19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 OCAK 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 Üniversitelerin “hukuka başlangıç” geçirmek zor olacağa benziyor. dersinde, normlar hiyerarşisinden Ayrıca gelir vergisi bahsedilir. Bu hiyerarşiye göre tüm uygulamasında yaşanan artan kanunlar anayasaya uygun olmak oranlı tarifeden “sapmalar” da mali zorundadır. Doğal olarak vergi güce göre vergi ödeme ilkesini kanunlarımız da bu tespitin içindedir. zedeliyor. Yine bir asgari ücretli Vergi konusundaki temel ilkeler ise işçimiz elde ettiği ücret gelirleri anayasamızın 73. maddesinde şöyle üzerinden yüzde 15 ile 35 arasında belirtilir: artan oranlı tarifeye göre vergi 1 Herkes, kamu giderlerini öderken Spor Toto Süper Lig’de karşılamak üzere, mali gücüne göre oynayan bir futbolcu elde ettiği vergi ödemekle yükümlüdür. gelirler üzerinden yüzde 15, Bank 2 Vergi yükünün adaletli ve dengeli Asya 1. Lig’de oynayan bir futbolcu dağılımı, maliye politikasının sosyal ise yüzde 10 oranında vergi ödüyor. amacıdır. Bu tür sapmalar, bırakın mali güce Görüldüğü gibi vergi almada birinci göre vergilendirme ilkesini, mali temel ilke, mali güce göre vergi ödeme. gücü düşük olandan daha yüksek Dolaylı vergilerde, mali gücü yüksek olana Peki bizim vergi sistemimiz bu ilkeye uygun vergi alınması yaklaşımını doğuruyor. daha yüksek oranda ÖTV ya da KDV mu? Gelin kısaca inceleyelim. Anayasamıza göre vergi almada ikinci uygulanması söz konusu olamaz. Dolayısıyla temel ilke, vergi yükünün adaletli ve dengeli Mali güce göre vergi ödeme ilkesinin harcama ve işlemler üzerinden alınan dolaylı dağılımını sağlamak. Ne yazık ki, vergi sağlıklı işleyebilmesi gelir üzerinden alınan vergiler, mali güce göre vergi ödeme ilkesini dolaysız vergilerin, toplam vergi gelirleri sistemimiz bu ilkeyi de hayata geçirememiş. içindeki payı ile birebir bağlantılıdır. Dolaysız derinden yaralar. Fazla harcama yapanın Hep ifade ettiğimiz üzere, ülkemizde vergilerin payı ne kadar yüksek ise mali güce daha fazla dolaylı vergi ödemesi de bu ilkeye kesinti yoluyla alınan vergilerin yaklaşık üçte uyulduğunu göstermiyor. Yapılan her birim göre vergi ödeme ilkesi o derece sağlıklı ikisini ücretliler ödüyor. Ücret gelirleri harcama başına mali gücü düşük olanla gerçekleşir. Özellikle artan oranlı vergi üzerinden alınan vergilerin kesinti yoluyla yüksek olan aynı vergiyi ödüyor. tarifelerinin uygulandığı kazanç vergileri mali alınan vergilere oranı yaklaşık yüzde 66. Bu Öte yandan, mali güce göre vergi ödeme güce göre vergi ödeme ilkesini hayata orana sadece asgari ücretliler açısından ilkesinin sağlıklı şekilde işlemesini sağlayan, geçirir. bakarsak yaklaşık yüzde 12. Biliyoruz ki; genel bütçe vergi gelirlerimizin artan oranlı tarifeye dayalı gelir vergisinin Kıyaslama yaparsak; örneğin mevduat genel bütçe vergi gelirleri içindeki payı yüzde 70’i harcama ve işlemler üzerinden faizi üzerinden alınan verginin toplam kesinti yaklaşık yüzde 21. Bu oran arttırılmadıkça alınan dolaylı vergilerden, yüzde 30’u da yoluyla alınan vergiye oranı yüzde 8.69. Kira mali güce göre vergi ödeme ilkesini hayata kazanç üzerinden alınan gelirlerinde bu oran, yüzde dolaysız vergilerden oluşur. 7.37. Repo kazançlarında Dolaylı vergilerde büyük yüzde 0.61. Anlaşılıyor ki; oranda harcamalar üzerinden paradan para kazananlar ile KENDİ İSTEĞİYLE AYRILAN KIDEM TAZMİNATI ALABİLİR Mİ? alınan katma değer vergisi ile varlıktan para kazananlar, özel tüketim vergisi etkilidir. emekten para kazananlara 1970 doğumluyum; 19911997 yılları Yani bunlar harcama oranla çok daha az vergi arasında BağKur, 1997’den itibaren yaptığımız sırada farkında ödemişler. SSK’liyim. 1997’den beri de kesintisiz olmadan ödediğimiz Dolayısıyla vergi yükü çalışıyor ve işyerinden ayrılmak vergilerdir. Dolayısıyla bir adaletli ve dengeli istiyorum. Kıdem tazminatı alabilir Sorularınız için malibirim harcama yapan herkes dağıtılamamış. cozum?ismmmo.org. miyim? Ahmet Güven aynı tutarda vergi öder. Bu Görüyoruz ki daha vergi tr adresine mail ataKendi isteğinizle istifa ederseniz kıdem bilirsiniz. Tüm sorular kapsamda, asgari ücretle sistemimizi bile anayasamızın eposta ile tek tek tazminatı alamazsınız. Ancak 15 yılı çalışan bir işçinin aldığı 1 lt. emrettiği şekilde cevaplanacaktır. 3600 günü doldurm anız nedeniy le, akaryakıt üzerinden ödediği oluşturamamışız. Yeni SGK’den kıdem tazminatı yazısı vergi ile bir holding anayasa tartışmaları yapılan almanız halinde bu hakkınız doğar. patronunun aldığı 1 lt. bir ortamda ilkelere uygun bir akaryakıt üzerinden ödediği vergi sistemi yaratmak için vergi eşit olur. bu fırsat değerlendirilmeli. ‘Gelir Testi’ Yaptırmayan ‘Zengin’ Sayılacak 1 Ocak 2012 önemli bir gün, çünkü sosyal güvenlik reformu ile tüm vatandaşlar artık sağlık güvencesi kapsamında. SSK, BağKur ve Emekli Sandığı’na bağlı çalışanlar dışında sosyal güvenlik kapsamına girmeyen yaklaşık 11 milyon kişi var. Bunların 9.2 milyonu yeşil kartla sistemden yararlanırken 1.8 milyon kişinin ise bir sosyal güvencesi yok. Son duruma göre; yeşil kartlılar, vize süreleri doluncaya kadar sağlık yardımlarından yararlanacaklar. Vizenin dolmasından itibaren ise bir ay içinde ikamet ettikleri sosyal yardımlaşma vakfına başvurarak gelir testi yaptıracaklar. Gelir testinde, ailenin kişi başına düşen geliri 295 liranın altında ise herhangi bir ücret ödenmeyecek, ancak üstünde çıkarsa yaklaşık 35 ile 212 lira arasındaki bir tutarı ödenecek. Gelir testine başvurmayanlar ise “zengin” kabul edilerek üst sınırdan hesaplama yapılacak ve asgari ücretin iki katının yüzde 12’si oranında prim ödeme yükümlüsü olacak. Yine yeşil kartlı olmayanlar da yılbaşından itibaren bir ay içinde gelir testi yaptırmakla yükümlüler. Durumlarına göre ya primleri devlet tarafından ödenecek ya da yine 35 ile 212 lira arasındaki prim ödeyecekler. Başvuru yapılmaz ise ödenecek tutar 212 lira. Bu kapsamda, bugüne kadar bir yıl içinde 30 gün prim ödediğinde sağlık yardımlarından faydalanma hakkı olan parttime çalışanlarla ev hizmetlerinde 30 günden az çalışanların da gelir testi yaptırmaları ve prim ödeme yükümlüsü olup olmadıklarını tespit ettirmeleri gerekiyor. Bu kişiler artık GSS primini 30 güne tamamlamak zorunda olacaklar. Bu nedenle gelir testi yaptırmaları gerekiyor. Aksi halde bunlar da “zengin” kabul edilerek üst sınırdan prim ödeyecekler. Vergi Sistemimiz Anayasaya Aykırı mı? Cemaat Tayyip Bey’i Artık Sevmiyo!.. Hayatımızdan çok şeyler çalan 2011, son gününde hiç unutulmayacak, unutulamayacak bir olayla çekip gitti. Uludere’de çoğu çocuk yaşta 35 yurttaşımızın Türk jetlerinin bombalaması sonucu feci şekilde ölümü, 2012’ye de damgasını vuran bir büyük trajedi olarak gündemin ilk sırasında tartışılmaya devam ediyor. Günlerdir “Uludere’de ne oldu?” tartışmaları sürüyor... “Hata mı yoksa komplo mu” sorusu gündemi sarsmaya devam ediyor. Siyasetin zirvesi bu sorunun kavgasını yapıyor. Ancaaak, bütün bu toz dumanın arasında, Uludere’de yaşanan elim olay, görmesini bilenlere çok yaşamsal bir görüntü de sunuyor: Tayyip Bey’le cemaat giderek birbirinden uzaklaşıyor!.. ??? Önceden de işaretler vardı ama ilk önemli ayrılık “şike yasası”nda görülmüştü.. Başta Fethullah Gülen’in sözcüsü olarak gösterilen Hüseyin Gülerce, Zaman gazetesinin kalemşorları ile cemaata “duygusal” bakımdan bağlanan liberal zevat, Cumhurbaşkanı Gül’ün yasayı geri göndermesini alkışlarken, Tayyip Bey’in hasta yatağından “Tek kelimesine dokunulmadan geri gönderilecek” çıkışıyla morarmış ve “tehdit” kokan yazılar kaleme almışlardı!.. Ancak bu kez “ayrı düşüş” çok sert ve pek hakaretamiz oldu!.. Cemaatçi arkadaşların ve kuyrukçu liberal arkadaşların bileti Milli İstihbarat Teşkilatı’na kesmesi ve inceden inceye kurum içinde operasyon istemesi karşısında Tayyip Bey’den öylesine bir sert karşılık gördüler ki, neye uğradıklarını şaşırdılar. Zaman gazetesinde İhsan Dağı, “Anlaşılan Ak Parti, devleti dönüştürürken kendisi de eskisi gibi kalmamış... Gücünü ve meşruiyetini devletle olan mesafesinden alan parti, bugün devletleşiyor görüntüsü veriyor...” diye keskin bir yazı döktürdü örneğin... Cemaatin her türden desteğiyle ayakta duran “The Taraf”ın başyazarı, Başbakan’a yönelik ağır yazılar kaleme aldı... Aynı “gazete”nin, cemaat dergisinden aparttığı “bavulcu” muhabiri, önce “Kasımpaşalı başbakandan mı korkacağım” diye diklendi, ardından özür diledi!.. Kısacası, cemaat ve kuyrukçuları ile Başbakan’ın arası hiç de iyi görünmüyor... Bakalım üçüncü virajda neler olacak?.. Hızla oraya doğru gidiliyor da!.. Sıcak Gündem Uludere PERİHAN ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] 30 Aralık 2011’in 31’e bağlandığı gece, Şırnak’ta Kuzey Irak’tan Uludere’ye geçmek isteyen bir grubun bölücü örgüt üyeleri olduğu istihbaratına dayanılarak Hava Kuvvetleri’nin bombardımanıyla 35 yuttaşımızın öldürülmeleri şaşkınlıkla merak yarattı. İlk izlenimin PKK’nin sınır geçmelerinde kullanılan bu yer olduğu bilindiğinden ve daha önceleri TSK önlem almakta gösterdiği ağır davranışlarla suçlanmaları da öngörülerek bu harekâtın acilleştirildiği öğrenildi. Meğer bu topluluk kaçakçılık yapmak isteyenlerdenmiş ve ABD’nin yanlış istihbaratına dayanılarak Hava Kuvvetleri’nce yapılan bombalamada yazık ki 35 yurttaşımızın canını yitirmesine mal oldu. İşin özü; tüm emekli generallerce, özellikle de Osman Özbek’in açıklamalarına göre; bütün sorun 2007’de imzalanan anlaşmayla Irak sınırındaki istihbaratın tümüyle ABD’ye teslim edilmiş olmasıymış. Yorumlara devamla ABD’nin Irak’ı işgalinden sonraki başarısızlığı ve giderek Suriye’de Esad’ı sindiremeyen etkisizliğiyle yanıltıcı istihbaratla Güneydoğu Anadolu’da kargaşa yaratmayı amaçladığına işaret ediliyor. Bunun canlı örneğini provokatörlerce Uludere Kaymakamı’na yapılan saldırıda gördük. Önceden de bilinen gerçekler açısından PKK’nin tüm gereksinmelerini karşılayan ABD değil miydi? Bir atasözümüzde de belirtildiği gibi; “Elden gelen, öğün olmaz, gelse de vaktinde bulunmaz”. Buna ve daha birçok nedenlere dayanılarak, kendi öz gücümüze güvenmek yaşamımızın önkoşulu olmalıdır. Bunu yapmaya ulusumuzun gücü yeterlidir. ??? Bu Uludere olayını, karşımızdaki markette yoksulluk nedeniyle ortaokulu bitirdiği halde liseden mahrum kalarak çalışmak zorunda olan Batmanlı 16 yaşındaki çok efendi bir çocuğumuza sorduğumda; kendi yaşında olduğu söylenen çocuklarla ilgili olarak “Eğer ben de burada iş bulamasaydım belki de onların arasında olacaktım. Öldürülenlerin tümü işsiz güçsüz tam bir sefalet içinde olanlardır. Son genel seçimden sonra devlet oraya tüm yardımları, oylamadan memnun kalmadığı için kesti. Onlar da kaçakçılığa mecbur oldu” dediğinde yüreğim sızladı. Ayrıca bu acı veren olayın üzerinden altı gün geçmesine karşın hükümetten olumlu olumsuz hiçbir açıklama yapılmayarak “Yanlışlıkla oluşan üzücü bir uygulama” demesi hiç de inandırıcı olmamıştır. ??? Hükümetin aralıksız övüncü olarak ekonomide dünya çapında ilerideyiz ve takdir görüyoruz lafı artık aldatıcılıktan öteye gidememekte... Dar gelirliler yaşam koşullarında darboğazı yaşıyor. Ekranlardan TÜFE’nin yüzde 10.45’e yükseldiği görülüyor. Bu durumda devlet teselli bağışı gibi memurlara Temmuz 2012’den Aralık 12 sonuna kadar yapacağı, yüzde 2.7 zammı muştuluyor. Bu koşullarda; az gelirlilerle işsizlerin açlık ve yoksulluk içinde kıvranacaklarını düşünmek yanlış olmasa gerek. Görünen köy kılavuz istemez misali halkın büyük kısmının sefalet içinde olacağı karamsarlık sayılmamalı. 2012’den umutlu olmamız gerekirken görünenlerin pek de iç açıcı olmayacağının bilincindeyiz. Haydi Hak’tan hayırlısı... ??? 2012’de benim de en büyük ve önde dileğim kadınlarımızın erkek zulmünden kurtarılmasıdır. Basından öğrenildiğine göre; kadın bakanlığı bu olayların önlenmesini içeren bir taslak hazırlamış. Yazık ki kadınların lehine oluşturulan bu taslaktan Başbakanlığın vetosuyla “Nikâhsızların korunmasına ilişkin düzenleme” çıkarılmış. Ancak, 29 Kasım 2011’de TBMM’de onaylanarak “İstanbul sözleşmesi” olarak nitelendirilen Şiddetin Önlenmesine Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nde nikâhsızların korunmasına ilişkin hükümler yer alıyormuş. Bu durumda ne yapacağını bilemeyen aile bakanlığı taslağa koyacağı yeni tanım için formül arıyormuş ve şaşırmış durumdaymış? ??? Doğrusu ben de bu ilkel ve şeriat kokan duruma şaşmaktayım. Hangi zaman ve yerde yaşadığımızı sormaktan kendimi alamıyorum. Şu 2012’ye ulaştığımız günlerde hangi çağa götürülüyoruz diyorum... Bu durumda; sivil toplum kuruluşlarının özellikle de kadın derneklerinin sokaklara dökülerek. Bu zihniyeti protesto etmelerini bekliyorum. İzmir Yanıtını Mutlaka Verecek!.. Başından beri hiç hazzetmediler!.. Sürekli kaybetmeyi ise hiç mi hiç yediremediler!.. Genel seçimlerde, yerel seçimlerde akla hayale gelmeyecek yollar denediler; paralar saçtılar olmadı, ilçelerin sınırlarıyla, seçmen profilleriyle oynadılar, ters tepti... İzmir halkına ters gelmeyecek “vitrin” adaylar bulup öne sürdüler, yine yemedi!.. Öyle ki, AKP büyükşehir adayı zatı muhterem hiç sıkılmadan, “Valla billa gençlerin el ele dolaşmasına, sarılmasına karışmicaz!” bile dedi, sonuç yine fiyasko!.. Hırslandılar, o güzelim kentin insanlarına “gâvur” bile dediler, seçimde bütün ilçeleri verdiler!.. Sonra ne oldu? Genel seçimlerin hemen öncesinde Büyükşehir Belediyesi polis tarafından basıldı, insanlar gözaltına alındı, uzun süre hapislerde süründürüldü. Ama İzmir halkı, başta Aziz Kocaoğlu olmak üzere çalışanların arkasında durdu. Önceki gün bu kez Büyükşehir Belediye Başkanı sorguya çağrıldı. Tam 5.5 saat ifade verdi. Çıkışta her zamanki o şahane nezaketi ve kararlılığıyla “Gereken cevabı verdik, çalışmaya devam” dedi!.. Biliyor musunuz, Kocaoğlu’na ve arkadaşlarına neler sorulmuş?.. Örneğin “O sanatçıya neden konser verdirdiniz” diye sorulmuş!.. Ya da Manisa’daki bir köylü kooperatifinden satın alınıp 24 Kasım’da öğretmenlere dağıtılan atkı ve şallar ile ilgili “Niye ihale yapmadınız” sorusu yöneltilmiş!.. Yasada ihale zorunluluğu olmadığını, alınan yerin bir üretici kooperatifi olduğunu bilmiyorlarmış herhalde!.. İhale yasasının AKP döneminde en az 17 kez değiştiği, AKP’li büyükşehir belediyelerinin eş dosta leblebi gibi ihale dağıttığı, en son Elazığ Büyükşehir hakkında dava açıldığı ortadayken, güzel soru gerçekten!.. Son iki tespit: Öncelikle Aziz Kocaoğlu tanıdığım en dürüst insanlardan biridir, çamur atmakla kirletemezsiniz... İzmir’in “gâvur” halkı AKP’ye o güzelim kenti teslim etmez!.. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA HARBİ SEMİH POROY SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Yalnızca ahlak 1 üzerine kurulu yönetim biçimi. 2/ An 2 til Adaları’nda, 3 özellikle Haiti’de 4 yaygın bir din... Hinduların kutsal 5 kitabı. 3/ Köpek... 6 Parlak kırmızı renkte bir süs taşı... Tu 7 zağa düşürülen şey. 8 4/ Oruç ayı. 5/ İla 9 ve... Terazi gözle1 2 3 4 5 6 7 8 9 rinden her biri. 6/ Bir işi yaptırabilme gücü... Gü 1 M Ü B A D İ L K müş üstüne özel bir bi 2 U R U K S Ö V E çimde kurşunla işlenen si 3 A K R İ K K A T yah nakış. 7/ İki dağ ya 4 Ş Ü H E D A T E macının kesişmesiyle oluş 5 Ş E D İ N İ M muş dere yatağı... BrezilN A R ya’nın plaka imi. 8/ Bir tür 6 E P R İ K T U R A N İ tuzsuz ve yumuşak peynir. 7 R U A S İ T A N N 9/ Bir yaşında keçi yavru 8 9 E L İ F İ Ç İ T su... Hafif ve gözenekli bir tür çökelti taşı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sac üzerinde pişirilen yufkayı çevirmeye yarayan tahta araç. 2/ Bir domates hastalığı... Çalıştığı sanat alanında başarı gösteremeyen, yeteneksiz sanatçı. 3/ Ateş... Okul. 4/ Rus tarihinde, varlıklı köylülere verilen ad... Orhan Hançerlioğlu’nun bir romanı. 5/ Ender, seyrek... Genellikle güldürü türünde kısa oyun. 6/ Gökçeada’da yer alan ve yurdumuzun batıdaki en uç noktası olan burun. 7/ Tavlada “üç” sayısı... Mehter müziğinde, çeşitli türlerdeki yapıtların art arda çalınıp söylenmesinden oluşan dizi. 8/ Kaz Dağı’nın antik dönemlerdeki adı... Gözkapaklarına sürülen boya. 9/ Utanma, edep... Bağışlama. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle