18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ŞUBAT 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Dink cinayetinde ‘ihmali’ saptanan Ramazan Akyürek, Emniyet Teftiş Kurulu Başkanı yapıldı 5 başlattığı “demokratik sol” hareketle özünde Kuvayı Milliye geleneğini taşıyan CHP, 1973 ve 1977 seçimlerinde nasıl oldu da oy patlaması yaratmıştı, anımsatayım bilmeyenler için: “Toprak işleyenin su kullananındır... Ne ezen ne ezilen, insanca, hakça bir düzen!” Ecevit, bu tümceleri İzmir Torbalı’ya bağlı Atalan ve Göllüce’de söyleyince, tüm Türkiye ayağa kalkmıştı. CHP içindeki sorun elbet eskiden de vardı... Ancak Ecevit, sırası geldiğinde masaya yumruğunu vurmasını bilirdi... ??? Kılıçdaroğlu’nun hoşgörüsü, her olaya insancıl yaklaşması, CHP’yi sosyal demokrasiye dayalı ideolojiden giderek uzaklaştırdı. CHP örgütlerinin yapısı, 2011 seçimlerinde “atama” milletvekillerinin kimlikleri, bunun çok açık göstergesi değil mi? Önseçim yapılan kimi kentlerde, bileğinin hakkıyla seçilen milletvekili adayları ve kaybedenler... Demek ki yine kimi delegeler bilinçli, kimi seçeceğini biliyor... Başta değindiğim gibi, CHP içindeki kapışma ideoloji odaklı değil, “benim adamımsenin adamın” odaklı. CHP içinde her Kürt yurttaşımızı potansiyel terörist olarak gören, Kenan Evren modeli milletvekili ve muhalifler var... ??? CHP 26 Şubat’ta tüm tüzüğü değiştirmek için kurultaya gidiyor. Mart ayında bir kurultay daha olacak... Şu tüzük kurultayı daha önce yapılmalıydı... Türkiye’nin önemli sorunları varken CHP bitip tükenmek bilmeyen kurultay macerası yaşıyor, hiç kimse Güney Amerika ülkelerinde antiemperyalist sol partilerin nasıl iktidara geldiklerini düşünmüyor. CHP’nin üniversitelerle, demokratik kitle örgütleriyle, sendikalarla ilişkisi var mı? CHP, Kürt sorununa nasıl bakıyor? CHP, sermayeemek çelişkisini niçin göz ardı ediyor? ??? Kemal Kılıçdaroğlu bu denli “naif” olmamalı, masaya yumruğunu vurmalı, lider kimliğini kanıtlamalı... O zaman herkes kendi yolunu çizer! Çizemeyen çekip gider!.. Benim gördüğüm özellikle önseçim yitirmiş kimi milletvekillerinin ya da seçilmiş milletvekillerinin, listeye giren, giremeyenlerin amacı “demokratik tüzük” değil, kaba milliyetçiliği öne çıkaran Alevileri ve Kürtleri dışlayan bir CHP yaratmak... İnadına terfi İLHAN TAŞCI CHP’nin Sorunu... Kaba milliyetçiliği “yurtseverlik” olarak gören bir yapı Kemal Kılıçdaroğlu’nu koltuğundan indirmek için harekete geçti... Aslında bunların Meclis içinde ve dışında gideceği partiler var ama neyse! İlk aşamada tüzük değişikliği yaparak “çarşaf liste”yle parti meclisinde çoğunluğu ele geçirmek isteyenler, CHP’yi bir maceraya sürekleyip AKP’nin ekmeğine yağ sürdüklerinin farkında mı? İzlediğim kadarıyla Kılıçdaroğlu’nu halk seviyor ama eleştiriyor da... Neden mi? Bir lider yumruğunu masaya vurur, üçbeş kendini bilmezi hizaya getirir de ondan... ??? Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’de masaya yumruğunu vurmamasının nedeni alçakgönüllü bir yapıya sahip olmasından kaynaklanıyor. Partiyi “Yeniçeri Ocağı” sanan sözde Atatürkçü, aslında kaba milliyetçi kimi milletvekilleri, önseçimi kazanamayanlar, yönetimden dışlananlar, milletvekili seçilemeyenler başına buyruk hareket ediyor. Basın toplantısını düzenleyenlere, Meclis bahçesinde yürüyenlere bir bakın kimler olduğunu göreceksiniz. Sosyal demokrasinin ne olduğunun bilincinde olmayan CHP’lilerin pek çoğu, “ideoloji eksenli” değil, “benim adamımsenin adamın” eksenli bir mücadelenin içinde... ??? CHP içindeki muhalefet kesimine bakıyorum, konuşmalarını dinliyorum... Onlar CHP’nin “Kuvayı Milliye” geleneğinden geldiğini söyleyip saplasamanı birbirine karıştırıp, açık açık etnik milliyetçilik yapıyor. Hiçbiri demokrasinin laiklik temelinde yükseleceğini, özgürlüklerin böyle gelişip Türkiye’nin gerçek bir hukuk devleti olacağını dillendirmiyor. Kemal Kılıçdaroğlu ekibine dönüyorum... Üç beş kişi dışında demokrasi ve özgürlüklerin etnik milliyetçilikle değil, antiemperyalist söylemlerle, sermayeemek çelişkisini vurgulayarak genişleyeceğini, gelir dağılımındaki eşitsizliğin böylece önleneceğini ağızlarına almıyorlar. Peki ne yapıyorlar? Kemal Derviş’in küreselleşme tezini yani vahşi kapitalizmi savunuyorlar. ??? Bülent Ecevit ve arkadaşlarının ANKARA Hrant Dink cinayetine ilişkin 5 yıl süren dava sonucunda kamu vicdanını rahatsız eden beraat ve tahliye kararlarının yankısı sürerken cinayet sürecinin en tartışmalı ismi olan, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan raporda da “görevini ihmal” ettiği vurgulanan Ramazan Akyürek Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı’na terfi etti. Başbakanlığın raporunda, Akyürek’in “başından sonuna kadar süreçten haberdar olduğu” saptaması yapılmıştı. Dink cinayetini planladığı belirtilen ve beraat eden Erhan Tuncel’in Akyürek’in görevlendirdiği muhbir olduğu anlaşılmıştı. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de katledilmesine ilişkin ikisi tutuklu 19 sanığın ? İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in gerçekleştirdiği atama operasyonunda, Hrant Dink soruşturması kapsamında tartışılan isim olan Ramazan Akyürek, Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı oldu. Başbakanlık müfettişleri tarafından hazırlanan raporda Dink cinayetinde görevi ihmal ettiği saptaması yapılan Akyürek’in İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi’nde görev yaptığı dönemde de siciline, “İrticai akımlara (Fethullah) yakın. Dikkat edilmelidir” değerlendirmesi yazılmıştı. yargılandığı davada, Dink’in öldürülmesine ilişkin yalnızca üç sanığa ceza verilirken cinayetin terör eylemi olmadığına hükmedilmesi tartışma yaratmıştı. Karar veren heyetin başkanı “delil yoktu” derken davanın savcısının “delil çoktu” açıklamaları da tepkiyi derinleştirmişti. Cinayet gününden itibaren tartışmaların odağına yerleşen isim de Ramazan Akyürek oldu. TBMM Şemdinli Olaylarını Araştırma Komisyonu’nda söylediği “hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz” sözüyle dikkatleri üzerine çeken Sabri Uzun’un görevden alınmasıyla boşalan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı görevine Akyürek getirilmişti. Akyürek’in İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi’nde görev yaptığı dönemde, dönemin İstanbul Valisi Erol Çakır ikinci sicil amiri olduğu Akyürek’in sicilinin düşünceler bölümüne “Emniyetteki hizipleşme içinde. İrticai akımlara (Fethullah) yakın. Dikkat edilmelidir” değerlendirmesini yazmıştı. Akyürek’in Trabzon Emniyet Müdürü olduğu dönemde, TAYAD’lılara linç girişimi, Trabzonsporlu futbolcuların ev ve araçlarının kurşunlanması, rahip Andrea Santoro cinayeti gerçekleşmişti. 8 Mayıs 2006 tarihinde Emniyet İstihbarat Daire Başkanı olduktan sonra ise Akyürek’in ismi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle gündeme gelmişti. Dink suikastının planlayıcısı olarak yargılanan ve geçen günlerde beraat edip tahliye edilen Erhan Tuncel’in, Akyürek’in Trabzon’da görev yap tığı dönemde polis muhbiri yapıldığı ortaya çıkmıştı. Cinayeti biliyordu Tuncel ifadelerinde Dink’in öldürüleceğini o dönemde Trabzon Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten Ramazan Akyürek’e bildirdiğini söylemişti. “Büyük Abi” takma ismiyle bilinen ve cinayetin azmettiricisi olduğu belirtilen Erhan Tuncel, “Cinayetin olduğu 19 Ocak günü emaillerime baktım. Ogün Samast’ın (tetikçi) adresi vardı bende. Ogün ve Muhittin Zenit de (Tuncel’in bağlı olduğu polis) online idi. Ben de ‘cinayet işleyen adamın internette ne işi var’ diye düşündüm” demişti. Akyürek’in ise Dink’in öldürüleceği konusunda yapılan 11 ihbardan sadece birini İstanbul’a ilettiği ortaya çıkmıştı. Akyürek ve Zenit, zanlılar Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’in Dink’i öldürme planlarından haberdar olmalarına rağmen gerekli mercileri uyarmayarak görevi ihmal etmekle suçlanmışlardı. Başbakanlık Başmüfettişi Ayşegül Genç, Mehmet Akın ile müfettiş Yasemin Tuğçe’nin imzasını taşıyan 2 Ekim 2008 tarihli raporda, Ramazan Akyürek ile dönemin İstihbarat Dairesi C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile ilgili şu belirlemeler yapıldı: “Hedef Şahıslar Programı ile ilgili tamime göre gerekli koruma tedbiri alınmaması nedeniyle, görevlerini gereği gibi yapmadıkları değerlendirilen Ali Fuat Yılmazer, aynı dönem ilgili merkez haber alma daire başkan yardımcıları ile Trabzon Emniyet Müdürlüğü yaptığı dönemden istihbarat daire başkanı olarak görev yaptığı döneme kadar geçen sürecin başından sonuna kadar tüm aşamalarından haberdar olan ve gerekli değerlendirmeleri yapabilme yetkisine sahip olduğu görülmekle ‘görevini ihmal ettiği’ değerlendirilen İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve tespit edilecek diğer görevliler hakkında, görevi ihmal nedeniyle ön inceleme yapılmasının uygun olacağı kanaatine varılmıştır.” Ancak aradan geçen 5 yıla rağmen Akyürek’in “ihmali” nedeniyle yargı önüne çıkmadı. HÜSEYİN ÇELİK: Gençliğe Hitabe ayet mi?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hüseyin Çelik, “Ayet mi bu” diyerek Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin kaldırılmasının tartışılabileceğini söyledi. Çelik, Atatürk’ü Koruma Yasası’nı da “Atatürk’ü kanunla korumak ne büyük hüsran” diye eleştirirken “Peygamberi koruma yasası bulunmadığını” kaydetti. Kanal a’da Ömer Şahin’in Görüş Farkı programında açıklamalarda bulunan Çelik, “Gençliğe Hitabe’nin kaldırılması teklifi bir gün gelse siz buna nasıl bakarsınız” sorusunu, “Bunu da kamuoyunun oturup tartışması lazım. Şimdi, Reşit Galip Andımızı getirmiş değil mi? Ayet mi bunlar? Reşit Galip böyle bir şey yapmamış olsaydı olmayacaktı. 12 Eylülcüler hatırlar mısınız andımıza ilavelerde bulundular. Sonra tekrar değiştirdiler. Böyle bir şey olmaz” diye yanıtladı. Devletin zirvesi Köşk’te buluştu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni yıl nedeniyle yasama, yürütme ve yargı organları başkanlarına Çankaya Köşkü’nde yemek verdi. Yemeğe TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Adalet Bakanı ve HSYK Başkanı Sadullah Ergin, Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak, Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, Sayıştay Başkanı Recai Akyel, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı Ahmet Akyalçın, Askeri Yargıtay Başkanı Tuğgeneral Hasan Dengiz, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı Tuğgeneral Abdullah Arslan ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen ve Özel Kalem Müdürü Koray Ertaş da katıldı. Yaklaşık 1.5 saat süren yemeğin ardından yapılan açıklamada şunlar kaydedildi: “Hukuk sistemimizin evrensel normlar ve değerler ışığında geliştirilmesi, demokrasi ve insan hakları alanlarındaki standartlarımızın daha da ileriye taşınmasının önemi vurgulanmıştır. Bu kapsamda, yargının daha etkin ve hızlı görev yapabilmesi için yargı organlarının ihtiyaçları, yargı reform paketi ve anayasa değişikliği çalışmaları üzerinde durulmuştur. Toplantıda ayrıca yargı organları başkanları tarafından, kamuoyundaki yargıya yönelik açıklama ve tartışmalarla ilgili hassasiyetler dile getirilmiştir.” (Fotoğraf: MURAT ÇETİNMÜHÜRDAR AA) İZMİR BAROSU AVUKATLARA YÖNELİK BİR ANKET YAPTI eygamberi koruma kanunu yok Çelik, Atatürk’ü Koruma Yasası ile ilgili bir soruyu yanıtlarken de, “Kanunla kimseyi kimseye sevdiremezsiniz. Neyi ideolojik hale getirirseniz onu dogmatik hale getirirsiniz. Siz eğer Atatürk’ü bir ideolojinin sığ çerçevesi içine hapsederseniz, Atatürk’ü kimsenin tartışmasına müsaade etmezseniz bu Atatürk’e yapılabilecek en büyük kötülüktür. Kendi ülkesinin milli kurtuluş hareketini idare etmiş olan, bir imparatorluğun külleri arasından bir Cumhuriyet kuran, o ülkenin kurucusu olan bir insanın kanunla korumak zorunda bırakılması ne büyük bir hüsrandır öyle değil mi?” dedi. Peygamber hakkında koruma yasası bulunmadığını kaydeden Çelik, “Hz. Peygamberi ele alalım. Atatürk’ü bir kenara bırakalım. Hz. Peygamber’le alakalı bir ton hakaretamiz şey yazılıp çizilmemiş mi bugüne kadar. Hz. Peygamberi korumakla ilgili herhangi bir şey var mı? Netice şu: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesine bakarsanız, bir görüş sarsıcı, altüst edici, rahatsız edici olabilir. Şiddete yönelmediği sürece siz ona saygı duymak zorundasınız. Birisi çıkıp der ki Atatürk dünyanın en demokrat insanıdır. Birisi de der ki Atatürk diktatördü” diye konuştu. P Savcılık Yaşar Büyükanıt tarafından kaleme alınan emuhtırada suç unsuru arıyor 27 Nisan’a soruşturma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından kaleme alınan 27 Nisan emuhtırasına ilişkin soruşturma başlattı. İncelemeye alınan bildiride, “suç” unsuru tespit edilirse Büyükanıt’ın ifadesinin alınması bekleniyor. Ayrıca bildirinin yayımlanmasının nedenlerinden olan 2007’deki Cumhurbaşkanı seçim krizinin perde arkası da araştırılıyor. Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri (ADAM) Platformu Başkanı Adem Çevik, geçen yıl İstanbul Başsavcılığı’na dilekçe vererek 12 Eylül darbesi, 28 Şubat süreci ve 27 Nisan bildirisi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Özel Yetkili İstanbul Savcılığı, görevsizlik kararı vererek suç duyurusu dilekçesini Ankara’ya göndermişti. Özel Yetkili Ankara Savcısı Kemal Çetin de suç duyurusu dilekçesine 2012/317 esas sayılı soruşturma numarası verdi. Savcılık kaynakları, dilekçenin incelendiğini ve henüz kimsenin ifadeye çağrılmadığını bildirdi. Genelkurmay Başkanlığı’nın 27 Nisan 2007’de yayımladığı bildiride “suç” unsuru taşıyan ifadelerin yer alıp almadığının araştırıldığını belirten aynı kaynaklar, kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın şüpheli olarak ifadesinin alınması bekleniyor. Ardından dönemin diğer kuvvet komutanlarının dinlenmesi gündeme gelecek. Soruşturma kapsamında, 2007’deki cumhurbaşkanı seçim sürecinde yaşanan 367 krizinin perde arkasının da araştırılacağı belirtildi. ‘Ciddiye alınmak ve saygı istiyoruz’ OZAN YAYMAN ? Özel Yetkili Ankara Savcısı Kemal Çetin, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın ‘’Bizzat ben kaleme aldım’’ dediği 27 Nisan 2007 emuhtırasına ilişkin soruşturma başlattı. Muhtıranın içeriğinde suç unsuru bulunursa Yaşar Büyükanıt’ın şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılması bekleniyor. “Suç tespit edilirse sorumlular ifadeye çağrılır. Ancak herhangi bir suç unsuru bulunmaması halinde takipsizlik kararı verilir” dedi. Soruşturma kapsamında bildiride suç tespit edilirse “Bildiriyi bizzat ben kaleme aldım” diyen dönemin Genel SK gerektiğinde tavrı koyar’ denmişti “27 Nisan emuhtırası” olarak bilinen açıklamada, özetle şöyle denilmişti: “Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odak ‘T lanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir. Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir.” İZMİR İzmir Barosu, üyelerine “Üyelerin Çeşitli Değişkenler Açısından Özellikleri, Sorunları, Çözüm Önerileri” başlıklı anket düzenledi. Anketten, avukatların mahkeme salonundaki hiyerarşiden şikâyet etmeleri dikkat çekti. Hâkim ve savcıların, avukatların hak ve yetkilerini yeterince ciddiye almaması da eleştiri konularının başında yer aldı. İzmir Barosu Başkanı Sema Pektaş, ? Avukatların hak ve ağımsızlık... anketin Türkiye’de yetkilerinin ciddiye avukatlara yönelik ya“Türkiye’de hukupılan ilk bilimsel ça alınmamasından yakınan kun en önemli sorunu lışma olduğunu söy İzmir Barosu üyeleri, hâkim nedir” sorusuna yüzde ledi. Anket Prof. Dr. 25.6 oranında “Yargı ve savcıların kendilerine bağımsızlığı” yanıtı veMelek Göregenli , Uzm. Sosyal Psikolog yönelik olumsuz rildi. Ardından yüzde Erdem Örmüş ve tavırlarından yakınıyor. 20.6 ile “Adaletin geç Uzm. Psikolog Pelin tecelli etmesi”, yüzde Karakuş gözetimin Avukatlar, hukuk eğitiminin 14.8 ile “Kanun uyguuygulamalı olmasının de gerçekleştirildi. layıcılarının yetersiz Anketteki, “Meskaçınılmaz bir gereklilik olması”, yüzde 11.2 ile leki olarak mahke“Adalet sisteminin sağolduğunu vurguluyor. me hâkimleriyle ne lıksız olması”, yüzde gibi sorunlar yaşı10.8 ile “Kanunların yorsunuz” yönündeki soruya avu adil biçimde uygulanmaması” yakatların yüzde 18.5’i duruşmaların za nıtları ön plana çıktı. Pekdaş, şu demanında gerçekleştirilmemesini gös ğerlendirmeyi yaptı: “Hâkim ve savterdi. Bu soruya yüzde 16.7 oranında, cıların yargılandıkları duruşma“Avukatların hak ve yetkilerinin larda, uzun uzun savunma ihtiyaciddiye alınmaması” yanıtı verildi. cı duyduklarını görüyoruz. SavunYüzde 13.6 “Olumsuz tavırlar”, manın gereksiz görüldüğü bir anyüzde 10.6 “Hâkimler dosyaları layış var. Bu da, mahkemede hiyeokumadan geliyor”, yüzde 7.1 “Hu rarşik bir düzen getiriyor.” kuki bilgi eksikliği ve yetersizliği” yanıtını verdi. Baronun üyelerine yönelttiği “Mahkeme hâkimleriyle yaşadığınız sorunlar nasıl çözülür” sorusuna avukatların yüzde 6.7’si “Eğitimle” derken yüzde 6.3’ü de “Hiyerarşinin azaltılması” yanıtını verdi. Baro üyeleri, savcılarla yaşadıkları sorunların başına, avukatların hak ve yetkilerinin ciddiye alınmamasını yazdı. Ardından, olumsuz tavırlar, işlerin yavaş ve gönülsüz yapılması geldi. B C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle