24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MART 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Putin’in Aşkı ve Son Cemre Düşerken.. üşmez kalkmaz bir Allah! D Havaya ve suya düşen cemrelerden sonra.. AK Parti ne kadar ak? yazılı o sözler.. TBMM’de bir yere de yazılsa.. “Rüşvet alan da veren de mel’undur Hz. Muhammed” 6 yıl önce yazmışız: “Dünyada ‘Vergi Kaçakçılığı’ nedeniyle mahkemeye verilmiş bir başka Maliye Bakanı var mıdır?” Yanıt yok elbette! Sonra şunları da yazmışız: atman Belediye Sarayı B girişine.. Bir dönem tunç harflerle “Vergi ile medyayı hizaya getirmeye çalışan Maliye Bakanımızın, ‘213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’na muhalefetten dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin 2 ayrı dosyası” var… Nur topu gibi! ??? Yine yanıt yok! Tek tesellimiz.. O bakan şimdi yok! Ama dosyasını raftan indiren de yok. Verdiyse keşke haber de etse... dosyalar da var. Misal çok: “Esas 1998 / 36 sayı: 1998 / 69. Diyarbakır 3 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi… Sanık R.Tayyip Erdoğan’ın açık ve imzalı ifadesinden aynen: “Din ile beraber olmaya mecburuz. Bizim TürkKürt, LazÇerkez, ArapBeyaz, DoğuluBatılı, KuzeyliGüneyli farkımız ahkeme dosyalarıyla yatıp kalkıyoruz. M Üstüne yatıp kalkılmayan olabilecektir. Ben kendimin de ne olduğunu öğrenemedim. Ancak sorulduğu zaman ‘Elhamdülillah Müslümanım’ denilmesi gerekir.” ??? Bu ifadeyi verirken 45 yaşındaydı. Ve o yaşa dek, “kendisinin ne olduğunu öğrenemediğini” söylüyordu. Geçen 26 Şubat Pazar günü 59 yaşına bastı. İnşallah ne olduğuna, kim olduğuna artık bir karar vermiştir!.. Dün de son cemre toprağa düştü. Cemre, “kor halindeki ateş” demek. Kor bu… Aşk olur insanın yüreğine… Cemre olur, yere toprağa düşer. Aşk dediğimiz şey ise... Her zaman kor dudaklı al yanaklı dilber değildir. Aşkın ondan da yakıcı… Ondan ziyade kalp çarptıranı... Ve gözyaşı döktüreni vardır: “İktidar aşkı!”. ??? Dün bütün dünya, aşkların bu en yakıcısına… Rusya lideri Putin’in iktidarın vuslatına ermesine tanık oldu.. ??? EN büyük komşunun lideri, değiştirdiği anayasa… Ve kazandığı seçimlerle Tam 12 yıl sürecek... İktidarını garantilerken Her şeye hâkim olduğu halde… Gözyaşlarına hâkim olamadı! Zaten 1999’dan beri iktidardaydı. Ama aşkını “2024 yılına” kadar garantiledi. Ne de olsa o, Katerina’nın.. Biz de Baltacı Mehmet Paşa’nın ahfadındanız. O kadar tevazu elbet olacak. ??? Hüngür güngür Allah sağlık sıhhat versin... Komşuda pişecek elbette bize de düşecek. Bizimkinde de iktidar aşkı fena değil. Ağlamak zaten mesele değil... Hem bizimkinin işi daha kolay. Çünkü Atatürk sadece 15 yıl görev yaptı. Putin ise gözünü Stalin’in 31 yıllık rekoruna diktiği için... Onun işi çok zor. Bizimki, 2014’te seçilip ilk 5 yıllık dönemi tamamladığında... Atatürk’ü de... 36 padişahın çoğunu da çoktan sollamış olacak. Yeter ki Allah... Milletin gözündeki yaşları alıp ona versin... Ve sağlık afiyet içinde olsun! Çünkü dün dünya âlem gördü ki... İktidar aşkı sadece göz döndürmüyor. Gözyaşı da döktürüyor... Özgürce Yaşam Hakkı! Geçen hafta televizyonda hak, hukuk, tutsaklık, özgürlük, esaret sözcüklerini duyunca kulak kabarttım. Malum, bu konular artık pek konuşulmuyor. Doğal olarak aklıma Mustafa Balbay, Soner Yalçın, Nedim Şener, Tuncay Özkan, Ahmet Şık, Odatv’nin Barış’ları ve hapisteki sayıları 100’ü aşkın tutuklu gazeteci geldi... ??? Baktım Okan Bayülgen’in programında Ayça Varlıer, yunusların esaretini gündeme taşıyor. Özgürlük istiyor. Hayvanların eğlence amaçlı tutsak edilmesinin çarpıklığına değiniyor, sağlıklarının, sosyal yaşamlarının bozulduğuna, psikolojik olarak kötüleştiklerine, hatta nasıl intihar ettiklerine... “www.yunuslaraozgurluk.com” adresine dikkat çekiliyor. Türkiye Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP), Greenpeace, WWF Türkiye Temsilciliği, SAD, Profesyonel Sualtı Adamları Topluluğu gibi benzeri kuruluşlar, doğal ortamlarından sökülüp tutsak edilen bu canlılar için çaba gösteriyor. Bern Sözleşmesi’ne imza atmış Türkiye’de yunusları ticari bir unsur olarak kullanmak, yasak sözde. Takan yok ama, suç yani! ??? Önemlidir... Birkaç kez yunus parklarının, gösteri merkezlerinin durumuna, bu canlıların rehabilitasyon amaçlı kullanılmalarına ilişkin tartışmalara dikkat çekmiştim... Yunuslar gibi bütün canlıların yaşam hakkına, özgürlüğüne duyarlılık göstermek, tutsaklığa ve zulme karşı çıkmak gerekir. Karşılaştırma olsun diye söylemiyorum ama insanların tutsaklığı, daha çok insanı derinden etkiliyor kuşkusuz. Bir yılı aşkın sürede, beş adım boyunda hücrede insanların tek başına kalması, tecritte tutulması... Kimseyle konuşamaması... Dört bir yan kapalı, duvar ve demir... Yalnızca bir iki gün için bu esareti çektiğinizi düşünün! Nasıl sağlıklı kalabilirdiniz, psikolojiniz nasıl olurdu? Zaten uzun tutuklamayla peşinen cezalandırılırken, üstüne üstlük tecrit yaşamı, hangi demokrasiye sığıyor? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve ilgili sözleşmeye göre adil yargılama esas, tersi durum suç sözde. Sözde, Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler, itilaf durumunda daha önde. ??? Üstüne üstlük yalanlar, çarpıtmalar... BBC World’de AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Stephen Sackur’a Türkiye’de tutuklu gazeteci olmadığını söylüyor hâlâ... “Gazeteci kimliği taşıyan bazı kişiler var. Birine tecavüz ettiği için yakalanan... Banka soyarken yakalanan...” diyebiliyor. Kamuoyunun yakından bildiği hangi gazeteci, Bakan Bağış’ın tarif ettiği suçların zanlısı acaba? ??? Hafta sonu bu ülkenin duyarlı insanları, sanatçıları, aydınları biri Taksim, diğeri Galatasaray olmak üzere iki ayrı yerde gösteri düzenledi tutuklu gazeteciler için. Tutuksuz yargılama talep edildi. Bu arada gösterilerin ayrı ayrı olması da düşündürücü! Ardından Balbay’ın hücresine Odatv davasından Coşkun Musluk, Özkan’ın yanına Muhammet Sait Çakır verildi. Sus payı sayılmamalı. “Yalnızlık bitti, tecrit bitmedi” diyor Balbay. ??? Ya birtakım yandaşların başlattığı medyadaki cadı avına, cezaevlerindeki çocuklara ve başlarına gelenlere ne demeli? Pozantı’daki skandallar üzerine Sincan’a sevk edilecek çocukların temiz ve bakımlı, tek kişilik odalarda kalacağını, daha iyi koşullarda yaşayacağını anlatıyor yetkililer. Ama hapisteki çocuk sayısının neden 3 bine yaklaştığını sorgulayan yok. Gözlerinde biriken her damla, aşkın gerçek gözyaşlarıydı! KEŞKE TRT’miz kırk yılda bir, bir gazetecilik yapsa da.. Sayın Başbakanımızın Putin’in “aşkın gözyaşları” sahnesini... İzlerken bir röportaj yapsaydı... Halkımızda bu sayede “Allah herkesin kalbine göre versin!” diye dua etme fırsatı yakalasaydı! Hedef tevazu Bu arada bizimkinin “Hedef 2023!” sloganı biraz kısa kaldı. Ama olsun! İktidar büyüğün! (Putin 1952’li Erdoğan 1954’lü) Sofra küçüğündür! Hem o kadar da avans olacak elbet. Parlamenterin işi! Okur bu... Ağzı torba değil ki büzesin. Sorusu yoğurt değil ki süzesin. Sormuş İtalya’da yani yakından tanıdığımız Berlusconi’nin memleketinde Cicciolina adlı bir hayat kadını seçimleri kazanarak parlamenter olmuştu. Birkaç adet sade sorum var: Acaba Sinyorina Cicciolina Hanım parlamenterliği süresince mesleğini icra etti mi? Mesleğini icra etmediyse, “etik olmadığı” için mi etmedi? Ettiyse, anayasada ve içtüzükte boşluk olduğu için mi etti? Yoksa İtalyan Başbakanı’ndan özel izin alarak mı etti? K. ÖzdemirKadıköy/İstanbul (Not: Bu sorular, aidiyeti cihetiyle TBMM – İtalyan Parlamento Dostluk Grubu’na da posta yoluyla iletilmiştir.! ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] CHP TESEV veya YDH Olamaz! Sayın Kılıçdaroğlu, kendine has kararlı tavrıyla, “ezberleri bozma” adına her gün yeni bir şeyler söylüyor. Ya CHP’nin “Dersim günahları”nı gündeme getiriyor, ya Sabahattin Ali cinayetinde CHP’nin sorumluluğundan söz ediyor, ya uzun uzun “inançlarla barışık CHP”den söz ediyor, ya TSK’yi suçlayıcı söylemler ortaya koyuyor, ya “Türkiye’de laikliğe yönelik bir tehlike yok” diyor, ya ülkede laik eğitimi derinden sarsan 4+4+4 hakkında “Pedagogların, eğitimcilerin, bilim insanlarının görüş bildirmesi lazım”(!) diyor. Bundan iyisi herhalde AKP için can sağlığı! Mesela şu 4+4+4 hakkında CHP, “Bu sistemle okula devam eden kız çocukların sayısı çok azalacak” diye ikaz eden ve Sayın Başbakan’ın ağır tepkisini çeken TÜSİAD’ın yaptığı kadar bile muhalefet yapmazken acaba AKP’liler yalnız kaldıklarında “Ya rüya mı görüyoruz” diye aralarında şakalaşıyorlar mı? Şimdi son haftalarda, Sayın Kılıçdaroğlu’nun tüm bu tavrını izah etmeye çalışanların en somut bulgusu, kendisinin kurucularından biri olduğu TESEV’le olan ilişkisi. Türkiye’de Atatürkçülüğün baş sorgulayıcılarından olan bu vakfın ana sponsoru, meşhur Soros. Sayın Kılıçdaroğlu zaten bu bağları gururla taşıyor! TESEV hakkındaki yanıtlarında, samimiyetle bu vakfın “demokrasiyi geliştiren raporlara, çalışmalara imza attığını” hatırlatıyor. TESEV’in kadrosuna ve siyaset anlayışına göz attığımızda ise 1990’ların hızlı partileşen 2. Cumhuriyetçi “Yeni Demokrasi Hareketi”nin (YDH) direkt yansımasını görüyoruz. Üyeleri veya panelistleri “hık” demiş burnundan düşmüş. Etyen Mahçupyan, Can Paker, Cem Boyner, Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Ali Bayramoğlu, Ahmet İnsel, Asaf Savaş Akat, Kemal Derviş, Osman Kavala, Cüneyd Zapsu ve diğerleri. Yani malum “2. Cumhuriyet” veya birçoğu liberal antiulusalcı kadro. Olabilir, her vakıf, her siyasi oluşum, istediği gibi örgütlenir, takımını kurar, özgürce istediği fikirleri savunur. Bir çoğulcu demokraside saygı duyulur. Ama bu hareket CHP’ye monte edilemez. Atatürk’ün kurduğu partiye “2. Cumhuriyetçi” bir kıta bindirmesi yapılamaz. Yoksa TESEV içinde, bazıları dostum da olan, değerli isimler de var. Bu ayrı bir konu. Ama bu siyasetin izleneceği yer, CHP olamaz. Kılıçdaroğlu’nun “ezber bozma” dediği her düşünce, YDH dünyasında vardı. Tabii artık görüyoruz ki bu bir tesadüf değil. Yani KılıçdaroğluTESEVYDH ilişkisi, basit bir “aidiyet” değil, çok ötesinde iç içe geçmeli, düşünsel bağlarının kanıtları her gün ortaya dökülen bir zincir. Şimdi aklıma gelen soru şu: 2010 Mayısı’nda, Kılıçdaroğlu, partide Sav ve her birimizin desteğiyle o krizde genel başkanlığa taşınırken kalkıp bu TESEV bağlarını ve yukarıda hatırlattığımız YCHP tasviri olan cümleleri açıklıkla ortaya dökse, CHP liderliğini kazanma ihtimali olabilir miydi? Bunun yanıtını kesinlikle verebilirim: Hayır. Bu ihtimal sıfır olurdu. Hadi diyelim ki yanılıyorum. İyi de o zaman bile Kılıçdaroğlu’nun cesaretle gerçek fikirlerini ortaya dökmesi gerekirdi. Böyle bir şey oldu mu? Hayır. Şimdi son günleri hatırlayalım biraz daha: “Tüzük Kurultayı” muhalif delegelerin baskısıyla toplanabildi. Partinin demokratikleşmesi “yarım yamalak” yaşama geçirilebildi. Ardından Kılıçdaroğlu, artık partide disiplinle herkesin aynı söyleme gelmesi gerektiğini ve hatta aksine izin verilmeyeceğini vurguladı. Baykal başkanlığı bıraktığında yüzde 28 olan oylar, bugünlerde yüzde 20’lerde. Ama zaten CHP bir şirket değil. Oylar da ciro değil. Yani bu oran partiye toptan yabancı siyasetler izlenerek yüzde 40’a çıkmış olsaydı, mutlu mu olacaktı CHP’liler? Tabii ki hayır. Çünkü siyasette esas olan halkı ikna ederek kendi çizgine çekmektir. Başka ideolojilere teslim olarak... Ne oy artar ne de artsa bundan bir hayır gelir! HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] OKUR SORUSU BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] 1/ Üzerinde ikiden 1 fazla fındık bulu2 nan dal. 2/ Kemiklerin içindeki yağ 3 lı madde... Karınca 4 yuvası. 3/ Bıldır 5 cına benzer bir 6 kuş... Pasak. 4/ Bir yerde oturma... Ku 7 zu sesi. 5/ Pişman 8 lık. 6/ İlaç... Özel 9 likle Meksika’da 1 2 3 4 5 6 7 8 9 yaygın sert bir içki. 7/ Yu1 P A Ç A NG A K murtadan yeni çıkmış civcivin ağzının kıyısında 2 İ B İ K O R K A bulunan ve zamanla kay 3 R A T A N K A R P İ bolan sarı renk... “Lakin 4 P R A L İ N A N A S ON kalacak doğduğumuz top 5 İ T E K O S E rağa bizden / Şimşek gi 6 R I H O F İ L İ bi hatıra seslerimiz 7 İ E den” (Y.K. Beyatlı). 8/ 8 M A R A N T A 9 Ş A N O K Ö R “Tatlısu kefali” de denilen bir balık. 9/ Ceviz büyüklüğünde bir domates cinsi... Kâğıtları bir arada tutmaya yarar çengel. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kestane ve fındık çubuklarıyla örülen kulplu sepet. 2/ Üst yanı açık boru... Mısır bitkisi ve tanesi. 3/ Zorba hükümdar... Gözdeki canlılık. 4/ Başarısızlık, sonuçsuzluk... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı. 5/ Kendir tohumu. 6/ Bir renk... Halk dilinde mutfağa verilen ad. 7/ Sazı kurmaya yarayan burgu... Aydın ilinde ünlü bir antik kent. 8/ Kirpik boyası... Güney Afrika Cumhuriyeti’nin plaka imi. 9/ Yengeç burcunun eski adı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle