25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 NİSAN 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 TÜDEF’in raporuna göre ocakta yürürlüğe giren tebliğ katkı maddesi kullanımını daha da yaygınlaştırdı Ekmek diye zehir yiyoruz Ekonomi Servisi TÜDEF’in “Ekmek Raporu”na göre, en temel besin maddesi olan ekmek aynı zamanda en çok oyunun oynandığı ticari ürün haline geldi. TÜDEF; ocakta yürürlüğe giren tebliğin bu piyasadaki katkı maddesi başta olmak üzere sorunları çözmek bir yana yaygınlaştırdığına dikkat çekti. TÜDEF, Türkiye’de 23 yıl boyunca 136 bin kişi üzerinde inceleme yapan Harvard Üniversitesi’nin, kanser vakalarının önemli bir kısmının beyaz ekmekten kaynaklandığını ve beyaz ekmek kaynaklı kanserlerin başında ise mesane kanserinin geldiğini tespit ettiğini anımsattı. Türkiye’de kişi başına günlük enerji ihtiyacının yüzde 44’ünün, hatta yoksul kesimlerde yüzde 6070’nin ekmekten karşılandığını anlatan TÜDEF, dünya ortalamasının 5 katı tüketim olduğunu belirtti. Böylece küresel 220 milyar TL’lik ekmek piyasasının 12 milyar TL’lik kısmının Türkiye’de olduğuna dikkat çeken TÜDEF’in raporunda yaygın sorunlar şöyle sıralandı: ? Genetik değişikliğin birinci aşaması olan “hibritleştirmek” ile besin değeri düşürülen tohumlardan un elde edilmesi ?Tüketici Dernekleri Federasyonu, Ocak 2012’de yürürlüğe giren tebliğin zaten sorunlu olan ekmek piyasasında keyfi uygulamaları arttırdığına dikkat çekerken katkı maddelerinin tehlikeyi büyüttüğünü ifade etti. Buna göre, ambalajı zorunlu kılmayan tebliğ, ayrıca beyaz ekmeği teşvik etti. ? Tahılın yetiştirilmesinde tarım kimyasallarının kullanımı, undaki hileler ve kimyasal katkı maddeleri eklenmesi ? Besinin yüzde 90’dan fazlasını oluşturan rüşeym ve kepek kısmının undan atılmasıyla beyaz un üretimi ? Aşırı miktarda maya kullanımı ve özellikle mayaların GDO’lu olması ? Ekmeğe üretim aşamasında çok yoğun biçimde katkı maddelerinin eklenmesi ? Ekmek üreten tesislerin ve çalışanların temizlik koşullarına riayet etmemesi, ekmeğin satış noktasına dağıtımı için kullanılan taşıma kaplarının çok sayıda virüs ve bakteri barındırması ? Ambalajlanmadan satılan ekmeğe üretim, dağıtım, satış ve tüketici tarafından seçilmesi gibi üretimden tüketime kadar geçen süreçte çok sayıda kirli elin temasıyla bulaşan bakteri ve virüsler ? Satış noktasındaki saklama koşulları. Ekmek esmer ve doğal görünsün diye katılan boya, renklendirici, tatlandırıcılar. TÜDEF’in raporunda “Bir katkı maddesinin yasal düzenlemeye konması sağlığa zararlı olmadığı anlamına gelmez. Kaldı ki, bilinçsiz ve olağan dozlara uygun kullanmama, kâr hırsıyla hareket etme, eğitimsizlik, aşırı dozun sonuçlarını görmeme veya önemsememe bu tehlikeyi daha da arttırıyor” uyarısı yapıldı. Katkı maddelerinin kullanılma nedenleri ise şöyle sıralandı: Hamurun asidini arttırmak, bayatlamayı geciktirmek, ekmek hatalarını ve hastalıklarını düzeltmek, su kaldırma oranını yükseltmek, hacim artışı sağlamak, un rekoltesini yükseltmek vs. gibi amaçlar. Bağımsızlık Egemenlik Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının doksan ikinci yılını, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlayacağız. Bu bağlamda düşünmemiz, irdelememiz gereken sorular var. Bağımsızlıktan ne anlıyoruz? Bağımsızlıkla egemenlik arasında illiyet bağı, nedensonuç ilişkisi var mı? TBMM’nin açılış gününü, çocuk bayramı olarak da kutlamak anlamlı mı? Aynı günü hem çocuk hem de ulusal egemenlik bayramı olarak kutlamak bir zorlama mı? Çocuk ile ulusal egemenlik arasında bağlantı var mı? Bu ve benzeri soruları yanıtlamaya çalışayım. Bağımsızlığı dış baskılar olmadan, bireyin özgür iradesi ile karar alma ve hareket etme yetisi; egemenliği de ülkenin yönetiminde karar alma yetkesi olarak algıladığımızda, bağımsızlık ile egemenlik arasındaki ilişkiyi somut biçimde ortaya koyabiliriz. “Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur” tümcesi, kendi hür iradeleri ile hareket eden bireylerin, bir dış sınırlama da olmadan ülke yönetiminde karar almada salt yetkiye sahip olmasını ifade eder. ??? Bağımsızlık ve egemenliğin çocukla ilgisine gelince, bireyin özgür iradesiyle hareket edebilmesi, karar alabilmesi için, iyi yetişmiş, donanımlı, geniş anlamda eğitimli olması gerekir. Eğitim, çocukların belleğini yerli yersiz bilgi ile doldurmak değildir. Çocuğa kişilik, özgür düşünme, özgür hareket etme yetisi de kazandırmaktır. Eğitim sistemi teba, ümmet yetiştirme üzerine odaklanırsa, bağımsızlığın, egemenliğin ulusa ait olduğu anlayışına uygun bireyler yetiştirmek olanaksızdır. Bağımsızlık, ulusal egemenlik, kâğıt üzerinde bir alalama, bir slogan olarak kalır, yaşama geçirilemez. Niçin tanımlanan ölçü ve şekilde bağımsız değiliz? Niçin egemenlik ulusundur alalaması altında, egemenlik belli kişi, kişiler veya güçlerce kullanılıyor? Monarşik egemenlikten, bir türlü demokratik egemenliğe geçemiyoruz. Bunun yanıtını eğitim sistemimizde bulabiliriz; kişilikli, nitelikli, özgürce düşünebilen, hareket edebilen bireyler yetiştiremiyoruz. Yetiştirdiklerimizi de, çeşitli yöntemlerle dışlıyoruz, sıradanlığa özendiriyoruz, hatta zorluyoruz. ??? Egemenliği bir şekilde ele geçiren güç, kolaylıkla kendi kadrosunu kurabiliyor; bürokratını, yargıcını, savcısını, hatta öğretim üyesini bulabiliyor, atayabiliyor. İktidarlar bir şekilde gelip geçiyor. Ne değişiyor? Baskı, partizanlık, belli kişi ve çevreleri kollama, dışa bağımlılık sürüyor. Bunun temel nedeni eğitim sistemimiz, değer yargılarımız. Toplumun çeşitli kesitlerinde gözlem yapmaya çalışıyorum. İyi yetişmiş, özgürce düşünebilen, davranan kişiler, çıkar, baskı gruplarına, bu nitelikli derneklere, sivil toplum örgütlerine, cemaatlere girmiyor, bağımsızlık ve özgürlüklerini korumaya çalışıyorlar. Donanımı, özgüveni olmayan, ancak dış destekle, iteleme ile bir yerlere, belli makamlara gelebilecek olanlar, özgürlük, bağımsızlık, kişilik kaygısı olmayanlar, bu tür yollara başvuruyorlar, tevessül ediyorlar. Bir kısım bürokrat, öğretim üyesi, özel sektör çalışanı, medya mensubu da amorf, şekilsiz.. İktidara gelen güce göre şekil alıyorlar. ??? Bu nedenle her iktidar, her güç, kendine uygun kadroları kolaylıkla oluşturabiliyor. Özgüven noksanlığı olduğundan, bir dış itici, yönlendirici güce çoğu kez gereksinim duyuluyor. Hele hele dış güçlerin destekledikleri, ayarttıkları, etki altında bıraktıkları “içimizdeki İrlandalılar” da devreye girdiğinde, bağımsızlık da zedeleniyor, hatta sözde kalıyor. Nitelikli, kişilikli, gerçekten fikri hür, vicdanı hür, özgürce davranabilen gençler yetiştirmediğimiz sürece, bağımsızlık, ulusal egemenlik slogan olarak kalır. Getirilmek istenen 4+4+4 sistemi, ülkenin geleceğini karartma sürecinin bir parçası olma dışında, bağımsızlık ve ulusal egemenlik açısından da büyük tehlike oluşturuyor. Birbirine benzeyen, aynı tornadan çıkmış, ulusal bilinci gelişmemiş kişilerin oy kullanmasıyla bağımsızlık, ulusal egemenlik gerçekleştirilemez. Dışa bağımlı, dinsel öğelerle alalanmış monarşik yönetim tarzı, belki daha tehlikeli dönemeçler olarak da süreğenleşir. Çocuk, bağımsızlık, egemenlik arasında ilişkiyi de bilerek, çocuklarımıza, bağımsızlığımıza, ülkeyi yönetmek hakkımıza, egemenliğimize sahip çıkalım. KATKI MADDELERİ KORKUTUYOR Rapora göre, kullanılan maddeler ve etkileri ise şöyle: E170 kalsiyum karbonat: Renklendirici ve mineral tuz; kaya minerali veya kemikten elde edilir; yüksek dozda zehirli; safra, böbrek taşı, hemoroid, fistül kanama sebebi olabilir. E471 E477 Mono ve digliseridler: Homojenleştirici. E280 propiyonik asit, E281 sodyum propiyonat, E282 kalsiyum propiyonat, E283 potasyum sorbat: Koruyucu olarak kullanılır. Migren ağrılarına sebep olabilir; ayrıca suni olarak etilen, karbonmonoksit, propiyonaldehit, doğalgaz, mayalanmış kâğıt hamuru veya çürümüş lif bakterisinden elde edilir; yaygın olarak ekmek ve un mamullerinde kullanılır. E200 sorbik asit, E202 potasyum sorbat: Koruyucu olarak kullanılır. Ciltte kaşıntıya sebep olabilir. E420 sorbitol: Kıvam artırıcı, suni tatlandırıcı ve nem tutucu; meyvelerden veya sentetik olarak glikozdan elde edilir. Bebek ve küçük çocuk gıdalarında kullanmak yasaktır. E422 gliserol (gliserin): Kıvam arttırıcı, tatlandırıcı ve nem tutucu, yağlı renksiz alkol; petrolden ve bazen propilenden sentetik olarak veya şekerden mayalanarak da elde edilir; büyük miktarlar baş ağrısı, susuzluk, bulantı ve yüksek kan şekerine sebep olabilir. E920 sistain: Un işleme ajanı. İnsan saçı, hayvan kılı ve tavuk tüyünden elde edilir E924 potasyum bromat: Un işleme ajanı. Fazla kullanımında bulantı, kusma, diyare ve sancılara neden olabilir. E928 benzoil peroksit: Unu beyazlatır. Alerjik olabilir. Çin ve Hindistan başta olmak üzere ithal edilen gıda boyaları kanser yapıcıdır. Babacan: 2012 test yılı ? Ekonomi Servisi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ABD’de düşünce kuruluşu Atlantic Council’de katılımcıların sorularını yanıtladı. Babacan Avro bölgesindeki finansal krizin atlatılması için Avrupa ülkeleri hükümetlerince verilen taahhütlerin yerine getirilmesi gerektiğini, güçlü siyasi liderliğin yanında, güçlü bir mali birliğin de zamanı olduğunu belirterek, “2012 yılı, Avro bölgesi için test yılı olacak” dedi. ‘Atatürk Havaalanı yetmiyor bu rötarlar kaçınılmaz’ İstanbul Boğazı’na inşa edilecek 3. köprünün yapımını da içeren “Kuzey Marmara Otoyolu Projesi”nin ihalesine gelen teklifleri, “Rekabet ortamı oluştu” diye değerlendiren Bakan Yıldırım, Projenin 4.5 5 katrilyon liralık bir büyüklüğe sahip olduğunu ve en fazla 2 yıl içinde kendini amorti edebileceğini söyledi. Yıldırım soruları yanıtlarken sürekli yaşanan rötarların Atatürk Havalimanı’nda kapasite fazlasından oluştuğunu söyledi. 3.KÖPRÜ BAŞLIYOR Yerli uydu yapmak için düğmeye bastıklarını söyleyen Bakan, “TAI ile birlikte TURKSAT, uydu imal etmek için fabrika yapıyor. Aynı zamanda Japonya’da Mitsubishi’de iki uydumuzu yapıyor. Üçüncü uyduyu Japonlarla müşterek yapacağız, dördüncüsünü de tamamen burada yapacağız. 2004’te yüzde 55 uyduda doluluk oranına sahipken, 2012 yılında bu oran yüzde 91.5’e kadar çıktı. Şu an yerli ve yabancı TV kanalları sırada bekliyor” diye konuştu. YERLİ UYDU GELİYOR Ekonomi Servisi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Ekonomi Gazetecileri Derneği üyeleriyle bir araya geldiği toplantıda özetle şu açıklamalarda bulundu: ? Atatürk Havalimanı’nda rötar doğal. Kapasitesinin çok üzerinde hizmet veriyor. Diyelim ki yeni pist yaptık. Minimum 5 milyar TL. Üstelik 3 yıl inşaat çalışmasından dolayı da havalimanı daha kötü hale gelecek. Gecikmelerin bir kısmı parkla ilgili. Yük ve charterlar için düzenleme olacak. ? Demiryollarında artık özel sektörü de devreye sokuyoruz. Artık trenini alan raylarda kendi taşımacılığını yapacak. ? İki köprüde oluşan trafik yüzünden kaynaklanan yakıt kaybı 3.5 milyar TL. Ne lüzum var diyenlere cevap burda. ? Türkiye’de kullanılan internet pahalı değil. ? Afet ve acil durumlar için mobil baz istasyonu kurduk. Türkiye’yi 25 bölgeye ayırdık. Her bölgede roaming özelliğine sahip 1’er adet uydu transmisyonlu mobil baz istasyonu hazır tutuluyor. Bir deprem, afet olduğu zaman iletişim kesilmesin diye kurduk bu istasyonları. Van depreminde bu sistem devreye girdi ve tıkır tıkır işledi. ? 3. havalimanının yeri belli ancak şu an isim vermem uygun değil. ? Sabit ve mobil internet kullanımından KDV dışındaki bütün vergilerin kalkması gerektiğini düşünüyorum. ‘Tepe nokta bu ay görülebilir’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Washington’da düzenlenen Uluslararası Para Fonu/Dünya Bankası Toplantıları’nda sunum yaptı. Başçı, iç ve dış talep arasındaki dengelenmenin öngörüldüğü şekilde sürdüğünü belirterek, “Enflasyondaki tepe noktanın bu ay görülmesi bekleniyor” dedi. TZOB: Çiftçi borcu ertelensin ? ANKARA (AA) Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, fırtına, hortum, aşırı yağış gibi afetlerin, Ege, Akdeniz, İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerinin bazı illerinde, seralar başta olmak üzere ekimi yeni yapılan tarla ürünleri ile meyve ve sebzelere zarar verdiğini belirterek “Hasar tespit çalışmalarını takiben, çiftçilerin bankalara olan kredi borçları faizsiz ertelenmeli” dedi. Birimin açılışı Eureko Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Emin Alkan, Van Valisi Münir Karaloğlu, ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal’ın katılımıyla yapıldı. ÇYDD eğitim birimine Eureko desteği oluşan Çağdaş Yaşam Eğitim Birimi 6 bin üniversite Ekonomi Servisi Eureko Sigorta, Van’daki Yüzüncü öğrencisine hizmet verecek. Eureko Sigorta, üyesi Yıl Üniversitesi öğrencilerinin eğitimlerine güvenli ve olduğu uluslararası sigorta grubu sağlıklı koşullarda devam edebilmesi Achmea’nın da finansal destek verdiği için Çağdaş Yaşamı Destekleme proje için 500.000 TL katkı sundu. Van’ın Derneği (ÇYDD) ile Çağdaş Yaşam ? Eureko’nun ana Eğitim Birimi için işbirliği yaptı. Eureko destekçi olduğu birimden yeniden yapılandırılmasına kalıcı ve sürdürülebilir bir projeyle destek vermek Sigorta’nın ana destekçisi olduğu proje 6 bin üniversite öğrencisi istediklerini belirten Eureko Sigorta kapsamında üniversite yerleşkesi yararlanacak. Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Emin içindeki 1.542 metrekarelik alana hafif Alkan, “Üniversite binaları yeniden çelik yapı sistemi ile eğitim birimi kullanılabilir hale gelene kadar öğrencilerimiz kuruldu. 72 kişilik 10 sınıf, öğretim burada güvenle eğitim görebilecek” dedi. görevlileri için oda, kantin, tuvaletler ve depodan Maden işçisi köle gibi çalışıyor MUSTAFA ÇAKIR Yenilikçi ürünler AYMOD Fuarı’nda Ekonomi Servisi 2012 sonbahar ve 2013 kış sezonu ayakkabı modasının görücüye çıkarıldığı 47. AYMOD Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı inovatif ürünlerin de buluşma noktası oldu. Fuarda, yürüyüş yaptıkça karın kaslarını harekete geçirip yağ yakan ve zayıflatan ayakkabı ile, ayak ısısını 65 dereceye kadar çıkarabilen ısıtmalı ayakkabı dikkat çekti. CNR Expo İstanbul’da düzenlenen AYMOD Fuarı’nı ziyaret eden Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, “AYMOD Fuarı, inovasyonun da simgesi haline dönüştü” dedi. Fuarda sergilenen bel ağrılarına, romatizmaya iyi gelen ayak ısısını 65 dereceye kadar çıkarabilen ısıtmalı ayakkabıyı inceleyen Büyükekşi, soğuk ülkelerden talep gören ürünü inceledi. ANKARA Türkiye’de özel sektörce işletilen madenlerde çalışan işçilerin hali içler acısı. DİSK’e bağlı Dev MadenSen’in araştırmasına göre işçilerin yüzde 58’i 6 gün, yüzde 41’i 7 gün çalışıyor. Yüzde 62’si günde 810 saat çalıştırılan işçilerden, çelik korse, emniyet kemeri, baret, çelik burunlu bot, kulaklık, maske gibi donanımların tamamını kullanabilenlerin oranı da sadece yüzde 10.4. Zonguldak, Siirt, Manisa, Muğla, Eskişehir, Bursa, Kütahya, Edirne ve Diyarbakır’da 510 işçinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları şöyle: ? İşçilerin yaş aralıkları 32 yaş ve altı yüzde 28.4, 3242 arası yüzde 34.3, 4252 arası yüzde 23.5. 52 ve yukarısı da yüzde 13.7. ? İşletmelerde çalışan sayısına bakıldığında,150 arası yüzde 13.3, 50100 arası yüzde 34.3, 100250 arası yüzde 27.8 ve 250500 arası da yüzde 24.5. Maden işletmeleri küçük ve orta ölçekli bir yapı gösteriyor. ? İşçilerin yüzde 24.5’i günde 68 saat, yüzde 62.1’i de 810 saat çalışıyor. Sınır 7.5 saat. ? Sağlık sorunlarında enfeksiyonların oranı yüzde 20.3, akciğer hastalıklarının oranı yüzde 32.9, belsırt rahatsızlıklarının oranı yüzde 28.4, cilt hastalıklarının oranı da yüzde 18.2. ? İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili sorunlarda en çok yardımı kimden alıyorsunuz sorusuna, emekçilerin yüzde 32.9’u yine “işçilerden” yanıtını veriyor. ? İşçilerin yüzde 35.8’i işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatını bilmiyor. ? İşçilerin yüzde 63.7’si işyerlerinde iş kazaları ile ilgili kayıt tuttuklarını, yüzde 15.2’si tutmadıklarını, yüzde 20.9’u da sadece “ciddi kazalarda” tuttuklarını belirtiyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle