16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ARALIK 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ Borçlu ülkeler verilen kredilerle ayakta tutulmaya çalışılırken işsiz kuyrukları uzuyor 11 İşsizlik çözülmeden kriz bitmeyecek yonda kalmaya devam ettikçe düzelmeyecek. Anayasaya Yazılsa Ne Yazar?.. Bilindiği gibi Başbakan’ın yeni anayasanın hazırlanması için Meclis’e tanıdığı süre yıl sonunda sona eriyor. Sürenin daralmasına koşut olarak kamuoyu oluşturma girişimleri birbirini izliyor. Bu bağlamda yapılan anketlere geçen hafta bir yenisi eklendi. Topu topu 2 bin 699 kişi olan katılımcıların yüzde 82’si Atatürk ilke ve devrimleri ve Atatürk milliyetçiliği ile ilgili düzenlemenin yeni anayasada da yer almasını istiyor. Buna yakın bir büyük çoğunluk da cemaat kültürünü doğal karşıladığı gibi yüzde 72 oranında bir bölümü de kamu hizmeti veren kadın görevlilerin, örneğin öğretmen ve hâkimlerin türban giymesine sıcak bakıyor. Bu tür araştırmaların sonuçları AKP’nin doğrudan ya da dolaylı savunucusu olan yazar ve yorumcular tarafından allanıp pullanıyor; dinselleşme anlamında toplumun daha fazla muhafazakârlaşması tehlikesi yok anlayışı sürekli olarak kamuoyuna şırınga ediliyor. ??? Ancak ortada başka gerçekler var. Kamuoyu araştırmalarının ne ölçüde güvenilir olduğu genel olarak tartışmalıdır. Ayrıca, son bir yıl içinde yapılan araştırmalarda görüşlerine başvurulanlar kuşkusuz, Başbakan’ın en somut anlatımıyla dindar nesiller yetiştirmeyi amaçlayan eğitimdeki ünlü 4+4+4 düzenlemesinin sonrasında toplumun neler yaşayacağını doğal olarak şimdiden algılayamaz; üniversitelerde, diğer bilim kurumlarında ve devlet bürokrasisinde dinselleşme sonucu yaşananları ve bunların gelecek yıllardaki olası sonuçlarını da öngöremez. Son yıllarda Cumhuriyetin değerlerini savunan öğrenci, öğretim üyesi, basınyayın çalışanı, sanatçı ve devlet memurlarının ve giderek kimi işadamlarının uğradıkları sistemli baskı ve haksızlıklar; karşılaştıkları hukuksuzluklar ve yargılamalar sonucu yaratılan ortamın açtığı kalıcı toplumsal yaralar da araştırmaya katılanlar tarafından tam olarak algılanmamış olabilir. Anlaşılan, bunları ve insanlık anıtı heykelinin ucube sayılarak yok edilişinden İstanbul’da cami yapım yeri seçimine, oradan müzik, tiyatro ve TV dizilerine uzanan baskıcı uygulamaların toplum üzerindeki şimdiki ve sonraki etkilerini ölçmek için bilinen istatistik yöntemleri yeterli olmuyor! Oysa, asıl bunların ölçülmesi gerekiyor! ??? Bunlar kadar önemli bir nokta daha var, anayasaya yazmak yetmiyor. Bugünkü koşullarda Cumhuriyetin kimi değerlerinin, örneğin laiklik ilkesinin anayasada yer alması uygulamada ne kadar işlevseldir? Bunun kusursuz örneklerinden biri kıyılarla ilgili yürürlükteki anayasa hükümleridir. Anayasanın Kıyılardan Yararlanma başlıklı 43. maddesi, “Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir” diyor. İster Hopa’dan Hatay’a deniz kıyılarını alın, isterseniz göl ve akarsu kıyılarını ve onları çevreleyen sahil şeritlerini, buraların kullanımında anayasa hükümlerinin devletin gözü önünde; devlet görevlilerinin ya çaresiz bakışları ya da çıkar alkışları arasında nasıl hiçe sayıldığını çok kolay saptarsınız. ??? Cumhuriyetin değerlerine toplumun bilinçsiz bakmasını sağlamak için kamuoyu oluşturan çevrelerce her türlü çaba harcanıyor; araştırmalar, yazılar ve yorumlar yapılıyor, siyasetin AKP dışında kalan kesimi de bu değerleri yeterince sahiplenmiyorsa, bu konuda anayasaya ne yazarsanız yazın çok da fark etmez; yalnızca toplumu ilkelleştirme sürecine yaptığınız katkının kaydını düşmüş olursunuz! Ekonomi Servisi Yunanistan’a destek konusunda varılan anlaşma AB liderThe Economist dergisinde lerini rahatlatsa da krizin tamamen sona eryayımlanan bir analize göre mesi için rekor düzeyAvrupa genelindeki işsizlik deki işsizlik oranlarının oranları Avro bölgesi resesyonda düşmesi gerekiyor. The Economist dergisi, kalmaya devam Yunanistan konusunda vaettikçe rılan anlaşmanın ve kıta gedüzelmeyecek. nelindeki ülkelere verilen destek sözlerinin etkisiyle kötümserliğin dağıldığına dikkat çekerek krizin tamamen sona ermesi için kıtanın çevre ekonomilerindeki işsizlik oranlarının sürdürülebilir bir seviyeye indirilmesi gerektiğini belirtti. Dergide yayımlanan bir analize göre, Avrupa genelindeki işsizlik oranları Avro bölgesi reses Rekor üstüne rekor Borç krizini bir türlü aşamayan ve kemer sıkma tedbirlerinin de etkisiyle 2008’den bu yana ikinci kez resesyona giren Avro bölgesinde işsizlik rekor üstüne rekor kırıyor. Yunanistan’ın verilen yardımlarla ayakta tutulmaya çalışılmasına rağmen ülkedeki işsizlik oranı yüzde 25, gençler arasındaki işsizlik oranı ise yüzde 57. Ülke rekor işsizlik oranında yalnız değil. İspanya’da da işsizlik yüzde 26’nın üzerinde. Ülkede her dört kişiden biri işsiz. Avrupa’da resmi olarak yardım talep eden İtalya’da işsizlik yüzde 11 seviyesinde. Kıtada Portekiz, Belçika ve hatta Avrupa’nın en büyük ikinci ekonomisi Fransa’da da işsizlik rakamları oldukça yüksek. Diğer yandan Avrupa Merkez Bankası (AMD) Baş kanı Mario Draghi Avro bölgesinin 2013’ün ikinci yarısına kadar ekonomik durgunluk içinde olacağını belirtti. OECD’den yayımlanan bir raporda da İspanya’nın 2014 sonuna kadar krizden çıkamayacağı belirtilmişti. AB’ye not darbesi Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, AB’nin krizle mücadele amacıyla kurduğu kurtarma fonunun kredi notunu düşürdü. Moody’s, Avrupa İstikrar Mekanizması’nın kredi notunu AAA’dan AA1’e çekerken not görünümünü de negatife çevirdi. Bu kredi notunun daha da düşürülebileceği anlamına geliyor. Kuruluş karara gerekçe olarak, Avrupa İstikrar Mekanizması’na en fazla katkı sağlayan ülkelerden Fransa’nın ekonomik sorunlarını gösterdi. Kapalı kapılar ardında nükleer işbirliği Ekonomi Servisi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye ve Rusya’nın stratejik işbirliğine en büyük katkıyı nükleer santral işbirliğinin sağlayacağını belirterek, “Türkiye ve Rusya ilişkilerini olumlu manada etkileyecek nükleer santral projesinin gerçekleştirilmesi için kolKristalİş ları sıvadık” dedi. İstanbul ŞuYıldız, nükleer enerji şirketi Rosatom besi’nden yaGenel Müdürü Sergey Kiriyenko ile pılan açıklamabasına kapalı gerçekleştirdiği ikili da, Şişecam yögörüşmeden sonra yaptığı kısa açıknetiminin, Analamada, Türkiye’deki yerli sermayeyi dolu Cam Sanatahrik edecek bir yatırımdan, nükleyi Topkapı Fabrikası’nı kapatma karaer santraldan bahsettiklerini anlatarı aldığı, bu kararla 572 çalışanın işsiz rak, ikili görüşmede, anlaşmada ne kalacağı iddia edildi. Açıklamada, Şitür kolaylıklar sağlanabileceğinin şecam’ın en eski fabrikalarından olan konuşulduğunu söyledi. Yıldız, iki Anadolu Cam Sanayi Topkapı Fabrikaülkenin ilişkilerini olumlu manada sı’nın, 31 Aralık itibarıyla kapatılacağı belirtildi. Açıklamada, “Kapatma karaetkileyecek projenin gerçekleştirilrıyla 440’ı sendikamız üyesi, 572 çalımesi için kolları sıvadıklarını anlattı. şan işsiz kalacak. Topkapı 2013’te cari açıktaki iyileşme duracak Ekonomi Servisi Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), 2013’te Türkiye ekonomisindeki büyümenin yüzde 4, işsizliğin de yüzde 9’un biraz üzerinde olacağı tahmininde bulundu. TEPAV Finans Enstitüsü’nün “Ekonomide Durum” raporunun üçüncü saFabrikası yısı çıktı. Raporda, büyüme oranının işçileri ve yılın ilk üç çeyreğinde potansiyelin Kristalİş belirgin biçimde altında kaldığı, Sendikası üçüncü çeyrekteki büyüme oranının, olarak bize ilk yarıdakinden çok farklı olmasa dayatılan bu da büyük ihtimalle ilk dokuz ayın kararı tanımıen düşüğü olacağı vurgulandı. Rayoruz. İşimize, ekmeğimize, geleceğiporda 2013’te enflasyonun yüzde mize sahip çıkacağız. Şişecam yöneti6’nın altında gerçekleşeceği, ihcilerine sesleniyoruz. Başta yeni üretiracat performansında sınırlı bir iyime geçecek Eskişehir fabrikası olmak leşme gerçekleşeceği tahmininde üzere Şişecam’a ait fabrikalarda işimibulunulurken, cari işlemler açıze devam etmek istiyoruz. Sizleri, işçilerin işlerini ve geleceklerini koruyan ğındaki iyileşmenin 2013’te dubir çözüm için görüşmeye davet ediyoracağı ifade edildi. ruz” denildi. Anadolu Cam Topkapı Fabrikası kapanıyor Mısır’da 15 Aralık’ta referanduma sunulacak yeni anayasa taslağı Mısır’ı bir teokratik rejimin eşiğine getirdi. Mısır’da Mübarek rejimi, toplumsal bir ayaklanmayla devrildikten sonra siyasal İslamla (Müslüman Kardeşler ve Selefiler) seküler eğilimli siyasi akımlar arasında bir kutuplaşma başlamıştı. Mübarek rejiminden kalan ordunun da desteğiyle hızla gündeme getirilen genel seçimlere, Müslüman Kardeşler dışındaki siyasi akımlar yeterince örgütlenmeye fırsat bulamadan katıldılar. Böylece yeni Meclis’te iskemlelerin yüzde 70’i siyasal İslamın elinde kaldı. Siyasal İslamın dışındaki akımlar devlet başkanlığı seçimlerinde daha başarılı oldular. Devlet başkanlığı seçimlerini Müslüman Kardeşler örgütünün adayı Mursi, ancak Yüzde 51.7 ile kazanabildi. Önceki hafta Devlet Başkanı Mursi, kendine olağanüstü yetkiler tanıyan bir kararı açıkladıktan ve Hıristiyanların, kadın örgütlerinin, seküler partilerin temsilcileri protesto ederek istifa etmiş olduklarından MK ve Selefi akımların elinde kalan anayasa komisyonunun, açıkça dinci nitelikte bir anayasa taslağını alelacele kabul etmesinden sonra bu kutuplaşma sokaklara taşarak sertleşmeye başladı; Tahrir Meydanı yeniden işgal edildi. Siyasi iktidarın ve başbakanın giderek otoriter eğilimler sergilemeye başladığı, düne kadar Başbakan’ı destekleyenlerin “muhteşem tehlike”den söz etmeye başladıkları şu günlerde, ülkemizde de gündeme yeni bir anayasa ve bir başkanlık sistemi tartışması gelmiş bulunuyor. Bu koşullarda Mısır’da yaşanan süreç bizim için de önemli uyarı sinyalleri taşıyor. kapanıyor Eleştiri kapıları Bizi de ilgilendiriyor... Mısır’da yoğunlaşan tartışmalarda, 232 maddelik yeni anayasa taslağında öncelikle şu sekiz noktaya dikkat çekiliyor. 1) Yasalar İslami yasal ilkelere dayandırılacak. 2) İslami yasal ilkeler söz konusu olduğunda din konusunda otorite El Ehzer Üniversitesi son söze sahip olacak. 3) Yeni anayasa taslağında Mısır ailesinin gerçek doğası (bunun ne olduğu belirtilmeden) savunulacak deniyor. 4) Kadın erkek eşitliği üzerine bir madde olmamasına karşılık kadının aile dışındaki görevleriyle ailevi görevleri arasında bir denge kurması gerektiği vurgulanıyor. Erkekler için benzer bir saptama anayasa taslağında yer almıyor. 5) Anayasa, Peygambere, Tanrı’nın habercilerine, bireylere hakaret etmeyi (bu hakaretin ne anlama geldiğini saptamadan) yasaklıyor. 6) Anayasada köleciliği yasaklayan, uluslararası anlaşmalara uyulması koşulunu getiren bir madde yok. 7) Buna karşılık orduya zarar veren (yine belirsiz bir kavram) konularda, yeni anayasa taslağı sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasına izin veriyor. 8) Devletin bilimi ve sanatı teşvik edeceği vurgulanıyor. Birçok yorumcu, bu maddelerin kadın haklarını, insan haklarını korumayı, şeriata dayalı teokratik bir hukuk sisteminin şekillenmesini önlemeyi çok zorlaştıracağını savunuyorlar. Mısır İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden Heba Mora Bir Teokrasinin Eşiğinde Mısır yasa taslağını kabul etti ve 15 Aralık’ta referanduma sunacağını açıkladı. Kahire Üniversitesi’nden Hukuk Profesörü Muhammed Nur Farah’a göre referandumda siyasal İslam, güçlü örgütlenme olanaklarına dayanarak toplumun geniş kesimini, özellikle yoksulları, “İyi bir Müslüman ol, anayasaya evet de, gâvurlara karşı tavır al” sloganıyla harekete geçirecek (The Economist 01/12). uhalefet ve diğer kaygılananlar Tahrir Meydanı yine dolup taşıyor. Ancak bu kez iktidarı, Müslüman Kardeşler’in liderliğindeki siyasal İslam temsil ediyor. Muhalefetse, esas olarak “Devrimci” atılım başlarken diktatörlüğe karşı demokrasi talebiyle meydana dolan güçlerden oluşuyor. Muhalefet, bir gözlemcinin işaret ettiği gibi “durmadan birlik olmanın önemini vurgulayan, ama kendi vaazını kendisi dinlemeyen liderlerden”, önemli şahsiyetlerden oluşan liberal, sosyal demokrat, hatta sosyalist grup ve partilerin çok parçalı karmaşık bir toplamı. Devrimci atılım başladığında Müslüman Kardeşler meydanda yoktu, özellikle orduya karşı gösterilere katılmamaya dikkat ediyorlardı. Şimdi orduyla anlaşarak aldıkları iktidarı Tahrir Meydanı’na karşı korumaya çalışıyorlar. Alawsat’ta yer alan bir yorum, “Mursi’nin vaatlerine inananlar, bir uzlaşma umanlar, güneşi kevgirle örtmeye çalışıyorlar” diyerek kararları Mur M yef’e göre bu “hakaret” kavramı tanımlanmadığından “Devlet başkanı başarısızdır ya da diktatör oldu demek dahi suç sayılabilir” (Financial Times 30/11). Sanata ve bilime ilişkin maddenin de bu alanlarda devlet denetimine yol açmasından korkuluyor Wall Street Journal’a konuşan kimi Mısır hukuku uzmanları, bu taslakla 40 yıl sürecek olan otokratik yönetimlere yol açan 1971 Enver Sedat anayasası arasındaki tek farkın İslami ilkelere yapılan özel vurgu olduğunu savunuyorlar. “Kamu ahlakını” korumaya ilişkin maddeninse özellikle dinci akımlar tarafından baskıcı biçimde, toplumu şekillendirme yönünde kolaylıkla kullanılabileceğine inanıyorlar. Devlet Başkanı Mursi, bu ana si’nin değil, MK yönetiminin aldığına işaret ediyor (29/11). Boşuna “Devrim yolu dolambaçlıdır” demiyorlar, bu kez de başka gariplikler söz konusu. Eski rejimin kimi siyasetçi, hukukçu tiplerinin, şimdi Müslüman Kardeşler’e karşı olmak, anayasayı, güçler ayrılığını (sanki varmış gibi) korumak adına meşruiyet kazanmaya çalıştıkları göze çarpıyor. Henüz Tahrir Meydanı’na gelmeye cesaret edemiyorlar, ama yeniden ekranlara çıkmaya başladılar. The National Interest’ten bir analistin işaret ettiği gibi Tahrir, siyasal İslam karşılaşmasının kaderini etkileyebilecek iki faktör var. Biri ordunun tavrı, diğeri sokakların sergileyeceği dinamizm. Eğer ordu seyirci kalır, sokaklarda Müslüman Kardeşler ve muhalefet taraftarları arasındaki gerginlik hızla tırmanarak kanlı çatışmalara dönüşmezse referandumu Müslüman Kardeşler kazanarak devleti tümüyle ele geçirecek. İçinde hem dinci hem de laik unsurları barındıran ordu müdahale etmeye kalkar, sokaklarda kan akmaya başlarsa, sürecin kapsamlı bir iç savaşa açılması olasığı var. Bu sırada, sırf seçimler kazandı diye demokrasi adına, MK’yi destekleyen kimi çevrelerin de kaygılanmaya başladığı anlaşılıyor. Geçen hafta New York Times’da (MacFarquhar, 27/11) yayımlanan bir yorumda, ABD yanlısı diktatörler devrildikten sonra şekillenmeye başlayan yeni Ortadoğu’da, Müslüman Kardeşler akımının etkisi altında yeni bir Sünni liderler kuşağının, dini ideolojinin etkisi altında şekillenen toplumların, Şii ekseninden çok daha zengin, Kuzey Afrika’dan Türkiye’ye kadar bir Sünni ekseninin oluşmaya başlamasının Washington’u kaygılandırdığı anlatılıyordu. Garanti’den 2 yeni fon Ekonomi Servisi Garanti Bankası, biri BRIC ülkeleri hisse senetlerine, diğeri altın ve gümüşe dayalı yüzde 100 Anapara Koruma Amaçlı 2 yeni fonu, 37 Aralık tarihleri arasında yatırımcılara sunuyor. Piyasaya sunulan 33. Alt Fon; BRIC ülkelerinin önde gelen şirketlerinden seçilmiş hisse senetlerinden oluşan “BRIC Endeksi”ndeki yükselişe dayalı yatırım imkânı sağlarken; altın ve gümüş fiyatlarındaki artışa dayalı 32. Alt Fon “Altın Gümüş Fonu” ise eşzamanlı olarak piyasaya sunuluyor. VakıfBank’a altın ödül Ekonomi Servisi VakıfBank, 2011 için hazırladığı faaliyet raporu ile LACP Spotlight Awards adlı küresel iletişim yarışmasında finans kategorisinde altın ödüle layık görüldü. Bu yıl 11.’si düzenlenen yarışmaya çok sayıda ülkeden 1500’ü aşkın çalışma katılırken; VakıfBank 2011 Faaliyet Raporu, ilk izlenim, genel anlatı, genel görsel tasarım, yaratıcılık, mesajın net iletilmesi gibi kriterlere göre yapılan değerlendirmede rakiplerini geride bıraktı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle