23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 MAYIS 2012 PERŞEMBE dishab@cumhuriyet.com.tr 12 DIŞ HABERLER Erdoğan tampon bölge ve diğer seçeneklerin de gündeme gelebileceğini söyledi Suriye ile ipler koptu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Batılı ülkelerin ardından Türkiye de Suriye ile ipleri kopardı. Ankara, dünden itibaren 72 saat içerisinde Suriyeli diplomatların ülkelerine geri dönmelerini istedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Suriye’nin büyükelçisi burada yok, geçici maslahatgüzarı ile tüm büyükelçilik personelinin buradan ayrılmasına yönelik talebimiz iletilmiştir” dedi. Başbakan Erdoğan, Ankara Vilayetler Evi’ndeki Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu toplantısı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı’nın Suriyeli diplomatların Türkiye’den ayrılmasına ilişkin kararın anımsatılması üzerine, şunları söyledi: “Dışişleri Bakanlığı zaten gerekli açıklamayı yaptı. 30 Mayıs itibarıyla 72 saat içerisinde, şu anda zaten bildiğiniz gibi büyükelçi burada yok, geçici maslahatgüzarı Kadınlar Kim ki? Kürtaj fetvasına ses edene tahammül yok. “Bazı terbiyeden muaf tipler, Başbakan bu işlerle neden uğraşıyor diye soruyor” dedikten sonra RTE fırçayı sürdürüyor: “Bu ülkede her meselenin sorumlusuyum ben. Bir Başbakan olarak, hepsiyle ilgilenirim…” “Başbakan” olarak o her meseleyle ilgilenecek… Kadın, doğrudan taraf olduğu bir meselede ağzını açmayacak. Tabii ya… Kadınlar kim ki? Tiyatrocuların yediği fırçayı hatırladım, son azarı dinlerken… “Kimse bize mürebbiye gibi parmak sallamasın!” demişti Başbakan: “Siz kimsiniz? Her konuda otorite olduğunuzu iddia etme ehliyetini nereden alıyorsunuz? Tiyatro sizin tekelinizde mi?” Her konuda tek bir otorite var bundan böyle Türkiye’de: O da artık Recep Tayyip Erdoğan… “Her meseleyle ben ilgilenirim!” diye harbiden söylüyor. Kendi meselesinde ağız açmaya kalkana cevap hazır: “Sen kimsin ki?” “Başbakan vajina bekçiliğini yapmasın!” diyen kadına da sonuçta bu söylenmiş oluyor. Sağlık Bakanı Akdağ da arkadan sözü Başbakan’ın bıraktığı yerden alıp; kadın örgütlerini yekten yok varsayıyor. “Onların da görüşünü alırız, dinleriz” falan yok: “Kadın örgütleri Türkiye’yi temsil etmez!” Bitti. “Türkiye’yi”, “her meselenin biricik sorumlusu” olmak sıfatıyla çünkü sadece Başbakan temsil ediyor. D aha önce başlatılan yaptırımların farklı şekilde gelişebileceğini belirten Başbakan, “Bunu karara bağladığımızda yaptırımları da açıklarız ama sonuçta bu maslahatgüzar ve tüm Ankara Büyükelçiliği’ndeki görevlilerin buradan 72 saat içinde ayrılmaları talep edilmiştir” dedi. lattığımız yaptırımlar daha farklı şekilde gelişebilir. Zaten bunu karara bağladığımızda yaptırımları da açıklarız, ama sonuçta bu maslahatgüzar ve tüm Ankara Büyükelçiliği’ndeki görevlilerin 72 saat içinde ayrılmaları talep edilmiştir. 72 saat içinde de ayrılacaklardır.” Erdoğan, bir gazetecinin, “Suriye’den kaçan PKK’lilerin yakalandığı yönünde bilgiler var. Kayseri’deki olayın da Suriye’den kaçan ve Suriye Büyükelçiliği’nin tüm personeliyle birlikte buradan ayrılmasına yönelik talebimiz ve bu tabii özellikle Hula’daki 50’si çocuk 100 kişinin ne yazık ki tankla, topla öldürülmesi üzerine uluslararası camianın da ortak bir duyarlılığıdır. Zulme sessiz kalmak, rıza göstermek zulümdür. Zalimlerin yanında yer almak da aynen onlar gibi zalim olmaktır. Bunlara sessiz kalamazdık. Bundan sonraki süreçte de daha önce baş PKK’liler tarafından gerçekleştirildiği yönünde iddialar vardı. ‘Tampon bölge’ seçeneği daha yakın diyebilir miyiz” sorusuna da “Bunların hepsi gelişmelere göre atılacak adımlar ve bizim tüm ilgili birimlerimizle değerlendirmesi yapılarak ondan sonra alacağımız kararlardır. Şu anda bu konuyla ilgili aldığımız bir karar yok, alırsak bunu zaten açıklarız” yanıtını verdi. Bir başka gazetecinin “Uluslararası toplumun bu konuda daha kararlı olduğunu düşünüyor musunuz” sorusu üzerine de Erdoğan, Suriye’deki durum karşısında dünyanın sessiz kalmasının mümkün olmadığını vurguladı. Erdoğan, “Şu anda yanındaymış gibi görünenlerin bile yanında görünmesinin ben mümkün olmayacağına inanıyorum. Çünkü bu adeta kendilerini inkâr olur. Öyle bir şeye tahammül söz konusu olamaz” ifadelerini kullandı. BM gözlemcilerinin şefi Tümgeneral Robert Mood, Suriye’nin doğusundaki Deyr el Zor şehrinde önceki gün, elleri arkadan bağlı, yakın mesafeden başlarından vurulmuş 13 ceset bulduğunu duyurdu. BM gözlemci heyeti tarafından yapılan açıklamada, “Tümgeneral Mood, bu kabul edilemez eylem karşısında derinden sarsıldı” denildi. Suriye’deki Deyrel Zor’da 13ceset Çember daralıyor Dış Haberler Servisi Suriye’nin Hula kasabasında yaşanan katliamın ardından, Suriyeli diplomatları sınır dışı eden ülkelerin sayısı artıyor. ABD, Almanya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Fransa, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsviçre, İtalya, Japonya ve Kanada, Suriyeli diplomatları sınır dışı etme kararı aldı. Suriye’nin de karşı hamle olarak dün öğlen saatlerinde Hollanda maslahatgüzarını sınır dışı etme kararı aldığı ve Hollandalı diplomatların ülkeden ayrılması için 72 saat süre tanıdığı bildirildi. Uluslararası askeri müdahale tartışmaları da iyice alevlendi. Rusya, Çin ve ABD, müdahaleye karşı tutumlarını sürdürürken, Fransa ve Avustralya müdahaleden yana tavır koyuyorlar. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) daha önce iki kez Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ı kınama kararını veto eden Moskova ve Pekin bir kez daha müdahaleye karşı açıklamalar yaptılar. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Gennady Gatilov, “Güvenlik Konseyi’nin durumla ilgili herhangi bir önlemi değerlendirmesi için henüz erken olduğunu düşünüyoruz” derken Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Liu Veimin “Çin askeri müdahaleye karşıdır. Çözümünün temel yolu, hâlâ bütün tarafların Annan’ın arabuluculuk girişimlerini desteklemesidir” dedi. Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney de ABD’nin, daha fazla katliama neden olacağı gerekçesiyle Suriye’ye yönelik askeri müdahaleye karşı olmayı sürdürdüğünü ancak Suriye halkına “öldürücü nitelikte olmayan” yardım yapmaya devam edeceklerini belirtti. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ise BMGK’nin desteklemesi durumunda askeri müdahale seçeneğinin göz ardı edilemeyeceğini söyledi. Hollande, “Askeri müdahale dışlanamaz ama bunun için uluslararası hukuka saygı şart ve bu da BM onayını gerekli kılıyor” diye konuştu. Bu davayı çoktan kaybettik… Aslında bu davayı Başbakan’ın STK’ler ve kadın örgütleri karşısında “kadınerkek eşitliğine inanmadığını” söylediği gün kaybettik. Türkiye için geri dönüşsüz bir kırılma noktası olan 12 Eylül referandumuna gidilen aylardaydı… O zaman şöyle yazmıştım: “Yanına hiçbir sıfat eklenmeden tanımlanan ‘demokrasilerde’ böyle bir beyanda bulunan bir Başbakan, yerinde kalamaz. Kadın örgütleri; ‘üzüldük’, ‘kırıldık’, ‘vah vah.. hay Allah! Gördün mü bak?’ diyene kadar, örgütlenip yollara dökülür. Başbakanın kürsüde toplu tepkiye maruz kalmaksızın zaten böyle bir cümleyi tamamlamasına izin verilmez. Oracıkta ıslık kıyamet protesto edilir. İş bununla kalmaz. Hükümetteki kadın bakanlar ve başbakanın partisindeki siyasetçiler ayaklanır. Sağdan sola.. meclisteki tüm kadın millletvekilleri; kadın hareketini hiçe sayan bu deklarasyonu, siyasetteki varlık nedenlerini hedef alan ve aşağılayan ‘hakaret’ olarak algılayacaklarından, derhal kazan kaldırır. Olay, gazetelerin polemik sayfalarında kalmaz. Manşetlerden inmeyen ‘skandala’ dönüşür. ‘Kadınerkek eşitliğine inanmıyorum’ diyen bir Başbakan, ülkesinde bir daha kadın seçmenlerden oy alamaz.” (RTE Marka İçi Boş Demokrasi; Sağnak, 24 Temmuz 2010) Ama Türkiye uluslararası sistemin model aldığı bir “İslam demokrasisi” olduğundan, bunların hiçbirisi olmadı… “Kadınerkek eşitliğine inanmadığını” sıfır kompleksle açıklayan Başbakan, kanıksadığımız “ileri İslam demokrasisinde” son derecede doğal karşılandığı için; kadınlardan çıkan çatlak sesler derhal yatıştı ve çok sayıda okumuş yazmış kadının da aralarında bulunduğu “yetmez ama evet” cephesinin desteğiyle Erdoğan, cumhuriyet için bir dönüm noktası olan referandum zaferini kazandı. Beşşar Esad yanlısı Suriyeliler, Paris’te Suriye Kültür Merkezi önünde eylem yaptı. (Fotoğraf: AFP) ‘Türkiye önce Cib el Ahmer’e saldıracak’ Suriyeli gazeteciden savaş senaryosu MUSTAFA K. ERDEMOL atı ülkelerindeki diplomatları tek tek sınır dışı edilen ve askeri müdahaleyle karşı karşıya kalma olasılığı gün geçtikçe artan Suriye’ye yönelik operasyonda yer alacağı iddia edilen Türkiye’nin, güvenli bir bölge oluşturmak amacıyla öncelikle Cib el Ahmer beldesine saldıracağı ileri sürüldü. İddiaya göre Türkiye güneydeki en uç nokta olan Topraktutan bölgesinden Suriye’ye girecek. Şam yönetimine ve Suriye güvenlik kaynaklarına yakın Suriyeli gazeteci Kays el Muharrir, güneyinde Asal, kuzeyinde Afrin nehri, doğusunda da Cizr el Şuur ilçesinin bulunduğu Cib el Ahmer’in stratejik bir önem taşıdığını belirterek Türkiye’nin B desteklediği terörist grupların 26 Mayıs Cumartesi günü adı geçen beldeye baskın yaptıklarını belirtti. Saldırganların halkı beldeden sürdüklerini ileri süren Muharrir, “Bu cuma gün Suriye’ye açılacak savaş öncesi dış güçler için rahatlatıcı bir adımdı, bölge şimdi Türkiye’nin ele geçirmesi için kolay bir hale getirildi” dedi. Önemli bir kavşak İki bölgeyi birbirine bağlayan ve garp ile Alevi dağları arasındaki en önemli geçiş noktası olan Cib el Ahmer’in Amik ovasına kadar uzandığını ve bölgenin Suriye’nin tahıl deposu olduğunu belirten Kays el Muharrir, bölgenin Alevi dağlarını ayıran önemli bir kavşak olduğunu da kaydetti. Muharrir şunları söyledi: “Alevi dağları nın kuzey ucu Cebel el Ekrap’tır. Bunun başkenti sayılabilecek belde de Kisbba’dır. Türkiye ve desteklediği güçler Cib el Ahmer’i ele geçirmeye çalışacaklar. Buranın Türkiye ile sınırı olan ilçesi Drekeş’tir. Yarın (cuma günü) buralarda büyük çatışmalar çıkacak”. Söz konusu bölgede Halep otoyolunun bulunduğunu da ifade eden Suriyeli gazeteci, otoyolun kuzey ve güney yakalarını ele geçirmek isteyen Türkiye’nin böylelikle bölgeyi kendisine bağlamayı hedeflediğini de iddia etti. Suriye devletinin kontrolünde olan otoyolu ele geçirmek için “terörist grupların” yol üzerindeki köprüleri havaya uçuracağını da vurgulayan Muharrir, böylelikle bölgenin bağlantı yollarının kesilmiş olacağını kaydetti. Eşitlik kalkınca Bugüne gelen yolların taşlarını birer birer yerleştirerek döşeyen büyük strateji ustası Erdoğan; 12 Haziran seçimleri arifesinde de ardından “kadından sorumlu devlet bakanlığını” lağvedeceğini açıkladı. Bunu da; “Başbakan Erdoğan’ın ‘2023 hedefleri’ çerçevesinde lanse ettiği bu yeni bakanlık yapılanmasıyla, ‘kadının konumu’ çeyrek yüzyıl geriliyor” diyerek yazmıştım: “2023 koşusuna böylece 30 yıl(!) geriden devam edecek olan kadın, yeniden ‘kadının adı yok’ kümesine düşürülüyor. Çocuk, yaşlı ve engellilerle birlikte; ya henüz erişkin olmamış ya da düşkünleşmiş yurttaşlarla bir alt birim, bir dipnota indirgeniyor. Üçüncü kez iktidara talip olan AKP’nin 21. yüzyıl için kadına sunduğu perspektif/vizyon budur.Yapılanın anlamı devletin kadın politikalarını terk etmesidir!” (Kadından Sorumsuz AKP ile CHP Vizyonu Makası, Sağnak, 9 Haziran 2011) Sonra ne oldu? O kritik seçim arifesindeki itirazlar da bir iki kadın örgütü temsilcisinin yakınmasıyla sınırlı kaldı... Kadın seçmen oylarında bir düşüş olmadığı gibi, AKP yüzde 50’ye ulaştı! Denge ve fren mekanizmalarının hepten sıfırlandığı koşullarda Başbakan, “her şeyden sorumlu tek merci” konumuna yükseldi. Onu, bu konuma biz getirdik. Erdoğan’ın bundan böyle önüne gelene “Sen de kim oluyorsun?” deme hakkı vardır. Karşı duruş sergilemeyerek ona heyhat! bu alanı biz açtık. Bu işin abc’si kadınerkek eşitliğidir sevgili dostlar. Kadınerkek eşitliğinin üstünün bu kadar açık bir meydan okumayla çizildiği ve hiçbir yaptırımla karşılaşmadığı yerde, erkek egemen Başbakan çıkar, dilerse kürtajı yasaklar, dilerse recmi getirir. Paşa keyfine kimse karışamaz. Geçti Bor’un pazarı. Kadınlar kim ki? Fransa: Müdahale olabilir Assange’ın itirazı reddedildi İADE KARARI ROMNEY GARANTİLEDİ Dış Haberler Servisi İngiltere Anayasa Mahkemesi, WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange’ın, İsveç’e iade edilebileceği yönündeki kararı onadı. Yargıç Lord Phillips, kararın 2’ye karşı 5 oyla alındığını açıkladı. Assange’ın avukatları, müvekkilleriyle ilgili İsveçli savcının çıkardığı Avrupa genelindeki yakalama emrinin geçersiz ve uygulanamaz olduğunu savunmuşlardı. Ancak İngiltere Anayasa Mahkemesi dün, iade talebinin ve yakalama emrinin “meşru” olduğuna hükmetti. Kararın uygulanması avukatların talebi üzerine 14 gün ertelendi. Avukatların bu süre içinde, kararın duruşmalarda hiç üzerinde durulmayan bir temele dayandırılarak alındığına ilişkin itirazda bulunacakları öğrenildi. Mahkeme kararını, suçluların ve şüphelilerin iadesiyle ilgili Viyana Sözleşmesi’ne dayandırdı. Londra’daki Yüksek Mahkeme geçen yıl, İsveç’te iki kadına tecavüz etmekle suçlanan Assange’ın bu ülkeye iadesine ilişkin kararı onamış, İngiliz Woolwich Ceza Mahkemesi de Assange’ın bu ülkeye iadesine karar vermişti. Assange’ın şimdi de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmesi bekleniyor. ABD’de ilk Mormon aday Assange, suçlamaların ABD Dışişleri Bakanlığı’na ait gizli yazışmaların WikiLeaks tarafından yayımlanmasıyla ilgili olduğunu savunuyor. Taraftarları yüksek mahkeme önünde de Assange’ı destekledi. (REUTERS) Dış Haberler Servisi ABD’de kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayının eski Massachusetts Valisi Mitt Romney olacağı kesinleşti. En yakın rakiplerinin çekilmesiyle önceki gün Teksas’ta yapılan önseçimleri, yüzde 69’la rahat bir şekilde kazanan Romney, bu sonuçla aday olabilmesi için gereken 1144 delege sayısını geçti. Romney, başkanlık seçimlerinde büyük partilerden aday olan ilk Mormon oldu. Romney’nin 6 Kasım’da yapılacak seçimlerde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olmasına, önseçim sürecinde rakipleriyle arasını açması ve en yakın rakibi eski Pennsylvania senatörü Rick Santorum’un da çekilmesinin ardından kesin gözüyle bakılıyordu. Romney, son olarak Teksas’ta elde ettiği zaferle, ABD Başkanı Barack Obama’nın rakibi olmayı garantiledi. Adaylığının kesinleşmesinin ardından yazılı açıklama yapan Romney, “Önümüze ne tür zorluklar çıkarsa çıksın, Amerika’yı tam istihdam ve refaha geri döndürmeden rahat etmeyeceğiz” dedi. Eurovision’da terör saldırısı ? BAKÛ (AA) Azerbaycan’da düzenlenen 57. Eurovision Şarkı Yarışması’na yönelik, başkentin çeşitli bölgelerinde ve yarışmanın yapıldığı Crystall Hall’da çeşitli terör eylemleri yapmayı planlayan örgütün çökertildiği iddia edildi. Azerbaycan Ulusal Güvenlik Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Dağıstan’da silahlı eğitim almış kişilerin önderliğinde eylem yapma hazırlığında olan 40 örgüt üyesinin yakalandığı ve güvenlik güçlerine silahlı direniş gösteren birkaç teröristin etkisiz hale getirildiği ileri sürüldü. El Maliki’nin görevden alınması gündemde ERBİL (AA) Irak’ta siyasi liderler, Başbakan Nuri el Maliki’ye verilen desteğin çekilmesi konusunu görüşmek üzere dün Süleymaniye’de bir araya geldi. Süleymaniye’de önce Irak Cumhurbaşkanı Celâl Talabani ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani görüştü. Bu toplantının ardından Bağdat yönetimi, Kürt Bölgesel Yönetimi ve Sadr Hareketi’nin bazı yetkililerinin bir araya geldiği duyuruldu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle