25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği, yılın son gününde değişti Önce imza, sonra tedavi! MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) yılın son gününde değiştirildi. Değişiklikle bundan böyle checkup, kampanya ya da tarama kapsamında yapılan işlemler SGK’ye fatura edilemeyecek. Acillerdeki müdahalenin ardından hasta veya hasta yakınına, bundan sonraki tedaviler için ilave ücret alınacağı, bu ücretleri de SGK’den talep etmeyeceği konusunda “acil halin sona erdiğine ilişkin taahhütname” imzalatılacak. 1 Ocak’tan itibaren uygulamaya giren “SGK Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ”de şu düzenlemeler yer alıyor: ? Sağlık hizmeti sunucusu, sunduğu sağlık hizmetleri öncesinde, alacağı ilave ücrete ilişkin olarak hasta veya hasta yakınının yazılı onayını alacak. Bu yazılı onay alınmadan, işlemler sonrasında herhangi bir gerekçe ileri sürülerek ilave ücret talebinde bulunulamayacak. ? Hastanın acil haller nedeniyle sağlık hizmeti sunucusuna başvurması ve acil halin sona ermesi durumunda, acil halin sona erdiğine ve müteakip işlemlerin ilave ücrete tabi olduğuna ilişkin hastaya/hasta yakınına “Acil Halin Sona Ermesine İlişkin Taahhütname” imzalatılacak. Taahhütnamede, “Acil hal nedeniyle başvurduğum....’da yapılan tedavim sonrası acil halimin sona erdiği ve bundan sonra sunulacak sağlık hizmetleri için Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından belirlenen usul ve esaslara göre ilave ücret ödemeyi ve ödediğim ilave ücreti Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan talep etmeyeceğimi kabul ve taahhüt ediyorum” ifadesi yer alıyor. ? Sağlık hizmeti sunucusu, ilave ücrete ilişkin olarak düzenlemiş olduğu faturada, yapılan işlemlerin ‘SUT işlem’ kodunu ve tutarlarını ayrıntılı olarak belirtmek ve bu faturayı yatan hasta tedavilerinde en geç hastanın taburcu olduğu tarihte, diğer tedavilerde ise işlemin yapıldığı tarihte hastaya/hasta yakınına vermek zorunda olacak. ? Sağlık hizmeti sunucularınca gerçekleştirilecek checkup, kampanya ya da tarama kapsamında yapılan işlemler SGK’ye fatura edilemeyecek. ? Diyaliz tedavisi süresince, Diyaliz Merkezleri Hakkındaki Yönetmelik’te belirtilen tetkikler, hemodiyaliz uygulaması sırasında ortaya çıkan acil durumda yapılması gereken diğer tetkiklerle gerektiğinde ve özellik gösteren hastalara daha sık yapılan tetkiklerin tümü fiyata dahil olup ayrıca faturalandırılmayacak. Tetkikleri yaptırılmayan hastaların diyaliz tedavilerine ait ücretleri ödenmeyecek. SOSYAL GÜVENLİK ŞEMSİYESİ DELİNDİ Yurttaşları zor günler bekliyor HİCRAN ÖZDAMAR İZMİR Referandum ve genel seçimler nedeniyle uygulaması zorunlu hükümleri yeni yıla bırakılan Genel Sağlık Sigortası (GSS), sosyal güvencesi olmayan yurttaşlar üzerinde yeni yükümlülükler getiriyor. Sosyal güvencesi olmayan yurttaşlar AKP hükümetinin yasal düzenlemesiyle, sosyal güvenlik primlerini kendileri ödeyecek. Dar gelirli, sağlık hizmetinden bu şekilde yararlanabilecek. Yasanın yürürlüğe girmesiyle geliri 295 liranın altında kalan yurttaşlar, yoksul sayılacak ve primleri devlet tarafından ödenecek. Yasa hükümleriyle birlikte, yaklaşık 9 milyon 320 bin yeşil kartlı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından devralınacak, giderleri SGK bütçesinden karşılanacak. GSS kapsamında yapılacak gelir testi sonuçlarına göre aile içindeki kişi başına düşen aylık gelir tutarına bakılarak prim oranları belirlenecek. Buna göre yurttaşlar 35 liradan 212 liraya dek oranlarda belirlenecek primleri kendileri ödeyecek. Bir ay içinde gelir tespiti yaptırmayan yurttaşlar, en büyük prim miktarını verecek. 30 günden az çalışan sigortalılar eksik günlerini tamamlamakla yükümlü olacak. Üniversite öğrencilerinin tedavi giderleri Üniversite Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı tarafından karşılanmayacak. 25 yaşını doldurmuş öğrenciler bulundukları kentlerdeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına başvurarak gelir tespiti yaptıracak. Sendika temsilcileri, 28 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayımlanan “Genel Sağlık Sigortası Kapsamında Gelir Tespiti, Tescil ve İzlem Süreci İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” ile, yurttaşların reklamları değil, gerçekleri görmesi çağrısı yapıyor. Sağlık ve Sosyal Emekçiler Sendikası (SES) İzmir Şube Başkanı Veli Atanur ve eski Şube Başkanı Ergün Demir tarafından hazırlanan GSS değerlendirme raporunda, işsizler, yoksullar, gençler, tarımda güvencesiz, kayıt dışı, parttime ve saat ücreti karşılığında çalışanlar, üniversite öğrencileri, yeşil kartlılar, sosyal güvencesi olmayan ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler, primlerini kendileri yatıracak. GSS zorunluluğunda ikinci aşamanın başladığını belirtilen sendika üyelerinin çalışmasında, şu görüşlere yer verildi: “1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, genel sağlık sigortası zorunluluk esası üzerine kurulmuştu. Referandum ve genel seçimler nedeniyle uygulaması zorunlu olan hükümler, bugüne ertelenmişti. Bu kapsamda gelir tespiti, tescil ve izlem süreci Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarınca yapılacak. Gelir tespiti, genel sağlık sigortalısı olmayanlar ve bakmakla yükümlü olduklarıyla genel sağlık sigortalılığı statüsü sona erenler ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler üzerinden yapılacak. Bir ay içerisinde gelir testi yaptırmayanlar asgari ücretin iki katı prim ödeyecek”. İyileşti, doktorunu darp etti İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de hekimler, yeni yıla kendilerine yönelik saldırı haberleriyle girdi. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde toplanan sağlık çalışanları, 30 Aralık’ta meslektaşlarına yapılan saldırıyı protesto etti. Topluluk adına açıklama yapan İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erdener Özer, “Görevi şifa dağıtmak olan biz hekimler, yeni yıla yine hekime şiddet olayıyla giriyoruz. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Polikliniği’nde görev yapan meslektaşımız Dr. Turan Acar, hasta muayene ederken darp edilmiştir. Bu darp olayı asistan hekim arkadaşımızın bizzat ameliyat ettiği ve iyileştirdiği hasta tarafından gerçekleştirilmiştir” dedi. Sağlık Bakanlığı’nın hekime yönelik şiddet konusunda daha fazla adım atmasını beklediklerini kaydeden Özer, sağlık çalışanlarının geleceklerinden endişe ettiğini söyledi.” (Fotoğraf: HİCRAN ÖZDAMAR) HÜKÜMET KANADI DOLAYLI OLARAK ÜYE ADAYLARINI BELİRLEYECEK, TÜBA ÜYELERİ ATAYACAK ‘İstifa edenler geri dönebilir’ MAHMUT LICALI ANKARA Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı arasında yapılan görüşmelerde Akademi üyelerinin, YÖK ve TÜBİTAK tarafından belirlenecek üye adaylarından oluşan bir havuzdan TÜBA tarafından seçilmesini öngören yeni bir düzenleme gündeme geldi. TÜBA Başkanı Prof. Yücel Kanpolat, düzenlemenin doğru bir zamanda yapılması durumunda Akademi’den istifa eden üyelerin bir kısmının TÜBA’ya geri döneceğini düşünFotoğraf: KAYHAN AYHAN düğünü ifade etti. AKP hükümetinin Ağustos 2011’de yayımladığı kanun hükmünde kararnameyle özerk yapısı elinden alınan TÜBA’da yaklaşık 5 aydır süren tartışmaların ardından Akademi yönetimi ve hükümet temsilcileriyle yapılan görüşmelerde Akademi’nin özerk yapısını koruyacak bir formül üzerinde görüş birliğine varıldı. TÜBA’nın özerk üye yapısını silbaştan değiştiren ve hükümetin doğrudan üyelerini belirlediği YÖK ve TÜBİTAK aracılığıyla Akademi’ye üye ataması yapılmasını öngören düzenlemenin ardından 70 bilim insanı TÜBA’dan istifa etmişti. TÜBA Başkanı Prof. Kanpolat başkanlığındaki Akademi yönetimi, önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ardından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ile yaptığı görüşmelerin ardından Akademi’nin özerk yapısını koruyacak yeni bir düzenlemeye ilişkin taslağı bakana sundu. Buna göre mevcut düzenlemede Akademi’ye üye ataması yapan YÖK, TÜBİTAK ve TÜBA’nın kendisi üye adaylarını belirleyecek. TÜBA, belirlenecek söz konusu üye adaylarından oluşan havuzdan Akademi’ye üye atamasını kendi yapacak. Geçen yılın son günlerinde iktidarıyla, muhalefetiyle politikacılarımız ve dahi medyamız 35 yurttaşımızın Hakkâri’nin Uludere’ye bağlı Ortasu Köyü yakınlarında katırlara yüklü çuvallarıyla yürürken Hava Kuvvetlerimize bağlı uçaklar tarafından bombalanarak yok edilmesinin hem acısını hem de şaşkınlığını yaşadılar. Başbakan, ölenlere başsağlığı dilemekle yetinmedi... Yardımcısı Beşir Atalay’ı Ortasu’ya gönderdi. CHP ve MHP başsağlığı ziyaretleri yaptı. BDP’liler durumdan vazife çıkartmanın tam sırası olduğunu saptayarak gösteriler düzenlediler. Olay devletin Uludere ilçesindeki temsilcisi kaymakamın köylüler tarafından Ortasu’ya gelmesini engelemek için şiddete başvurmaları sonucunda başından yaralanmasıyla tatsız şekilde noktalandı. Acıyı anlamak elbette mümkün. Ama iktidar ve muhalefet temsilcileriyle sergilenen bu şaşkınlık neyin nesidir? O yörede yaşayan insanların neyle ve nasıl geçinmek zorunda olduklarını bilmeyen bir devletin gelmiş geçmiş temsilcileri, 2012’ye girerken mi gerçekle yüzleşmektedirler? Yıllardır bütçe kanunları hazırlayan hükümetler Doğu ve Güneydoğu’ya hangi fabrikayı kurarak bölge insanına iş bulmayı düşünmüştür? Liberal ekonominin devleti olabildiğince küçülterek yerli ve yabancı girişimcilerin önünü açmakla övünen anlayış; ülkemizin varsıl bölgeleri dururken Hakkâri’ye sadece harita üzerinde parmak basmakla yetinildiğini bilmez mi? O nedenle, yörede yaşayanların önlerinde ya büyük kentlerde iş aramak için göç serüvenlerini göze almak ya da kaçakçılığı meşru bir meslek olarak görmek seçenekleri kalmaktadır. Terör örgütünün son yıllarda İstanbul, Ankara, Adana ve İzmir gibi büyük kentlerimizde varlığını duyurması, sözünü ettiğim göç yolcularının buralarda aradıkları iş kapılarını açamayışlarındandır. İlgilenenler, arşivlerden 2 Temmuz 1973 tarihli gazeteleri açarlarsa dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün çıktığı Doğu gezisinde uğradığı Kars’ta halka yaptığı konuşmada şunları söylediğini görürler: “Gece ve gündüz düşüncem, burada yaşayan halkın hayat seviyesi, saadet ve ıstırabı oldu.” Doğu’da halkın işsizlik nedeniyle kaçakçılığa yöneldiğini söyleyen Korutürk, bunun önlenmesi için bölgeye yatırım yapılmasını istedi. Cumhurbaşkanı, “50 yıllık Cumhuriyet döneminin Doğu’ya birçok şey getirmesine rağmen yine de yetersiz kaldığını belirtti ve gezisine katılan Devlet Planlama Müsteşarı’ndan bölgenin kalkınmasına yönelik bir plan hazırlanmasını istedi.” Geçen hafta yitirdiğimiz o 35 yurttaşımız Korutürk Cumhurbaşkanı olduğu yıllarda henüz doğmamışlardı. Ama babalarının, amcalarının kaçakçılık yapmak için onca tehlikeyi göze aldıklarını yıllar sonra annelerinden duyarak öğrendiler. Çoğu çocuk yaşta bu mesleğe girmekten başka seçenek olmadığını gördüler. Kimi öldü. Kimi mayına basarak ayağını, elini yitirdi. Hal böyle, böyle iken; kaçakçılıkla yaşamak zorunda bıraktığımız yurttaşlarımızın acı serüvenlerine neden olan istihbarat yanlışlığını sorgulamanın ne âlemi var? Sorgulanacak olan iktidarlarımızın devlet eliyle bölgeye yatırım yapmak yerine yandaşlarını nasıl zengin etmekle uğraşmalarına yol açan politikalarıdır. 35 İnsanımızı Yeni mi Keşfettik? ANA DAVAYLA BİRLEŞTİRİLMESİ İSTENDİ ‘BAKAN ÖNERİYE SICAK’ TÜBA Başkanı Prof. Kanpolat, Bakan Ergün’ün bütçe görüşmeleri sırasında bir yasa taslağı tasarısının hazırlanmasının uygun olacağını ifade ettiğini anımsatarak “Biz de bu tasarıyı hazırladık ve bakana takdim ettik” dedi. Ergün’ün de taslağa karşı görüşlerinin olumlu olduğunu belirten Kanpolat, şunları dile getirdi: “Bu yasanın çıkmasının bir zorunluluk olduğunu açıklamak istiyoruz. TÜBA kolay kurulmuş bir kurum değil. Türkiye TÜBA’dan vazgeçmemeli. Biz bir şeyi çok çabuk silebiliriz, ama sonra onu tekrar yapmak kolay değil. Bize ait eksikliklerimizi kabul ediyoruz. Biz üyelerimizi seçmek için titiz davrandık. Bu doğru, çok fazla üye seçemedik. Ama üye seçimleri bizim için olmazsa olmaz, vazgeçemeyeceğimiz kırmızı çizgilerimizdir.” Devrimci Karargâh soruşturmasında yeni iddianame İstanbul Haber Servisi İstanbul’da, Devrimci Karargâh örgütüne yönelik soruşturma kapsamında 1 avukatın da aralarında olduğu 3 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, Devrimci Karargâh ana davasına bakan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı İsmail Tandoğan tarafından hazırlanan 12 sayfalık iddianamede, sanıklardan Okan Duman’ın örgüt içinde faaliyet gösterdiği, örgütün yurtdışında bulunan üst düzey yöneticileriyle irtibatının olduğu ve diğer sanıklar Coşkun Kıyamçiçek ile avukat Özcan Kılıç’ın da bu sanıkla irtibatlarının olduğunun tespit edildiği aktarıldı. Tutuklu sanık Okan Duman’ın, askeri eğitim görmek için PKK terör örgütünün Kuzey Irak’taki kamplarına gittiğini beyan ettiği belirtilen iddianamede Duman’ın MÜSİAD binasına patlayıcı konulmasının da aralarında olduğu 5 eyleminin tespit edildiği ifade edildi. İddianamede, sanıklardan Özcan Kılıç’ın evinde yapılan aramada “Devrimci Cephe” isimli dergilerin bulunduğu belirtilerek, Kılıç’ın Avrupa’da bulunan örgüt üst düzey yöneticisi, “Faruk” kod adlı Şemdin Şimşir’den aldığı talimatları Duman’a ilettiği ileri sürüldü. Kıyamçiçek’in ise örgüte eleman kazandırma faaliyetlerinde bulunduğu aktarıldı. İddianamede, tutuklu sanık Okan Duman’ın, “terör örgütü yöneticisi olmak” , “mala zarar vermek” gibi suçlardan toplam 36 ile 96 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması talep edildi. Kıyamçiçek ve tutuksuz Kılıç’ın da 7.5 ile 15 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırılması istendi. İddianamenin Devrimci Karargâh örgütü ana davasıyla birleştirilmesi talep edildi. Primleri vatandaş kendisi ödeyecek Halkevleri üyelerinden protesto... Halkevleri üyeleri, 1 Ocak 2012 itibarıyla yürürlüğe giren Genel Sağlık Sigortası’nı (GSS) İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde protesto etti. AKP hükümetinin GSS kapsamında yaptığı değişiklikleri protesto amacıyla dün Çemberlitaş’taki İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir araya gelen Halkevleri üyeleri “Sağlık haktır satılamaz”, “Müşteri değil halkız” sloganları atarak “AKP yeni yıla sağlıkta yıkımla girdi. Sağlık hakkımızı savunacağız”, “Hastaneler ticarethane değildir”, “Sağlık çalışanları köle değildir” pankart ve dövizleri taşıdılar. ‘BİR UZLAŞMA ÇIKABİLİR’ Süreç içerisinde Akademi’deki bazı arkadaşlarının istifa ettiğini anımsatan Kanpolat, “Onlar da bu işin çözülmesi için her şeyi yaptı. Bir uzlaşma çıkabilir. Bu yanlıştan doğru bir uygulama çıkabilir” diye konuştu. Bakan Ergün’e sundukları taslağın yaşama geçirilmesi durumunda Akademi’den istifa ederek ayrılan bazı bilim insanlarının TÜBA’ya geri dönmesini beklediğini kaydeden Kanpolat, “Bu düzenleme düzgün bir zamanlamayla halledilirse ayrılan bir kısım arkadaşlarımızın geri dönmesini bekliyorum. Bu doğru ve iyi olur. Ama Bilimler Akademisi Derneği’nin de gereksinim olduğuna inanıyorum” diye konuştu. İÜ’de kavga 96 yıl hapis talebi 30 ÖĞRENCİ GÖZALTINA ALINDI İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi Merkez Kampusu’nda Hukuk Fakültesi koridorunda bekleyen sol görüşlü öğrencilere ülkücü olduğu belirtilen 4 kişi önce sözlü sataştı. Sol görüşlü öğrencilerin karşılık vermesi üzerine ülkücü gruptan bir öğrenci üzerindeki satırı çıkararak öğrencilere sallamaya başladı. Bir öğrenci elinden yaralanırken, okula ambulans ve çevik kuvvet ekibi sevk edildi. Polisler Hukuk Fakültesi koridorunda bekleyen öğrencilerden 30’unu yaka paça gözaltına alarak emniyete götürdü. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle