19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 MART 2012 SALI [email protected] 16 KÜLTÜR YETERSİZLİK DUYGUSUYLA BUNALAN VAROLUŞ SAVAŞÇILARI ÜSTÜNE... ‘Kontrabas’ ve çalgıcı nlü romanı “Koku” ile dünya düzeyinde tanınan Alman yazar Patrick Süskind’in en çok sahnelenen oyunu “Kontrabas” (1981) ilk kez 19921993 döneminde çıktı sahnelerimize. Metin Belgin’in İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda sahneleyip oynadığı bu tek kişilik oyun, yine Belgin’in sahnelemesiyle aynı yıl Bursa Devlet Tiyatrosu’nda Olcay Kavuzlu’nun yorumuyla geldi gündeme. Her iki yapımı da o yıllarda izleyemedim. Dahası, Belgin’in 16 yıl sonra (20082009 döneminde) bu kez Ankara Devlet Tiyatrosu için sahnelediği ve yine Kavuzlu’nun sunduğu oyunla ilk kez birkaç gün önce buluşabildim. Oyun kişisinin, başı sonu belli bir öyküyü ya da anıyı sergilemek yerine, duygu ve düşüncelerini, sıra/düzen tanımadan seyirciyle paylaşmaya yöneldiği “Kontrabas”, seyirciyi sahnede yer alan “performans metni”yle yüz yüze bırakan bir yazarlık çalışması. Oyun, Hakan Dündar’ın, içi oyulmuş ve derinlik kazandırılmış kontrbas biçimindeki boşluğu, yaklaşık dört metrelik bir “tünel” boyutunda tasarladığı sahne uzamı içinde yer alıyor. Sahnenin ön düzeyinden arka düzeyine ulaşan tünelin yan duvarlarının gerisine, oyunda kullanılan ve işi bitince gözden uzaklaştırılan araç/gereç yerleştirilmiş. Sahnede yalnızca “adam” ve gerçek bir kontrbas var. Adam, devlet senfoni orkestrasında çalan bir kontrbasçı. Zeynel Işık’ın, Çemberi Kırmak Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliklerinde kadın sorunları konuşulur. Kadınlar üzerine cesaret verici sözler söylenir, günahlar çıkarılır. Sonra her şey eski haline döner ve sorunlara durmadan yenileri, daha büyükleri eklenir. Kadınlara böyle bir gün ayırma ihtiyacı bile kadının erkekle eşit olmadığının kabulüdür aslında. Aydınlanma, bilim, sanat ve hümanizm kadın konusunda başarısız olmuş, gericilik karşısında yenilgiye uğramıştır. Bu yüzden, mart ayı gelip de çeşitli yerlerden konuşma çağrıları aldığımda içimi bir bezginlik ve sıkıntı kaplıyor. Konuşacak, söylenmedik ne kaldı? Üstelik ben bir kadın sorunları uzmanı değil, edebiyatçıyım. Bireyselden toplumsala kadın hayatlarına ilişkin çok şey yazdım kabul, ama zorluk; bunları gündelik dile çevirip basitleştirerek kadınlara bir kez daha anlatmak. Yine de gidip onlara yanınızdayım, içinizden biriyim, mesajı vermek kaçınılmaz. ??? Balçovalı kadınların semt evlerinde ürettikleri ve bana armağan ettikleri ahşap sandığın içinde sevgiyle üretilmiş anmalıklar var. Bunlar bana 8 Mart günü, ışıltı ve güzellikleriyle salonu dolduran iki binden fazla kadını, onların gücüne inanan erkekleri, kalbini ve olanaklarını onların katılımıyla mutlu, huzurlu bir ilçe yaratmaya adayan değerli bir belediye başkanını hatırlatacak. Mine Kırıkkanat ve Bihlun Tamaylıgil’le birlikte katıldığım panelin konusu; “Günümüz Türkiyesi’nde Kadın Olmak” idi. Söze, feodalizmden kapitalizme; geleneksel kadın algıları, dinsel, toplumsal baskı ve sakınımla kapatılmaya direnen ve hor görülen kadının; bugün laik ulusallıktan yeniden ümmete dönüş zorlaması ile yaşadığı sıkıntı ve acılardan başladım. Hak edilmiş çağdaş değerlerle süresi çoktan dolmuş anlayışların çatıştırıldığı dar alanda küçük hayatların sıradan yolcuları olmaya zorlanan kadınlar, ülkenin şiddet dolu, parçalanmış ortamında savunmasızdılar. Küçük yaşta soğuk evliliklere atılmış, bedenleri ikiyüzlü, kirli cinsel ahlakın yükü altında ezilmiş nice kadın benliğini, varoluşunu keşfetme olanağından hâlâ yoksundu. Sonra anladım ki, bizi dinlemeye koşanlar bu çemberi kırmışlardı. Karşımızda kadınlık bilincine varmış, özgüven sahibi, siyasi bakışı duru, fazlasını elde etmeye kararlı yüzlerce kadın vardı. İzmir, Balçova tamam ama yine de başka bir yerdeydik. Bu dönüşüme fırsat ve destek veren, kadınları evden, mutfaktan çıkarıp semt evlerine yönlendiren ise bir erkekti. Okuma yazmadan eğitime, beceri geliştirmeden kültürsanat etkinliklerine güçlerini birleştirip neler yapabileceklerini görmeye başlamış bu kadınlara; eşiyle ve birlikte çalıştığı ekiple öncülük eden CHP’li Belediye Başkanları Mehmet Ali Çalkaya, ülkenin yakın geçmişini ve ulusun varoluş koşullarını özümsemiş biri. Sosyal demokrasiyi hayata geçirme deneyim ve inancı çok yüksek. Bir o kadar da alçakgönüllü, doğal ve içten. Eğitime, spora, öğrenci yurtlarına, ilçenin jeotermal enerjiyle ısıtılmasına önemli yatırımlar yapmış. Şu an belediye meclisinde yedi kadın üye var. Amaç bu sayıyı arttırmak ve gelecek seçimde bir kadın başkan çıkarmak. ??? Balçova’ya Belediye Kültür Müdürü değerli şair Tuğrul Tanyol’un ısrarıyla yorgun gittim ama mutlu döndüm. Bu ülkenin kadını, erkeği ve özverili çağdaş yöneticileri ile yapabileceği aşamayı ve bunun pek de zor olmadığını görüp umutlandım. Ü ön düzeyde parlak bir “aydınlık” sağlayan, tünelin derinliğindeki boyutlarda ise “hafifçe buzlanmış” etkisi yaratan ışık tasarımı, oyuncunun, tünel içindeki “ileri” ve “geri” hareketleri doğrultusunda “dış”a ya da “iç”e “dönüşler”ini açımlıyor. Kimi zaman söylemini, güvenli bir duruşla sahne önünde sürdüren kontrbasçı, bunalımın sıfır noktasına eriştiği anlarda, tünelin oluşturduğu “girdap”a kapılıp sahnenin art alanına kaçıyor. Yaptığı işin tutsağı olmuş bir insanın, yalnızlığı içinde kendi kendine attığı çığlığı dinliyoruz oyun boyunca. Ne tutsaklığından kurtulabiliyor ne de tutsaklığına boyun eğebiliyor. “Kendini beğenmiş” tavrına karşın, “yetersizlik duygusu” içinde kıvranan, umarsız bir varoluş savaşçısı var karşımızda. Bir yandan, soylu bir sanatın icracısı olmanın verdiği üstünlük duygusunu yaşarken, öte yandan, çaldığı enstrümanın orkestradaki “öne çıkmayan” konumu nedeniyle, “dikkat çeken” bir “solist” düzeyine hiçbir zaman ulaşamayacak olmanın getirdiği aşağılık duygusunun sarmalında kıvranmakta. (Yapıtlarında kontrbas partisyonlarına önem vermiş/vermemiş besteciler karşısındaki tepkileri, kontrbasçının attığı çığlığın en parlak bölümlerini oluşturuyor.) Kontrbasçı, bir yandan güçlü bir orkestranın elemanı olmanın verdiği güven duygusunu, öte yandan orkestranın bir üyesi olarak topluluk kurallarına uyma ve şefin seçimleri doğrultusunda, hiyerarşinin gereklerine göre var olma zorunluğu altında ezilen bir memur olmanın sıkıntısını yaşıyor. Kontrbasın etli butlu, iri bir kadın bedeni görünümünde olması, çalgıcıyla çalgısı arasındaki –tadı kaçmış– ilişkiye –tadı kaçsa da bağımlılık yaratmış– cinsellik boyutu da katıyor. Süskind’in başarısı, “kendisi için bir kişilik yaratamamış” bireyin bunalımını anlatmak için kusursuz bir eğretileme (metafor) yakalamış olmasında. Orkestra müziğinin vazgeçilmez çalgılarından olan “kontrbas”, icracısını orkestrada/yaşamda geri düzeyde kalmaya zorlayan, buna karşılık sürekli olarak, bakım ve özen isteyen, taşıması ve koruması zor bir “yük” olarak algılanıyor: Sevgili niteliğini yitirmiş bir eş gibi, önce coşkuyla sarmalanmış olsa da, daha sonra –yaşamdaki/toplumdaki dayatmalar sonucunda– bıkkınlıkla sırtlanagelen bir aşk/nefret nesnesi… Kavuzlu’nun, son derece denetimli ve enerjik oyunculuğuyla dengeli bir tempoya oturttuğu, aralıksız 60 dakika süren oyun, biraz –gereksizce– uzamasına karşın, seyircinin algı sürecinin kopmasına neden olmuyor. Ya da Belgin’in kurduğu sahne dili ve Kavuzlu’nun yorumu böyle bir kopmayı engelliyor. Daha önceki yapımlarda var mıydı bilmiyorum, ama bu son yapımda “interaktif” (seyirciyle yalnız göz göze değil, “söz söze” iletişim kurma amaçlı) yaklaşım görünümünde “göstermeci” biçemin ağır bastığı, dolayısıyla da acınası/buruk anların, dramatik oyunculuğun “hüzün” kotarma araçlarıyla değil, “öfkeli bir alaycılık”la göğüslendiği görülüyor. “Hüzün”, “alaycılık” süzgecinden geçirildiğinde daha bir koyulaşıyor. Donanımlı, duyarlı, özenli bir tiyatroculuk örneği… Bursa Kitap Fuarı’nda bugün ? Kültür Servisi 10. Bursa Kitap Fuarı’nda bugün Çekirge Salonu’nda saat 12.0013.00 arasında Alaattin Topçu, Ferhan Topçu’nun katılacağı “Çakalkaplan İle Güzel Çağ” başlıklı söyleşi, 13.1514.15 saatleri arasında İrem Uşar’ın katılacağı “Sevimli Bir Aile Tarihçesi: Kuuzu ve Lunapark Ailesi” başlıklı söyleşi, 14.3015.30 saatleri arasında Ayşenur Yazıcı’nın katılacağı “Medyanın Hayatımız ve İnsan İlişkileri Üzerindeki Etkisi” başlıklı söyleşi, 15.4516.45 arasında “Kadın ve Barış İzlekli Şiirler”, 17.0018.00 saatleri arasında Türkiye Yazarlar Sendikası’nın katılacağı “Romanda Bursa” başlıklı söyleşi gerçekleştirilecek. ‘Bize Masal Anlatmayın’ İstanbul’da Kültür Servisi Trabzonlu ve Diyarbakırlı kadınların ortaklaşa sahnelediği “Bize Masal Anlatmayın” adlı oyun, 17 ve 18 Mart tarihlerinde İstanbul’da sahneleniyor. Uzaklığı ve farklılığı temsil eden iki kent olan Diyarbakır ve Trabzon’un birbirlerine yaklaşabilmesi ve yeni bir ilişki biçimi geliştirilebilmesi umuduyla tasarlanan ve köprü kurmayı amaçlayan oyun, ocakta her iki kentte de sahnelenmişti. Oyun, Trabzon Devlet Tiyatrosu sanatçısı Dilek Güven tarafından Sevilay Saral’ın “Kadın Masalları” oyunundan ilham alınarak Süreyya Karacabey, Pelin Temur, Zeynep Kaçar ve Tuncer Cücenoğlu’ndan alıntıların bir araya getirilmesinden oluşturuldu. Anadolu Kültür ve Diyarbakır Sanat Merkezi tarafından yürütülen proje kapsamında; şiddet, kayıp, töre ve gelenek, isyan ve sessizlik gibi temalar üzerinden şekillenen oyunda Zelal Kaya, Meral Kaya, Leyla Takmaz, Sibel Can, Serap Berber, Songül Nadir, Nuray Yeşilaraz, Şeyma İdman rol alıyor. Oyun, 17 Mart Cumartesi saat 19.30’da Kartal Hasan Âli Yücel Kültür Merkezi’nde ve 18 Mart’ta saat 15.00 ve 20.00’de Beyoğlu Maya Sahnesi’nde ücretsiz olarak sahnelenecek. (Hasan Âli Yücel Kültür Merkezi: 0216 353 37 78 ve Maya Sahnesi: 0212 252 74 52) Erol Akyavaş’ın tuval üstüne yağlıboya “Enel Hak” adlı tablosu 190x350 cm boyutlarında. ‘Enel Hak” alıcısını arıyor Erol Akyavaş’ın dev boyutlardaki tablosu 1.2 milyon TL açılış fiyatıyla satışa sunuluyor Kültür Servisi Antik AŞ’nin nuluyor. Mübin Orhon, Nejad “Çağdaş Eserler” müzayedesi 25 Melih Devrim, Fahrelnisa Zeid Mart günü İstanbul Swissotel’de imzalı tabloların yanı sıra, Burhan yapılacak. Müzayedede çağdaş Doğançay, Ali Çelebi, Asım İşler, Türk sanatının önde gelen ressam Cevat Dereli, Oya Zaim Katoğlarından Erol Akyavaş’ın “Enel lu, Turgut Zaim, Ferruh Başağa, Hak” adlı tablosu 1.2 milyon TL Mehmet Güleryüz, Adnan Çoker, Abdurrahman açılış fiyatıyla satışa Öztoprak, Ömer sunuluyor. 190x350 Uluç, Komet, Ahcm boyutlarındaki tu? Antik AŞ’nin 25 met Oran, Şadan val üstüne yağlıboya Bezeyiş, Mustafa tablonun İslam düşüMart’taki Ata, Özdemir Alnürü Hallacı Manmüzayedesinde tan, Alaettin Aksur’un tasavvuf inanKuzgun Acar, soy, Ergin İnan, cını yansıttığı belirtiliOrhan Peker, Neş’e Erdok, Nuri yor. Akyavaş’ın yapıİyem gibi çağdaş tı, 1987’de Harbiye Abidin Dino, Avni Türk sanatının usta Askeri Müze’de düArbaş, Fahrelnisa adlarının yapıtları da zenlenen “ TürkiZeid, Nejad Devrim, alıcılarını arayacak. ye’nin Çağdaş BaşMüzayedede ayrıyapıtları” sergisinde Mübin Orhon gibi ca Meriç Hızal, yer almıştı. ustaların yapıtları Seyhun Topuz, Müzayedede Türk da yer alacak. Kuzgun Acar gibi modern sanatının ünlü önde gelen heykel adlarından Orhan Pesanatçılarımızın işker, Abidin Dino ve leri yer alırken, ünlü Avni Arbaş’a ait daha önce görülmemiş yapıtlar da yer Fransız sanatçı Laurance Jenalacak. Orhan Peker’in “Ayçiçeği kell’in dünyada büyük ses getiren Tarlası” konulu yapıtı 350 bin “Bonbon” heykelleri ilk kez TürTL açılış fiyatı ile sunulacak. Abi kiye’de bir müzayedede satışa sudin Dino’nun 1940 ve 1950 tarih nuluyor. Müzayedede yer alan li yapıtları, Avni Arbaş’ın Paris dö uluslararası sanatçılar arasında Juneminden tabloları ile Burhan lian Opie, Tom Wesselmann, Uygur’un aile koleksiyonundan Fernand Léger, Arman, Takasyapıtlarına da müzayedede yer ve hi Murakami de bulunuyor. Olgaç Artam tarafından yönerilecek. Antik AŞ’nin “Çağdaş Eser tilecek olan 271. müzayededeki ler” müzayedesinde Paris ekolü yapıtlar, 1624 Mart 2012 tarihleTürk sanatçılarına ait çok özel bir ri arasında Antik Palace’ta görüleseçki de alıcıların beğenisine su bilecek. Borusan Müzik Evi’nde konser ? Kültür Servisi Borusan Müzik Evi, iki büyük besteci Johannes Brahms ile Dimitri Şostakoviç’i bir araya getiren “Müziğin Dev İki Mimarı” başlıklı konsere ev sahipliği yapıyor. Ece Demirci, Sevil Ulucan ve Helmut Rocholl’dan oluşan Piano Trio Forte, bugün saat 20.00’de bestecilerin eserlerini seslendirecekler. K A M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R ? Ç İ Z İ K C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle