18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 MART 2012 ÇARŞAMBA [email protected] 14 KÜLTÜR 5. Art Bosphorus Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı, bugün Haliç Kongre Merkezi’nde kapılarını açıyor Genç, dinamik, interaktif ? Direktörlüğünü Denizhan Özer’in üstlendiği fuar, bu yıl genç sanatçılarla performans sanatını merkezine alıyor. Bu yıl ilki gerçekleştirilen ‘heykel bahçesi’ ise Türkiye’de kamusal alanda görmeye alışık olmadığımız türden, devasa çalışmalara odaklanıyor. MELTEM YILMAZ ‘Muzaffer İlhan Erdost’ Kitabın adı: Muzaffer İlhan Erdost. Altbaşlığı Erdost’un kimi niteliklerini sıralıyor: “Bilge, Devrimci, Erdemli, Dost, Dirençli”. Yazarı: Vecihi Timuroğlu. Adına bakarak bir yaşamöyüsü kitabı sanılabilir ama değil. Vecihi Timuroğlu, Erdost’un düşünce dünyası çevresinde bütün bir şiir ve düşünce dünyamızı geçmiş birikimlerle de harmanlayarak çok boyutlu bir düşünce kitabı ortaya çıkarmış. Edebiyatla ilgilenenler Muzaffer İlhan Erdost’un 1950’lerde boy atan şiirimizdeki son büyük yenilik hareketi İkinci Yeni akımının isim babası olduğunu bilirler. Edebiyat dünyasına şiirler yazarak giren Erdost, 19 Ağustos 1956 günlü Son Havadis’in Edebiyat Eki’nde “İkinci Yeni” başlıklı bir yazıyla şiir tartışmalarını alevlendirmişti. 1970’lere dek sürdü İkinci Yeni tartışmaları. İkinci Yeni akımı içinde sayılan şairler çoğunlukla sol düşünceliydi. Ancak yazdıkları “yeni” şiirler Attilâ İlhan, Asım Bezirci gibi yine sol görüşlü başka yazarlarca kapalı, halka uzak olmakla suçlanıyordu. Erdost, bu tartışmada, yeniyi ilk anlayanlardan olmuştu. Vecihi Timuroğlu’nun kitabının odak noktasını da şiirde yenilik kavramı oluşturuyor. Bir düşünür olan Timuroğlu, Erdost ve İkinci Yeni tartışmalarını eksen alarak geçmişten geleceğe, eski şiirden yeni şiire öyle geniş bir görünüm sunuyor ki, zaman zaman kendinizi bir şiir sanatı tarihi okur gibi hissediyorsunuz. Divan şiirinden halk şiirine, Nâzım’dan Orhan Veli’ye, yer yer dünya şiirindeki yenilik hareketlerine de pencereler açarak inanılmaz genişlikte bir ufuk seriyor önümüze. ??? Erdost’un kültür tarihimizdeki unutulmaz ikinci eylemi ise 1965’te kurduğu Sol Yayınları ile kısa sürede Marksist klasikleri dilimize kazandırmak olmuştu. Bu büyük çabanın ilk karşılığı 12 Mart günlerinin hapisliği ve cezaevinde dövülerek öldürülen kardeşini yitirmek olmuştu. Vecihi Timuroğlu, kitabın “Bir Düşünür” başlıklı ikinci bölümünde önce Erdost’un çağdaş öteki şairler üstüne, sonra da güncel siyasal düşüncelerini aktarıyor. Bütün hepsinin temelinde çok yalın bir tutum yatmaktadır aslında: “Ezilen insanın yanında ödünsüz savaşım, ancak derin düşünmeyi öğrenmiş, ‘ben’inden kurtulmuş olmakla olanaklıdır.” ??? Muzaffer İlhan Erdost, düşünce ve eylem dünyasıyla toplumumuzun anıt kişiliklerinden biri oldu. Toplumlar böylesi anıt kişiliklerle yücelirler biraz da. Vecihi Timuroğlu, Muzaffer İlhan Erdost kitabını yazmakla, şiir ve felsefe çevresinde oluşmuş bir dostluk öyküsü anlatıyor aynı zamanda. Şiirin ve düşüncenin nasıl ortak yakınlıklar yaratabildiğini gösteren güzel ve yitik zamana bir güzelleme ya da ağıt da diyebilirsiniz bu kitaba. Erdost’a ilişkin son söz Sol Yayınları için Lenin’in “Emperyalizm: Kapitalizmin En Yüksek Aşaması” adlı kitabını çeviren Cemal Süreya’nın olsun: “Nedir Muzaffer İlhan Erdost? Şair mi, öykücü mü, yayımcı mı, düşünce adamı mı, ideolog mu, siyasetçi mi, aile reisi mi, savaşçı mı, ressam mı? Hangisi? En azından şöyle denecek bir gün: Hepsinde iyiydi! Evet, bir ‘canlı’ olarak sunuyor kendini. Muzaffer İlhan Erdost diye biri var, orda duruyor. Kurtarıyor. O var ya, daha yürekliyiz. Daha karagözlü, daha gerçekçi, daha ütopyacıyız. Gerçekçi ütopya.” Bedros tiyatro sahnesinde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yapıtlarından derlenen ‘Tek Kişilik Yaşam’ Bursa’dan sonra İstanbul’u hedefliyor SİBEL ÇORBACIOĞLU Bu yıl beşincisi düzenlenen “Art Bosphorus Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı”, bugünden başlayarak kapılarını açıyor. Haliç Kongre Merkezi’nde 18 Mart’a kadar sürecek fuar, ulusal ve uluslararası 35 sanat galerisi, çeşitli ülkelerden 300 sanatçı, eleştirmen, koleksiyoner ve küratörü bir araya getiriyor. Fuarın direktörü Denizhan Özer, öncelikle Art Bosphorus’un yapısından söz ediyor: “Türkiye’deki sanat fuarları her şeyden önce çok statik yapılıyor. Duvarlara 2 boyutlu eserlerin asıldığı, 3 boyutlu heykellerin konulduğu fuarlar bunlar... Ben de yurtdışındaki fuarları izlemem nedeniyle, değişen anlayışı Türkiye’ye taşımaya karar verdim. Art Bosphorus bu yıl dinamik yapısıyla öne çıkıyor.” kici olacağını düşünüyoÖzer, bu yapıyı sağlamak için iç rum” diyor. mekândaki sergi alanlarının dıBu kadarla da sınırlı deşında çeşitli performanslar, dans ğil. Japon sanatçı Esizo gösterileri, heykel bahçesi, viSokata, “Kiss Collectideo art çalışmaları, eğitim on” adlı çalışmasında, ziprojesiyle kâr amacı gütmeyen yaretçilerin dudak izini organizasyonlara ev sahipliği alarak fuar alanında seryaptıklarını açıklıyor. Yurtdıgiliyor. Avustralyalı sanatşından gelen küratörlerin seççı Jane Dyer, “Butterfly tiği videoart çalışmalarına deEffect”inde, özel bir kesim ğinerek, “Magda Gruli, Shalüzerine yaptığı 20 bin va Khakhanashvili, Park adet siyah kelebeği, tüm Byong’un seçtiği çalışmafuar alanına yerleştiriFederico lar, gün boyu izlenebilecek. yor. Güney Koreli sanatçı Yong Severino’nun ABD’li Gabriel EdGu Shin’in gelenek ve gele bronz heykeli. ward Adams, “Ice Crecek arasında bulunduğuam Project”inde, gezdimuz durumu büyük bir küği her ülkede, o ülkenin damak tadına renin etrafında dönerek anlattığı uygun olarak dondurma yapıyor, performansın da bir hayli ilgi çe böylece insanlar arasında giderek Yong Gu Shin’in performansı. azalan iletişimin yemek kültürüyle yeniden artabileceğini vurguluyor. Buradan da anlaşılacağı gibi fuarda genç sanatçılarla performans sanatı öne çıkıyor ve bunların büyük bir çoğunluğu da interaktif; Denizhan Özer, “Art Bosphorus yalnızca alınır satılır sanatı değil, çağdaş sanat mantığını da içinde barındırıyor” diyor. Fuarda bu yıl ilki gerçekleştirilen “heykel bahçesi” ise heykel sanatına farklı bir bakış getirmeyi amaçlıyor. Açık alana yerleştirilen heykeller, Türkiye’de kamusal alanda görmeye alışık olmadığımız türden, devasa çalışmalara odaklanıyor. “Yanı sıra”, diyor Denizhan Özer, “Türkiye’de artık ‘affordableart’ kavramının da uygulanabilmesini istiyoruz. Bu nedenle çok uygun fiyattan başlayıp yüksek fiyatlara kadar uzanan sanat eserlerini ağırlıyoruz.” Fuarda ayrıca, drama eğitmeni Sevinç Çiftçi, farklı bir eğitim modeli uygulayarak çocukların üretmesini, ardından da sanatçılarla birebir görüşmelerini sağlayacak. Denizhan Özer, “Sanatı sevdirmek en büyük derdimiz” diyor. Bu yıl ilki düzenlenen Art Kemal Tufan’ın Bosphorus Uluslararası Çağdaş “U Boat” adlı Sanat Fuarı Ödülü Devrim Erçalışması. bil’e verilecek. BURSA Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun hayatına girmiş, hayatına Bedri Rahmi ve sanatı değmiş bir otobüs dolusu seyirci... Hepsi büyük bir heyecanla, yıllar önce kaybettikleri, ama sanatıyla her zaman yaşamlarına dahil olan ‘Tek Kişilik Yaşam’ Bedri Rahmi’yi anlatan tiyatro oyununu izlemek için Bursa’da, Feraizcizade Oda Tiyatrosu’ndaydı. Bursa Devlet Tiyatrosu’nun ocak ayında prömiyerini gerçekleştirdiği, Erkan Yılmaz’ın Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yapıtları ve yaşaİş Sanat’ın şiir dinletilerinin önmından derlediği “Tek Kişilik Yaceki geceki konuğu Bedri Rahmi şam” adlı oyunun Bursa’daki son Eyüboğlu’ydu. Önceki akşam temsili oldukça ‘özel’di. Y. Emir gerçekleştirilen dinletide, Bedri Çiçek’in rol aldığı tek kişilik oyun, Rahmi’nin şiirlerini Türk tiyatroaralarında Bedri Rahmi’nin torunu, sunun birbirinden değerli oyuncugelini, öğrencileri ve arkadaşlarının ları Tilbe Saran, Metin Belgin, da yer aldığı seyirciden büyük alBülent Emin Yarar ve Hakan kış alırken izleyicilerin ortak duyGerçek seslendirdi. Bedri Rahgu ve cümlesi “Ne kadar da özlemi’nin fotoğrafları ve tablolarının mişim” oldu. renklendirdiği dinletiye, opera saAyşe Lebriz Berkem’in yönetnatçısı Zafer Erdaş da türkülerle tiği, dostları arasındaki adıyla Bedeşlik etti ros’un sanatını, özel hayatını, öğretmenliğini ‘kendi’ dilinden izle ğu temsil ediyor. Bu boşluk oyun yiciye aktaran oyun, hem Çiçek’in boyunca onun dizeleri, tabloları, hem de Berkem’i derinden etkile anıları ve ‘yalnızlığı’ ile doluyor. yen bir oyun olmuş. Berkem, “Pro Çiçek, “Bu oyun, daha doğrusu vaya başladığımız andan itibaren Bedri Rahmi, bana insanoğlunun farklı insanlarız” diyor ve Bedri kalabalıklar arasında ne kadar da Rahmi’nin sanatını, hayatını araş yalnız olduğunu, bunun için de tırmanın kendilerini zenginleştir hiç durmadan çalışması ve üretdiğini söylüyor. Çiçek ise “Böyle mesi gerektiğini öğretti” diyor. büyük bir sanatçıya hayat verOda Tiyatrosu’nun mart ayında mek açıkçası oldukça sancılı, kapanıyor olması nedeniyle Burama bir o kadar da kendi adıma sa’ya veda eden oyun, önümüzdegeliştirici, öğretici bir süreçti” ki günlerde Devlet Tiyatrosu bündiyor. yesinde yapılacak Adana ve TrabÇiçek, Eyüboğlu Ailesi’nden de zon festivallerinde sahnelecek. büyük destek ve yardım görmüş. Önümüzdeki sezon yeniden BurBedri Rahmi’ye özel hareketlerin, sa’da perde açacak oyunun İstanmimiklerin kaynağı aileden alınan bul’da sahnelenmesi içinse desteğe tüyolar... ve öncelikle talebe ihtiyaç var. Sahneyi boydan boya kaplayan Bedri Rahmi’yle tiyatro sahnesinve beyaz bir fondan oluşan dekor, de hasret gidermek isteyen İstanyarattığı boşluk duygusuyla Bedri bullu sanatseverlere bizden hatırRahmi’nin gidişiyle oluşan boşlu latması... Şiirleriyle Bedri Rahmi FERZAN ÖZPETEK YENİ FİLMİ ‘ŞAHANE MİSAFİR’İN TANITIMINI ROMA’DA YAPTI ‘Heyecan hiç bitmiyor’ ROMA (AA) Ferzan Özpetek’in yeni filmi “Şahane Misafir”in (Magnifica Presenza) basın toplantısı Roma’daki Adriano Sineması’nda yapıldı. Başrollerinde Elio Germano, Margherita Buy, Cem Yılmaz, Paola Minaccioni ve Beppe Fiorello’nun yer aldığı “Şahane Misafir”in basın toplantısına Cem Yılmaz dışında film ekibi tam kadro katıldı. Toplantıda konuşan Özpetek, “9. filmim ama heyecanım hiç bitmiyor” dedi. Filmi yakın çevresine izlettiğini ve olumlu tepkiler aldığını anlatan Özpetek, “Ama önemli olan sinemaya, evinden çıkıp otobüse, metroya binip ya da arabasını alıp giden seyircinin görüşü” dedi. Filmi izleyenlerin “Türkiye’ye dair bir film olduğu” yorumunu yaptığını ifade eden Ferzan Özpetek, filminde Sezen Aksu’nun biri film için yapılan iki şarkısının da yer aldığını belirtti. Filmin galası, 15 Mart’ta İtalya’da 5 Nisan’da da İstanbul’da yapılacak. Film, 6 Nisan’da Türkiye’deki sinemaseverlerle buluşacak. Film, tek hayali aktör olmak olan 28 yaşındaki Sicilyalı Pietro’nun hikâyesini anlatıyor. GüherSüher Pekinel öğrencilerinden konser ? Kültür Servisi Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi (TEVİTÖL) GüherSüher Pekinel Müzik Bölümü öğrencileri 2012 yılını bir konserle kutlayacak. GüherSüher Pekinel tarafından 2006 yılında kurulan Müzik Bölümü’nün öğrencilerinin vereceği “Ruhumuza Açılan Pencere” adlı konseri, 22 Mart’ta Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall Konser Salonu’nda saat 20.00’de gerçekleştirilecek. Konserin geliri ise TEVİTÖL GüherSüher Pekinel Müzik Bölümü öğrencilerinin eğitimleri için oluşturulan fona aktarılacak. Biletler, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BUMED)’den alınabilir. Bursa Kitap Fuarı’nda bugün ? Kültür Servisi Bu yıl 10.’su düzenlenen Bursa Kitap Fuarı’nda Çekirge Salonu’nda bugün 13.15 14.15 saatlerinde Aslı Der’in konuşacağı “Macera ve Felsefe: Kayıp Rüyacı” başlıklı söyleşi, 14.3015.30 arasında Güney Özkılınç’ın yöneteceği “Şairler Geçidi” başlıklı dinleti, 15.4516.45 saatlerinde “Kadın ve Şiir” başlıklı şiir dinletisi söyleşi, 17.0018.30 saatleri arasında ise Türkiye Yazarlar Sendikası’nın düzenlediği “Türk Sinemasının Bursa’da Çekilen ilk Köy Filmi: Aysel Bataklı Damın Kızı” başlıklı söyleşi ve sinevizyon gösterimi gerçekleştirilecek. Gerald Clayton 18 Mart’ta CRR’de ? Kültür Servisi Piyanist Gerald Clayton Justin Brown ve Joe Sanders’tan oluşan triosuyla 18 Mart saat 20.00’de CRR’de konser verecek. Her fırsatta müziği kategorize etmemeye çalıştığını belirten Clayton, “Çalarken ve yazarken bana ilham veren her şeyden yararlanmaya çalışırım. Benim esas hedefim dürüst ve yürekten müzik yapmak. Elimden geldiğince içten olmaya çabalıyorum, çaldığım her nota içimden gelen bir şey aslında” diyor. Dead Can Dance yeniden İstanbul’da ? Kültür Servisi 1980 ve 90’ların en özgün topluluklarından Dead Can Dance, yaklaşık 15 yıllık aradan sonra yeniden İstanbul’da. 1981’de Lisa Gerrard ve Brendan Perry tarafından kurulan topluluk, 19 Eylül’de Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde İstanbullu sanatseverlerle buluşacak. Tüm albümleri ülkemizde yayımlanan topluluk özellikle “Baraka” adlı belgesel filmde kullanılan “The Seraphim” parçasıyla hafızalara kazınmıştı. ErmenistanTürkiye Sinema Platformu Ön Jürisi ? Kültür Servisi ErmenistanTürkiye Sinema Platformu’nun ön jürisi belli oldu. Platform’a yapılan başvurular, Erivan Altın Kayısı Film Festivali direktörü Susanna Harutyunyan, Ermenistanlı tanınmış senaryo yazarı Vahram Martirosyan, Ermenistanlı yönetmen Ara Khanjyan, ErmenistanTürkiye Sinema Platformu danışmanı, belgeselci, yazar Melek Ulagay, Altyazı Sinema Dergisi yazarı Berke Göl ve yönetmenyapımcı Özgür Doğan’dan oluşan ön jüri tarafından değerlendirilecek. Sinema Destek Fonu’na son başvuru tarihi 19 Mart. (www.cinemaplatform.org) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle