18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 MART 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 AKP’den, 12 yıllığına YİD ve kamuözel ortaklığı ihalelerini alan şirketlere Hazine garantisi ve KDV muafiyeti getiriyor Özele kamu garantisi MUSTAFA ÇAKIR ANKARA AKP kamu hizmeti imtiyazı alan şirketlerin tüm riskleri ortadan kaldırılıyor, kamuya göre daha yüksek faizle alacakları kredilere Hazine garantisi sağlanıyor. AKP’li milletvekilleri tarafından hazırlanan “Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Yatırım ve Hizmetlerin YapİşletDevret Modeli (YİD) Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ve Kamu İhale Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Önerisi”, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun gündeminde bulunuyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) kamuözel ortaklığı modeliyle yapılacak hastane ihalelerini de etkileyecek olan yasa önerisi ile ilgili bilgi notu hazırladı. TTB’nin bilgi notunda öne ? Kamu kaynaklarının kamu yararına kullanımı esasken yasa önerisi ile imtiyaz alan şirketlere hem KDV istisnası hem de kredi garantisi sağlanıyor. Öneriyle şirketin iflası halinde bile kullandığı kredi, kredi kuruluşu ile şirketin arasındaki sözleşmenin şartları korunarak Hazine garantisine alınıyor. riye ilişkin şu değerlendirmeler yer aldı: ? 31 Aralık 2023 tarihine kadar yapılan ihalelerde yapişletdevret ve kamuözel ortaklığı ihalelerini alan şirketlere tümüyle KDV istisnası tanınması ve şirketlerin alacağı kredilerin Hazine garantisi altına alınması öngörülüyor. Öneri ile kamu hizmeti imtiyazı alan şirketlerin tüm riskleri ortadan kaldırılıyor, kamuya göre daha yüksek faizle alacakları kredilere Hazine garantisi sağlanıyor ve böylelikle şirketlere kamu kaynaklarına doğrudan erişim hakkı tanınmış ve kamu kaynakları özel şirketler yararına kullanılmış oluyor. ? Yasa önerisiyle şirketlere verilen bu imtiyazların pekiştirilmesi, şirketlerce üstlenilmesi gereken risklerin tümüyle kapsanması ve garanti altına alınması öngörülüyor. ? Özellikle köprü ve otoyol gibi inşaat ihaleleri sonucunda yüklenici firmalara belirli oranda kullanıcı garantisi verildiği biliniyor. Kamu özel ortaklığı yönteminde “kiralama” olarak belirlenen yöntem nedeniyle yüklenici firmalar yatırım finansmanlarını kamudan karşılıyor. Bunun yanı sıra kendilerine aynı ihale içinde işletilmek üzere hizmet ve alan devrediliyor. Bu iş ve işlemler damga vergisi ve harçlardan muaf. Yapılan yeni düzenlemeyle yüzde 12’lik KDV’den tam muafiyet getiriliyor. ? Öneri ile ihaleyi alan yüklenici şirketin aldığı kredinin, idare ile yapılacak sözleşme içerisine alınması ve “sözleşmenin feshedilerek yatırım ve hizmetin süresinden önce ilgili idare tarafından devralınması halinde” Hazine tarafından üstlenilmesi kabul ediliyor. ? Yüklenici firmaların yatırımı kiralardan karşılanacak, bunun yanı sıra kendilerine devredilen hizmet ve alanları işleterek kâr elde edecekler. Hastane döner sermayeleri ve bütçeden karşılanacak kiraların yanı sıra kredi borçları da Hazine garantisi altına alınarak imtiyaz pekiştiriliyor. Yunanistan Ekonomisini Kurtarma Operasyonu ve Sonrası Sonunda beklenen sürpriz gerçekleşti mi? Yunanistan hükümeti geçen hafta sonuçlandırılan “borç takası” operasyonuyla, 172 milyar Avro (200 milyar $) tutarındaki borcun yeniden yapılandırıldığını duyurdu. Sözü edilen tutar, Yunanistan borçlarının yüzde 85.8’ini kapsamakta ve “iktisat tarihinin en büyük borç yapılandırma operasyonunu” yansıtmaktaydı. Operasyon küresel piyasa oyuncularınca büyük bir coşkuyla karşılanmasına rağmen, piyasalarda beklenen ivmelenme bir türlü gerçekleştirilemedi. Hatta operasyonun duyurulduğu günün ertesinde Avro yüzde 0.3 oranında bir değer kaybı dahi yaşadı. Sorunun özü kuşkusuz, Yunan ekonomisinin ve Avro bölgesinin geleceğine ilişkin kaygıların henüz aşılmamış olmasında yatmaktaydı. Borç takasının nominal büyüklüğüne rağmen borç yükünün Yunanistan milli gelirinin hâlâ yüzde 168’ine ulaştığı ve “her şey yolunda giderse” bu yılın sonunda ancak yüzde 120’ye gerileyeceği tahmin edilmekte. Bu ise Yunanistan üzerinden yüksek rant elde etmeyi planlayan spekülatörler için hâlâ kabul edilemez bir yük olarak algılanmakta. Bunun ötesinde bir de yakın iktisat tarihinin anımsanmaya değer deneyimleri söz konusu. Bundan tam 30 sene önce, Meksika hükümeti de “borçlarını ödeyemeyeceği” duyurusunu yapmış ve Latin Amerika’nın borçlu ekonomilerinden başlayarak tüm küresel ekonomiye yayılan “borç krizi”nin ilk dalgalarını harekete geçirmiş idi. Borç krizini izleyen yıllar, küresel finans sermayesinin Meksika ve diğer gelişmekte olan ülkelerin piyasalarında uğramış olduğu kayıpları bir daha asla yaşamamak için alınması gereken istikrar tedbirleri kümesinin “yapısal uyum”, “yönetişim” ve benzeri sözcük oyunlarıyla ve “başka alternatif yok” sloganları altında dikte ettirilmesiyle geçti. IMF ve Dünya Bankası ikizleri ile Amerikan Hazine Dairesi (Maliye Bakanlığı) öncülüğünde sürdürülen Vaşington Uzlaşması politikaları, bir reform çılgınlığına dönüştürülürken 1990’lı yıllar gelişmekte olan ülkeler için kayıp on yıl olarak anılageldi. 20. yüzyılın son iki on yılı, bütün küresel ekonomide büyüme oranlarının gerilediği, gelir dağılımının hızla bozulmaya itildiği ve yoksulluğun derinleştiği yıllar olarak tarih sahnesine geçti. ??? Şimdi Yunanistan ekonomisi üzerinden tezgâhlanan “reform ve istikrar çılgınlığı”, bütün Avrupa ve giderek tüm küresel ekonomide durgunluğun ve yoksullaşmanın habercisi olarak karşımızda durmaktadır. Finans sermayesinin baş düşman olarak gördüğü enflasyon tehdidi bir “fobi” haline dönüştürülmüş ve “her ne pahasına olursa olsun istikrar” yaklaşımı Avrupa’nın seçilmemiş yeni teknokrat idarecileri tarafından tüm Avrupa’nın biricik sosyal sorunu olarak yansıtılmıştır. Avrupa’nın körüklenen “borç krizi”, giderek 1990’lar Latin Amerika’sının kayıp on yılını aratır bir sosyal krize dönüşmek üzeredir. İş arayanlar yüzde 25 arttı Ekonomi Servisi Türkiye İş Kurumu’na (İŞKUR) yapılan işsizlik başvuruları şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 24.48 arttı. İŞKUR’un yayımladığı “Aylık İstatistik Bülteni”ne göre, aynı ayda kayıtlı işgücü yüzde 58.37 oranında, kayıtlı işsiz sayısı yüzde 58.37 oranında arttış. Rapora göre, kayıtlı işsiz sayısı 1 milyon 254 bin 945’ten 1 milyon 987 bin 400’e, kayıtlı işgücü sayısı 1 milyon 473 bin 703’ten 2 milyon 375 bin 982’ye çıktı. Şubat ayı içerisinde 134 bin 533 kişi kuruma başvuruda bulundu. Böylece geçen yıla göre başvurularda yüzde 26.27 artış oldu. Başvuruların 119 bin 792’si işsizlik için yapılanlardan oluştu. İşsizlik için yapılan başvurularda geçen yıla göre yüzde 24.48 artış yaşandı. Aynı ayda açık işler geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16.27 artışla 46 bin 118 oldu. İşe yerleştirme geçen yılın aynı ayına göre yüzde 39.17 oranında artarak 31 bin 164 kişiye geldi. Orta vadede 55 milyon Avro yatırım planlayan grup, bu yıl yüzde 25 büyüme hedefliyor Kale Grubu iki tesis daha kuracak İPEKYOL AYAKKABIYA EL ATTI, MAĞAZALAR YOLDA Ekonomi Servisi Türk kadın giyim sektörünün önde gelen markaYalçın larından İpekyol, tecrübeAyaydın sini bu kez de ayakkabı koleksiyonuna taşıdı. Firmanın 2012 ilkbaharyaz sezonu ile beraber ilk kez Türkiye’deki tüm İpekyol mağazalarında satışa sunduğu ayakkabı koleksiyonunda 100 model bulunuyor. İpekyol’un İspanya, İtalya, Brezilya, Hindistan ve Türkiye’de ürettiği ayakkabı koleksiyonu için 2015’te İpekyol Shoes adıyla mağazalar da açılacak. İpekyol Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın ayakkabı koleksiyonu ile ilgili düzenlediği basın toplantısında bu yıl için 100 bin parçalık üretim gerçekleştirdiklerini, ayakkabıların fiyat aralığının 129259 TL arasında olacağını söyledi. Ayaydın, ayakkabının İpekyol’un giyim bölümünü tamamlayıcı bir ürün olacağını, bunun için de bir tasarım ekibi oluşturduklarını anlatarak “10 yıldır kafamda neden ayakkabı satmıyoruz diye bir düşünce vardı. Tüketicilerimizden gelen yoğun talep üzerine bu alana girdik. Ayakkabılarımız kıyafetleri tamamlayacak ama bir İpekyol stili de oluşacak. Ayakkabının ciromuza yüzde 15’lik katkı sunmasını bekliyoruz” dedi. Ayaydın, bu yıl İpekyol olarak 25 yeni mağaza açacaklarını ve 250 kişiye iş imkânı sağlayacaklarını sözlerine ekledi. ? Doğu ve Güneydoğu’da yapı kimyasalları alanında yatırım planlayan Kale Grubu, Türkiye dışında Ortadoğu’da da satın alarak büyümek istiyor. Ekonomi Servisi Geçen yıl İtalyan karo seramik üreticisi Fincuoghi şirketini satın alan Kale Grubu, beş yıl içinde İtalya’daki tesislerine 25 milyon Avro yatırım planlıyor. Yapı kimyasalları alanında da yatırımlarına hız veren grup, Türkiye’de iki tesis daha kuracak. Kale Grubu’nun Başkanı Zeynep Bodur Okyay, yapı kimyasallarında ve yapı ürünlerinde bundan sonra fırsat doğdukça satın alarak büyümeyi ve önemli pazarlarda da sıfırdan yatırım yapmayı düşündüklerini belirterek “Kalekim olarak bu alanda 10 milyon dolarlık bir bütçe planladık. Onun dışında Kale Seramik, 30 milyon Avro sıfırdan yatırımı düşünüyor. Bu ikisi ile Kale Seramik’in 55 milyon Avro gibi bir yatırımı olacak. İtalya’daki satın alma operasyonumuz ise bizim için bir mihenk taşı” dedi. Okyay, Kale Italia’nın doğal taşların renk ve dokusunu kaybettirmeden ürettiği Edilgres ve Edilcuoghi markalarının nisan ayı itibarıyla Türkiye’de de satılmaya başlanacağını duyurdu. Kale Grubu Yapı Grubu Başkanı Tarık Özçelik de Yapı Grubu ile ilgili olarak 2012’de yüzde 25 civarında büyüyeceklerini söyledi. Özçelik, “İtalya’dan da 45 milyon Avro gibi bir ciro gelecek” dedi. Toplantıda verilen bilgilere göre Kale Grubu’nun 1.2 milyar lira cirosu bulunurken, grup 14 bin kişiye istihdam sağlıyor. Şarap gurmeleri Türkiye’yi tanıtacak Ekonomi Servisi Türkiye’nin önde gelen şarap üreticileri tarafından kurulan Türk Şarapları Platformu (WoT), Uluslararası Dijital Şarap İletişimi Konferansı’nı (EWBC) İzmir’e getiriyor. 911 Kasım 2012’de yapılacak konferansa 35 ülkeden 350’ye yakın turizm, gurme, gıda ve şarap sektöründeki önemli sosyal medya yazarı katılacak. Türk Şarapları Platformu’nun Direktörü Taner Öğütoğlu, Türkiye’nin 15’te biri kadar bağı olan ülkelerin Türkiye’den yüz kat daha fazla ihracat yaptığını kaydederek, “Yeni Zelanda 33 bin hektar bağ alanı ile 867 milyon dolar şarap ihracatı yaparken, Türkiye 505 bin hektar bağ alanı ile 7.5 milyon dolar yapabiliyor. Bu potansiyeli doğru değerlendirebilirsek Türkiye, dünyanın önemli ihracatçılarından olabilir. Konferans bu açıdan hayati önem taşıyor” dedi. Öğütoğlu, konferansta o bölgede öne çıkan yerel tarım ürünlerinin, yemeklerin ve bölgenin de tanıtılacağını söyledi. SHELL PARTNER CARD ÇIKTI Shell & Turcas ve Garanti Bankası, akaryakıt alım ve ödemelerine çözüm getirmek amacıyla ‘Shell Partner Card’ı geliştirdi. Kart, özellikle nakliye, turizm ve personel taşıma firmalarının alt kullanıcılarının akaryakıt ve nakit ödemelerini tek kart üzerinden yönetmelerine imkân sağlayacak. Kredi kartı olmayan ve dolayısıla herkesin alabileceğine dikkat çekilen Shell Partner Card’ın iki yılda 100 bin aboneye ulaşması hedefleniyor. ’nun (TMSF) atı Sigorta Fonu Tasarruf Mevdu vraldığı Arap Türk Bankası e de an Temmuz 2011’d k) Libya Foreign Bank’a ait ol r. an B yo T çi & ya’ya ge AŞ’nin (A timi yeniden Lib ,37 hisselerinin yöne Foreign Bank’a ait yüzde 62 ya ka ib A&T Bank’ın L inin yönetimi, BDDK’nin ilgili enel es ss ki G hi ki da ın oran rlikte 15 Mart’ta A&T bi le iy es m til ile a geçecek. rarının Fon’a an tekrar Libya’y kiye Kurul’un ardınd reign Bank (yüzde 62.37), Tür Ş Fo A n sı ya ka ib an L tB Bank’ta de 20.58), Ziraa o’nun (yüzde üz (y Ş A sı ka an C İş B ent Kuwait Investm (yüzde 15.43) ve ) ortaklığı bulunuyor. 1.62 A&T BANK TÜRK TI ÇIK NEZARETİNDEN SANAYİDE SİPARİŞLER DÜŞTÜ Sanayi Ciro Endeksi ocakta bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15.7 artarken, bir önceki aya göre ise yüzde 19.7 azaldı. Türkiye İstatistik Kurumu’na göre Avrupa Birliği düzenlemelerine göre, imalat sanayii kısmında siparişle çalışan faaliyetlerde bulunan ve Sanayi Üretim Anketi’nin kapsamına giren işyerlerinden, 2005=100 temel yıllı oluşturulan Sanayi Sipariş Endeksi de ocakta bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17.4 artarken, bir önceki aya göre ise yüzde 15.5 azaldı. M Sistemleri Genel Garanti Ödeme Bürosu’nun üzerinde çalıştığı bi ııt as ay K nm randa uygula Sezgin, Kredi yla endeksinin hazi reysel borçluluk sonrasında her bankanın sırası ksı, ın de ığ en o nd la nkaların nın plan edeceğini ve ba ğini kendisine adapte sıl kullanacağına karar verece aşl na teki bilgiyi alıp şunları kaydetti: “Uygulama ba k ço , i in ks açıkladı. Sezg ki ‘bu kişinin borçluluk ende kz yü ği ğı ce ılı olas dığında diye unu ödeyememe asa da ‘bu rc bo a yl sı yı la do m esi ol yüksek, sel kadar bir gecikm sek.’ Bu, şu ana rim’ noktasına gelebilir. Birey bü ili z eb ürünü vermey i ise sizin o ana kadar aldığını .” or borçluluk endeks p önünüzdeki dönemi test ediy kı ba re tün kredile ülkenin kanayan yarası. Bursa’da kilit altında çalıştırıldıkları için yangından kaçamayıp ölen kadın işçiler, selde boğulan Pameks işçileri, her yaz yollarda telef edilen mevsimlik işçiler, hepsi bir arada düşünüldüğünde ortaya çıkan tablo açık bir kan denizi. Ne yazık ki bu ölümlerin sorumlularının burunları dahi kanamıyor. Utanıyorum çünkü; TBMM alt komisyonunda hile ve zorbalıkla kabul edilen, 8 yıllık kesintisiz eğitimi sona erdirecek olan yasa tasarısı çocuklarımız ve geleceğimize ilişkin yaşamsal bir kavgaya dönüştü. Bilim insanlarının eğitimcilerin uyarıları hiçe sayılarak bu ülkenin eğitim sistemi yeniden oluşturulmaya çalışılıyor. Bilgi toplumunun önündeki engeller, eğitimde kalitenin nasıl arttırılacağı sorunlarının masaya yatırılması gerekirken Türkiye’nin eğitim politikası 28 Şubat’ın siyasi rövanşına, imam hatiplere, dindar nesil yetiştirmeye dönüştürülüyor. Daha sayacak onlarca konu var ki... Bir oyun oynanıyor. Üstelik demokratikleşme adı altında gerçekleşiyor hepsi. Biz ne yaparsak yapalım, ne yazarsak yazalım oyunun seyrini değiştiremiyoruz. Ve ben böyle bir oyunda seyirci olmaktan utanıyorum... ULUK BİREYSEL BORÇL OR ENDEKSİ GELİY üdürü Mehmet Bir süredir hayli yoğun yaşadığım bir duygu bu. Evet, utanç duyuyorum. Bu ülkede olan biten her gelişme bu duygumun üzerine yeni utanç ve öfke korları yerleştiriyor. Bu ülkenin bir bireyi olmaktan utanıyorum. Toplumun bilinçli olarak parçalanmasından, işkencelerinden, tecavüzlerinden, çocuk gelinlerinden, kadınlarına yönelik şiddetten, hapishanelerdeki gazetecilerinden, aydınlarından, ikiyüzlü politikalardan utanıyorum. Utanıyorum çünkü; Sivas katliamı davası dün zamanaşımından düştü. 1993 yılında 35 insanın diri diri yakıldığı utanç davası uzatıla uzatıla sanıklar koruna koruna sonunda düştü. Sivas Madımak’ta yaşamını yitiren aydınlarımızdan Behçet Aysan’ın kızı Eren Aysan’ın 6 Aralık’taki (sondan bir önceki) duruşmadan bir gün önce Cumhuriyet gazetesinde çıkan yazısını kesip saklamıştım. “Cemal Süreya’nın ‘Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü, kör oldum’ dizesi, ‘Sizin hiç babanız yakıldı mı? Benim bir kere yakıldı, o günden bu yana ülkem kör oldu’ olarak zihnime çakıldı. Siz böyle bir körlüğün ne demek olduğunu bilir misiniz?” diye başladığı yazısını “Şimdi soracağım soruyu siz de hissedebiliyor Utanıyorum Çünkü... musunuz? Biz bu ülkeye bütün bunları hak edecek ne yaptık?” diye sorarak bitiriyordu Eren. Sevgili Eren; belki de asıl soru bu. Biz bu iktidarı getiren zemini hazırladık ne yazık ki!.. Nasıl mı? Sessiz kalarak. Sorunların takipçisi olmayı sadece canı yanan birkaç avuç insana bırakarak. Birleşerek güç olmak yerine, bölünerek... Sonuç mu? Sivas katliamı davasında “zamanaşımı” kararı verilmesini “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” diye karşılayan bir Başbakan... Utanıyorum çünkü; Gazetelerde, televizyonlarda, caddelerdeki billboard’larda yer alan devasa AVM’lerin, otellerin, konut inşaatlarının ilanlarına avuç dolusu paralar saçılırken; Başbakan bir açılış töreninden diğerine koşturup bir yandan da icraatlarını anlatırken İstanbul’un tam da göbeğinde bir inşaat şantiyesinde çalıştırılan ve dondurucu soğukta çadırda yatırılan işçilerden 11’i çadırda çıkan yangında can verdi. Taşeron olarak çalışıyorlardı. İş sağlığı ve güvenliği yasası 8 yıldan beri Meclis’te beklerken ve Başbakan vergi yolsuzluğu ile gündeme gelen müteahhitlik firmalarına başarı ödülleri dağıtırken; o işçilerin yaşam hakları ayaz bir gecede şantiyenin bir kenarına kondurulan bir kıvılcımlık ömrü olan bir çadırda ellerinden alınabiliyordu. Tıpkı Adana Kozan’da baraj kapağının patlaması sonucu 10 işçinin sulara kapılarak ölmesi gibi... Tıpkı kömür madenlerinde göçük altında kalanlar gibi... Dünyanın 10. büyük ekonomisi olmaya soyunan Türkiye’nin, iş cinayetleri konusundaki duyarsızlığından utanıyorum. Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi’nin dikkat çektiği gibi Davutpaşa, OSTİM patlamaları hâlâ hafızalarda. Kölelik koşullarının yaşandığı tersaneler bu IC, STFA ve Cintra’dan otoyol için güç birliği Ekonomi Servisi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından yapılacak otoyol ve köprü özelleştirme ihalesine katılmak üzere İspanyol CintraIC HoldingSTFA konsorsiyum oluşturacak. Hem yerel hem de uluslararası düzeyde işler yapan STFA ve IC Holding, ağırlıklı olarak inşaat, altyapı ve enerji alanında faaliyet gösteriyorlar. İspanyol altyapı şirketi Ferrovial’ın iştiraki Cintra ise Avrupa’nın önde gelen otoyol işletmecisi şirketlerinden birisi. Şirketin, İspanya dışında Portekiz, Yunanistan, İrlanda, Kanada ve ABD’de sahip olduğu imtiyaz sözleşmeleri bulunuyor. ÖİB, otoyol ve köprülerin işletme hakkı verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesi ihalesine ön yeterlilik için başvuru tarihini 5 Nisan, son teklif verme tarihini ise 17 Mayıs olarak belirledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle