22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 MAYIS 2012 ÇARŞAMBA kultur@cumhuriyet.com.tr 18 KÜLTÜR Tiyatromuzun ve seslendirme sanatının büyük ustası Cüneyt Türel’i dün yitirdik Çehov provası yarım kaldı Kültür Servisi Tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmen, seslendirme sanatçısı Cüneyt Türel, dün sabah hayata gözlerini yumdu. Türel bir süredir tedavi görüyordu. Türel için 3 Mayıs Perşembe günü saat 11.00’de, 30 yıl süreyle çalıştığı İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde bir tören düzenlenecek. Tiyatromuzun usta oyuncusunun cenazesi, aynı gün Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Aynı zamanda ülkemizin en iyi seslendirme sanatçılarından biri olan, bütün Türkiye’nin unutulmaz sesiyle de tanıdığı Türel, son olarak, 10 Mayıs5 Haziran arasında gerçekleştirilecek İstanbul Tiyatro Festivali’nde, Anton Çehov ile ünlü oyuncu Olga Knipper’in yazışmalarından uyarlanan “Elim Elinde” adlı oyunda Tilbe Saran’la birlikte oynamaya hazırlanıyordu. Önceki yıllarda Çehov’un “Deli Bal”, “Vişne Bahçesi” ve “Vanya Dayı” adlı oyunlarında başrolleri üstlenmiş olan Türel, Başar Sabuncu’nun sahneleyeceği Carol Rocamora’nın “Elim Elinde” adlı oyununda Çehov’u oynayacaktı. 1942’de doğan Cüneyt Türel, İstanbul Lisesi’ni ve İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. Tiyatroya Yeşil Sahne ve Gençlik Tiyatrosu’nda başlayan sanatçı, 1962’de Gülriz SururiEngin Cezzar Tiyatrosu’nda profesyonel oldu, daha sonra 30 yıl görev alacağı İstanbul Şehir Tiyatroları’na katıldı. 1995’te Işıl Kasapoğlu ve Tilbe Saran’la birlikte Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu’nu kurdu ve 2007’de kapanana kadar bu tiyatronun bütün oyunlarında oynadı. 2004’te Kent Oyuncuları’nda, 1 Mayıs Şiirleri 1 Mayıs Emek Bayramı, pek çok başka konu gibi uzun yıllar ülkemizde yaygın tabu konulardan biri oldu. Bu nedenle edebiyat alanında karşılık bulmasının, öteki temalara göre zayıf kaldığı söylenebilir. 1921’de işgal altındaki İstanbul’da emekçiler Saraçhane’den Hürriyet Tepesi’ne dek yürüyerek ilk kitlesel kutlamayı gerçekleştirdiler. Bu etkinlikler 1925’te Takriri Sukun Yasası’nın çıkışına dek sürdü. Edebiyatımızdaki ilk 1 Mayıs konulu şiir de bu dönemde yayımlandı: Yaşamı türlü sıkıntılar içinde geçmiş Yaşar Nezihe (18821972), Aydınlık dergisinin Haziran 1923 tarihli sayısında çıkan “Bir Mayıs İçin” adlı şiirinde şöyle diyordu: Ey işçi! Bugün hür yaşamak hakkı seninken Patronlar o hakkı senin almışlar elinden. (...) Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden, Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden. Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün, Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün. 1925’te 1 Mayıs bayramının yasaklanması ve bildiri dağıtanların ağır hapis cezalarına çarptırılması 1 Mayıs temasını toplumsal hayattan olduğu gibi edebiyattan da sildi. 1 Mayıs’ın adını ağza almak bile komünizmi övme sayılarak beş yıldan başlıyordu. Sonraki uzun yıllar boyunca 1 Mayıs konulu şiirlere rastlanmadı. Rıfat Ilgaz’ın yazdığı gibi, “O batası Babıâli’den / Tek satır yok sayfalarda.” İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesiyle başlayan demokratikleşme girişimleri bile 1 Mayıs’ı yeniden gündeme getiremedi. Nâzım Hikmet, 1951’de yurdu terkettikten sonra dışarda yaşadığı on üç yıl boyunca 1 Mayıs konulu dört şiir yazdı: “Pırağ’da 1 Mayıs” (28 Nisan 1958), “Delikanlı Melezdi” (Nisan 1963), “1 Mayıs’ta Kızıl Meydan” (25 Nisan 1963), “1 Mayıs” (30 Nisan 1963). DİSK’in öncülüğünde demokratik kitle örgütlerince 1976’da Taksim Alanı’nda başlayan kitlesel kutlamalar, şairlere de esin kaynağı oldu. Fazıl Hüsnü Dağlarca, 1976 1 Mayıs’ı için işçi sınıfına bir güzelleme yazmıştı: “DİSK’in sesi bu! / He hey de hey, / susmaz kimse! // Grev mi yaptık, / He hey de hey hey, / dönmez kimse!” 1940 Kuşağının çileli bir yaşam sürmüş ozanı Hasan İzzettin Dinamo’nun, “1 Mayıs Yürüyüşü” şiiri şöyle başlıyordu: “Görkemli oldu işçinin 1 Mayıs direnişi: / Dün, faşizmi çiğnedik / Yollarda üç yüz bin kişi.” Can Yücel, “İşçi Marşı”nda doğrudan emekçilere seslendi: Senlikbenlik bitip de kuruldu muydu Bizlik, Asgarî ücret değil, hür ve günlük güneşlik Bir Türkiye olacak aldığın son gündelik. Halk kalacak geride, gidince bu zalım sel. 1970 kuşağında 1 Mayıs’la ilgili en çok şiir yazmış ozan Yaşar Miraç, “Bayraklar” şiirinde geleceğe olan umudunu dillendiriyordu: bayraklar geçiyor bayraklar 1 mayıs alanlarından türkiye işçi sınıfı müjdeler veriyor yarından. 1980 sonrasi şiirimizde 1 Mayıs temalı şiirlere rastlamaz olduk. Toplumsal baskı dönemi edebiyatın da dilini bağlamıştı. Bakalım 1 Mayıs’ın yeniden kitlesel gösterilerle kutlanması, günümüz şairlerimizin ilgisini çekebilecek mi? ? Bir yıldır tedavi görmekte olan Cüneyt Türel, son günlerinde, İstanbul Tiyatro Festivali’nde, Çehov ile Olga Knipper’in yazışmalarından uyarlanan “Elim Elinde” adlı oyunda oynamaya hazırlanıyordu. TWITTER’DAN YANSIYANLAR Türkiye’nin en güzel sesiydi. Tanıştığı, çalıştığı insanlarda doğrudan saygı ve sevgi uyandırırdı. Ümit Ünal Şiir bitti. Cüneyt Türel sustu. Son İstanbul beyefendisi de aramızdan ayrılıp sessizce göçüp gitti. Bize de boğazımızda bir yumruk bıraktı. Yeşim Ceren Bozoğlu “Dostlar bizi ancak ölme inceliğini gösterdiğimiz zaman seviyorlar” (Cioran). Cüneyt Türel yaşarken de sevilmeyi hak eden bir beyefendiydi. Bejan Matur Sevgili Cüneyt Türel. Değerli dostum. Güzel İnsan. Aydın insan. Cüneyt Türel Türk tiyatrosunun aydınlık yüzüydü. Fazıl Say ŞT’ye yıllarca emek vermiş Cüneyt Türel’i kaybettik. Adımlarımızda onu anarak Taksim’e yürüyeceğiz! Oyuncular Sendikası Cüneyt Türel’i kaybettik. Keşke Ajda Pekkan şimdi çıkıp “Palavra” dese! A. Umut Kızılarslan Türel benzersiz bir aydın, sakin bir kişilik ve kahkahalar sunan sohbetlerin güzel sesiydi. “Dostum, daha neler olacak acaba?” derdi. Yekta Kopan 2007’de Tiyatro İstanbul’da konuk oyuncu oyarak oynadı. 2008’de Tiyatro Dot’un “Karatavuk” adlı oyununa konuk olan Türel’in 2007’den başlayarak rol aldığı Robert Wilson yönetimindeki “Rumi”, Atina ve Varşova’da ve Ravenna Festivali’nde sahnelendi. Türel, 2009 yazında, İstanbul Tiyatro Festivali’nin özel projesi kapsamında Rumelihisarı’nda sahnelenen “Işığın Oğulları ile Karanlığın Oğullarının Savaşı” adlı oyunda Jeanne Moreau ile birlikte oynadı. Son olarak Başar Sabuncu ile bir likte 2012 İstanbul Tiyatro Festivali’nin Onur Ödülüne değer görülen Türel, “Vahşi Batı”, “Tartuffe” ve “Abelard ve Heloise” adlı oyunlardaki yorumlarıyla Avni Dilligil En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini, “Sevilmek”teki oyunuyla da Afife Tiyatro Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu ödülünü almıştı. Uzun yıllardır çok sayıda belgesel ve reklam filminin seslendirmelerini gerçekleştiren sanatçı, Kadir Has Üniversitesi’nde tiyatro eğitmenliği yapıyordu. Türel’in oynadığı pek çok oyun arasında “Kumarbazın Seçimi”, “Ördek Muhabbetleri”, “Tek Kişilik Şehir”, “Mösyö Butterfly”, “GörüşmeKutlamaÇağrı”, “Antonius ve Cleopatra”, “Bahar Noktası”, “Kabare” ve “Caligula” sayılabilir. Türel ayrıca “Ayak Bacak Fabrikası”, “Deli Bal”, “Cumhuriyet Kızı”, “Oidipus”, “Kırmızı Güller” gibi oyunları yönetmişti. 2006’da Zeki Ökten’in “Çinliler Geliyor” adlı filminde oynayan Türel, son yıllarda “Estağfurullah Yokuşu”, “Doktorlar”, “Parmaklıklar Ardında” ve “Deli Saraylı” gibi dizilerde rol almıştı. Kültür ve Turizm BakaBAKAN GÜNAY’DAN nı Ertuğrul Günay, tiyatro ve sinema sanatçısı Cüneyt Türel’in vefatıyla dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Günay mesajında şunları söyledi: “Yaşamını sahnelere adayan büyük usta, emektar sanatçımızı ne acı ki emeğin ve emekçinin bu özel gü BAŞSAĞLIĞI MESAJI nünde kaybetmiş bulunuyoruz. Değerli çalışmalarıyla sanat dünyamızda devleşerek birçok ödüle layık görülen sevgili üstadımıza Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına, tüm sevenlerine ve sanat camiamıza başsağlığı diliyorum.” Sanat dünyasının, Başbakan Erdoğan’ın tiyatro ve sanata yönelik sözlerine tepkileri sürüyor Aydınlar despota karşı... Kültür Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Devlet ve Şehir Tiyatroları ile sanatçılar ve aydınlar konusunda söylediklerine tepkiler sürüyor. Tiyatro dünyasından sanatçılar, Devlet ve Şehir Tiyatroları’nın özelleştirileceğini açıklayan Erdoğan’ın “gelişmiş ülkelerde devlet eliyle tiyatroculuk yapılmadığı” yolundaki sözlerinin doğru olmadığını belirttiler. Sanatçılar, “Siz kimsiniz? Bu ülkede tiyatro tekelinizde mi?” diyen Erdoğan’ın “despot aydın” tanımına değinerek “soru soran insanın aydın insan olduğunu” vurguladılar. Cevat Çapan: Tiyatronun kimsenin eleştiremeyeceği, tiyatronun kendisini destekleyen kurumu eleştiremeyeceği, devletin tiyatroya yardım etmeyeceği, uygar ülkelerde böyle şey olmadığı sözleri tamamıyla yanlış ve tehlikeli. Üstelik bu konuda çok emek vermiş insanlara da büyük saygısızlık. Genel olarak tiyatro, uygarlık yaratan bir kurumdur. Bütün uygar ülkelerde tiyatrolar devletten ve yerel yönetimlerden büyük destek görür. Çünkü ülkeyi yöneten kurumların görevlerinden biri de vergi veren halkın ihtiyaçlarını karşılamaktır. Kültür ve sanat da halkın ihtiyacı olduğuna göre bunu en olumlu bir şekilde desteklemek devletin en önemli görevlerindendir. İngiltere’yi bu konuda örnek olarak gösterebiliriz. En parlak dönemleri 16. yüzyıl sonundan itibaren devlet, tiyatroyu desteklemiştir. Tiyatronun özelleştirilmesi ayrıca tiyatronun bir lüks metaya dönüşmesine ve halka ulaşamamasına neden olacaktır. Devlet ve Şehir Tiyatroları bilet fiyatlarını düşük tutarak çok daha sayıda tiyatroseverin tiyatro görmesini sağlıyordu. nekli tiyatrolar bu memleketin tiyatro omurgası. Ödenekli tiyatroların var oluş sebebi zaten halka çok düşük fiyata tiyatro hizmeti sunabilmesidir. Bu da tiyatronun halktan koparılması demek. Bence son Murat Daltaban (tiyatro oyuncusu ve yönetmen): Öde derece ticari bir atak. Tiyatro hizmetinin ne kadar önemli olduğu herhalde yeni yeni anlaşılmaya başladı ki, ödenekli tiyatrolar üzerine bu kadar ciddi saldırılar var. Halktan kopuk dedikleri tiyatro asıl bu andan sonra halktan tamamen kopacaktır. Ben özel tiyatro sahibi olduğum için bir oyunun, bir salonun maliyetini çok iyi biliyorum. ‘Faşizan yöntemler’ Tilbe Saran (tiyatro nat ve bilimde parayı veren oyuncusu): Sadüdüğü çalar dediğiniz zaman sadece propag anda amaçlı olur. Sadece faşist ülkelerde, faşist lide temlerinde olur. Kendi ses rlerin, faşizan yönler heykeller, resimler yapılması ine uygun şiirler, dır demiş Başbakan. Bu iki kel . “Despot aydın” imenin yan yana gelemeyeceğini bilmeliydi Tü rki Başbakanı diye düşünüyorum ye Cumhuriyeti pot olmayan kişidir. Soru sor . Çünkü aydın dessandır. Parası olan okusun, an insan, aydın insağ noktasına mı geleceğiz? Ba lık hizmeti alsın şbakan’ın büyük hayali sadece tiyatroyla sınırlı yale 2B ormanlar, sit alanları, değil. O geniş hatörü de girdi. İnsanın temel okullar, sağlık sekhak şılanamaz, karşılanmamalı ları parayla kar. Zarakolu’na bir ödül daha ? Kültür Servisi ABD’deki en büyük insan hakları örgütü “İnsan Hakları İzleme Komitesi”nin kurucularından, yazar Jeri Laber adına PEN tarafından verilen “Jeri Laber Uluslararası Yayınlama Özgürlüğü Ödülü”ne, bu yıl Belge Yayınevi’nin kurucusu Ragıp Zarakolu değer görüldü. Zarakolu, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Bu ödülü yalnızca kendi adıma değil, Türkiye’de şu an cezaevinde bulunan tüm yayıncılar, yazarlar ve gazeteciler adına almaktan gurur duyuyorum.” Günay: Geriye gidiş yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Antalya’dan döner dönmez, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nca sahnelenen, Ankara’ya turneye gelen ve geçen günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’ın danışmanlığından istifa eden Kenan Işık’ın yönettiği “Antigone” adlı oyunu izledi. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Günay, Laura Mulvey, Prof. Dr. Nabi Avcı, Prof. Dr. Kemal Sayar ve Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman gibi pek çok isim konuşmacı olarak katılacak. Konferansta “Yazılmayalar: Sinemamızın Gözardı Ettikleri”, “Eleştirinin ve Seyircinin Belleği” gibi başlıklar ele alınacak. Büyük Kaybımız Arkadaşımız 18. İstanbul Tiyatro Festivali 2012 Onur Ödülü sahibi, festivalimizin “Elim Elinde” oyununda Tilbe Saran’la sahneyi paylaşacak olan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Tiyatroları özelleştireceğim” açıklamalarıyla ilgili olarak “Konuyu Bakanlar Kurulu’ndan sonra konuşmak daha doğru. Türkiye’de sanat yaşamı, kültür yaşamı hiçbir biçimde geriye gitmeyecektir. Hepimiz daha verimli bir biçimde kaynakların kullanımı, DT’nin de özel tiyatroların da halka ulaşmasının yeni yöntemlerini arıyoruz” diye konuştu. CÜNEYT TÜREL’i yitirdik. Sinema ve bellek Kültür Servisi 13. Türk Film Araştırmalarında Yeni Yönelimler Konferansı’nın konusu “Sinema ve Bellek” olarak belirlendi. Yarın başlayacak ve Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek konferansa İngiliz akademisyen Acımız sonsuz. Başar Sabuncu, Metin Deniz, Işıl Kasapoğlu, Celal Üster Cü n ey t T ü re l aramızdan ayrıldı. Acımız sonsuzdur. İstanbul Tiyatro Festivali C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle