18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 2012 ÇARŞAMBA [email protected] 16 KÜLTÜR Mahmud Derviş Ne Diyor? Adı Filistin halkının mücadelesiyle bütünleşmiş bir şair Mahmud Derviş. İlk şiirlerinin yayımlandığı 1960’lardan günümüze Filistin halkının sesinin bütün dünyaya duyurulmasında sanatıyla büyük katkıda bulundu. Öte yandan siyasal mücadelenin içinde de Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat’ın yakın çalışma arkadaşlarından biri olarak yer aldı. Nâzım Hikmet Vakfı’nca verilen Uluslararası Nâzım Hikmet Ödülü’nü almak için 2003 yılında ülkemize gelmişti. Tüyap Kitap Fuarı’nda yapılan ödül töreni sırasında tanıştığı Selahattin Yıldırım ile sonraki üç gün boyunca, bütün hayatı, düşünceleri, eylemleri, sanatı... gibi akla gelebilecek her konuyu kapsayan bir dizi uzun söyleşi yaptılar. İşte bu söyleşi Sözcükler dergisinin yeni yayımlanan MartNisan sayısında kapsamlı biçimde yer alıyor. Daha altı yaşında doğduğu toprakların İsrail işgaline uğramasıyla sürgünle tanışan Derviş için sonraki yıllar hiç bitmeyen bir göçmenlik olarak sürdü. Ailesi önce Lübnan’a sığındı, sonra yeniden kendi topraklarına bu kez “mülteci” olarak geri döndü. Gençlik yılları Hayfa’da geçen Derviş sürekli konuğu olduğu cezaevlerinden ve ev hapisliğinden yılarak önce Moskova’ya gitti. Bir yıl kaldığı ve fazla ısınamadığı bu kentin ardından her biri yıllar süren Kahire, Beyrut, Şam, Tunus, Paris duraklarından geçip 1990’larda Filistin’e dönerek Ramallah’a yerleşti. Bütün bu yıllar boyunca yazdığı şiirler, sınırları, dilleri aşarak dünyaya Filistin halkının çilesini, yaşama kültürünü, insan yanını anlatan şarkılara dönüştü. Yurdunu ve şiirini tanımlayan açıklaması ne denli geniş bakışlı bir dünya insanı olduğunu gösteriyor: “Farklı inanç ve dinlerin toprağından gelmiş olmam (Filistin biraz da bu değil midir?), İsrail okullarında eğitim görmüş olmam ve kuşkusuz hep içimizde olan Kudüs beni etkilemiş olmalı. Filistinli olarak içimde tüm inançlar mevcut. O toprağın, peyzajın, kültürün ve tarihin varisiyim. Çocukluğumda Müslüman, Musevi veya Hıristiyan ayrımı bilmezdim. Aynı ‘mahalle’nin çocuklarıydık. Dinsel çatışmaların, temelde ekonomiksiyasal kökenli olduğuna inanırım.” ??? Söyleşide çok ustalıklı bir yöntem izlenmiş. Ozanın kişisel özelliklerinden, yakın çevresinden, ailesinden, evinden, yurdundan, dostlarından şiire doğru yol alınıyor. Bu yolculukta gerçek bir ozanı yaratan gerçek hayat öyküleri dinliyoruz peş peşe. “Şiirin, hayatın kaynağı, enerjisi” olduğunu söyleyen ozan, “yaşamak, şiirleştiği ölçüde buna değer” diyerek şiir sanatını hayatın başköşesine yerleştiriyor. Konu tarihsel mirasa geldiğinde ise, sanki bize de seslenen, geniş evrensel bakış ortaya çıkıyor: “Bu toprak benim toprağım. Tüm farklı, çoğul kültür ve gelenekleriyle benim: Kenani, Musevi, EskiYunan, Roma, Fars, Mısır, Arap, Osmanlı ve Batı. Bu topraklar üzerinde yankı bulmuş tüm bu seslerle kendimi özdeşleştirmeyi hem hak hem de ödev sayıyorum. Ben ne davetsiz misafir, ne de yoldan gelip geçenim. Doğu Akdeniz, büyük ve kalıcı insani uygarlıkların beşiğidir. Dünya çocukluğunun bahçesidir.” Mahmud Derviş’in bu benzersiz söyleşisi bütün aydınlar, bütün