17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 MAYIS 2012 PERŞEMBE [email protected] 14 KÜLTÜR SİNEMA TARİHÇİSİ VE ÇEVİRMEN REKİN TEKSOY’U KAYBETTİK Erol Akyavaş’ın ‘Vav’ tablosuna 425 bin TL ? Kültür Servisi Sezonun son Çağdaş ve Modern Sanat müzayedesi olan ve önceki akşam gerçekleştirilen 20. Beyaz Müzayede’de Erol Akyavaş’ın İslami felsefe düşüncesini yansıttığı resimler serisinden 1984 tarihli ‘Vav’ isimli tablosu 425 bin TL çekiç fiyatı ile alıcı buldu. Katalog ön kapak resimlerinden, Taner Ceylan’ın 2008 tarihli ‘Nirvana’ adlı tablosu ise 250 bin TL’ye satılarak müzayedenin en pahalı ikinci eseri oldu. Bir kültür şövalyesiydi Kültür Servisi Bir süredir organ yetmezliği nedeniyle yoğun bakımda olan sinema tarihçisi, çevirmen, yazar Rekin Teksoy Antalya’da 84 yaşında yaşamını yitirdi. Teksoy Antalya’da dün toprağa verildi. Saint Michel Fransız Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Teksoy, Roma Hukuk Fakültesi’nde doktorasını yaptı. İtalyan devlet radyo ve televizyon kurumunda (RAI’de) hem redaktörlük, hem de sunuculuk yapan Teksoy, 30 yaşında Türkiye’ye döndü. 1960’ların özgürlük ortamında yayımlanan Yön dergisinde başladığı sinema yazılarını dönemin Sosyal Adalet, Ataç, Sinematek’in yayın organı Yeni Sinema gibi dergilerinde sürdürdü, sonradan Hürriyet Gösteri’de de yazdı. Sinematek Derneği’nin kuruluşunda yer aldı ve ikinci başkanlığını da üstlendi. 1970’li yılların başında yayımlanan Meydan Larousse ansiklopedisinin sinema bölümünü hazırladı ve Ramazan Arkın’ın sahibi olduğu, ansiklopediciliği benimseyen Arkın Yayınevi tarafından hazırlanan Sinema Ansiklopedisi’yle Cumhuriyet Ansiklopedisi’nin yayın yönetmenliklerini yaptı ve çeşitli maddelerini de yazdı. Ayrıca Larousse Gastronomique’in de Türkçe basımının danışmanlar kurulunda yer aldı. Rekin Teksoy, her ne kadar sinema yazarlığı ve tarihçiliğiyle tanınsa da, pek çok önemli yazarın klasikleşmiş eserlerini Türkçeye çevirdi. Bu çevirileri arasında Dante’nin “İlahi Komedya”, Giovanni Boccaccio’nun “Decameron”, Niccolo Machiavelli’nin “Prens”, Friedrich Engels, Karl Marx’ın “Komünist Parti Manifestosu”, Goldoni’nin “İki Efendinin Uşağı”, Italo Calvino’nun “İkiye Bölünen Vikont”, Milan Kundera’nın “Anahtar Sahipleri”, Pavese’nin “Yoldaş”, Buzzati’nin “Büyülü Öyküler”, Fallaci’nin “İnşallah”, Pier Paolo Pasolini’nin “Teorema” isimli kitapları da bulunuyor. Teksoy, ayrıca Fellini’nin “8,5”unu da çevirdi. Yazdığı “Rosa Lüksemburg” adlı oyunu, Küçük Sahne’de uzun süre sahnelenen Teksoy’un en önemli yapıtlarından biri de 2005’te yayımlanan “Rekin Teksoy’un Sinema Tarihi” adlı kaynak kitaptır. Bu yapıt, arka kapağında belirtildiği gibi “Bugüne kadar Türkiye’de yazılmış ve yayınlanmış en kapsamlı sinema kitabı” olarak anılır. Uzun süre TRT 2’de “Sinema ve Edebiyat” programı yapan Teksoy, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Sinema dersleri veriyordu. Rekin Teksoy, “Decameron”unun tam çevirisiyle İtalya Cumhurbaşkanı Kültür Şövalyeliği’ne, “İlahi Komedya” çevirisiyle İtalyan Senatosu Çeviri Ödülü’ne değer görülmüştü. Teksoy ayrıca “İki Efendinin Uşağı” çevirisiyle Avni Dilligil En İyi Çeviri Ödülü’nün ve Çeviri Derneği’nin verdiği Yaşamboyu Başarı Ödülü’nün de sahibiydi. Teksoy, SİYAD onursal üyesiydi. 2009’da gazetemize verdiği röportajda çevirmenliği Don Kişotluğa benzeten Rekin Teksoy şöyle demişti: “Umarım 60 yıllık çeviri hayatım boyunca, masumane ihanetlerim yazarların hoşgörü sınırları içinde kalabilmiştir.” ‘Yaşayan, Savaşan Osmanlı ve Dioramaları’ ? Kültür Servisi Dünyanın sayılı maket, diorama ve savaş malzemeleri koleksiyonerlerinden Nejat Çuhadaroğlu’nun Yıldız Sarayı’nda açtığı “Yaşayan, Savaşan Osmanlı ve Dioramaları” konulu sergisi ziyaretçilerini bekliyor. Yıldız Sarayı Vakfı’nın 30. yıl kutlamalarıyla birleşen sergide, 14531923 arası döneme ait ve Nejat Çuhadaroğlu tarafından bizzat tasarlanan ve yapılan maketler de yer alıyor. Sergi, 6 Haziran’a kadar gezilebilecek. n a d ’ D A SİY n i ç i y o s Tek açıklama İYAD Rekin Teksoy ile ilgili dün bir açıklama yayımladı. “Sinema yazarlığının ülkemizdeki öncülerinden ve duayen isimlerinden, derneğimizin onursal üyesi Rekin Teksoy’u kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz” diye başlayan açıklamada, “Sinemanın salt bir eğlence aracı olmadığını, ama bununla birlikte “bulutların üstünde yer alan” yüksek ve erişilmez bir sanat olarak da kabul edilemeyeceğini ısrarla vurgulayan Teksoy, çalışmalarında yedinci sanata sosyalist bir yorumla yaklaşmanın örneklerini ortaya koymuştu. Sinema Yazarları Derneği olarak, meslek büyüğümüz, ustamız, ağabeyimiz ve dostumuz, Yedinci Sanatın Şövalyesi Rekin Teksoy’un anısı önünde saygıyla eğiliyoruz” denildi. S ATAMAN’IN PROJESİ DÜNYAYI GEZECEK ‘Sılsel’e Büşra Ersanlı’dan katkı Kültür Servisi Çağdaş sanatçı Kutluğ Ataman’ın “Sılsel Türkiye’ye yazılmış mektuplar” adlı projesine KCK davası kapsamından tutuklu bulunan Prof. Dr. Büşra Ersanlı da yolladığı bir parçayla katıldı. Herkesin özlemini, isteğini bir kumaş parçasına dökerek örülecek bir gökyüzü oluşturulan performansa katılan Ersanlı, cezaevinden kendi diktiği bir tişört gönderdi. Ersanlı’nın hazırladığı kumaşta “özlem”, “özveri”, “özayar”, “özgüven”, “özdenetim”, “özyönetim” ve “özgür” kelimeleri yer alıyor. 18. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında üretilen proje daha birçok ortak gökyüzü inşa etmek üzere dünyanın çeşitli ‘Rembrandt ve Çağdaşları’ sergisi uzatıldı ? Kültür Servisi S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi’nin (SSM) ev sahipliği yaptığı “Rembrandt ve Çağdaşları – Hollanda Sanatının Altın Çağı” sergisi, gördüğü yoğun ilgi nedeniyle 17 Haziran’a kadar uzatıldı. Sergi, Rijksmuseum ile dünyanın önde gelen özel bir koleksiyonuna ait eserleri Türkiye’de ilk kez izleyicilerle buluşturuyor. Rijksmuseum Müdürü Wim Pijbes, Rijksmuseum’un bu kadar seçkin eseri bir arada ilk defa ödünç verdiğini belirtiyor. Sergide Rembrandt’ın yanı sıra, Hollanda resminin önde gelen 59 sanatçısına ait toplam 110 eser bulunuyor. Eserlerin tüm özelliklerini öğrenmek isteyenler için, 2 Haziran Cumartesi günü saat 15.00’te, Rijksmuseum Asistan Küratörü Anne Lenders rehberliğinde bir sergi turu düzenleniyor. Yasaklarla dolu, baskıcı bir dünyayı anlatan ‘Canavarlar Sofrası’nın yönetmeni Ramin Matin: AYŞEGÜL ÖZBEK ‘O dünyadan uzak değiliz’ gelişmelerden sonra tartışılır. Peki, bu yasaklardan sonra hangi yasaklar gelebilirdi, o zaman daha da saçma sapan yasaklara gittik. İlişkiler duyarsız, insani değerlerden uzak ve vicdansızlık filmde ön planda. Film, bu dönemi anlatmıyor gibi gelse de aslında günümüz ilişkilerine de yakın duruyor. Kesinlikle. Filmin senaryosunu yazarken buna çok özen gösterdik. Bir taraftan o dünyayı da aslında bizim bildiğimiz ve yaşadığımız gerçeğe yakın tutmak istedik. Zaten politik alt metinden önce filmin temelinde insani ilişkilerin sığlaşması ve duyarsızlaşma ön planda. Ve tüm bu sığlaşma olurken, bunu çok normal bir şeymiş gibi kabul edip bu konuda hiçbir şey yapmamamız ve ikiyüzlü davranmamız. Türkiye’de ‘1984’ gibi romanlar çok satanlar arasındadır, ama böyle bir film nedense yadırganabiliyor. Görsel olmasının etkisi mi, yoksa ‘insanlık bu noktaya gelemez’ düşüncesi mi sizce? Bu çok güzel bir soru. Bu yadırgama belki Türkiye’deki sinema kültürü, edebiyat kültürü kadar farklı alternatiflere ve tarzlara o kadar açık olmadığından da olabilir. Bir taraftan da bir kitapta okuduğunuz ve hayal ettiğiniz bir dünyanın görsel boyuta taşınması da korkutucu olabilir. Ama şunu söylememiz gerekir ki, filmde yaratılan görsel ve işitsel dilin de bunda çok etkisi var. Filmdeki ses tasarımı bu açıdan ön plana çıkıyor. Politik bir perspektiften de öte hikâyedeki insani çürümeyi dar bir yerden anlatıyoruz, ama aslında çok geniş açılımları var, bu çürümenin bizim şimdiki hayatımıza bu kadar yakın olması ve aslında insanlık bu noktaya gelir korkusu insanları yadırgamaya sürüklüyor. ülkelerini gezecek. “Sılsel Türkiye’ye yazılmış mektuplar” adlı performans, rivayete göre türlü baskılardan sokağa çıkamayan Süryanilerin gökyüzü özlemini gidermek için tavanlara yaptıkları “Sılsel” adlı turkuvaz renkli zikzaklardan oluşan dikdörtgen bir motiften yola çıkarak hazırlandı. 40. İSTANBUL MÜZİK FE STİVALİ ‘Goya’nın Duvar Resimlerinde Çoçuklar’ ? Kültür Servisi “Goya: Zamanının Tanığı” sergisine paralel olarak İstanbul Cervantes Enstitüsü, Pera Müzesi ve İspanya Ankara Başkonsolosluğu işbirliği ile “Goya’nın Duvar Resimlerinde Çoçuklar” başlığıyla Goya resimlerindeki çocuk figürleri üzerine bir konferans düzenliyor. Zaragoza Üniversitesi öğretim üyesi Arturo Anson tarafından verilecek konferans 2 Haziran Cumartesi günü saat 14.30’da Pera Müzesi’nde gerçekleşecek. Vedat Kosal anılıyor ? Kültür Servisi 3 Haziran 2001 tarihinde genç yaşta yaşamını yitiren dünyaca ünlü piyano virtüözü ve besteci Vedat Kosal, aramızdan ayrılışının on birinci yılında, Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesinde kurulan Vedat Kosal Müzik Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKOM) tarafından düzenlenen anma gecesi ve piyano resitali ile anılıyor. Piyano resitali, 3 Haziran Pazar günü, saat 19.00’da Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu’nda piyanist Güray Başol solistliğinde gerçekleştirilecek. Etkinlik ücretsiz. ve alışık olmadığı bir tarz. Bu tepkiler sürpriz değil. Son zamanlarda dünyanın gidiHerhangi bir ülke, herhangi bir zaman... şatıyla ilgili endişeye de yakın olması ve bu Bir akşam yemeğinde iki çift. Akşam nor endişenin bu kadar açık bir şekilde ifade mal başlamıştır, ancak zamanla tuhaflıklar edilmesi bence insanları sarstı. Belki film kendini gösterir. Komşularının sokağın insanların kendi içlerinde bastırdıkları ve ortasında polisler tarasorgulamadıkları duyguları fından öldürülmesi, zevk ve düşünceleri de ortaya çı? Antalya ve Ankara için çocuk dövmek olakarmış olabilir. ğandır. Resim yapmanın, festivallerinde ödüller alan Yer ve zamanın belli olsigara içmenin, hatta şemadığı filmde dilin İngilizfilm gösterimde. Seyirciye ce olmasını neden tercih etker yemenin yasaklandıbir antiütopya sunan ğı bir dünyanın içindetiniz? dirler... Filmi Türkçe çekseydik ‘Canavarlar Sofrası’nın Antalya Altın Portaözellikle Türkiye hikâyesi yönetmeni Ramin Matin, olarak algılanırdı ki yurtdıkal ve Ankara Film festivallerinden ödüllerle aslında filmdeki dünyadan şındaki festivallerde bazı sedönen ve şu sıralar gösyirciler dile rağmen filmi saçok uzak olmadığımızı, terimde olan “Canavardece Türkiye’ye yormak isTürkiye’deki son lar Sofrası” Türkiye için terdi. Bunun ötesinde İngilizbir ilk diyebileceğimiz gelişmelerin de bu dünyayı ce artık evrensel bir dil olmuş, türde, bir antiütopya, bir bütün diğer dillere sızmış bir yakın kıldığını söylüyor. distopya filmi. dil. Aslında İngilizce küreAma ekip, “Türkiselleşmenin dili, ama katıksız ye’nin ilk distopya filbir İngilizce de değil bu. O mini yapalım” diye yola çıkmamış. An yüzden, filmi çekerken karakterlerin başka talya’daki ilk gösteriminde seyirciler tara kökenlerden geldiklerini hissettirmek için fından tepkiyle karşılanan “Canavarlar aksanı ve İngilizce seviyesi farklı olan Sofrası”nın yönetmeni Ramin Matin, gü oyuncular kullanmak istedik. nümüz toplumuna dair bir hiciv yapma fik Film için bazı kitap ve filmlerden esinriyle yola çıktıklarını söylüyor. lendiğiniz söylenebilir mi? Film, Antalya’daki gösterim sonraEvet. Bunların başında ‘1984’ ve ‘Fahsı izleyenlerden büyük tepki aldı. Hatta renheit 451’ var. Onun ötesinde Buñuel ve bir kişi sansürlenmesini bile istemişti. Bu İonesco’nun absürd mizahı bizi etkiledi. Yatepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz? saklar konusunda da distopya türünde alışAntalya’da çok uç tepkiler aldık. Çok se tığımız yasakların ötesine nasıl geçebiliriz venler veya çok sert tepkiler verenler oldu. diye düşündük ve bunun sonucu saçma saBu beni mutlu etti, çünkü demek ki doğru pan, absürd yasaklara dayandı. Normal şeyler yaptık ve insanlar bundan etkilendi. distopya türünde alıştığımız yasaklar sanat, Ama aynı zamanda film, genel Türk izle edebiyat, sigara, alkol ki bunların artık ne yicisinin Türkiye’den beklemediği bir film kadar distopik oldukları son zamanlardaki Kültür Servisi İstanbul Kültür San at nen 40. İstanbul Müzik Festivali, bu Vakfı’nca düzenleakşam Haliç Kongre Merkezi’nde Ludwig van Beethoven açılıyor. Konser öncesinde, piyanist ’ın “9. Senfoni”siyle ve met’e festivalin Onur Ödülü sunulac besteci Hüseyin Serak. Festival, dünya sahnelerinde büyük başarılar elde eden genç kuşak şancılarımızı, insanlığın “eşitlik, özgürlük, kardeş lik” gibi yüce ülkülerini yansıtan ve müzik tarihinde anıtsal bir değer taşıyan görkemli “9. Senfoni”de buluşturduğu bir kon serle başlıyor. Bugün dünyanın birçok önemli operasında baş Büyükedes (soprano), Ezgi Kutlu (alt rol oynayan Simge ve Burak Bilgili (bas) ile Sascha Goe o), Cenk Bıyık (tenor) tzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ve Cemi’i Can Deliorman yönetiminde ki Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu, Beethoven’ın 1824’te tamamladığı Koral Senfonisi’ni seslendiriyor. Açılış 9. Senfoni’yle Müzik Festivali üç meydanda Kültür Servisi İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen ve bu yıl 40. yılını kutlayan İstanbul Müzik Festivali’nin açılış etkinlikleri, bu yıl Borusan’ın İstanbul’da üç meydanda kuracağı dev ekranlar aracılığıyla halka açık organizasyonla canlı olarak izlenebilecek. Açılış töreni ve konser yayını Kadıköy Caddebostan sahili ve Galata Kuledibi’nin dışında bu yıl ilk defa Bebek Parkı’ndan da aynı anda izlenebilecek. Geçen yıllarda sadece İstanbulluların değil, turistlerin de açık havada klasik müzik keyfini yaşadığı ve yoğun ilgi gösterdiği organizasyona Borusan Holding bu yıl 4. kez ev sahipliği yapıyor. Konser aynı zamanda Borusan Holding’in www.borusan.com adresli web sitesinden canlı olarak yayımlanacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle