22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 MAYIS 2012 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Büyük Devletle Dostluk Etmek... Olmaz Olsun! AKP iktidara geleli on yıl oldu. Bu süre içinde kaç aydın, kaç düşünce, sanat, edebiyat, kültür adamı acılar çekti? “İçeride” kaç yüz, ya da bin aydın var? Kaç aydan, kaç yıldan beri... Demokrasi denen bir düzende yaşıyoruz!.. Yaşıyormuşuz! Olmaz olsun böylesi! Padişahlık, diktatörlük, yobazlık, darkafalılık, bilgisizlik, zorbalık demokrasisi olur mu? Oluyor işte, örnek kendimiz! Birazcık çizgi dışına çıktın mı, birazcık iktidardakilerin hoşlarına gitmeyecek şeyler yazdın mı, tepene iniyor yumruk... Bekir Coşkun’un yaşadığı gerçek ortada!.. Yazar düşüncelerini ince bir ironi ile yazmış... Usta, başarılı... Bu yüzden en çok okunan, sevilen bir yazar... Ama savcılıklara çağrıldı o da! Bilmem ne çıkacak işin altından? Coşkun o incelikli eleştiri yazılarını sürdürebilecek mi? İktidardakilerin hoşlanmadıkları şeyler yazmak, konuşmak, suç olmaya başladı. On yıl önce bir iktidar değişmesiyle, daha doğrusu anlayışların başkalaşmasıyla... Sanatçıya “Sen kimsin” dendi mi, ardından baskılar gelir? Şairsen, yazarsan, aktörsen, ressamsan, besteciysen çok özenli olman gerekir. Sen, anlasınlar, sevsinler, benimsesinler, böylece insanlıklarını daha derinden duysunlar istersin, ama onlar için bütün bunlar, zararlı, tehlikeli işlerdir. Hapishaneler seni bekler, aylardır, yıllardır senin gibilerle doludur bu yüzden. Suskunluk övülecek bir yaşam tarzı oldu mu, o toplumda her şey tepetaklak gider. Böyle olmasını da, kendi hesaplarına göre, isteyenler vardır. Toplumda onların konuşmaları, yorumlamaları serbesttir, senin benim doğrulara dayanan yorumlarımız çaresiz boşa gidecektir. Ya da seni, aylar süren kapatılmalara götürecektir. “İleri demokrasi”, bir ülkenin doğru yoldan şaşmasıdır. Yaşam denen değerin insanlar için kördüğüm biçimine getirilmesidir. Böyle “ileri” bir düzene, olmaz olsun, demekten başka çare var mı? İsteyelim ya da istemeyelim, beğenelim ya da beğenmeyelim dünyanın bir numaralı devleti ABD’dir. Avrupa, Asya ve Uzakdoğu devletlerinin tümü bu gerçeği kabul etmişlerdir. Birçok devlet Beyaz Saray’la iyi geçinmektedir. Bugün uluslararası arenada aslolan, ortada belirli bir neden yoksa, dost olmak, kavga etmemek ve iyi geçinmektir. İzzet SEDES Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Her konu ister istemez dış dünya ve ABD vrupa’da dış politika çevrelerinde sık kullanılan bir de ile ilgilidir. Ekonomik güçlükler yüzünden yim vardır: “Büyük devletle IMF ve Dünya Bankası ile anlaşmak zodostluk etmek, güçlü bir rundayız. Çünkü bu kuruluşların onayı olhayvanla birlikte yaşamaya madan, dünyadaki diğer devletler ve banbenzer”. Uluslararası alanda uygulanan po kalarından kredi almamız olanaksızdır. litikaların temeli önce devletler arasındaki Rusya’nın eski başkanı Putin, devlet başkarşılıklı çıkarlara dayanır. Dostluk da, ti kanı olduğunda, borçlarını ödemek ve ekocari ilişkiler de, birbirini destekleme poli nomik sıkıntılarını gidermek için kredi istikaları da bu çerçeve içinde değerlendiri tediğinde IMF’nin koşullarını reddederek, lir. Genellikle her devlet için temel budur.... yöneticilerini geri göndermiş ve Almanya ABD dünyadaki devletlerin en uygar Başbakanı’ndan kredi istemişti. Ancak olanı değil, ama gerek ekonomi gerekse Schröder ona, IMF onaylamadan kredi veteknoloji alanında en zengin olanıdır. remeyeceğini söylemişti. IMF ve Dünya Yöneticileri de başta başkanlar olmak üze Bankası Guvernörleri Kurulu’nda en fazre her zaman doğru yaparlar, her yaptık la oy sahibi ülke ABD’dir. Dolayısıyla, fiları doğrudur diye bir kural yoktur. Ama nans kuruluşlarının kredi musluklarını açbuna rağmen, diğer devletlerin yönetici malarında Beyaz Saray’ın yeşil ışık yakması leri büyük çoğunlukla Washington’la iyi çok önemlidir. geçinmek isterler... üyeliğimiz, Kıbrıs ve Avrupa Konseyi’ndeki protokol müPKK dürlüğü görevim sırasında, dünyada en çok görüşülmek istenen devlet başkanının Kıbrıs anlaşmazlığı, demokratik dünya ülABD Başkanı olduğunu öğrenmiştim. keleri için çözülmesi gereken önemli bir koTüm devlet başkanları ABD Başkanı ile nu olarak ortada duruyor. KKTC’ye uygörüşmek için randevu isterler. Beyaz Sa gulanmakta olan ekonomik ambargonun ray protokolü de, dönemin durumu ile ara kaldırılacağına dair başta ABD ve bazı AB daki ilişkilere, gelişmiş ve de gelişmesi ülkeleri tarafından verilen sözler uygubeklenen koşullara göre bu istekleri yeri lanmaya başlayıncaya kadar ihtiyatlı olmalı ne getirir, randevu vermeyi uzatır ya da ve sonucu beklemeliyiz. uzun süre oyalamayı yeğler. Kıbrıs konusunda, eski Birleşmiş Milletler İsteyelim ya da istemeyelim, beğenelim Genel Sekreteri Annan’ın raporu dışında, ya da beğenmeyelim dünyanın bir numaralı 1959 yılında Londra’da kurulmasına karar devleti ABD’dir. Avrupa, Asya ve Uzak verilen bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir doğu devletlerinin tümü bu gerçeği kabul benzerinin yeniden iki toplumlu olarak etmişlerdir. Birçok devlet Beyaz Saray’la oluşturulmasından başka bir çözüm bekleiyi geçinmektedir. Bugün uluslararası are mek yanlış olacaktır. Bu konuda ABD’nin nada aslolan, ortada belirli bir neden yok yardımı olabilir ama unutmamak gerekiyor sa, dost olmak, kavga etmemek ve iyi ge ki, varılacak çözüm şeklini AB ülkelerine kabul ettirmek zorundayız. Avrupalılar çinmektir. bunu her zaman söylüyorlar... ürkiye kararlı olmalıdır AB üyeliğimiz konusunda ise, ABD’nin Şimdi gelelim ülkemize. Türkiyemizin fazla etkili olacağını beklemek yanlıştır. Niönünde çözülmesi gereken sorunlar vardır. tekim bir süre önce, Kıbrıs Rumları taraÖnce basın özgürlüğü sorunumuz, ekono fından reddedilen anayasa referandumu mik güçlüklerimiz, sonra uzun sürede de ol sonuçlarından sonra Avrupalılar teselli etsa AB üyeliğimize engel olan Kıbrıs ve de mek için Paris, Roma ve Berlin’e giden ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, genişlePKK terorizmi... A menin “inanılmaz bir başarı” olduğunu öne sürmekle beraber, Türkiye ve Ukrayna’nın üyeliklerinin ise yalnız Avrupalılar tarafından kararlaştırılacağını söylemekten geri kalmamıştır. PKK sorununa gelince. Bir süre önce Washington’da AmerikanTürk Konseyi’nin savunma panelinde konuşan, eski Genelkurmay İkinci Başkanımız Orgeneral Başbuğ’un terör konusunda somut eylem isteyen konuşmasını, generalimizin “açık sözlü ve dürüst, gerçek bir vatansever” olduğunu söyleyerek yanıtlayan dönemin ABD Genelkurmay Başkan Yardımcısı Org. Peter Pace’in, kültür ve dil farklılığı çerçevesinde Başbuğ ile her şeye aynı gözle bakmadıklarına dair sözleri bir gerçeği aksettiriyordu. ABD bizim gibi düşünmüyor ve yalnız şiddet ve teröristleri öldürme ile bir çözüme varılamayacağına ayrıca “eğitim ve ekonomik” programlar uygulanması gerektiğine inanıyor. Nitekim eski Başkan Bush da, Erdoğan’la görüşmesinde, şimdilik sadece bu konunun incelenmesini istemekle yetinmişti. Uykudan Uyanır Gibi... Yeni türkü buldum, kendime göre, dilimde dolanıp dururum: “Ne yazarsın, ne çizersin Yollar ırak der geçersin Gel desem de gelemezsin Yüzünü göster bari Bayramdan bayrama...” ? Dönüp iyi bakın bu 19 Mayıs bayramına... Bir: Bıçak kemiğe dayandı... İnsanların söyleyecek, haykıracak çok sözleri var... Endişe ve korku, yerini artık tepkiye ve cesarete bıraktı. Tek silahları vardı, alıp çıktılar yüreklerini... ? İki: Bir siyasi parti, bir sivil toplum örgütü ya da bir yönlendirme olmasa da insanlar kendi aralarında haberleşip, örgütlenip, el ele vererek seslerini yükseltmeyi denediler... Başarıldı... Artık kaldı mı iktidarın “Ergenekon işi” bahanesi?.. ? Üç: Artık hiçbir şey eskisi gibi değil ortak... On yıldan bu yana ilk kez iktidar karşısında; demokrasiyi, hukuku, laik çağdaş memleketini, çocuğunun geleceğini, ülkesinin karartılmamasını isteyen kitleler gördü... Az buz değildi... Dört bir yanda, aynı anda... Evet, nehir gibiydi... ? Dört: Muhalefet de dönüp iyi bakmalı... Yüreği şişmiş, sabrı tükenmiş, gözleri dolmuş, bir yol, bir çare, bir çözüm, bir çıkış arayan milyonlar işte oradaydı... “Atatürk yolundan başka yol yok” dediler size... Din sömürüsüne özenmek, din tüccarına benzemek, cehaletin kafasına göre değişmek... Cumhuriyetin aydınlanma devrimlerinden başka bir yön aramak gerekmiyormuş demek... ? Türküm dilimde kaç gündür... “Ne yazarsın, ne çizersin Yollar ırak der geçersin...” Elinde bayrağı, yakasında Mustafa Kemal’i, meydanlarda dolu gözlerle yürüyenleri görmediniz mi? Hiç de ırak değilmiş yolları... Ovaladı gözlerini Cumhuriyet sevdası olanlar... Uykudan uyanır gibi... AB rdoğan’ın Washington gezileri Uluslararası ilişkilerde belirli siyasi tutum ve görüşler her zaman konuşularak, söylenerek değil, bazı davranışlar ile gösterilir. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Obama ile görüşmeden sonra başkanla ortak açıklama yapmayarak, tek başına ve yalnız basın toplantısı yapmasının bir anlamı vardır. Başkan Obama’nın, nazik davranmasına rağmen, tüm tutum ve davranışları ile Erdoğan’ların gezisine yakın davrandığı söylenemez. Yabancı bazı devlet adamlarının ABD’yi ziyaretlerinde, hele yanlarında eşleri bulunursa Beyaz Saray’da şereflerine yemekler verildiği ve hatta örneğin Fransa’da da Louvre Müzesi’nin, Elysee Sarayı’nda gece verilen yemekten sonra saat 23’te özel olarak açtırılarak, istenilen misafir devlet adamlarına çok daha yakın davranıldığı bilinmektedir. Erdoğan’lara aynı şekilde davranılmamaktadır, siyasi ve diplomatik çevrelerde bu davranışın “dünya protokolü” açısından bir anlamı vardır. Bu yüzden, Başbakan Erdoğan’ın Washington gezilerini, bazı Amerikalı yetkililerin söyledikleri gibi sadece bir “businesslike” (iş görüşmesi) olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır. Gezilerin, beklendiği gibi olumlu geçtiği söylenemez... E T C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle