19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 KASIM 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER PERDE ARKASI 7 ‘Başbuğ’a terörist suçlaması çok yanlış’ ERDEM GÜL ANKARA Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Başbakan Tayyip Erdoğan’la 5 yıl önce yaptıkları ve taraflar olarak “mezara gidecek”, “sır görüşme” açıklamasını yaptıkları Dolmabahçe görüşmesinden 5 yıl sonra bu kez yine Dolmabahçe’de Darbe Komisyonu ile buluştu. 27 Nisan bildirisini kendisinin yazdığını belirten Büyükanıt, “Komutanların da haberi yoktu, onlara haber vermedim. Komutanların hepsi televizyondan öğrendi” dedi. Bildirinin Cumhurbaşkanı seçimiyle bir ilgisi olmadığını söyleyen Büyükanıt, “Umduğunuz sonuca ulaştınız mı” sorusuna ise “Bu tür şeyler bir bildiriyle hallolmaz” yanıtını verdi. Büyükanıt, Başbakan Erdoğan’la Dolmabahçe’de yapılan görüşmenin kayda alınıp alınmadığının sorulması üzerine “Her şey de kayda alınmaz” dedi. JİTEM diye bir kuruluşu duymadığını söyleyen Büyükanıt, K.Irak’taki PKK hedeflerine yönelik Güneş operasyonunun erken bitirildiği yönündeki eleştirilere şuna yınatı verdi: “Genelkurmay’ın bu operasyonla ilgili yayımladığı bildirinin birinci maddesinde, en kısa zamanda bu operasyonun bitirileceği ifadesi vardır. ABD Savunma Bakanlığı’nın yapmış olduğu açıklamanın ardından bu operasyondan geri çekilmemiz tesadüf.” Büyükanıt, Genelkurmay’ın Savunma Bakanlığı’na bağlanması konusundaki çalışmaları “Eğer orduyu siyasete sokmak istiyorsanız Milli Savunma Bakanlığı’na bağlayabilirsiniz” şeklinde eleştirdi. Tutuklu eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un durumuna çok üzüldüğünü söyleyen Büyükanıt, “Çok iyi bir komutandır. Terörist suçlaması çok yanlış. Bunun doğru olmadığını biliyorum” dedi. Şemdin Sakık’ın Ergenekon davasında şahit olarak dinlenmesini çok yadırgadığını ifade eden Büyükanıt, “Böyle bir şey olabilir mi?” dedi. ‘Yetkileri gidince mülayim oluyorlar’ Görüşmeyle ilgili bilgi veren BDP İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder genel eğilimin Dolmabahçe’de Başbakan ile yapılan görüşmeler üzerine olduğunu söyledi. Önder “O yetki ellerinden gittiğinde kudret ellerinden alındığında son derece mülayim oluyorlar. Topyekun bu ülke birbiri ile helalleşmeli” dedi. Huzurlarınızda ‘Erdoğan’ bilmecesi Gizli Tanık: Deniz! MHP’li Kaya, Başbakan Erdoğan’ın komisyona çağırılıp çağrılmayacağı yönündeki soruya “Komisyonda bir arkadaşa bu meselenin tam manasıyla açığa çıkabilmesi için Sayın Başbakan’ı da dinlememiz gerekir diye sormam üzerine muhtemelen pazartesi ya da salı günü olabilir, ihtimal dahilinde diye bir husus geçti” yanıtını verdi. Komisyon Başkanı Nimet Baş ise “Erdoğan’ın dinlenmesi konusunun Kaya’nın kişisel görüşü olduğunu, komisyonun gündeminde böyle bir konu bulunmadığını” söyledi. Dolmabahçe görüşmesiyle ilgili sorulara yanıt yok Büyükanıt’ın şahidi Başbakan ALİ AÇAR ESKİ GÜNLER SORULDU TBMM Muhtıraları Araştırma Komisyonu, 27 Nisan bildirisi ile ilgili eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ı Dolmabahçe’de dinledi. Komisyonun üyelerinden MHP İstanbul Milletvekili Atilla Kaya, Büyükanıt’ın “Bu bir muhtıra değil. Başbakan tarafından yapılan açıklama ve Ankara 5. İdare Mahkemesi tarafından alınan görevsizlik kararı var. Bu TSK’nin laiklik ile ilgili hassasiyetini yansıtan bir bildiri ve Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgisi yok” dediğini aktardı. Kaya, Büyükanıt’ın Başbakan ile Dolmabahçe’de yaptığı görüşme ile ilgili yöneltilen sorulara yanıt vermediğini, bu konuda açıklama yapmadığını belirtti. Kaya, Büyükanıt’ın 27 Nisan Bildirisi’ni bir muhtıra olarak görmediğini, bunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan açıklamayla da teyit edildiğini söylediğini kaydetti. Büyükanıt’a Dolmabahçe’de Başbakan ile yaptığı görüşmenin içeriğinin de sorulduğunu belirten Kaya, “Rutin bir görüşme olduğunu ve bu konuyla da ilgili herhangi bir açıklama yapamayacağını söylemiştir” dedi. Komisyon saat 14.30’da eski bakanlardan Cavit Çağlar’ı dinlemeye başladı. Yaklaşık 1.5 saat içerde kalan Çağlar, “Erbakan Hocanın Başbakan ile ilgili olanları anlattım. Biz bu REFAHYOL iktidarının kurulduğu gün ret oyu vermiştik. 10 gün sonra da 10 arkadaş istifa ettik. Ondan sonra da hiçbir siyasi partiye girmedim. 1999 yılında da siyaseti bıraktım. İş hayatımıza döndük. O günleri yeniden hatırladık. Sorulan soruları söylemem de etik değil” dedi. Komisyona bilgi veren Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı da 28 Şubat sürecinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Tayyip Erdoğan ile ilgili soruşturma ve kovuşturma sürecini anlattığını söyledi. Yazıcı, “28 Şubat sürecinde Diyarbakır’daki dava açılış safası, yargılama süreci ve Yargıtay sürecini anlattım. Hükümetin İBB ile alakalı görevlendirdiği basında da süper müfettiş diye geçen zatı ve ekibi ile İstanbul’da yaptığı uygulamaları, gözaltıları ve işkenceleri anlattık. Tayyip Bey’le ilgili tutuklama kararı onandıktan sonra o konuşmayı, savcıyı öldürmeye kışkırtma olarak izlenen yolu anlattım” dedi. Osman Baydemir’i öldürecektim KUZEY IRAK’TA 13 TERÖRİST ÖLDÜRÜLDÜ Şahin, polisi savundu Kiralık katilden gizli tanık HATİCE TUNCER Gültekin serbest ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin’in şoförlüğü ile danışmanlığını yapan Yurtal Gültekin, Ulus’taki Cumhuriyet Bayramı yürüyüşüne yapılan polis müdahalesinde Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Mahmut Azmaz’ın yaralanmasına neden olduğu gerekçesiyle “şüpheli” olarak ifade verdi. Savcılık tarafından tutuklanması istenen Gültekin, mahkemece serbest bırakıldı. Polis barikatının aşılması sırasında bir polisin, Adnan Keskin’in boğazını sıktığı fotoğraflara yansımıştı. Bu olaydan sonra Yurtal Gültekin’in evinin sivil polisler tarafından izlendiği ortaya çıkmıştı. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, polisin, Keskin’in boğazını sıkmasını, “Keskin’in güvenlik görevlilerine, kendisinin sosyal ve siyasi statüsünü de kullanarak gerçekleştirdiği bir saldırı eylemini durdurmaya yönelik bir pozisyondur” dedi. Şemdinli’de 1 şehit HAKKÂRİ (AA) Hakkâri’nin Şemdinli ilçesi Ortaklar köyü kırsalında güvenlik güçleriyle terör örgütü PKK üyeleri arasında çıkan çatışmada 1 asker ağır yaralandı. Helikopter ile Yüksekova Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralı asker, müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Şehit olan askerin, Yozgat ili Boğazlıyan ilçesi nüfusuna kayıtlı Uzman Çavuş Seyit Yalçın olduğu öğrenildi. Bölgede yer yer çatışmaların sürdüğü ve operasyonların devam ettiği, çatışmalarda bir teröristin silahıyla ölü ele geçirildiği bildirildi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin K.Irak’taki AvaşinBasyanHabeşki yaylalarına operasyon düzenlediği operasyonda ise 13 PKK’li öldürüldüğü bildirildi. Muş’un Uzgörür beldesi Alagez kırsalında da PKK’ye ait içinde çok miktarda yaşam malzemesi bulunan bir sığınak imha edildi. Ergenekon davasında “Huzur” takma adıyla ifade veren gizli tanık, JİTEM elemanı olarak tanıdığı bir kişinin kendisinden Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’e suikast düzenlemesini istediğini iddia etti. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, gizli tanık Huzur’un 4 Kasım 2009 tarihinde Terörle Mücadele Şubesi’nde (TEM) alınan ifadesine dikkat çekerek bu konuları yeniden anlatmasını istedi. Gizli tanık Huzur, yasadışı DHKPC örgütünde faaliyet gösterdiği süreç içerisinde edindiği bilgileri, TEM’de anlattığını belirtti. Kendisine biri astsubay 2 JİTEM’ci tarafından Diyarbakır ? Veli Küçük Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i öldürmesiEmniyet ifadesini nin teklif edildiğini öne süren kabul eden Huzur, gizli tanık Huzur, şöyle devam “Baydemir’in öldürületti: “JİTEM elemanı olarak mesi eylemiyle ilgili tanıdığım şahıs, Baydemir’in Veli Küçük’ün talimaöldürülmesi için 2 itirafçının tıyla iki itirafçının cegörevlendirildiğini, ancak zaevinden tahliye ettikaçtıklarını, bana bu işi yapıp rilerek çıkarıldığını ve yapamayacağımı sordu. Bana bu kişilerin korkarak bu eylemden vazgeçyardım ettiği takdirde eylemi tikleri” şeklindeki anlayapacağımı söyledim. Bana tımlarının da doğru oldevlet menfaati bir iş olarak duğunu söyledi. İddiaanlatıldı. JİTEM’i devletin larının duyuma dayalı resmi kuruluşu sanıyordum. olduğunu ifade eden Eylemin TürkKürt çatışması Huzur, “Bana kendileri çıkarılması için yapılacağını anlattı. Veli Küçük’ün anlayınca vazgeçtim.” talimat verdiğini görÖzese, Emniyet ifadesinde bir medim” diye konuştu. para konusunu geçtiğini anımsatınca Huzur “Bana bir para vaadinde bulunulmamıştır” diye konuştu. Huzur, Emniyetteki ifadesinde yer alan, “200 milyara bu işi yapabileceğimi söyledim. O da 200 milyarın çok para olduğunu, sorması gerektiğini söyledi” şeklindeki sözlerinin okunması üzerine “Evet 200 milyar lafı konuşuldu” dedi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in JİTEM binasının nerede olduğunu sorması üzerine Huzur “Adana’da Baraj Gölü’nün kıyısında MİT binasının yanında” diye tarif etti. Mahkeme heyeti, Balyoz davasından 18 yıl cezaya çarptırılan ve hastanede tedavi gören emekli Orgeneral Ergin Saygun’untanık olarak dinlenmek üzere 12 Kasım’daki duruşmaya getirilmesine karar verdi. çıkarttı Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde PKK’nin kullandığı mağarada 1 adet Doçka uçaksavar silahı ve mermisi, 2 adet Doçka uçaksavar silahı namlusu, 1 adet Doçka uçaksavar silahı sehpası, çok miktarda tahrip kalıbı ele geçirildi. Ergenekon davasının savcıları, duruşmaların tam bir arapsaçına dönmesinden acaba ne gibi bir yarar umuyorlar? Yargılama başladığı anda çoğu subay olan sanıkların, dönemin Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının tanık sıfatıyla dinlenmesine kulaklarını tıkayan mahkemeye bu hafta bir dizi “gizli tanık” çıkartıldı. Bu gizli tanıkların sesleri, teknolojinin olanaklarıyla değiştirilirken salondaki büyük ekrana yansıtılan, üstünde oynanmış görüntüleri de yüz nakli operasyonunu başarıyla geçirmiş hastaları anımsatıyor. Ceza Muhakemesi Yasamızın 58’inci maddesinin 2’nci fıkrası gizli tanığın “...kimliklerinin ortaya çıkmaması için gerekli önlemlerin alınacağı”nı söyler. Önceki günkü Ergenekon duruşmasına “Deniz” kod adı ile çağrılmış olan tanık, yargılanan sanıkların da oturumu izleyen dinleyicilerin de önünde gizli tanıklık hakkından ani olarak vazgeçmiş ve kimliği tutanağa geçirilirken kendisinin “Şemdin Sakık” olduğunu açıklamış; kimliği için de “emekli terörist” tanımını kullanmıştır. Bu açıklama, Ergenekon savcılarına da hâkimlerine de soğuk duş etkisi yapmış olmalıdır. 33 silahsız Mehmetçiği, askerlik görevlerini sağ salim bitirmiş olarak evlerine dönerken binmiş oldukları otobüste kalleşçe pusuya düşürerek gözünü kırpmadan tarayacak kadar kan içmiş olan bir terörist, Silivri’deki Ergenekon duruşmasında yargılanmakta olan sanık subaylar hakkında bildiklerini söylemek için tanıklığı istenmiş olan kişi ne yazık ki savcıların kendisine beslediği güven duygusu içinde oraya çağrılmıştır! Ankara Barosu Başkanı Avukat Prof. Dr. Metin Feyzioğlu gönderdiği mesajla “İkinci Habur Vakası” olarak adlandırdığı bu duruma bakın nasıl isyan ediyor: “1 Şemdin Sakık on binlerce Türk askerinin, polisinin, kamu görevlisinin, öğretmenin, doktorun, küçük bebeklerin dahi katledilmesinden sorumlu terör örgütünün üst düzey yöneticisidir. 2 İddia edilen bir darbe teşebbüsünün yargılamasını yapmakta olan bir mahkemenin terör örgütü üst düzey yöneticisine gizli tanık sıfatı vererek onu koruma kalkanı altına alması, hukuki veya vicdani hiçbir gerekçeyle kabul edilemez. 3 Bu şahsın gizli tanık sıfatıyla tanık kürsüsüne çıkartılması; terörle mücadele görevlerinde bulunmuş asker ve polislerin; milletvekillerinin, gazetecilerin, siyasetçilerin yargılandığı bir davada kamu tanığı olarak dinlenmesi, Türkiye’yi bölmek için yıllardır en acımasız katliamları yapan terör örgütünün meşrulaşmasına ve ardından siyasallaşmasına hizmet edecektir. 4 Onbinlerce insanımızın katledilmesinden sorumlu terör örgütü yöneticisi şahıs, ismini açıklamasaydı, mahkemenin kendine sağladığı gizlilik kalkanından yararlanarak verdiği ifade, terör örgütünün toplumun gözünde meşrulaşmasını sağlayacaktı. İşte vahim olan buz gibi gerçek budur!5 Bu yapılan, vicdanlarımızdaki yarası henüz geçmemiş olan ‘Habur Vakası’nın daha da ileri düzeyde bir tekrarıdır. 6 Hiç kuşkusuz izahı hukuken mümkün olmayan söz konusu yargısal uygulama, terör örgütüyle canları pahasına mücadele eden kamu görevlilerinin mücadele azmini etkileyecektir.7 Ancak Türk milletinin sağduyusu, bağımsızlığına, özgürlüğüne, demokrasiye ve vatanına sarsılmaz bağlılığı her zamanki gibi üstün gelecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Çünkü Türk milletinin görev belgesi Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’dir.” İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, “Deniz” kod adlı Şemsi Sakık’ın, Silivri mahkemesi önünde anlattıklarının aslında tanıklık kurumu ile doğrudan ilişkisi olmadığı görüşündedir. Kocasakal’a göre, bir tanığın davayı aydınlatması, ancak beş duyusu ile yani görerek, işiterek ya da koku alarak veya tadarak algılamış olduklarını açıklaması koşulu ile anlam kazanır. Sakık’ı yakalayan ve Türkiye’ye getiren komutan, halen emekli Albay Mithat Işık, kendisinin ve silah arkadaşlarının iç sızısını “33 askerin katiline komutanları yargılatıyorlar!” sözleriyle anlatıyor (Aydınlık 8 Kasım 2012). Daha önce 5 PKK’linin de tanık olarak çağırıldığını hatırlatan gazete, Sakık’ın 4 Haziran 2008’de Diyarbakır’da üç savcıyla görüştüğünü de hatırlatıyor. Savcılarla Sakık arasındaki görüşme Ergenekon davasında yargılanan şüpheliler aleyhine kanıt bulabilmek için bu emekli TSK mensuplarına tanıklık yaptırtmak Metin Feyzioğlu’nun kendileri için kullandığı “İkinci Habur Vakası”nın sahipleri olarak, çocuklarına nasıl bir miras bırakacaklar? Ne yazık ki cuma günleri, bu köşe benim değil. Bu nedenle büyük kurtarıcı Atatürk’ü yitirişimizin 74’üncü yılında, Atatürkçülerin alanlarda, caddelerde düzenleyeceklerini öğrendiğim anma törenlerinden bugün özetle söz edeceğim. Yurdumuzun her köşesinde, her Atatürkçünün, yaşları ne olursa olsun, bu anma törenlerine katılarak onun “Gençliğe Hitabesi”nde söylediklerine yürekten yanıt vereceklerine hiç kuşkum yok. Genç yaşlı, sivil asker; işçi, esnaf, kamu görevlisi ya da emekli tüm Atatürkçüler; 10 Kasım 2012’yi, üyesi ya da seçmeni oldukları partileri, sivil toplum örgütlerini bir yana bırakarak kol kola anmalıyız. Ben, bir Kadıköylü olarak saat 08.30’da FenerbahçeBostancı sahilinde oluşturulacak 6.5 kilometre uzunluğundaki “Saygı Zinciri”nde eşimle birlikte yer alacağım. Yarın 10 Kasım Mahkeme: Propaganda değil, fikir açıklaması Gazetecilere özgürlük İstanbul Haber Servisi Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, yazarı Ender İmrek ve muhabiri Özer Akdemir, 24 Mart 2012 tarihli haber ve yazılarda, PKK terör örgütünün propagandasını yaptıkları iddiasıyla 7.5 yıla kadar ağır hapis istemiyle yargılandıkları davada atılı suçu işledikleri sabit olmadığı gerekçesiyle beraat etti. İmrek mahkemeye sunduğu yazılı savunmasında, Başbakan’ın kısa bir süre önce gerekirse Abdullah Öcalan’la görüşülebileceğini söylediğine dikkat çekti. Esas hakkındaki görüşünü açıklayan cumhuriyet savcısı, Erdal İmrek’in “Nevroz ve Yol Haritası” başlıklı yazısında, devletin politikasını eleştirdiğini kaydetti. Gazetedeki “Sahte Muhatapla Çözemezsiniz” başlıklı yazıdaki “PKK lideri, Sayın Öcalan” gibi ifadelerin fikir açıklaması mahiyetinde olduğunu belirtti. Özer Akdemir’in yazısında da KCK tutuklamalarının eleştirildiğini belirten savcı, yazıların örgüt propagandası mahiyetinde olmadığını söyleyerek beraat kararı verilmesini istedi. Haberi neden yaptın? MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Pozantı Cezaevi’ndeki taciz ve tecavüz olaylarını ortaya çıkaran DİHA’nın Mersin muhabiri Zeynep Kuriş’in de önceki gün Mersin’deki KCK operasyonunda tutuklanmasıyla, tutuklu DİHA muhabiri sayısı 21’e yükseldi. Pozantı olayını ortaya çıkaran tüm gazetecilerin tutuklandığını ve gazetecilere “Bu haberi neden yaptın?” diye sorulduğunu belirten DİHA Kürtçe haber editörü Mehmet Ali Ertaş “Bu bir intikam operasyonudur. Kalemlerimizi iktidarın hizmetine asla sunmayacağız” dedi. Ertaş, “Bundan bir ay önce DİHA Mersin muhabirimiz Ferhat Arslan da tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. DİHA Adana muhabirimiz Özlem Ağuş benzer gerekçelerle mart ayında tutuklandı. Bu her üç muhabirimizin ortak özelliği, Pozantı Cezaevi’nde çocuk tutsaklara yönelik gerçekleştirilen vahşeti haberleştirmeleridir” diye konuştu. Ertaş, savcılık ve Emniyet’te muhabirlere “Neden bu haberi yapıyorsun? Bu açıklamayı niye izlediniz?” gibi sorular sorulduğunu vurguladı. Arınç’tan ‘tutuklu gazeteci’ savunması DAKAR (AA) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Senegal’de düzenlenen Afrika Medya Liderleri Forumu’nda konuştu. Arınç, medyanın terör propagandasına alet olmaması gerektiğini belirterek, “Türkiye’de 100 gazeteci tutuklu deniliyor. Eğer gerçekten böyle olsaydı, bunun altında ezilmem gerekir” dedi. Tutuklu gazetecilerin tamamının basın suçu dışındaki suçlardan dolayı hapiste olduğunu ileri süren Arınç, “Ben Adalet Bakanı’na sordum; tutuklu 20 gazeteci adli suçlardan, 2’si kitap yazarak suç örgütünün propagandasını yapmaktan, 60’ı terör örgütüyle doğrudan ilişki kurmak ya da dolaylı propagandasını yapmaktan dolayı cezaevinde” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle