19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 OCAK 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA otomobil?cumhuriyet.com.tr OTOMOBİL 7 Hyundai’den sihirli bir iç mekân tasarımı ünyanın en hızlı büyüyen otomotiv markası Hyundai’nin yeni konsepti “Hexa Space” Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de düzenlenen 2012’nin ilk otomobil fuarı Auto Expo 2012’de tanıtıldı. Hyundai’nin gelişmekte olan pazarlar için geliştirdiği MPV segmentindeki yeni konsepti, yenilikçi kayan kapıları ve mekân ferahlığı sağlayan koltuk tasarımı ile dikkat çekiyor. Hexa Space, Hyundai markasının “akıcı tasarım” felsefesinin en son örneğini temsil ediyor. D Hyundai’nin yeni MPV Konsepti Hexa Space’in iç mekânında altıgen yapılı koltuk tasarımı öne çıkıyor. Koltuk tasarımındaki bu altıgen yapı sayesinde iç mekânda önemli bir hacim kazanılan Hexa Space 8 kişilik oturma alanı sunuyor. Aynı zamanda altıgen yapılı koltuklar, birbirini bir yapboz gibi tamamlayarak istenildiğinde geniş bir yükleme alanı yaratılmasına olanak sağlıyor. Çok seçenekli koltuk yapısı ile Hexa Space istenildiğinde 8 kişiye ulaşım imkânı sunarken, istenildiğinde orta sıradaki koltuklar yatırılarak daha ferah bir oturum sağlanıyor. Gerektiğinde ikinci sıra yatırılarak Limuzin konforuna ulaşılan Hexa Space’de istenildiğinde de üçüncü sıranın yatırılması ile arkada geniş bir yükleme alanı elde ediliyor. En Büyük ‘Kitle İmha Silahı’ Açlıktır Bugün dünyadaki açların sayıları 1 milyarın kapısına dayanmıış durumda. Bilim adamlarının yıllardır bu konuda alarm çanlarını çalmalarına karşın, seslerine kulak veren yok. Tok açın halinden anlamıyor. Daha da vahim olan, bu insanlk ayıbının uzun yıllardan bu yana artarak sürüp gitmesi, önünün bir türlü kesilememesi. BM bünyesinde yıllardır açlıkla savaşan İsviçreli bilim adamı Jean Ziegler’in yeni yılın başında yayımlanan ‘Kitle İmha Silahı’ (1) adlı kapsamlı eseri, şimdiden konuyla ilgili en sağlam kaynaklardan biri olmaya aday. “Açlıktan ölen her çocuk, tasarlanmış bir cinayettir” sözüyle ünlü Jean Ziegler, aynı zamanda BM İnsan Hakları Danışma Konseyi Başkan Yardımcısı. Jean Ziegler, açlık denilen insanlık ayıbının çözümünün neden olanaksız sorunlar arasında yer aldığını sorguluyor. Aşağıda, değerli bilim adamının görüşlerinin yanı sıra açlık sorununun gizli açık şifrelerini irdeleyen bazı bölümlerini özetle aktarıyoruz. ??? Birinci çarpıcı saptama, açlık sorununun dünya gıda üretimi eksikliğinden kaynaklanmadığı. Uzmanların yaptıkları hesaplamalara göre dünyamız, bugünkü 6 milyarlık nüfusunun bir katını yani 12 milyar insanı rahatlıkla doyurabilecek kapasitededir. Bu durumda asıl faili başka yerlerde aramak gerekmektedir. Bu da uzun zamandır kimse için sır değil. Gıdadan yana sıkıntı yoksa, dünyada açlıktan her 5 saniyede bir insan neden ölmektedir? Bu, günde 37 bin insan anlamına gelmektedir. Olaya yakından bakıldığında görülecektir ki, açlıkta rol oynayan en önemli etken, dünyada yeteri kadar gıda maddesi üretilmesindeki sorunlar değildir. Jean Ziegler’e göre, açlığı salt iklime bağlayanların zoru, olayı sürgit savsaklamak istemelerinden kaynaklanmaktadır. İklim sorunu 17 yıldır her yıl yapılan zirvede, hiçbir somut adım atılmadan, sürekli bir sonraki zirveye ertelenmektedir. Oysa açlıkla savaş, çözüm konusunda çok daha fazla şansa sahiptir. İsviçreli bilim adamına göre 12 milyon insanı ölümle tehdit eden açlığın önde gelen en önemli nedeni ‘rezerv gıda’ stoklarından yoksun bırakılmış olmalarıdır. Örneğin Afrika Boynuzu’ndaki Sahel’de beş yıldır süren kuraklıkta hasat, hissedilir ölçüde kısıtlı olmuş ya da hiç gerçekleşememiştir. Böylesi bir durumda herhangi bir ülke gıda rezervlerini devreye sokacak ve açlığın önünü kesecektir. Buna karşılık sürekli kuraklık çeken ve tarımı yürekler acısı durumda olan ülkeler üretim yapamadıkları gibi, doğal olarak gıda rezervi stoklarına da sahip değillerdir. Zengin ülkeler ise hemen her yıl yapılan toplantılarda yükümlendikleri yardım vaatlerini hiçbir zaman tam olarak yerine getirmemekte, böylece de açlığı arttırmaktadır. Ayrıca çoğu yoksul olan söz konusu ülkelerin gıda spekülatörlerinin doymak bilmeyen kâr iştahıyla doruklara ulaşan gıda fiyatlarına kolay kolay ulaşmak da mümkün değildir. 20082009 krizlerinde borsalarda büyük paralar kaybeden bankalar ve büyük finans devleri, kısa zamanda çok kâr getiren gıda spekülasyonlarına girmişler, böylece de aç ülkeler, sağlanan yardımlarla yeteri kadar hububat almayı gerçekleştirememişler ve çocuk çoluk açlığın pençesine düşmüşlerdir. ??? Jean Ziegler, Batı’nın zenginlerinin yardımları hakkında bakınız ne düşünüyor: İnsanlar yeteri kadar paraya sahip olamadıkları için açlıktan ölüyor. Ağır biçimde az beslenen bir çocuğu yeniden yaşama döndürmek için damardan verilen iyileştirici gıdalar yeterlidir. Örneğin vitaminli bisküviler bu konuda hayat kurtarıcıdır. Ancak söz konusu bisküvileri almak için de para gereklidir. Oysa yoksul insanların çocukları yaşama döndürecek de olsa bu bisküvileri alacak paraları yoktur. Dünya Gıda Programı (PAM) dünya çapında sağlanan yıllık 6 milyarlık yardımı 2.8 milyara düşürmek zorunda kalmıştır. Düşüşün nedeni ise her zamanki gibi zengin ülkelerin taahhütlerini yerine getirmemelerinden kaynaklanmaktadır. Şu saçmalığa bakar mısınız? Yakın bir zaman önce Avrupalı ülkeler, Yunanistan’ın borçlarını ödemekte zorlanan bankalara 162 milyar Avro sağlarken, Kenya’da dünyanın en büyük sığınma kampı Dadaab’da ölmek üzere de olsa açları kabul edememiştir. (1) Ed. SEUIL, Paris Testimize konuk olan 1.6i EcoBoost motora gizlenen 180 beygir gücü sürüş keyfimizi arttırdı Focus gerçekten güçlü Total’den 45 bin 45 kişiye bedava yakıt otal’in 17 Kasım T 2011 tarihinde başlayan ve 45 günde 45 kişiye 1 yıllık bedava yakıt kazandıran “Büyük Çekiliş Kampanyası“ Club Total kart sahiplerinin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Oyuncu ve sunucu Vatan Şaşmaz ve talihlilerin katılımıyla 4 Ocak’ta yapılan üçüncü ve son çekiliş sonunda, 1 yıllık bedava yakıt kazanan 15 talihlinin de eklenmesiyle, Club Total kart toplamda 45 günde 45 bin 45 kişiye 511 bin TL değerinde bedava yakıt kazandırdı. ord Focus ilk tanıtıldığı 1998 yılından itibaren satış rakamlarıyla başarısını ortaya koyan bir otomobil. Test sürüşü için aldığımız 1.6i EcoBoost motorlu versiyon 180 beygir güç üretiyor. Otomobil, 5 kapılı, geleneksel bir hatchback. Focus kompakt boyutlarda geniş, fonksiyonel, kullanışlı bir aile otomobili. Otomobilin en etkileyici özelliklerinin başında bizce performans geliyor. 240 Nm’lik bir torku var. Focus 0100 kilometre/s’lik hızlanmasını teknik verilere göre 7.9 saniyede tamamlıyor ve deneyimlediğimiz pratikte de bunu rahatlıkla başa F rıyor. Direksiyon üzerindeki müzik sistemi ve hız sabitleme sitemi kumandaları da girintili çıkıntılı ve çok pratik değil. Koltuklar rahat, oturma pozisyonu iyi ayarlanmış. Otomobilin ses yalıtımı da gayet iyi... Otomobilin yol tutuşu da ol dukça başarılı... Elbette ki güçlü ve yüksek performans sergileyen bir otomobilde bunun olması güvenlik açısından büyük avantaj ve gereklilik. Genel denge özelliklerini test ettiğimizde yüksek güce rağmen önden rahatsız edici kaymalar hissetmedik, arkası da yola sıkı sıkı tutunmaya eğilimli. Fiyatına gelince, sadece en zengin ekipmanı ifade eden Titanium donanım paketiyle satılan 1.6i EcoBoost hatchback 55 bin 590 liraya alınabiliyor. Oldukça mantıklı bir fiyata hem 5 kapılı şık ve konforlu bir hatchback hem de yüksek performanslı bir GTI satın almış oluyorsunuz. Artık nasıl kullanacağınız size kalmış... Dacia ailesi 5 ve 7 koltuklu Lodgy ile genişliyor L odgy, markanın doğasına sadık kalan, Dacia müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik özellikler ve sıra dışı bir iç mekân genişliği sunuyor. Uygun fiyata sahip çok yönlü bir araç arayan ancak kısıtlı imkânlar nedeniyle 2. ele yönelen aileler artık bundan böyle üç yıl garantiye sahip yepyeni bir MPV satın alabilecek. 4,5 metre uzunluktaki otomobilde, üçüncü sıra koltukta oturan yolcular bile rahat bir şekilde seyahat ederken kayda değer bir bagaj bölmesi de yer alıyor. Dacia Lodgy Mart 2012’de Cenevre Otomobil Fuarı’nda tanıtılacak. Ulaştırma uzmanı Prof. Dr. Bayraktar, yarın başlayacak köprü karşıtı eylem öncesi sorularımızı yanıtladı: Kent cinayete kurban gidecek LEYLA TAVŞANOĞLU İstanbul Boğazı’na üçüncü köprü yapılması çalışmalarına tepkiler çığ gibi büyürken pek çok mimar, aydın, mühendisin içinde yer aldığı “Üçüncü Köprü Yerine Yaşam Platformu” yarın Ankara’da Karayolları Genel Müdürlüğü önünde bir bildiriyle eyleme geçmeyi planlıyor. Platformun başını çeken üyelerinden ulaştırma uzmanı Prof. Dr. Zerrin Bayraktar’la konuşuyoruz. Bayraktar yıllarını Boğaz’a yapılacak bütün köprülerle mücadeleye ayırmış bir kişilik. Soruluyanıtlı söyleşimiz şöyle gelişiyor: Daha üçüncü köprü projelendirilmeden, yıllardır buna farklı çevrelerden ciddi tepkiler vardı. Üçüncü köprünün İstanbul’un kuzeyindeki şehrin akciğerlerini yok edeceği, trafiğe çözüm değil daha da çözümsüzlük getireceği uyarıları hep gündemdeydi. Ama her nedense hükümet bütün bu tepki ve uyarılara kulaklarını tıkadı. Sizce neden? ZERRİN BAYRAKTAR Bunun nedenini bir çözebilsem... İnsanlar nasıl bu kadar duyarsız olabilir? 1995’te Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yken üçüncü köprünün cinayet olduğunu açık açık söylemişti. O zaman belediye başkanı olduğu için demek ki gerçekleri daha iyi görüyordu. Ama Başbakan olunca cinayet demekten vazgeçti. Kentin üzerinde helikopterle uçarak üçüncü köprüye olur verdi. Olacak iş değil. 1973’te Boğaz Köprüsü açıldığı zaman ileriyi görenler buna karşı çıkıyorlardı. Çünkü İstanbul’un başına gelecekleri görüyor lardı. O zaman karşı çıkanlara kulak verilip birinci köprünün üzerine raylı sistem döşenseydi bugün böyle bir trafik keşmekeşi yaşanmazdı. Üçüncü köprü yapılırsa ne olur? İstanbul’un bütün yaşam damarları kurur. İkinci köprü yapıldıktan sonra çevre yollarının kenarlarında bir sürü şehircikler türedi. Köprü, geçtiği yere mutlaka yerleşim yerleri getiriyor. Öyle bir kısırdöngü ki anlatılmaz. Çevre yolunu ilk yaptığınız zaman belki hiç trafik olmuyor. Ama bir süre sonra trafik başlıyor. O trafik kendi başka trafiğini yaratıyor. Sonuçta kanser hücresi gibi yayılıyor. Bakın, ikinci köprü yapıldıktan sonra Elmalı Barajı bitti. Üçüncü köprü yapılırsa aynı şey Ömerli Barajı’nın başına gelecek. Geçen yaz Şile çevresine gitmiştim. Gitmez olsaydım. İş makineleri yol yapmak için ormanları yok ediyordu. Ayrıca o yolları kim için yapıyorsunuz? Oralarda trafik olmaz. Bana, yirmi yıl sonrasını düşünerek yaptıklarını söylüyorlar. Ulaştırmada yol anında kullanılmalıdır. Bir yolun en fazla ömrü 15 yıldır. Bunlar ne yapmak istiyor? Bana elli yıl sonrasını da düşünerek bunu yaptıklarını anlatıyorlar. Ne elli yılı? Belki elli yıl sonra ışınlamayla ulaşım sağlanacak. Başbakan, ‘Ben çevrecinin daniskasıyım’ diyor, ama İstanbul’un kuzeyini mahvedecek üçüncü köprü projesinde ısrar ediyor. Bu ironi değil mi? Başbakan çevreciliğin ne olduğunu da bilmiyor. Esas ben Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a öfkeleniyorum. Kendisi gerçekleri Başbakan’a anlatamıyor mu? Başbakan bizim gibi düşünen bir insansa anlar. Bunca ulaştırma uzmanı var Türkiye’de. Biz koca koca dosyalarla çalıştık. Tüm Türkiye’nin taşımacılığını, ulaştırmasını, çevresini, suyunu her şeyini ortaya döktük. Sonuçta şöyle bir sonuca vardık: Türkiye’de ulaştırmadaki en büyük plansızlık karayollarına bu kadar ağırlık verilmesidir. Karayolları Genel Müdürü yolcuda yüzde 95, yükte yüzde 92 taşımacılık yaptıklarını söyleyerek övünüyor. İnanılır gibi değil. Ben Karayolları Genel Müdürü olsam bunları söylemeye utanırım. Sizce köprü üzerinden metrobüs geçirmek trafik sorununa çare oldu mu? Böyle metrobüs olmaz. Metrobüs taşımacılığı çok önceden beri Güney Amerika’da yapılıyor. Yol dar değil. Planlı bir şekilde yapılmış. Ama bizde plan nerede? Ben metrobüsü yapan firmanın yetkilisiyle konuştum. Başlangıçta kendilerinden bazı bilgiler aldıktan sonra bildiklerini okuduklarını anlattı. Bir ulaştırmacı olarak metrobüsün insan konforu düşünülmeden yapıldığını söyleyebilirim. Eymir için Kızılay’da anket ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek, sosyal paylaşım sitesi Twitter’a girişinin birinci yıldönümü dolayısıyla ASKİ Sosyal Tesisleri’nde 150 takipçisiyle bir araya geldi. Gökçek, Eymir Gölü’nü ODTÜ’den alıp Ankaralılara vereceklerini söyledi. Gökçek, Kızılay’da bu konuda bir anket yapılacağını, anketin bir hafta 10 gün boyunca halka sunulacağını ifade etti. 3. köprüye ‘kâr’ garantili ihale OKTAY EKİNCİ Yüklenici beklediği kazancı sağlayamazsa zararını devlet karşılayacak! Darbe anayasasını protesto ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dünya Demokrasi Hareketi Derneği üyesi bir grup, 1982 Anayasası’nın yürürlüğe girişinin 30. yılını TRT Radyosu önünde protesto etti. Sıhhiye’deki TRT Radyosu önünde toplanan protestocular, “Darbe anayasası 30 yaşında” yazılı dövizler taşıdı. Eyleme CHP Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir de destek verdi. Boğaziçi’ne 3. köprü ve yeni çevre yolu için geçen yıl ağustosta yapılacakken “Aday firmalar projeyi inceleme süresi istediler” denerek ertelenen ihalenin yarın gerçekleşmesi bekleniyor... İlgili meslek odaları, akademisyenler, aydınlar ve sivil toplum kuruluşlarından meydana gelen “3. Köprüye Karşı Yaşam Platformu” ihalenin yapılacağı Ankara’daki Karayolları Genel Müdürlüğü önünde aynı gün kitlesel eyleme hazırlanırken, ihale koşulları arasındaki “kâr garantisi” endişeyle karşılanıyor. Şartnameye göre, köprü ve yolların yapım ve işletmesini belli süre için “yapişletdevret” yöntemiyle yüklenecek firma, geçişlerden öngördüğü geliri elde edemezse, toplanan ve beklenen rakamlar arasındaki farkı devlet ödeyecek. Böylece Boğaz’a ve ormanlara “kâr garantili rant köprüsü” ile bağlantı yolları inşa edilmiş olacak... Köprü ‘boş’ kalacak! GaripçePoyrazköy arasında tasarlanan 3. köprü projesindeki tüm karayolu bağlantıları ve yeni çevre yolu büyük oranda “orman”lardan geçtiğinden, İstanbul için tarihin en büyük doğal çevre kıyımına neden olunacağı akademik çalışmalarla kanıtlanmıştı. Ayrıca gerek Marmaray’ın 1. ve 2. köprülerde yaratacağı yoğunluk azalmasıyla; gerekse İDO’nun AmbarlıBandırma arasında başlatacağı RoRo seferleriyle ağır vasıtaların AvrupaAsya geçişlerinde artık deniz yolunu yeğlemeleriyle 3. köprü gerekçelerinin de ortadan kalkacağı, her iki projenin resmi raporlarında açıkça vurgulanmıştı. Hükümetin ise bunları gözetmeden ve Marmaray ile RoRo seferlerinin başlamasıyla yaşanacak rahatlamayı “beklemeden” 3. köprü ve yollarını “olası zararlar ulusal bütçeden karşılanarak” ihale etmek istemesi, çevresel endişelere ekonomik kaygıları da ekliyor.. Son dönemlerde hemen her yıl “yapılacak” denilen ihalenin sürekli ertelenmesindeki başlıca nedenin ise yapişletdevret modeline müşteri olan firmaların yine Marmaray ve RoRo gerçekleştiğinde köprünün “müşterisiz” kalmasından duydukları endişe olduğu söyleniyor... Nitekim geçen yıl ertelenen ihale için Türkiye’den 7, Japonya’dan 4, Rusya’dan 2, İspanya, Avusturya ve İtalya’dan birer olmak üzere 16 firma şartname almışlardı. Bunlardan bazıları “vazgeçtiklerini” açıklarken, şimdiden “boş” kalacağı anlaşılan köprü için hükümetin “kâr garantisi”ne kimlerin aday olacakları merak ediliyor. Ataşehir’de kuyumcu soyuldu ? İstanbul Haber Servisi Ataşehir İçerenköy Mahallesi Eski Üsküdar Caddesi üzerinde bulunan bir kuyumcunun bitişiğindeki tadilat halindeki bir dükkâna giren hırsızlar burada duvarı delerek kuyumcuya ulaştı. Hırsızlar tezgâhta bulunan 100 bin TL değerinde altın ve 23 bin TL değerinde parayı alarak kaçtı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle