25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 HAZİRAN 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 15 Herkes için sanat Berlin’de yaşayan güncel sanatçı Nevin Aladağ, Arter’in ardından Rampa’daki sergisiyle İstanbul’un konuğu NAZLI PEKTAŞ 4. TRABZON SANAT GÜNLERİ BAŞLADI Hasan Fehmi Hızal ve Aslı Selçuk. Anıların Uğurladığı ODTÜ’de küçük bir grubumuz vardı, Funda, Yasemin, Şükran, Şeyda, Belgin, Haldun, Serdar, Gamze... Eftal ne zaman katılmıştı aramıza, aklımdan çıkmış. O zamanlar Yeni Türkü müzik grubundaydı ve sanıyorum Funda’yı da sesini dinletmek üzere Derya Köroğlu’na o götürmüştü. Sonra Yeni Türkü’den ayrılıp Erkan Oban ve Tolga Çandar’la birlikte Çağdaş Türkü’yü kurmuşlar. ‘muşlar’ diyorum çünkü ben o sırada askerdim ve Çağdaş Türkü’nün ilk karaplağı ya da uzunçaları “Bekle Beni”yi izin gelişi Ankara’da Akif Kurtuluş’un evinde dinlemiştim. O karaplakta benim sevgili okul arkadaşım Yasemin’e ‘yoksul’ bir öğrenci ve şair adayı olarak yazdığım “Yasemin İçin Küçük Bir Şarkı” adlı şiirin, “Yarın Gece” adıyla okunmuş şarkısı vardı. Besteleyen Eftal Küçük, düzenleyen Erkan Oban, namı diğer ‘Dede’ ve okuyan Tolga Çandar: “Yarın gece gideceğim bu kentten/bir ırmağa yolcuyum sular çekiyor beni/yüreğimden başka taşıyacak yüküm yok/sayılmazsa göğsümden düşen kuş ölüleri/sözüm yok işte yüzüm işte akşam/sesimde anıların sessizliği...” Böyle başlıyordu şarkı ve o uzunçalarda Ahmet Telli, Yaşar Miraç, Ahmet Erhan, Ataol Behramoğlu’nun şiirlerinden bestelenmiş şarkılar da vardı. İkinci albümlerini de “Delikanlıya” adıyla çıkardılar. Sonra topluluk dağıldı, Tolga Çandar’ı İstanbul’da birkaç yerde dinledim, Erkan Oban’la sık sık karşılaştım, Eftal’le ise telefonla görüşür olduk. Çağdaş Türkü’nün iki ‘delikanlı’sı Erkan Oban ve Eftal Küçük artık yok. ‘Dede’yi yıllar önce, Eftal’i geçen hafta yitirdik, bizim küçük kayığımız da su almaya başladı böylece. 1982’de İstanbul’a geldiğimde işsizdim, o günlerde sanki Diderot’nun Alfabe’sini elbirliğiyle sürdürür gibi herkes ansiklopedi yazımında çalışıyordu. Kim bilir belki Aydınlanma da ansiklopedi furyasının sona ermesiyle bitmiştir. Ben de herkes gibi biraz bulaştım ansiklopedi işine. Ankara’ya bir gelişinde tanıştığımız Raşit Çavaş beni Rekin Teksoy’a götürdü. Rekin abinin adını çevirilerinden, sinema yazılarından doğru duymuştum. Daha sonra da bunca ince, kibar bir insanla tanışmadım sanırım. Kızkardeşlerim Dilek ve Nazan’ı bir şiirimde anarken “ikisi de ömrümün en kibar semtleri” demiştim. Rekin abi için de aynıyla geçerlidir bu dizedeki duygu. Bazı çeviriler yoluyla maddeler yazmıştım onun yayımladığı Arkın Sağlık Ansiklopedisi için, doğum kontrol hapı, kan grubu, depresyon gibi maddeler... Sevdiğim adıyla Sinema Günleri, şimdiki adıyla İstanbul Film Festivali’nde 20 yıl önce bir akşam. Artık bir ‘rüya sineması’ olan Emek Sineması’nda bir İtalyan filmi gösterilecek. Fellini’nin “Ve Gemi Gidiyor”u çoktan gitmiş ama, adından “gemi’ geçen bir film bu da, filmi de yönetmenini de şimdi hatırlamam zor. Orta sıranın başında oturuyorum, filmin gösterimine katılacak yönetmenle Rekin abi salona girdiler, hepimiz bakıyoruz, tam yanımdan geçerlerken Rekin abi durdu ve benim ‘şair’ olduğumu söyleyerek yönetmenle tanıştırdı. Yıllarca sinema günlerine gittim, filmleri kaçırsam da nisanları hiç kaçırmadım, o şenlik kaçar mı hiç, ama böylesi bir hoşluğu da bir daha yaşamadım. Dante’nin İlahi Komedya’sını çevirmişti, öyle etkilemişti ki çevirisi beni, bazen akşamları yüksek sesle okuyordum. İlk kedim Mısır 1 yaşındaydı ve kitabı okurken yanıma gelip beni dinliyordu. Bu komik anıyı Raşit’e anlatmış olmalıyım, o da Rekin abiye anlatmıştır umarım. İtalya onu ‘kültür şövalyesi’ nişanıyla ödüllendirdiği için böyle anılıyor şimdi ya, o nişanı almasaydı da ‘şövalye’ diye anılacak bir insandı Rekin abi: Sessiz şövalye. Çevirileri, sinema yazıları, kitapları, sessiz bir dağ gibi. “Anılar, anılar belki hepsi bir kelime.” Edip Bey sonra da “İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine?” der. Bilmiyorum kimdir anıların yerine olan, anılar kimi uğurlar, gidenleri mi kalanları mı? Ben her vedayla birlikte bir anıdan daha uğurlanmış sayıyorum kendimi. Kimsesiz kalmış bir çocuk gibi. ? “Sanat benim için bir platform. Yalnızca sanatı tüketen, buna İstanbul’da, nisan ayında arilgi duyan insanları değil, bunun dışında kalan insanlar için de dı ardına açılan iki sergiyle Berlin’de yaşayan güncel sanaalan açmasını istiyorum” diyen Aladağ, Arter’deki “Sahne” adlı tın güçlü ismi Nevin Alasergisi ile “giydirilmiş kimlikleri” sorguluyordu. Rampa’da süren dağ’ın sanatını yakından tanısergisi ise son yıllardaki işlerini bir araya getiriyor. ma fırsatı bulduk. Arter’de mayıs ayı sonunda sona eren, küratörlüğünü Başak Doğa Temür’ün yaptığı “Sahne” adlı sergi Aladağ’ın Türkiye’de ilk solo sergisi olma özelliğini taşıyordu. Sanatçının Rampa’da açılan ikinci solo sergisi ise 9 Haziran’da sona eriyor. 1972 yılında Van’da doğan Aladağ, 1973 yılında ailesiyle birlikte Almanya’ya göç etti. Sanat üretimini neredeyse 20 yıldır sürdüren Aladağ, İstanbul’daki bu iki kişisel sergisi öncesinde buluştuğumuzda sanatının temsil alanına dair şunları söylüyordu: “İlk yıllarda kimi videolarımda da performans sanatını kullanmıştım. Önceleri amatör, daha sonraları profesyonel oyuncularla çalışarak performanslar yaptığım çalışmalara kendimi dahil etmeden hep bir yönetmen gibi var oldum. Kendimi başkalarının yerine koyuyorum. Burada önemli olan temsil etmek.” Nevin Aladağ mekân işgalini sanatın gücüyle başaran ve bunu sık sık tekrar eden bir sanatçı. Rampa’daki açılışta da 35 dansçının katılımıyla “İşgal” başlıklı sessiz ama bol hareketli bir performans gerçekleştirdi. Davetlilerin arasına karışarak kendi ritimleri ile dans etmeye başlayan bu sürpriz dansçılar, Aladağ’ın temsil sorusunu, şaşıran davetlilere hatırlatmaya çalıştı. Aladağ, Arter’deki “Sahne” adlı yerleştirmesinde de sesi, performansı ve ritmin izini tamamen izleyiciye bırakıyor, “Açtığı sahnelere” dair de “Sanat benim için bir açılışı Milli Vanilli’nin ünlü şarkısından bir bir skandala dönüşmesini muzipçe harplatform. Yalnızca sanatı tüketen, buna manlıyor bu video. Aladağ, sahtecilikle alıntıyla yapıyor: “Girl you know it’s ilgi duyan insanlar için değil, bunun dıaşk arasında, skandalın yarattığı şaşırtıcı true, oooooooh, I love you...” “Hayat Arşında kalan insanlar için de alan açmasıetkiyi kullanarak bir bağ kuruyor. kadaşı”nda kadın ve erkek, iki oyuncunun nı istiyorum” diyordu. Rampa’daki bir diğer iş “Beş Taş söylediği şarkıya farklı kişilerin aşk ve ilişYapay saçlar kullanılarak tasarladığı altı Oyunu” ise sanatçının kültüre dair kodkiler hakkında görüşleri de eşlik ediyor. sahne perdesinden oluşan “Sahne”deki birları annesinin elleri aracılığıyla belgeleSahnedeki iki oyuncu da bu hikâyelere dubirinden farklı saç modellemeleriyle de yidiği bir fotoğraf serisi. Neredeyse 2000 daklarını kıpırdatarak eşlik ediyor, ama erne ailemiz ya da toplum tarafından giydiriyıllık bu Orta Asya oyununu belgeleyen kek oyuncunun dudakları hareket ederken len ve kendimize kalan iradeyle, seçmeye iş, doğduğu topraklardan küçük yaşta aykadın oyuncunun sesini duyuyoruz. Kadın çalıştığımız haliyle bize kalan kimlikleri rılmış bir sanatçının tatillerde biriktirdiği oyuncuyu görsek de duyduğumuz bir çocusorguluyordu. hatıralara ve geleneklere oyun aracılığıyğun veya yabancının sesi oluyor. Pek çok işinde kimlik, aidiyet, göçmenla, şiirsel bir gözle dokunuyor. 1989’da bu aşk şarkıyla dünya müzik lislik, cinsiyet gibi konuları ele alan Aladağ’ın Nevin Aladağ’ın güçlü sesini seyrettelerini altüst eden Milli Vanilli’nin bir yıl işlerinde ses hemen tüm üretiminin zeminimek için yolunuzu bir an önce Rampa’ya sonra, albümdeki vokallerin kendilerine ait ni oluşturuyor. Rampa’da “Hayat Arkadaçevirin. olmadığı anlaşıldığında başarılarının büyük şı” adını taşıyan video performansında da OSMANLI SARAYINDA BİRİKTİRİLMİŞ SAATLERDEN OLUŞAN TOPKAPI SARAYI SAAT KOLEKSİYONU Sergi, Topkapı Sarayı’nın ikinci avlusunda yer alan Divit Odası’nda süresiz ziyarete açıldı. Karadeniz’de sanat zamanı SİBEL ÇORBACIOĞLU Osmanlı’da zaman Kültür Servisi Dünyanın sayılı mekanik saat koleksiyonlarından biri olan Topkapı Sarayı Saat Koleksiyonu, Topkapı Sarayı’nın ikinci avlusunda yer alan Divit Odası’nda sürekli olarak sergilenmek üzere ziyarete açıldı. Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı başkanlığında müdürvekili Ayşe Erdoğdu, bölüm sorumlusu Feza Çakmut ile mekanik saat ustaları Recep Gürgen ve Şule Gürbüz’ün yıllar süren bu çalışması Tektaş Saatçilik AŞ sponsorluğunda hayata geçti. Dünyanın sayılı gelişmiş mekanik saatlerinin yer aldığı saray koleksiyonunda yaklaşık 380 eser bulunuyor. Seksiyonda, Osmanlı Sarayı’nda 16 19. yüzyılları arasında biriktirilmiş ve Avrupa’nın dört bir yanından çoğu diplomatik hediye olarak gelen birbirinden değerli saatlerin yanı sıra, ustalık örneği Türk saatlerinden oluşan bir seçki yer alıyor. En erken örnekleri 17. yüzyıla tarihlenen Türk yapımı saatler arasında, Ahmet Eflaki Dede, Süleyman Leziz, Şeyh Dede, Mehmet Şükrü gibi en önemli saat ustalarının tasarladığı saatler bulunuyor. Ayrıca saat dünyasının mucidi Breguet’nin Osmanlı padişahları için yaptığı nadide saatler de serginin önemli parçaları arasında. Breguet’nin 1813 yılında II. Mahmud’a armağan olarak sunulan “Pendule Sympathique” saati bu sıradışı eserlerden sadece bir tanesi. TRABZON Trabzon Sanatevi’nin bu yıl dördüncüsünü gerçekleştirdiği “Trabzon Sanat Günleri” başladı. Cuma günü yapılan açılışta, Türk mizahı ve karikatürünün büyük ustalarından Turhan Selçuk’un çalışmalarını yansıtan, “Turhan Selçuk Özgün Baskı Karikatür Sergisi” ile heykeltıraş Hasan Fehmi Hızal’ın “Turhan Selçuk Çizgi Kahramanları” sergisi izlenime açıldı. Açılışa, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, AKP Trabzon Milletvekili ve spordan sorumlu eski bakan Faruk Nafiz Özak, Trabzon Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu ve İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmail Kansız’ın yanı sıra pek çok sanatçı ve sanatsever katıldı. Turhan Selçuk karikatür ve heykel sergilerinin açılışına Yrd. Doç. Dr. Aslı Selçuk, yönetmen Hilmi Etikan ile Yıldız Etikan ve ünlü yönetmen Theo Angelopoulos’un görüntü yönetmeni Andreas Sinanos da katıldılar. ? Trabzon Sanat KTÜ Devlet KonservaGünleri’nin ilk tuvarı’nın verdiği konserle son bulan açılışın argünlerini Turhan dından ilk gün programı, Selçuk’un Trabzonlu sanatseverleri çizgileri nasıl yoğun bir maratonun beklediğini gösterir şekillendirdi. nitelikteydi. “Şimdi Geçti Buradan oyuncuyazaryönetmen Erkan Yücel”, “Yönetmen Ömer Kavur” ve “Türkiye’de ve Dünyada Kısa Filmin Dünü ve Bugünü” belgesel gösterimlerine Rıza KıraçSerkan Türk ve Hilmi EtikanYıldız Etikan söyleşileri eşlik etti. İlk gün programında ayrıca Aslı Selçuk imzalı “Karikatür Sanatçısı Turhan Selçuk” belgeselinin gösteriminin ardından Aslı Selçuk ve ressamheykeltıraş Hasan Fehmi Hızal ile “İlhan Selçuk’un Kaleminden Turhan Selçuk ve Turhan Selçuk Çizgi Kahramanları” başlıklı bir söyleşi de yapıldı. İlhan Selçuk’un 1994 yılında kaleme aldığı ve Turhan Selçuk’u, sanatını ve kardeş ilişkilerini anlattığı yazının okunmasının ardından, Hasan Fehmi Hızal, Turhan Selçuk karikatürlerini üçüncü boyuta taşıyan “Turhan Selçuk Çizgi Kahramanları Heykel Sergisi”nin hikâyesini anlattı. Bu serginin aslında üç yıl sürecek ve 45 parçada tamamlanacak bir proje olduğunu vurgulayan Hızal, ilk kez Nevşehir Hacıbektaş’ta sergilenen bu eserlere ek olarak Trabzon sergisi için panoramik bir karikatür seçkisi oluşturduklarını, bunun diğer sergilerde geliştirileceğini de anlattı. Sanat Günleri’nin dünkü programında ise Tayfun Pirselimoğlu söyleşisi ve “Saç” filmimin gösterimi ile Andreas SinanosAslı Selçuk atölye çalışması öne çıkan etkinlikler oldu. Trabzon Sanat Günleri 10 Haziran’a dek sürecek. n u n o y i s k e l o K özellikleri ? Her 40 50 yılda bir ekol değiştiren mekanik saat üretiminde değişim izlerinin takip edilebileceği dönemlere ait örnekleri kapsayan ender koleksiyonlardan biri. ? Tasarım, teknik donanım ve ustalık örneği zengin bir dönem yelpazesine sahip. ? Primitif akrepli saatlerden gelişmiş mekanik saatlere kadar geniş bir çeşitlilik barındırıyor. Bir çocuk daha okusun diye 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212 274 15 02 0212 213 74 02 www.yekuv.org yekuv@yekuv.org Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 C MY B C MY B Fax: 0212 275 52 44
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle