19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 MAYIS 2012 CUMA 4 HABERLER Emniyet, yeni gözdesi Sessiz Bekçi’yi önce Güneydoğu’da deneyecek Neredeyiz? Denetimi NATO’nun sorumluluğuna bırakılan “Füze Kalkanı” projesinde AKP iktidarının üstlendiği rol, Ankara – NATO ilişkilerini geliştirirken, Fransa’da, Sarkozy’nin yerini bize daha ılımlı bakan Hollande’a bırakması, Türkiye’nin Batı ve Avrupa ile ilişkilerinin yeniden değerlendirilmesine yol açtı. Bu değerlendirmelerle ilgili yazıları okurken, çok değil, sekiz yıl öncesine Ankara’da gündüz vakti havai fişeklerle “Avrupalı olmamızın(!)” kutlandığı 2004 yılı Aralık günlerine gittim. Aradan geçen az süreye karşın, köprülerin altından çok sular akmış olması yüzünden, şimdi o ortamı algılamakta bile zorlanıyoruz. Ama iki yüzyıldan fazla bir süredir, kendisine Avrupa içinde yer arayan Türkiye’de, özellikle Tayyip Erdoğan’ın AB ile üyelik müzakere süreci görüşmeleri için gün almayı başarması üzerine, kimileri Avrupa rüyasının gerçekleşmek üzere olduğuna gerçekten inandılar. Oysa, belgeler 2004’te AB’nin Türkiye’yi içine alma değil, arafta tutma sürecini başlattığını gayet açık bir şekilde ortaya koyuyordu. ??? Aslında bu konuda, Ankara’daki iktidar ile Brüksel arasında yanlış anlama yoktu... Brüksel, Türkiye’yi kendi bünyesi içine almayıp, bekleme odasında tutmak isterken, Tayyip Bey ile ters düşmüyordu. Türkiye’nin karizmatik yeni Başbakanı da, AB üyeliği peşinde değildi, o müzakere süreci için gün almayı arzuluyordu ve bunu da elde etmişti. AB durumu Ankara’yı içine almadan nüfuz alanı içinde tutmanın yolu olarak görürken, Tayyip Bey’de sonuç vermeyecek olan üyelik müzakere sürecini Türkiye’deki dengeleri değiştirme konusundaki usta manevrasını kolaylaştıracak bir etken olarak kullanmayı düşünüyordu. Düşündüğünü de yaptı. Ama bu arada, AB içinde özellikle Sarkozy’nin başını çektiği Türkiye karşıtı cephenin fütursuz kırıcı hatta küstah tavrı, yalnızca Türk kamuoyunun Avrupa rüyasını soldurmakla kalmadı, aynı zamanda, İsrail politikasının doğurduğu antipatinin AKP merkez çekirdeğinin yapısını da tetiklemesiyle birlikte, Türkiye’nin Batı’ya bakışı da son derecede olumsuz yönde etkilendi. Bütün bunlar şu endişe dolu sorunun ortaya atılmasına neden oldu: Türkiye’nin ekseni kayıyor mu? Yoktu öyle bir şey. Türkiye’nin yeni modeli böyle bir değişikliğe elverişli değildi. ??? Son olaylar, zaten yapısı gereği Batı’ya sıkı sıkıya bağlanmış iktidarla ilgili tereddütleri ortadan kaldırdı. Kimileri bunu Türkiye’nin yeniden Batı’ya dönüşü yakınlaşması olarak niteliyorlar. Oysa Türkiye Batı’dan ne kopmuş ne uzaklaşmıştı ne de yeniden dönmekte ve yakınlaşmaktaydı. Türkiye son yıllarda Batı’nın çıkarlarıyla, kendi varlığının bekasını uzlaştırmış bir iktidar işbaşındadır. Bu iktidar, küreselleşmenin çıkarlarıyla uyum sağlarken, aptesli kapitalist model ile yaşam biçimi, “demokrasisinin(!)” içeriği konularında tümüyle ters konumdadır. Uzun yıllar böyle bir zıtlığın eninde sonunda modeli parçalayacağı düşünülürdü. Oysa, modelin başarısı bu zıtlığı fevkalade başarıyla uzlaştırmasında yatıyor. Tayyip Bey’in kafasında ne çağdaş bir toplum, ne Batı modeli bir demokrasi var. Ama bu durum, onun tipik bir Ortadoğu toplumunun bütün kurumlarını benimserken, Batı ile uzlaşmasına, onun çıkarlarıyla bütünleşmesine engel oluşturmuyor. Tayyip Bey iktidara geldiğinden bu yana görüntüde bazı değişiklik olmuş olabilir, ama özde değişiklik yok. Türkiye 2002 yılında hangi yola girmişse hâlâ aynı yolda kararlılıkla ilerliyor. Bu rota Batı’nın içinde olmayı amaçlamaz, yalnız onun çıkarlarıyla çelişmeyen bir doğrultuda olmayı içerir. Batı da bundan fevkalade hoşnuttur. Olayı gözlemlerken düşülen yanlış, “Batılı” ile “Batıcı”yı karıştırmaktan doğuyor. Güneydoğu’yu yakacak BARKIN ŞIK ANKARA Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Dairesi’ne tanıtılan ve toplumsal eylemlerde “cop, tazyikli su ve biber gazı” yerine “Sessiz Bekçi Silent Guardian” adlı “Elektronik Kitle Durdurma ve Süpürme” sisteminin öncelikli olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki illerde kullanılmasının hedeflendiği öğrenildi. “Sessiz Bekçi Silent Guardian” adlı “Elektronik Kitle Durdurma ve Süpürme” sistemi, ABD’li Raytheon firması tarafından Cumhuriyet’e de tanıtıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 1.5 yıldır takip ettiği sistem, hedefe ki Ortadoğu ülkeleri de geldi “Öldürücü olmayan silahlar” sınıfında yer alan cihaz, dün de adı açıklanmayan Ortadoğu ülkelerine İstanbul’da tanıtıldı. Sistem, deri altındaki su kabarcıklarında kaynama yaparak yanma hissi oluş litlendiğinde yaydığı milidalga ile yüksek oranda acı ve yanma hissi uyandırıyor. Hissedilen acı yüksek ısıdaki saç kurutma makinesinin deriye sıfır temasının iki katına eşit. Cihazın insan bedeni üzerinde yan etkide bulunmadığı savunuluyor. “Sessiz Bekçi” adlı silah 95 GHz’de milidalga yayarak kitlelerin durdurulması, yönlendirilmesi ve süpürülmesini sağlıyor. turuyor. Raytheon firması yetkilileri, sistemin 18 yıllık araştırmaların ürünü olduğunu ve 12 bin kez denendiğini kaydetti. Sistem 50 metre içinde, arabadaki veya engel gerisindeki hedeflere dahi ulaşabiliyor. Sistem, gece ve gündüz görüş yeteneğine sahip. Monitöre düşen görüntüden bir joistik yardımıyla kullanılan cihazın, etkili mesafesi 7 50 metre arasında değişiyor. Silah sistemi “Toplumsal olayların bastırılmasında ve terör olaylarında, limanların güvenliğinde, deniz korsanlarının faaliyetlerinin engellenmesinde, çatışan grupların ayrılmasında, sınır güvenliğinde, nükleer, petrol ve arıtma gibi kritik tesislerin güvenliğinde”kullanılıyor. Aygün ve akademisyenler arşiv tasnifine katılmak istemişti Biber gazının daha acımasız kardeşi ? Cihazdan çıkan insan kafası büyüklüğünde elektromanyatik dalga hüzmesi, acı hissi nedeniyle hareket kabiliyetinin geçici süreyle yitirilmesine neden oluyor. Emniyet’e ve Cumhuriyet’e tanıtılan silah, yüksek güçlü ve düşük güçlü 4 modele sahip. 30 KW gücündeki sistem daha çok sınır güvenliğinde mobil olarak kullanılıyor. 0.8 KW gücündeki düşük güçlü sistem ise özellikle şehir içi kitle olaylarında kitleler içerisindeki spesifik hedefleri doğrudan hedef alarak 50 metre mesafeden durduruyor. Emniyet, düşük güçlü sistem ile ilgileniyor. Cihaz insan derisinin 0.4 milimetre derinliğine nüfuz ediyor. Cihazın, toplumsal olaylara müdahalede, “biber gazı”, “tazyikli su” ve “cop” kullanımının yerine geçeceği belirtiliyor. Sistemin kullanılması durumunda, polisin müdahalesi anlaşılamaz hale geliyor. reddedildi Dersim talebi Erdoğan, Uludere için artık grubunun farklı açıklama yapmayacağını belirtti: Söyleyeceğimizi söyledik İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Uludere tartışmalarına ilişkin olarak, “Bu konuda söyleyeceğimizi söyledik, bir daha farklı bir açıklamamız olmayacak. Bundan böyle grubumdan farklı bir açıklama gelmeyecek” dedi. Erdoğan, Adalet Bakanı Sadullah Ergün’ün BDP’nin görüşme talebini reddetmesiyle ilgili olarak da “Müzekereye açığız ancak konu İmralı olunca tavrımız bellidir” mesajını verdi. Başbakan Erdoğan, Kazakistan ziyareti dönüşü Atatürk Havalimanı’nda bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, “İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Uludere olayıyla ilgili açıklama yaptı ve ‘Özüre gerek yok’ dedi. Parti sözcünüz Hüseyin Çelik de ‘Bu insani bir yaklaşım değildir’ dedi. Bu konuyla ilgili tasarruflarınız nedir?” sorusu üzerine konunun istismar edildiğini söyleyen Erdoğan, söylenecekleri önceden söylediklerini ve konuyla ilgili bir daha farklı bir açıklama yapmayacaklarını dile getirdi. ‘İstismar ediliyor’ ANAYASA YAZIM KOMİSYONU ‘Cinsel yönelim’ krizi aşılamadı AYŞE SAYIN Erdoğan şöyle devam etti: “Ben başından beri bir şey söyledim. AK Parti’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Yaptığı açıklamaları da arkadaşlarıyla değerlendirerek yapar. Ve bu konuyla ilgili olarak da biz açıklamamızı yaptık. Burada bir hatanın olmuş olabileceğini başında söyledik. Ama bu bölgenin bir terör bölgesi olduğunu da söyledik. Fakat kimse de kaçakçılığı meşru gösterme gayreti içine giremez. Bu konularla ilgili olarak da bizler yasaların belirlediği tazminatın çok çok ötesine geçmek suretiyle açılan hesaplara yatırdık. Başbakan yardımcım aileleri yerinde ziyaret etti, eşlerimiz aynı şekilde ziyaretleri yaptılar. Eğer insani ise biz insani görevlerimizi yaptık ama terör örgütü veya uzantıları bizden daha farklı beyanlar bekliyorlarsa kusura bakmasınlar. Yok şöyle özür dilensin, böyle özür dilensin filan. O özrün, atılmış adımlarla zaten yerine geldiği de çok açık ortadadır. Daha ileride bu konuda bir şey söylemeyeceğim. Olayı istismara dönüştürme gayreti içerisinde olanlar var.” Erdoğan, BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile görüşmesinin iptal edilmesi hakkında görüşlerinin sorulması üzerine, “Karşımızdakiler siyaseti nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. Eğer siz kalkıp bu müzakereleri bile bir hukuk devletinin içerisinde olması gereken çerçevede değil de farklı talepler için yapacaksanız, o zaman bizim bu kadar boş vaktimiz yok. Nitekim şimdi de böyle bir Adalet Bakanı’ndan talebin içeriğinde İmralı konusu olunca, bu konuda zaten tavır bellidir” cevabını verdi. ‘Sapma yok’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay, Dersim belgelerinin tasnifine başlarken TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ile 13 akademisyen ve yazarın bu çalışmalara “taraf” olarak katılmak için yaptığı başvuru reddedildi. CHP’li Aygün; Yaşar Kaya, Kazım Gündoğan, Celal Yıldız, Cemal Taş, Ali Kaya, Sait Çiya, Şükrü Aslan, Doç.Dr. Bedriye Poyraz, Dr.Ayfer Karakaya Stump, Prof.Dr. Ayhan Yalçınkaya, İmdat Yıldız, Dr.Dilek Solieau ve Dr. Daimi Cengiz ile birlikte “Dersim 38 olaylarıyla ilgili halen yürütülmekte olan arşiv tarama, tasnif ve elektronik ortama aktarma çalışmalarına taraf olarak katılmak için” başvuruda bulunmuştu. Genelkurmay Başkanlığı ise devlet arşivlerinde araştırma ve inceleme yapmak isteyen Türk ve yabancı uyruklu gerçek veya tüzel kişilerin tabi olacakları esaslara ilişkin Bakanlar Kurulu kararını gerekçe göstererek bu başvuruyu reddetti. Aygün, Dersim olaylarını araştıran TBMM Dilekçe Komisyonu’na 21 bin dolayında belge geldiğini, bunların yarısından fazlasının Genelkurmay Başkanlığı tarafından gönderildiğini ve MİT’in belge göndermeyi reddettiğini bildirdi. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in “Dersim belgelerinin tasnifine başladık” açıklamasına dikkat çeken Aygün, bu açıklamadan sonra yaptıkları başvuru konusunda şu bilgileri verdi: “Ancak Özel bu tasnifin neye göre, hangi kriterler baz alınarak ve kimler tarafından yapıldığına dair herhangi bir açıklama yapma gereği duymamıştır. Dolayısıyla TBMM Dilekçe Komisyonu’na hangi belgelerin gönderildiği, hangilerinin tasnif dışı tutularak saklandığını kamuoyu ve TBMM bilmemektedir.” Erdoğan, “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi ne durumda? Oslo benzeri görüşmeler devam edecek mi? Yeni yol haritası nedir?” soruları üzerine de projelerinde en ufak bir sapma olmadığını kaydetti. MİT mensuplarını İmralı’ya kendisinin gönderdiğini kaydeden Erdoğan, “Açıkça söylüyorum yarın da gönderirim, öbür gün de gönderirim. Oslo olayı, bunların hepsi, Milli Birlik ve Kardeşlik Projemizin dışında hükümetimizin görevi devraldığı andan itibaren planlaması, yol haritası içinde olan düşünceleriydi” dedi. Faili meçhul kazısı ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Görümlü köyünde, 1993 yılında gözaltına alınan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan 6 köylü için yeniden kazı başlatıldı. 3 tanığın beyanları doğrultusunda Silopi Görümlü Jandarma Taburu’nda yeniden yer tespiti yapıldı. Keşif uyarınca 500 metrekarelik bir alanda 3 ayrı yerin kazılmasına karar verildi. Ocak ayında da Görümlü Taburu yanındaki arazide kazı yapılmış, bir bulguya rastlanmamıştı. ANKARA Yazımına başlanan yeni anayasada iktidar ile muhalefet arasında “cinsel yönelim hakkı ve etnik kimlik” krizi aşılamayınca, AKP konuyu Başbakan Tayyip Erdoğan’a taşıma kararı aldı. “Cinsel yönelim” ifadesini öneren CHP ve BDP; AKP’nin yanı sıra MHP’nin de itiraz etmesi üzerine, bu ifadelerin “gerekçeye” konulması yönünde yumuşamasına karşın AKP, “Başbakan’a sormalıyız” diyerek buna da vize vermedi. TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nca oluşturulan Anayasa Yazım Komisyonu dün yeniden toplanarak Temel Hak ve Özgürlükler başlığının “eşitlik” maddesiyle ilgili yazım çalışmalarını sürdürdü. BDP ve CHP, İsviçre ve Brezilya gibi 8 ülkede “cinsel yönelim” ifadelerinin olduğunu belirterek eğer maddede yer almayacaksa gerekçede buna yer verilmesini istedi. AKP ise Hollanda’da eşcinsel evliliklere izin verilmesine karşın anayasanın eşitlik maddesinde kadın ve erkek dışında bir ifadeye ver verilmediğini hatırlattı. MHP’de eşcinselliği “ensest” gibi sapıklık olarak nitelendirerek cinsel yönelim hakkına karşı çıktı. Bunun üzerine CHP ve BDP “Gerekçede bu ifadelerin yer aldığı uluslararası sözleşmelere göndermede” bulunulmasını önerdi. AKP “Başbakan’a sormalıyız” diyerek masadan kalktı. BDP yeniden randevu istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le, “İmralı’ya ziyaret”i görüşeceklerini açıklayınca, bugünkü randevuları iptal edilen BDP, yeniden randevu isteyeceklerini açıkladı. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, randevu talebinde bulunurken “içerik” konusunda bakana bilgi vermediklerini söyledi. Ergin’den önceki gün randevu talep ettiklerini belirten Buldan, Bakan Ergin’in yoğun gündemi ve Adalet Komisyonu toplantısı nedeniyle, görüşmeyi başka bir zamana ertelediğini ifade ederek şunları söyledi: “Adalet Bakanı’yla görüşme yapmamızın amacını açmak istiyorum. Öcalan üzerindeki tecrit ve izolasyon politikasının bir an önce kaldırılması gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Bunu paylaşmak istedik ama ne yazık ki görüşme gerçekleşemedi” dedi. Buldan görüşmeye ilişkin bir tarih verilmediğini söyledi. Serap’ı öldürenlere müebbet hapis İstanbul Haber Servisi İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 2009 yılında Küçükçekmece’de lise öğrencisi Serap Eser’in ölümüyle sonuçlanan İETT otobüsüne molotofkokteylli saldırıya ilişkin davada 3 sanıktan 2’sini, ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Salman Akpınar ve Hamit Aksan katıldı. Mahkeme heyeti, Akpınar ve Aksan’ın, “Devletin birliğini bozmak” amacıyla gerçekleştirdikleri eylem nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmalarına hükmetti. Bu iki sanık, “Serap Eser’i, patlayıcı madde atmak suretiyle yakarak kasten öldürmek” suçundan da yine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Tutuksuz sanık Merdan Berk beraat etti. Uçak parçası düştü ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Valisi Cahit Kıraç, Seferihisar’daki Efes 2012 Müşterek Fiili Atışlı Tatbikatı’nda yer alan savaş uçaklarından birinin, top mermisi taşıyan bölümündeki bir parçanın Urla İçmeler’de karaya düştüğünü söyledi. Bölgedeki 1015 konutun güvenlik amacıyla boşaltıldığını bildiren Kıraç, “Teknik heyetin incelemesinin ardından patlayıcı bir cisim olmadığı anlaşıldı” dedi. Başkana silahlı saldırı ? TRABZON (Cumhuriyet) Trabzon’un Arsin ilçesine bağlı Yeşilyalı Belde Belediye Başkanı SP’li Hüseyin Fidan’ın makam aracı kurşunlandı. Güvenlik güçlerinin elinde olayla ilgili görüntüler olduğu belirtilirken Hüseyin Fidan, “Hem şahsi hem de belediye olarak kimseyle bir husumetimiz yok. Gerek sayın kaymakamımız gerekse de jandarma alay komutanımız konuyla ilgili hassasiyetli bir çalışma sürdürüyor” dedi. Molotoflu saldırının kurbanı Serap Eser 17 yaşındaydı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle