23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MART 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Türkiye ile Malezya ve Endonezya arasındaki şaşırtıcı benzerlikler Malezyalılaştırma operasyonu Endonezya’da biyokimya profesörü Laboratuvarını tanıtırken... ‘Sol Zihniyet’ Muhalefetin iktidarı eleştirmesi doğal. Hatta görevi bu. Ama iktidarın sürekli muhalefeti eleştirmesi biraz garip olmaya başladı. Hem de on yıldır tek başına iktidar olup her istediğini yapabilen, muhalefeti yok sayan bir hükümetin eleştirmesi iyice garip... Başbakan hemen her konuşmasında, CHP zihniyetinin bu ülkeye yaptıklarını anlatıyor. CHP benim bildiğim neredeyse 50 yıldır doğru dürüst iktidar olmadı. İktidar olmayan bir parti, Türkiye gibi tamamen iktidar odaklı gelişen, değişen, büyüyen bir ülkede nasıl olup da zihniyet yerleştirmiş, bunu anlayamadım. ??? Türkiye’de iyi veya kötü olup biten ne varsa bunun tek bir sorumlusu olabilir. O da sağ hükümetler. Türkiye’nin değişim yılları denilen bütün büyük hareketleri Menderes, Demirel, Özal dönemlerinde yaşandı. Hem sistem olarak hem yapısal olarak geleceği biçimlendiren önemli kararlar bu dönemlerde alındı. Şimdi de uzun süredir yine tek başına hükümet eden zihniyet sağ, muhafazakâr bir zihniyet. ??? Bırakın iktidarı, sol partiler yerel yönetimlerde bile uzun yıllardır önemli bir yer tutmuyor. Ne iş dünyası, ne büyük medya sola hiçbir zaman destek vermedi. Üstelik sol, 90’lardan sonra bütün dünyada ideolojik olarak ivme kaybetti, bütün temel kuramlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kaldı. Buna rağmen CHP zihniyeti diye bir şey yerleşmişse dünya politika tarihine geçecek bir başarı sayılır. Ben CHP’lilerin yerinde olsam bununla övünmeye başlardım hemen. ayatma’ sözcüğü bu ülkeler için biraz abartılı kaçmış olabilir. Çünkü kimsenin kadınların başını örtmesinden, lokantalarda içki servisi yapılmamasından veya namaz saatlerinde pek çok kişinin camilere gitmesine bağlı olarak işini aksatmasından şikâyetçi olduğunu duymadım. Örneğin üniversite ve araştırma merkezlerinde çalışan kadın akademisyen ve araştırmacılar örtülü. Tanıştığım onlarca Müslüman bilim kadınının içinden yalnızca bir tanesinin başı açıktı. Peki Türkiye’de mahalle baskısı olarak nitelendirdiğimiz toplumsal baskı burada hissediliyor mu? Konuştuğumuz bilim insanları kadınların baskı altındaymış gibi bir duyguya kapılmadan kendi arzuları ile kapandıklarını, ebeveynlerin kapanmaları doğrultusunda baskı yapmadıklarını söylediler. Üniversite ve araştırma merkezlerinin Endonezya’da bilim merkezini gezen ilköğ tümünde namaz odaları bulunuyor. retim öğrencileri. Namaz saatlerinde isteyen camide, isteyen odalarda namazını kılıyor. Ramazanda hemen hemen herkesin oruçlu olduğunu da söylüyorlar. Dini dayatmalar ‘D Güneydoğu Asya ülkeleri arasındaki bilimsel işbirliğini pekiştirmek amacıyla yürütülen SEAEUNET Projesi kapsamında, 23 Şubat2 Mart arasnda Tayland, Malezya, Endonezya ve Singapur’u kapsayan bir medya gezisi düzenlendi. Avrupa ülkelerinden 8 gazetecinin katıldığı aralarında benim de bulunduğum gezi, ülkelerin bilim ve araştırma kurumlarının ziyaretiyle sınırlı tutulmakla birlikte, toplumun genel yapısıyla ilgili yüzeysel de olsa izlenim edinme şansını yakaladık. Ancak bir Türk olarak benim için gezinin en şaşırtıcı yanı, çoğunluğu Müslüman olan Malezya ve Endonezya ile pek çok konuda benzerlikler taşıdığımızı keşfetmek oldu. Böylece iktidarın uzun zamana yaymış olduğu Malezyalılaştırma operasyonunun ne kadar başarılı olduğunu yerinde görme fırsatını yakalamış oldum. REYHAN OKSAY Başarıyı(!) yerinde görmek AB’ye üye ülkeler ile Küçük yaşta örtünme alışkanlığını kazandırmak Temel eğitime yetersiz yatırım Dini eğitime teşvikevrim kuramının okutulmasında isteksizlik Çarpık bir şehircilik anlayışı Devletin sağlık hizmetlerinden elini çekmesi Doğal afetlerden ders çıkarmamak İslam kurallarına uygun yaşam tarzını dayatma. Malezya eğitim sistemi ile Türkiye arasındaki bir diğer benzerlik de normal müfredatın yanı sıra dini konuların da okutulduğu dini okulların açılmış olması. Malezya’da SIRIM merkezinden Dr. Ahmad Makinudin Dahlan, çocuklarını dini eğitim veren okullara göndermeyi tercih ettiğini çünkü buralarda çocukların “tam” bir eğitim aldıklarına inandığını söyledi. Klasik okullara göre daha yoğun bir müfredatla baş etmek zorunda kalan çocuklar, Dahlan’a göre üniversiteye daha iyi hazırlanıyor. Dahlan, bu okullardan mezun olan çocukların üniversitede ve iş hayatında daha başarılı olduklarını ileri sürüyor. Yine SIRIM Standartlar ve Kalite Bölümü’nden Azim Ng bin Abdullah, son 30 yıldır ülkede dini eğitimin giderek daha fazla özendirildiğine dikkat çekerek bu okulların ayrıca yatılı olmasının dini ideolojinin iyice pekişmesine yol açtığını söyledi. Evrim kuralının okullarda okutulması konusu da ülkemizdekinden farklı değil. Malezya’daki Putra Malaysia Üniversitesi Biyoteknoloji Bölümü’nden Prof. Dato Dr. Abu Bakar Salleh, okullarında evrim kuramını öğrettiklerini belirtti: “Biz bilim insanıyız. Bilimi öğretmek zorundayız. Ama bu kuramın inançlarımıza ters düştüğünü de çocuklarımıza açıklamakla yükümlüyüz.” Acaba küçücük bir çocuk beyninde bilim ve hurafeyi farklı kompartımanlara nasıl oturtur? Prof. Salleh bu sorunun yanıtını veremedi. Malezyalı başörtülü küçük kız çocuğu. dahi anlayamadıklarını sanıyorum. Malezya’nın Bilim ve Araştırma Enstitüsü SIRIM’da, Çevre Teknolojileri Araştırma Merkezi’nden Chen Sau Soon’a devletin bütçeden eğitime ne kadar pay ayırdığını sorduk. Soon, ülkelerinde özellikle Sabah ve Sarawak gibi Borneo’nun kırsal bölgelerinde eğitimin son derece kısıtlı olanaklarla sürdürüldüğüne değinerek öğretmen ücretlerinin düşüklüğüne bağlı olarak iyi eğitimli kişilerin öğretmenlik yapmak istemediklerini, dolayısıyla gelir düzeyi yüksek kesimlerin, özel okulları tercih ettiğini anlattı. Endonezya Bilimler Enstitüsü’nden entomolog Prof. Dr. Rosichon Ubaidillah M. Phil ise Endonezya genelinde devlet okullarında eğitimin çok yetersiz olduğunu, bu nedenle ebeveynlerin çocuklarını özel okullara gönderdiklerini, bunun da aile bütçesi için bir yıkım olduğunu belirtti. Endonezya ve 4+4+4 kesintili zorunlu eğitime geçişi öngören yasa teklifinin ne gibi sonuçlar doğuracağını görmek için uzağa gitmeye gerek var. Malezya ve Endonezya’daki ilköğretim kurumlarındaki öğrencilerin genel görüntüsü, ülkemizde ilköğretimin nasıl bir düzey tutturacağı ile ilgili çok çarpıcı ipuçları veriyor. Malezya’nın 28 milyonluk nüfusunun yüzde 61.3’ü Müslüman; anayasalarında devletin dininin İslam olduğu belirtiliyor. Dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip olan toplam nüfus 240 milyon Endonezya’da ise son nüfus sayımına göre halkın yüzde 86.1’i Müslüman. Endonezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da ziyaret ettiğimiz PP IPTEK bilim merkezinde eğitim gören çocuklar, gerek kıyafetleri gerekse bilimsel konulara yaklaşımlarıyla çağın çok gerisinde bir görüntü oluşturuyordu. Bilim merkezinin sorumlusu, ülkenin kırsal bölgelerindeki ilköğretim kurumlarında bilim eğitiminin çok yetersiz olduğunu, bu eksikliği gidermek için ülkenin farklı bölgelerinde bilim merkezlerinin açıldığını, ancak çocukların yılda bir kez bu merkeze gelerek bilimle tanıştıklarını açıkladı. Çocuklara rehberlik eden öğretmenlere, ilköğretim öğrencilerinin bu kadar küçük yaşta başlarını niçin kapattıklarını sorduğumuzda doyurucu bir yanıt alamadık. Aslında böyle bir soruyu niçin sorduğumuzu Eğitime yatırım yetersiz Örtünme doğal hale getiriliyor benzerlik 7 önemli ‘Hayır’ bile diyemedi ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA Bodrum’da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen “Kadına Şiddete Hayır” yürüyüşüne katılmak için eşinden izin alamayan S.Ö. (30), şiddet mağduru oldu. Kocası M.E.Ö. (47) tarafından dövülen, gözü moraran talihsiz kadın şikâyetçi oldu. Yaşadıklarını korku içinde anlatan S.Ö, “Eşim şiddete hayır yürüyüşüne katılmama izin vermedi. Oğlumu okula götürdüm, bahçede bekliyordum, kendisini birileri telefonla arayıp benim okulun güvenlik görevlisi ile çay içtiğimi söylemiş. Beni bu bahaneyle eve çağırarak feci şekilde dövdü. Eşim daha önce de bana çeşitli defalar şiddet uygulamıştı, dövmüştü ama artık dayanamıyorum, devlettensığınma hakkı isteyeceğim” dedi. Malezya trafiği. İstanbul’u aratmıyor erek Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur, gerekse Endonezya’nın başkenti Jakarta, şehircilik açısından büyük benzerlikler taşıyor. Bir kere iş merkezi ve konut olarak kullanılan binalarda en önemli özellik olabildiğince çok katlı olmaları. Kuala Lumpur’daki Petronas İkiz Kuleleri, 452 metre yükseklikleri ile dünyanın en yüksek binaları arasında sayılıyor. Malezya’nın iki ayrı başkenti olması, bizdeki İstanbulAnkara tartışmalarını çağrıştırıyor. Resmi başkent Kuala Lumpur olmakla birlikte yeni kurulan Putrajaya ise idari başkent. Başka bir deyişle tüm bakanlıklar burada. İki kentin de ortak özelliği yüksek binalarla donanmış olması. Ne var ki rehberimizin belirttiğine göre çok katlı iş merkezlerinin pek çoğu boş. İlk başta ofis ihtiyacı dikkate alınmadan inşa edildiklerinden boş kalmış olmaları yine İstanbul’un yeni gökdelenlerindeki boş katları anımsatıyor. ‘Durdurun!..’ “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” üyeleri, öldürülen kadınların resimlerini ve temsili bir tabut taşıyarak kadın cinayetlerinin son bulması için Taksim tramvay durağından Galatasaray Lisesi önüne kadar sloganlarla yürüyüş düzenledi. Grup tarafından yapılan açıklamada, “Sizler bu kadınları korumayarak aileyi koruyan politikalar üreterek öldürülen tüm kadınların vebalini daha fazla taşıyorsunuz” denildi. (KAYHAN AYHAN) G Başarılı olma şansı alezya ve Endonezya özel sağlık kurumlarıyla ünlü. Komşu ülkelerden, Körfez ülkelerinden ve İran’dan çok sayıda hastanın tedavi için bu merkezleri tercih ettiği konuşuluyor. Bu arada devlet hastaneleri finansman ve uzman yetersizliğinden ihtiyacı karşılamaktan çok uzak. Bu nedenle hastalar çoğunlukla “bir şekilde” para bulup özel hastanelerde tedavi olmaya çalışıyor. Ancak doğaldır ki bu, çoğunluğu oluşturan yoksul kesim için geçerli değil. Sonuç olarak iki ülkede sivrisinek ısırığından bulaşan dang humması (denque ateşi) ve sıtma en önemli iki sağlık sorunu. Pek çok araştırma merkezi bu hastalıklarla başa çıkmak için yeni tedavi ve korunma yöntemleri üzerinde çalışıyor. İki ülke de birincil ölüm nedeni trafik kazaları. Özellikle motosikletlerin bolluğu ve sürücülerin kurallara uymaması kazalarda ölüm riskini arttırıyor. Bu nedenle araştırma merkezlerinin medikal bölümlerinde ortopedik implant araştırmaları önemli bir yer tutuyor. M Sağlık hizmetleri C MY B C MY B zun yıllar İngiltere’nin (Malezya) ve Hollanda’nın (Endonezya) sömürgesi olarak yaşayan bölge insanları, Türk insanından çok farklı bir özgürlük anlayışına sahip. Zengin doğal kaynakları ve biyoçeşitliliği ile çokuluslu şirketlerin gözdesi haline gelen bölgede, zengin fakir arasındaki fark Türkiye’dekinden daha fazla. (Gini katsayısına göre.) Tarihsel, toplumsal ve kültürel yapıları Türkiye’den çok farklı olan bu iki ülkede ayrıca Budizmin etkisi çok derinlere kök salmış durumda. Siyasi yetkileri çok kısıtlanmış olsa da krallarının bulunması biat kültürünün gelişmesinde çok önemli bir etken. İşte bu nedenlere bağlı olarak Türkiye’nin Malezyalaştırılması operasyonunun planlandığı gibi yürümeyeceği kanısındayım. U Ayrıca yolların bakım ve onarımı da İstanbul’un delik deşik sokaklarını aratmıyor. Örneğin yanda görülen cadde, Jakarta’nın en saygın bilim merkezi olan RISTEK’e çıkıyor. Ülkenin bilim ve teknolojide ne kadar ileri olduğunu merkeze giden yollardan anlamak mümkün. Trafik sıkışıklığı bu iki kentin de en önemli sorunu. Kuala Lumpur ve Jakarta görece olarak yeni kentler olmalarına karşın kurulduklarında raylı sistemlerin düşünülmemiş olması trafiğin günün her saatinde kâbus haline gelmesine yol açıyor. Petronas Rehberimiz günde yaklaşık İkiz Kuleleri 4 saatini yolda geçirdiğini anlatırken bundan da fazla şikâyetçi değilmiş gibi duruyor. Ayrıca hava kirliliği de cabası. Anne ve bebeği yangın kurbanı Doğal afetler Malezya ve Endonezya depremlere ve dolayısıyla tsunami riskine açık. Pek çok adadan oluşan Endonezya sürekli olarak tsunami tehdidi altında. Ayrıca bu adalarda bulunan yanardağlar da aktif durumda. En son 2010 Ekim ayında Endonezya’da önce 7.7 büyüklüğünde bir deprem, ardından da tsunami meydana gelmişti. Deprem bu arada ülkenin güneyindeki Merapi Yanardağı’nı da harekete geçirmişti. Sık sık depremin vurduğu ülkede, Sumatra Adası açıklarında 2004 yılında meydana gelen 9.1 büyüklüğündeki deprem ve yol açtığı tsunami 230 bin kişinin ölümüne yol açmıştı. Bütün bu felaketlerden ders çıkarıldığını söylemek zor. Deprem kuşağı üzerindeki ülkede yerleşim alanlarının seçiminde ve yapılaşma stratejilerinde doğal felaketlerin yarattığı tehditlerin pek de göz önünde bulundurulmadığı görülüyor. İstanbul Haber Servisi Tuzla’da 2 katlı binanın çatı katında çıkan yangında anne Hanife Karakurt ve 1 yaşındaki kızı Buse yaşamını yitirdi. Yangını duyunca eve gelen baba Serkan Karakurt, eşi ve çocuğunun içeride olduğunu öğrenince sinir krizi geçirdi. Henüz sönmemiş olan soba külü kovasına konulan gazete kâğıtlarının tutuşmasıyla çıktığı belirlenen ve kısa sürede çatı katının tamamını saran yangını söndüren itfaiye ekipleri içeride anne ve bebeğinin cesetleri ile karşılaştı. Serkan Karakurt’un annesi Zülkiye Karakurt, “Sobanın kovasını dışarı koydum, içine de gazete kâğıtlarını doldurdum, kül sönmemiş, gazeteler tutuşunca yangın çıktı” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle