19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 OCAK 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR Zizek İstanbul’a geliyor ? Kültür Servisi Gençlerin yaratıcılık zemininde kendilerini var edebilmelerine hizmet eden platform “The Young CUP” kapsamında ünlü filozof Slavoj Zizek İstanbul’a geliyor. 26 27 Ocak’ta RitzCarlton Hotel’de gerçekleşecek programda Zizek, “Negatif Düşüncenin Gücü” başlıklı bir konuşma yapacak. (http://theyoungcup.com) 15 Sanat, Salon’da güzel ? Kültür Servisi İKSV Salon, 13 Ocak’ta elektronik tınılı akustik indiefolk ikilisi King Creosote & Jon Hopkins, 14 Ocak’ta Korhan Futacı ve Kara Orkestra, 21 Ocak’ta Norveçli avangarde caz trompetçisi ve bestesi Nils Petter Molvaer, 28 Ocak’ta İngiliz elektropunk ikilisi Robots in Disguise’a ev sahipliği yapıyor. 17 Ocak’taki Ubor Metenga Buluşmaları’nda ise Murat Gülsoy, Yekta Kopan ve Ayfer Tunç, Mehmet Günsür’ün “İçeriye Bakan Kim?” kitabından yola çıkarak yazarın öykü dünyasını konuşacaklar. İstanbul Modern’de Afrika filmleri ? Kültür Servisi İstanbul Modern Sinema, 522 Ocak tarihleri arasında “Afrika!” başlıklı programda, uzmanlığı Afrika antropolojisi olan Illinois Üniversitesi profesörlerinden Mahir Şaul’un hazırladığı 10 filmlik bir seçki sunacak. 1960’larda doğan Afrika sinemasından örnekler içeren bu seçki, Afrika sinemasının şaşırtıcı çeşitliliğini gözler önüne seriyor. Film seçkisinin açılışı, 5 Ocak Perşembe saat 19.00’da Senegalli dansçı ve davulcuların yer alacağı bir gösteriyle yapılacak. Cemal Süreya Kaç Yaşında? Hayat ne garip! Beş gün sonra Cemal Süreya, “Üstü kalsın” deyip aramızdan ayrılalı 22 yıl oluyor. Oysa gözümün önünde dünmüş gibi capcanlı, Kadıköy’deki Hatay Lokantası’nda oturduğumuz masa. Çevresindeki kalabalık... Ozanların yaşadıklarına da öldüklerine de inanamıyor insan. Çünkü şiir denen büyülü sözler onları bizden ayırmıyor; onlarla yatıyor, onlarla kalkıyoruz. Ölümünden bu yana elliye yakın basım yapmış toplu şiirleri. İnsanlarımızın hayatlarında karşılık bulan bir şiir demek onunki. Yaşarken hepimiz gibi sıradan birer insan onlar da, hayatın türlü acıları ve mutluluklarını yan yana yaşayan. İnsanın anayurdu çocukluğunda yaşağı acılar ise hiç silinmemecesine kalıyor içinde. Cemal Süreya’yı ozan kılan belki de çocukluğunun o büyük acıları: Daha yedi yaşındayken Erzincan’dan Bilecik’e ailesiyle birlikte zorunlu sürgün. Yine aynı yıllarda annesiz kalmak, zorlukları bitmeyen bir çocukluk... Annem çok küçükken öldü beni öp, sonra doğur beni. ??? Bütün bu acıların üstüne “neşeli” bir şiir yaratmıştır yine de. Çoğu zaman rengârenk bir tabloya bakar gibi, şakacı bir müzik dinler gibi oluruz şiirlerini okurken. Sanki eğlenmek istemiştir hayatın ona sunduğu bütün acılarla. Oynak havanın dibindeki bir tortudur ancak trajik geçmiş. Kan var bütün kelimelerin altında İşte o kandır senin gülüşün Sızmıştır hayatın derinlerine Cemal Süreya’nın da aralarında olduğu 1950’lerde ortaya çıkan yeni ozanlar, geleneksel şiirimizin son izlerini de sildiler bir bakıma. Böylece Nâzım Hikmet’le başlayıp Orhan Veli’yle süren şiirimizin çağdaşlaşma evreleri bu kuşakla son aşamasına ulaştı. Türkçe şiir Picasso, Dali, Klee gibi çağdaş resmin renklerine, oynak çizgilerine, çağdaş müziğin kırık ezgilerine kavuştu. oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu ??? Maya Sahnesi’nde gösterimi süren Tiyatro Gerçek’in “Üstü Kalsın” oyununu geçen hafta ikinci kez izledim. Cemal Süreya’nın şiir sanatının kendisine dönüşmüş varlığı, yalınlığı ve derinliği cisimleşmiş olarak gözümüze ve kulaklarımıza aynı anda sunuluyor. Bir tiyatro sahnesinde şiirin böylesine can bulması, ender görülebilecek mutlu buluşmalardan biri. Bir şiir dinlemenin, bir oyun izlemenin ötesine geçiyor, sahneden izleyiciye yansıyan. Sanki şiir görünmez bir şeymiş de, onu ilk kez o sahnede gözlerinizle görüyormuşsunuz duygusu... O ozanlar var ya büyük ozanlar Biz yanarken çıkardığımız dumanlar. Nils Petter Molvaer Sabit Fikir, yeni yılın ilk sayısındaki dosyasını Türkiye’de kitap yasaklarına ayırdı ‘Muzır, muhalif, memnu’ Çizim: ONUR ATAY İllüstrasyon: SEDAT GİRGİN Kültür Servisi Sabit Fikir dergisi, Ocak 2012 sayısının dosyasını, Türkiye tarihindeki kitap yasaklarına ayırdı. Yazar ve gazeteci Sibel Oral’ın hazırladığı “Türkiye’de Kitap Yasaklarının Kısa Tarihi: Muzır, Muhalif, Memnu” başlıklı araştırmada, “Dönemin şartları öyleydi, diyeceksiniz belki. Gülüp geçecek, ‘Bunlar eskide kaldı’ diyeceksiniz. Üzgünüz, ama hiç öyle değil! Tarih ezberini bozmuyor, tekerrür ediyor” sonucuna varıldı. Oral’ın, “Burada yazılanlar, değil Türkiye’nin yasaklı kitap tarihini, Türkiye’nin yasaklı kitaplar kısa tarihini bile karşılayacak nitelikte değildir… Devlet anamızın yasakladığı kitapları değil bir haber çalışmasında, cilt cilt üst üste dizilecek bir kitapta bile toplamak epey zor olacaktır” diye girdiği yazısında, geçmişten günümüze ilginç ve çarpıcı örnekler veriliyor. ? Yazar ve gazeteci Sibel Oral’ın hazırladığı dosyada, kitap yasaklama konusunda tarihin ezberini bozmadığı, tekerrür ettiği vurgulandı. Konuyla ilgili olarak Osmanlı’dan günümüze pek çok örnek verilen incelemede, “Tarih boyunca kitap yasakları ne sağ görüş dinledi ne sol görüş” denildi. duğunu gösteriyor: “Söz konusu dönemlerde binlerce kitap toplatıldı, yakılarak imha edildi. Yayınevleri bastıkları kitaplar yüzünden sıkıyönetimler tarafından yargılandı ve her türlü baskıya maruz kaldı… 12 Eylül 1980 döneminde Bilim ve Sosyalizm Yayınevi’ndeki 133 bin kitap el konularak yok edildi. O dönemde 79 ton yayın ve kitabın imha edildiğine birçok kaynakta rastlamak mümkün.” Yargısız infaz Yine araştırmaya göre 1970’li yıllardan başlayarak cezaevlerinde okunması ve bulundurulması yasaklanmış 23 bin kitap söz konusu. Daha da ilginci, geçen ay yitirdiğimiz Server Tanilli’nin “Uygarlık Tarihi” adlı kitabının hiçbir mahkeme kararı olmamasına karşın cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülere verilmemiş olması. Hamamda yaktılar 20. yüzyılın hemen başında, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde kurulan Encümeni Teftiş ve Muayene Heyeti’nin varlık nedeni, Osmanlı İmparatorluğu’nda yayımlanan broşürleri denetlemek, yurtdışından gelecek kitapların sınırı geçip geçmeyeceğine karar vermek. Sakıncalı kitaplar çuvallara doldurulup Çemberlitaş Hamamı’nda yakılıyor. 150 çuval kitap… Örneklerden biri II. Abdülhamid döneminden: “II. Abdülhamid’in burnu biraz büyük olduğundan ‘büyük burun’ kelimesi yasaklanmış!.. Peki, ya ‘tahtakurusu’ kelimesinin sözüm ona sakıncası da bu kadar yaratıcı mı sizce? Şu anda hafif bir sesle ‘tahtakurusu’ deyin lüt Muzır Kurulu işbaşında Sabit Fikir’in yeni sayısındaki araştırma, kitap yasaklama konusunda bugün yaşananların da geçmiş dönemlerden geri kalmadığını ortaya koyuyor. Oral’ın incelemesinde, gazeteci Ahmet Şık’ın daha yayımlanmadan el konulan “İmamın Ordusu” adlı kitabına da değinilirken, özellikle son 2 yıldır Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu’na dayanılarak açılan davalar vurgulanıyor ve Muzır Kurulu’nun varlığı sorgulanıyor: “Kitaplara ‘edebi değeri yoktur’ diyebilecek kadar cesaretli olan bu kurulun eylemleri halen devam ediyor. En bilinen iki tanesi; Chuck Palahniuk’un ‘Ölüm Pornosu’ ve William Burroughs’un ‘Yumuşak Makine’ kitaplarının davaları sürüyor…” ‘Tahtı kurusun...’ fen. Şimdi tekrar edin: Tahtakurusu… Tahtakurusu… Anlamadınız değil mi? Biz söyleyelim: ‘Tahtakurusu’ sözcüğü okunurken, ‘tahtı kurusun’ olarak anlaşılabilir.” Sabit Fikir’in araştırması, kitap yasaklama, hatta yakma konusunda Cumhuriyet tarihinin de Osmanlı tarihinden aşağı kalmadığını ortaya koyuyor. Örneğin, Kâzım Karabekir’in “İstik lal Harbinin Esasları” adlı kitabı, Cumhuriyet döneminde daha basılmadan yasaklanan ve yakılan ilk kitap olarak tarihe geçmiş. Rekor 12 Eylül’de Sibel Oral’ın araştırması, özellikle 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinin, “yasaklı kitap tarihimizin en verimli, en parlak dönemleri” ol LONDRA’DAKİ SERGİ, KİMLİĞİ BELİRLENEMEMİŞ PORTRELERE GEÇMİŞ KAZANDIRIYOR lier, Julian Fellowes, Alexander McCall Smith, Terry Pratchett, Sarah Singleton, Joanna Trollope ve Minette Walters’ın kendi hayal dünyalarının lar tarafından yeniden yorumlanKültür Servisi Londra’daki ışığında, bu tablolarda masıyla hayata geçiyor. National Portrait Gallery bugün“yaşayan” insanların hayatlarını John Banville, Tracy Chevalerde “Hayali Hayatlar: Kimliyeniden kaleme aldığı ği Belirsiz Kişilerin sergide 14 tablo buluPortreleri” (Imagined nuyor. 16. ve 17. yüzLives: Portraits of Unkyıla ait portrelerden nown People) başlıklı bazılarının I. Kraliçe sergiyle duvardan çok Elizabeth, Sör Thozamanda asılı kalan mas Overbury, Leydi tablolara bir kimlik ve Arabella Stuart’a ait geçmiş kazandırıyor. olduğu düşünülüyor Sergi, müze koleksiyoolsa da, bu kimliklerin nunda bulunan, fakat kesinliği halen ispatresmedilen kişilerin lanmış değil ve üzerikimliklerinin tartışmalı ne yapılan çalışmalar olduğu eserlerin hikâyesini, tanınmış yazar Buckingham Dükü George Villi İskoçya Kraliçesi Mary’ye devam ediyor. 15 ŞUBAT’TA LONDRA CHRISTIE’S MÜZAYEDE EVİ’NDE ‘Hayali Hayatlar’ Lucian Freud’un gravürleri açık artırmada Kültür Servisi Geçen yıl, 88 ya müzayedede 33.6 milyon dolara şında yaşamını yitiren, psikanalizin (yaklaşık 63.5 milyon TL) alıcı babası Sigmund Freud’un torunu, bulan “Benefits Supervisor Sleeressam Lucian Freud’un portre ping / İşsizlik Ödeneği Denetçisi Uykuda” adlı tabağırlıklı 45 gravürü önülosunun modeli Sue müzdeki ay açık artırTilley’in “Uyuyan mayla satışa sunulacak. Kadın” (Woman Gravürler, 15 Şubat’ta Sleeping) adlı portLondra Christie’s Müresi de yer alıyor. zayede Evi’nde gerçekAyrıca Freud’un kıleştirilecek müzayede zı Bella’nın, köpeöncesinde de 1627 Ocak tarihleri arasında ‘Sarı pijamasıyla Lord ği Pluto’nun ve Londra’daki İnsanlık Goodman’ gravürü. Lord Goodman’ın gravürleri de seçMüzesi’nde (Museum of Mankind) sergilenecek. Freud’la kide yer alan eserler arasında. Mü25 yıldan fazla çalışmış olan Magar zayedede satışa sunulacak gravürBalakjian tarafından bir araya ge lerden her birinin değerinin 70 bin tirilen seçkide, Freud’un, Chris sterlin (yaklaşık 207 bin TL) civatie’s’in 2008 yılında düzenlediği bir rında olduğu belirtiliyor. SİYAD Onur Ödülleri Kıral, Savaş ve Şahin’e ? Kültür Servisi Sinema Yazarları Derneği’nin (SİYAD) “44. Türk Sineması Ödülleri” kapsamında verdiği “Onur Ödülleri”nin sahipleri belli oldu. “Bereketli Topraklar Üzerinde”, “Hakkâri’de Bir Mevsim”, “Ayna”, “Dilan” gibi filmlerin yapımcısı, senarist ve yönetmen Erden Kıral; 40. sanat yılını kutlayan, “Züğürt Ağa”, “Kurbağalar”, “Derman” gibi çok sayıda filmde imzası bulunan, yazar ve senarist Osman Şahin ile 1971 yılında “Şehzade Sinbad Kaf Dağı’nda” filmindeki ilk rolünden bu yana 120’nin üzerinde yapımda rol alan Perihan Savaş’a değer görülen “Onur Ödülleri” 16 Ocak’ta düzenlenecek törende sunulacak. ers’a ait olduğu sanılan tablo ait olduğu sanılan tablo. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle