23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MAYIS 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 11 Apartmanlarda kavgalara neden olması beklenen ‘pay ölçer’ zorunluluğuna uymayanlara idari yaptırım var Her İktidar Düşer Anketlerin AKP’nin oylarını arttırdığını gösterdiği, iktidar süresini uzatmak için “yeni anayasa” hazırlıklarının yapıldığı bir dönemde “Her İktidar Düşer” başlıklı bir yazı yazmak, en azından, tebessüme neden olabilir. Sarakaya alınabilir, alaylı bakışlara yol açabilir. İyimserlik ya da yürek soğutma olarak da yorumlanabilir. Aslında bu başlık yirmi yedi yıl kadar önce Milliyet’te yazdığım bir köşe yazısının başlığıdır. (21 Temmuz 1985, Milliyet). Yıl 1985 ANAP, TBMM’de büyük çoğunluğa sahip; Özal en parlak dönemini yaşıyor, Evren halkın yüzde 92 oyuyla Cumhurbaşkanı seçilmiş, yalakalığın, övgünün düzeyi günümüzü aratmayacak boyutta... Böyle bir ortamda “Her İktidar Düşer” başlıklı yazı herhalde bir süre alay konusu olmuştur. Aslında her iktidarın düşmesi toplumsal bir kanundur. Tıpkı yerçekimi ile her cismin düşmesi gibi... İktidarın düşeceğini söylemek bir kehanet, bir önbili değil gerçeğin ifadesidir; önemli olan iktidardan düşüş şeklini ve tarihini belirlemektir. Temennim, beklentim, gelecek genel seçimde halkın oyu ile AKP’nin iktidardan uzaklaştırılmasıdır. Başarısız iktidarlar, baskıcı bir düzen kurmaya kalkışsalar da sonuçta iktidardan düşerler. Baskının partizanlığın şiddetlenmesi bir yerde sona yaklaşıldığının da göstergesidir. ??? AKP’nin oy yitirmesine yol açacak nedenleri şöyle özetleyebiliriz. Ekonomik nedenler... AKP’nin, yapay bir şekilde yaratılmış ve kötü yönetilmiş bir ekonomik kriz sonrası iktidara gelmesi, dünya ekonomik konjonktürünün elverişli olması, borçlanma olanakları, özelleştirme gelirleri, yoğun bir propaganda, AKP’nin ekonomi alanında başarılı olduğu izlenimini geniş bir kesimde yaratmıştır. Ancak yolun sonu gözüktü, hanehalkı borç düzeyi yükseldi, geniş bir vatandaş kitlesi tüketici kredisi, kredi kartı yoluyla geleceğini, gelecekteki gelirinin büyük bölümünü tüketti. Yurtdışından kredi olanakları daraldı, özelleştirme gelirleri savurganca kullanıldı, kamuda satılacak orman arazileri dışında çok az şey kaldı; taşınmaz mal (gayrimenkul) piyasasında balonlar oluştu. Mevcudu tüketmenin, rant yaratmanın, borçlanmanın sonuçları ekonomide yaşanmaya başlanacaktır. Yavaşlayan büyük kriz, artan işsizlik, genişleyen bütçe açıkları, takipteki kredilerin tehlikeli boyutlara ulaşması, gayrimenkul piyasasında durgunluk, tutturulmayan enflasyon hedefi... Kötümser tahminler gibi görünen bu öngörüleri yakın bir gelecekte yaşamaya başlayacağız. Yaşam tarzına müdahalenin yarattığı tedirginlik hatta korku... AKP’nin kendi yaşam tarzını, ister mahalle baskısı, ister idari baskı, kamu baskısı olarak nitelendirin, yaygınlaştırmaya, zorlamaya çalışması, özellikle laik kesimde bir tedirginlik yaratmıştır. Yargıya olan güvenin giderek azalması... Yargının, yürütmenin hatta bir cemaatin denetimine girdiği kanısı, geniş bir kesimde güvensizlik yarattı. Uygulamalar da bu güveni iyice zedeledi. ??? Günümüz Türkiyesi’nde ileri demokrasi, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı alalaması altında hukukun temel kuralları, ilkeleri ihlal edilmeye, bozulmaya başlandı. 1215 Magna Carta’dan (Büyük Ferman) bu yana kabul görmüş ilkeler bile bir yana itildi. Bunların birkaçını anımsatalım: “Hiçbir yargı makamı, herhangi bir kimseyi doğru ve güvenilir kanıtlar ortaya koymadan dava edemez. Yasalara uygun olarak verilen bir karar olmadıkça hiçbir özgür kişi tutuklanamaz, hapse atılamaz. Hakkı, adaleti geciktirmeye kimsenin hakkı yoktur.” Günümüz uygulamalarına bakıldığında 1215’te getirilen ilkelerin dahi yaşama geçirilmediği görülüyor. Güven azlığı, güven yitirilmesi, korku yanı sıra tepki de doğurmakta ve korkuyu oyla yenmek eğilimi güçlenmektedir. Dış politikada emperyalizmin sözcülüğü... Türkiye’nin Ortadoğu’da ABD’nin sesyayarlığına, hatta taşeronluğuna soyunması, diyet, minnet borcu ödemeye kalkışması, en azından bağımsızlıktan, ulusal egemenlikten yana olanlarda AKP’ye karşı birleşme eğilimini güçlendirmiştir. Partizanlığın, tarafgir davranmanın, ayrımcılığın yarattığı karşıt akım... Hemen her alanda, kucaklama söylemi altında, ayrımcılık, partizanlık, taraf tutma, dışlama, ötekileştirme, AKP karşıtı akımları güçlendirmektedir. Vatandaş, kayrılanlarla dışlananlar arasındaki farkı, keyfiliği, adaletsizliği görmektedir. Haksızlık her zaman karşıt gücü oluşturur. Yolsuzluk, vurgun söylentileri... Halk arasında iktidara yakın olanların yolsuzlukları yaygın söylentidir. İstanbul’da yükselen her gökdelenle ilgili paylaşım konusunda söylenti vardır. Bunlar doğru veya yakıştırma olabilir. Unutmamak gerekir ki söylentinin yaygınlaşması olayın vukuundan beterdir. Bu nedenlere eklentiler de yapılabilir, kısa dönemler hariç, zamanla başarısız, baskıcı, iktidarların tarihin karanlığında yer aldıkları ve alacakları kuşkusuzdur. Haraç gibi ceza geliyor FATMA KOŞAR Yasanın adı “Enerji Verimliliği Kanunu” ve ilgili yönetmelik. Kamuoyunun ayrıntıları konusunda pek bilgi sahibi olmadığı yasa, aslında 2007’de çıktı. Yasa çıkınca merkezi ısıtma kullanan binalara “pay ölçer” satmayı hedefleyen büyük birkaç şirket de hemen Türkiye piyasasına girdi. Ancak şirketlerin yasayı ve ısı tasarrufu hedefini anlatma çabası ticari çıkar çabası olarak algılanınca ve dönemin Bayındırlık Bakanlığı, bugünün Enerji Verimliliği Dairesi’ni devralan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yasayı anlatmayınca binalarda kavga ve para cezaları kaçınılmaz oldu. Çünkü Enerji Verimlilik Kanunu ile ilgili yönetmelik merkezi ısıtma kul ? Sadece İstanbul’da 275 bin merkezi ısıtma kullanan bina var. Türkiye genelinde ise 1 milyon 800 bin. Bu dairelerde yaşayan milyonlarca kişinin bir hafta öncesine kadar uygulamadan haberi yoktu, ancak verilen süre 2 Mayıs’ta doldu. Bundan sonra pay ölçeri olmayan binaların yönetimlerine yasaya muhalefetten para cezası kesilebilir. Bina sakinleri yasaya uyulmadığı ve kendilerinden fazla ısınma parası istendiği gerekçesiyle aidat ödemeyebilecek. lanan binaların 2 Mayıs 2012’ye kadar “pay ölçer” taktırmasını zorunlu hale getirdi. “Pay ölçer”, özetle; bina sakinlerinin dairesinde tüketimine göre para ödemesini ve ısıyı belirli bir düzeyde tutabilmesini sağlıyor. rıklığı yaşadılar. Şimdi ise montaja yetişemiyorlar. Bakanlıkça da yetkilendirilen bu şirketlerden Brunata Enerji Genel Müdürü Efe Özgören, “Üretim kapasitesi konusunda sorun yok. Yetişiriz. Ama montaj için ekipler kurmamıştık. Zaten satış yapılamadığı için şirketler çok sıkıntı çekiyordu. Şimdi ise montaj sorunu var. O ekipleri de artık sezona yani peteklerin yanacağı kasım ayına kadar yetiştiririz” dedi. Özgören’e göre, İstanbul’daki 475 bin dairenin sadece 70 bininde “pay ölçer” var. Bu evlerin yüzde 75’inin havaların soğuyacağı kasıma kadar pay ölçer taktırması bekleniyor. Yasaya uyulmasından binaların yönetimleri sorumlu. Dolayısıyla herhangi bir denetim olasılığında idari yaptırım, yani 1600 liraya kadar çıkabilecek para cezası da onlara kesilecek. Ancak bina yöneticileri açısından en büyük ceza muhtemelen bina sakinlerinin ısınma parasına isyan ederek bu parayı ödememesi olabilecek. Çünkü bina sakinleri bu yasa Şirketler bekliyordu Türkiye için yeni olsa da pek çok ülkede bilinen bu cihazları, 2007’de yasa çıkınca Türkiye’ye getiren ve üretim için kolları sıvayan Brunata Enerji, Techem ve İsta şirketleri geride kalan yıllarda düş kı ya uyulmadığı ve kendisine haksızlık edildiği gerekçesiyle aidat yatırmayabilecek. Özgören, bu noktada suç duyurularının da yaşanmasının olası olduğunu belirtti. Apartman toplantılarına katıldığını ifade eden Özgören “İnsanlar ortak su parası için kavga ediyordu. Şimdi sıra ısınma parasında. Aslında pek çok insan adil paylaşım olmadığını düşünüyor. Şimdi bütün yapacakları kanuna aykırı aidat toplandığını iddia etmek” dedi. Özgören, pay ölçerin takıldığı binalarda yüzde 40’a varan bir tasarruf yapılabildiğini de sözlerine ekledi. Şirketlerin kur riski büyük ANKARA (ANKA) Şirketlerin kur riskini gösteren net döviz pozisyonu açığı 2011 sonu itibarıyla bir önceki yıla göre yüzde 31 artarak 122 milyar 654 milyon dolara yükseldi. 2011’de şirketlerin kısa vadeli net döviz pozisyonu açığı 972 milyon dolardan 16 milyar 244 milyon dolara ulaştı. DAİRE BAŞINA MALİYET EN AZ 600 TL Yükümlülük arttı varlıklar azaldı Merkez Bankası’nın verilerinden yapılan hesaplamaya göre, 2011 sonunda şirketlerin döviz yükümlülükleri önceki yıla göre yüzde 13 artışla 207 milyar 745 milyon dolara ulaşırken, döviz varlıkları yüzde 5 azalışla 85 milyar 91 milyon dolara geriledi. Böylece 2011 sonu iti Fuarda 1.2 milyar dolarlık satış annoverMesse Sodeks Fuarcılık tarafından düzenlenen ISKSODEX 2012 dün sona ererken yabancı alım heyetleriyle 1.2 milyar dolarlık ihracat bağlantısı yapıldığı açıklandı. İklimlendirme, tesisat ve soğutma sektörünün buluşması olan ISK SODEX 2012’yi yerli ve yabancı 82 bin 287 kişi ziyaret etti. Geçmiş yıllara göre yabancı ziyaretçi oranı yüzde 15 arttı. HannoverMesse Sodeks Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Murat Demirtaş barıyla şirketlerin döviz yükümlükleri ile varlıkları arasındaki farkı gösteren net döviz pozisyonu açığı (kur riski) 122 milyar 654 milyon dolar oldu. Şirketlerin kur riski 2003’ten 2011 sonuna kadar olan 9 yıllık dönemde 5 kat artış gösterdi. Bu dönemde şirketlerin döviz varlıkları yüzde 182, yükümlülükleri ise yüzde 310 oranında arttı. Kur riski 2003’te 20 milyar 490 milyon dolar iken 2010 sonunda 93 milyar 534 milyon dolar düzeyine yükselmişti. Şirketlerin kur riski, 2011 yılının 1. çeyreğinde 111 milyar 813 milyon dolar, 2’nci çeyreğinde 124 milyar 452 milyon dolar, 3. çeyreğinde 128 milyar 801 milyon dolar düzeyinde gerçekleşmişti. Brunata Genel Müdürü Özgören’in verdiği bilgiye göre, ‘pay ölçer’in Bakanlıkça yetkilendirilen şirketlerden alınması zorunlu değil. Piyasada farklı ömür garantisi ve farklı fiyatlarda cihaz satılmakla beraber ortalama fiyat petek başına 100 lira ediyor. Özgören, ısı kontrolü için akıllı termostatik bir cihaz ile taksimetre gibi pay ölçen sayacın ayrı ayrı monte edildiğini ifade etti. Bu iki cihazın fiyatı 100 lira, kullanım ömrü 20 yıl. İstanbul başta olmak üzere Türkiye’de standart konutlarda ortalama 6 petek bulunduğunu kaydeden Özgören, dolayısıyla daire başına maliyetin ortalama 600 TL olduğunu kaydetti. Özgören, daire başına 600 lira hesaplandığında bu cihazların 1.5 yıl içinde kendini amorti ettiğini söyledi. H iklimlendirme, tesisat ve soğutma sektörünü bir araya getiren Uluslararası Isıtma, Soğutma, Klima, Havalandırma, Yalıtım, Pompa, Vana, Tesisat, Su Arıtma ve Güneş Enerjisi Sistemleri Fuarı’na (ISK SODEX 2012) 1.300’ün üzerinde firmanın katıldığını anımsattı. Murat Demirtaş, yabancı alım heyetleri sayesinde 1.2 milyar dolarlık ihracat bağlantısı yapıldığını kaydederken sektörün ihracatının son 9 yılda 7 kat artarak 4.5 milyar dolara yükseldiğini ifade etti. O şimdi 80 yaşında… Ama hâlâ bir genç kız… Atatürk’e, Cumhuriyet’e, değerlerine âşık… Biz de ona... 1932 yılının Mayıs ayının cemresiyle başladı öyküsü… Hıdrellez’le beraber… Onun için Zeren çiçeğinin ismini verdiler. Şermin de koymayı düşünmüşler adını ama içinde ‘şer’ olduğundan ‘hayırlı’ görmeyip vazgeçmişler. Oysa bilselerdi ki dedemiz, ninemiz, ismi şer de, hayır da olsa, insanların en erdemlilerinden, en iyilerinden biri oldu dünyaya getirdikleri kız çocuğu… Sonra da, Tanrı’ya şükür, bizim anamız... O yılların yoksulluğunda okudu küçük Zeren… Annesinin, babasının bonkörlüğüne denge getiren çabalarıyla… Aydın bir Cumhuriyet kızı oldu, eczacı oldu, yurttaşlarına “layıkıyla” hizmet etmek, gecegündüz çalışmak, kazandığının vergisini gocunmadan, kaçırmadan vermek için... 3 çocuk yetiştirdi aynı değerlerle donanmış, 3 yurtsever... 65’ine kadar yüksünmeden çalıştı. Emekli olduktan sonra gitti bir mahalle eczanesi açtı. Yenişehir’in Zeren Eczanesi’nden, Camlıkahve’nin Güneş Eczanesi’ne... Zeren ablalığa, eğitmeye, yol göstermeye devam etti. Nöbet tuttu, etrafına, dost, kardeş bildiği müşterilerine muhabbet ve ışık saçtı. Bağımsızlığına o kadar düşkündü, ki hâlâ öyle, seksenmeksen demez, tek başına yaşar köyünde kedileriyle, köpekleriyle… 65’inden sonra çekinmedi, korkmadı; araba sürmeyi öğrendi, ehliyet aldı. Damadı, gelinleri oldu, dört de torunu… İkisi kız, ikisi erkek… Irmak ve Side ninelerinin yolunda, çağdaş, aydınlık, güzel… Tan ve Alp; yetenekli ve yakışıklı... Sabancı: Ortaklığa başlarken egonuzu kapıda bırakın Ekonomi Servisi Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, dünyaca ünlü Massachusetts Institute of Technology (MIT) Üniversitesi Sloan İşletme Fakültesi’nde düzenlenen İnovatif Liderler Serisi kapsamında bir konferans verdi. Sabancı, Türkiye’nin son otuz yıllık çerçevesinde, kariyerindeki kilometre taşlarını ve tecrübelerini katılımcılarla paylaştı. Sabancı Topluluğu’nun Hacı Ömer Sabancı tarafından kurulduğunu ve 1967’de Hacı Ömer Sabancı’nın ölümünden sonra, şirketin yönetimini Sakıp Sabancı’nın üstlenip bu görevi 38 yıl boyunca sürdürdüğünü belirten Güler Sabancı, Sakıp Sabancı’nın, şirketin dönüşümünü gerçekleştirdiğini ifade etti. Sabancı, deneyimlerinin bır kısmını şu sözlerle paylaştı: “1985’te, 30 yaşında, Kordsa’nın genel müdürü oldum. 1980’ler Sabancı için birlikte çalışma ve işbirliği dönemiydi. Türkiye dışa açıldıkça biz de onun izinden gidiyorduk. Yüzde 5050 bir uluslararası ortaklığa ilk kez seksenli yıllarda girildi. Ortaklık görüşmelerini ben yürüttüm. Uzlaşma becerilerinin önemini ilk elden öğrendim. Ortaklıklarda en kötü senaryoyu beklemelisiniz, ancak en iyisi için hazırlık yapmalısınız. Ortaklık bir takım oyunudur... Bir ortaklığa girerken egonuzu kapıda bırakmalı, projeye güvenmelisiniz.” Annemiz, ninemiz, 80 yaşında… Ama hâlâ bir genç kız… Atatürk’e, Cumhuriyet’e ve değerlerine âşık… Biz de ona... Güzel insan, Sevgili annemiz ZEREN TÜZÜN 80. YAŞ GÜNÜN KUTLU OLSUN Seni çok seviyoruz, Senin çocukların olmakla gurur duyuyoruz. C MY B Ekonomi Servisi Maliye Bakanlığı’nın 6 numaralı Kurumlar Vergisi Tebliği, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Yazılım ve ArGe faaliyetlerinde elde edilen kazançlarda kurumlar vergisi istisnasının kapsamı genişletilirken, istisna süresi 31 Aralık 2013 tarihinden 31 Aralık 2023 tarihine uzatıldı. Tebliğ şunları içeriyor: ? AB’ye tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar, serbest bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin kazançları gelir veya kurumlar vergisinden müstesna olacak. ? Tam mükellef varlık kiralama şirketleri tarafından yurtdışına A R G E Y A T IR IM L A R IN A T E Ş V İK ihraç edilen kira sertifikalarından, vadesi 5 yıl ve daha uzun olanlara sağlanan gelirlerden vergi kesintisi yapılmayacak. ? Portföyü Türkiye’de kurulu borsalarda işlem gören altın ve kıymetli madenlere dayalı yatırım fonları veya ortaklıkların kazançlarından vergi alınmayacak. ? Serbest bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az yüzde 85’ini yurtdışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler gelir vergisinden müstesna tutulacak. Bu oranı yüzde 50’ye kadar indirmeye ve kanuni seviyesine kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulu yetkili olacak. Alp, Tan, Aydan, Tunca Irmak, Güner, Meriç Side, Dilek, Merih C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle