19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 OCAK 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Temmuzda yüzde 4 zam alan kamu çalışanları, temmuzaralık enflasyonu yüzde 6.78 olduğu için fark alacak Memura enflasyon zammı ? Kamuda çalışan memur ve sözleşmeli ile kamu emeklilerinin enflasyondan doğan yüzde 2.67 oranındaki maaş farkları, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca daha sonra ilan edilecek tarihte hesaplara yatacak. Asgari geçim indirimiyle de memur ve sözleşmelilere aylık 6.75 lira ile 11.41 lira arasında maaş artışı yansıtılacak. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet memurları, sözleşmeliler ve memur emeklileri, 2011 yılının TemmuzAralık dönemi için, yüzde 2.67 oranında enflasyon farkı alacak. Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı aralık ayı tüketici fiyat artışı sonrasında temmuzaralık dönemi enflasyonu da yüzde 6.78 olarak gerçekleşti. Aralık ayı tüketici fiyatları ise yüzde 0.58 arttı. Bu şekilde geçen yılın ikinci yarısında Bütçe Kanunu kapsamında yüzde 4 oranında zam alan devlet memurları, sözleşmeliler ve memur emeklileri, yüzde 2.67 oranında ek zamma hak kazandı. Böylece, devlet memurları ve sözleşmeliler, yüzde 4’lük ikinci yarı yıl zammının üzerine yüzde 2.67 enflasyon farkı alacak. Böylelikle 6 aylık zam oranı yüzde 6.78 olacak. Memur emeklilerinin zamdan doğan maaş farkları ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nca daha sonra ilan edilecek tarihte hesaplara yatacak. Memur ve memur emeklilerine enflasyon farkı verilmesinden dolayı, 2012 Merkezi Yönetim Bütçesi’nde yer alan maaş katsayıları, enflasyon farkını da karşılayacak şekilde Bakanlar Kurulu’nca yeniden belirlenecek. İnadına 2012 Yeni yılın ilk yazısında tekrardan beraberiz. 2012’nin ilk günleri Avrupamerkezli küresel durgunluğun derinleşeceğine ve hatta sıcak savaş koşullarının tırmandırılacağına ilişkin endişeler ile yoğrularak açıldı. Sorunun temelinde kapitalizmin 5060 senelik uzun devreler halinde yaşadığı yapısal nitelikli bir birikim krizi olduğu artık tüm çıplaklığıyla ortada duruyor. 1970’li yıllarda sanayi üretiminde kâr oranları hızla gerilerken, kaçınılmaz krizlerini finansallaşma ile aşmaya çabalayan kapitalizm, 21. yüzyılın bu yeni on yılında çareyi tekrardan kumarhane kapitalizminin geliştirmeye çalıştığı yeni rant oyunlarında ve savaş endüstrisinin yeni teknolojilerinde bulmaya çalışıyor. Rakamlar kapitalizmin söz konusu dönüşümünü net olarak belgeliyor: McKinsey Enstitüsü tarafından yayımlanan veriler, küresel piyasalarda finansal varlıkların 1980’de 12 trilyon dolar iken, 2009 itibarıyla 241 trilyon dolara çıktığını; aynı dönemde ABD’de finans sektörünün toplam kârlar içindeki payının yüzde 10’dan yüzde 30’a yükseldiğini belirtiyor. Amerikan Merkez Bankası (Federal Reserve) tarafından sunulan verilere göre, 1980’de milli gelirin yüzde 20’si düzeyinde olan finans sektörü borçları, 2007’de milli gelirin yüzde 116’sına ulaşmış durumda. Borçlanma ve tüketim çılgınlığı, gezegenimizin tüm ekolojik dengelerini tehdit edecek boyutta bir çevre felaketine zemin hazırlıyor. Ancak insanlığın tüm değerlerinin ve gezegenimizin tüm kaynaklarının “piyasaların” denetleme ve derecelendirme kuruluşlarının raporlarına ve direktiflerine bağımlı kılındığı bu günlerde bir yandan da dünyanın dört bir bucağından direniş haberleri ulaşıyor. Mısır’ın Tahrir Meydanı’nda başlayan halk hareketlerinin, Wall Street’i işgal eylemlerinde yansımalarını bulduğunu gözlüyoruz. Bizler için daha da önemlisi, Wall Street’i işgal eylemlerinin artık sadece finansal kuruluşların önünde yürütülen meydan gösterileriyle sınırlı kalmadığını ve üniversite kampuslarında da dile getirilmeye başlandığını izliyoruz. Başta ABD olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde üniversiteli gençler “piyasamerkezli” öğretim dokümanlarına ve sadece kâr amacına indirgenmiş üniversiter eğitime tepkilerini dile getiriyorlar. Protestocu gençlere göre, “piyasa için eğitim” modeline sıkışıp kalmış olan üniversiteler giderek tek sesli, tek düze ve tek otorite (piyasanın kâr sinyallerinin otoritesi) merkezli birer baskı aracına dönüşmüş durumda. Bilimsel kuşkuculuğun ve akılcılığın yerine, “piyasa mantığına” göre ürün (öğrenci) yetiştirmeye yönelen üniversiteler giderek birer alışveriş merkezini (AVM’yi) andırıyor. Bu devasa AVM içinde müşteriler (öğrenciler) ve öğretim görevlileri, kapitalizmin kısa dönemli kârzarar muhasebesine sıkışıp kalmış olan tek tip müfredatlarını, küresel yayınevi tekellerinin hazır ettikleri gösterişli sunumlar, broşürler ve ders materyalleri aracılığıyla sunma gayreti içindeler. ??? Bu şartlar altında dünyanın dört bir yanından genç üniversite öğrencilerinin işgal et hareketine verdikleri desteği ilgiyle izliyoruz. 2012’nin inadına daha mutlu, daha barışçı ve esenlik dolu günler getireceğine inanarak... imşek: Farkın maliyeti 2.5 milyar lirayı bulur Toplusözleşme yasası geciktiği için devlet memuru, sözleşmeli ve memur emeklilerinin, 15 Ocak’ta alacağı zamlı maaş henüz netleşmedi. Şu anda Bakanlar Kurulu’nda olan taslağın, öncelikle Meclis Genel Kurulu’nda yasalaşması gerekiyor. Maliye Bakanı Ş Mehmet Şimşek, memura yapılacak zammın müzakereler sonucunda belli olacağını belirtirken enflasyon farkının da yüzde 2.68 olarak yansıtılacağını kaydetti. Şimşek, ayrıca, enflasyon farkının ilave maliyetinin 2.5 milyar TL olacağını kaydetti. Öte yandan, 1 Ocak’ta yürürlüğe giren ve 16 yaşından büyük işçiler için brüt 886.5 lira olarak belirlenen yeni asgari ücret de, asgari geçim indirimiyle memur ve sözleşmelilere aylık 6.75 lira ile 11.41 lira arasında maaş artışı sağlayacak. Memur 2012’ye 45 lira eksikle başladı Koncuk, son bir ayda ANKARA (Cumhurigıda fiyatlarının yüzde yet Bürosu) Hükümetin enflasyonu yan5.2 oranında arttığını lış tahmin etmesi nedebelirterek “Memurlaniyle memur maaşları rımız kuru soğan, ek2011’in ikinci altı aylık meğe muhtaç bırakıldiliminde ortalama dılar” dedi. Koncuk, 44.91 TL eridi. Erime, Türkiye İstatistik Kurupratisyen tabip maaşlamu’nun verilerine göre rında 60.44 TL, avukamemur maaşlarının son tın maaşında 58.47 TL, 6 ayda yüzde 2.795 erimühendis maaşında diğini aktardı. Zorunlu 69.07 TL, öğtüketim harcaretmen maaşmalarında yalarında 47.42 şanan artışlar ? Türkiye TL, memur ve 2011’deki KamuSen’e maaşında ekonomik bü38.69 TL, yeyüme dikkate göre, 2011 ni işe giren alındığında, yılının son hizmetli maagerçekte erialtı ayında şında ise aylık menin yüzde 35.19 TL ol15 dolayında memur du. olduğunu ifamaaşlarına Türkiye Kade eden Konyapılan yüzde cuk, 2010’damuSen Ar4 zam Ge’nin yaptığı ki toplu görüşhesaplamalara melerde bu enflasyon dile göre, 2011 yılı altında eridi. tehlikeyi son altı ayıngetirdiklerini da memur ve bu nedenle maaşlarına emekliliğe de yapılan yüzde 4 zam yansıyacak olan taban aylığa ayrıca artış talep enflasyon altında eridi. 2011 yılı enflasyonuettiklerini, ancak bazı nun şekillendiği bugün sendikaların seçim önyıl sonu enflasyonu cesinde hükümeti yıpyüzde 10.45 olarak ratma kaygısıyla hareket ederek alelacele açıklandı. Böylece memur maaş artışları ile toplu görüşme metnine gerçek enflasyon araimza attıklarını söyledi sında yüzde 2.795 puan ve “Memur maaşlarıfark oluştu. Buna göre nı erimeye mahkum de memur maaşlarının edenler, mutlaka bu aylık ortalama 44.91 davranışlarının nedeTL eridiği görüldü. nini de dürüstçe Türkiye KamuSen Ge açıklamalıdırlar” dinel Başkanı İsmail ye konuştu. Fiyatlar son yılların zirvesinde Kurumu’nun (TÜİK) dün açıkladığı ve?Bütün rilere göre, aylık bazda enflasyon TÜhesaplara FE’de yüzde 0.58, ÜFE’de yüzde 1 ve Orta Vadeli arttı. Yıllık bazda ise TÜFE’deki artış yüzde 10.45, ÜFE’deki arPlan’daki yüzde tış yüzde 13.33 olarak gerçek7.8’lik hedefe leşti. Söz konusu rakamlar yılinat, tüketici lık bazda Kasım 2008’den befiyatları (TÜFE) ve ri en yüksek düzeye çıktı. Aralık ayı itibarıyla fiyat arüretici tışlarında kışın etkisi ve dolarfiyatlarındaki daki artışın yansımaya başladı(ÜFE) enflasyon, ğı görülüyor. Örneğin son bir ayda karnabahardaki artış yüzde yılı çift haneli 48.89’la ilk sırada. Onu yüzde olarak 40.16’yla patlıcan, yüzde 38.41’le tamamladı. salatalık, yüzde 23.82’yle lahana izliyor. Yıllık bazda ise politik tercihEkonomi Servisi Türkiye İstatistik lerin, özellikle içki ve sigaraya yapılan ÖTV zamlarının etkisi belli oluyor. Bu nedenle son 12 ayda en yüksek fiyat artışları yüzde 18.50 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda gözlendi. Çeşitli mal ve hizmetler yüzde 17.14, ulaştırma yüzde 12.22, gıda alkolsüz ve içecekler yüzde 12.21 ile onu izledi. Ev eşyasında yüzde 11.04’lük yıllık artış, genel ortalamanın altında kaldı. Enflasyonun gelecekte alacağı durum için bir ön kestirim olanağı veren çekirdek enflasyonda ise hafif ümit ışıkları görülüyor. Gıda ve enerji kalemleri içermeyen çekirdek enflasyon aralıkta bir önceki aya göre yerinde sayıyor gibi; aylardır yükselen çekirdek, son ay yüzde 0.06 gerileme gösteriyor ve yıllık bazda yüzde 8.12’ye gerilemiş durumda. DOĞUDA YANGIN VAR Geçen yıl ülke genelinde yıllık bazda tüketici fiyatları yüzde 10.45 artarken, fiyatların en fazla yükseldiği bölge, yüzde 12.07 ile Erzurum, Erzincan, Bayburt oldu. Bu illerimizi yıllık yüzde 12.05 fiyat artışı ile Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, yüzde 11.79 ile Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan izliyor. İstanbul’da yaşayanlar ise ortalama yüzde 9.81’lik fiyat artışı ile karşılaşan en şanslı (!) ilimiz. Bu oranlar Ankara’da yüzde 10.65, İzmir’de yüzde 10.15’i gösteriyor. Danıştay’dan ‘Şeker’in özelleştirilmesine vize Ekonomi Servisi Danıştay, 10 şeker fabrikasının özelleştirilmek üzere ihaleye çıkarılmasına ilişkin kararın yürütmesinin durdurulması istemini reddetti. Şekerİş Sendikası, Malatya, Erzincan, Elazığ ve Elbistan Şeker fabrikalarının ‘Portföy B’ grubu olarak bir bütün halinde, Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba Şeker fabrikalarının ise ‘Portföy C’ grubu olarak bir bütün halinde ‘varlık satışı’ yöntemi uygulanmak suretiyle, pazarlık usulü özelleştirilmek üzere ihaleye çıkarılmasına ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’da dava açmıştı. Davacı Şekerİş Sendikası’nın karara itiraz hakkı bulunuyor. İtirazı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu görüşecek. Yeni yılın ilk yazısına Şafak Pavey ile başlamak istedim. Şırnak Uludere’de 35 köylünün katledildiği; Van’da insanların yeni yılı çadırlarında soğuktan titreşerek; hekimlerin, akademisyenlerin, gazetecilerin hapishanedeki koğuşlarında sevdiklerinden uzak karşıladıkları saatlerde genç, ileri görüşlü, dik duruşlu, üstelik engelli, üstelik kadın bir siyasetçinin son günlerde sosyal medyada çok izlenen ve tartışılan 10 dakikalık konuşması ile.. Pavey’i tanırsınız... İsviçre’de Cenevre Üniversitesi’nde sanat eğitimi aldığı dönemde tekerlekli sandalyedeki bir arkadaşını trene bindirmeye çalışırken geçirdiği bir kaza sonucu sol kol ve bacağını kaybetmişti. Buna karşın yaşama sevincinden, gücünden hiçbir şey yitirmedi, hatta bu duruşu ile Zürih Üniversite Hastanesi’nde tez konusu bile oldu. Pavey, Birleşmiş Milletler’deki Engelli İnsan Hakları Sekreterliği görevini bırakarak 15 yıl sonra Türkiye’ye geri döndü ve 12 Haziran 2011 seçimlerine girip CHP İstanbul 1. bölge 5. sıradan milletvekili seçildi. Pavey 27 Aralık’ta TBMM’de AB Bütçe Görüşmeleri sırasında söz alarak kürsüye çıktı. Sade yeşil ceketi ve protez bacağı ile. Son derece sakin, kendinden emin bir ses tonuyla ve oradakilere bir anlamda insanlık dersi vererek. Konuşmasının odak noktasına insanı yerleştiren Pavey, “Etnik köken, mezhep rekabeti ve öğrenci susturmasının barut fıçısına çevirdiği bir ülkede yaşıyoruz. Yarım yüzyıldır aynı sorunlarla boğuşan bir ülkede Türkiye, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Dünya İnsani Şafak Pavey... Gelişme raporunda 187 ülke arasında 92’nci sırada… Okula gitme süresi dört yıl, nüfusun yarısının sosyal güvencesi yok, çalışanların yüzde 60’ı mesleksiz, meslekli olanları da atanmıyor. Görülüyor ki, beton tutkusu ve banka performansı insanın gelişmesi için yeterli olmuyor…” derken konuşmasını şöyle sürdürüyor: “…Ortada ters yönlere giden, birbirini yok eden paralel bir politika izleniyor. Devlet karakolda Fevziye Cengiz’i dövüyorsa, İrfan Tören’in hastane odasında Güldünya’yı öldürmesiyle nasıl mücadele edebiliriz? Kadına Karşı Şiddet Sözleşmesi’nin ilk imzacısı ülke olarak böbürlenirken, aynı gün Rumuz N.Ç. kararı Yargıtay tarafından onaylanıyor. Uygulanmayan insanlık değerleri arşivine bir yenisi daha konulmuş oluyor…” “…Öğrencinin saçını kesmeyecek, poşusunu tutuklamayacak, parasız eğitim hakkı, su hakkı, barınma hakkı ya da doğa hakkı için yaptığı gösteriye tahammül edeceksiniz. Vatandaşlarınız madenlerde ve depremlerde aldırmazlıktan ölmeyecek, yağmur yağınca duble otoyollarda boğulmayacak, uçurumdaki gelir dağılımının mağdurları, yoksulluk sınırında yaşayan insan sayısı nüfusun beşte biri olmayacak. Eşcinsel vatandaşlarınız toplumun en alt katına itilmeyecekler…” “…Demokraside en önemli kıstas soru sorabilme hakkıdır. Soranlar cezaevinde. O halde ben soruyorum. İçinde yaşadığımız bir demokrasi mi? Demokrasinin illüzyonu mu?...” Bu ülkede bir şeylerin artık değişmesini istiyorsak siyasette ve Meclis’te Pavey’ler çoğalmalı. Türkiye’de ayrım yapmadan her mağdurun yanında koşulsuz yer alabilecek, onları sürekli savunabilecek, yetkililerden sürekli hesap sorabilecek bir ortam ancak çıkış yolu olabilir. Dokunulmazlık haklarını en azından bu ulvi amaçla kullansalar keşke... GİRİŞİMCİ KADINLARA YENİ BİR FIRSAT “Eğer biz toplum olarak öteki yarımızı yani kadınları iş yaşamının içine sokamıyorsak, onların potansiyelinden yararlanmıyorsak dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer alma hedefini gerçekleştirmemiz mümkün olamaz..” Bu sözler Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Erkut’a ait. Türkiye’de kadın istihdamının içler acısı olduğu ortada. AB ortalaması yüzde 60’ta iken bizde yüzde 26. Kadınların kendi işlerini kurmaları önemli bir çıkış yolu. Ancak burada da ciddi engeller ve zorluklar söz konusu. Kadın girişimciliği konusunda bugüne kadar ortak çalışmalar yapan KAGİDER (Kadın Girişimcileri Derneği) ve Özyeğin Üniversitesi bu kez aralarına ANGİKAD’ı da alarak yeni bir proje başlatıyor: İşini yeni kurmuş girişimci kadınlara zorlu ilk yıllarında destek olmak üzere Avrupa Birliği destekli “Avrupa Kadın Girişimcileri Mentor Ağı” projesi. Avrupa Birliği desteğiyle ve 1 milyon Avro bütçeyle toplam 17 ülkede uygulanacak olan proje 2 yıl süre ile yürütülecek ve 13 başarılı KOBİ sahibi iş kadını 18 ay boyunca işini yeni kurmuş yeni 26 kadın girişimciye mentorluk yapacak. Aslında bu sadece bir başlangıç. KAGİDER Başkanı Gülten Türktan bu uygulamanın bir model oluşturacağını ve ileride AB projesi olmaksızın da Anadolu’da benzer yapılanmalar oluşturacaklarını söylüyor. Ben toplantıyı izledim ve kadınların gözlerinde o heyecanı ve azmi gördüm. Kadınlara güveniyorum. Vestel’in Fatih’ine Ortadoğu’dan büyük ilgi İZMİR (AA) Vestel’in Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (Fatih) Projesi için ürettiği akıllı tahtaya Ortadoğu’dan büyük talep geliyor. Vestel İcra Kurulu Başkanı Ömer Yüngül, Türkiye’nin yakın dönemde akıllı tahta ve tablet PC üretiminde bir merkez konumuna ulaşması için temel atıldığını belirterek şunları söyledi: “Özellikle Ortadoğu ülkelerinden talepler geliyor. Türkiye’deki akıllı tahta ihalelerinin 4 senede tamamlanmasını bekliyoruz.” Global’den Şırnak’a 750 milyon TL yatırım Ekonomi Servisi Global Yatırım Holding şirketlerinden Galata Enerji, 750 milyon TL yatırımla Şırnak’a termik santral kuruyor. Yapım aşamasında 2 bin 500 kişinin çalışacağı proje tamamlandığında yılda ortalama 2 milyar kWh elektrik üretilecek. Santralı Çinli China National Electric Engineering firması inşa edecek. Bu yılın ilk çeyreğinde inşaatına başlanması öngörülen Şırnak Termik Santralı’nın 30 ayda tamamlanması öngörülüyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle