19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 2012 CUMARTESİ 4 HABERLER Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da ‘Sorunun çözümü benim siyasi hayatıma mal olacaksa razıyım’ dedi Açlık Grevleri Şu anda cezaevlerinde açlık grevinde bulunan 635 PKK ve KCK tutuklu ve hükümlüsü arasından eyleme ilk başlamış olan 63’ü, açlık grevinin 46. gününe vardı. Bunlar, bundan sonra ucu ölüme kadar varan kalıcı maluliyet bırakabilecek tehlikelerle karşı karşıya bulunmaktadırlar. Kısacası durum çok ciddidir. Bu gibi sonuçların doğması, yeni kurbanlar yaratacak, kapatılması güç yaralar açacak, olayların geri dönülmez noktaya ulaşmasına neden olabilecektir. Adalet Bakanı’nın girişimleri de gösteriyor ki, iktidar tehlikenin farkında. Burada şu soru geliyor hemen akla: Acaba bu konuda bir şey yapılabilir mi? Taleplere göz atıldığı zaman, şimdilik kolaylıkla karşılanabilecek ve ölümleri önlemesi imkânı olan bazı önlemler alınmasının mümkün olduğu görülür. ??? İleri sürülen istekler arasında, “anadilinde savunma” da yer alıyor. İlk defa KCK davaları sırasında ileri sürülmüş olan bu talebin, söz konusu sanıkların Türkçeye yeterince vâkıf oldukları göz önünde bulundurulursa, siyasi oldukları açık. Ancak KCK davasının kendisi siyasi olduğuna göre, sanıkların tutumu da doğaldır. Kaldı ki anadilinde savunmanın önünde yasal bir engel de yoktur. Daha doğrusu TC’nin anadilinde savunmaya mutlak saygı göstermesi zorunluluğu vardır. Nitekim Lozan Antlaşması’nın “Azınlıklar” ile igili 3. bölümünde, 39. maddenin 5. fıkrasında, aynen şöyle denilmektedir: “Resmi dilin varlığı kuşkusuz olmakla birlikte, Türkçeden başka dilde konuşan Türk yurttaşlarına yargıçlar önünde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri konusunda gerekli kolaylık gösterilecektir.” Antlaşmanın 37. maddesi ise 3848. maddeler arasındaki “Azınlıklar” bölümündeki hükümlerin temel yasa oluşturacaklarını ve hiçbir yasanın, yönetmeliğin, hiçbir resmi işlemin bunlara aykırı olamayacağını belirtmektedir. Demek ki anadilinde savunma ile ilgili talebi yerine getirmekle, devletin temel antlaşmasına uymaktan başka bir şey yapılmış olmayacaktır. Öcalan’ın ev hapsine alınması değil de kamuoyunun duyarlı kesimini rencide etmeden koşullarının düzeltilmesi de mümkündür. ??? Bütün bunları yaşama geçirecek adımların atılması için ilgili taraflarda, çözüm ya da hiç değilse durumun daha da vahimleşmesini önleme iradesinin olması gerek. Bu konuda genel olarak düşülen bir yanlış var. Barışçı sivil çözüm konusunda tek taraflı bir iradenin yeterli olduğu sanılıyor. Savaş, başkaları istemese bile tek taraflı bir iradeyle çıkarılabilir, ama barış değil. Barış ancak karşılıklı irade ile sağlanabilir. Aksi mümkün değildir. O zaman da şu soru hemen gündeme geliyor: Acaba PKK ve BDP bu grevlerin ölüme varmadan durdurulmalarını istiyorlar mı? Belki de soru abestir. BDP’nin ayrı bir iradesi olmadığından sorunun tek PKK açısından sorulması yeter de artar bile. Ama öyle olsa ve BDP’den barışçıl bir inisiyatif alması beklenmese bile, hiç değilse, kışkırtıcı, durumu ağırlaştırıcı açıklamalardan çekinmesi beklenemez mi, yine de? Ama bakın BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş açlık grevleri için ne diyor: Gerekirse biz de arkadaşlarımızla ölürüz. Siz burada uzlaştırıcı, barışçı bir ifade görüyor musunuz? Dışarıdan alınan kararla açlık grevine sevk edilen insanların durumlarını bilirim. Hapisteki açlık grevlerine dışardan yangına körükle giden destekler vermek kahramanlık değildir. Acaba evlat acısını bilen Sırrı Sakık, Demirtaş’ın bu sözlerine ne diyor? Ağlamayan ana kalmadı MAHMUT ORAL ‘Çözümün adresi TBMM’dir’ DİYARBAKIR Diyarbakır’ı ziyaret eden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Şu anda çok sayıda hapishanede ölüm orucuna yatan siyasetçiler var. İnsanlar bedenlerini ölüme yatırıyorsa durup düşünmek lazım. Sorunun çözüm adresi TBMM’dir. Geldiğimiz noktaya bakıyoruz, ağlamayan ana kalmadı. Bu sorunun çözümü benim siyasi hayatıma mal olacaksa ben buna da razıyım” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, genel başkan yardımcıları Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan ve bir grup milletvekili ile dün Diyarbakır’da temaslarda bulundu. Belediyeye ziyareti sırasında BDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Kılıçdaroğlu ve CHP heyetini belediye kapısında kırmızı güllerle karşıladı. Baydemir, Kılıçdaroğlu’nun ziyaretinin tarihi bir önem taşıdığını, ziyarete “barış ve kucaklaşma adına” büyük bir değer atfettiklerini söyledi. Baydemir, “Bayramın ikinci günündeyiz, ancak yüzlerce insan cezaevlerinde bedenlerini ölüme yatırmış durumda. Hepimize çağrıları kardeş kanının artık dökülmemesi. Hepimiz büyük bir gemide bulunuyoruz ve bu gemi okyanusun ortasında rotasını kaybetmiş. Bu gemi battığında 74 milyonun tamamı helak olacak. Artık ne gerilla, ne asker, ne polis ne sivil kimse yaşamını yitirmesin bunun vebali üzerimizdedir” dedi. Ziyaret sırasında Baydemir, Kılıçdaroğlu’na Diyarbakır’ın tarihi sembolü olan çift başlı kartal motifi bulunan bir seramik ile Kürtçe sözlük armağan etti. Kılıçdaroğlu Çocuk Hastanesi’ni ziyaret etti. Kılıçdaroğlu’nu kapıda kırmızı gülle karşılayan Baydemir, CHP liderine Kürtçe sözlük armağan etti. (Fotoğraflar: AANURTEN ASLAN) Kardeş kanı eğer akıyorsa bir şeyler yapmalı. Bunun için çağrı yaptık ama arzu ettiğimiz bir araya gelme sürecini yakalayamadık. Yol haritamız eksik, yanlış olabilir. Eksik varsa siz bir yol haritası belirleyin. Sorunun çözüm adresi TBMM’dir. Biz bu soruna eminim çözüm bulabiliriz. Bu sorunun çözümü benim siyasi hayatıma mal olacaksa ben buna da razıyım” dedi. raklarda yaşayan herkesin kucaklaşmasını istiyoruz. Halkın seçtiği siyasetçilerin hapse atılmasını doğru bulmuyoruz” diye konuştu. “Diyarbakırlılara bir sitemimi iletmek istiyorum” diyen Kılıçdaroğlu, “Recep Tayyip Erdoğan Diyarbakır’a geldi ve daha modern bir hapishane sözü verdi. Hapishane sözü verdiği için de milletvekilli çıkaran ilk başbakandır. Bunu içime sindiremiyorum. Diyarbakır’ın demokrasisi bu söyleme karşın tam ters bir uygulama yapması gerekiyordu” ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu belediye ziyaretin ardından Diyarbakır Çocuk Hastanesi’ni, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nı, Diyarbakır Barosu’nu, Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak’ı ziyaret etti. Diyarbakırlılara sitem ‘Ölüm oruçları bitirilsin’ Kılıçdaroğlu da sorunun çözümü için daha önce hükümete defalarca çağrı yaptıklarını ancak yanıt alamadıklarını belirterek “Bir söz var ve çok güzel; ‘Analar ağlamasın’. Ama ağlamayan ana kalmadı. Buna kim engel olmalı: Siyasetçi. Siyasetçinin sorumluluğu varsa oturup konuşmalı, tartışmalı. Bayrak, misakımilli, bağımsızlık bizim ortak paydalarımız. Sorunun demokrasiyi derinleştirerek ve diyalogla çözüleceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Şu anda çok sayıda hapishanede ölüm orucuna yatan siyasetçiler var. İnsanlar bedenlerini ölüme yatırıyorsa durup düşünmek lazım. Umarım bu çağrım dikkate alınır, arzu ederim, bu ölüm oruçlarını bıraksınlar. İnsan hayatı çok değerlidir. Onlar şu veya bu şekilde yine düşüncelerini aktarırlar. Hükümetin bu konuda daha duyarlı olmasını isteriz. Diyarbakır’a bir bayram gününde gelişimizin bir anlamı var. Biz bu top ‘Yeni bir iklime ihtiyacımız var’ Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı (DTSO) Remzi Can ise Kılıçdaroğlu’nun ziyareti sırasında, “Bölgenin ger çekten size bakışı farklı. Siz bu işin içinde olmazsanız, bu iş çözülmez. Ancak CHP ve bölge halkı arasında bir kopukluk var” dedi. Kılıçdaroğlu, “Gelin parlamentoda oturalım bu meseleyi çözelim dedik. Biz bu inisiyatifi gösteriyoruz. Önce kendi içimizde barışı, huzuru sağlayacağız. Herkesin iş, aş sahibi olmasını isteyeceğiz. Demokrasimizi geliştireceğiz, özgürlük alanlarımızı geliştireceğiz. Böyle baskıyla, şiddetle, kinle, öfkeyle yola çıkmamak lazım” dedi. Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar’ı da makamında ziyaret eden Kılıçdaroğlu, “Yeni bir iklime ihtiyacımız var. Yeni bir duruşa, yeni bir sese, yeni bir siyasal anlayışa. Demokrasisi gelişmiş, özgürlükleri olan, seçimle gelenlerin hapishanede değilde, görevlerinin başında olduğu bir Türkiye. Böyle bir Türkiye özlüyoruz” diye konuştu. Basına kapalı devam eden toplantıya aralarında İHD ve MazlumDer’in de bulunduğu bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı. CHP Genel Merkezi’ni ilk AKP heyeti ziyaret etti. (Fotoğraf: AAEVRİM AYDIN) BDP ne ziyarete gitti ne de ziyaret edildi Bayramlaşmada konu ‘yasaklar’ ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) Kurban Bayramı dolayısıyla siyasi partiler arası bayramlaşma trafiği yaşandı. Bayramlaşmanın ana konusunu tutuklu vekil sorunu ile Ankara Valiliği’nin 1. Meclis önünde yapılacak Cumhuriyet yürüyüşünü yasaklaması oluşturdu. Siyasi partilere bayramlaşmaya gitmeyen BDP’den herhangi bir partiye de ziyaret olmadı. AKP’yi ilk olarak; CHP heyeti ziyaret etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, “Bir dahaki bayrama tutuksuz vekillerimizle girmek istiyoruz. Onları da aramızda görmeliyiz” derken, AKP Genel Başkanı Mehmet Ali Şahin ise “Bu konu yargının ilgi alanına giriyor, yargı konuya ilişkin kararı vermeli” karşılığını verdi. Parlamentonun irade ortaya koyması halinde bu sorunun çözüleceğini belirten Tezcan’a yanıt veren TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya “Türkiye, Parlamento mutabakata varırsa sorun çözülür, gerekli hukuk normu değiştirilebilir” diye konuştu. Şahin, DSP heyetinin ziyareti sırasında 1. Meclis önünde yapılacak yürüyüşe değinirken, “Niye alternatif bir tören yapalım? Şenlikler yapılabilir, ama devletin Cumhurbaşkanı’nın katıldığı bir tören varken, buraya gelmeyip alternatif bir törene katılmak soru işaretleri barındırıyor” dedi. CHP Genel Merkezi’ni de ilk olarak AKP heyeti ziyaret etti. AKP Genel Sekreteri Haluk İpek , CHP’nin Cumhuriyet yürüyüşüne katılmasına ilişkin, “Cumhuriyet gibi milli değerlerimizi iç siyaset malzemesi yapmadan, hep birlikte kutlamamız gerekir” dedi. CHP PM Üyesi Seyhan Erdoğdu, Cumhuriyetin herkesin ortak değeri olduğunu vurgulayarak “Kurban bayramlarımızı da özgürce, dayanışma içinde kutluyorsak bunu da Mustafa Kemal’e ve Cumhuriyete borçluyuz” dedi. Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, İşçi Partisi’nin ziyareti sırasında Cumhuriyet yürüyüşünün yasaklanmasına değinerek “Bu yasakçı, hukuk tanımayan, baskıcı anlayışa en güzel cevabı ellerimizde Türk bayrağı ile 29 Ekim 11.00’de Ulus’ta 1. Meclis önünde hep beraber vereceğiz” dedi. CHP İstanbul İl Örgütü’nde de dün bayramlaşma töreni düzenlendi. Şişhane’deki il binasında düzenlenen törene İstanbul milletvekilleri, Süleyman Çelebi, Mahmut Tanal, İhsan Özkes, Oktay Ekşi ve Aykut Erdoğdu,İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ve il yöneticilerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda partili katıldı. Bahçeli, Cumhuriyet yürüyüşüne karşı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda 1. Meclis önünde yapılması planlanan yürüyüşle ilgili, “Bazı sivil toplum kuruluşlarının Ortadoğu’daki bazı özentilere heveslenerek ‘halk hareketi başlatıyoruz’, ‘halk yürüyüşü yapıyoruz’ derken bir krize Türkiye’yi sokmaları ve bunu da bazı siyasi partilerin çok sıcak sahiplenmeleri doğru değildir” dedi. Bahçeli, parti yöneticileri, bazı milletvekilleri ve partililerle parti genel merkezinde bayramlaştı. Burada yaptığı konuşmada, Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanmasının yıllardan beri yasalarla belirlendiğini ve bu anlamda bir gelenek oluştuğunu, bu geleneği daha iyiye doğru götürecek katkılarda bulunmak yerine bir krizin başlatılma sebebi haline getirilirse büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalınabileceğini söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti: “Alternatifler ortaya koyarak Türkiye’nin bölünmesine her alanda katkı sağlamak cumhuriyetçilik de değildir, milliyetçilik de değildir, vatanseverlik de değildir veya demokrat olma, özgür olmakta anlamını taşımaz.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle