Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 NİSAN 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Deniz Feneri iddianamesinde ilk savcıların saptadığı ‘organize işler’ görmezden gelindi 5 Örgüt yok, iş ilişkisi ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Deniz Feneri soruşturmasında hazırlanan iddianamede, “örgüt ve dolandırıcılık yok” iddiasını, dosyadan el çektirilen savcılar Nadi Türkaslan ve iki savcının sevk yazısı çürütüyor. Tutuklamaya sevk yazısında, şüpheliler Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik ve Zahid Akman’ın “suç işlemek için örgüt kurup, yönettikleri” suçlaması yapılırken zanlıların, “Deniz Feneri e.V’nin parasını kuruluşundan beri şahsi olarak kullandıkları, bu duru ? Deniz Feneri dosyasında ilk soruşturmayı yapan ve görevden el çektirilen savcılar, hazırladıkları tutuklamaya sevk yazısında yöneticilerin örgütün parasını şahsi işleri için kullandıklarını, yapılan mali yolsuzlukların dökümünü ayrıntılarıyla kaleme almışlardı. Bu saptamalarına karşın dava aşamasında yeni savcıların hazırladığı iddianamede ‘örgüt ve dolandırıcılık’ suçlamalarına yer verilmemesi dikkat çekiyor. mu gizlemek için e.V. adına yardım dağıtılmış gibi gerçeğe aykırı belgeler düzenlettikleri” ifade edildi. Yazıda, şüphelilerin şirketlerine ait Frankfurt şehrindeki 6 adet daire ile Letonya’dan alınan geminin parasının da Deniz Feneri’nin kasasından ödendiği bildirildi. Deniz Feneri soruşturması kapsamında hazırlanan 526 sayfalık iddianame, Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. Mahkeme, iddianameyi 15 gün içinde onaylayacak. İddianamede ile birlikte dün 308 klasör delil de mahkemeye gönderildi. İddianamede, suçların neden “örgüt” kapsamında değerlendirilmediğine açıklık getirilirken “Şüpheliler arasında iş ilişkisinden doğan bir alışveriş vardır. Aralarında astlıküstlük ilişkisi vardır, bu örgüt sayılmaz” denildi. “Köstebek” iddiası için ise delil yetersizliği nedeniyle takipsizlik kararı verildiği öğrenildi. Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, yönetim kurulu üyesi İsmail Karahan ile Almanya’daki davada mahkum olan Mehmet Gürhan için “özel belgede sahtecilik, kamu görevlisinin sahtecilik suçuna iştirak ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından 23.5 yıla kadar hapis cezası talep edildi. “Özel belgede sahtecilik ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmakla” suçlanan eski RTÜK Başkanı Zahid Akman, Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik, Deniz Feneri’nin muhasebecisi Firdevsi Ermiş ve derneğin eski yöneticilerinden Mehmet Taşkan için ise 17.5 yıla kadar hapis istendi. Ancak iddianamede, dosyadan el çektirilen savcıların gördüğü “örgüt ve dolandırıcılık” suçlamasının olmaması tartışma yarattı. Karaman, Gürhan ve Karahan hakkında kamu görevlisinin sahtecilik suçuna iştirak suçundan ceza istenmesinin gerekçesinin, Karaman’ın, Mehmet Gürhan’ın Almanya’da tutuklu bulunmasına karşın Gürhan adına sahte vekâletname alması olduğu belirtildi. ! Ortadoğu’da Siyasal İslam... İyimser olmak istiyorum... Yaşama sımsıkı sarılmak... Kimi zaman umutlarım, kimi zaman hüzünlerim iç içe giriyor ve bir çıkmaz sokağa doğru götürüyor beni... Gerici, dinci, serbest piyasacı bir düzenin içinde ezildikçe ezilen emekçiler, yurtseverler, sosyalistler ve devrimciler. Kuşatılmış ve sesi soluğu çıkmayan bir medya... Ve bunlar olurken, CIA’nın Türkiye’deki eski istasyon şefi Graham Fuller’in şu sözleri: “Türkiye’de daha çok sol hareket görmek isterim!” Ne denir? “Yerim senin o güzel dilini!” ??? Sömürgeci ve emperyalist güçler Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi’ni yaşama geçirirlerken, Türkiye’nin Suriye’yi, Suriye’nin Türkiye’yi düşman olarak görmesi neyin habercisidir? Washington ve Londra, Suriye’ye daha ılımlı yaklaşırken Türkiye birdenbire “şahin kesilmiş”, bir yıl önce kardeş olan Esad, bugün diktatör ilan edilmiş. Evet, Esad diktatördü, ama Suriye’yi daha çağdaş kılmak için demokrasinin laiklik temelinde yükseleceğine inanıyordu. Üstelik kapılarını yabancı sermayeye açarak serbest piyasacıların, yani sömürgecilerin ruhunu okşamıştı. Önce Irak, yıllar sonra “Arap Baharı” havası ve başta Mısır, Tunus ve Libya’da yaşananlar. ??? Suriye’de demokrasi ve insan hakları yok, tamam! Katar’da, Suudi Arabistan’da, Bahreyn’de demokrasi ve temel hak ve özgürlükler mi var? Tanrı aşkına söyleyin kim kimi kandırıyor!.. Vahşi kapitalizmin güler yüzü olan küreselleşme, sömürgeci ruhun kendisidir. Prof. Dr. Erol Manisalı köşesinde yıllardır Ortadoğu’daki “siyasal İslamın” nasıl kurumsallaştığını bıkıp usanmadan yazar. Yıllar önce yazdıklarının hepsi Eski savcıların iddiaları Görevden alınan savcılar, gözaltına alınan Zahid Akman, Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik, İsmail Karahan ve Erdoğan Kara’yı tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk ederken örgüt ve dolandırıcılık iddiasını da ayrıntılarıyla anlattı. 10 Temmuz 2011 tarihli sevk yazısında şu bilgiler aktarıldı: Suç örgütü kurup yöneten şüpheliler Karaman, Karahan, Çelik, Akman ve Kara’nın Almanya’da yapılan soruşturmadan sonra örgüt mensuplarını bir arada tutmaya, birlikte hareket etmelerini sağlamaya çalıştıkları, örgüt mensuplarına sahip çıkıp destek oldukları, uygulanan iletişimin dinlenmesi tedbirinden anlaşılmıştır. Şüpheliler Karaman, Karahan, Çelik ve Akman’ın suç işlemek için örgüt kurup yönettik leri, Erdoğan Kara’nın örgüt adına suç işlediği, şüphelilerin örgütün amacı doğrultusunda Deniz Feneri e.V’nin parasını kuruluşundan beri şahsi olarak kullandıkları, bu durumu gizlemek için Deniz Feneri e.V. adına yardım dağıtılmış gibi gerçeğe aykırı belgeler düzenlettikleri, Türkiye’de tutulan ve işletilen e.V’ye ve şirketlere ait muhasebe kaydı, tanıkların ifadeleri ve beyanlarına başvurulan tanıkların ifadelerinden anlaşılmaktadır. MUHALEFETİN FENER İDDİANAMESİNE TEPKİSİ ‘Karanlık dehlizlerde kaybediliyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, Deniz Feneri iddianamesiyle ilgili olarak “Bir şeyler Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmasın, diyordu Sayın Başbakan. Ankara’nın karanlık dehlizlerinde bir şeyler kaybediliyor” değerlendirmesini yaptı. CHP İstanbul Milletvekilleri Osman Korutürk ve Ali Özgündüz’le İzmir Milletvekili Rıza Türmen, dün parlamentoda düzenledikleri basın toplantısında, Balyoz davası sanıklarının avukatlarının önceki gün kendilerini ziyaret ettiğinisöyledi. Rıza Türmen, Balyoz davasında “çok vahim bir tablo olduğunu, hukuksuzluğun, adaletsizliğin had safhada olduğunu” söyledi. Tutuklu gazeteci Müyesser Yıldız’ı ziyaret ettiğini aktaran Ali Özgündüz de “40 kiloya düşmüş. Bana adalet vermeyen devletin hiçbir şeyini istemiyorum, diyor, cezaevinden verilen yemeği kabul etmiyor, devletin verdiği doktoru reddediyor” dedi. Özgündüz, Deniz Feneri iddianamesiyle ilgili soruya da, “Savcılar değişince demek ki suç da değişiyor. Bir şeyler Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmasın, diyordu Sayın Başbakan. Ankara’nın karanlık dehlizlerinde bir şeyler kaybediliyor. Deniz Feneri yüzyılın soygunu, denmişti. Hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal deniliyor. Korkarım ki duruşma aşamasında bu iş normal basit emniyeti suiistimale dönüşecek. Bu da şikâyete bağlı suçtur, şikâyet yokluğundan da dava düşebilir” yanıtını verdi. sında Deniz Feneri iddianamesine değindi. Savcılara yönelik HSYK’nin girişiminin amacının iddianameyle birlikte belli olduğunu kaydeden Vural, davadaki şüpheliler hakkındaki suç vasfının düşürülmesinin amaçlandığını kaydetti. Vural, “Amaç; örgüt, dolandırıcılık suçlamalarının üzerini örtmeye çalışmaktır” dedi. HSP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu da Twitter üzerine görüşlerini paylaşarak Deniz Feneri iddianamesine tepki gösterdi ve “Bu dava ‘yargıya müdahale’ örneği olarak akıllara kazındı” dedi. Sultan‘dan yatırım istedi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dünyanın en zengin kişilerinden olan Brunei Sultanı Hasan elBulkiye Muizziddin Va’dulah’tan ülkesinin Türkiye’ye yatırım yapmasını istedi. Gül ve Va’dulah, resmi karşılama töreni ve resmi görüşmeler sonrasında Çankaya Köşkü’nde ortak basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında iki ülke arasında işbirliği ve ilişkileri arttırması planlanan ikili anlaşmalara imza atıldı. Gül, vize muafiyeti ve ekonomik işbirliği alanında geniş bir anlaşma imzalandığını vurgulayarak savunma sanayindeki işbirliği ile ilgili olarak da bir deklarasyon yayınlanacağını ifade etti. Altın Sultan olarak adlandırılan Brunei Sultanı’na Türkiye ziyaretinde eşlik eden AB Bakanı Egemen Bağış ise izlenimlerini Twitter’da takipçileriyle paylaştı. Bağış, “Bruneililerin uçağıyla Ankara’ya geldik. Medyamızın abarttığı kadar lüks değil. Sultan aslında mütevazı bir beyefendi. Uçakta ben ne altın gördüm, ne de altın kaplama. Altın renginde bazı aksesuarlar var sadece. Sultan da ekibi de inançlı ve mütevazı kişiler” diye yazdı. (Fotoğraf: AAVOLKAN FURUNCU) bugün uygulanıyor Ortadoğu’da. Libya, Tunus ve Mısır’da “siyasal İslam” tabana yayılarak kurumsallaşırken Mısır’da ordu Müslüman Kardeşler’le birlikte hareket ediyor. Burada amaç demokrasi ve özgürlükler değil, “siyasal İslam”ın ABD’nin isteği doğrultusunda yolunu açmak. Esad’ı istediğiniz kadar eleştirin, isyancıların arkasında ABD desteğindeki “Müslüman Kardeşler” bulunuyor. ??? Tüm bu gelişmeler ne anlama geliyor? Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin yaşama geçmesi için önce Suriye’nin, ardından İran’ın defterinin dürülmesi... Suriye’nin sömürgeci ve emperyalist güçlerin boyunduruğu altına girmesi. Suudi Arabistan, Katar ve Bahreyn’de varlık nedenini dine bağlamış, şeriatı yaşamın içine sokmuş bir düzen var. Kadınların tek başlarına bakkala bile gitmeleri yasak! Peki niçin hedefte Suriye? ABD Irak’tan çekilince, Araplar SünniŞii çatışmasına girdi; günde en az 2030 kişi ölüyor... Irak’ta da “siyasal İslam”a yol açılmıyor mu? ABD, hani Irak’a demokrasi ve özgürlük getirecekti? ??? Türkiye 1 Mart 2003 yılında ABD, İsrail ve NATO’nun baskısına karşı dik durdu, demokratik bir davranış sergiledi. AKP’lilerin desteğiyle 1 Mart tezkeresi Meclis’ten geçmedi. Söyler misiniz 9 yıl içinde ne değişti? Bugün Kuzey Irak’ta Kürt devleti kuruldu kurulacak; burası kesin. Barzani Beyaz Saray’da cumhurbaşkanı gibi karşılanmadı mı? Libya’da aşiretler arası iktidar savaşımında günde 3040 kişi ölüyor, ama yabancı ajanslar nedense bu katliamları dünyaya yaymıyor. Başbakan Erdoğan, emeğin en çok sömürüldüğü Çin’de... Çin, İran, Rusya Suriye’nin yanında. Suriye Lübnan sınırında çatışma ve üç ölü... ??? Suriye’den Türkiye’ye göç sürüyor (25 bin). Gelenler arasında ajanlar var mı yok mu belli değil. Onun için umut ve hüzün iç içe... Savaş çanları çalıyor! Karamsarım! İZMİR DAVASINDA YÖNETMEN AKINCI SAVUNMASINI YAPTI: ‘Kubilay’ filmini çektim başıma gelmeyen kalmadı “Kubilay” filminin yönetmeni Akıncı, dikkat çekici değerlendirmelerde İZMİR İzmir Büyükşehir Bele bulundu. İddianamede, İzmir Büdiyesi’ne düzenlenen operasyon kap yükşehir Belediyesi’nin yaz sinema samında yargılanan Yönetmen Faik etkinlikleri ihalesine fesat karıştırAhmet Akıncı, “Kubilay” filmini makla suçlanan Akıncı, CHP Kartal çekmesinin ardından başına gelmeyen İlçe Örgütü’ne kayıtlı olmasına karkalmadığını belirterek “Filmi çek şın, bugüne dek hiçbir CHP’li belememin ardından ilk olarak İstan diyeden ve partiden ihale almadığıbul Büyükşehir Belediyesi, daha nı öne sürdü. sonra diğer belediyeler beni dışlaBaşına ne geldiyse, 2009 yılında dılar. Bir televizyon kanalı bana, fil “Kubilay” filmini çektikten sonra mi yayına sokmamam için 5 milyon geldiğini vurgulayan Akıncı, şunlalira teklif etti. Ergenekon’dan rı söyledi: “Benim tek örgümahkemeye çıktım. Sinetüm vardır, o da ma salonları organiCHP’dir. 2009’da, ŞeErgenekon zasyonları iptal edinhit Asteğmen Kubidavasının ardından ce şirketim battı” lay’ın başını kesen İzmir Büyükşehir dedi. Derviş Mehmet ve Belediyesi’nde yolsuzluk İzmir Büyükşeadamlarını konu iddialarına ilişkin açılan hir Belediyesi Başalan Kubilay’ı davada da sanık olan kanı Aziz Kocaçektim. ArdınYönetmen Faik Ahmet Akıncı, oğlu’nun “çete lidan ilk olarak savunmasında başına ne deri” olarak yar geldiyse, 2009 yılında “Kubilay” İstanbul Bügılandığı İzmir 8. yükşehir Beledifilmini çektikten sonra Ağır Ceza Mahkeyesi daha sonra geldiğini, CHP üyesi mesi’ndeki duruşdiğer belediyeler olduğunu fakat bugüne dek manın altıncı gübeni dışladılar. hiçbir CHP’li belediyeden nünde, Akıncı’nın yaHer şeyimi sattım ihale almadığını nı sıra Protokol Müdüve filmi yine de çeksöyledi. rü Zeri Karatay, orgatim. Filme 2 milyon linizatör Hakan Say, eski ra para harcadım. Bir İzmir Büyükşehir Belediyesi televizyon kanalı bana, filmi Genel Sekreter Yardımcısı Serpil yayına sokmamam için 5 milyon liBaran, Grand Plaza Genel Müdür ra teklif etti. Onları dinlemedim ve Yardımcısı Haydar Ballı, belediye çalışmalarını başlattım. Daha sonçalışanı Cengiz Başkurt’la Kültür ve ra Ergenekon’dan mahkemeye Sosyal İşler Daire Başkanı Murat çıktım. Sinema salonları organiÖzel savunmalarını yaptı. Duruşma zasyonları iptal edince şirketim yı Kocaoğlu, İzmir Ticaret Odası battı. Türk halkının da desteğiyBaşkanı Ekrem Demirtaş, CHP İz le DVD satışı yapıldı. Sonra filmi mir milletvekilleri Hülya Güven, Kanal D satın aldı. Ancak takip Oğuz Oyan, Alaattin Yüksel ve eden günlerde televizyondan bana Mustafa Moroğlu da izledi. bir yazı geldi ve protokol tek taSanıklar suçlamaları reddederken, raflı iptal edildi.” OZAN YAYMAN Uludere’de yaşamını yitirenlerin yakınları Meclis’te isyan etti ‘Bize bu kimliği verdiniz adaleti de vereceksiniz’ ‘Tarih karşısında mahkum olacaklar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uludere’de yaşamını yitiren 34 sivilin yakınlarının da katıldığı grup toplantısında konuşan BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, olayın üzerinden 104 gün geçmesine karşın hâlâ faillerin ortaya çıkarılmamasına tepki gösterdi. Kışanak “Bu operasyonu Başbakanlık ve Genelkurmay birlikte yaptı. Ama tıpkı 12 Eylül darbecileri gibi, tıpkı JİTEM’ciler gibi onlar da tarih karşısında mahkum olacaklar, bu halka hesap verecekler” dedi. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in “gaz bombaları zararsızdır” açıklamasını da eleştiren Kışanak, “Bu Bakan sadece emrindeki polisleri halkın üzerine nasıl sürerim, halkın can, mal güvenliğini nasıl daha fazla tehdit ederim diye uğraşıyor” diye konuştu. ural: Amaç suçu örtmek MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da, düzenlediği basın toplantı V ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uludere’de yaşamını yitiren 34 sivilin yakını, Genelkurmay Başkanlığı’nın, davaya bakan mahkemenin “gizlilik” kararını gerekçe göstererek, bombalama emrini gizlemesini, TBMM’ye “çıkarma” yaparak protesto etti. Ziyarette aileler, “Parçalanan Başbakan’ın, Genelkurmay Başkanı’nın çocuğu olsa ne düşünürlerdi? Bize bu kimliği verdiniz adaleti de vereceksiniz” dedi. Uludere’de 34 sivilin yaşamını yitiren köylülerin aileleri ve yakınları dün BDP grubunun organizasyonunda TBMM’ye gelerek, AKP, CHP ve MHP ile TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nu ziyaret etti. BDP grubunda konuşan Serhat Encü’nün ağabeyi Ferhat Encü katliamı yapanların adalet önüne çıkarılıp cezalandırılmasını istediklerini söyledi. Katliamda ölen 13 yaşındaki Erkan Encü’nün annesi Felek Encü ise kürsüye oğlunun İlköğretim 7. sınıf Türkçe kitabıyla çıktı. Konuşmasına Kürtçe başlayan Felek Encü, “Oğlum Erkan 7. sınıfta okuyordu. Madem Türkçe kitabı oğluma verdiniz, adalet de verin” dedi. Bombalamada yaşamını yitirenlerin fotoğrafının yer aldığı gazete kupürünü gösteren Encü, “Bu, onların ço cukları olsaydı, bedenleri paramparça olsaydı, ne düşünürlerdi? Cevap versinler. Bunlara yazık değil mi? Vicdanları rahat mı?” diye isyan etti. Encü, “Yönetenlere sesleniyorum. Suriye, Filistin için insanlık istiyorsunuz. Biz Kürtlerin suçu ne? Kürtlerin hayatı bu kadar ucuz mu?” dedi. Adem Ant’ın ablası Narin Ant da, “Bu uçak kimin emriyle kalktı, kim bombaladı herkes biliyor. Siz örtseniz de biz örtmeyiz” diye konuştu. Aileler konuşurken, BDP’li milletvekili ve konukların gözyaşlarını tutamadıkları görüldü. Heyet, BDP’den sonra Ayhan Sefer Üstün başkanlığındaki TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nu kabul etti. Üstün, olayın üzerinin örtülmesine izin vermeyeceklerini ifade etti. Bahçekapılı: Beni sinirlendirmeyin Aileler daha sonra AKP Grubu’na giderek Grup Başkanvekileri Ayşenur Bahçekapılı ile bir araya geldi. Bahçekapılı’nın “Uludere olayına siyaset dışı bakmak zorundayız. Irkçı bir yaklaşımda bulunmayın” sözleri üzerine aileler tepki gösterdi. Ailelerin tepkileri üzerine Bahçekapılı, “Beni sinirlendirmeyin. Başbakanımızın talimatı ile Uludere Alt Komisyonu kuruldu” dedi. C MY B C MY B