insanlar için bir hesaplaşma aynası olabilir. İnsan bu dünyada nasıl yaşamalı? Nasıl aydın, nasıl insan olmalı? Hayatın anlamı, insan olmanın anlamı üstüne benzersiz bir kendine bakma durağı. Kırk bir dergi sayfası boyunca unutulmaz anlar, unutulmaz hesaplaşmalar, unutulmaz güzellikler yaşatan bir ayna. Bakmasını, görmesini bilene elbet... Kolaj: MÜGE KAYGUSUZ Feminist sinemanın 100. yılında Uçan Süpürge Festivali 15’inci, Gezici Filmmor Festivali ise 10’uncu yaşını kutluyor Yedinci sanatın kadın hali ? Gezici bir festival olan Filmmor, kadın örgütlerinin davetleri üzerine farklı şehirlerde film gösterimleri yapıyor. Uçan Süpürge gezici bir festival değil, ama onlar da festivali doğduğu şehir olan Ankara’da yapmaya devam ederek bu şehre ve seyircisine olan vefa borcunu ödüyor. SİBEL ÇORBACIOĞLU Dünyada ve Türkiye’de “kadınların sineması”nın kutlama zamanı. Bu yıl feminist sinema 100. yılını, Türkiye’ye “kadın filmleri” kavramını tanıtan “Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali” 15., “Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali” ise 10. yaşını kutluyor! Her iki festival de Türkiye’deki kadın hareketinden yola çıkarak kurulmuş oluşumların birer uzantısı. Uçan Süpürge, Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği’nin, Filmmor ise Filmmor Kadın Kooperatifi’nin “vitrin”i diyebiliriz. Her iki oluşum da sanatı ve sinemayı bir araç olarak kullanarak, kadın hareketine destek vermeyi, sinemada kadın emeğini, “kadın”ı görünür kılmayı hedefliyor. Filmmor Festival Koordinatörü Melek Özman, “Kendi izlemek istediğimiz filmleri çok zor buluyorduk, festival yapma fikri böyle ortaya çıktı” diyor. Uçan Süpürge Haber Merkezi Genel Yayın Yönetmeni Selen Doğan ise kadınlar arasındaki iletişim, işbirliği ve diyalog çabasının sonucunda festivalin tohumlarının atıldığını belirtiyor. Uçan Süpürge Türkiye’nin ilk kadın filmleri festivali. Taşıdığı diğer ‘ilk’ unvanı ise Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği’nin (FIPRESCI) jüri göndererek bir filme ödül verdiği dünyadaki ilk ve tek kadın filmleri festivali olması. Filmmor Festivali kapsamında verilen “Altın Bamya” ödülleri ise, veriliş nedeninden çok adıyla medyada sık sık yer alıyor. Türkiye sinemasındaki cinsiyetçi bakışa eleştiri getirme isteğiyle ortaya çıkan bu ödülle ilgili polemikleri Melek Özman şöyle yorumluyor: “İsminden, verilen ödüllerin fallikliğine kadar kafayı takacak o kadar festival varken neden Altın Bamya’ya bu kadar takılıyorlar bilmiyorum. Biz kadınlarla dalga geçmeye, kadınlar ve bedenleri üzerine espiri yapmayı ayıp saymayan bir toplumuz. Erkeklerle ilgili espiri yaptığınızda ise skandal olur. Oluyorsa, biraz da böyle olsun.” Gezici bir festival olan Filmmor, kadın örgütlerinin davetleri üzerine farklı şehirlerde film gösterimleri yapıyor. Uçan Süpürge gezici bir festival değil, ama onlar da festivali doğduğu şehir olan Ankara’da yapmaya devam ederek bu şehre ve seyircisine olan vefa borcunu ödüyor. Her iki festival de bu yıl alışagelmiş bölümler, söyleşilerin yanı sıra kutlamaya yönelik programlar oluşturuyor. 9 19 Mart’ta İstanbul’da gerçekleşecek olan Filmmor, 10. yılıyla birlikte, Feminist sinemanın da 100. yılını kutluyor. Bu kapsamda çok özel bir seçki hazırlanmış. 10 17 Mayıs tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilecek Uçan Süpürge’nin programı henüz hazırlık aşamasında. Buna karşın Bilge Olgaç’ın anısına 2003 yılından beri düzenlenen Başarı Ödülleri’nin bu yılki sahipleri açıklandı: Füsun Demirel ve Serra Yılmaz. (www.ucansupurge.org, www.filmmor.org) Yaratmaya kışkırtan bir eğitim İzmir Şirince’de yükselen Tiyatro Medresesi bir Seyyar Sahne projesi AYŞEGÜL ÖZBEK ‘Kadın sanatı kaybolmasın’ Basmacılık sanatının son temsilcisi Mardinli Nasra Şimmes’in çalışmaları ‘Adanmış Bir Yaşam’ sergisiyle İstanbul’a taşındı MELTEM YILMAZ Tehlikeli Oyunlar C MY B C MY B Mardinli Nasra Şimmes, bir Süryani geleneği olan basmacılık sanatının son temsilcisi. Ahşap kalıp, fırça ve kök boyalarla patiska bezlere motifler çizip boyayan Nasra Şimmes’in, İncil’den tasvirler ve rengârenk soyut desenler kullanarak yaptığı perdeler, masa örtüleri ve duvar süsleri, Ortadoğu, Avrupa ve ABD’de birçok Süryani kilisesini süslüyor. Şimdiyse ilerleyen yaşına rağmen sürdürdüğü sanatı, Mardin’den İstanbul’a taşınıyor. Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Koleksiyon Galeri’nin 40. yılı nedeniyle açılan “Adanmış Bir Yaşam: Nasra Şimmes” başlıklı sergide, 88 yaşındaki bir kadının; sanatına, ailesine, köklerine ve dinine bağlılığı göze çarpıyor. Meryem Ana, İsa, son yemek, azizler, melekler ve Mardin’in güvercinleri; onun sanatının temel konuları. Doğduğundan bu yana terk etmediği Mezopotamya Ovası’na bakan taş evse, onun hem atölye si hem de çalışma alanı. Nasra Şimmes anlatıyor: “Hem babamın sanatını yaşatma hem de kendi katkımı tanıtma fırsatı bulduğum için yaptığım işe şevkle bakıyorum. Tek amacım babamın sanatını devam ettirebilmek. En önemli ilham kaynağımsa çocukluğum; çocukken dinlediğim masallar, efsaneler, Eski ve Yeni Ahit’ten hikâyeler... Evet dindar bir insanım, temelde Tanrı’dan ilham alırım. Çocukken bana anlatılan her şey halen aklımda, hepsi taze.” Onun eserlerinde kadının doğurganlığı, üretkenliği ve duyarlılığı var. Göz kamaştırıcı canlılıktaki renklerinde, yaşama sevinci kendini gösteriyor. Yaptığı tüm çalışmaların kendine göre bir anlatım şekli ve anlamı olduğunu belirtiyor Nasra Şimmes: “Yanı sıra kendi hayal ürünüm figürler de var. Bu eserlerin, kadın sanatının kaybolmaması gerekiyor.” Nasra Şimmes okuma yazma bilmiyor ama sanatı, her dilde konuşuyor, herkese bir şeyler anlatıyor. “Okula gidemediğim için kendi kendime öğrendim her şeyi” diyor, basmacılığın devam edip etmeyeceğini ise şöyle yanıtlıyor: “Bundan sonrası çocuklarım ve torunlarıma kalmış, devamını ister getirirler ister getirmezler.” Mardin’in Nasra Şimmes için büyük bir önemi var, çünkü ona göre bu şehir, tıpkı basma sanatı gibi medeniyetleri buluşturuyor: “Benim yaşadığım ve öleceğim yerdir Mardin” diyor. dalabilir. İşte o zaman ‘Böyle bir yer yapmamız İzmir Şirince’de yeni bir lazım’ dedim. İnsanı düyapı yükseliyor. Ama bu şünmeye, yaratmaya kışöyle yüksek bir rezidans ya kırtan bir yer...” da “İstanbul’un ortasında Hem eğitim kurumu hem kendinizi Venedik’te his de tarihe ve geleneğe de bir sedeceğiniz” bir yapı değil. saygı duruşu niteliğindeki İlk bakışta “Acaba yeni bir medrese fikri de böyle dokazı alanı mı, bir resto ğuyor. Ellerinde avuçlarınrasyon çalışması mı?” de da ne varsa bu işe yatırıp, yadirten cinsten. Revakları, kın çevrelerinden destekle de odaları, iç avlusuyla eski inşaata başlıyorlar. Yapının lerden kalma bir medrese gi mimarı ise Şirince’deki Mabi. Seyyar Sahtematik Köne’nin uzun zayü’nün de mimandır hayalini ? Tiyatroda usta marı Sevan Ni çırak ilişkisine kurduğu ve Türkişanyan. Özelye için bir ilk olan likle yıkık hissi odaklanan bir projesi, Tiyatro vermek için L eğitim yeri, bir Medresesi ... şeklinde bir yaoyuncunun Hikâye 12 yıl pı olarak tasarönce kurulan Seykendini bakıma lanmış yapıda yar Sahne’nin aldığı, yenilediği boş bırakılan 2006’dan beri kende bir ambir mekân olarak yere dilerini yeniledikfitiyatro inşa leri kamplar dü tasarlanan Tiyatro edilmiş. İrili zenlemesiyle başufaklı çalışma Medresesi’nin lıyor. Seyyar Sahodalarının yer tamamlanması ne’den yönetmen alacağı medreiçin desteğe Celal Mordeniz, se, usta çırak topluluk olarak yaeğitimine odakihtiyaç var. ratma biçimlerini lı derslere de ve tiyatro algılarıaçık olacak, nı epey radikal bir şekilde kendini “bakıma almak”, değiştirdiğini söylüyor bu yenilemek, yeni şeyler yapkampların. “Bedenle ilgili mak istediğinde oraya gideçalışmalar, teorik ya da cek profesyonel oyunculara Türkiye’nin yakın siyasi da. 6 dönümlük araziye yatarihiyle ilgili okumalar yılan medresenin şu an için yapıyorduk. Bir oyun ça yüzde 45’i tamamlanmış duKadınların anıtı ‘Al Yazma’ açılıyor lışması yapmak değil de, rumda. Geri kalan için ise ? Kültür Servisi Antalya Kent Konseyi ve oyuncunun kendisini ba daha fazla desteğe ihtiyaç Muratpaşa Belediyesi’nin girişimiyle Prof. Meriç kıma aldığı bir dönemi ge var. Mordeniz, konuşabilHızal tarafından yapılan Al Yazma Anıtı bugün çireceği yer olarak tasar dikleri hemen her topluluğun saat 12.30’da Antalya Kenti Bayındır Mahallesi ladık bu kampları” diyor. projeyi gönülden desteklePalmiye Parkı’nda açılıyor. 8 Mart Dünya 2007’den beri de genç ku diğini belirtiyor ve bazı Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında şak oyuncu veya oyuncu oyunlarını Tiyatro Medresesi açılışı yapılacak Al Yazma Anıtı, kadına yönelik adaylarıyla sürüyor kamplar. için oynadıklarını da ekliyor. şiddetin acımasızlığı ile çağdışılığını gözler Önceleri bir arkadaşın İz (Destek için www.seyyarsahönüne sermeyi hedefliyor. nik’te göl kenarındaki evin ne.com) de ya da Gümüşlük Akademisi’nde toplanıyorlar. Ancak zamanla kendi mekânlarının arayışına giriyorlar. “Bir atölye için DiyarbaTiyatro Medresesi için mart ayı boyunca sahnelenecek kır’dayken revakları ve oyunlardan bazıları şöyle: 8 Mart 20.30 Oyunbaz “Ekmek küçük bir iç avlusu olan Parası”(Beyoğlu Terminal Sahnesi), 9 Mart 20.00 Seyyar Sülüklü Han’da oturuSahne “Tehlikeli Oyunlar” (İTÜ Maçka Kampusu İşletme yorduk. İnsana çağrışımFakültesi Tiyatro Salonu), 11 Mart 17.00 BuluTiyatro “Telar yaratan bir yer. O taştikçi” (İkinci Kat), 12 Mart 20.30 Altıdan Sonra Tiyatro lara bakıp insan hayallere “Faili Müşterek” (Kumbaracı50) Tiyatro Medresesi için ‘Perde’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle