18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 HAZİRAN 2012 CUMARTESİ 6 HABERLER Başbakan Yardımcısı Arınç konunun sokaktaki insanların konuşabileceği bir şey olmadığını söyledi ‘Diziler kürtajı arttırdı’ ANKARA (AA) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in kürtaj konusuna ilişkin değerlendirmelerine, “Sayın Boyner, bu konular üzerinde özensiz bazı konuşmalar yapıyor” sözleriyle yanıt verdi. A Haber’de canlı yayına katılan Arınç, kürtaj konusunu bilim insanlarının konuşması gerektiğini savundu. Arınç, bu konunun sokaktaki insanın konuşabileceği bir şey olmadığını söyledi. Her kadının bedeninin şüphesiz kendisine ait olduğunu vurgulayan Arınç, ancak her kadının kendi bedeninde tasarruf etmesinin caiz olmadığını söyledi. Başbakan Arınç, konuşmasına şöyle devam etti: “Kolunu kesmesine izin veriyor muyuz, intihar etmesine, gözünü çıkarmasına izin veriyor muyuz, ötenaziye izin veriyor muyuz? Kaldı ki sadece kadının kendi bedeni değil o bedende taşıdığı ikinci bir can var.” Boyner’i eleştiren Arınç, “Bu konular üzerinde özensiz bazı konuşmalar yapıyor. Bu özensiz konuşmalar kendisine bir zarar verir mi, o verirse verir şahsıyla Protestocu kadınlar, korumalar tarafından salondan çıkartıldı. İki Kalp Ağrısı İlki, fiziksel olanı, bir süredir rahatsız etmeye başlamıştı. Araştırmalar sonucunda bir kalp ameliyatı (bypass) gerektiği anlaşıldı. Dominikli şair arkadaşım Rei Berroa, İngilizce sözcüklerin yerini değiştirerek, merak etme “yandan geçip gidecek” diye yazıyor… “Şiir bizi korur” diye ekliyor… Havalanıştan bir süre sonraki pilot anonslarında, “trafik ve başka bir nedenle herhangi bir gecikme olmazsa” inişin hangi saatte olacağı söylenir... Bu “başka neden”i belki de ben uyduruyorum… Yani, düşmezsek, başka bir sorun çıkmazsa gibi... Ameliyat 14 Haziran Perşembe günü olacak... Cumartesi yazım yayımlandığında, “başka bir neden” söz konusu olmamışsa, büyük olasılıkla yoğun bakımdan hastane odasına geçmiş olacağım... Kim bilir, o gün gazeteyi elime alıp okumam bile belki mümkün olabilecek... Tıptaki büyük gelişmelere, hekimlerimize, sağlık çalışanlarımıza yürekten güveniyorum. Bu köşeye zorunlu ara verişimin, iki, en çok üç haftayı geçmeyeceğini umuyorum... ??? İkinci kalp ağrım ülkeyle ilgili ve fiziksel olandan ölçülemeyecek kadar çok daha ağır... Artık zonklamaya dönüştü... Bir çıkışsızlık, çaresizlik kısırdöngüsü, bir çığlık birikmesi... Siyasal iktidarı ele geçirmiş olan gücün bu kadar bayağılaştığı, kirlendiği, riyakârlaştığı; adalet denilen kurumun bu kadar ayağa düştüğü, zulmün aleti olduğu, aşağılandığı, aşağılaştığı bir başka dönem anımsamıyorum... Bir ülkenin yurttaşları, büyük kalabalıklar, ülkelerinin elden gitmekte oluşunun, ancak bu ölçüde duygusuz, duyarsız, ilgisiz seyircisi olabilirler... Medya, birkaç namuslu gazete ve kanal dışında, büyük çoğunluğuyla, ancak bu kadar hainleşebilir, uşaklaşabilir... Bir ülkenin okumuş yazmış, iyi eğitim görmüş insanları arasından, ancak bu kadar onursuz, kimliksiz, omurgasız yaratık türeyebilir... Onurlu, kimlikli, omurgalı, vicdanlı aydınlar ancak bu kadar çaresiz, çıkışsız kalarak öfke ve üzüntü içinde kıvranır; içlerinden yükselen isyan duygularına bir çıkış yolu ararlar... İkinci ve asıl kalp ağrımın nedenleri bunlardır... ??? Sevgili okurlarım, sevgili dostlar. Bir çıkış yolu bulmalıyız. Öfkemizi, isyanımızı, her yerde, her koşulda dile getirmeliyiz. Adaletin değil adaletsizliğin egemen olduğu mahkemelere kitleler olarak akın edelim. İşimizi, gücümüzü, tatilimizi, her şeyimizi bırakıp; adaletsizliğin kurban seçtiği namuslu, vicdanlı insanlarımıza destek olmaya gidelim. (En yakın tarihli yargılamalardan biri 18 Haziran Pazartesi günü Çağlayan Adliyesi’nde görülecek olan Odatv duruşmasıdır. Ben ne yazık ki orada olamayacağım. “Sanatçılar Girişimi”miz adına, bu girişimin doğal katılımcısı olan bütün sanatçı dostlarımızı, aydınlarımızı, vicdan sahibi herkesi orada bulunmaya çağırıyorum. Orada çok büyük bir katılım sergileyelim.) Adaletsizliği, zalimliği, kanunsuzluğu geriletmenin, yenilgiye uğratmanın yolu, ona her yerde, her olanağı kullanarak karşı çıkmak, karanlık içyüzünü korkusuzca gözler önüne sermektir. Bunu yapabildiğimiz ve sürekli kılabildiğimiz ölçüde zalimin ve zulmünün hiç de görüldüğü kadar, sanıldığı kadar kudretli olmadığı, devrilmesine bazen bir fiskenin bile yetebileceği görülecektir... ??? Kendimden söz etmekten utanırım. Fakat bu yazının son satırlarında kendimden de söz ederek başta Türkiye sorumluları olmak üzere Avrupa Birliği’nin, Avrupa Parlamentosu’nun yöneticilerine, Batı Avrupalı yazar ve sanatçı örgütlerine seslenmek istiyorum. Lotus, Puşkin ödülleri başta olmak üzere uluslararası ödülleri olan, şiirleri dünyanın belli başlı bütün dillerine çevrilmiş olan bir şairim. Ülkelerinizde yıllarca yaşadım. Bunlardan kimileri sürgünlük yıllarıydı. Fakat Türkiye hiçbir zaman, hiçbir dönemde uygar, hümanist, laik Batı’nın bir parçası olmaktan bu ölçüde koparılıp uzaklaştırılmadı. Bugünkü siyasal iktidarın asıl ve tek amacının bu olduğunu göremeyecek kadar sağduyunuzu, kendi değerlerinize inancınızı yitirmiş olabilir misiniz? Türkiye’de cezaevlerinden yükselen çığlıklara kulaklarınızı daha ne kadar süre tıkayacaksınız? Eveleyip gevelemeden, insanca, uygarca, ödün vermeksizin ve ciddi yaptırımlarla bu ülkedeki insan hakkı ihlallerine ne zaman karşı çıkacaksınız? Tabii eğer, Türkiye’nin tümüyle kaybının evrensel insan hakları adına ne kadar büyük bir kayıp olacağının bilincindeyseniz ve bu evrensel değerler sizler için henüz bir anlam taşımaktaysa... AKADEMİSYENLER TEPKİLİ Bakan Şahin’e protesto Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Koç Üniversitesi’nde katıldığı sempozyum sırasında bir grup kadın tarafından protesto edildi. Şahin’i kürtaja dair tutumu nedeniyle protesto eden 4 kadın, Şahin’e “Yarın olacak tüm kadın ölümlerinden sorumlu olacaksınız” dedi. ‘Anne ölümleri hızla artacak’ ? Kürtajın yasaklanmasını karşı olduklarını söyleyen akedemisyenler, “Kürtajı yasaklamak demek, kadınlara zulüm etmek demektir. Bu yasaklama kendini zaman içinde acı bir şekilde gösterecek” dediler. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ, Ankara ve Hacettepe üniversitelerinin, kadın çalışmaları alanındaki akademisyenleri hükümetin kürtaj düzenlemesine tepki gösterdi. Ankara Üniversitesi (AÜ) Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi adına yapılan açıklamada, “Kürtajı yasaklamak demek, kadınlara zulüm etmek demektir. Bu yasaklama kendini zaman içinde acı bir şekilde gösterecek. Sonuna kadar bu yasağa karşıyız ve ‘Kürtaj yasağı öldürür’ diyoruz. İktidarı gelecekteki kadın ölümlerinin, çocuk sakatlıklarının, kadın intiharlarının sorumluları olarak ilan ediyoruz” denildi. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sabahat Tezcan, “Her yöntem her kadına uygun değildir. Romanya’da kürtaj yasaklandı ve anne ölümleri jet hızıyla arttı. Ayrıca tecavüz sonucu oluşan gebeliğin doğumla sonlanmasına teşvik eden Bakan Recep Akdağ, o çocuğa bakılacağını açıkladı. O çocukların damgalanmasını nasıl engelleyeceksiniz” dedi. AÜ İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nahide Bozkurt da, kürtajın zamanlamasıyla ilgili kesin ve değişmez bir tutumun olmadığını, Müslüman bilginlerin ceninin şekil almadan önceki halinin kürtaj olabileceğini dile getirdikleri söyledi. ODTÜ Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yıldız Ecevit ise uluslararası insan hakları standartlarının üreme hakkını; yaşam, sağlık, özel hayatın gizliliği ve ayrımcılığa karşı haklar bağlamında ele aldığına dikkat çekti. AÜ Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Türkan Sancar, düzenlemenin kırsal kesimdeki anneleri etkileyeceğini, töre cinayetlerinin artacağını, kürtaj sektörünün doğacağını kaydetti. ilgili ama TÜSİAD gibi bir kurumu da çok zedelediğini, itibarsız hale getireceğini de düşünüyorum. Dolayısıyla belki görev süresi bitecekken yerine başka birisi bulunmadığı için adeta uzatmaları oynayan TÜSİAD gibi kurumun bu konuşmalar karşısında alacağı tavır bence çok daha önemli” dedi. Kürtajın artmasına yol açan sebeplerden birisinin de belki medyadaki, dizilerdeki kötü örneklerin çoğalması olabileceğine işaret eden Başbakan Yardımcısı Arınç, kendilerinin yayın ilkeleri açısından dizileri, programları denetlediklerini, önceden durdurma imkânlarının olmadığını söyledi. Behzat Ç. dizisine ilişkin bir soru üzerine de Arınç, dizi hakkında şikâyetler olduğunu belirterek, “Bu polisiye bir dizidir deniliyor ama elinde her gün kadehlerle, bir savcıyla, evlilik dışı ilişki yaşayan insanın ne yaptığını, kime örnek olduğunu benim düşünmem gerekmez mi?” dedi. ‘Behzat Ç. kime örnek?’ ÖYM’ler de pakette olacak ANKARA (AA) Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, özel yetkili mahkemelerle ilgili, “Kalkacak mı, başka şekil mi alacak, yetkileri mi sınırlanacak henüz ortada yok ama bir çalışma var. Adalet Bakanlığı’nın sorumluluğunda bu çalışma sürüyor” diye konuştu. AA Editör Masası’na konuk olan Atalay, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 250. maddesinde yapılması gündemde olan değişiklik hakkında konuştu. Özel yetkili mahkemelerle ilgili biriken genel anlamda bazı sorunlar olduğunu ifade eden Atalay, Adalet Bakanlığı tarafından konuya ilişkin çalışmaların sürdüğünü belirtti. Atalay, “Bu çalışma bitince ya üçüncü pakete ya dördüncü pakete dahil olacak” dedi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da bir televizyon programında “yetkinin sınırlandırılması”na değindi. Arınç, “Görebildiğimiz kadarıyla özel yetkili mahkemeleri tamamen kaldırmak elbette mümkün değil” diye konuştu. ‘GİZLİLİK TAAHHÜTNAMESİ’ MEB değil sanki MİT SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), tüm personele, “Bakanlıkta edindiğim gizlilik arz eden her türlü bilgiyi sır gibi saklayacağım, incelemeleri veya yararlanmaları amacıyla üçüncü kişilere aktarmayacağım” ifadelerini içeren taahhütname imzalatıyor. Ayrıca, kurum internet hattı üzerinden “gazete ve forum gibi sitelerde bakanlığı küçük düşürücü yorumlar yazmak” yasaklanıyor. MEB Bilgi İşlem Grup Başkanlığı, 29 Mayıs 2012 tarihinde birim amirliklerine, tüm personele imzalatılması için 11 maddeli “Bilişim Sistemleri Kullanım Taahhütnamesi” gönderdi. Eğitimİş Genel Başkanı Veli Demir, 14 Haziran’da MEB’e gönderdiği yazıda, taahhütnamenin personele “kamu gücü suiistimal edilerek zorla imzalatıldığı” gerekçesi ile iptal edilmesini istedi. Sema Tülbentçi toprağa verildi SHOES & BOOTS ? İstanbul Haber Servisi İTÜ Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sema Tülbentçi (64), Teşvikiye Camii’nde cuma namazının ardından kılınan cenaze namazından sonra Kilyos Mezarlığı’nda toprağa verildi. Cenaze törenine, Sema Tülbentçi’nin kız kardeşi Aysel Öymen ile eşi gazeteci ve eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, eski Meclis Başkanvekili Memduh Ekşi, eski CHP Milletvekili İlhan Kesici, İTÜ Dekanı Prof. Dr. Sadriye Küçükbayrak aralarında bulunduğu öğretim üyeleri ve yakınları katıldı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle