22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MART 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Pozantı rezaletini, Sivas katliamını, Başbağlar’ı unutmayın, unutturmayın! Unutturuyorlar, Meclis’te yumruklar konuşurken olayı amacından saptırıp çocuklarımızın geleceğiyle oynuyorlar. Eğitimde bu tartışmanın asıl nedeni şuydu: “İmam hatiplerin orta bölümünün açılması...” İmam hatip dönemi aslında çoktan bitmişti... Bunu söyleyenlerin çoğunluğu zaten imam hatip kökenli olanlardı. ??? Türkiye’nin demokratikleşmesi ve özgürleşmesini isteyenler, bu konuda ahkâm kesen yandaş, candaşlar, dindaşlar ve bizim “rüzgârgülleri” sadece “Arap Baharı” denilen oyuna ve Libya’ya baksınlar yeter. İşte o zaman Cumhuriyetimizin temel değerlerini, Mustafa Kemal’i ve “Aydınlanma Devrimi”ni çok iyi anlayacaklar. Mısır seçimlerinden sonra halk Hüsnü Mübarek’i arar oldu. Müslüman Kardeşler, Ortadoğu’yu ve Kuzey Afrika’yı kuşattı. ABD, Irak’tan çekilince iç savaş başladı. Libya’da kan gövdeyi götürüyor... Hep söylerim, emperyalist güçlerin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı ele geçirmek için çabaladığını. Çevremize bir bakın şöyle! Afganistan’da şeriat yasaları ulemalar tarafından hazırlanıyor, kadın toplumdan dışlanıyor. İran’da “mollalar rejimi”nin yaptıkları ise ortada... Anlatmaya gerek yok! ??? Gelin önce şu darbecileri, cuntacıları, işkencecileri, faili meçhul cinayetlerin ardındaki karanlık güçleri yargılayalım. Bunların hepsi TBMM Araştırma Komisyonu raporlarında, gizli arşivlerde var... Eski Tunceli Jandarma Komutanı Albay Kazım Çillioğlu intihar mı etti yoksa öldürülmüş müydü? Olaydan üç yıl sonra sahte belgeyle evine giden askerler Albay Çillioğlu’nun iki beylik silahına niye el koydular, üç ay sonra silahları niçin geri verdiler? Ne diyor iki asker: “Biz verilen emri yerine getirdik!” Bugüne dönelim... Bırakın ihbarcılığı, gazetecilik maskesiyle dolaşıp “muhbir vatandaş” olmayı; meslektaşlarınızı sindirmek için listeler yayımlamayı... Biraz olsun demokrasi ve özgürlüğü savunun... Eğer vicdan sahibiyseniz! ??? Akşam saatleri... İstanbul Adliyesi’nden bir haber geliyor: “Oda TV davasında tutuklu gazetecilerden Nedim Şener ve Ahmet Şık tahliye oldu.” İçeride daha pek çok meslektaşımız var. Başta Balbay, Tuncay, Soner, Deniz, Barış vb. Pek fazla sevinemiyorum. İçimde bir parça hüzün bulutu, bir parça umut... Pencereden dışarıya bakıyorum... Yağmur yağıyor! TSK’de sürpriz emeklilik Uludere olayıyla ilgili soruşturmalar sürüyor. Heron’lardan gelen istihbaratı değerlendiren Komuta Kontrol Daire Başkanı’nın emekliye ayrıldığı öğrenildi BARKIN ŞIK ANKARA Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) emekliye ayrılan iki generalden birinin Genelkurmay Komuta Kontrol Daire Başkanı Tuğgeneral Salim Cüneyt Kavuncu olduğu öğrenildi. Kavuncu’nun başında bulunduğu birim, insansız hava aracı Heron’ların topladığı istihbaratı değerlendirmekle görevliydi. 34 yurttaşın yaşamını yitirdiği Uludere olayındaki Heron görüntüleri de bu daire başkanlığınca izlendi. Emekliye ayrılan diğer ismin ise Bornova’daki Topçu Tugayı’nın Komutanı Tuğgeneral Erkan Atalay olduğu bildirildi. Atalay’ın sağlık gerekçeleriyle emekli olduğu öğrenildi. TSK’de iki general sessiz sedasız görevden ayrıldı. Görevden ayrılmalar, Genelkurmay Başkanlığı’nın, düzenli olarak aylık güncellemeye başladığı personel istatistiklerini internet sitesinde yenilemesi üzerine ortaya çıktı. Bu istatistiklerde, bir önceki aya göre en önemli farklılık general sayılarında görüldü. Halen 58 general ve amiral çeşitli davalar nedeniyle tutuklu bulunurken TSK’de görevdeki general ve amiral sayısı 362 olarak açıklandı. Bir önceki istatistikte bu rakam 364 olarak yer almıştı. Genelkurmay Başkanlığı, ordudan ayrılan iki general konusunda bilgi vermezken, isimler sır gibi saklanıyordu. Kavuncu’nun Uludere olayının yaşanmasından önce görevinden ayrıldığı öne sürüldü. Bu durumda ise Uludere olayı yaşandığı sırada Genelkurmay Başkanlığı’nın da Heron görüntülerini değerlendirerek, “Operasyon onayını veren birimin başında vekâleten bir isim mi bulunuyordu” sorusu gündeme geldi. Söz konusu gelişmenin de tartışmaları tetiklemesi bekleniyor. Uludere olayı için İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyonda, İçişleri Bakanlığı’nın olayla ilgili raporları görüşülürken “Operasyondan yerel komutanlığın değil, üst komutanlıkların sorumlu olduğunun düşünüldüğü” bilgisi kamuoyuna yansımıştı. Uludere olayına ilişkin çarpıcı tespitlerin yer aldığı 200 sayfalık “gizli” damgalı rapor milletvekillerine dağıtılmamış, yalnızca incelemelerine izin verilmişti. Raporda, operasyonun sınır ötesi harekât olduğu belirtilmişti. Operasyon ve insansız hava aracı talebinin 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı’ndan gelmediği ifade edilen raporda, bu taleplerin nereden geldiğinin yetkili olan komutanlıklardan öğrenilmesi gerektiği kaydedilmişti. Raporunda, atış emri verilmeden önce yerel komutanlıklardan bilgi alınmadığı, bu nedenle yerel komutanlıkların sorumlu olamayacağı ve “Üst komutanlıkların sıralı bir biçimde sorumlu olabileceklerinin düşünüldüğüne” vurgu yapılmıştı. Sivil Faşizmin Ayak Sesleri... Türkiye darbecileri, cuntacıları yargılamadan, temel hak ve özgürlüklerin yaşandığı demokratik bir hukuk devleti olur mu? Bu soruyu sağcısolculiberalyandaşdindaş sürekli gündeme getiriyor... Yeni bir anayasayla demokratik bir hukuk devleti olacağımızı sananlar ise yanılıyor. Türkiye’de önce kafalara demokrasi ve özgürlük bilincinin yerleşmesi gerekir. Bilinçli yurttaş hem askeri vesayete hem de sivil vesayete karşı dik durur. Bir ülkede yargıya güven duyulmazsa işler karışır... Vesayetleri ortadan kaldırmadıkça Türkiye’nin demokratik ve özgür bir toplum olması zor! ??? Bırakın 12 Mart’ı ve 12 Eylül’ü, Türkiye bugün ABD ve AB destekli postmodern 28 Şubat 1997 darbesiyle yüzleşemiyor; 27 Nisan emuhtırasını veren eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Büyükanıt’tan bile hesap sorulmuyor, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sık sık değindiği gibi... Bugün Türkiye’nin geldiği noktaya baktığımda “sivil faşizmin ayak seslerini” duyar gibi oluyorum. Kitlesel gözaltılar, üniversite öğrencilerine, HES eylemcilerine yapıştırılan “terör örgütü üyesi” yaftası... Ne yapmış bu öğrenciler, çevreciler? İzinsiz gösteri! O zaman atın zindana akılları başlarına gelsin... Çevre eylemi yapmasınlar... Okullarıyla ilişkileri kesilsin, sınava girmesin, mezun olmasınlar. ??? Terörle mücadele adına yapılanların çoğu yıldırma, sindirme... “Terörist yaftası” yapıştırılınca akan sular duruyor, çocuk yaşta liseli öğrenciler hapse atılıyor... Türkiye’de evrensel hukuk kuralları apaçık çiğnenirken, terörle mücadele, yerini “devlet terorizmi”ne bırakmıyor mu? Zorunlu din derslerinin olduğu bir ülkede hâlâ “laik devlet elden gidiyor” diyenlerin sayısı da giderek artıyor. Geçenlerde bir Alman gazeteci sormuştu: “Türkiye’de Nazi dönemine doğru bir süreç mi başladı? Türk Silahlı Kuvvetleri’nin laiklik yapısı kırılıyor mu?” Birkaç gün sonra ise Avrupa Parlamentosu raporunda ilginç bir uyarı vardı Türkiye’ye: “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin laik bütünlüğü bozulmasın!” ??? Türkiye aynı gün eğitimde 4+4+4’ü tartışırken işin içinden çıkamıyordu. Her kafadan çıkan ses farklı! Meclis’teki zorbalık, bir başka deyişle sivil faşizm değil midir? Danıştay üye değişikliğini doğruladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay Genel Sekreteri Mustafa Kökçam, soruşturma izni verilmemesine ilişkin idarenin kararlarını inceleyen Danıştay 1. Dairesi’nde 3 üyenin değiştirilmesiyle ilgili, “Aslında değişim yıl başında yapılacaktı ancak fiziki koşullar nedeniyle yapılamamıştı. Yalnızca 1. Daire’de değil tüm dairelerde değişiklik oldu” dedi. Kökçam, gazetecilerin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından soruşturma izni verilmemesi halinde kararı inceleme olasılığı bulunan Danıştay 1. Dairesi’nin 3 üyesinin neden değiştirildiğine ilişkin sorularını yanıtladı. Danıştay Başkanlar Kurulu’nun 17 Şubat’ta aldığı bir kararla iş durumu gözetilerek daireler arasında üye değişimi yapıldığını ifade eden Kökçam, “Aslında değişim yıl başında yapılacaktı ancak fiziki koşullar nedeniyle yapılamamıştı. Bu nedenle yeni binaya taşındıktan sonra oturma düzeni gözetilerek değişim bu zamana kaldı. Yalnızca 1. Daire’de değil tüm dairelerde değişiklik oldu” diye konuştu. Daireler arasındaki üye değişiminin iş yüküne, üyelerin uzmanlık alanlarına, kıdemlerine göre yapıldığını anlatan Kökçam, “Kesinlik art niyet yok. Bu konuda çok samimiyim. 1. Daire’ye üye olarak verilen Galip Tuncay Tutar Bey uzun yıllar Ceza İşleri Genel Müdürlüğü yapmıştır. Kendisi konulara çok vakıf” dedi. 1. Daire’nin üye sayısının 8’den 6’ya indirilmesine ilişkin soru üzerine ise Kökçam, bu dairedeki iş yükünün az olduğunu belirterek “Dosya sayısı 240 olduğu için üye sayısı da azaltılmış olabilir” dedi. Eğer Başbakan; MİT yöneticileri hakkında soruşturma izni vermezse, savcılar bunun kaldırılması için Danıştay’a başvurabilecek. Olası bir başvuru Başbakan’ın teyzesinin oğlu olan İbrahim Er’in de üyeleri arasında bulunduğu Danıştay 1. Dairesi’nde incelenecek. Vekâleten bir isim mi? Emekliye ayrılan Tuğgeneral Cüneyt 16 DOSYADAN SADECE 2’SİNE TAZMİNAT ‘Kamu vicdanı hâlâ yaralı’ OZAN YAYMAN İZMİR İşkence gördükleri yargı kararıyla kesinleşen Manisalı gençlerin, İçişleri Bakanlığı hakkında açtıkları davalarda Danıştay, 16 dosyadan ikisi hakkında polisleri tazminat ödemeye mahkum etti. Gençlerin avukatlarından Sabri Ergül, kararın geç çıkmasına ve yetersizliğine vurgu yaparak kamu vicdanının bir kez daha yara aldığını vurguladı. Manisa Emniyet Müdürlüğü, 26 Aralık 1995’te bir vagona, “Paralı eğitime hayır” yazdıkları gerekçesiyle evlerini bastığı çoğu öğrenci 16 genci gözaltına aldı. Sorguları 11 gün süren gençler tutuklanarak cezaevine gönderildi. Gençler, 28 Ekim 2000’de, ifadelerinin işkence altında alınması ve başka bir kanıt bulunmaması nedeniyle, İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde beraat etti. Daha sonra ailelerinin ve gençlerin şikâyetiyle haklarında dava açılan 10 polis, 6 ile 12 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. Manisalı gençlerin avukatlığını üstlenenler arasında yer alan Sabri Ergül, son kararın hiç kimseyi tatmin etmediğini söyleyerek “Kamu vicdanı bir kez daha yara almıştır. Tüm dünyanın ilgi gösterdiği, somut delillerle işkencenin sabit olduğu, Yargıtay’ın bu konuda kesin karar verdiği bir davada, karar 16 yıl sonra bu haliyle çıkıyorsa, varın diğer vakaları siz düşünün” dedi. 6 öğrenciye 3 yıl hapis ABİDİN YAĞMUR MERSİN Mersin Üniversitesi’nde Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ı protesto eden 6 öğrenci hakkında “Toplantı, Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet ve memura mukavemet” gerekçesiyle 3’er yıl hapis istemiyle dava açıldı. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın katılımıyla Mersin Üniversitesi’nin 17 Ekim’deki akademik yıl açılış törenine alınmayan öğrenciler durumu protesto edince yaka paça gözaltına alınmıştı. Mersin 8. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davaya 25 Mart’ta başlanacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle