17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2012 ÇARŞAMBA 6 ge c 11 re ez yıl aç kçe an lık ık li ın la ka nd ra ı rı HABERLER Poşu davasında itibar ? Suçu kolaylaştıran araç Mahkeme poşuya ilişkin “Puşi’ diye tabir edilen bezin de Türk Ceza Kanunu’nun 54. maddesinde belirtildiği şekliyle, suçun işlenmesini kolaylaştıran araç mahiyetinde olduğu anlaşıldığından müsaderesine karar verildi” dedi. Duruşma öncesi, SES Ankara Şubesi ve Ankara Tabip Odası ile SES Öğrenci Komisyonu üyeleri Ankara Adliyesi önünde davayı protesto etti. gizli tanığın ilk ifadesine İstanbul Haber Servisi PKK’ye yardım ettiği, molotoflu saldırıya katıldığı gerekçesiyle yargılanan Galatarasay Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül’e verilen 11 yıl 3 ay hapis cezasının gerekçesi açıklandı. Kırmızıgül’ü olay sırasında gördüğünü söyleyen, ancak daha sonra ifadesini geri alan gizli tanığın ifadelerini delil kabul eden mahkeme, gizli tanığın Emniyet’teki teşhisinin, “sanığın olay yerindeki görüntüsüne en yakın olduğu an” olması nedeniyle daha güvenilir olduğunu belirtti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17 sayfalık gerekçeli kararında, Kırmızıgül’ün olaydan önce telefonla görüştüğü kişilerin terör örgütü üyeliği ve örgütün propagandasını yapmak gibi suçlardan haklarında polis kaydı olan kişiler olduğu belirtilerek, fıratnews.org sitesinden olaya ilişkin yapılan haberlere göre söz konusu kişilerle irtibatlı olduğu ifade edildi. Gizli tanığın Emniyet’te Kırmızıgül’ü teşhis ettiği, ancak mahkemede kendisine gösterilen kişinin Kırmızıgül olmadığını söylediği kaydedilerek, “Aradan geçen yaklaşık 1 yıllık süre içinde sanığın görüntüsünde değişiklikler meydana gelmiş olduğu, teşhisin yüz yüze değil de kamera aracılığıyla yapılıyor olması gibi nedenler dikkate alındığında, gizli tanığın olayın hemen akabinde sanığın olay yerindeki görüntüsüne en yakın olduğu anda, hazırlık aşamasında yapmış olduğu teşhis işlemlerinin daha güvenilir olduğu mahkememizce kabule şayan görülmüştür” denildi. Kırmızıgül’ü gözaltına alan polislerin mahkemede olay tutanağının doğru olduğunu söyledikleri belirtilerek, şöyle devam edildi: “Gizli tanığın içerik itibarıyla reddetmediği anlatımlarına ve teşhisin bulunduğu hazırlık işlemlerine mahkememizce itibar edilmiş, gizli tanığın anlatımlarının, tanıkların anlatımlarıyla uyumlu olması, bir bütün halinde değerlendirildiğinde gizli tanığın, olay tutanağı tanıklarının anlatımları mahkememizce kabul edilmiştir.” Ölümünü İçinde Taşıyan Çağ Ortaçağ konusunda uzman tarihçiler arasında adı önlerde sayılan romancı Umberto Eco’nun 1972’de yazdığı, Can’dan bu ay çıkan “Günlük Yaşamdan Sanata” derlemesindeki ilk denemenin adı “Yeni Bir Ortaçağa Doğru”dur. Umberto Eco’nun konuyu ele alan başka yazarlarla birlikte vardığı sonuç, bir Pax Americana krizinin yaşandığı, bir tür Ortaçağın içinde olduğumuzdur. Her ne kadar Eco bu krizin tahlilinde ekonominin durumunu çok belirsiz bir arka fon olarak kullanıyor, hatta hiç kullanmıyorsa da saptamasında itiraz edilebilecek bir şey yoktur. Ortaçağda yaşadığımız bir gerçek yani. Bu Ortaçağın sık sık yazdığımız gibi janjanlı, parlak bir yanı var. Bilim ve teknolojide ivmesi artan gelişmeyle atbaşı giden bu karanlık çağın başlangıcı, vahşetin zirveye çıktığı 2. Dünya Savaşı sayılabilir. İsterseniz daha eskilere de gidebilirsiniz. Şimdi ise kapitalizmin sıklaşan krizleriyle vahşetin yaygınlaştığını, sistemleştiğini, sıradanlaştırılmaya çalışıldığını görüyoruz. ??? Bu janjanlı Ortaçağın belirgin özelliği krizlerin giderek daha zor atlatılması, çözümsüzlüğün ortaya çıkmasıdır. Otoriter eğilimlerin, kendilerini “demokrasinin kaleleri” olarak tanıtan gelişmiş ülkelerde güçlenmesi, üst sınıfların kendilerini korumaya almak için yüksek güvenlikli sitelere sığınmaya başlaması, gelişmiş ülkelerin sınırlarını göçmen dalgalarına karşı “savunmak” için masraflı önlemlere girişmesi bundandır. NATO’ya şimdi biçilen bir gözü Kürecik’te “küresel jandarma” rolü de yaşadığımız Ortaçağın gereğidir. Türkiye’de bizim yaşadıklarımız bu genel çerçevenin dışında değil aslında. Baskıcı dönemi, otoriter bir rejime dönüştürmek için çabalamalarının arkasında bu yatıyor. Özledikleri rejimi meşrulaştırmak için acele etmeleri, dünyadaki genel gidişin rüzgârından yararlanmak istemeleri bundandır. Batı’nın demokrasi sahtekârlığının bu kadar sırıtmasının nedeni de budur. ??? Doğrusunu isterseniz, Batı dünyasının krizlere çözüm olarak baskıcı otoriter rejimleri çare olarak görmeye başlaması, çaresizliğin itirafından başka bir şey değildir. Ağırlığı iletişim alanında olan, ivmesi gittikçe hızlanan bilimsel teknik gelişmenin krizleri çözmeye yetmemesi, tam tersine niteliği gereği insanlığın hizmetine girmek gibi bir özelliği barındırması çıldırtıyor onları. Ortaçağ, Umberto Eco’nun denemesinde anlatmaya çalıştığı gibi rönesansını da içinde taşıyordu. Yaşadığımız janjanlı Ortaçağ da öyledir. Türkiye’de isterseniz zorbalığın zirvesine çıkın, işi tören yasaklamalara kadar uzatın, seçilmiş milletvekillerinin zindanda kalmasını “halk böyle istiyor” demagojisiyle savunmaya kalkın, isterseniz nüfusu gittikçe kalabalıklaşan zindan “kampusları”nın sayısını arttırın. Sonuç aynı olacaktır. Karanlığın içinde bir aydınlık nokta beliriverir. Minicik bir noktadan sızan ışık karanlığın canına okuyacaktır. ??? Ortaçağ rönesansın, aydınlanmanın tohumlandığı, filizlendiği bir çağ olmuştu. Yükselen yeni sınıflar aydınlanma ile bilimsel gelişmenin farklı kulvarlarda kalması ve tek yönlü hizmet etmesi için yoğun bir çaba gösterdiler. Başarabildiler mi? Başaramadıklarını sıklaşan krizler içinde debelenmelerinden, çareyi bir kere daha zorbalıkta aramalarından anlıyoruz. Bizi umutlandıran, gelişmenin ivmesinin artık geri döndürülemez bir şekilde hızlanmış olmasıdır. Ortaçağlardan çıkışlar artık eskisi kadar zaman almayacak, Türkiye’de önlerine zafer dolu on yıllar koyanların yanıldıklarını görmeleri çok uzun sürmeyecektir. Korkumuz, çaresiz kalan Ortaçağ zorbalarının kendileriyle birlikte bu hayatı da ateşe atma konusundaki pervasızlıklarıdır. Grup Yorum şarkısına 5 yıl hapis istendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencisi ve Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Öğrenci Komisyonu üyesi Zülküf Akelma, 13 Mart’ta binlerce kişinin katıldığı ve sağlıkta özelleştirmeyle doktorlara yapılan saldırıların protesto edildiği sağlık mitinginde çalınan ve 1995’te Grup Yorum’un albümünde yer verdiği Kürtçe “Herne Peş” parçasına eşlik edince, kendini özel yetkili mahkemede buldu. Zülküf Akelma hakkında, bu şarkıya eşlik ederek “terör örgütü propagandası” yapmaktan 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede, bu marşın PKK/KCK’nin marşı olduğu iddia edildi. Akelma, “Kürtçeyi çok iyi bilmiyorum. Parçayı suç işlemek kastıyla söylemedim” dedi. İddianamede yer almamasına karşın mahkeme başkanı, sanık Akelma’ya mitingde “Anadilde eğitim, anadilde sağlık” sloganını neden attığını da sordu. Akelma, sloganın sendikanın tüzüğünde yer aldığını ve yasal olduğunu kaydetti. Akelma’nın avukatı Zeynep Ceren Boztoprak, “Şarkıda suç unsuru taşıyan bir ifade de yok. Düşünce ve ifade özgürlüğüdür” diye konuştu. Diğer bir avukat Mustafa Güler de parçanın 1968 yılında yazıldığına dikkat çekerek “Hatta Bucaspor taraftarlarının tribün şarkısıdır. Habertürk’te Grup Yorum çıkarak bu parçayı okumuştur. Parçanın suç unsuru taşıyan bir yönü yok” dedi. Mahkeme, şarkı ile terör örgütünün söylediğinin aynı olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar vererek duruşmayı erteledi. Üniversitelilere nefes almak bile suç. Bu kez okuldan atılma gerekçesi bildiri dağıtmak Uysal nesil cezaları Haberal: Ecevit kendi isteğiyle geldi AKIN BODUR ‘Ecevit’i seven bildiğini anlatsın’ HATİCE TUNCER Ergenekon davasında tutuklu sanık CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in, başhekimi olduğu Başkent Üniversitesi Hastanesi’ne Mayıs 2002’de kendi isteğiyle geldiğini ifade ederek “Bize düşen görev ülkemizin başbakanını sağlığına kavuşturmaktır. Bu da yapılmıştır” diye konuştu. Tanık olarak ifade veren eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in koruma müdürü Recai Birgün, “Bu olaylarla ilgili görgüsü, bilgisi olan, kalbinde Ecevit’e dair sevgi besleyen herkesi bildiklerini anlatmaya çağırıyorum” dedi. Birgün, Haberal’ın “Ecevit rahatsızlandığında bize getirilmesini biz mi istedik?” sorusunu, “Kendi isteğimizle geldik” diye yanıtladı. Recai Birgün’ün önceki günkü ifadesinde “Başkent Hastanesi’nde Ecevit’in 8 ay hiç kalkmamasını söylediler. Her gün doktorlar kontrole geldi” şeklindeki ifadeleri anımsatan Haberal şu soruyu yöneltti: “Elimde Başkent Üniversitesi’nin raporu var. Ben bu raporu Rahşan Ecevit’e ve Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Şağar’a verdim. Bu raporda 8 ay yatak istirahati önerilmiyor, her gün doktor kontrolü yapılacağı yazmıyor. Görevinin başına dönebileceği yazıyor. Bu raporu okumadınız mı?” Raporu okumadığını belirten Birgün “Eğer 8 ay istirahat verilmediyse neden 3 ay eve kapandık, her gün Başkent Hastanesi’nden doktor geldi” diye sordu.Haberal, “Ecevit’i eve gizlice getirdiğiniz doktora gösterdiniz?” dedi. Birgün, “Bu benim kararım değildi. Rahşan Ecevit ve beyefendinin kararıydı. Ben arkadaşım Mücahit Pehlivan’ı önerdim” dedi. Avukat Dilek Helvacı ise Pehlivan’ın bir dönem AKP’den milletvekili seçildiğinin altını çizdi. Mahkeme Şile’deki kazılara ilişkin davanın Ergenekon’la birleştirilmesine karar verdi. Haberal, Birgün’ün ifadesinin ardından yaptığı basın açıklamasında şunları ifade etti: “Sayın Ecevit’in taburcu olduktan sonra, Başkent Üniversitesi’ni temsilen eşi Sayın Rahşan Ecevit ile şahsıma teşekkür mektubu göndermesi, vefatına kadar 5 kez Başkent Üniversitesi’nin bir kuruluşu olan Kanal B’yi kabul ederek röportaj verdiği sırada, şahsıma hürmetlerini iletmesinin de, iddiaların ne derece mesnetsiz olduğu bir kez daha somut olarak tespit edilmiştir. Kanaatimce, bu tür asılsız ithamlara en güzel yanıtı, halkımız, Sayın Ecevit’in ilk kez seçildiği Zonguldak ilinden beni CHP milletvekili seçerek vermiştir” dedi. ‘Ersöz, Özkan için aracı oldu’ Davanın öğleden sonraki oturumunda işadamı Mehmet Emin Karamehmet’in tanıklık ifadesi dinlendi. Karamehmet, Özese’nin tutuklu sanık, eski Jandarma İstihbarat Daire Başkanı Levent Ersöz’ü tanıyıp tanımadığı sorusunu “Sonradan öğrendim” diye yanıtladı. Karamehmet, “Hasan Atilla Uğur’u ise Kürşat Albay olarak tanıdım” dedi. Karamehmet, “Levent Ersöz ile görüştünüz mü” sorusu üzerine “Telefonla görüştüm diye hatırlıyorum” dedi. “Levent Ersöz, Tuncay Özkan’ı Çukurova Grubu’na geri almanızı söyledi mi” sorusunu ise Karamehmet “Evet, Levent Ersöz Tuncay Özkan’ı geri almamı söyledi, ama organizasyondaki yeri dolmuştu. Geri alamayacağımı söyledim” diye yanıtladı. Özese’nin “Özkan’ın Çukurova Medya Grubu Başkanlığı’ndan ayrılmasına ilişkin ne biliyorsunuz” sorusuna “Show TV, Akşam Grubu, Özkan’ın fiyatının yüksek olduğunu söyleyip indirmek istemişler. Özkan ‘ayrılırım’ demiş.” Karamehmet, “Şener Eruygur’u tanıyor musunuz” sorusunu “Evet Jandarma Genel Komutanı” diye yanıtladı. “Eruygur sizden Tuncay Özkan’ı işe geri almanızı istedi mi”sorusuna ise “Hayır” yanıtını verdi. İSKENDERUN Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nde okuyan ve okul dışında bildiri dağıtan dört öğrenciden ikisi okuldan atıldı, ikisi de bir yarıyıl okuldan uzaklaştırıldı. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) bir banka işbirliği ile “akıllı kart” uygulamasına geçti. Bu durumdan rahatsız olan öğrenciler de projeye karşı bildiri dağıttı. HDK İskenderun Gençlik Meclisi imzalı bildiride, her 3 ayda bir hesap işletim ücreti olarak 11 lira alınmasına ve yemekhanede gün içerisinde yenilen ikinci yemek ücretinin iki kat olmasına tepki gösterildi. MKÜ Mühendislik Fakültesi Disiplin Kurulu 14 Mayıs’ta aldığı kararla Yükseköğretim Öğrenci Disip lin Yönetmeliği’nin 10/C maddesi kapsamında bildiri dağıtan öğrencilerden inşaat mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Mithat Can Türekten ve makine mühendisliği 2. sınıf öğrencisi Haydar Eren Öztürk’ü okuldan attı. İnşaat mühendisliği 2. sınıf öğrencisi Sezgi Çolakoğlu ve makine mühendisliği 1. sınıf öğrencisi Özgün Karakaya ise bir yarıyıl uzaklaştırma aldı. Öğrenciler karara itiraz edebilecek, ancak finallerin ikinci haftasında sınavlara alınmayacak. EğitimSen İskenderun Şube Başkanı Coşkun Selçuk, MKÜ’de antidemokratik uygulamaların ve baskıların sürdüğünü belirterek “Yöneticiler siyasi iktidarların dönemsel politikalarına uygun kararlar alarak üniversitelerde bilim adına ne varsa ortadan kaldırmışlardır. Bildiride bütün öğrencilerin banka kartı almaya zorlanmasına karşı, kartları almamaya çağrı yapılmaktadır. Gerekçe yapılan ideolojik faaliyet budur. Öğrenciler fakültenin almış olduğu bir karara itiraz edemeyecek mi?” dedi. AİHM: Uzun tutukluluk haksız Orantılı güç HİLAL KÖSE Başbakan’ın 4 Aralık 2010’da Dolmabahçe’deki rektörler buluşmasını protesto etmek için toplanan öğrencilere Çamlıca gişelerde müdahalede bulunan polislerin yargılanmasına başlandı. Suçlamaları reddeden çevik kuvvet polisleri, “Verilen emir gereği öğrencilerin üzerine biber gazı sıktık. Fiili müdahalede bulunmadık” dediler. Tuzla Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 18 Ocak 2012’de hazırlanan iddianamede, müdahale sırasında burun kemiği kırılan Miraç Ekrem Efe dahil 7 öğrenci mağdur şüpheli, 3 öğrenci ise şüpheli olarak yer aldı. Savcı, öğrencilerin “görevli memura birden fazla kişiyle direnme” suçundan 4 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını istedi. 36 polis hakkında ise “yaralama, basit yaralama” suçundan 39’ar yıla kadar hapis cezası talep etti. 3 otobüsle gişelere gelen toplam 135 öğrencinin, provokasyon ve Başbakanlık Çalışma Ofisi’ne zarar verme durumu oluşabileceği gerekçesiyle İstanbul’a alınmadıklarını kaydetti. Tuzla 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde önceki gün yapılan davanın ilk oturumuna 27 sanık polis memuru katıldı. Sanık Ali Osman Akdağ, “Pet şişelerle, soda şişeleriyle saldırdılar. Amirlerimiz müdahale emri verdi. Biber gazı ve orantılı güç kullanarak müdahale ettik” dedi. Komiser yardımcısı Serhat Düzen, şöyle konuştu: “Müdahalenin yasal sınırlarda kalması için çabaladım. Gaz kullanılınca öğrenciler panik halinde kaçıştılar. Birbirlerini yere düşürerek da ! Gazla müdahale emri veren amirler davada sanık değil ? STRASBOURG (AA) AİHM uzun gözaltı ve tutukluluk süresiyle ilgili iki ayrı davada Türkiye’yi haksız buldu. 2011’de ömür boyu hapse çarptırılan Mehmet Hasdemir’in yaptığı şikâyeti değerlendiren AİHM, bu kişinin gözaltı ve tutukluluğunun makul süreden fazla olduğu gerekçesiyle Türkiye’yi 11 bin 900 Avro ödemeye mahkum etti. AİHM, yasadışı sol bir örgüte üye olmak suçundan mahkum olan Hatice Duman’ın başvurusunu da haklı buldu. Devlet, Duman’a 10 bin 800 Avro ödeyecek. ‘4 ucu bir araya getiremiyoruz’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek, TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu ve Ege Genç İşadamları Derneği temsilcilerini kabul etti. Çiçek, tutuklu vekillerin durumuna ilişkin bir soru üzerine, “Bohçanın dört ucunu bir araya getiremiyoruz. Bu dönem siyaset çok sert geçiyor. Bu kadar sert olmasının gereği yok. Bu kadar sert olması, çözümü de zorlaştırıyor” karşılığını verdi. ‘Yanıtı halk verdi’ ğıldılar.” Komiser yardımcısı Mustafa Ermenek, “Müdürlerimizin talimatıyla gazlı müdahale yapıldı. Herhangi bir öğrenciye darp olayı olmadı. Bu konuda özellikle dikkat ettik. Miraç Ekrem Efe araca geldiğinde burnunun üzerinde kızarıklık ve kanaması vardı. Efe’yi kimin gözaltına aldığını görmedim” diye konuştu. Mahkeme, olay sırasında pet şişeyle saldırıya uğradıklarını söyleyen üç polisin davaya katılma talebini kabul etti. Duruşmaya gelmeyen sanık 3 polis memuru ve üç öğrenci hakkında yakalama emri çıkarıldı. Olay yerinde kullanılan biber gazlarının cinsinin sorulmasına karar veren mahkeme, Adli Tıp Kurumu’ndan gazların etkileriyle ilgili rapor isteyecek. Davanın ikinci oturumu 10 Ekim 2012’de yapılacak. 28 Şubat soruşturması ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 28 Şubat sürecinde, GATA’daki görevine son verilen Tabip Albay Prof. Mustafa Kahramanyol’un “müşteki” sıfatıyla ifadesine başvuruldu. Soruşturmayı yürüten özel yetkili savcı Mustafa Bilgili’ye ifade veren Kahramanyol’un, ifadesinde, “Batı Çalışma Grubu’ndaki bazı kişilerin isteği doğrultusunda, hakkında gerçek olmayan dosyalar düzenlenerek 1997’de GATA’daki görevine son verildiğini” anlattığı öğrenildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle