25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 2012 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu hedef aldı ‘Cumhuriyet Hayal Partisi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP’yi eleştirirken “CHP’de kaset operasyonu ile çok başarılı bir yüz nakli gerçekleştirildi. CHP’nin eski yüzü aldılar yeni bir yüz naklettiler ama CHP’nin asıl toplumsal dokuyla uyuşacak doku nakline ihtiyacı var. CHP’nin önce genlerini değiştirmesi gerekiyor” dedi. Erdoğan, partisinin grup toplantısında özetle şunları söyledi: Zorlama yorumlar: TL’nin simgesi açıklanınca son derece zorlama yorumlar yapıldı. Burada CHP’yi özellikle tebrik ediyorum. Hayal güçlerini zorlayarak, sınırları aşarak, simgede ‘RTE’ harflerinin bulunduğunu iddia ettiler. Mübarek, Cumhuriyet Halk Partisi değil, Cumhuriyet Hayal Partisi. Batı’nın Putin Nefreti... Hafta sonunda yapılan Rusya başkanlık seçimlerinde tek şaşırtıcı gelişme, The Moscow Times’ın yorumunda işaret ettiği gibi, zafer konuşmasına başlamadan önce Putin’in gözlerinden süzülen iki damla yaş oldu. Gerçekten de soğukkanlılığı ve yansıtmaya özel çaba gösterdiği, “eylem adamı”, “güçlü erkek” imajıyla ünlü Putin’den beklenmeyen bir duygusal dışavurum anıydı bu gözyaşları. Bunun dışında her şey tam da beklendiği gibi yaşandı, ertesi gün de yaşanmaya devam ediyordu. Putin başkanlık seçimlerini birinci turda yüze 60’ın üzerinde oy alarak kazandı. İkinci sırada yüzde 17 civarında bir oyla Komünist Parti’nin adayı geliyordu. Liberal/ırkçı/milliyetçi adayların oyları anlamsız oranlarda kaldı. Rusya’da kamuoyu yoklamalarına göre en popüler lider listesinin başında hâlâ Stalin, ikinci sırada da Lenin gelirken (Putin 4. sırada), 1990’lı yılların sefaleti, aşağılanma duygusu hâlâ anılardan silinmemişken bunlar şaşılacak sonuçlar değil. Batı basınının hep bir ağızdan daha seçimlerden önce “seçim hilesi” söylentilerine başlamış olması da... Buna karşılık Putin hükümeti, seçimlerde hile söylentilerinin sonuçların meşruiyetini gölgelemesini önlemek için özel çaba gösteriyor gibiydi. Seçimlerde sandıklar şeffaftı, oy kullanma merkezlerine 91.000’den fazla, isteyenin internetten izleyebileceği kapalı devre televizyon kameraları konmuştu, binlerce yabancı gözlemci vardı. Oy verenler arasında yapılan kamuoyu yoklamaları gün boyunca Putin’in desteğinin yüzde 60’ın altına düşmeyeceğini gösteriyordu, Putin’in kazanmak için herhangi bir hileye gereksinimi olmadığında Batılı yorumcular da anlaşıyordu. Komünist Parti’nin yüzde 17 oyu da, Batı’nın sevgilisi liberallerin halk arasında muteber olmadığının bir diğer göstergesiydi. Kısacası Rusya’da seçmenin yüzde 90’ına yakını [64+17.1 + (Jirinovski 6.2)] Batı’nın adaylarına, yaklaşımına, “demokrasi projesine” ikna olmuş değildi. Bir New York Times’ın muhabirinin aktardığı gibi, Moskova’nın biraz dışına çıkınca, işçi mahallelerinde, orta sınıfların, yoksul ve alt kesimlerinin yaşadığı bölgelerde Putin’in neden bu kadar popüler olduğu kolaylıkla anlaşılabiliyordu... Kısacası Batı’nın umut bağladığı “demokratik” muhalefetin Moskova dışında etkisi yoktu. Batı basınının el çabukluğuyla liberal orta sınıf olarak nitelediği muhalefetin oyunun oranını (komünistleri de katarak) yüzde 35’lerde göstermesiyse bir çaresizliğe işaret ediyordu. Bu yüzde 35’ten Komünist Parti’nin, sonra da Jirinovski gibi ırkçı dengesizleri çıkarınca geride hemen hiçbir şey kalmıyordu. Münferitten sonra istisnai: On binlerce kişinin katıldığı bir mitingde, böyle münasebetsiz pankartlar açılabiliyor, münasebetsiz sloganlar atılabiliyor. Bu istisnai fotoğraf karelerinden yola çıkarak marjinal bazı kesimlerin ırkçı görüntülerinden yola çıkarak Türkiye’nin imajını zedelemeye de kimsenin hakkı yoktur. Tabii ben burada bir şeyi daha öğrenmek istiyoNefi’den ‘kelb’li alıntı: Edebiyatta hiciv sanatına örnek olarak gösterilen Nefi’nin çok meşhur bir dörtlüğü vardır. Nefi, ‘Tahir Efendi bana kelb demiş/İltifatı bu sözde zahirdir/Maliki mezhebim zira/İtikadımca kelb tahirdir’ demiş. (Kelb: Köpek, Tahir: Temiz anlamındadır. Nefi’nin dörtlüğü ‘Tahir rum; Hocalı katliamında yüzlerce oradaki soydaşımızın, kardeşimizin katledilmesine acaba bu pankartlardan hareketle yola çıkanlar niçin onlara sahip çıkmıyorlar? Bir de bunu izah etsinler. Onlar katledilmedi mi, katledildi. Onlar da Ermeniler tarafından katledildi. Bunlara karşı niye bir duruş sergilemiyorsunuz? Orada onlar sizin kardeşiniz oluyor, Ee bizim de Hocalı’dakiler kardeşimiz. Aramızdaki fark bu. iltifat ediyor. Teşekkür ediyoruz. CHP’ye yüz nakli: CHP’de kaset operasyonu ile çok başarılı bir yüz nakli gerçekleştirildi. CHP’nin eski yüzünü aldılar yeni yüz naklettiler ama CHP’nin asıl toplumsal dokuyla uyuşacak doku nakline ihtiyacı var. Brütüs arıyorsan aynaya bak: san, aynaya bak aynaya bak. Aynaya baktığında ziyaretine gidip çıktığında ‘Genel başkan olmayacağım’ deyip bir gün sonra çark eden ve aday olan bir Brütüs göreceksin. Efendi bana köpek demiş, iltifat etmiş, zira benim inancıma göre köpek temizdir’ diye çevrilirken şair kendisine yapılan hakareti de söz oyunuyla iade etmektedir.) CHP Genel Başkanı bana ‘yalan makinesi’ diyerek güya hakaret etmeye çalışıyor ama kendi yalanlarını ortaya çıkardığımız için farkına varmadan Ey Kılıçdaroğlu, eğer Brütüs arıyor tipli bir başbakanım. Ama beni imam hatip mezunu olarak üniversiteye almadılar. Bana dediler ki gideceksin lise bitireceksin. Tüm arkadaşlarımız bir de liseye gittik. Bize hendek atlattılar be, neler neler yaptılar. Erdoğan ayrıca eğitimde 4+4+4 formülüyle 28 Şubat’ın son izini de sileceklerini söyledi. 15 yıldır aynı yerde durduğu için TÜSİAD’ı tebrik ettiğini kaydeden Erdoğan “CHP’ye de tavsiyemiz, eğilmeden bükülmeden çark etmeden ne söyleyeceğini açık söyle” dedi. İmam hatipli olarak bana hendek atlattılar: Ben imam ha EMİNE ERDOĞAN’IN ZİYARETİ İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN ARAP DERGİSİNE KONUŞTU ‘Hoş geldin ama geç geldin’ MAHMUT ORAL Gül: Gazoz satamayınca okula gittim ANKARA (AA) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, çocukluk yaşamındaki dönüm noktasını anlatırken “Kayseri’de aileler, çocukları büyüyünce onları sınava tabi tutarlar. Ticaretle ilgili olanlar mesleklere yönlendirilir, olmayanlar okula gönderilirdi. Gazoz satacaktım ancak anlaşılan pek başarılı olamadım ki beni tekrar okula gönderdiler” dedi. Gül, Londra merkezli Suudi Arabistan dergisi Arrajol’a (Erkekler), çocukluğundan siyasi kariyerine kadar çeşitli konularda açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesinde de yer verilen mülakatta Gül, ülke meseleleriyle lise çağında ilgilenmeye başladığını dile getirdi. Gül, İstanbul Üniversitesi’nde okurken Talebe Birliği Başkanlığı’na kadar ulaştığını söyleyen Gül “Solcular daha enternasyonal fikirleri savunurken biz memleket değerlerine önem veriyorduk. İslami geleneklere bağlı kalmak istiyorduk” diye konuştu. DİYARBAKIR Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Şırnak’ın Uludere ilçesinde sınırdan geçerken bombalanarak öldürülen 34 kişinin yakınlarını Ortasu köyünde ziyaret etti. Köylüler, “Emine Ana geç geldiniz ama hoş geldiniz. Tazminat istemiyoruz, faillerin bulunmasını istiyoruz” yazılı pankartlar astı. Emine Erdoğan ise “Anneler isterse barış gerçekleşir” dedi. Emine Erdoğan, bombalama sonucu ölenlerin aileleriyle görüşmek üzere, daha önce hava muhalefeti nedeniyle ertelediği Uludere gezisini dün gerçekleştirdi. Emine Erdoğan, cenazelerin toprağa verildiği ve daha önce bakanlar dahil diğer ziyaretçilerin gittiği Gülyazı köyü yerine Ortasu köyünü tercih etti. Erdoğan’ın gelişi öncesinde köylü kadınlar yöresel yemekler hazırladı. Köyde ziyaret öncesi olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Jandarma, eğitimli köpeklerle çadırda ve köyde bomba araması yaparken ev lerin çatılarına keskin nişancılar yerleştirildi. Başbakanlık korumaları Ortasu köyünde, Almanİsveç yapımı Sig Sauer 556 tam otomatik tüfeklerle ilk kez görev yaptı. Ölenlerin yakınları, Emine Erdoğan ile görüşmek üzere Ortasu köyü muhtarı Haşim Encü’nin evine alındı. Ölen yakınlarının fotoğrafları ile eve gelen köylülerin yakalarında isimlerin yanı sıra boyunlarına “şehit annesi”, “şehit babası” ve “şehit yakını” yazılı kartlar asmaları dikkati çekti. Köylülerle tek tek tokalaşan Emine Erdoğan, daha sonra muhtar Haşim Encü’nün evine giderek olayda yaşamını kaybedenlerin yakınlarıyla bir araya geldi. Emine Erdoğan ziyaretin ardından “Geç de olsa geldik, ağlaştık. Notlarımızı aldık. Anneler isterse barış gerçekleşir. Acıları paylaşmaya geldik. Onlar bize güveniyorlar. Biz de onlara güveniyoruz. Bundan sonra annelerin üzülmemesi için elimizden geleni yapacağız” dedi. Failler bulunsun [email protected] BDP Eşbaşkanı Kışanak’tan Emine Erdoğan’ın Uludere ziyaretine tepki: Histeri krizi gibi bir şey Ama Batı, özellikle ABD basını gerçeklikte karşılığı olmayan beklentilerde ısrar ediyor, adeta bir histeri krizi içinde bir türlü gerçekleşmeyen arzusunu, biteviye tekrarlayıp duruyor. Pazartesi günü yorumlar bu durumu çok iyi yansıtıyordu. “Putinizmin sonu” (Washington Post), “Putin kazandı ama muhalefet bastırıyor” (New York Times), “Putin’in Pirrus zaferi” (Los Angeles Times), “Putin’in taç giyme töreni” (Wall Street Journal) “Putin III. dönemini kazanırken eleştirmenler ‘hile’ diye bağırıyor” (The Independent), “Putin çatışmayı kazandı ama savaşı kaybediyor mu?” (Financial Times), “21. yüzyılın çarı” (Globe and Mail), “Putin’in tatsız zaferi” (Le Monde), “Bir Narsist’in göz yaşları” (Die Welt). Sanırım bu kadar yeter. Peki bu nefretin nedeni ne? Batı kapitalizminin liderleri, SSCB’nin çökmesiyle yalnızca ideolojik bir zafer kazanmakla kalmadıklarını, krizden çıkmaya katkıda bulunacak büyük bir olanak yakaladıklarını da düşünmüşlerdi. Çünkü yapısal bir ekonomik kriz içinde, fazla sermayeyi göndermeye, “ilkel birikim yöntemleriyle talan etmeye”, kamusal alanların özelleştirilmesiyle büyük rantlar yaratmaya uygun yeni mekânların açılması yaşamsal öneme sahiptir. Batı bu olanaklardan Yeltsin döneminde yararlanmaya hazırlanıyordu ki, Putin (arkasındaki desteği unutmadan) Devlet Başkanı oldu. Putin yalnızca Batı’ya açılan talan kapılarını kapatmakla kalmadı, Yeltsin döneminde elden kaçmaya başlayan enerji ve maden kaynaklarını yeniden devlet denetimi altına aldı; Batı’nın aracısı oligarkların bir kısmını temizledi. Bu süreç içinde Rusya yeniden uluslararası alanda Batı’dan bağımsız, hatta karşı tutumlar almaya başladı. Batı, elinden kaçırdıklarına yanar, düş kırıklığından haklı olarak Putin’i sorumlu tutarken, Rusya halkının Putin’e verdiği desteğin azalmadan sürmesini, sözde liberal demokratların, marjinalleşmekten kurtulamamasını hazmedemiyor. Bu iktidarsızlık ve düş kırıklığı, beraberinde realiteden ısrarlı bir kaçışa, Moskova, Petersburg liberal entelijansiyasını, Rusya halklarının yerine koyan senaryolara saplanmaya yol açıyor. Bu saplantı, Putin yönetiminde de güvenlik saplantısını, muhalefete kuşkuyla bakmayı, kuşatılmışlık algısını, militarizmi körüklüyor. ABD, çapı, uluslararası etkisini aşan projelerde dayattıkça küresel siyasi dengeler daha da bozuluyor, siyasiaskeri çatışma riskleri artıyor. Gitmeye yüzümüz yok demeliydiler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın dünkü Uludere ziyaretini eleştirerek “Biz o heyetteki kadınların, ‘katiller bulunmadan bizim oraya gitmeye yüzümüz yok’ demelerini beklerdik” dedi. Bir gazetede yer alan Murat Karayılan’ın talimatıyla “KCK’ye MİT sızınca yerine Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) kurulduğu” iddialarına da tepki gösteren Kışanak, HDK çalışmalarının 4 yıldır sürdüğünü bildirdi. Pozantı Cezaevi’ndeki taciz ve tecavüz iddialarını “vahşet ve iğrençlik” olduğunu kaydeden Kışanak, “Bu çocuklar niye cezaevindeler” sorusuna yanıt verilmesi gerektiğini kaydetti. Yaşananlara 2 yıldır kulak tıkandığını belirten Kışanak, “2 yıldır orada bir çığlık var. Ama Adalet Bakanı kulaklarını tıkıyor, savcı takipsizlik kararı veriyor, cezaevi soruşturma açmıyor. Ta ki çocukların yaşadığı dram insanlık vicdanını zorlayacak derecede ayyuka çıkıncaya kadar” diye konuştu. Kışanak, çocukların Sincan Cezaevi’ne nakli yerine derhal ailelerine teslim edilmesi gerektiğini söyledi. ULUDERE’DEKİ KONUŞMA KAYITLARIYLA ORTAYA ÇIKAN GERÇEK Köylüler bir dakika önce telefonla aramış ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uludere’de 34 sivilin yaşamını yitirdiği bombalama olayını inceleyen TBMM İnsan Haklarını İnceleme Alt Komisyonu’na Aselsan tarafından iletilen raporlarda, “bombalamadan 1 dakika önce” köylülerin yetkilileri aradığı ortaya çıkarken; komisyonun Heron görüntülerini incelemesinden sonra, görüntülerin “net olmadığını” ileri süren AKP’li Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün de bombalama öncesinde köylülerin yetkilileri aradığını kabullenmek durumunda kaldı. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Uludere’de yaptıkları inceleme sonrası köylülerin “Bombalama sırasında askeri yetkileri aradık, operasyon durdurulsun” demeleri üzerine bu iddiayı çok önemseyerek, doğruluğunu araştırmak için girişimde bulunduklarını, bekledikleri yanıtın geldiğini söyledi. Telefon kayıtlarına göre ilk bombalamanın saat 21.39’da, 4. ve son bombalamanın da saat 22.24’te yapıldığını kaydeden Üstün, “Telefon kayıtları bilgisine baktığımızda söz konusu telefonun 22.20’de edildiğini görüyoruz. Bu görüşme 7080 saniye sürmüş. Bu, son bombaya 60 saniyenin kaldığı anlamına geliyor. Aradığı yer karakol değil, o sırada operasyondan dönen bir astsubay üstelik” bilgisini verdi. Bu durumda “yetkililer aranmış ama operasyon durdurulmamış” yönünde değerlendirme yapılmasının doğru olmadığını kaydeden Üstün, “Son bombalamaya 60 saniye kala arama yapılmış. Bu zaman diliminde astsubay nasıl ulaşıp, bilgi verip operasyonu durduracak” görüşünü savundu. Üstün, Aselsan’ın Heron görüntüleriyle ilgili rapor üzerinden “Türkiye’den sınıra gidiliyordu” yönündeki açıklamaların da yorumdan ibaret olduğunu ileri sürdü. CHP’li Komisyon Üyesi Levent Gök ise Başbakan Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki grup toplantısında CHP’li üyeler olarak kendilerini “dezenformasyonla” suçladığını anımsatarak “Heron görüntülerini izledikten sonra, kamuoyuna yaptığımız açıklamaların Aselsan’daki uzman bilirkişilerin, Heron görüntülerini değerlendiren raporuyla da tam bir örtüşme gösterdiği tartışmasızdır. Telefon konuşması da teyit etmektedir ki, ölenlerin masum köylüler olduğu son bombalamadan 1 dakika öncesi itibarıyla yetkillier tarafından bilinmektedir.” ‘Yetkililer biliyordu’ Üstün: Yorumdan ibaret C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle