabilitasyon, işe uyum ve çalışmaya dönüş programları yürütür. 2. Taraf devletler, engellilerin köle olarak tutulmamalarını sağlamalı ve engellileri zorla çalıştırılmaya ve mecburi çalışmaya karşı diğerleriyle eşit bir şekilde korumalıdır.” Basında konuyla ilgili haberlere göre, “engelli kadroları boş”. İşveren engelliyi çalıştırmak yerine ceza ödemeyi seçiyor. “İstanbul Haber Servisi Birçok kurum ve kuruluş engelliler için çeşitli kampanyalar düzenlerken, işveren engelliyi çalıştırmak yerine ceza ödemeyi seçiyor, devlet ise elindeki engelli istihdam kadrolarını boş tutuyor.” (Cumhuriyet, 20 Mayıs 2012 ) HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Koyunun en de 1 ğerli etine ve bu etle yapılan kebaba 2 verilen ad. 2/ Ya 3 hudi inancında kötü 4 ruhlu meleklere verilen ad... Polyes 5 terden yapılmış su 6 şişeleri için kullanı7 lan sözcük. 3/ Motorun eskiyen ya da 8 aksayan parçalarını 9 değiştirerek ya da 1 2 3 4 5 6 7 8 9 onararak motoru yeni duruma getirme işlemi. 4/ 1 Y U M U K T E P E Savaşa gitme. 5/ Satranç 2 A L A Y İ Z A Z ta bir taş... Hindistan’da 3 M A Ş U K A L E yaşayan bir cins yaban sı 4 E Ş İ T A L ğırı. 6/ Sincap. 7/ “Bir 5 B U R U A V N İ yağmuru gibi geçiverdi 6E S K O T A aşkımız” (Şarkı)... Rütbe7 L A M T A L A Z siz asker... İtalya’da bir ova. 8/ Bilgisiz, kültürsüz 8 İ R E M R Ö L E kimse... Bir yerde otur 9 K E Ç İ K I R A N ma. 9/ Bir İngiliz uzunluk ölçüsü birimi... Doğu Anadolu’ya özgü bir halkoyunu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İnce kesilmiş çiğ et. 2/ Memelilerde protein metabolizmasının son ürünü olan ve idrarla dışarı atılan azotlu bileşik... Karşılıklı alıp verme. 3/ Danışıklı dövüş... Kazakistan’ın plaka imi. 4/ Kesintilerden sonra kalan miktar... Gürcistan’ın plaka imi... Dolma yapmak için hazırlanan karışım. 5/ Cömert. 6/ Birdenbire öfkelenme, köpürme. 7/ Omurgalılarda bulunan iç salgıbezi... Anadolu halklarının en eski ana tanrıçası. 8/ Binek hayvanlarının sırtındaki oturmalık... Poker, konken gibi oyunlarda aynı cins iki karta verilen ad. 9/ Yakacak odun için kullanılan 1 metreküp’e eşit oylum ölçüsü birimi... Küçük küçük doğranmış et, ciğer gibi şeylerle yapılan yemek. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle