25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 2012 PAZAR 10 Yunanistan’da bugün yapılacak seçimlerde, radikal sol partiler koalisyonu SYRİZA’nın büyük bir çıkış yapması bekleniyor. HABERLER Yazıklar Olsun! Bir ülke gösterin bana, bir ülke!.. Ordusunun nerdeyse yarısı hapiste olsun, yazarların, gazetecilerin yüzlercesi, bilimcilerin, düşünürlerin, yurtseverlerin pek çoğu... Böyle bir ülke uygar dünyada yok!.. Nasıl şaşmıyorsunuz, nasıl susuyorsunuz, nasıl bütün bu acıları içinize çekiyorsunuz? Amiralinden, orgeneralinden, genelkurmay başkanından say sayabildiğin kadar!.. Hepsi içerde yatıyor, hücrelerde, koğuşlarda... Mahkemeler çalışıyor, savcılar, emniyetçiler, görevliler çalışıyor. Aylar, yıllar geçiyor. Yargıdan ses çıkmıyor. Mahkemeler sürüp gidiyor aylar aylar ötelere... İçeri atılanlar bekliyor, onların eşleri, çocukları bekliyor. Adalet artık bir karar versin diye!.. Suçlular mı, değiller mi? Sanıklar bağırıyor: “Söyleyin bana suçum ne? Ne yaptım da cezalandırılıyorum?” Yanıt yok!.. Çankaya suskun, Başbakan suskun bu konuda! Diyecekleri bir şey yokmuş gibi!.. Adalet görevini yapıyor, diyorlar. Ama sorumlu savcılar, yargıçlar bir türlü sonuca varamıyor. Yıllar geçip gidiyor. İnsanlar acılar çekiyor. Bir mahkumiyet yok, hepsi tutuklu ya da gözaltında, ama birkaç gün, bir iki ay değil, üç yıl dört yıl... Garip bir ülkede yaşıyoruz. Oysa anayasası var, yasaları var. Ama uygulanıyor mu, orası karanlık! Sen şüphelisin, öyleyse bir suç işlemişsindir, çek aylarca cezanı!.. Halk seni milletvekili seçmiş, ama hâlâ hapistesin! Halk, suçlanan kişilere bakıp düşünmekte, neden bu adamlar hapislerde, suçları ne, bildirsinler bize de anlayalım diyor. Sus diyorlar, aman sus, fazla konuşma!.. Bilge adamlar bile söylemiş, “Susmak büyük erdemdir” diye. Ne Fransa’da, ne İngiltere’de, ne Almanya’da ne de herhangi bir uygar ülkede böyle bir şey olmaz, olamaz. O ülkelerin anayasası, yasaları vardır. Titizlikle uygulanır. Toplumun mutluluğu, huzuru böyle yaşatılır. Ama bizde tam tersi... Yazıklar olsun!.. Hayalimdeki Cumhuriyet Öyle sıcak bir günde yola çıkmışım ki, neredeyse vazgeçecektim ama Tophanei Amire’nin merdivenlerine tırmanırken, usul usul esen rüzgâr ve ıhlamur kokusu, beni şöyle bir sarsıp kendime getirdi. İçerde şiddetle merak ettiğim “The Great Masters” başlıklı bir sergi var, ada takıldığınız biliyorum, ben de takıldım... Rönesans’ın üç dehasını konu alan sergiye doğrusu Türkçe bir ad yakışırdı. Mesela, “Rönesans’ın Üç Dehası” gibi, neyse ıhlamur kokuları içinde şöyle bir soluklanalım. Ve kavrulmakta olan kente şöyle bir bakalım, sanki bu bahçe farklı bir iklimde ve farklı bir yerde, şimdiden serginin havasına girdim bile. Ben ıhlamur kokusunu içime çekerken, 910 yaşlarında iki kız çocuğu yanıma geliyor, az önce sergiden çıkmışlar, kendilerini yorgun argın hemen yanı başımda duran tahta banka atıyorlar. “Ne o çok mu yoruldunuz?” İkisi de aynı anda başlarını sallayıp, “Evet,” diyorlar, “üç saattir içerdeyiz.” “Yapmayın,” diyorum, “gerçekten üç saat mi sürdü?” “Evet,”diyorlar, “sergilenen her şeyin, ne olduğunu anlatan bir sistem kurulmuş, biz de pek çok şeyi defalarca dinledik.” “Aferin size” diyorum, “iyi dayanmışsınız”. Anında yanıtlıyorlar: “İçerde öyle çok oyuncak var ki…” “Hoşça kalın” deyip, içeri doğru yürüyorum ama kafamda bir soru, “Yahu bu dehalardan hangisi oyuncakla uğraşıyordu?” İçeri girdiğim an durumu anlıyorum, bence boş zamanlarında hobi olarak resim yapan dahi Leonardo Da Vinci’nin bir kısmını gerçekleştirdiği ve önemli bir kısmının sadece çizimlerde kaldığı tüm icatları birer maket halinde sergileniyor. Salon uzaktan gerçekten bir oyuncak atölyesini andırıyor. Kulağımda kulaklık, elimde bastığım zaman bana bulunduğum yerdeki her şeyin zamanını, neden yapıldığını anlatan çok mükemmel bir alet, oyuncak atölyesinde ilerlemeye başlıyorum. Da Vinci’nin uğraşmadığı hiçbir şey yok. İşte ilk helikopter maketi, işte ilk tank, işte su kemerleri, hepsinin maketleri mükemmel, gerçekten harika bir dünyadayım. Kapıda rastladığım küçük dostlarıma hak veriyorum, insan her maketin önünde hayretle durup dinliyor ve bir dâhiye her seferinde şapka çıkarıyor. Ama kafamı kurcalayan bir şey var, Da Vinci ne kadar çok silahlarla uğraşmış, şöyle bir söz geçiyor, kendi söylemiş, “Yönetenler savaşmayı severler ancak savaşlar ölüm getirir ama öte yandan öyle fikirler doğar ki, bu da insanoğluna yepyeni ilhamlar verir.” Üstat doğru söylüyor, bunları düşünürken ilk kaldıraçlı köprünün maketine bakıyorum. Ordular hızla hareket edebilsinler diye, yapılmış bir köprü bu, ordular geçtikten sonra hemen toparlanıyor. Gelen açıkta kalıyor. Ama hiçbir şey beni Da Vinci’nin Sultan 2. Beyazıt’a yapmayı önerdiği Haliç Köprüsü kadar etkilemiyor. O kadar modern bir tasarım ki bu, aklım uçuyor ama hemen ardından Edirne’de Sinan’ın yaptığı taş köprüleri düşünüyorum, benim tercihim Koca Sinan! Biraz da çevreme bakınmayı akıl ediyorum, sağımda solumda her yaştan çocuk, yetişkin, herkes Rönesans’ın bu üç büyük dehasıyla birlikte yenileniyor gibi, herkes heyecanlı, herkes neşeli... Ve birden Da Vinci’nin muhteşem anatomi çizimlerinin bulunduğu bölgede bir anne ve kız gözüme ilişiyor. Kız 1415 yaşında ve kör, annenin başında sıradan bir eşarp, sırtında sıradan uzun bir pardösü, anne her çizimin önünde durup çok alçak bir sesle kızına yazıları okuyor, kız derin bir huşu içinde her cümleyi sanki içine çekiyor. Biraz şaşkınım, birden gözyaşlarım boşalıyor, sanırım fazla hassas oldum ama hayır, öyle değil, bir saattir gördüklerim öylesine güzel ki, işte benim hayalini kurduğum cumhuriyet bu. Bu! Not: CNN’de Ayşenur Arslan’ın yaptığı ‘Medya Mahallesi’ ansızın tatile girince, bir program nedeniyle yaklaşık dört ay önce Ayşenur’la yaptığımız bir sohbet aklıma düştü, yeni çıkan hikâye kitabımı ona götürmüştüm, “Derdim Yeter Sakin Ol”. “Tam bana göre demişti, dertlerim bitmiyor.” İyi ki bitmiyor Ayşenur, senin dertlerine ortak binlerce insan var ve onlar CNN yöneticilerine sesleniyorlar: “Dertlerimizi seviyoruz!’’ Bu arada Tarafsız Bölge’de Ahmet Hakan silme erkeklerle program yapıyor, anlaşılan yaratılan “Kadınlardan kork!” iklimine ufaktan uyum sağlamaya başladı. Komşuda sol rüzgâr UTKU ÇAKIRÖZER ATİNA Yunanistan’da bugün yapılacak seçimlerde, IMF ve AB ile yapılan kemer sıkma anlaşmalarına karşı çıkarak tepki oylarını toplayan radikal sol partiler koalisyonu SYRİZA’nın büyük bir çıkış yapması bekleniyor. Oylarındaki patlama nedeniyle ünü Yunanistan’ın ötesine taşan, Avrupa’da merakla izlenen SYRİZA’nın Atina’daki son seçim mitingini Türkiye’den giden Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖDP) heyeti ile birlikte izledik. Sosyalist, çevreci ve feminist parti ve grupların oluşturduğu SYRİZA bloğunun 38 yaşındaki lideri Alexis Tsipras ve arkadaşları, iktidara gelmeleri durumunda sadece Yunanistan için değil, Avrupa ve Türkiye ile ilişkilerde de yeni politikalar izleyeceklerinin sinyallerini veriyorlar. Yunanistan’da yaşanan ağır ekonomik kriz, merkez sağ ve sol partiler Yeni Demokrasi ve PASOK’un seçmen desteğini eritirken, halk AB ile imzalanan memorandum anlaşmalarına karşı çıkan partilere yönelmiş durumda. 6 Mayıs’ta yapılan erken seçimlerde ilk sürprizi yapan SYRİZA oylarını yüzde 4’ten yüzde 17’ye çıkartmıştı. Bugün yapılacak seçimlerde bu oranın yüzde 25’lere ulaşması bekleniyor. Radikal solun iktidar olasılığının ciddi biçimde ortaya çıkması sadece Yunanistan’da değil Avrupa’da da bazı kesimlerde endişe yaratmış durumda. SYRİZA’nın AB ve IMF ile imzalanan anlaşmayı reddeceğini açıklaması nedeniyle “Avro’yu bırakıp drahmiye dönecekler”, “AB’den çıkacaklar” gibi seçmenleri korkutmaya yönelik kaos senaryoları Yunan basınının büyük bölümü tarafından yoğun biçimde işleniyor. SİVİL ALEVİ ÇALIŞTAYI Cemevlerine yasal statü tanınmalı İstanbul Haber Servisi Toplumsal Olayları Araştırma ve Yüzleşme Derneği’nin çok sayıda bilim ve yazın insanı ile sivil toplum aktivistinin katılımıyla gerçekleştirdiği “Sivil Alevi Çalıştayı” sonuç raporunda, “Alevilerin Sünni çoğunlukla ve devletle güven ilişkisini yeniden kuracak ve pekiştirecek bir perspektif ve yaklaşım geliştirilmelidir” denildi. Raporda, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapatılması, cemevlerine yasal statü tanınması, zorunlu din derslerinin kaldırılması” gibi çözüm önerileri sunuldu. Toplumsal Olayları Araştırma ve Yüzleşme Derneği’nin 13 Mayıs 2012 tarihinde gerçekleştirdiği Sivil Alevi Çalıştayı’nın sonuç raporu dün Taksim Hill Otel’de düzenlenen toplantıda açıklandı. “Alevi Açılımına Ne Oldu?” başlıklı raporda 7 Alevi çalıştayı düzenlenmesine karşın beklentilerin karşılanmadığı anlatıldı. Raporda “Adıyaman, Erzincan ve Didim’de Alevi yurttaşların evlerine işaret konulması, karanlık çevrelerin halen ‘AleviSünni gerginliği’ yaratmak üzerinden bazı hesaplar içerisinde olduklarını düşündürmektedir. Alevilerin içinde yaşadıkları toplumla Sünni çoğunlukla ve devletle güven ilişkisini yeniden kuracak ve pekiştirecek bir perspektif ve yaklaşım geliştirilmelidir” şeklinde değerlendirmeler yer aldı. Tsipras tüm bu iddialara da Atina’nın Omonia Meydanı’ndaki son mitinginde yanıt verdi. Bugün yapılacak seçimi hem Yunanistan hem de Avrupa için “yeni bir sayfa” olarak değerlendiren Tsipras, “Yalnız sol için değil tüm Yunan halkı ve Avrupa için bir umut olacağız. Pazartesi günü yeni bir Avrupa’nın kuruluşu başlayacak. Biz de bunun kuruculardan olacağız. Neoliberal politikalara karşı, sosyal dayanışmaya, kalkınmaya dayalı ‘barışçı bir devrim’ vaat ediyoruz” dedi. Yeni sayfa: Barışçı devrim NOTLAR Memoranduma “Hayır” diyerek kazanıyorlar Omonia Meydanı’nda on binlerce kişiyi toplayan Tsipras, beyaz gömleği ile bir dönem Türkiye’de de rüzgâr yaratan Cem Uzan’ı anımsattı. Ekonomik kriz nedeniyle tepki oylarının SYRİZA’ya akışı ise 2001 yılındaki krizden sonra 3 Kasım 2002 seçimlerinde AKP’nin sürpriz zaferiyle sonuçlanan sürece çok benziyor. SYRİZA amblemi; sosyalizmi, çevrecileri ve feministleri simgeleyen kırmızı, yeşil ve eflatun zeminler üstünde umudu simgeleyen sarı yıldızdan oluşuyor. Bu birlikteliğin doğal sonucu olarak meydanlarda çok sayıda genç ve kadın var. Mitinglerde kullanılan afiş ve pankartlarda temel mesaj AB ve IMF ile imzalanan ve Yunanca’da “Mynimonia” denen kemer sıkma anlaşmasına son verileceği yönünde. Atılan sloganlarda “değişim” ve “sosyalizm” vurgusu ön planda: “Solun zamanı geldi”, “Gelecek kapitalizmde değil sosyalizmde”, “Ya biz ya onlar, beraber devirebiliriz”, “İhtiyaçlarımız onların kârlarından önemli”, “Para bankalara değil bize lazım.” esap sorma zamanı Ülkenin ekonomik krize girişinin ana sorumlusu olarak gördüğü merkez sağ Yeni Demokrasi ve merkez sol PASOK ile asla bir koalisyon yapmama ve sadece soldaki partilerle koalisyon sözü veren SYRİZA lideri “Her şeyi çaldılar, halkı fakirleştirdiler. Artık hesap sorma zamanı geldi. Bunları kovuyoruz. Oligarşinin değil halkın talepleri için çalışacağız” dedi. H Bu kararlara karşı halkımızı korumak zorundayız” dedi. Kaos çıkmaz ‘İklim değişti’ AB’nin ve neoliberal politikaların öncülerinden Almanya Başbakanı Angela Merkel’i hedef alan Tsipras “Avrupa’da artık iklim değişti. Merkel’in Avrupa’sı bitiyor. Pazar günü (bugün) halk Merkel’in her istediğine ‘evet’ diyenlere ‘dur’ diyecek. Artık Merkel bizlerle konuşmak zorunda kalacak” diye konuştu. Aleyhlerinde kullanılan en güçlü argümanlardan olan “AB EKOLOJİK HAREKETLE BÜTÜNLEŞMİŞ SOL EDP ile Yeşiller Partisi birleşti İstanbul Haber Servisi Eşitlik ve Demokrasi Partisi ile Yeşiller Partisi birleşme kararı aldıklarını açıkladı. İki partinin birleşme kararı Taksim Hill Otel’de dün düzenlenen basın toplantısında EDP Genel Başkanı Ferdan Ergut, Yeşiller Partisi eş sözcüleri Sevil Turan ve Kemal Tuncaelli tarafından açıklandı. İki partinin uzunca bir süredir karşılıklı etkileşim içinde olduğunu ifade eden Tuncaelli “Sol hareketle bütünleşmiş bir ekolojik hareket, ekolojik hareketle bütünleşmiş bir sol hareket” anlayışı içinde olduklarını vurguladı. Ortak deklarasyonda “AKP, artık hükmü kalmamış eski dünyanın yönetim anlayışıyla ülkeyi yönetirken ne eşitsizlik, adaletsizlik ve demokrasisizlik üreten sorunları, geçim sıkıntısı gibi güncel sorunları, ne de Kıbrıs, Kürt, Alevi, Ermeni sorunları gibi tarihten kaynaklanan ve gittikçe derinleşen kadim sorunları çözebiliyor” ifadeleri yer aldı. İktidara gelir gelmez AB ve IMF ile imzalanan borç memorandumlarını kabul etmeyeceklerini ve yeniden gözden geçireceklerini ilan eden Tsipras, “Bizi seçerseniz kaos çıkacağını söylüyorlar. Çıkmaz. İşte örneği İspanya. Onlar müzakere etti ve hiçbir şey imzalamadan istedikleri borcu aldı. Bize gelince ‘Nasıl olsa onlar masadan kalkmaz’ diye düşünüyorlar. Niye kalkmayalım? para birliği Avro bölgesinden çıkarak drahmiye dönecekleri” iddialarını da yalanlayan Tsipras’ın görüşü şöyle: “Biz Avro’dan ve AB’den kesinlikle çıkmayacağız. Ama solcular geldi diye AB Yunanistan’ı çıkaracak olursa o zaman da kendileri kaybederler.” SYRİZA’nın iktidara gelişi durumunda ortaya çıkabileceği belirtilen olumsuz senaryolar nedeniyle geçen hafta binlerce Yunanlı bankalardan parasını çekti. Tsipras bundan rakiplerini sorumlu tutarak “Hem ülkeyi bu duruma getirdiler hem de halkı korkutarak bankalardan paralarını çektirdiler. Herkesin ama özellikle fakirlerin bankalardaki parasının güvencesi biziz. Bundan sonra çok parası olan çok vergi verecek. Fakirlerden para toplama dönemi bitiyor” dedi. SYRİZA’nın geleneksel tabanı gençler. Ama ilk kez bu tabanın dışında memorandum paketleri nedeniyle maaşları azaltılan ve işini kaybetme riskiyle karşı karşıya olan memurların desteğini sağlamış durumdalar. Seçimlerin son gününde özel olarak emeklilere seslenen Tsipras, “Maaşlarınızdan yapılan kesintiler nedeniyle torunlarınıza para verecek haliniz olmadığını biliyorum. Onların nasıl yaşamalarını istiyorsanız ona göre oy verin. Biz onlara yeni bir gelecek vaat ediyoruz” dedi. rüksel’den sonra Ankara’dayız’ Tsipras’ın dış politika ve savunma konularındaki yardımcısı Costas Isychos da SYRİZA’nın Türkiye ile ilişkilere bakışını Cumhuriyet’e şöyle anlattı: “İktidar olursak ilk iş AB ile imzalanan borç anlaşmasının gözden geçirilmesi için Brüksel ve Berlin’e gitmek olacak. Arkasından yapılacak dış ziyaretlerin en tepesinde Ankara var. Türkiye ile gündemimiz barış olmalı. SYRİZA iktidarı işbirliği ortamının yaratılması için tarihi bir fırsat yaratacak.” Isychos, yıllardır karşılıklı olarak silahlanmaya ayırdıkları milyarlarca doları artık halklarımızın refahı ve temel ihtiyaçlarına ayırma vaktinin geldiğini kaydederek “Silah tüccarlarının en iyi müşterileri olmayı bırakmalıyız artık” dedi. Yunanistan’daki NATO üslerinin kaldırılmasını da istediklerini belirten Isychos, “En azından bölgede çıkacak krizlerde saldırı amaçlı kullanılmaması için anlaşmaların yeniden yapılmasını istiyoruz” dedi. Isychos, İsrail ile askeri ilişkilerin geliştirilmesine ve Suriye’ye askeri müdahaleye de karşı olduklarının altını çizdi. ‘B Türk solu ile omuz omuza Mitingini “Bu seçimi tüm dünya takip ediyor. Birçok ülkeden yoldaşlarımız dayanışma için burada” diye bitiren Tsipras, aralarında ÖDP’nin de bulunduğu 11 ülkeden gelen sol partilerin liderlerini sahneye çağırdı. Tsipras, ÖDP Eşbaşkanı Alper Taş ve diğer solcu liderleri yanına alarak meydanda toplanan seçmenleriyle birlikte “Bella Ciao” şarkısını söyleyerek mitingi bitirdi. ÖDP lideri Taş da Yunan seçimleri ve SYRİZA hakkınTsipras, ÖDP Eşbaşkanı Taş ile. da, “Büyük bir başarıya imza atmak üzereler. Türkiye ve diğer ülkeler üzerinde bu sonucun kaçınılmaz etkisi olacaktır. ÖDP açısından çıkan ders şu: ‘Onlar başarıyorsa biz de yapabiliriz’. Türk ve Yunan solcuları arasında işbirliği daha da artacak” dedi. Taş’la birlikte SYRİZA mitingine katılan ÖDP’liler arasında DevYol liderlerinden Oğuzhan Müftüoğlu da vardı. Müftüoğlu Yunanistan’da sosyalizmin yükselişi hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: “Düzen karşıtı sosyalistlerin kaderidir bu. Halk iyi zamanlarda onlara iktidar şansı vermez. Ama koşullar kötüleştiğinde bu imkân doğar. Kitleler ancak o zaman farkımıza varıyor. Seçimi kazanırsa SYRİZA’nın AB’ye ve finans çevrelerinin dayatmalarına karşı direnmesi gerek. Bugüne kadar hep zenginlerden yana olan kuralların değişmesi için ısrarcı olmalı. Eğer teslim olurlarsa biterler. Bu seçim dünya için de çok önemli bir deney. Bütün AB yeniden tarif edilmek durumunda kalabilir” Suudi veliahtı öldü ? Dış Haberleri Servisi Suudi Arabistan Veliaht Prensi Nayif, Cenevre’de hayatını kaybetti. 70’li yaşlarının ortasında olan Prens Nayif bir süredir İsviçre’de tedavi görüyordu. Aynı zamanda 1975’ten bu yana İçişleri Bakanı olan Prens Nayif geçtiğimiz yıl ekim ayında Sultan bin Abdülaziz el Suud’un hayatını kaybetmesi üzerine veliaht seçilmişti. ‘Eğitim süresi değişmiyor’ ? İstanbul Haber Servisi Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, “Uluslararası Öğrenciler Mezuniyet Töreni”ne katıldı. Dinçer sorular üzerine, “Ülkemizde şu anda mevcut düzenlemelere göre, eğitim süresi 180 gün. Eğitim ve tatil süresiyle ilgili bir düzenleme yapılmış değil” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle