25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 MAYIS 2012 PERŞEMBE 6 HABERLER Yargıtay çekişmesi Yargıtay Başkanı Kaynak yaş haddinden emekliye ayrılıyor. 7 Mayıs’ta yapılacak başkanlık seçimlerinde geçen yıl ‘tulum oy’ kullanan üyeler, hükümetcemaat çekişmesi nedeniyle kendi içlerinde bölündü İLHAN TAŞCI Yasa Koyuculuk! 1 Mayıs’taki heyecanı, yazı günüm olmadığı için gündemden düşüyor. Ama birkaç söz edeceğim: İzmir’i, Ankara’yı ve diğer kentleri bilmiyorum ama Taksim’in çok büyük bir özelliği vardı: Bütün Türkiye’yi, iktidara muhalif olarak kim varsa hepsini birleştiren kardeşçe, dayanışmacı bir alandı. Ayrımcı değil, birleştirici bir alan! Taksim, muhalif güçlere güç verdi. Ayrıca, hasadı toplanabilirse sendika mücadelesini güçlendirici etkisi olabilir. 1 Mayıs alanı için mücadele etmek, bir “yasa koyucu” nitelik kazandırdı emekçilere, sol ve diğer muhalif güçlere. Valiliğin “kırma dökme olursa, alanı bir daha göremezsiniz”, şanssız sözleri üzerine, aslında söylenecek budur! Vali Bey’e ancak “geçmiş olsun” demek gerekir. Tabii ki şiddete hayır! Ama 1 Mayıslarda büyük şiddetleri de her zaman devlet güçlerinin uyguladığını, şiddet ortamları yarattığını ve uyguladığını anımsayalım! Yasa Koyucu! İstekleri Yasallaştırıcı! Mücadele etmenin doğasında bu vardır! Bu hedeflere odaklı dirençli bir mücadele, bir sürü şeyi değiştirici özellik taşır! Dayatılanlara karşı çıkmak ruhu! “Siyasi ve sosyolojik bir sonuç” çıkarmak gerekirse, bu süreçten.. Bu, bütün haksızlıklara, insafsızlıklara, ahlaksızlıklara karşı geçerlidir! ANKARA Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, seçilmesi üzerine “Benim güzel kardeşim, sınıf arkadaşım Yargıtay Başkanı oldu” sözleriyle sevincini dile getirdiği Nâzım Kaynak yarın yaş haddinden emekliye ayrılacak. Yargıtay Başkanlığı için 7 Mayıs Pazartesi günü yapılacak seçimlerde, geçen yıl HSYK tarafından “atanan” ve Kaynak’ı blok olarak destekleyen 175 dolayındaki üyenin, hükümetcemaat çekişmesi nedeniyle bölündüğü dile getiriliyor. Yasa değişikliğiyle Yargıtay’a topluca atanan üyelerden bir bölümünün, ce maatin istediği 13. Hukuk Dairesi Başkanı Ali Alkan’ı desteklerken kimi üyelerse hükümetin beklentisi doğrultusunda 3. Hukuk Dairesi Başkanı Kemalettin Yüksel’i destekleme kararı aldı. 5. Ceza Dairesi Başkanı Ahmet Ceylani Tuğrul ise bu çekişme arasında “bağımsız” aday olarak yarışacak. Yargıtay kulislerinde, Kaynak’ın başkan seçildiği seçimlerdeki “blok hareket” yerine bölünmüşlüğün öne çıktığı dillendiriliyor. HSYK tarafından bir çırpıda Yargıtay üyeliğine seçilen ve sayıları 175’i bulan üyelerin kendi içinde “bölündükleri” belirtiliyor. Kulislerde, cemaatin Alkan’ı, hükümetinse Yüksel’i des teklediği dile getiriliyor. Son dönemde birçok alanda yaşanan bölünmüşlüğün Yargıtay’da da etkili olduğu vurgulanırken iki grup arasındaki çekişmede kimin kazançlı çıkacağı merak konusu oldu. Grubun kendi içindeki bölünmüşlüğü nedeniyle ilk turda sonuç alınamaması halinde sonraki turda “bağımsız” aday olarak ismi öne çıkan Tuğrul’un şansının artacağı da değerlendiriliyor. Dengeler için seçim askıda Yargıtay Başkanlığı seçimlerinin bıçak sırtı dengede geçecek olması nedeniyle Hukuk Genel Kurulu Başkanlığı seçiminin de gelecek haf taya alındığına dikkat çekiliyor. Oysa Yargıtay Başkanvekili ve Hukuk Genel Kurulu Başkanı Erdal Sanlı, 26 Nisan’da yaş haddinden emekli oldu. Ertesi günü seçim yapılabilecekken bu seçimin Yargıtay Başkanlığı seçimiyle aynı haftaya alınması, bölünmüş blokun kendi içinde “pazarlık” marjını arttırma arayışı olarak yorumlandı. Çünkü Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığı için de iki isim aday olarak öne çıktı: 23. Hukuk Dairesi Başkanı Mahmut Bilgen ile 11. Hukuk Dairesi üyesi Ahmet Özgan. Cemaatin bu seçimlerde de tercihini Bilgen’den yana kullanmasına kesin gözüyle bakılıyor. Kamu Güvenliği Müsteşarı Özçelik’in görevi bıraktığı iddialarına Arınç ‘görevinin başında’ açıklaması yaptı Ankara’da istifa bilmecesi DURUMU CİDDİ OLAN LEVENT ERSÖZ’ÜN EŞİ İSYAN ETTİ Balyoz’da Yeni Sahtekârlıklar Yüzyılın Sahte Davası olarak nitelendirilebilecek Balyoz’daki “delillerde” gelişme: Adli delil uzmanı Arsenal Consulting, CD’lerde yeni sahtelikler saptamış: Balyoz davasının temelini oluşturan 11 No’lu CD’deki planlar, Gölcük’te “bulunan” “Gölcük 1 numaralı CD” adlı CD’de de kayıtlıydı. Balyoz davasında ileri sürülen delillerin gerçekliğini araştırarak, sahtekârlıkları ortaya çıkartan çalışmalarıyla tanıdığımız Dani Rodrik açıkladı: Sahtekârlar bu CD’ye 1. Ordu plan seminerinden sonra kaydedilmiş süsü vermek için bilgisayarlarının tarihini geriye çekip CD’nin oluşturulma tarihini 13 Mart 2003 şeklinde göstermiş. Bu tarihin gerçek olmadığı, kasıtlı şekilde bilgisayar saatinde oynanma yapıldığı şirketin “http://cdogangercekler.files.wordpress.com/2012/05/dogan021512preliminarygocc88lcucc88kcdno1andeskiscca7ehirthumbdrivereportfinalwithsignature.pdf” yeni raporu ile belgelendi. Rapor diyor ki: ‘Gölcük CD no.1’in Mart 2003’te oluşturulmuş olması mümkün değildir; zira bu CD’nin içinde Office 2007’ye kadar mevcut olmayan ClearType yazı karakterleri ve XML şemalarına referans veren dokümanlar kayıtlı.’ “Bu son rapor, Eskişehir’de Hakan Büyük’ün evinde bulunduğu iddia edilen flash bellekteki belgelerin delil bütünlüğünün olmadığını da tespit ediyor.” (*) Her aşaması sahtekârlıklarla bezeli bir dava ve içeride haksız yere tutulan 360’ın üzerinde subay ve perişan olan aileleri! Hey adalet, neredesin, ne zaman geleceksin? Poyrazköy’deki Sahtecilik: Sözde Poyrazköy cephanesi “Gezer Mühimmat”mış! Davanın tutuksuz sanığı Tuğamiral Mehmet Fatih Ilgar, Poyrazköy’de “ele geçirilen” mühimmatın başka davalarda da delil olarak kullanıldığını saptadıklarını açıkladı! Biliyorsunuz, “darbenin suç delillerini” bulmak amacıyla, sözde bir “ihbar” ile Poyrazköy’de büyük tantanalarla ve televizyonların canlı yayınları ile kazı yapılmış, toprağa gömülmüş bazı mühimmatlar elle konmuş gibi bulunmuştu! Ilgar şöyle diyor: “Poyrazköy’de birilerinin gömdüğü ve bizlere suç attığı mühimmatın, farklı davalarda da ortaya çıktığını belgelerle tespit ettik. Mühimmatı gömüyorsunuz, suçsuz, günahsız insanların üzerine atıyorsunuz.. Ama gerçeği gömemiyorsunuz. Gerçek fırsatını bulunca kasımpatı gibi toprağın üzerine fışkırıyor.” ??? Hiçbir klinik bizi kabul etmiyor İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi dahiliye bölümünde yaklaşık 1.5 aydır tedavi gören Ergenekon davasının tutuklu sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, önceki gün cerrahi tıp bilimleri yoğun bakım servisine kaldırıldı. Solunum cihazlarına bağlı olan ve şuuru kısmen açık olan Ersöz’ün durumunun ciddi olduğu belirtildi. Ersöz’ün eşi Muzaffer Ersöz, hastane yetkililerinin ilgisiz davrandığını öne sürerek “Bizi hiçbir kliniğe almak istemiyorlar” dedi. Ersöz’ün avukatı Murat Nabi Ayhan ise hastane yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirterek, müvekkilinin ölüm riskinin olduğuna dikkat çekti. Ersöz’ün eşi Muzaffer Ersöz dün hastane bahçesinde gazetecilere açıklama yaptı. Ersöz, eşinin zor şartlar altında tedavi gördüğünü öne sürerek “Eşim çok hasta. Bunu herkes biliyor. Ev hastası olduğu ve hastanede sürekli enfeksiyon kaptığı biliniyor. Eşim 5 gündür kusuyor. Aniden acil olarak yoğun bakıma kaldırıldı. Durumu çok ciddi” dedi. Eşinin yürüyemediğini anlatan Ersöz, “Çok mağdur edildik. Hastanede hiçbir klinik bizi almıyor, kabul etmiyor. Almak mı istemiyorlar, korkuyorlar mı bilmiyorum. Başbakan Erdoğan ‘Kapıdan hiçbir hasta döndürülmeyecek’ diyor. Sesimizi duyurmak için her gün çocuk gibi ağlamalıyız. Bu benim ilk röportajım. Bugün çok canım yandı” diye konuştu. Ersöz, şunları söyledi: “Tedavimizi uygulayan bir doktor, ‘Biz size yeteri kadar baktık ve toleranslı davrandık burası kışla değil lütfen burayı terk edin’ dedi. Ellerini vicdanlarına koysunlar. Tutuklu olduğu sürece eşimin tedavi olması bu koşullarda çok zor. Eşimi kaybetmekten korkuyorum. GATA’da tedavisini talep ettik. Henüz bir haber çıkmadı.” Duruşmada evlilik teklifi Poyrazköy Davası’nın 20. oturumu sürpriz bir evlilik teklifiyle başladı. Bektaş’ın avukatı Hüseyin Ersöz, mahkeme heyetine hitaben, “Sayın başkan izninizle şu an salonda bulunan CNN Türk muhabiri Yeşim Kam hanımefendiye evlenme teklif ediyorum” dedi. Kam, Ersöz’ün teklifinin ardından şaşkınlıkla gözyaşlarına boğuldu. Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu da “Teklifiniz kabul edildi” dedi. (Fotoğraf: AAMURAT KAYA) Poyrazköy’de mahkemeye bilirkişi raporu DVD’yi kaydedenle yazan kişi farklı HİLAL KÖSE ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümetin Kürt politikasındaki yeni stratejisinin mimarı olan Kamu Güvenliği Müsteşarı Büyükelçi Murat Özçelik’in istifa ederek Dışişleri Bakanlığı’na geri döndüğü iddiası dün başkent kulislerine damgasını vurdu. Özçelik’in Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile ters düşmesi nedeniyle istifa ettiği iddiaları başkent kulislerine yansıdı ancak Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Özçelik’in görevinin başında olduğunu açıkladı. Hükümetin Kürt politikasındaki eksen değişikliğinin mimarı olan Özçelik’in istifa ettiği yönündeki iddialar, başkenti hareketlendirdi. Kulislere yansıyan iddialara göre Özçelik’in hükümetin yeni Kürt stratejisinde ön planda olması, müsteşarlık koltuğunda düşük profil veren bir ismin oturmasından yana olan Atalay’ı rahatsız etti. Müsteşarlıktaki çalışmalara daha fazla müdahil olmak isteyen Atalay ile Özçelik arasında, atamasının yapıldığı daha ilk günlerde sıkıntı başgösterdi. Sıkıntının bir türlü aşılamaması üzerine de Özçelik istifa kararı aldı. AKP: İş Cinayetleri Şampiyonu Sosyal Güvenlik Kurumu’nun son raporuna göre, son 12 yıl içindeki “iş kazalarında” bana göre büyük ölçüde iş cinayetlerinde, 12.286 çalışan öldü! Bu sayının kimbilir kaç katı da sakat! Avrupa’da birinci ve dünyada üçüncü! Türkiye’de kayıtlara geçebilen, günde 127 iş kazası oluyormuş. Günde 3 işçi ölüyor 5 işçi sakat kalıyor. Sadece nisan ayının ilk üç haftasında ölen sayısı 80! Bunlar sadece resmi kayıtlar. Akşam’dan Nihal Kemaloğlu (1 Mayıs yazısı) ise daha korkunç rakamlar veriyordu: “İstanbul İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin kayıt dışı rakamları hesaba katıldığında ülkemizde yılda 15 ila 30 bin işçinin öldüğü bir başka gerçekti.” Türkiye sözde “dünyanın en büyük ekonomi olmaya doğru koşuyor”… Yaldızın altındaki gerçek ise iktidarın insanlarını ölüme koşturduğudur. (*) Rapor: http://balyozdavasivegercekler.com /2012/05/02/balyozdayenisahtecilikkanitlari/ BALYOZ DAVASI ‘GERGİNLİK’ GÖLGESİNDE DEVAM EDECEK ‘Gerçeğin ortaya çıkmasını istiyoruz’ İstanbul Haber Servisi Balyoz darbe planı davasına bugün 2 haftalık aradan sonra avukatların protestosunun gerginliği ile devam edilecek. Avukatlar ve sanıklar, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök ve eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenmesi için ısrar ediyor. Sanıklar, iddianamede, darbe planı yapıldığı iddiasına delil olarak sunulan CD içeriğindeki dijital verilerin “sahte” olduğunu savunarak mahkemenin “tarafsız ve bağımsız” bir bilirkişi heyeti atamasını istiyor. 250’si tutuklu 365 kişinin yargılandığı davaya bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tanık dinletme ve bilirkişi incelemesi yaptırılması taleplerini reddetmesi üzerine avukatlar talepleri kabul edilene dek duruşmalara girmeme kararı almışlardı. Avukatlar hakkında “kasti olarak duruşmalara girmedikleri, davayı kilitledikleri” gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulunan mahkeme, sanıklara avukat atamayan İstanbul Barosu hakkında yasal işlem yapılacağı uyarısında bulunmuştu. Balyoz davası sanıkları, “Sanıklar ve avukatlar davayı uzatmak istiyor” şeklindeki açıklamalara tepki göstererek, “Bu gerçeği ters yüz etme çabasıdır. Bizim bir tek talebimiz vardır, bu da gerçeğin ortaya çıkarılması ve mahkemenin hükmünü gerçeklere göre vermesidir” dedi. Hava Pilot Orgeneral Bilgin Balanlı, Tümgeneral Hasan Fehmi Canan, Tuğamiral Levent Görgeç ve Koramiral Deniz Cora’nın da aralarında bulunduğu toplam 50 sanık gazetemize gönderdiği mektupta, “İlk günden itibaren mahkemeden talebimiz tüm dijital kayıtların tarafsız bir bilirkişiye gönderilmesi olmuştur. Yaklaşık bir buçuk yıldır bundan kaçınan mahkeme, bugün avukatları ve bizleri davayı uzatmakla suçlamaktadır. Oysa gerçek tam tersidir. Mahkemenin tutumu gerçeğin ortaya çıkarılmasını engellemektedir” değerlendirilmesi yapıldı. Komutanlardan mektup Poyrazköy davasında tutuklu sanık Levent Bektaş’ın avukatları tarafından mahkemeye sunulan bilirkişi raporuna göre, Kafes Eylem Planı’nın bulunduğu 3 No’lu DVD’nin son oturumu farklı bir yazılım kullanılarak oluşturuldu. DVD’yi kaydeden kişi de planın bulunduğu son oturumu yazan kişi değil. Avukat Ersöz, mahkemeye Kafes Eylem Planı’nın çıktığı belirtilen 3 No’lu DVD’ye ilişkin bilirkişi raporu sunarak müvekkilinin tahliyesini istedi. Adli bilirkişi Tevfik Koray Peksayar’ın raporunda, gizleme programının bulunduğu 1 No’lu CD ile planın çıktığı 3 No’lu DVD’nin bulundukları yerde imajlarının alınmaması nedeniyle delil bütünlüklerinin ciddi anlamda zarar verildiği belirtildi. CD’nin 1. ve 2. DVD’nin 1. oturumlarının CDDVD yazma özelliğiyle yazıldığı belirtilerek “CD ve DVD’nin son oturumları ise Nero Burning Rom kullanılarak yazılmıştır. Nero Burning parayla satın alındı ya da korsan olarak indirildi. Bu durum son oturumların, ilk oturumları kaydeden kullanıcıdan farklı bir kullanıcı tarafından ya da farklı bir sistemde kaydedildiği gerçeğini doğurmaktadır” denildi. Tuğamiral Fatih Ilgar, Ankara Gölbaşı’nda yapılan aramalarda bulunduğu belirtilen 12 sis kutusunun fotoğraflarının dosyada olduğuna dikkat çekerek tutanaklarda ise Gölbaşı’nda 11 sis kutusu bulunduğunun yazıldığını belirtti. Polislerin 400 gün sonra düzenledikleri bir tutanakla, Gölbaşı’nda bulunan 12 kutunun “sehven” 11 olarak yazıldığını belirttiklerini ifade etti. Ilgar, “Gölbaşı’nda kaybedilen 1 adet açık yeşil renkte sis kutusu daha sonra Zir Vadisi’nde ortaya çıkmıştır. Poyrazköy’de de bulunmuştur. Mühimmatların Gölbaşı, Zir Vadisi ve Poyrazköy arasında gezdiklerini tutanakları incelediğimizde fark ettik” dedi. MGK’ya katılmadı Yine iddialara göre Özçelik, 24 Nisan’da istifasını Yalçın Akdoğan aracılığıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sundu. Erdoğan önce istifa kararına karşı çıktı ancak Özçelik’in ısrarcı olması üzerine istifayı kabul etti. Bu nedenle Özçelik, önceki gün yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısına da katılmadı. Başkent gün içinde bu iddiaları konuşurken akşam saatlerinde Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında, Özçelik’in istifasının söz konusu olmadığını, görevinin başında bulunduğunu açıkladı. Özçelik, geçen yıl Bağdat Büyükelçiliği görevinden sonra merkeze dönmüş ve Dışişleri Bakanlığı’nda müsteşar yardımcılığı görevine getirilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak, Irak’ta Kürt gruplarla yaptığı temasların sonuç vermesini dikkate alan hükümet, Özçelik’i Kürt sorununun çözümü için strateji üretmesi öngörülen Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın başına getirmişti. Gezer mühimmatlar Goman Dağı ateş altında MAHMUT ORAL 28 Şubat’ta 3 tutuklama daha ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 28 Şubat soruşturmasında gözaltına alınan ancak mahkeme tarafından serbest bırakılan 3 emekli asker, savcının itirazı üzerine tutuklandı. Savcı Mustafa Bilgili, emekli subaylar İbrahim Selman Yazıcı, Mustafa Kemal Savcı, Ahmet Nazmi Solmaz ve Ahmet Aka’nın serbest bırakılması kararına itiraz etti. Özel yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 4 emekli asker hakkında yeniden tutuklama kararı verdi. Mahkemeye çıkan Yazıcı, Solmaz ve Savcı haklarındaki tutuklama kararı yüzlerine okundu. Aka’nın ise henüz tebligata yanıt vermediği öğrenildi. Soruşturmada tutuklananların sayısı 37’ye çıktı. DİYARBAKIR Kuzey Irak’a sınır Goman Dağı’ndan bir grup teröristin Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine sızma girişiminde bulunduğu istihbaratını alan güvenlik güçleri bölgeyi obüs ve top atışı altına aldı. 3. Dağ Komando Tabur Komutanlığı’ndan kalkan helikopterler Şemdinli ilçesine doğru gitti. Şırnak’ın Cizre ilçesinde Nur, Cudi ve Sur Mahallesi’ndeki bazı evlere eşzamanlı operasyon kapsamında aralarında eski Belediye Başkanvekili Ahmet Dalmış’ın da yer aldığı 13 kişi gözaltına alındı. Bunun üzerine bir grup, Cizreİdil karayolunu trafiğe kapattı. Polis, göstericilere müdahale etti. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) BDP ve DTK, canlı kalkan eylemi başlattı. Eylemciler, dün kalabalık bir grupla, bir süre önce 6 PKK’linin öldürüldüğü öne sürülen ancak cesetleri bulunamayan Lice ile Genç arasındaki dağlık bölgeye gitti. DTK Eşbaşkanı ve Van Milletvekili Aysel Tuğluk, “Bütün bu ölümlerin sorumlusu Başbakan Erdoğan’ın kendisidir” diye konuştu BDP yine canlı kalkan C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle