25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 2012 PAZAR 8 İstanbul B Edirne PB Kocaeli B Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Y Ankara 18 24 23 18 23 24 23 19 18 15 17 17 19 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y PB Y B B B PB PB PB PB PB PB Y 19 21 16 22 23 22 21 24 20 20 17 15 16 Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte Y Madrid PB Viyana Y HABERLER 10 6 11 14 12 10 13 12 8 16 20 22 15 Belgrad PB 22 Sofya PB 19 Roma Y 17 Atina B 20 Zürih Y 13 Moskova Y 18 Aşkabat Y 24 Taşkent B 32 Baku B 20 Bişkek B 28 Tiflis Y 25 Kahire B 31 Şam B 26 Ülkemizin geneli parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz Bölgesi ile Bilecik, Sakarya, Eskişehir, Ankara, Çankırı, Sivas, Tunceli, Ardahan ve sabah saatlerinde Kocaeli ile İstanbul’un Anadolu Yakası’nın sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların; Amasya ve Tokat çevrelerinde kısa süreli kuvvetli yağış şeklinde olması bekleniyor. Hava sıcaklığı yağış alan yerlerde 2 ila 4 derece azalacak, diğer yerlerde değişmeyecek. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Nisan GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Bahar gelince yaşamak güzel şey diye içinizde biriken tatlı, esnek duygular birden kıpırdanır. İklimdeki ani değişiklikle ertesi gün birden bulutlanır; karamsarlığa kapıyı aralayıverir. Uzaklardaki “bir dosttan” uzun zamandır beklenen mektubun gelmemesi… …can sıkıcı haber veren telefonlar kaygılandırır insanı… …üstüne üstlük hemen her gün karamsarlığı körükleyen gelişmeleri izleyen biriyseniz, güncel yaşamımıza yerleşik “istikrarlı” siyasal kavgalardan, dırdırdan, iftira çamuruyla yoğrulan bir dünyanın içinde iseniz; vay halinize! İsyan duygularınız kabarır; bir gün olsun, ama yalnız bir gün, toplumda, siyasette barışı kucaklayarak yaşayabilsek dersiniz. Ama hayır, olanaksız. Sizleri bilmem ama sevgili okurlar; karla geçen kış aylarından sonra beklediğim bahar; bahara hasret günlerle geldi, geçiyor. ??? Bahara olduğu kadar, umuda da hasret günler yaşadık, yaşıyoruz ve gidiş o gidiş ki, yaşayacağız da.… Kimi zaman umutlanıyoruz. Bir sabah (örneğin dün sabah), ülkeyi yarım yüz yıla yakın bir süredir, her alanda, sosyal, siyasal, ekonomik alanda kemiren terör belasından kurtulacağımız umudunu veren haberlerle uyanıyoruz. Kimi deneyimli yorumcular (örneğin M.A. Birand gibi) dış sorunlarla içli dışlı bir gazeteciyi heyecanlandıran gelişmeler… bakıyoruz haber olmuş; önümüzde. Terör konusunda iki önemli aktörden biri, Kuzey Irak Kürt Bölgesel Lideri Barzani, Ankara’da, “PKK silahı seçerse sonuçlarına katlanır. PKK’nin Irak Kürdistanı’nda hüküm sürmesine izin vermem” dedi. Öncelikli koşulu var Barzani’nin; savaş çağının geride kaldığını öne sürüyor ve PKK’nin “barışçıl yöntemler aramasını” salık veriyor... Ya PKK savaşı seçerse? İşte o zaman umutları havalandıran sözünü: “O zaman PKK’nin sonucuna ve sorumluluğuna katlanacağını” ve “bunu sağlamak için bütün yöntemleri deneyeceğini, artık baskı mı, harp mi, hangisi olacağını bilmediğini” söylüyor. Türk askerinin K. Irak topraklarındaki, PKK’yi temizleme harekâtına karşı mı olduğu anlaşılmayan bir cümle ekliyor; “Bölgemde silahlı çatışmaya izin vermem!” Başbakan da Dubai’de; Barzani’nin açıklamalarına ne diyeceği sorusuna “PKK’nin silahı bırakması durumunda Türkiye devleti operasyonları tamamıyla durdurur” diye yanıtlıyor. ??? Barzani’nin sözleri nus ile uslanmayanın hakkı kötektir diye yorumlanabilir. Yeni bir süreç, PKK’yi barışçıl yollara itmeyi amaçlayan, ama bir yerde tehdit kokan söylemler diye de... Ama Başbakan’ın sözleri oldubitti, yarın öbür gün PKK silah bırakıyor anlamına gelmiyor... Başbakan, Kürt lideri ile “PKK’ye yönelik tavırlarının ortak olduğunu” söylediğine göre; Dubai açıklamaları, bu yeni süreçte Barzani aracılığıyla PKK ile temas kuracağı, (MİT Müsteşarı aracılığıyla), Oslo benzeri temaslara hazırlandığı biçiminde de anlaşılabilir. Ama bu gelişme içinde bir soru yanıt bekliyor. Barzani’nin beklenmedik çıkışını neye borçluyuz acaba? Kerkük petrolleriyle ilgili Türkiye’den aldığı olası bir güvenceyle mi PKK’ye ilk kez ya barış ya da savaş diye bu kadar sert çıkıyor? ??? Neyse ki bu arada gözden kaçsa da ilgi çekici açıklamalar da izleniyor. Örneğin CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin aday göstereceği Cumhurbaşkanı profilini Habertürk’te şöyle açıkladı: “Halkın sevdiği, saygı duyduğu, geçmişiyle halka güven veren, dünya liderleriyle çok rahat ilişki kurabilecek, merkez sağın rahatlıkla oy verebileceği bir aday.” Önümüzdeki günlerde AKP sözcüleri, yandaş medya: Kılıçdaroğlu da nihayet hidayete erdi. “Halkın sevdiği, saygı duyduğu, geçmişiyle halka güven veren, dünya liderleriyle çok yakın ilişki kuran”; Cumhurbaşkanı adayı olması söz konusu Başbakanımız RTE’nin profilini çizdi diye... ... CHP Genel Başkanı’na teşekkür eden açıklamalar yaparlarsa… ... sakın şaşırmayın! Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, iki gün süren Türkiye ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı ile görüşmelerinin yanı sıra Türkiye’deki Kürt siyasi hareketinin önde gelen isimleri ile de bir araya geldi. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve KADEP Genel Başkanı Şerafettin Elçi, Barzani ile ayrı ayrı görüştüler. Sonrasında ziyarete ve ziyaret sonrasında Başbakan’ın Katar’dan yaptığı “PKK silah bıraksın, operasyonlar durur” sözlerine bakışları aşağıdaki gibi birbirinden oldukça farklı: Şerafettin Elçi: “Başbakan’ın sözleri yeni bir pozisyondur. Çatışma ortamını durduracak ilk, olumlu adımdır. Daha önce PKK eylemsizlik kararı alsa da askerler uymuyor, operasyonlar sürüyordu. Şimdi söylenen, Başbakan’ın sözleri önemli bir gelişmedir. Bunun ardından Kürt sorununun çözümü gelebilir.” Selahattin Demirtaş: “Başbakan’ın çağrısı yeni değil. ‘PKK ateşkes ilan etsin, operasyonlar durur’ demiyor. Öyle dese yeni bir şey olurdu. ‘Silah bıraksınlar’ diyor ki o ‘Özerklik’ Talebi Washington Yolunda yeni bir şey değil. Zaten silahını bıraksa operasyona gerek kalmayacak ki. Konuşmasına açıklık, netlik getirmediği sürece yeni bir durum gibi algılanmaz.” mesajı yarın uçacağı ABD’de de güçlü biçimde dile getirecek. Washington’da ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Phil Gordon ile görüşeceklerini, üniversite ve düşünce kuruluşlarında da konuşmalar yapacaklarını BDP, talepleri ABD’ye anlatacak Ancak ikisi de Kandil’deki PKK unsurlarının eylemsizlik kararı almaya ikna edilmesinde Barzani’nin önemli rol oynayacağında hemfikir. Silahların susması durumunda Kürtlerin gündeme getireceği siyasi talepler konusunda da mutabıklar. Demirtaş o süreçteki muhatabın Erdoğan hükümeti olması gerektiğinin altını çiziyor. Nitekim bu belirten Demirtaş, “AKP bizi dünyaya şiddet yanlısı, çözüm iradesi koyamayan bir parti olarak gösteriyor. Şimdi bunun doğrusunu anlatmaya gidiyoruz. Çözüm irademiz de var, önerilerimiz de!” diye konuştu. Çözüm için daha önce Türkiye’de açıkladıkları talepleri bu kez de ABD kamuoyuna anlatacaklarını belirtti. Neydi o 4 talep? Kürt kimliğinin anayasal güvence altına alınması, Kürtlerin kendi kimlikleriyle örgütlenmesine izin verilmesi, anadilde eğitim ve demokratik özerklik. Bakalım, Türkiye’deki Kürt siyasi hareketinin taleplerine ve özellikle de demokratik özerkliğe ABD yönetimi ne yanıt verecek? GÜNDEM MUSTAFA BALBAY USTALARDAN YENİ KİTAPLAR 1. Meslek büyüğümüz Kurthan Fişek (namı diğer ‘Sıfırcı Hoca’) “Burası Ankara”yı yazdı. Yahya Kemal’e inat “Ankara’nın en iyi tarafı İstanbul’dan dönmesi” diyen Fişek’in kitabında, Ankara’nın her semti, yakından tanıdığımız ünlülerin de içinde olduğu anılarla birlikte anlatılıyor. Bir solukta bitiyor. 2. Yazarımız Emre Kongar son bir buçuk yıldır Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan Arap baharını “ABD’nin Siyasal İslamla Dansı” kitabında irdeliyor. Tabii, Türkiye’nin bölgeye ‘model’ olup olamayacağı konusuna da girerek! Fidan’ın ifadeye çağrılması süreci iktidar partisine oy verenleri böldü AKP’de cemaat kaygısı FIRAT KOZOK ANKARA Metropoll Araştırma Şirketi’nin yaptığı “Türkiye’de Siyasal Durum” araştırmasının sonuncusuna göre AKP’li seçmenlerin yüzde 56.1’i MİT müsteşarlarının gerektiğinde savcılar tarafından sorgulanabileceğini belirtirken, yüzde 44.9’u MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasının, yargının hükümetin politikasına müdahalesi olarak değerlendirilmemesi gerektiğini düşünüyor. 27 ilde yapılan anketten çıkan sonuçlar satır başlarıyla şöyle: “MİT müsteşarının ifadeye çağrılması, yargının hükümetin politikasına müdahalesidir, şeklindeki görüşe katılıyor musunuz” sorusuna, ankete katılanların yüzde 36.5’i “katılıyorum” yanıtını verirken, yüzde 44.9’u tersi görüş belirtti. Bu görüşe katılmadığını belirten AKP’li seçmenin oyu yüzde 49.7’ye ulaşırken, CHP’li seçmen 33.7’de, MHP’li seçmen ise 43.4’te kaldı. MİT’le ilgili bir diğer soru da “MİT müsteşarının yargı, yani hâkim ve savcılar karşısında dokunulmaz olması gerektiğini düşünüyor musunuz” sorusu oldu. Soruya AKP seçmenlerinin yüzde 30.2’si “evet” yanıtını verirken, yüzde 58.8’i “hayır” dedi. “AKP ile Gülen cemaati arasında iktidar mücadelesi vardır, şeklindeki görüşe katılıyor musunuz” sorusuna, AKP’li seçmenin yüzde 21.2’si, CHP’li seçmenin yüzde 54.7’si, MHP’li seçmenin yüzde 40.5’i, BDP’li seçmenin de 61.9’u “evet katılıyorum” yanıtını verdi. Buna karşın AKP’lilerin yüzde 71.2’si bu görüşe karşı çıktı. Seçmenlerin yüzde 44’ü Türkiye’nin iyiye, yüzde 35’i kötüye doğru gittiği kanısında. Bugün bir seçim olsa seçmenlerin yüzde 71’i önceki seçimde oy verdiği partiye tekrar oy vereceğini, yüzde 17’si ise başka bir partiye oy verebileceğini belirtiyor. AB Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, önlerine çıkan engelleri aştıklarını söyledi ‘Türkiye’dekileri hizaya soktuk’ YALOVA (AA) Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, “Maalesef Türkiye’de bulanık suda balık avlamaya alışmış zihniyetlerin hep önümüze engeller çıkarmaya çalıştığını gördük. Türkiye’dekileri hizaya soktuk, Avrupa’da önümüze engel çıkarmaya çalışan birtakım zihniyetlere de Türkiye’nin ‘Kıymetini bilin kaçan balık büyük olur’ diyoruz. Ama çok şükür Türkiye artık küçük bir balık değil’’ dedi. Bağış, Yalova’nın Altınova ilçesinde bulunan Cemre Tersanesi’nin Norveçli Havyard Group firması için imal ettiği “Vestland Mira” adlı özel amaçlı platform destek gemisinin suya indirme törenine katıldı. Bağış, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin farklı bir noktada şaha kalkıp gittiğini, bunun da arkasındaki en büyük gücün milletin sağladığı istikrar olduğunu söyledi. Galatasaray’da 369. buluşma ? İstanbul Haber Servisi Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak için 369’uncu kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Aileler, yine ellerinde karanfiller ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı. Cumartesi Anneleri, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesi gözaltında kaybedilen çocukların faillerinin bulunmasını istedi. B’nin deliklerini kapatmaya talibiz’ Türkiye’de önlerine çıkan engelleri aştıklarını belirten Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye, artık farklı bir noktada. Şu anda son 5 yıldır Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi ve bu hızla gidersek inşallah, 2023’te Cumhuriyetimizin 100. yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olurken Avrupa’nın da ilk üçüne gireceğiz. 2030’lara geldiğimizde ikinci en büyük ekonomisi olacağız. Avrupa Birliği’nin deliklerini kapatmaya talip ülkeyiz.” ‘A Uludere’de çatışma: 1 şehit Yurt Haberleri Servisi Şırnak’ın Uludere ilçesi Düğün Dağı bölgesinde operasyonlarını sürdüren güvenlik güçleri ile PKK’liler arasında çıkan çatışmada Uzman Çavuş Kemal Aktay (29) şehit oldu. Aktay’ın teröristlerce döşenen mayına basması sonucu şehit olduğu öğrenildi. Irak sınır bölgesinde operasyonlarını sürdüren güvenlik güçlerine önceki gece bir grup PKK’li tarafından ateş açıldı. Güvenlik güçlerinin de karşılık vermesiyle başlayan çatışma gece geç saatlere kadar sürdü. Çatışmada açılan ilk ateşte bir uzman çavuş şehit oldu. Operasyon bölgesine jandarma komandolar indirilirken, Gülyazı Jandarma Karakolu’ndan ise PKK’lilerin kaçabileceği alanlara top atışları yapıldı. Kuzey Irak sınırının birçok noktasında hava destekli operasyon başlatıldı. Şehit Kemal Aktay’ın cenazesi memleketi Malatya’nın Doğanşehir ilçesindeki Günedoğru köyüne getirildi. Köy meydanında kılınan cenaze namazına, Aktay’ın yakınlarının yanı sıra devleti temsilen asker ve sivil yetkililer katıldı. Acılı şehit annesi Emine Aktay, yanındaki askerlere dönerek, “Bana evlatlar verin, bu vatan için yetiştireyim” diye seslendi. ? Baştarafı 1. Sayfada yapılıyor. Ancak en az onun kadar önemli olan kara savaşları var. Atatürk’ün çok büyük rol oynadığı 25 Nisan 1915’te başlayan kara savaşları sonrasında elde edilen kesin zafer, genel anlatımla Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözüdür. Çanakkale, I. Dünya Savaşı’nın da en önemli halkasıdır. 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu çekile çekile Çanakkale Boğazı’na kadar gerilemişti. İngilizFransız ittifakı Çanakkale’den dalgaları yara yara geçip İstanbul’a demirlemeyi, saray pencerelerinin boğaz manzarasını tümüyle ittifak gemileriyle doldurmayı hedefliyordu. Dönemin İngiliz Bahriye Bakanı Winston Churchill’in hesabı şuydu: Karaya tek asker çıkarmadan İstanbul’u teslim almak. 18 Mart’ta bu hesap bozulunca Churchill yeni bir plan yaptı: Gelibolu Yarımadası’na Gökçeada tarafından çıkıp, boğazın İstanbul bağlantısını karadan kesmek. ??? Bu plan için Anzak askerleri kullanılacaktı. Australian and New Zeland Army Corps (Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Birlikleri) tanımının kısaltılmışı olan “Anzac” bizim dilimize de Anzaklar olarak geçti. Anzak birlikleri sayı ve donanım bakımından o kadar güçlü olacaktı ki, zafer neredeyse Churchill’in cebindeydi. 25 Nisan’da sabaha karşı Arıburnu açıklarında karaya çıkan Anzaklara sayıca onlardan çok daha az olan Türk askeri karşılık vermeye çalıştı. Mustafa Kemal o sırada yedek güç olarak kurulan 19. Tümen’in komutanıydı, Bigalı köyünde karargâh kurmuştu. 25 Nisan gününü Mustafa Kemal şöyle anlatıyor (özetleyerek aktaralım): “... Yaya olarak Conkbayırı’na vardık. Bu esnada efradın Conkbayırı’nın güneyindeki 261 rakımlı tepeden koşmakta, kaçmakta olduğunu gördüm. Bizzat bu efradın (erlerin) önüne çıkarak: Niçin kaçıyorsunuz? dedim. Efendim düşman, dediler. Nerede? İşte, diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler. Düşmanın bir avcı hattı 261 rakımlı tepeye yaklaşmış ve ileriye doğru yürüyordu. Şimdi vaziyeti düşünün: Ben kuvvetlerimi bırakmışım, efrat 10 dakika istirahat etsin diye... Düşman da bu tepeye gelmiş... Demek ki düşman bana benim askerlerimden daha yakın! Ve düşman benim bulunduğum yere gelse kuvvetlerim pek fena bir vaziyette duçar olacaktı... Kaçan efrada: Düşmandan kaçılmaz, dedim. Cephanemiz kalmadı, dediler. Cephaneniz yoksa süngünüz var, dedim. Ve bağırarak bunlara süngü taktırdım. Yere yatırdım. Aynı zamanda Conkbayırı’na doğru ilerlemekte olan piyade alayı ile dağ bataryasının yetişebilen erlerine ‘marş marş’la benim bulunduğum yere gelmeleri için yanımdaki emir zabitini geri gönderdim. Erler süngü takıp yere yatınca düşman askerleri de yere yattı. Kazandığımız an bu andır...” İşte o andan sonra bütün cephede adım adım Mustafa Kemal’in ağırlığı arttı, deyim yerindeyse cephenin lideri oldu. 9 Ağustos’ta zafer geldi. ??? İngilizlerin kayıtlarında yenilgi şöyle özetleniyor: “... Bir tek tümen kumandanının ayrı ayrı üç fırsatta yaptığı hareketlerin yalnız bir muharebenin cereyanına değil, belki de bütün sefer ve hatta bir milletin kaderi üstünde bu kadar derin etkiler yaptığı, tarihte pek ender rastlanan olaylardandır.” Sonra ne oldu? Çanakkale’de çok şehit verdik ama, vatan duygusunu kazandık. Kurtuluş Savaşı’nın ardından Cumhuriyeti kurduk. Avustralyalılar da Çanakkale Savaşları’nı kendileri için “ulusal bilincin uyanışı” saydılar. Savaş tarihlerinin beşte birini Çanakkale’ye ayırdılar. Atatürk 1934 yılında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya aracılığıyla Anzak törenlerine şu mesajı gönderdi: “Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçik’le yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.” Bu mesajın İngilizce çevirisi Avustralya’nın pek çok anıtsal yerinde, baş köşede. Anzak gazilerinin çocukları, torunları dernek kurmuşlar. Sadece Avustralyalılar üye olabiliyor. Bir de Türkler. Sidney’de, 2007’de, bunun nedenini sorduğumda şu yanıtı aldım: “Mustafa Kemal’in o mesajı... Öyle bir liderin ülkesinden gelenlere kapımız açık...” Mustafa Kemal’i silemezsiniz... Bu topraklarda silmeye kalksanız, dünyanın öteki ucunda karşınıza çıkar... İçişleri: Jandarma yenilenebilir ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı’yla ilgili ihtiyaç duyulabilecek her türlü mesleki ve idari yenileme ya da iyileştirme çalışmalarının yapılmasının mümkün olduğunu bildirdi. Açıklamada ayrıca, “Yeni Köy Yasası çalışmaları doğrultusunda muhtarların görev ve yetkileri ile ilgili iyileştirmeler de öngörülmektedir” denildi. ? Yurt Haberleri Servisi Tokat’ta Kelkit Çayı üzerindeki hidroelektrik santralı içinde bulunan su depolama regülatörüne kafes içerisinde dalan dalgıç Ufuk Kurtuluş (28), halatın kopması sonucu su içinde kalarak öldü. Talihsiz gencin cesedine 29 saat sonra ulaşılabildi. C MY B C MY B Kafeste dalış ölüm getirdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle