27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2012 CUMA 6 HABERLER EMİNE AYNA VE ÖZDAL ÜÇER Kemal Burkay, Kürt siyasetinin normalleşmesinin önündeki engelleri değerlendirdi: PKK ipotek koyuyor ? HAKPAR’ın yeni genel başkanı Kemal Burkay, “Silahlar susarsa çözüm bulunur, BDP de özgürce siyaset yapar. Öcalan BDP’nin, PKK kesiminin politikalarını çiziyor, bunu yanlış buluyorum” dedi. TÜREY KÖSE BDP özgür olamıyor PKK dağdan inerse, silahlar susarsa Kürt siyaseti normalleşir. BDP de özgürce siyaset yapar. PKK baskı yaptığı sürece Kürt siyasetinin normalleşmesi zordur. Öcalan BDP’nin, PKK kesiminin politikalarını çizer, onun dediği olur, bunu yanlış buluyorum. Haziran seçimlerinden sonra Öcalan, “Savaşa gerek yok, devletle anlaşıyoruz” dedi. PKK silahlı eylemlere başladı, Öcalan’ı bypass etti, edebildi. Demek ki Öcalan her şeye hâkim değil. Ama bu, tümden etkisiz olduğunu göstermez. Öcalan süreci olumlu da etkileyebilir olumsuz da. Eğer silahları susturun, derse diyalog sürecine yardımcı olur. BDP’li 2 vekil açlık grevinde MAHMUT ORAL ANKARA Hak ve Özgürlükler Partisi’nin (HAKPAR) yeni genel başkanı Kemal Burkay, “Barışçı bir ses olarak rolümü oynamak istiyorum. Kürt siyaseti PKK’nin ipoteğinde olmamalı. Silahlar susarsa BDP de özgürleşir” dedi. Açlık grevleri için aracı olamayacağını vurgulayan Burkay, “Açlık grevlerinde ölüm olsun, iş büyüsün isteyenler var. BDP barışçı mitingler yapsın, biz de katılalım” mesajı verdi. Burkay, “AKP’nin Kürtçüsü” eleştirilerine de “Politikamı içte AKP, dışta Amerika karşıtlığı üzerine kurmadım” karşılığını verdi. Politikayla çok yakından ilgilenmeyenler Burkay’ı Sezen Aksu’nun seslendirdiği “İklim değişir Akdeniz olur/ gülümse” dizelerinin “şairi” olarak tanır. İsveç’te 32 yıllık göçmenlikten sonra geçen yıl ülkeye dönen Burkay, son kongrede HAKPAR Genel Başkanı seçilerek aktif politikaya başladı ve Ankara’ya yerleşti. Burkay ile Kürt sorunu, kendisine yöneltilen “AKP ve cemaatin çakma Mandela’sı” eleştirileri ve şiir üzerine sohbet ettik. Burkay’ın sorularımıza yanıtları özetle şöyle: Bana misyon düşüyor: HAKPAR’ın üyesi olmayı düşünüyordum, ama yöneticisi olmayı düşünmüyordum. Geldikten sonra durum değişti, insanların benden beklentileri vardı, onları düş kırıklığına uğratmak istemedim. Kürt siyasetinin içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulması, genel olarak siyasi hayatın normalleşmesi için rol oynabileceğimi düşündüm. Barışçı ses olacağım: Kürt sorunu ve diğer sorunları çözmek istiyorsak öncelikle şiddete son vermek zorundayız, diyalog sürecini başlatmalıyız. Geldiğimde , “İnşallah Kürt politikası benim gibi 74 yaşında bir insana ihtiyaç duymaz” demiştim ama galiba ihtiyaçları var. Barışçı bir ses olarak kendi rolümü oynamak istiyorum. Dini hareketler ilerici olabilir: (2010’da “Statükocular eleştirdiği sürece AKP doğru yoldadır” demiştiniz. Şimdi liberaller de eleştiriyor. AKP hâlâ doğru yolda mı, sorusu üzerine) Yazının bütününe bakmak lazım. Askeri vesayetin sona erdirilmesi, bazı konulardaki reformlar statükocu çevreleri rahatsız ediyor. TRT Şeş’in açılmasına Baykal şiddetle karşı çıkmıştı. Silahların susması için girişim başlatıldığında Genelkurmay karşı çıktı. Oysa, Türkiye’yi politikacılar yönetecek, generaller değil. CHP de bazı sol bildiğimiz kesimler de aynı tavrı gösterdi. AKP gericidir... Bu, bir önyargıya dönüştü. Dini haraketler öyle dönemler olur ki gericiliğe destek olur; öyle dönemler de vardır ki ilerici bir rol oynayabilir. Önyargılı olmamak lazım. AKP ordunun, ulusalcı ke mak gibi aktı, hepsi çarşaflı kadınlar. AKP’nin yaptıkları içerisinde beni de rahatsız eden şeyler oldu. Keçiören’de içki satıyor diye birini dövmüşlerdi. “Sizin gittiğiniz cennete ben gitmek istemiyorum” diye yazı yazmıştım. Bu tür şeyler olunca tepki göstermek tamam, ama “Türkiye İranlaştı” demek doğru değil. Türkiye’de hiçbir zaman gerçekten laiklik olmadı ki. Cumhuriyet döneminde Aleviler inançlarında özgür oldu mu? AKP koymadı zorunlu din derslerini, ama kaldırmadı. Diyanet İşleri teşkilatını Ben sosyalistim. HAKPAR sosyalist bir parti değil. Kürt eksenli demokratik, değişimci bir parti, programını destekleyen herkes HAKPAR’lı olabilir. Dersimli hemşerim: Başbakan’a da, Dersimli hemşerim Kılıçdaroğlu’na da çağrı yaptım. Hem hükümete hem muhalefete geniş bir ufuk ve cesaret lazım. Silahların da susması lazım. Kürtler mücadelelerini barışçıl yöntemlerle sürdürürlerse daha çabuk özgürleşirler. Cesur adım federasyondur. Anadilinde eğitimi nasılsa kabul edecekler, şimdiden etsinler. Barışçıl miting: Açlık grevlerinde arabulucu olmak gibi bir ilişkim yok. Benim PKKBDP kesimiyle ilişkilerim limoni biliyorsunuz. Keşke hükümet anadilinde savunma konusunu baştan kolaylaştırsaydı. Açlık grevleri sesinizi duyurmak için etkili olur. Ama bu insan hayatı pahasına olmaz. Anadilinde eğitim anayasa değişikliğiyle olur. BDP, “anadilinde eğitim için” 100 bin, 500 bin kişlik bir yürüyüş örgütleyebilirse destekleriz. Barışçıl mitingler yapılır, ama polisle çatışmak da yanlıştır. PKK, AKP’yi sertleştirdi: (Mevsim nasıl değişecek, sorusu üzerine) Eskisi kadar şiir yazmıyorum. Süreç inişli çıkışlı olacak. Hayalci olmadım, ama iyimserim. Kısa zamanda bu sorun çözülür, AKP çözer, gibi bir tavrım olmadı. AKP’nin birikimi ve projesi yok. PKK’nin, BDP’nin izlediği politikalar da AKP’yi daha da sertleştirdi. Hükümeti eleştirelim, ama hükümeti sert davrandırmak için her şeyi yapmak da iyi niyet göstergesi değil. ‘Dört gözle ölümleri bekleyenler var’ İnanın ki Roboski’de bombalama olduğunda bazı çevreler sevindi. Hükümet de krizi iyi yönetemedi doğrusu. Şimdi açlık grevlerinin bitmesini istemeyenler var, biliyorum. Ölüm olsa da bu iş daha büyüse diye... Öyle bir cepheleşme var ki karşı tarafın ayağının kaymasını bekliyoruz, sorun çözmek amaç olmaktan çıkıyor. Bazıları bana çok yumuşak olduğumu söylüyorlar, olumlu bir şeyi daha yumuşak bir sesle söyleyemez miyiz? DİYARBAKIR BDP milletvekilleri Emine Ayna ve Özdal Üçer de açlık grevine başladı. Terör örgütü PKK’nin cezaevleri sorumlusu Deniz Kaya ise eylemci sayısının 10 bine ulaştığını savunarak somut adım atılana kadar eylemlerini sonlandırmayacaklarını açıkladı. 12 Eylül’den bu yana sürdürülen açlık grevlerinde ilk gruptaki 64 eylemci ölüm sınırına, ikinci gruptaki 80 kişi ise kritik aşamaya gelirken BDP milletvekilleri Emine Ayna ve Özdal Üçer, dün Diyarbakır’da süresizdönüşümsüz açlık grevi eylemine başladı. Üçer, bir an önce somut adım atılması gerektiğini belirterek “Şu an dönülmez bir yolun sınırındayız. Gelişebilecek en ufak bir olumsuzluktan hükümet sorumludur” dedi. Açlık grevi eylemcisi sayısının 10 bine yükseldiğini belirten terör örgütü PKK’nin cezaevleri sorumlusu Deniz Kaya, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklamalarını anlamlı bulduklarını, ancak somut adım bekledik. Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde açlık grevinde bulunan eylemcileri ziyaret eden Bağımsız Milletvekili Leyla Zana da Hatip Dicle, Kemal Aktaş, Nimet Sevim, Mazlum Tekdağ ve Faysal Sarıyıldız ile görüştüğünü, eylemcilerden 26’sının durumunun kötü olduğunu belirtti. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ) Koster yine bozuk PKK lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları Mazlum Dinç, Rezan Sarıca ve Hüseyin Boğatekin’in Öcalan ile görüşmek için yaptığı başvuru Bursa Cumhuriyet Savcılığı tarafından yine reddedildi. 27 Temmuz 2011’den beri Öcalan avukatlarıyla görüştürülmezken, avukatların 132. başvurusunun “koster bozuk” gerekçesiyle reddedildiği bildirildi. simin iktidarı vermek istememesiyle mağdur duruma düştü. Demokratikleşmede çıkarı vardı, AB’ye ihtiyacı vardı. Bir dönem olumlu rol oynadı, reformlara imza attı. İran faşizmden kötüydü: İslami bir partiye de tahammül edebilmeliyiz. Ama bu, şeriat gelsin demek değil. Türkiye laik olmalı. Ben İran türü bir rejimin gelmesini tabii istemem. 1981 yılında Tahran’a gitmiştim. Durumu gördüm, korkunçtu. Bir kadın yürüyüşü gördüm, bütün o ana cadde simsiyah bir ır AKP kurmadı, ama kaldırmıyor. PKK ipoteği: Bana karşı bir tür Goebbels propogandası yapıldı. AKP’li değilim, hiçbir zaman olmadım. Kürt siyaset sahnesini sadece belli bir kesimin ipoteğinde görmek isteyenler, ki o kesim kendisi dışında hiçbir ses istemiyor, PKK kesimi, bana karşı hep kampanyalar açtı. Politikasını AKP karşıtlığı üzerine kuranlardan değilim iç politikada. Dış politikayı da Amerika karşıtlığı üzerine kuranlardan değilim. Bursa’da 13 gözaltı Bursa’da, açlık grevBURSA (Cumhuriyet) için 28 Ekim’de eylem lerine dikkat çekmek rt işaretleri yapan zku yapan BDP’lilere bo rması sonucu 4 gün sağcı bir grubun saldı en dün sabaha karşı süren gerginlik azalırk mıyla merkez Yıldırım 400 jandarmanın katılı nönü Mahallesi’nde ilçesine bağlı Değirme on düzenlendi. Olaybazı adreslere operasy en 13 kişi gözaltırül lara karıştıkları ileri sü de patlayıcı aradı. vre çe a arm nd na alındı. Ja ‘Başbakanım bilir’ Adalet Bakanı, cezaevlerindeki açık grevlerinin ‘ölümsüz’ sona erdirilmesi için kendisinden çözüm isteyen STK heyetine ‘Bu konu beni aşıyor’ dedi AYŞE SAYIN STK’LERDEN 11 KASIM İÇİN EYLEM ÇAĞRISI: Duyarsızlık, ölümlere seyirci kalmaktır İstanbul Haber Servisi DİSK, KESK, TMMOB ve Türk Tabipleri Birliği (TTB), cezaevlerinde 59 gündür süren açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla dün Taksim Gezi Parkı’nda oturma eylemi yaptı. Açlık grevlerine seyirci kalmanın, ölümlere seyirci kalmak anlamına geldiği belirtilen eylemde, “Taleplere karşı sürdürülen duyarsızlık ise AKP hükümetinin altından kalkamayacağı sonuçları doğuracak, toplumun vicdanında derin yaralar açacaktır” denildi. Kurumlar, 11 Kasım Pazar günü Türkiye’nin bütün illerinde yürüyüş ve oturma eylemleri yapacaklarını bildirdi. DİSK Genel Başkanı Erol Ekici, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve TTB Genel Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan ile akademisyen ve çok sayıda sendikalının katıldığı eylemde, açıklamayı Özgen yaptı. 10 bine varan tutuklunun halen açlık grevinde olduğunu, ölüme her geçen gün biraz daha yakınlaşıldığını anımsattı. Taksim Hill Otel’de bir araya gelen aydın, yazarlar ve sanatçılar ise hükümete seslenerek açlık grevlerinin sona ermesi için taleplerin yerine getirilmesini istedi. Eski milletvekili Ufuk Uras, “Öcalan’ın avukatları ile görüşmesinin Başbakan’ın iki dudağının arasında olması ayrı bir tuhaflık. Avukat görüşmeleri lütuf haline getirilemez” dedi. Gazeteci Yalçın Ergundoğan Başbakan’ın, “Öcalan ailesi ile görüşebilir ama avukatları ile asla” yönündeki açıklamasıyla suç işlediğine dikkat çekti. Devrimci Sosyalist İşçi Partisi Genel Başkanı Doğan Tarkan, Öcalan’a tecridin “barıştan değil savaştan yana politik bir tutum” olduğunu savundu. ANKARA Adalet Bakanı Sadullah Ergin, cezaevlerinde süren açlık grevlerinin sona erdirilmesi için kendisinden çözüm isteyen sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan heyetin Abdullah Öcalan’a “tecritin kaldırılması” talebine, “Bu konu beni aşar, Başbakanımız bilir” diyerek, pazar günü Türkiye’ye dönecek olan Başbakan Tayyip Erdoğan’ı adres gösterdi. Ergin’in, Öcalan’ın cezaevinden örgütü yönettiği ve “öldürme” emirleri verdiği için İnfaz Yasası’nın “hükümlünün dışarıya zarar verdiği hallerde görüş yasağı uygulanabileceği” hükmünü gerekçe göstererek, heyete “açlık grevinin sona erdirilmesi için PKK ve BDP’yi ikna edin” tavsiyesinde bulundu. HAKPAR, KADEP; ÖSP, Devrimci Demokrat Kürt Derneği, Azadi İnisiyatifi’nden oluşan sivil toplum temsilcilerinden oluşan heyet, cezaevlerinde 60. gününe yaklaşan açlık grevindekilerin taleplerini iletmek için Ergin’i ziyaret etti. Ergin’e eylemcilerin “Öcalan’a tecritin kaldırılması, eğitim ve anadilde savunma hakkı”ndan oluşan talepleri ileten heyet, özellikle anadilinde savunma hakkı ve Öcalan’a tecritin kaldırılması durumunda açlık grevlerinin sona ere BDP heyeti AB’ye brifing verdi: ‘AKP’ye pozitif baskı yapın’ BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Gür ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi Ertuğrul Kürkçü ile AB Türkiye Delegasyonu Siyasi İşler Müsteşarı Büyükelçi Michael Miller’i ziyaret ederek, açlık grevleriyle ilgili bilgi verdi. Demirtaş, Miller’e “Hükümeti eleştirin anlamında söylemiyoruz ancak AB Komisyonu’nun, hükümetin çözüm adımı atmasını sağlayacak açıklama yapmasının önemli katkı yapacağını düşünüyoruz” görüşünü iletti. Miller ise açlık grevindekilerin durumunu takip ettiklerini ve ellerinden gelen katkıyı yapmaya hazır oldukla rını söyledi. AB Büyükelçisi, Öcalan’a tecritin kaldırılmasının açlık grevlerini sona erdirebileceğini ifade eden BDP heyetine, “Türkiye’deki mevzuatı tam bilmiyorum ama bazı Avrupa ülkelerinde de hükümlüler avukatlarıyla görüştürülmüyor” diyerek bu konuya kendilerinin de “mesafeli” baktığı mesajını verdi. Miller, BDP’lilerin de grevlerin sona ermesi için daha etkin devreye girmesini isteyince BDP heyeti “Biz de sona ermesini istiyoruz. Ancak bizim eylemciler üzerinden bir taahhütte bulunma yetkimiz yok” dedi. ‘Mesafeliyiz’ mesajı ‘İnsan hakkı sorunu’ bileceğini ifade etti. Gerek Kürt halkının talepleri, gerekse eylemcilerin taleplerini bir “insan hakkı sorunu” olarak gördüklerini belirterek kendilerinin de geçmişte büyük mağduriyetler yaşadıklarını söyledi. Görüşmede “Kürt sorunu” ifadesini kullanmamaya özen gösteren Ergin, “Biz de askeri vesayetten çok çektik. 28 Şubat sürecini yaşadık. Başbakan kızını bu ülkede okutamadı” diye yakınınca, heyettekiler, “Bu sorunları da anlıyoruz, ama şu anda sorunumuz bu değil, şu anda açlık grevleri konusunda acil çözüm gerekiyor, bu taleplerin karşılanması gerekiyor. Aksi taktirde şu anda 810 kişi ölüm sınırında. Tabutlar çıkmaya başladığında bu sorun iyice çözümsüz hale gelecek” uyarı sında bulundu. Bakan Ergin ise eylemcilerin talebi olan “anadilinde savunma hakkı” konusunda adım attıklarını ve hazırlanan yasa tasarısının Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldığını belirterek, Öcalan’a tecrit konusunun ise “kendisini aştığını” söyledi. Edinilen bilgiye göre Ergin, “Öcalan’la avukatlar daha önceleri görüşüyordu, ancak kendisi cezaevinden örgütü yönetmeye başladı. Cezaevinden öldürme, bombalama emri veriyor” deyince heyettekiler, “Bombalama emri veriyorsa, o bombanın atılmasını engellemek hükümetin Başbakan’ın görevi” karşılığını verdi. Ergin, Öcalan’ın açıklama ve eylemleriyle başkalarına zarar verdiğini belirterek, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki yasa gereğince “disiplin suçu” kapsamında avukatlarıyla görüştürülmediğini ifade etti. Heyettekiler, “Siz cezaevlerindeki durumu çok iyi biliyorsunuz. Bu sorunun çözümü için acil adım atılmalı” deyince Ergin, “Evet sizin bildiğinizin ötesinde de şeyler biliyorum. Ancak bu konu beni aşıyor, bu konudaki kararı Başbakan verecek” demekle yetindi. ‘Beni aşar’ 3 avukat başvurdu Öcalan’la görüşme talebinde bulunan 2 avukatın başvurusunun reddedilmesinin ardından dün de Asrın Hukuk Bürosu’ndan 3 avukatın başvuruda bulunduğu öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle