18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 MART 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 35 canın yaşamını yitirdiği katliam davası, mahkemenin ‘katliam insanlığa karşı işlenmedi’ görüşüyle zamanaşımından düşürüldü 1064 = Yetmez Ama Evet İstanbul Özel Yetkili 16. Ağır Ceza Mahkemesi, önceki gün akşam saatlerinde Odatv adı ile bilinen davanın gazeteci sanıklarından dördünün tahliyesine karar verdi. Gazetecilere Özgürlük Platformu dönem başkanı olarak, önceki günkü duruşmanın izleyicileri arasındaydım. Değerli dostlarım, Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyeleri avukat Turgut Kazan ile Prof. Dr. Haluk Şahin ve Konsey’in genel sekreteri Dr. Hasan Sınar’la birlikteydik. Az sayıdaki meslektaşın yanı sıra, IPI Özel Temsilcisi Stewen Ellis de başından beri izlediği bu duruşmada, hem gözlemci hem de moral destekçi olarak yer almıştı. Önceki günkü duruşmanın en çarpıcı izleyicilerinden birisi de Başbakan’ın şahadetparmağını adeta gözüne sokacak şekilde uzatarak suçladığı TGS Başkanı Ercan İpekçi olmalıdır. Türkiye’nin de 1932’den bu yana üyesi bulunduğu ILO’nun emekçilere verdiği iş güvencesini, başkanlığını yaptığı Türkiye Gazeteciler Sendikası’nda uygulamakla görevli olan İpekçi, devletin resmi haber ajansı Anadolu Ajansı’nda da uygulamaya kalkışarak, yasalarda yer almayan bir suçu işlemiş olmalı ki, “siyaset tanrıları”nın hışmına uğradı. Kendisinin de yıllarını vererek ekim ayında emekli olduğu bu kuruluşla TGS’nin ilişkisi kesilmek istenmesi nedeniyle, İpekçi, önceki günkü duruşmada 48 saattir yürüttüğü açlık grevini sürdürerek bulunuyordu. İpekçi’nin, sadece şekerli su içerek yaşamını sürdürdüğünden medyamızda kaç kişinin haberi var? Bir sendika başkanı yerine, açlık grevi yapan kişi bir film sanatçısı olsaydı, yer yerinden oynamaz mıydı? Odatv davasında önceki gün o dört meslektaşımız salıverilmemiş olsalardı, eminim önceki akşam görsel medyada duruşma birkaç dakikalık bir haber olmaktan öte yer almayacaktı. Oysa avukat Fikret İlkiz’in yaptığı üç saati aşan savunma (Bkz: Google’dan Gazetecilere Özgürlük Platformu.org.tr. ya da basinkonseyi.org.tr.) 375 gün sürdürülen bir komedinin arka yüzünü anlatıyordu. 16. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nin Sayın Başkanı, İlkiz’in savunmasının ilk dakikalarında savunmanın o ağır sözlerinden, henüz kararlarını açıklamamış oldukları için, yargıçlar heyetinin değil, cumhuriyet savcılarının muhatap olması gerektiğini duruşma kayıtlarına geçirme gereği duydu. Bu tür politik davalarda görev alan cumhuriyet savcıları ise bir başka özel yetkili ağır ceza mahkemesinde görevli iken Sayın Zekeriya Öz’ün söylediği gibi, “Polis fezlekeleri bize gönderiyor. Biz de o fezlekeleri iddianame haline getirip davayı açıyoruz” sözleri ile perde gerisini adalet tarihimizin kayıtlarına geçirerek yüklenmiş oldukları ağır sorumluluğu paylaşmak istiyorlar. Terörle Mücadele Polisi kimden alıyor o arama, kovuşturma ve gözaltına alma görevlerini? Siyasi iktidar söylenildiği gibi bu tür faaliyetler için “cemaat” denilen görünmeyen gücü mü yetkili kıldı? Pensilvanya, T.C’nin başkenti Ankara’nın yerini mi aldı? Artık herkes çok iyi bilmelidir perde gerisinde bugünkü siyasi iktidarın olduğunu. Ve o iktidarın sözcülerinin timsah gözyaşları ile bu tür davalardan zarar gören vicdanlı yurttaşları kandırmaya çalıştığını da. Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç! Gerçekten Odatv ve benzeri davalar nedeni ile tutuklanmış meslektaşlarımızla ilgilenmek istiyorsanız, kolayı var: Üç maddelik bir yasa teklifi ya da tasarısı hazırlayarak TBMM’den ivedilikle çıkarın. Kaldı benim davam divana kaldı ? İLHAN TAŞCI/ALİCAN ULUDAĞ Sivas şehitleri Pir Sultan dizeleriyle vicdanlara sesleniyor... rarlarında işkence ve kötü muamele iddialarıyla suçlanan kamu görevlerinin af ve zamanaşımından yararlandırılmamasının yer aldığına dikkat çekilen kararda, şöyle dendi: “Sanıkların kamu görevlisi değil, sivil oldukları, ayrıca olayın asli maddi faili değil feri şerik olarak yargılandıkları, eski TCY’nin 146/3. maddesinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı hapis cezasının 5 yıldan 15 yıla kadar ağır hapis olduğu, lehe olan yeni TCY’nin 102/3, 104/2 maddeleri gereği 15 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresi 2 Temmuz 2008’de dolduğundan sanıklar hakkında açılan kamu davasının 765 sayılı TCY’nin 102/3 ve 104/2 maddesi gereği ortadan kaldırılması hükmünü doğurmak üzere CMK’nin 223/8. maddesi gereği ayrı ayrı düşürülmesine oybirliğiyle karar verildi.” ANKARA Madımak Oteli’nde 35 insanın yakılmasına ilişkin Sıvas kıyımı davasında mahkeme, aranırken Sivas’ta ölen eski RP’li Belediye Meclis üyesi Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ’ın ölmesi nedeniyle, diğer 5 firari sanık yönünden ise zamanaşımı dolduğu gerekçesiyle davayı düşürdü. Zamanaşımına gerekçe olarak eylemde yer alan 5 sanığın “sivil” olmaları ve katliama da yardımcı eylemci olarak katılmaları gösterildi. Mahkeme, yalnızca kamu görevlileri yönünden yaşam hakkına yönelik suçlarda zamanaşımının işlemeyeceği yorumunu yaptı. Onlarca polisin oluşturduğu barikat gölgesinde açıklanan kararın ardından yakınlarını kaybeden aileler gözyaşlarını tutamazken fenalaşanlar oldu. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada “Heyecan içindeyim. Tarihi bir adım atacaksınız ya da atmayacaksınız” diyerek sözlerine başlayan avukat Şenal Sarıhan, “Vereceğiniz karar, heyetiniz için bir örnek karar olacaktır ve bu kararınızla hukuk tarihi sizden söz ahkemenin kararında, yakalanamayan başka üç sanık hakkında ayrı bir daM vanın daha sürdüğü ortaya çıktı. Kararda, hakkında yakalanamadığı için tefrik kararı, yokluğunda tutuklama müzekkeresi ve kırmızı bülten çıkarılan Murat Songur ile haklarında yakalama emri bulunan Murat Karataş ve Eren Ceyhan hakkındaki davanın bir sonraki duruşmasının 29 Haziran’da olduğu bildirildi. Üç yeni sanık ortaya çıktı edecektir. Sizi adil olmaya ve hukuk tarihimize not düşmeye davet ediyoruz.” Mahkeme başkanı Dündar Örsdemir oturuma yarım saat ara verdi. Mahkeme heyetinden önce izleyiciler ve avukatlar ile heyet kürsüsünün önüne sivil ve üniformalı onlarca polisle barikat kuruldu. Ardından da heyet salona yeniden döndü. Mahkeme Başkanı Örsdemir, oybirliğiyle alınan kararı açıkladı. Kararda firari sanıklardan Cafer Erçakmak’ın ve Yılmaz Bağ’ın öldüğünün nüfus kayıtlarıyla da belirlendiğini belirtilerek bu sanıklar hakkındaki kamu davasının ölüm nedeniyle düşürülmesine karar verildiği kaydedildi. Diğer sanıklar Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca ve Necmi Karaömeroğlu’na yönelik suçlama tarihinde yürürlükte bulunan eski TCY’de insanlığa karşı suçların düzenlenmediği, bu suçların, 1 Haziran 2005’te yürürlüğe giren yeni TCY’de düzenlendiği vurgulanan kararda, aynı yasada “Bu suçlardan dolayı zamanaşımının işlemeyeceği” hükmüne yer verildiği kaydedildi. Kararda, anayasanın 90. maddesinin son hükmünde yasalardaki uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümlerinin esas alınacağı hükmünün yer aldığı anımsatılarak bu düzenlemenin üst norm kuralı olarak bağlayıcı olduğu belirtildi. AİHM ka Karar üzerine fenalık geçiren Gülsüm Karababa’nın annesi Sultan Karababa “Sivas’ta 10 saat devlet neredeydi. Cumhuriyet’i yıkamayacaklar” diyerek tepki gösterdi. Ölenlerin yakınlarının avukatı Şenal Sarıhan, kararı Yargıtay’da temyiz edeceklerini söyledi. C MY B C MY B ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sivas katliamının eylemcilerinin zamanaşımıyla kurtarılmasına tepki gösteren gruba adliye önünde polis sert müdahalede bulundu. Ankara Adliyesi çevresinde sabah erken saatlerden itibaren polis barikat kurarak yoğun güvenlik önlemi aldı. En kalabalık günlerinden birini yaşayan adliye önünde bazı Alevi dernekleri, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sendika ve konfederasyonlar ile Öğrenci Kollektifleri üyelerinden oluşan binlerce kişi tek yürek oldu. Davanın düştüğü haberinin dışardaki gruba söylenmesi üzerine bekleyenler sloganlarla karara tepki gösterdi. Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Halkevleri ve Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyelerinin arasında bulunduğu bazı grupların Kızılay’a doğru yürümek istemesi üzerine polisin müdahalesi sert oldu. Adliye önünde bekleyenlerin üzerine biber gazı ve tazyikli su sıkıldı. Çok sayıda kişi ezilme tehlikesi geçirdi, gazdan etkilendi. Olaylar sırasında Milliyet gazetesi foto muhabiri Serdar Özsoy da başına gaz bombası isabet etmesi sonucu yaralandı. Dağılan grubun Kızılay Ziya Gökalp Caddesi’nde bulunan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği önünde toplanması üzerine polis buraya da müdahale etti. Ara sokaklara dağılan göstericiler ile polis arasında kovalamaca yaşandı. Ankara Anakent Belediyesi mahkeme kararının ardından çıkan olaylarda, adliye çevresindeki bariyerler ve otobüs duraklarına zarar verildiğini belirterek suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı. Polis terörü Uzandım usulca cigarama; Yavan ömrüme katık. Ben o gün öldüm gülüm, Bir daha ölmem artık.. METİN ALTIOK İSTANBUL’DA MADIMAK YÜRÜYÜŞÜ Taksim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Sivas davası kararını, “Milletimiz, ülkemiz için hayırlı olsun” diye değerlendirdi. Erdoğan, gazetecilerin sorularını, “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun. Zaten onlar da söylüyorlar... Yıllar yılı içerde olan vatandaş, içlerinde kaçak olanlar vardı. Bilemiyorum tabii onlar da var...” yanıtını verdi. AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Sivas olayları davasının düşmesiyle ilgili olarak, “Hepiniz gibi benim de içim sızladı” dedi. TBMM’de zamanaşımı kararı eleştiri konusu oldu. Başbakan Erdoğan’ın kararla ilgili “Hayırlı olsun” sözlerini anımsatan CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Başbakan’ın bu sözlerinden sonra polisin neden gaz attığını, faillerin neden cezasız kaldığını halkın daha iyi anlaması gerektiğini vurguladı. Erdoğan: Hayırlı olsun Kerbela gibi Haber Merkezi Katliamda yakınlarını kaybeden aileler zamanaşımı kararıyla bir kez daha yıkıldı. Handan Metin’in babası Sadık Metin: Böyle bir ülkede yaşamaktan utanç duyuyorum, utanç. İçerdeki yatanları da bıraksınlar, herkes rahat ederdi. Çok öfkeliyim. Ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Verilen karar acılarımızı kat kat arttırmıştır. Bu mu adalet? Sanatçı Muhlis Akarsu’nun yeğeni Selahattin Akarsu: Olacağı buydu. Bu ülkede adaletin nasıl işlediği, işletildiği bir daha somut bir şekilde gösterilmiş oldu. Adeta yıkıldık. Kerbela gibi Madımak katliamı da insanlığın bilincinde haksızlığın, hukuksuzluğun sembolü olmaya devam edecek.” Huriye ve Yeşim Özkan’ın babası Hikmet Özkan: İnsanlık adına utanç içerisindeyiz. Biz bu davanın böyle biteceğini zaten biliyorduk. Umudumuz yoktu. Bu davanın böyle sonuçlanmasını sağlayanların da, katillerin de bu halkın vicdanında mahkum olduğunu görüyorum. Pir Sultan Abdal Kültür Vakfı Genel Başkanı Emel Sungur: Yargıtay süreci var, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi süreci var. Asıl önemlisi vicdanlarda devam edecek bir dava. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel: Hâkimin “Deniz Feneri savcılarının başına ne geldiyse benim de başıma o gelir” korkusuyla böyle karar verdiğini düşünüyorum. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez: Bir nevi devlet kendisini burada aklıyor. Türkiye yeni bir utançla baş başa kaldı. Sivas’ta Madımak Oteli önünde polis geniş güvenlik önlemleri alırken yapılan açıklamada karar Türk hukuk tarihi için “yüz karası” olarak nitelendirildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, kararı yar gının yüz karası olarak nitelendirdi. CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, kararın hukuk dışı olduğunu söyledi. BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, kararla yüreklerdeki yaraların kapanmadığını belirtti. BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, kararın Türkiye siyasi tarihine kara bir leke olarak geçeceğini belirtti. Alman Yeşiller Partisi Federal Milletvekili Memet Kılıç, “Bu karar Türkiye’nin köpeklerin serbest bırakılıp, taşlarının bağlandığı bir köy olduğunu gösteriyor” dedi. Almanya’nın Hamburg eyaletinde biraraya gelen demokratik sivil toplum kuruluşları, Türk konsolosluğu önüne siyah çelenk bıraktılar. İzmir’de Emek ve Demokrasi Güçleri Platformu, “İnsanlık suçları zamanaşımına uğratılamaz” pankartı eşliğinde Konak Metro İstasyonu’ndan Konak Meydanı’na yürüdü. Hopa’da çıkan olaylarla ilgili Ankara’da düzenlenen gösteriler üzerine haklarında dava açılan 28 kişinin yargılandığı duruşmada, davanın sanıkları, duruşma esnasında göğüslerine Sivas’ta hayatını kaybeden kişilerin fotoğraflarını asarak tepki gösterdi. Katliamın üstünü örtmek istiyorlar ALİ AÇAR / KAYHAN AYHAN Sivas katliamı davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesi İstanbul’da protesto edildi. Taksim tramvay durağından Galatasaray Lisesi önüne kadar yürüyen 1000 kişinin üzerindeki grup, ellerinde Sivas’ta hayatını kaybeden yurttaşların resimlerini taşıyarak “AKP katliamcıları koruyor. Sivas’ı unutturmayacağız, affetmeyeceğiz, hesap soracağız” pankartı açtı. Yürüyüşe çok sayıda sivil toplum örgütü, siyasi parti, dernekler ve sendikalar katıldı. Beyoğlu’nda bulunan CHP ilçe binasından kitlenin üstüne karanfiller atıldı. Galatasaray Lisesi önünde grup adına basın açıklamasını okuyan Halkevleri üyesi Özge Ozan, katliamın üzerinin kapatılmaya çalışıldığını söyledi. Mahkeme kararında “İnsanlık suçunda zamanaşımı olmaz ancak bu suçu işleyenler kamu görevlisi değil sivil oldukları için davanın düşmesine karar verildi” denildiğini hatırlatan Ozan, yıllardır adalet için mücadele edenlerle, ölen yakınlarının acısını bağrına gömüp mahkemeleri takip eden ailelerle dalga geçildiğini belirtti. Çağlayan Adliyesi önünde toplanan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Divriği Kültür Derneği üyeleri basın açıklaması yaparak zamanaşımı kararına tepki gösterdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle