25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 2012 ÇARŞAMBA 14 İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli Y Zonguldak PB Sinop PB Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Ankara PB 9 11 12 12 15 14 14 7 5 6 8 8 8 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB Y K Y Y Y PB PB PB PB PB PB K 8 10 3 17 17 16 10 12 6 7 2 7 0 HABERLER Oslo K 3 Belgrad Helsinki B 6 Sofya Stockholm B 2 Roma Londra Y 9 Atina AmsterdamY 7 Zürih Brüksel Y 8 Moskova Paris Y 9 Aşkabat Bonn PB 11 Taşkent Münih PB 8 Baku Berlin B 6 Bişkek Budapeşte B 5 Tiflis Madrid B 16 Kahire Viyana B 5 Şam B K B PB PB B PB K PB K PB PB PB 8 4 15 16 9 11 13 9 6 5 8 22 16 Ülke geneli parçalı ve çok bulutlu, Güney Ege, Akdeniz, İç Anadolu’nun güney ve doğusu, Orta ve Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeyi ile Erzincan, Tunceli ve Bingöl çevrelerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların genellikle yağmur ve sağanak, Orta ve Doğu Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Anadolu’nun kuzeyi ile Sivas, Yozgat ve Kayseri çevrelerinde kar şeklinde olması bekleniyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7 Mart GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Bağış, aynı söylemi suç sayan İsviçre’de “Soykırım yoktur diyorum, gelsinler beni alsınlar” dedi. İsviçre savcılığı, hakkında soruşturma açınca Bağış’ın, tekrar İsviçre’ye gideceğine, İsviçreli savcılarına aslanlar gibi meydan okuyacağına ilişkin gazete haberlerine rastlandı. Meraklı bir bekleyiş sürecine girdik. Bağış, aynı söylemi yinelemek için İsviçre’ye giderse, İsviçre savcıları, diplomatik muafiyeti olan, üstelik bir TC Bakanı’nı sorgulayacaklar mı, hatta yasaları elveriyorsa tutuklayabilecekler mi içeriğinde tartışmalar başladı. Hikmeti devlettir nedeni bilinmeyen, sorulmayan bir süreçten sonra, Bağış’ın İsviçre’ye gideceğine, orada, “Evet, Ermeni soykırımı olmadığını” yineleyeceğine rastlayan olmadı. ??? Egemen Bağış yeni ve şaşırtıcı açıklamalarıyla bir kez daha sahne aldı. Kıbrıs sorununun çözümünü sağlayacak senaryolar arasında; KKTC’nin Türkiye’ye katılabileceğini açıkladı. RTE henüz konu üzerinde konuşmadığı için Bağış’ın önerisi bir hükümet projesi midir, değil midir belli değil. Oysa KKTC’nin Türkiye’ye bağlanabileceğini açıklamak beraberinde kimi soruları da gündeme getiriyor. 1950 ortalarında Kıbrıs sorunu patlak verdiğinden beri Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin temel politikaları, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasına (ENOSİS’e) karşı çıkan politikalardır. Egemen Bağış şimdi bu politikayı yadsıyor; Türkiye’nin Yunan tezini benimsediğini, Kuzey Kıbrıs’ı ilhak etmenin (Türkiye’ye bağlamayı) öngörüldüğünü ilan ediyor. Federasyon, konfederasyon denenmiş, olmamış. Çözüm tıkanmış. Mümtaz Soysal Hoca’nın TV’de açıkladığı gibi, KKTC’yi ilhak etmek gibi ham hayallerin peşinde koşmak yerine... …Kıbrıs’ta “iki bağımsız, sınırları belli iki ayrı devletin barış içinde yaşayabileceklerini” şimdi ilan etmenin zamanıdır. ??? Medya, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun açıklanmaya muhtaç iki konudaki söylemi üzerinde durmadı. Aktarıp geçti. Genel Başkan partide kopmalar olacağını sanmadığını ve bu görüşte olanların yanıldıklarını söylerken; “Zira, CHP’nin ideolojisinde hiçbir sapma yok. Sağlam bir ideolojimiz var. Ancak değişen dünyayla beraber bir ideolojik yenileme ihtiyacı var” dedi. Oysa, Genel Başkan; bir süre önce AKP karşısında partisinin seçim yitirmesini… … “CHP’nin bir ideolojisi olmadığına bağlayan” bir demeç verdi. Bu, ciddi bir zikzaktır demeyelim. Moda söyleme uyarak eskiden yeniye dönüşümdür diyelim… … diyelim ama, Genel Başkan “yeni CHP’nin sağlam ideolojisinin ne olduğunu” açıklamak zorunda. Bu, bir! ??? İki: Kılıçdaroğlu’nun ikinci önemli açıklamasını, gazeteci Doğan Yurdakul’u tedavi gördüğü hastanede ziyaretinden sonra yaptı: “CHP’nin dine karşı algısı değişecek” dedi. Daha sonra “algının nasıl değişeceğini” sordular. Kılıçdaroğlu, “Aklı başında hiçbir partinin insanın dine karşı olamayacağını” söylemeden önce, “Uzun yıllar AKP benzeri partilerin CHP’nin dine karşı parti olduğu sloganını yaygınlaştırmak istediklerini” anlattı. Ama zaten dine karşı olmayan, laikliğin yegâne savunucusu olmakla tabanda ve seçmen katında sağlam yer edinen CHP’nin… …partiyi yeniye dönüştürecek yeni programında CHP’nin dine karşı olduğu algısını nasıl değiştireceklerini açıklamadı. İnsanın aklına kimi olasılıklar geliyor. Örneğin, Meclis grubunun toplu olarak başlarında genel başkan cuma namazlarına mı gidileceğini, eğitimde, yargıda, bilumum kamuda ve elbet Millet Meclisi’nde türbana yeşil ışık mı yakılacağını, Kuran kurslarının daha da yaygınlaştırılmasına önayak mı olunacağını, okullarda, sinemalarda, tribünlerde haremlik selamlık uygulamasına karşı çıkılacağını mı?.. …yerleşik kanıyı nasıl değiştirip, kimilerine benzer biçimde “eski” dediklerini “yeniye” nasıl dönüştüreceklerini bekleyip göreceğiz! Madımak Oteli’nde 35 aydının yakılarak katledilmesine ilişkin 18 yıldır devam eden Sivas davasının son duruşması 13 Mart’ta yapılacak. Davayı yakından takip eden muhabirimiz Alican Uludağ’ın deyimiyle verilecek karar, “insanlığa karşı sınav” niteliğinde. Çünkü, firari 7 sanıktan hayatta kalan 5’inin yargılandığı davada savcılık, sanıkların zamanaşımı süresinin 2008’de dolduğunu belirterek davanın düşürülmesini talep etti. Yakılanların aileleri ise Madımak’ta yaşanan olayın ‘insanlığa karşı suç’ kabul edilmesini ve davanın düşmeden sürmesini istiyor. 12 Eylül döneminde yapılan işkenceler için Ankara’daki özel yetkili savcıların takındığı tutumu talepleri için örnek alıyorlar. Savcı o dönem yapılan işkenceleri insanlığa karşı suç olarak nitelendirerek bu konuda zamanaşımının işlemeyeceğine karar vermişti. Bu taleplere siyasi destek de CHP’den geldi. CHP’li Sezgin Tanrıkulu ve arkadaşları TBMM’ye, “kasten adam öldürme, işkence ve çocukların cinsel istismarı” suçlarında zamanaşımının uygulanmaması ve sürmekte olan davalara da bunun teşmil edilmesi yönünde bir teklif verdi. CHP’nin çoğunluğu bu kanunu geçirmek için yetmeyeceği için iktidarın tutumu belirleyici olacak. Ancak, AKP’nin dün yasa önerisinin TBMM Genel Kurulu gündemine alınmasına ilişkin önerisini reddetmesi, taleplere yanıtını ortaya koydu. İnsanlık Sınavında Hükümetin 3 Gerekçesi ??? Edindiğimiz bilgilere göre yasa değişikliği talebine hükümetin olumsuz bakışı üç temel noktada toplanıyor: 1. Sivas davasındaki zamanaşımı sınırı, dava açıldığı dönem yürürlükte olan 765 sayılı ceza kanununa göre 15 ve 30 yıldı. Dava açıldıktan sonra kabul edilen yeni TCK (5237) ile bu süreler zaten yarı oranda arttırılmış durumda. Ayrıca TCK’nin 76 ve 77. maddelerinde zamanaşımının işlemeyeceği suçlar da belirtilmiştir. 2. Kanun değişse bile anayasanın 38. maddesine göre sanıklar, lehe olan kanundan yani eski düzenlemeden yararlandırılacaktır. Şu andaki TCK’de arttırılmış zamanaşımı süreleri de sanıklar için uygulanamaz. 3. Ayrıca CHP’nin teklifi yasalaşsa bile bu Sivas davası için etkili olmayacak, çünkü yargılamaya esas olan madde (eski kanuna göre 146/3, yenisine göre 309: Anayasal düzeni zorla bozmaya kalkışmaya iştirak suçu) CHP’nin zamanaşımının işlememesini istediği maddeler arasında yer almamakta. ??? Hükümet kanadındaki bu yaklaşımı yakınlarını kaybedenlerin avukatı Şenal Sarıhan’a aktardığımda, “İnsancıl ve geniş yorum yapılırsa bir umut var” dedikten sonra mahkemeye de sunduğu değerlendirmesini şöyle özetledi: “Madımak’ta insanlar düşünce ve inançları nedeniyle yakıldı. Bu da insanlığa karşı işlenen suç kapsamına girer. ‘İnsanlığa karşı suçlar’ kavramı 2005’teki yeni Türk Ceza Yasası ile mevzuatımıza girdi ve ‘bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez’ dendi. Tabii bu da geriye doğru işlemez denilebilir. Ancak 12 Eylül soruşturmasını yürüten savcı, söz konusu insanlığa karşı suçlar maddesini sanıklar aleyhine, mağdurlar lehine yorumlamıştı. AİHM’nin de ‘Yaşama hakkını ihlal ettiği iddia edilen, işkence ve kötü muamele iddiaları ile suçlanan kamu görevlilerinin af ve zamanaşımından yararlandırılmaması’ yönünde aldığı karar var.” Helak veya İlhak SAYIN Bakan Egemen Bağış Kıbrıs görüşmelerinden söz ederken, “Uzlaşılmazsa masada çeşitli formüller var, biri de Ada’nın kuzeyiyle Türkiye’nin birleşmesidir” dedi ve kıyamet koptu. Aslına bakarsanız, iyi de oldu. Hiç değilse, herkes konuyu bir kez daha düşünmeye başladı: Evet herkes, Kıbrıs’ın içiyle dışı ve bilumum seyirciler. En azından, yarım yüzyılı aşkın böylesine uzun bir bekleyişten helak olmuşların hepsi artık kesin karar zamanının gelmiş olduğunu anlamıştır. lbet, Bağış’ın söyledikleri, bir bakıma “masa” dışına çıkış demektir açıkça. Çünkü sürecin hiçbir aşamasında, birer devlet olarak, ne Türkiye Cumhuriyeti’nden böyle bir öneri gelmişti ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden. Ara sıra, bazı zihinlerden benzer birtakım düşünceler geçmiş olsa da. Zira, aslında “ilhak” anlamına gelecek olan böyle bir çözümün Ada’nın kuzeyindeki Türklere ve Anadolu halkına pek yararlı olmayacağı, hatta her iki tarafı elde edilebilecek bambaşka yararlardan yoksun bırakacağı kesindir. Aynı ölçüde kesin olan bir başka doğru da şu: Çözüm ne biçimde olursa olsun, bundan sonra hiçbir güç bu iki Türklüğü, birbirine düşman etmek şöyle dursun, karşılıklı yardımlaşmadan, sımsıkı destek olmaktan ve dış dünyanın oyunlarına birlikte göğüs germekten vazgeçiremeyecektir. Böyle bir çözülmez bağ, 20 Temmuz 1974 sabahının şehitlerince çoktan düğümlendi. te yandan, bu sütunda defalarca vurgulandığı gibi, Ada’da iki demokratik ve çağdaş devletin, anavatan uzantıları olarak yan yana barış içinde yaşamaları biçiminde bir çözümün savunulmasından başka akla yakın farklı bir çözüm gerçekçi olamaz. Yeter ki, bu öneri üzerinde çalışılsın, karşılıklı saldırmazlık paktı, iyi koşulluk antlaşması tasarılarıyla, birlikte işletilmesi kaçınılmaz ortak hizmet taslaklarıyla dört başı mamur bir Türk planı dünyanın gözleri önüne serilebilsin. Bağış’ın çıkışı, bir anlamda bunları düşündürttüğü için yararlı olmuş bile sayılmalıdır. İnşallah, yine birileri çıkıp “Böyle akıl verenleri yanından uzaklaştır” diye seslenmez Sayın Başbakan’a. E ERGİN: VAHİT KAYNAR ALMANYA’DA Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in Sivas davası ile ilgili verdiği bilgilere göre toplam 111 sanık hakkında dava açıldı. Bunlardan 79’u hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis ve süreli cezalar verildi. 2 sanık hakkında zamanaşımı kararı çıktı. 26 sanık beraat etti ve 4 sanığın davası sürüyor. Mahkumiyet alan 12 sanıkla yargılaması devam eden 3 sanık ise firari durumda ve kırmızı bültenle aranıyor. Kasım 2011’de Polonya’da yakalandıktan sonra serbest bırakılan Vahit Kaynar bu firari 15 sanıktan biri. Kaynar’ın iade talebiyle ilgili tüm işlemlerin zamanında yapıldığını savunan Ergin, Polonya mahkemesinin kefaletle serbest bırakması nedeniyle iadenin gerçekleşemediğini belirtti. Dışişleri Bakanlığı ve Polonya makamlarından Adalet Bakanlığı’na ulaşan bilgilere göre Vahit Kaynar, yargılandığı Gorzow Mahkemesi’ndeki duruşmasına “Almanya’da bir sağlık kuruluşundan aldığı sağlık raporu” sayesinde gitmemiş. Polonya makamları da şubat ayında Türkiye’ye kendisinin ülkelerinde olmadığını bildirmiş. Ergin “Tüm emareler Polonya’dan Almanya’ya geçtiği yönünde” diyor. Ö Gizli tanık, Savcı Öz’le bir kafede karşılaşıp ifadesini düzelttiğini anlattı ‘TSK’yi yargılamayın’ HATİCE TUNCER BALYOZ DAVASINDA SES KAYITLARI DİNLENİYOR Erdoğan Murdoch’la görüştü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan News Corp’un sahibi medya devi Rupert Murdoch’la dün Ankara’da görüştü. Görüşme, medya kulislerini de hareketlendirdi ve “Sabahatv Murdoch’a mı satılıyor” sorusu gündeme geldi. Sabah gazetesi ve atv’nin satışı için son viraja girilirken dün konuyla ilgili önemli bir görüşme gerçekleşti. Başbakan Erdoğan, dün saat 16.30’da Ankara’da dünyanın en büyük medya devlerinden Murdoch’un ağırladı.Wall Street Journal grubunun da sahibi Murdoch’un Sabahatv grubunun satışıyla yakından ilgilendiği konuşuluyordu. Murdoch’ın, Başbakanlık’a elinde İngiliz yazar Jack Philby ya da bilinen diğer ismiyle Şeyh Abdullah’a ait, 1933 yılında basılan “The Empty Quarter” isimli kitapla gelmesi dikkat çekti. Murdoch, görüşmede, Türkiye’de 5 yıldan beri faaliyet gösterdiğine değinerek, programlarını daha da arttırmak istediklerini ifade etti. Birinci Ergenekon davasında gizli tanık Kıskaç, sanıkların sorularını yanıtlarken salonda gergin anlar yaşandı. Aydınlık gazetesi yazarı Hikmet Çiçek ile tartışan gizli tanık Kıskaç, eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün kendisini iyi tanıdığını ifade ederek “Hatta en son geçen hafta Mehmet Eymür ile görüştüm” dedi. Kıskaç, Emniyet’te alınan ifadesindeki yanlış kısımları, Bakırköy’de bir kafede karşılaştığı Savcı Zekeriye Öz’e söylediğini belirtti. Gizli tanık Kıskaç’ın açıklamalarına sinirlenen tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük ise söz alarak “2 gündür Kıskaç’ı dinliyoruz. 5 senedir tutuklu olarak yargılanıyorum, istirham ediyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yargılamayın” dedi. Başkan Özese ise “Burada TSK içinde olduğu iddia edilen bir grup yargılanıyor” dedi. Bunun üzerine Veli Küçük, “Ah keşke öyle olsaydı” diye bağırdı. Aydınlık gazetesi yazarı Hikmet Çiçek, gizli tanık Kıskaç’a ifadesinin bazı yerlerinde düzeltme yaptığını belirterek 30 Kasım 2008 tarihli ifadesinin kim tarafından alındığını sordu. Kıskaç, “İfademi Terörle Mücadele Şubesi’nde aldılar. Ben ifademdeki yanlış kısımları Savcı Zekeriya’ya söyledim. Ne yapayım” diye konuştu. Çiçek, “Savcı Zekeriya dediğiniz Zekeriya Öz mü” diye sorunca Kıskaç, şunları anlattı: “Savcı Zekeriya Öz ile Bakırköy’de bir kafede karşılaştım. O zaman Hasan Albay’ın Hasan Attila Uğur diye yanlış yazıldığını söyledi. ‘Mahkemede söylersin’ dediler.” Gizli tanık Kıskaç’ın “19961998 yılları arasında MİT Kontgerilla Dairesi’nde çalıştığını” söylemesi üzerine Çiçek, eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasa Emekli müdür uğurlandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Pazar günü aracında ölü bulunan emekli Emniyet Müdürü Hasan Eryılmaz toprağa verildi. Eryılmaz için Kocatepe Camisi’ndeki cenaze törenine eşi Meryem, çocukları Oğuz ve Yavuz Eryılmaz ve yakınlarının yanı sıra İçişleri Bakan Yardımcısı Osgun’un “1997’de Kontrterör Dairesi’nin kapandığını ve Eymür’ün görevden alındığını söylediğini” belirtti. Sinirlenen Kıskaç, yüksek sesle “O resmiyette öyleydi. Eymür beni çok iyi tanır. Hatta en son geçen hafta da onunla görüştüm” dedi. Hikmet Çiçek, Odatv davasından tutukluyken yaşamını yitiren Kaşif Kozinoğlu ile ne zaman tanıştıklarına ilişkin sorusunu gizli tanık Kıskaç, “Kozinoğlu ile 2001 yılında MİT binasında görüştüm” diye yanıtladı. Çiçek’in “Kozinoğlu’nun sizi dairede kabul etmesi mümkün değil” sözleri üzerine Kıskaç yine sinirlenerek “Madem öyle, Yeşil man Güneş, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Ankara Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya ve bazı siyasiler de katıldı. Eryılmaz’ın cenazesi, namazın ardından cenaze aracına yerleştirildi. Eryılmaz, İncek’te toprağa verildi. (Fotoğraf: AA CEM ÖZDEL) kod adlı Mahmut Yıldırım’ı MİT’e nasıl aldılar?” diye bağırdı. Çiçek, Kıskaç’ın “Abdullah Çatlı’nın sopalarla dövüle dövüle öldüğü iddiasının doğru olmadığını, iç kanamadan öldüğüne ilişkin doktor raporları olduğunu” söyledi. Ancak gizli tanık Kıskaç, “Çatlı’nın arabanın yanında ayakta fotoğrafları var” diye konuştu. Akşam saatlerinde ifadesi dinlenen Gizli Tanık Dilovası ise 1970’lerin ortasında Devrimci Sol örgütüne girdiğini, 12 Eylül darbesinden sonra yıllarca cezaevinde yattığını anlattı. Çıktıktan sonra yeniden örgüte girdiğini belirten Dilovası “Örgüt bana Gebze Dilovası’nda bulunan Motorlu Taşımacılık Kooperatifi’nde örgütü temsilen bulunmamı istedi. Kooperatifte benim gibi sol örgütlerden birkaç kişi dışında ülkücü mafyadan, Jandarma İstihbarat’tan bazı kişiler de vardı” dedi. “DHKPC kurulduktan sonra örgüte gelir sağlamak için benden bir TIR almamı istediler” diye ifade veren gizli tanık, “O dönemde yargısız infazlarda adı geçen Veli Küçük, Kocaeli Jandarma Alay Komutanı idi” diye konuştu. 1 Mayıs 1977’deki olayları anlatan Dilovası, toplumun sağsol diye çarpıştırıldığını dile getirdi. İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında, perde arkasında darbe planı yapıldığı iddia edilen 1. Ordu’da 57 Mart 2003 tarihinde gerçekleştirilen seminerin ses kayıtlarının dinlenmesine devam edildi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesi bitişiğindeki büyük salonda görülen davanın 83. duruşması yapıldı. Eski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek, Orgeneral Bilgin Balanlı, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Can Erenoğlu, eski HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Ağa Yarman’ın aralarında bulunduğu 249’u tutuklu 365 sanıklı davada, seminer ses kayıtları en önemli deliller arasında yer alıyor. Başkan Ömer Diken, sanıklara kayıtlarda sunum yapan sesin kendilerine ait olup olmadıklarını sorarak itiraz haklarının bulunduğunu ifade etti. Duruşmada dün tutuklu sanıklar emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri ve emekli Korgeneral MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan’ın seminerde yaptıkları sunumların kaydı dinlendi. Söz alan emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri şu açıklamayı yaptı: “Dün (önceki gün) burada Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryoyu (OEYTS) hep beraber dinledik. İddianamede OEYTS’nin jenerik plan şeklinde oynandığı iddia ediliyor. Senaryoda yer alan hususların hepsi geçmişe yöneliktir. Örneğin, Irak’a müdahele olduğunun söylenmesi gibi. Bize oyunda tedbir alınması için mesaj verilir.” Seminerde, komutanların oynanan senaryayo göre, durum değerlendirmesi yaptıklarını belirten emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri, “Plan geleceğe yönelik şeylerin nasıl yapılacağını ortaya koyar. Senaryo geçmişe yönelik olduğu farz edilen olaylardır. OEYTS plan şeklinde oynanmaz. Geleceğe yönelik bir şey yok. Doğal olarak bu kapsamda senaryoda bir plan olmadığını vurgulamak isterim.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle