23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ŞUBAT 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER HSYK, TUTANAK ÜZERİNDE BAZI BÖLÜMLERİ KAPATMASININ KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA AMAÇLI OLDUĞUNU SAVUNDU 5 kolaydır. Bugünün yeni yetmelerinin ağabeylerini yakından tanırız. Bazıları “liberal demokrat” kimliğiyle ortalıkta dolaşıyorlar hâlâ. Onlar bizim rüzgâr gülleridir, AKP gider bir başkası gelir, onlar yine işini bilir. Bir dönem “Kürt sorunu”nun çözümü için yurtiçinde ve yurtdışında toplantılara katılıyorlardı. Bugün ne yapıyorlar? Kürt sorununun çözümü için devletin yetkili birimlerinin müzakere masasına oturmasına karşı çıkıyorlar. Şu 14 yıllık sürece bir bakın... Uğur Mumcu’dan Musa Anter’e, Hrant Dink’ten Ahmet Taner Kışlalı’ya dek uzanan, ancak tetikçileri bulunan cinayetler... Peki, “vur” emrini verenler nerede? ??? Saydığım ve saymadığım pek çok ad, Türkiye’de demokrasinin, özgürlüklerin, barışın, diyaloğun uğruna savaşım verdiler ve bunun bedelini hayatlarıyla ödediler. O günden bugüne ne değişti? Devlet içinde örgütlü silahlı güç ya da çeteler ortaya çıkarıldı mı? Ahmet Şık, basılmamış bir kitaptan; Mustafa Balbay, yazdığı haberlerden, yazılardan, günlüklerinden; Soner, Tuncay, Doğan, Nedim, Barış’lar, Deniz Yıldırım habercilikten Silivri’de yatıyorlar. Peki, çevremizde neler olup bitiyor farkında mıyız? Türkiye her alanda köşeye sıkıştırılıyor, emperyalizm bölgede çok yönlü oyunları sahneye koyuyor. Biz ne yapıyoruz? Birbirimizi yiyoruz... Halkın seçtiği sekiz milletvekili hâlâ demir parmaklıklar ardında... Hani egemenlik kayıtsız şartsız milletindi? Seçilmiş atanmışa kul olmazdı? Yerim ben sizi, kurban olurum ileri demokrasinize! ??? Toplumu cepheleştirdiler, dini siyasette araç olarak kullandılar; her Kürt yurttaşımızı son 30 yıldır potansiyel terörist olarak gördüler; SünniAlevi; TürkKürt ayrımcılığı yaptılar... Uğur Mumcu ve Hrant Dink... Böyle cinayetlerde tetikçileri bulmak değil, örgüt bağlantısını ortaya çıkarmaktır mesele. O zaman karanlığın içine saklananlar bulunur... Bugün kötümserliğim üzerinde... İçim sıkılıyor içim... Şunu söyleyerek yazımı noktalıyorum: “Gözlemlerimizde kötümser olmak, bunları değiştirecek iradeyi yitirmediğimiz sürece bizi teslimiyete götürmez... Teslim olmayanlar için çare tükenmez...” Bizimki yasal, savcılarınki suç ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), eski Deniz Feneri savcılarına kovuşturma izni kararını gönderirken bazı bölümlerin üzerini kapatmasının gerekçesini “kişisel verileri korumak” olarak açıkladı. Kendi yaptığının suç olmadığını iddia eden HSYK, savcıların mahkeme kararının (b) bendini kapatmasının ise “şekli olarak evrakta sahtecilik ve görevi kötüye kullanma suçlarının unsurlarını içerdiğini” ileri sürdü. Deniz Feneri soruşturmasından el çektirilen savcılar Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’e kovuşturma kararı izninin örneğini gönderirken bazı bölümlerinin üzerini kapatan HSYK, buna ilişkin haberlere yanıt verirken “tuhaf” bir açıklamaya imza attı. Açıklamasında savcılarla ilgili soruşturma sürecini anlatan HSYK, kendisini şöyle savundu: “HSYK’nin savunma istediği savcılara evrakları gönderirken bazı kısımları kapattığı, bunun da savcıların işleminden farkı olmadığı iddia edilmektedir. İkisinin hiçbir şekilde benzerliği bulunmamaktadır. Zira HSYK belgeleri gönderirken birden fazla suçlanan varsa bunların birbirleriyle ilgili iddiaları görmemesi açısından evraktaki diğer kişilere ilişkin kısmı kapatmakta ve kişisel verileri korumayı hedeflemektedir. Aksinin yapılması sorumluluğu gerektirecektir. Savcıların (mahkeme kararının) (c) bendini kapatmış olması HSYK’nin üçüncü kişilerle ilgili kapatmasına benzemekte, (b) bendinin kapatılması ise reddedilen bir talebin kabul edilmiş gibi işlem görmesine neden olduğu için şekli olarak evrakta sahtecilik ve görevi kötüye kullanma suçlarının unsurlarını içermektedir. Nitekim bu konu, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’nce değerlendirilerek son soruşturmaya geçilmesine karar verilmiştir. Bu karar uyarınca Yargıtay’ın ilgili dairesi yargılamayı yapacak ve maddi hakikat ortaya çıkacaktır.” Kötümserlik ve Teslimiyet... Bazen canım sıkılıyor, içim ürperiyor... Bir yandan Ortadoğu’da yaşananlar... Avrupa’da ekonomik bunalım... Yunanistan’ın iflasın eşiğine gelmesi. Yok andıçmış, ıslak imzaymış, Hakan Fidan olayıymış, yok eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un terör örgütüne sızdığı için tutuklanmasıymış... Bu arada yazılanlar, çizilenler, konuşulanlar... Kimi yargıç, kimi avukat, kimi gazeteci. Neyi tartışıyorlar, neyi savunuyorlar anlamıyorum. Bakıyorum “Fethullah Gülen hareketiyle hükümet arasında çatışma var” diyenler, bir gün sonra “Hayır yok, AKP ileri demokrasiye, askeri vesayetin sonlandırılmasına Fethullah Gülen’in desteğiyle geçti” diye konuşup şöyle diyorlar: “Cemaatle hükümet arasında bir çatışma yok!” Bu arkadaşlar sanırım herkul.com sitesinde yazılanları okumadılar. Neyse, çatışma şimdilik durdu... Başbakan Erdoğan, yumruğunu masaya vurdu... Cemaat böylece geri adım atmak zorunda kaldı. ??? Tam bu sırada bir de baktım ki kıdemli CHP’li Önder Sav bir televizyon ekranında Kemal Kılıçdaroğlu’na bindiriyor... CHP’nin “kurultay partisi” olduğunu söyleyenler haklı. Yüzde 30’ları hedeflemiş bir parti Türkiye’de yaşananları öteleyip iç çekişmelerle uğraşıyor. Gazeteciler yandaş olmuş... Kimi cemaatçi, kimi iktidar yanlısı, kimi askerci... Kimi de polis, savcı, yargıç, istihbaratçı. Her konuda bilgi sahibi... Şike davasını da biliyorlar, Ergenekon’u da, Balyoz’u da, İlker Paşa’nın Hilmi Özkök’le 20032005 yılları arasındaki olası darbe girişimine karşı çıkışını da... Peki, İlker Paşa örgüte nasıl sızmış? Herhalde 1415 yaşında askeri liseye girerken... İlker Paşa’yı Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna bizim Mustafa Balbay’ın getirme olasılığından kuşku duymaya başladım (!). Her neyse! ??? Canım sıkılıyor canım... Teslimiyet, iktidar borazancılığı, istihbarat elemanı gibi sözde gazetecilik yapmak Anayasa Uzlaşma Komisyonu, Süryani cemaati temsilcileri ile Fener Rum Patriği’ni dinledi Bartholomeos Meclis’te ? Fener Rum Patriği Bartholomeos, Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasını ve kendilerine ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmamasını istedi. Süryani temsilcileri ise azınlık statüsü istedi. AYŞE SAYIN ANKARA TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu içinde “azınlık cemaatleri ve sivil toplum örgütleri” ile ilgili alt komisyon dün, önce Mor Gabriel Manastırı Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Kuryakos Ergün’ün başkanlığındaki Süryani cemaati temsilcileri ile Fener Rum Patriği Bartholomeos ve beraberindeki heyetin yeni anayasa konusundaki taleplerini dinledi. Bartholomeos, toplantının kapalı bölümünde, Gökçeada doğumlu olduğunu ve askerliğini 2 yıl Tuzla’da yedek subay olarak yaptığını belirterek, “Bu toplumun bir parçasıyız. Vatandaş olarak görevlerimizi hep yaptık, yapıyoruz. Ancak vatandaşlık haklarından yararlanamıyoruz. 2. sınıf vatandaş muamelesi gördük. Sözgelişi tüm işlemlerimizde Dışişleri Bakanlığı ile muhatap oluyoruz. Biz yabancı değiliz” dedi. Anayasadaki eşitlik ilkesinin teoride kaldığını kaydeden Bartholomeos, özetle şu görüş ve önerileri dile getirdi. Haksızlık: Lozan Antlaşması, “Azınlıklar kendi paralarıyla okul açabilirler” diyor. Ancak 1844’te kurulan Ruhban Okulu 1971’de kapatıldı. Haksız bir icraattır. Ruhban Okulu’nun açılması konusunda hâlâ ümidimizi koruyoruz. Ayrımcılık: Uygulamada hep ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Başbakanlık’ın Mayıs 2010 genelgesini önemsiyorum, eşit muamele yapılmasına yönelik. Aslında bu genelge bile ayrımcılık yapıldığının itirafıdır. Bartholomeos ve beraberindeki heyetin komisyona sunduğu 18 sayfalık öneri metninde, yeni anayasada “Türklük” tanımı komisyon üyelerini de şaşırttı. Metinde, “Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes din, mezhep, dil ve etnik köken gözetilmeksizin Türk’tür. Türklük bütün Türk vatandaşlarının beraberce varlığının ve dayanışmasının ifadesidir” tanımı yer aldı. Süryani cemaati temsilcileri ise 15 sayfalık metinde özetle şu taleplerde bulundular:“Süryanilerin Türkiye’ye geri dönüşleri sağlanmalı ve mülkiyet hakları güvence altına alınmalı. Lozan Antlaşması’nda azınlıklara tanınan haklar Süryanilere de tanımalı. Kendi okullarını kurup kendi dillerinde eğitim verme hakkı Süryanilere de tanınmalı.” Bartholomeos anayasadaki eşitlik ilkesinin sözde kaldığını söyledi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Muhtardan Hakan Şükür’e 70 TL TUNCELİ (Cumhuriyet) Tunceli’nin Pülümür ilçesi Kırkmeşe köyü muhtarı Hıdır Eren, AKP milletvekili Hakan Şükür’ün milletvekilliği dışında özel bir televizyon kanalında spor yorumculuğu yaparak para almasını protesto etmek için, kendi maaşından 70 lirayı PTT aracılığı ile Hakan Şükür’e havale etti. Hıdır Eren, dün sabah PTT Tunceli şubesine giderek, TBMM PTT şubesine Hakan Şükür adına 70 TL havale yaptı. 380 TL maaş aldığını ve bu para ile geçinmeye çalıştığını anlatan Eren “Hakan Şükür milletvekilliği maaşı dışında özel bir televizyon ile anlaşarak aylık 150 bin lira ek para alıyor. Allah’tan soyadı ‘Şükür’, bir de soyadı ‘Şükür’ olmasaydı kim bilir ne olurdu?” diye konuştu. ‘Kindar gençlik özleminde’ CHP MYK’nin ardından açıklama yapan parti sözcüsü Güler, Başbakan’ın AKP’li gençlere yaptığı çağrıdan utanç duyduklarını ve ürktüklerini söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Başbakan’dan biz, dindar gençlik sözünden sonra kindar gençlik özlemi içinde olduğunu duyduk” diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Birgül Ayman Güler , “Mustafa Kemal Atatürk ’ün Gençliğe Hitabesi’ni yasaklamanın ardında başka bir düşünce varmış. Necip Fazıl Kısakürek’in Gençliğe Hitabesi varmış” diye konuştu. CHP Merkez Yönetim Kurulu toplantısından sonra açıklamalarda bulunan Güler, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile MİT Yasası’nın Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesinin toplantıda değerlendirildiğini belirtti. Güler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hafta sonu partisinin gençlik kollarınca düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmaya da değinerek şunları kaydetti: ile asla sindirilemez sözler olarak karşıladık. O sözler Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Gençliğe Hitabe’ adlı yazısından... Hemen söylediği o cümlenin ardında başka bir cümle var. Şöyle bir görev veriyor: ‘Halka değil Hakk’a inanan. Meclis’inin duvarında hâkimiyet hakkındır düsturuna hasret çeken. Gerçek adaleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakk’a kölelikte bilen bir gençlik.’ Bu referans Başbakan’ın dinci bir devlet özlemi içinde olduğunun kanıtıdır. Biz bir başbakanın insanları kin besletmeye teşvik etmesinden utanç duyuyoruz ve bu sözlerin gereğini yapmalarına hiçbir zaman izin vermeyeceğimizi ilan ediyoruz.” BARZANİ, 3 YILDIR PLANLANAN TOPLANTIYI GÜNDEME GETİRDİ zin vermeyeceğiz’ “Orada; kininin, kalbinin davacısı ol diyor. Başbakan’dan biz dindar gençlik sözünden sonra kindar gençlik özlemi içinde olduğunu duyduk. Başbakan’ın kendi gençliğine verdiği bu görevden ürktük. Başbakan’ın toplumu birbirine düşürme ve en önemlisi de kendini takip eden gençliği, kendini takip etmeyen gençliğin üzerine saldırtma sözlerini büyük endişe ‘İ ‘Kürt konferansı için PKK silah bırakmalı’ Haber Merkezi Kuzey Irak’ın Erbil kentinde düzenlenen Mahabat Kürt Cumhuriyeti Anma Konferansı’nda konuşan Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, 3 yıldır yapılması planlanan ancak bir türlü gerçekleştirilemeyen Kürt Ulusal Konferansı’nı gündeme getirdi. Yönetime yakın Peyamder adlı internet sitesinde yer alan habere göre Barzani, “Eğer PKK’nin iyi niyet gösterip savaşı durdurarak barış için siyaset yapma ihtimali varsa, bu yıl Kürdistan Ulusal Konferansı yapılabilir. Bu konferansta, Kürtler dünyaya ve komşu devletlere çalışmalarını siyaset ve diyalog üzerine kurduklarını söyleyecek ve PKK de silahlı mücadeleyi bırakacak” dedi. Toplantıda BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürtçenin Kurmanci lehçesini iyi konuşamadığını, anadilinin Zazaca olduğunu belirterek ilk kez hazırladığı metinden Kürtçe konuştu. Demirtaş, “Bir an önce ulusal konferans yapılmalı ve bir daha ertelenmemelidir. Bu bizim birliğimiz için hayati önemdedir ” dedi. BDP’li milletvekilleri, Irmak ve Sarıyıldız’a destek amacıyla iki günlük açlık grevi eylemi yapıyor ‘AKP siyasi soykırım yapıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP ve blok milletvekilleri, Abdullah Öcalan’a tecrit uygulaması ve KCK operasyonlarını protesto etmek için cezaevinde “süresiz” açlık grevi başlatan Şırnak milletvekilleri Selma Irmak ve Faysal Sarıyıldız’a destek vermek için 2 günlük açlık grevi başlattı. BDP Genel Merkezi’nde dün saat 10.00 itibarıyla açlık grevi başlatan milletvekilleri üzerlerine “Çözüm müzakerede”, “Çözüm diyalogda” yazılı “grev önlüğü” giyerken açlık grevinin yapıldığı salona da “Savaş değil müzakere, tecrit değil özgürlük” pankartı asıldı. Eyleme, Ankara’da bulunan milletvekillerinden BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, İdris Baluken, Halil Aksoy, Altan Tan, Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü, Esat Canan, Erol Dora, Adil Kurt, Demir Çelik, Hüsamettin Zenderlioğlu katıldı. Eylem bu akşam saat 18.00’de sona erecek. Kışanak, bugün Türkiye’de milletvekilleri, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve öğrencilerin hükümetin yürüttüğü “siyasi soykırım operasyonları” nedeniyle cezaevinde olduğunu kaydetti kaydetti. ROBOSKİ’YE ADALET PLATFORMU KAMPANYA BAŞLATTI YARGITAY: KCK SİLAHLI ÖRGÜT VAN (AA) Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Fırat Ertunç’un terör örgütü üyesi olmak suçundan 7 yıl 11 ay hapis cezasına çarptırıldığı kararı onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, KCK’yi silahlı terör örgütü olarak değerlendirdi. Yargıtay ilamında, KCK sözleşmesinde, PKK’nin stratejisini benimsediği belirtildi. Kararda, “KCK’nin, PKK ile bağlantısı açıklanan amaç ve stratejisi, hiyerarşik yapısı, üye sayısı, sahip olduğu silahlı ve zorlayıcı gücü itibarıyla devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden cebren ayırmaya yönelik amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli silahlı terör örgütü niteliğinde bulunduğu sonucuna varılmıştır” denildi. Uludere’de ölenlerden Ankara’ya mektup var Dİ YARB AK IR/İS T ANB UL (Cumhuriyet) Diyarbakır’da İHD, MazlumDer, Eşit Haklar İzleme Derneği ve Başkent Kadın Platformu, “Roboski’ye (Ortasu) Adalet Platformu” oluşturuldu. “Sınırlara inat adalet” adıyla da bir kampanya başlatan platform bombardımanda yaşamını yitiren 34 köylüden, her gün bir kişinin yaşamöyküsü ve duygularını ifade eden mektubu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, adalet ve içişleri bakanlıkları ile Genelkurmay Başkanlığı’na gönderecek. Uludere’de yaşamını yitiren Servet Encü adına hazırlanan ilk mektupta “Kaç parçaya savrulduğumu kimse bilmeyecek. Benim kaç parça olduğumu bilmedikleri gibi” denildi. Roboski’ye Adalet Platformu üyeleri İstanbul’da ise Galatasaray Lisesi önünde toplanarak Uludere katliamı sorumlularının bulunmasını istedi. BDP’li vekiler, dün sabah BDP Genel Merkezi’nde açlık grevine başladı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle