24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MART 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Tüketici Hakları Derneği, kredi kartı aidatlarının geri istenmesi için örnek dilekçeler hazırladığını ilan etti Kartta kavga büyüyor ? Türkiye Bankalar Birliği, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin kredi kartı aidatının 10 yıl kadar geriye dönük istenmesine dayanak oluşturan kararının yanlış yorumlandığını iddia ederken tüketici örgütleri başvuruları tüketici hakem heyetlerine yönlendirmeye başladı. Ekonomi Servisi Tüketici Hakları Derneği (THD) Başkanı Turhan Çakar, Yargıtay’ın kararının ardından, kredi kartı yıllık aidat isteme süresinin 10 yıla çıktığını duyan binlerce kişinin kendilerine başvuru yaptığını bildirdi. AA’nın haberine göre Çakar, bankalar tarafından yıllık üyelik aidatı adı altında kart sahiplerinden talep edilen tüm aidatların hakem heyetleri ve mahkemeler tarafından sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirilerek 10 yıllık zamanaşımına tabi tutulduğunu anımsattı. Yargıtay’ın bu konuda çok önemli yeni bir ilke kararı verdiğini ifade eden Çakar, “Son karara göre, aidatlar 10 yıl geriye dönük olarak talep edilebilecek” dedi. Bu doğrultuda binlerce kişinin başvuruda bulunduğunu kaydeden Çakar, sadece tüketicilerin değil, birçok kurum ve kuruluşların da bu konuda kendilerinden bilgi aldıklarını söyledi. Kredi kartı aidatlarının geri dönük istenmesine ilişkin dilekçe örneği hazırladıklarını ifade eden Çakar şöyle konuştu: “Dilekçe örnekleri, bizim sitemizden ya da şubelerimizden temin edilebilir. Bankalar genellikle hem ödemeyi yapmıyor hem de geçmişe dönük ödenen kredi kartı aidatının dökümünü vermiyor. Yaklaşık 15 gün bekleyen tüketiciler, bankalardan eğer cevap gelmezse ya da olumsuz cevap gelirse, bankadan bu dökümleri istediklerini kanıtlayan belgeler ve dilekçeyle bulundukları il ya da ilçelerdeki Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne başvurabilirler. Hakem heyetinin tüketici lehine olan kararını uygulamayan bankaya icra yolu uygulanabilir.” Güven Sorunu Türk Lirası’nın yeni simgesi geçen hafta kamuoyuna ve “piyasa oyuncularına” tanıtıldı. Yeni simgenin ayrıntıda kalmış birçok “gizli” şifresi arasında özellikle vurgu yapılanı, TL’nin “güvenli bir liman” olduğu savıydı. Simgenin bir çıpayı andırır biçimde yukarı doğru büklümü, ulusal paramızın “yatırımcılar” tarafından “güvenli bir limana demir attıkları” şekilde yorumlanacağını ifade etmekteydi. Paralel çizgiler ise denge ve uyumu, yukarı dik çıkma ilerlemeyi ve yükselişi sembolize etmekteydi; vs vs vs... Mistik şifreleme oyunları bir yana, Türk ekonomisinin “yerli ve yabancı yatırımcılar” tarafından “güvenilir liman” olarak algılanması, söz konusu simgenin büklümlerinden ziyade, iktisat biliminin soğuk teknik analizlerine dayanmaktadır. Bunların başında da ulusal ekonominin iç ve dış kırılganlığı ve olası şoklara karşı dayanıklılığı yer almaktadır. Nitekim, uluslararası derecelendirme kuruluşu Standard and Poor’s tam da bu güven sorunu medyada tartışılmaktayken Türkiye’nin “en kırılgan ülke” olduğu savını dile getirdi. Standard & Poor’s, gelişmekte olan Avrupa ülkelerinde Avro bölgesinden kaynaklanabilecek olası şoklara karşı kırılganlıkları incelediği çalışmasında, Türkiye ekonomisinin 2.94 endeks puanı ile en kırılgan ülke olduğunu belirtmişti. ??? Bir ekonominin güvenilirliğini dolaylı yollardan açıklayan başka göstergeler de var kuşkusuz. Bunlar arasında sıkça kullanılan bir diğer gösterge de “bankacılık sisteminde geri dönüşü olmayan (batık) kredilerin toplam kredi stoku içindeki oranı” olarak biliniyor. Aşağıdaki tabloda, IMF tarafından izlemeye alınan bir grup gelişmekte olan piyasa ekonomisinde söz konusu oranın kriz boyunca seyri özetlenmekte. Batık Kredilerin Toplam Brüt Krediler İçindeki Payı (%) Pakistan Rusya Fed. Macaristan Güney Afrika Tayland Türkiye Kolombiya Brezilya Malezya Şili Meksika Arjantin Çin Halk Cumh. Hindistan Endonezya Polonya Kaynak: IMF 2008 10.5 3.8 3.0 3.9 5.7 3.8 4.0 3.1 4.8 1.0 3.2 2.7 2.4 2.3 3.2 4.5 2009 12.2 9.7 6.7 5.9 5.3 5.6 4.1 4.2 3.7 3.0 3.1 3.0 1.6 2.3 3.3 7.6 2010 13.1 9.5 7.8 5.9 5.0 4.9 4.4 3.8 3.5 3.3 2.8 2.7 Müşavir eski görevi istemedi MUSTAFA ÇAKIR Eczacıbaşı, İpek Kâğıt’ın GeorgiaPacific’e ait diğer yüzde 50’sini satın aldı Selpak yüzde 100 Türk oldu ? İpek Kâğıt’ın tamamına sahip olan Eczacıbaşı, yurtdışında büyümeye odaklandı. Eczacıbaşı, şirketi 5 yıl içinde 2 kat büyütecek. Ekonomi Servisi Eczacıbaşı Holding, bünyesinde Selpak markasını barındıran İpek Kâğıt’taki yüzde 50 GeorgiaPacific hissesini satın alarak şirketin tamamına sahip oldu. Satın almanın ardından Kuzey Afrika, Yakın Avrupa ve Ortadoğu’yu da kapsayan yeni dünya pazarlarına açılım süreci başlatan Eczacıbaşı, İpek Kâğıdı beş yıl içinde iki kat büyütmeyi hedefliyor. Eczacıbaşı Tüketim Ürünleri Grubu Başkanı Hakan Uyanık, şirketin yıllık değerlendirme toplantısında Selpak’ın ambalaj tasarımı ve logosunu da yenilediklerini belirterek İpek Kâğıt olarak bu yıl 110 bin ton üretim hedeflediklerini söyledi. Uyanık, “2011 yılını 1.1 milyar TL ciro ile tamamladık. Tüketim Ürünleri Grubu içerisinde en büyük paya sahibiz. Yıllık pazar büyümesi yüzde 10. Biz de bu oranlarda büyüyoruz. Ancak yeni girdiğimiz dünya pazarlarında daha da hızlı gelişeceğiz” dedi. ANKARA Hükümetin geçen yıl çıkardığı kanun hükmünde kararnameler (KHK) kamudaki “maaş dengesini” bozdu. Görevlerinden alınarak “müşavir” kadrosuna atanan il müdürlerinin maaşı artarken, “araştırmacı” kadrosuna atanan il müdürlerinin maaşı ise düşük kaldı. Yeniden il müdürlüğüne atanmak istenen müşavirlerin, maaşlarında 700800 liralık düşme nedeniyle eski görevlerini kabul etmek istemedikleri öğrenildi. Hükümet geçen yıl yeni bakanlıklar oluştururken çeşitli seviyelerdeki çok sayıda üst düzey yöneticiyi görevden alarak ya müşavir ya da araştırmacı kadrosuna atadı. Bu durumdaki personelin sayısı binlerle ifade edilirken görevden alınanlar içerisinde çok sayıda il müdürü de vardı. Personel kızağa çekilirken daha sonra “sürpriz” bir gelişme oldu. Hükümetin “eşit işe eşit ücret” olarak nitelendirilen 666 sayılı KHK ile müşavir kadrolarına atanan personelin maaşları yükseltildi. Buna karşın araştırmacı kadrolarına alınan personelin maaşı ise düşük kaldı. Bu arada müşavir kadrolarındaki personelin maaşı, eski görevleri olan il müdürlüğü maaşının da üzerine çıktı. Türk BüroSen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, genel müdür, genel müdür yardımcıları, müsteşar, müsteşar yardımcılarının görevden alındıkları zaman müşavir yapıldıklarına dikkat çekti. Beymen 500 kişiyi işe alacak Ekonomi Servisi Bünyesinde 400’den fazla lüks markayı barındıran Beymen, bu yıl 10 mağaza açarak 500 kişiye iş imkânı yaratmayı amaçlıyor. Beymen Genel Müdürü Elif Çapçı Beymen’in 2011 performansı ve 2012 hedefleriyle ilgili düzenlediği toplantıda bu yıl 20 milyon dolar yatırım yapacaklarını söyledi. Çapçı şu bilgileri verdi: ? Bu yıl 30 yeni markayı bünyemize katacağız. Konya, Gaziantep, Erbil ve İstanbul’da 10 yeni mağaza açarak toplam 67 mağazaya ulaşacağız. Erbil mağazamızı nisanda açacağız. ? Beymen’de en hızlı büyüyen kategori ayakkabı ve çanta. Müşterilerimiz ilk alışverişe çanta ve ayakkabıyla başlıyor. ? 2012 ciro artışını Beymen için yüzde 30, Beymen Club için yüzde 57 olarak hedefliyoruz. 500 milyon TL ciroya ulaşacağız. ? Önümüzdeki yıllarda ciromuzun büyük bölümünün turistlerden gelmesini bekliyoruz. ? 2011’de hayata geçirdiğimiz ‘beymen.com’da 160 bin takipçiye ulaştık. Buradaki satışlarımızın yüzde 70’i İstanbul dışında. Bu şehirler arasında Balıkesir, Manisa, Rize, Diyarbakır, Mardin, Uşak, Konya ve Hatay ön plana çıkıyor. Beymen.com müşterilerinin yüzde 60’ı kadın yüzde 40’ı ise erkeklerden oluşuyor. Felaket olunca bilinç artıyor Sigorta bilinci için ortak strateji için görev yapacak. Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü Dr. Ahmet Genç, bu bilincin arttırılması için öncelikle eğitime ağırlık vereceklerini ve ilköğretimde hayat bilgisi dersi içerisinde sigorta konusunun işleneceğini belirtirken sanayicilerin bilinçlendirilmesi için de TOBB ile işbirliği yapacaklarını açıkladı. Konuya ilişkin İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında, Sigorta Bilinçlendirme ve Tanıtım Stareteji Komisyonu Başkanı Gamze Diler, sigortayı ‘iç huzura ödenen bir bedel’ olarak tanımlayarak “Türkiye’de her dört kişiden biri iç huzuruna sahip olmak için belirli bir bedel ödüyor ve sigorta yaptırıyor. Türkiye’nin herhangi bir sigorta poliçesine sahip olmayan geri kalan yüzde 75’inin iç huzuruna ihtiyacı yok mu?” dedi. Dr. Ahmet Genç Listedeki verileri özetlerken 2010 itibarıyla ülkeleri batık kredilerin paylarına göre sıralamayı uygun buldum. Listenin tepesinde 2010’da yüzde 13.1 oranındaki batık kredi payı ile Pakistan geliyor. Rusya, Macaristan, Güney Afrika ve Tayland’ın ardından Türkiye yüzde 4.9’luk pay ile altıncı sırada yer alıyor. Yüksek cari işlemler açığı; dış şoklara karşı kırılganlık; geri dönüşü olmayan batık kredilerde görece yüksek pay sergileyen Türkiye ekonomisi, küresel ekonomide durgunluğun derinleşmesinin beklendiği 2012 yılında güven sorununu sembolik şifreler aracılığıyla çözmeye çalışıyor. Dr. Ahmet Genç, sigortanın hep Ekonomi Servisi Türkiye’de kişi bafelaketlerden sonra akla geldiğine şına düşen sigorta priminin 128 dolar ile işaret ederek “Felaketler oldukça bigelişmekte olan ülkelerin bile altında linç gelişiyor. DASK’ın kuruluşu da kalması sektörü harekete geçirdi. 1999 depreminden sonra oldu. Van Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketdepreminden sonra Türkiye’yi yeleri Birliği (TSRSB), Hazine Müsteşarniden yapalım gibi bir durum lığı ve TOBB’nin de katılımıyla kurulan söz konusu oldu. Bütün bu ‘Sigortacılık Bilinçlendirme ve Tanıtım bilinç eksikliğini eğitim Strateji Komisyonu’ 2013’e kadar sürecek ile aşacağız” diye stratejik plan ile sigorta bilincinin arttırılması konuştu. 2012 yılındayız. Yüksek teknolojinin, internetin, dijital devrimin çağı... Markaların, her yıl yenilenen cep telefonlarının, gardıroplara artık sığmayan giysi yığınlarının, LCD ekranların, sürekli daha iyiyi, daha yeniyi, daha güzeli arayışın çağı... Dünyanın birçok yerinde ve tabii en büyük 20. ekonomi olmakla övünen Türkiye’de de durum böyle. Bakın halklara, sadece zengine, orta sınıfa değil yoksula da... Görürsünüz o çabayı. Doğaldır da. Peki o zaman şunu soralım: Aynı doğrultuda gelişmesi beklenen kafalar ya ters yönde çalışıyorsa... Toplum bilgi ve algı kirliliği içinde kalmışsa. Karar vericiler dinlermiş gibi yapıp, hak verirmiş gibi davranıp kendi bildiklerini okur, kendi yasalarını kendileri oluşturursa o zaman içinde bulunduğumuz çağı nasıl tanımlamalıyız? Yarın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü ya... Gelin nüfusumuzun yarısından yani kadından verelim örnekleri. Kadına karşı şiddet artık bu ülkenin en somut gerçeklerinden biri. Her yıl yüzlerce kadın en yakınlarındaki erkekler kocaları, sevgilileri tarafından öldürülüyor. Yurdun her yanında çocuk yaşta kızlar tecavüze uğruyor; kimileri babaları tarafından para karşılığı satılıyor; çocuk gelinlerin sayısı bir 3 milyon 26 bin kişinin kazancı 295 TL’nin altında Ekonomi Servisi Gelir testinin ilk sonuçlarına göre 3 milyon 26 bin 534 kişinin aylık kazancı 295 liranın altında çıktığı için bu kişilerin sağlık primini devlet ödeyecek. Ayrıca bu durumdaki kişiler hastanelerden ücretsiz yararlanacak, eczanelerden de parasız ilaç alabilecek. 1 Ocak 5 Mart tarihleri arasında alınan müracaat sonuçlarına göre; 7 milyon 980 bin 40 kişinin gelir testi yapıldı. Bu arada Sosyal Güvenlik Kurumu’na kayıtlı olmayan ve yeşil kart vizesi sona erenlerden gelir testi yaptırmayanların geliri, asgari ücretin iki katı olarak kabul edilecek. Kadın Nasıl Birey Olur? türlü azalamıyor. İktidarın alelacele 8 Mart’a yetiştirdiği kadına karşı şiddetin önlenmesi tasarısı yasalaştı. Ancak kadın örgütlerinin yürürlükteki yasanın adında aile geçememesi için verdikleri mücadele sonuçsuz kaldı ve yasanın adı, Ailenin Korunmasına Dair Kanun oldu. Anlayacağınız, iktidar “Şiddeti önleriz ama aile şart” diyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in bu konuda iyi niyetli olduğunu ve ne yazık ki AKP’nin zihniyetini aşmaya onun da gücünün yetersiz kaldığını düşünmek istiyorum. Gelelim yine acele ile yasalaştırılmaya çalışılan eğitimde 4+4+4 sistemine. Bilim insanları, üniversitelerin, STK’lerin uyarılarını dinlemek bir yana, konuşan azarlanıyor. Kız çocuklarının yeniden eve kapatılacağı, zaten devasa boyutta olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin tavan yapacağı bir döneme doğru ilerliyoruz. Sadece bunlar değil tabii, uluslararası verilerle kıyaslandığında istihdamda kadın oranının düşüklüğü, girişimci kadın sayısının azlığı, kadının eşit işe eşit ücret konusundaki mağduriyeti... İşte tüm bunlar, benim artık sürekli yanıtını aradığım “Türkiye’de kadın nasıl birey olur” sorusunda umutsuzluğumu kapkara bir bulut gibi daha da kaplıyor... Küçük ışık huzmelerinin peşinden koşuyorum, “Kadın nasıl birey olur” soruma küçük umut ışıkları arıyorum. ur Ger’in yarattığı çalışma modeli İşte o küçük ışıklardan biri önceki gün bir sohbet toplantısında çıktı karşıma. Nur Ger’in kendi kurduğu 26 yıllık SUTEKS’te çalışma ortamı, kadın çalışanına verdiği değerde... Nur Ger kadın konusunda en duyarlı iş kadınlarından biri olan, Kagider’in kurucularından ve halen TÜSİAD Kadın Erkek Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı. Geçtiğimiz günlerde N SUTEKS Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın açtığı “Çalışma Hayatında Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi” yarışmasında “Orta Ölçekli İşletme” kategorisinde birincilik ödülünü aldı. Nur Ger’in anlattıkları ilginç: ‘Benim asıl sermayem insan, yani çalışanım. Evet kadın çalışana pozitif ayrımcılık Sırası gelmişten bir Nu r’dan daha yapıyorum ve bundan da gurur duyubahsetmek istiyorum. Nur Başyorum’ diyor. Sadece ihracat odaklı nur’dan... 20 yıl önce ku tekstil üretimi yapan şirket 1999’dan rduğu halkla ilişkiler şirketi N’P beri vergi öncesi kârının yüzde R sektörünün ilk sürdürülebilir 10’unu çalışanları ile paylaşıyor. 50 lik raporunu yayımladı. 2006 yılınd personeli var ve çoğu kadın. Hamile a Birleşmiş Milletler Küresel İlk kalan, çocuk doğuran çalışana sereler Sözleşmesi’ni imzaladıkları best zamanlı çalışma hakkı tanıyor. nı bu yılda küresel raporlama girişi Sürekli eğitimler ile destekliyor. Tüm mi ilkelerine göre raporladıklarını çalışanlarının muhasebedekileri dahil anlatan Başnur, sürdürülebilir bir kez yurtdışına, iş yaptıkları ülkeleliği, “yaptıre gönderdiğini anlatıyor. Tabii bunlağın işi doğru yapmak” olarak tarı yaparken devlete olan yükümlülüknımlıyor. Çevre, enerji tasarrufu, lerini, vergi borcunu vs. bir gün dahi atık yönetimi gibi konu ların dışıngeciktirmemiş. Öyle güzel bir model da çalışana verdiği de ğerin de ölyaratmış ki, çalışanda sahiplenmiş çümlendiğini, bu anlam da sektörşirketi. Kazankazan modeli yani. de öncülük yaptıkların ı söylüyor. Herkes mutlu. Gelirleri diğer şirket Şirke t 2009’dan beri dar gelirl lerin hayli üzerinde. Birkaç kadın i bir kadına mikrokredi finan sörlüğü gazeteci birlikte dinledik Nur Ger’i. yapmış ve ürettiği zey tinyağını şiDemek ki istenirse yapılabilirmiş, şeleyip markalayarak rekabetin ve sömürünün en haşin ve her yıl 2000 şişe satın alarak olduğu tekstil sektöründe bile kurumsal hediye haline getirmiş. böyle bir tabloyu yaratabilmek mümkün. Eğer istenirse tabii... BİR NUR DAHA... N’PR’DEN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORU Hamdi Altunalan Seranit 145 milyon dolara ‘Serra’yı kurdu Ekonomi Servisi Seranit Yapı Grubu, toplam 145 milyon dolarlık yatırımla ‘Serra’ markasını hayata geçirdi. 10 milyon metrekare üretim tesisine sahip olan Serra, 500 kişiye iş yaratıyor. Seranit Yapı Grubu Başkanı Hamdi Altunalan Türkiye’nin yanı sıra İtalya ve İspanya tasarımcılarının imzasını taşıyan Serra ile 2012’de 4 milyon metrekare ihracat hacmine erişerek yaklaşık 30 milyon dolarlık ihracat yapmayı hedeflediklerini söyledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle