27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 KASIM 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 9 Türk yöneticilerin yüzde 62’sine göre, krizin etkileri önümüzdeki 12 ayda artacak Kriz gitmek bilmiyor Avro bölgesi krizi işletmelerde yaklaşık 2 trilyon dolarlık gelir kaybına yol açtı. Grant Thornton’un araştırmasına göre 40 ülkede yapılan araştırmaya göre Avro bölgesindeki kriz her 10 işletmeden 4’ünü vurdu. Ekonomi Servisi Denetim, vergi ve danışmanlık firması Grant Thornton’un dünya genelinde gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre, her 10 işletmeden 4’ü Avro bölgesinde yaşanan ekonomik krizden olumsuz şekilde etkilendi. Bu etki, yaklaşık 2 trilyon dolarlık bir gelir kaybına yol açtı. Türkiye’deki yöneticilerin yüzde 62’si, dünyada da yüzde 70’i krizin etkilerinin önümüzdeki 12 ayda derinleşeceğini düşünüyor. 40 ülkede, 3 bin 50 CEO, yönetici direktör, yönetim kurulu başkanları ya da diğer kıdemli ‘C seviye’ yöneticilerle yapılan araştırmanın diğer bazı sonuçları şöyle: ? Yüzde 40’lık bir oran ile negatif etkilendiklerini belirten grubun yarısından fazlası (yüzde 54), krizin işletme gelirlerini yüzde 3’ten daha fazla düşürdüğünü ifade ediyor ve her 3 işletmeden 1 tanesi (yüzde 32’lik bir grup) en az yüzde 6’lık bir gelir kaybı yaşadığını ifade ediyor. ? Türkiye’den katılanlarda negatif etkilendiklerini belirtenlerin oranı yüzde 56. 40 ülkenin ortalaması ile kıyaslandığında (yüzde 40) Türkiye’de negatif etkilendiklerini belirtenler 16 puan daha fazla. En çok etkilenenlerin başını yüzde 88 ile Yunanistan, yüzde 82 ile İspanya çekti. Frankfurt’ta Avni, Cevat, Faruk Yerli kardeşlerin 1999’da kurduğu Crytek’in 2004’te çıkardığı “Far Cry” isimli oyun; 4 yılda 3 milyon sattı. Crytek’in İngiltere, Macaristan, Bulgaristan, Ukrayna, Kore, Çin ve Amerika’da da stüdyoları var. ‘Örtülü Ödenekle Örtülü Savaş’ Başlığı CHP’den Hurşit Güneş’in basın açıklamasından aldım. Çorba medya gündemi, sunumunu gözeterek, gözünüzden kaçmış olabileceğini varsayarak başlığa gerekçe yapılan çok anlamlı verileri sizlerle paylaşmak gereğini duyuyorum. Örtülü ödenek kullanımında yaşanan patlama; 2005 yılında 85, 2011 yılında 391, bu yılın ilk on ayında 994 milyon TL olarak; bazı bakanlık bütçelerini ikiye katlamış, kimi kamu kurumları ödeneklerini katlayarak aşmış bulunuyor... Bir de silah alımında aşılan örtüsüz ödenek gerçeği var ki.. Yıllık ödenek 1 milyar 565 milyon 512 bin öngörülmüşken, 10 aylık dönemde 2 milyar 234 milyon 815 bin TL olarak gerçekleşmiş... Kürecik radar, Patriotlar tartışmalarını da eklersek, Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’nin Ortadoğu bataklığına çekiliş eleştirilerine neden bu kadar çok kızdığını açıklıyor. “Muhteşem Süleyman” dizisi üzerinden, rejimi eksikli de olsa demokrasi olan bir ülkede, açtığı akıllıca gibi görülmeyen tartışmanın arka planında çok büyük bir medyatik siyaset hesaplamasının yattığını da ortaya koyuyor... ??? Eleştirilerde sandıktan çıkmış iktidar liderinin, anayasal, yasal hukuk düzeninin öngördüğü iktidar icraat gücünün kullanılmasının çok ötesinde, güçler ayrılığı rafa kalkmış, yaşamın her alanını söylemlerindeki çıkışları ile düzenlemeye kalkışan, buyruklarının altının çizilmesi boşuna değil. Padişah yetkileriyle donatılmışçasına çıkışları ile Başbakan Erdoğan, yaşamımızı biçimlendiren iktidar icraatlarının açıklamalarını yapmakla yetinmiyor. Yaşamın her alanı uysa da uymasa da, insan hakları, demokratik hukuk devleti düzeni ayaklar altına alınmış olsa da, çizdiği bu çerçevelere göre düzenleniyor. Bakanlarının, AKP milletvekilleri, yönetim kadrolarının ağzından her çıkanı emir sayarak, direktiflerine boyun eğmelerinin demokratik düzen, hak ve özgürlükler, hukuk devleti düzeni işleyişi açısından sakıncaları bir yana, kendi ayıpları deyip geçebilir miyiz? “Ucube” dediği heykel yıkılıyor, olacak dediği her buyruk, Çamlıca’ya, Taksim’e dikilecek camiden, İstanbul’un katli anlamına gelen gökdelenlere, eğitimin geleceğini “kindardindar” gençlik yetiştirme amaçlı oldubitti yasası ile düzenlemeye, yargıyı yönlendirmeye, yaşamın her özel alanını da içine alacak ayrıntılarla biçimlendirmeye uzanıyor... ??? İpin ucu öylesine kaçtı ki... Demokrasilerde yeri olamayacak yasama, yürütme, yargı güçler ayrılığının yok edildiği, kamu kurumlarının tüm çalışmalarına el konulduğu, yargının bağımsızlığı, hukuk devleti düzeni kriterlerinin dibe vurduğu koşullarda, “Başarılı iktidar, karizmatik lider” sloganları ile, yaratılan kaosun, gasp edilen insan hakları, demokratik düzenin tartışılmadığı sivil diktatoryal düzenin sorunlar yumağında medyatik güdülemelerle gerçeklerin tersyüz edilmesi gün gün zorlaşıyor... Sonuçta Türkiye, çıkarlarına hizmet ölçüsü ile uzun dönem destek gördüğü zengin kuzey dünyasının beklediği hizmetleri de yapamaz konumlara düşüyor... Zengin Kuzey dünyasının çıkarlarının kollanması yolunda İslam dünyası, Ortadoğu, enerji yatakları için öngörülen dünya projelerinde arka arkaya yaşanan hesapların tutmaması, projelerin işlememesi, dünya için, küresel sistem için öngörülmemiş krizlerin, sistemin beklenen doğal krizlerini bastırması ile yaşanan çelişkiler, kaosları da unutmamak gerek. İktidarları için biçilmiş rol model hesapların tutmamasının üzerine, biçilen rollerde öngörülen esenkliklere uyum sağlayamamayı eklemek gerek. Aslında sistem adına öngörülen projelerde, işin içine yaşamın pratikleri, öngörülemeyen insanın girdiği toplumsal gelişmelerin, öngörülemeyen sonuçlarında, kaçınılmaz gündeme giren yeni dengeler dayatmalarında, siyasetin yeni çözümler üretme yeteneğinde demokratik düzenler ile diktatoryal işleyen düzenler arasındaki büyük farklar çok çarpıcı oluyor. Demokratik çözüm üretilemeyen koşullarda, işler kötüye gittiğinde gelen dayatmalar çok ağır, kaçınılmaz diktatoryal olarak yaşanıyor... Suriye’de yaşanan çatışmaların şiddetinin, Irak’ta şimdilerde Suriye’den daha büyük tehdit oluşturabileceği belirtilen iç savaşta ölmüş milyonların üzerine daha da kanlı bir çatışma olasılığının belirmesi, Mısır’da damdan düşer gibi yeniden gündeme giren, Arap baharları efsanesinin yıkımı anlamını da taşıyan yeni büyük iç siyasal çatışma... Dışadan bakılınca Ortadoğu’nun yeniden düzenlenmesinde önemli rol oynayan iki ülke vitrininde, Mısır ve Türkiye’de uzaktan çok farklı görüntü verse de özünde benzer eksende gelişen yeni siyasalsosyalekonomik sorunlar yumağı... Sandıktan çıkan, ancak seçilmelerini sağlayan anayasal, yasal düzenleri askıya alarak, dış dünyada güç oluşturma propagandası ekseninde içerde iktidarda kalma arayışları... Muhteşem Süleyman dizisi ile hesaplaşmak.. medya çağının kafa karıştırma silahına sarılmak değil de başka ne anlama geliyor? Sınıf atladık ? Vural Öger, turizm acenteciliği ile başladı ve sektörde dev haline geldi. ? Sucuk, salam ve pastırma üreten Egetürk, üretim tesislerini 70 bin metrekareye çıkardı. ? İşe manavlıkla başlayan Baktat, 100 milyon Avro’luk şirket oldu. ? Şenol Yeğin’in 1993’te devraldığı Spekon; Alman silahlı kuvvetlerine tekstil üretiyor... 2002’de Airbus A 380 uçaklarının iç kaplamasını 140 milyon dolarlık iş hacmiyle aldı. ? İsmet Koyun’un 1986’da kurduğu KOBİL (Koyun Bilgisayar), dünya devi şirketlerin bilgi güvenliğini sağlıyor. Hans, Türklere emanet 1960’larda Almanya’ya gelen Türkler berberlik, manavlık, video kaset satışı ile başladılar işe. Şimdi ise yazılımdan yüksek teknolojiye, mühendislikten askeri malzeme üretimine kadar 100’ün üstünde alanda söz sahibi... PELİN ÜNKER 1961’de ellerinde tahta bavullarıyla Almanya’ya gelen Türk işçilerin torunları, şimdi büyük girişimcilik hikâyelerine imza atıyor. İki Almanya birleştikten sonra Doğu Almanya’ya gidip burada iş kuran Türkler, şanslı çıktı. Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay kasetlerini kiralayanların şimdi film şirketi var, bilet satan larsa tur operatörü oldu. Büfecilikten döner üretimine, et toptancılığına geçtiler, markalaştılar. Türk Alman Sanayi ve Ticaret Odası Genel Sekreteri Suat Bakır, Türklerin duvar yıkıldığı zaman Batı Berlin’den Hamburg, Frankfurt gibi eski Alman eyaletlerine geçtiğini; Doğu Almanya’da teşviklerden yararlandıklarını belirtti. Bakır, “100’ün üstü branşta Türk şirketi var. Matbaa, yayınevi, oto yan sanayi, mühendislik hizmetleri, inşaat, hazır beton, tekstil, gastronomi, yazılım, bilgi teknolojileri bunlardan sadece bazıları” dedi. Almanya’da 80 bin Türk girişimci olduğuna işaret eden Bakır’a göre bunlar, 2012 sonunda toplam 40 milyar Avro ciro hedefliyor ve 400 binin üzerinde istihdam sağlıyor. İşbank Rusya’da atağa hazır Ekonomi Servisi Bank Sofia’yı 40 milyon dolara satın alarak “CJSC İşbank” adıyla Rusya pazarına giren Türkiye İş Bankası, 14 şubede altyapı ve IT yatırım çalışmalarına devam ediyor. Rusya’da faaliyette olan Türk şirketlerinin yanı sıra Rus şirketlere de ticari destek sağlayan banka, 2014’te bireysel hizmetler de vermeye başlayacak. Ruscam (Şişecam), Paşabahçe ve düz cam fabrikaları (Trakya Cam) ile 1 milyar dolara yakın Rusya’da yatırımları olan grup, bankacılıkta da etkin olacak. Cihan Haber Ajansı’na Rusya’daki faaliyetleri ile ilgili bilgi veren CJSC İşbank Rusya Başkanı Metin Tunçgenç , şunları vurguladı: Sağlam zemin ? İş Bankası’nın genelde tedbirli ve muhafazakâr bir yapısı var. Her zaman sağlam bir zemine basmayı tercih eder. Rusya’da da İş Bankası’nın Türkiye deki büyüklüğüne yakışır bir şekilde yapılanıyoruz. ? İnsan kaynakları, IT ve şube yapılanması gibi çalışmalarımızı tamamlamak üzereyiz. 330 çalışanımız oldu. Nitelikli eleman takviyeleri yapmayı sürdürüyoruz. KISA... KISA... Yoksulluk sınırı 3 bin 120 TL ? Türkİş’in hesaplamasına göre, kasımda 4 kişilik ailenin açlık sınırı 958.03 TL, yoksulluk sınırı 3 bin 120,61 TL oldu. Bir önceki aya göre fiyat artışı olmamasına karşın, son bir yılda mutfağa gelen ek yük 31 lira oldu. Yatırım artacak ? İşbank Rusya, 2 milyar rublelik (70 milyon dolar) bir sermaye yapısına ulaştı. Bu rakamlar henüz bir başlangıç. ? Biz Rusya piyasasının kalıcı bir unsuru olmak istiyoruz. Sağlam bir zeminde onyıllarca bu ülkede var olmak istiyoruz. Endeksler dibe vurdu ? Reel kesim güven endeksi kasımda, bir önceki aya göre 1.4 puan azalarak 101,0 oldu. TÜİK’e göre, perakende ticaret sektörü güven endeksi kasımda yüzde 4.8, inşaat güven endeksi 3.6, hizmet güven endeksi de yüzde 7.2 düştü. Kapasite kullanımı düştü ? TÜİK’e göre, kapasite kullanım oranı, kasımda geçen yılın aynı ayına göre 2.9 puan azalarak, yüzde 74.0 seviyesinde gerçekleşti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle