15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ARALIK 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ 13 Personel çıkararak maliyet düşürmenin modası geçti CIPS Türkiye Yöneticisi Faruk Demir, daralan küresel ekonomide kârlılığı artırmanın en iyi yolunun doğru ve etik satın almadan geçtiğini söylüyor ÖZLEM YÜZAK Kamu hastanelerini CEO’lar yönetecek ‘Hastaneler SİBEL BAHÇETEPE ticari işletme Ülkemizdeki 740 kamu hastanesi, 87 birliğe bağlı CEO tarafından yönetilecek. Birer ticari işletme haline gelecek olan hastanelerde, hekimler ve sağlık personeli daha güvencesiz koşullarda ve daha çok çalıştırılacak. Nitelikli sağlık hizmeti verilemeyecek. Yurttaş, daha iyi hizmet alabilmek için para ödeyecek, ayrıca “tamamlayıcı sağlık sigortaları” yaptırmak zorunda kalacak. Türk Tabipleri Birliği (TTB), “Baştan beri savunduğumuz ‘AKP sağlığı ticarileştiriyor’ söylemimiz böylece gerçekleşti” diyerek kamu hastane birliklerine tepki gösterdi. Bu yıl çıkan 663 sayılı KHK gereği ülkemizdeki kamu hastanelerinin her biri bir kamu hastane birliğine bağlandı ve 81 ilde 87 kamu hastane birliği oluşturuldu. Nüfusu 750 binden daha az olan yerlerdeki üniversite hastaneleri de birliklere dahil oldu. Hastaneleri artık başhekimler değil CEO’lar yani genel sekreterler yönetecek. haline gelecek’ Eğer bir işletmenin, ister özel sektör olsun ister kamu, ister kâr amacı gütsün ister gütmesin, her 100 TL’lik cirosunun 6570 lirası satın alma faaliyetinden geliyorsa; eğer Türkiye de dahil dünyanın hemen her yerinde satın alma en şaibeli alanlardan biri ise... Üstelik satın almacılık tam olarak bir meslek olarak bile algılanamıyorsa, işin eğitim yanı eksikse... Üstelik doğru ve şeffaf bir satın alma faaliyeti şirketlerin rekabet gücü ve maliyetlerin kontrolü açısından yaşamsal önem taşıyorsa, büyük resmin parçalarından birinde ciddi bir sorun var demektir... Faruk Demir, “Dünyanın en büyük satın alma enstitüsünün (CIPS) Türkiye temsilciliğini kuruyorum” deyince konu bir anda ilgimi çekti. Demir devam etti: “Satın alma ister özel şirket olsun ister kamu, ister kâr amacı gütsün ister gütmesin, kurumların en temel fonksiyonlarından biri. İstisnasız her yerde satın almadan sorumlu birileri mutlaka vardır. Buna karşın bir türlü meslek haline gelemedi. Üstüne üstlük çoğu zaman şaibeli bile görüldü. Amacım Türkiye’de bu alanın bir meslek olarak algılanmasını sağlamak, belirlenmiş etik kodları buraya da yerleştirmek.” Demir’i dinlerken doğal olarak kamu ihalelerindeki yolsuzluklardan başlayarak ayyuka çıkan bunca rüşvet olayları, kişisel çıkarların daima ön plana geçmesi gibi, yaşadığımız olaylar geldi aklıma. Demir çokuluslu bir şirketin uzun yıllar boyu satın alma direktörü olarak hem Türkiye’de hem de dünyanın birçok yerinde çalışan bir kişi. 2 yıl önce profesyonel yaşamında farklı bir kulvara geçmeye karar verdi ve 10 ay önce CIPS’nin Türkiye ayağını kurdu. Geçen günlerde Demir ve CIPS’nin global genişlemeden sorumlu müdürü Will Beattie ile bir araya geldik. PORTRE CIPS Türkiye Direktörü Faruk Demir 1963 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra 1987 yılında Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 19881992 yılları arasında Doğuş İnşaat’ta çalıştı. 1992 yılında İngiliz petrol şirketi BP’de çalışmaya başladı. Mühendislik departmanı müdür yardımcılığı, ülke müşteri duyarlılığı müdürlüğü gibi görevlerin ardından önce Belçika, ardından İngiltere’de çeşitli üst düzey posizyonlarda görev yaptı. 2006 yılında Türkiye’ye döndükten sonra yine BP’nin madeni yağlar küresel endirekt satınalma müdürü olarak çalıştı. 2012 yılı başından beri CIPS’nin Türkiye yöneticisi. yanışması ve bilgi paylaşılması yönünden büyük bir açık olduğunu biliyordum. Satın almanın bir okulu yok Satın alma bir meslek midir? Bir okulu var mı? Satın alma uzun yıllar bir meslek olarak algılanmadı. Bir şirketin rutin işlerinden biri olarak görüldü. Ama olmalı. Çünkü satın alma kurumların şirketlerin temel fonksiyonu. Her işletme mutlaka satın alma yapar. Her 100 TL’lik cironun 6570 lirasının kesinlikle satın almadan kaynaklandığı düşünüldüğünde, önemi daha iyi anlaşılır. Türkiye’de bir okulu yok! Bu geniş ve yaygın iş potansiyeline karşılık satın almanın bir okulu yok! Yaptığımız araştırmalarda, ne meslek liselerinde, ne yüksekokullarda ne de üniversitelerde satın alma mesleğine yönelik bir bölüm ile karşılaştık... Ancak CIPS diploması almak için İngiltere’de insanlar yarışıyor. Daralan ekonomide dünyada şirketler satın almadan katma değer yaratmaya çalışıyorlar. Satışların durağan olduğu bu ekonomik düzende kârlılığı artırmanın tek yolu iyi satın almadan gecer. Personel çıkarmadan daha doğru ve daha kolaydır. Biraz zaman alır. Bu nedenle şirketler satın almacılarına yatırım yapmak zorundadırlar. Aksi takdirde rekabet edemezler. Personel çıkararak maliyet düşürmenin modası geçti. ? üme düşen yönetim görevden alınacak A, B, C, D, E diye sınıflara ayrılan hastanelerde, küme düşen hastane yönetimi görevden alınacak. Merkezi Ankara’da olan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı, genel sekreterle doğrudan, başkanlar, hastane yöneticileri, başhekim ve müdürlerle genel sekreterin teklifi üzerine sözleşme yapacak. Genel sekreterin başarısızlık nedeniyle değişmesi halinde, başkanların ve hastane yöneticilerinin sözleşmeleri de kendiliğinden sona erecek. TTB Danışma Kurulu üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen, “Bakanlık, daha önce aile hekimliği sistemi ile birinci basamaktaki sağlık hizmet sunumundan fiilen çekilmişti. Kamu hastane birlikleri ile 2 ve 3. basamakta da sağlık hizmetlerinden doğrudan çekilmiş oluyor” dedi. Demirdizen, hastanelerin birer işletme haline getirildiğini, her birliğin 2 Kasım itibarıyla vergi dairesine giderek vergi numarası almasının da bunun en somut örneği olduğunu söyledi. Türkiye’deki 500’e yakın özel sağlık işletmesinin yanına 87 kamu işletmesinin de getirildiğini anımsatan Demirdizen, her bir CEO’nun yönetiminde 810 hastane olduğunu, ilk planda da 11 bine yakın sözleşmeli statüde personel atandığını, ayrıca birliklere bağlı hastanelerin işletme faaliyetlerinden sorumlu olan CEO’ların yasal olarak sağlık personeli olma şartının aranmadığını anlattı. “Önümüzdeki yıllarda, sağlıkla ilgisi olmayan, imam hatip mezunu ve çeşitli kurumlarda yöneticilik yapmış kişiler birlik yönetimlerinin başına getirilebilir” diyen Demirdizen, Kamu Hastane Birlikleri ile hekimler ve yurttaşların yaşayacağı sıkıntıları şöyle özetledi: ? Rekabet artacak, nitelik bozulacak. ? Nüfusu 750 binden fazla olan ve birliklere dahil olmayan üniversite hastaneleri, rekabet ortamından bir süre sonra etkilenecek ve birliklere dahil olmak zorunda kalacak. ? Hekim ve diğer personel sözleşmeli olacak. Uzun çalışma saatleri, güvencesiz çalışma ortamı gelecek, sağlık personelinin ücretleri gerileyecek, taşeronlaştırma artacak. ? Sağlıkta şiddet artacak. ? Giderek pahalılaşan sağlık hizmetine ulaşmak için yurttaş daha çok para ödeyecek. Tamamlayıcı sigortalar gündeme gelecek. ? 5 ayrı sınıfa ayrılan kamu hastaneleri, yurttaşlar arasında eşitsizliğe neden olacak. ? Yurttaş, katkı payı vermemek için direkt eczacıdan ilaç alma yolunu seçecek. ? Uygulama zayıf olanların yutulmasına ve ciddi kaynak israfına yol açacak. K Amacımız kariyer yapmayı hedefleyen kişileri bulmak Şöyle kabaca bir hesap yaptığımızda Türkiye’de satın alma alanında çalışan kaç kişi var sizce? Türkiye’nin en büyük 500 şirketinde ortalama 20 ile 120 arasında satın alma personeli çalışmakta. Yine Türkiye’de ortalama 30 bin orta ölçekli işletme bulunuyor ve bu işletmelerde ortalama 3 ile 8 arasında satınalma personeli çalışıyor. Üçüncü olarak KOBİ’ler; Türkiye’de yaklaşık 1 milyon 100 bin KOBİ bulunmakta ve her KOBİ’de genelde 1 tane satınalma personeli çalışmaktadır. Ancak burada dikkat çekmek istediğim bir husus var. Toplam kaç satın almacı olduğunu hesaplamak hayli zor. Çünkü çoğu şirkette satın alma faaliyeti satın almacılar tarafından yönetilmiyor hâlâ. Bizim hedefimiz satın almacılığı kendisine meslek olarak seçen ve bu alanda kariyer yapmayı hedefleyen kişileri bulmaktır. Mesela Apple CEO, su Steve Jobb öldükten sonra, yerine Apple satın alma ve tedarik zinciri direktörü geçti. Bu pek görülen bir şey değildir. Satın almacılar için iyi bir örnek oldu ve mesleğe yönelim arttı. Yani satın almacı olarak bir şirketin en tepesine gelmek mümkün. İşte CIPS bu tip şeylerin çoğalması yönünde birçok aktivite yapıyor. Vakıf gibi çalışıyor Önce CIPS’den başlayalım isterseniz... Açılımı nedir? Ne yapıyor bu kuruluş? CIPS (Chartered Institute Purchasing and Supply) kâr amacı gütmeyen bir kuruluş. Vakıf gibi çalışıyor. CIPS’nin esas amacı satın alma mesleğinin profilini yükseltmek. Bu amaçla eğitim programları düzenliyor, sertifikalar veriyor, konferanslar ve toplantılar düzenliyor. CIPS bundan 80 yıl önce İngiltere’de kuruldu. Şu anda 150 ülkede faaliyet gösteriyor. 65 bin üyesi var. Aslında burada anahtar kelime etik. Dünyanın her yerinde o kadar çok yolsuzluk var ki... Satın alma birimleri aslında ister özel sektör olsun ister kamu kurumları, ister kâr amacı gütsün ister gütmesin, kuruluşların en temel fonksiyonlarından biri. Hem dürüst, şeffaf, hesap verilebilir bir ticari faaliyetin gerçekleştirilmesi hem de rekabette girdi maliyetlerinin düşürülmesi açısından son derece önemli. Buradan yola çıkılarak kuruldu. Dara ‘Yurttaş çok sıkıntı yaşayacak’ CIPS Türkiye Yöneticisi Faruk Demir (sağda) ve CIPS’nin Global Genişlemeden Sorumlu Müdürü Will Beattie. lan ekonomide dünyada şirketler satın almadan katma değer yaratmaya çalışıyorlar. Satışların durağan olduğu bu ekonomik düzende kârlılığı artırmanın tek yolu iyi satın almadan geçer. Personel çıkarmadan daha doğru ve daha kolaydır. Biraz zaman alır. Bu nedenle şirketler satın almacılarına yatırım yapmak zorundadırlar. Aksi takdirde rekabet edemezler. Personel çıkararak maliyet düşürmenin modası geçti. Peki, siz CIPS’nin Türkiye ayağını kurmaya nasıl karar verdiniz? Uzun yıllar uluslararası bir şirkette çalıştıktan sonra farklı bir şey yapmak istedim. Benzer bir kurumsal deneyim bana fazla bir şey katmayacaktı. CIPS’yi İngiltere’deki deneyimimden tanıyordum. Eğitimlerine ve seminerlerine katılmıştım. Kendileriyle temasa geçtim. Onlar da ilgi gösterdiler ve birlikteliğimiz başladı. Türkiye’de bu alanda özellikle satın alma eğitimleri, satın alma meslek daSiz CIPS olarak neler yapmaya başladınız Türkiye’de? CIPS olarak Türkiye’de belli başlı şirketlerle görüştük. Genelde çok olumlu mesajlar aldık. Bu da bizim motivasyonumuzu artırdı. Bazı şirketlerle satın alma akademisi altında uzun vadeli projeler başlattık. Büyük gruplarla eğitim çalışmalarımız oldu. Bu tip projeler artarak devam edecektir. Öte yandan satın alma diploması için üniversitelerle görüştük. Olumlu cevaplar aldık. Şirketler duyarlı olmak zorunda Şirketler ve kurumlar açısından böyle bir eğitimin önemi ne sizce? Bunu 4 ana başlıkta toplayabiliriz. Öncelikle etik kodların oluşturuyor olması son derece önemli. Büyük şirketler artık kendi içlerinde oluşturuyorlar bu kodları; bunun yayılması, genelleşmesi gerek. Bir diğer önemli unsur maliyetlerin düşürülmesi. Bizim eğitimlerimiz kapsamında satın alma faaliyetlerinde maliyetleri azaltmaya yönelik stratejiler de bulunuyor. Bir diğer ana başlık çevreci, yeşil satın alma. Dünyanın karşı karşıya kaldığı küresel ısınma tehdidi şirketleri bu konuda duyarlı olmaya yöneltiyor. Bunun yanı sıra çocuk işçi çalıştırmama, yerel ekonomiye katkı, tedarikçi eğitimi gibi, kurumsal sosyal sorumluluğun olmazsa olmazları var. Küresel rekabet, ulus Faruk Demir TTB’den protesto ? CIPS’nin esas amacı satın alma mesleğinin profilini yükseltmek. Meslek haline sokmak. İşin ehli, bilgili kişilerin yetişmesini sağlamak. Mevcut satın almacıları dünya standartlarında bilgili hale getirmeye çalışmak da hedefleri arasında… öngören planları mevcut değildi. Gelecek hedefleriniz nedir? Yakın zamanda bir konferans düzenlemeyi düşünüyoruz. Kamu ve özel sektördeki satın almacıları davet edeceğiz. Eğitim programları devam edecektir. CIPS üye sayımızı artırmak istiyoruz. Büyük bir network kurmayı hedefliyoruz. Satın alma alanında dergi ve kitap çıkaracağız. ‘SABİM artık devreden çık’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Tabipleri Birliği üyesi hekimler, Sağlık Bakanlığı’nın şikâyet hattı “SABİM ALO 184”ü arayıp Samatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil tıp asistanı Melike Erdem’in ALO 184 üzerinden yapılan bir şikâyetle ilgili savunmasını verdikten sonra intihar etmesini “Yetti artık, çık devreden” diyerek protesto edecek. TTB, yarın tüm yurtta Sağlık Bakanlığı’nın şikâyet hattı SABİM ALO 184’ü arayacak. TTB’nin açıklamasında, Bakanlık Erdem’in intiharına neden olan bir soruşturma bulunmadığı açıklamasının gerçeği yansıtmadığı belirtilerek “SABİM şikâyeti belgeli olarak elimizde” denildi. lararası kurallar doğrultusunda iş yapmak, özel sektörü, şirketleri etik davranış biçimleri konusunda çok daha dikkatli olmaya yöneltiyor. Bir de satın alma portföyünde riskin düşürülmesi gibi unsurlar var ki bu da şirketler açısından son derece önemli. Örneğin Japonya’da geçen yıl depremin ardından tsunami oldu, Toyota ve Honda’da bütün işler durdu. Çünkü tedarikçilerinin dağılımını, bu tür riskleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle