19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Günümüze gelebilmiş en eski ‘Komedya’ metinlerinin yazarı Aristophanes, insanlığı savaşa karşı 25 yüzyıldır uyarıyor Tiyatro ‘barış’ı savunuyor Acımasız politik stratejiler doğrultusunda tetiklenmiş terorizmin/savaşların saldığı dehşet, gelişmiş teknoloji yardımıyla TV ekranında günü gününe karşımıza çıkıyor. Ne yazık ki insanlığın ortak vicdanı, insanlık dışı manzaraları bile kanıksayabiliyor. Kafa ile yüreğin, bilgi ile sağduyunun, strateji teknikleri ile insanbilimin birbirine yabancılaştığı, postmodern ironiye tutsak bir dünyada yaşıyoruz. “İlkel” olan ile “uygar” olan arasındaki karşıtlığın yok olduğu... Gelişmiş insan topluluklarının, daha az gelişmiş insan topluluklarına yönelttiği “oyuncaklı” politikaların bugün ulaştığı nokta, “uygar”ın içinde sakladığı “ilkel”i gösteriyor. Politik ve ekonomik çıkarlar adına, “barışçıl görünüşlü” söz oyunlarının ardından sırıtan “kaba güç”e yaslanıldığı artık bilinen bir gerçek. Oysa günümüze gelebilmiş en eski “Komedya” metinlerinin yazarı Aristophanes, insanlığı savaşa karşı 25 yüzyıldır uyarmaktadır. Tiyatronun antik dönem bilgelerinin yaptığı uyarıların “ilkel”liği delip geçememiş olması, insanlığın “uygarlık” dersinden sınıfta kaldığını göstermiyor mu? Antik Yunan’da Altın Çağ’ın yaratıcısı Atina kentdevletinin yurttaşıydı Aristophanes. Toplumunun Pelepones Savaşları nedeniyle yıkımın eşiğine geldiği aşamada, Atina demokrasisinin son kırıntılarının sağ Kurdun Günü Gece yarısından sonra TV ekranında bir film. “Kurdun Günü.” Başını kaçırmışım, görüntüler karanlık, sisli, yine de uykum açılıyor, rahatım kaçıyor. Filmlerini seyirciye “Size huzursuz seyirler dilerim” diyerek sunan bir yönetmen olan Michael Haneke de bunu istiyor zaten. Birleşmemiş Avrupa’nın öyküsünü anlatan “Bilinmeyen Kod”, “Ölümcül Oyunlar”, ve “Benny’nin Videosu” adlı filmlerini ilgiyle, tedirginlikle izlemiştim. “Kurdun Günü” de amansız bir film. Kaçırdığım bölümü daha sonra internetten izledim. Bir çift, sekiz on yaşlarındaki çocukları ile orman içindeki evlerine geliyorlar. Ansızın büyük bir felaket yaşanmış, ortalık kıyamet sonrasına dönüşmüştür. Baba eve girer girmez içerdeki işgalcilerce vahşice öldürülür. Anne ile çocuklar dehşet içinde kaçarak, en yakın köye ulaşmaya çabalarlar. Her yanda korku ve şiddet egemendir. Bir süre sonra on beş yirmi kişinin sığınmış olduğu bir tren istasyonuna ulaşırlar ama burada da kargaşa ve açlık vardır. Onları daha iyi bir yere taşıyacağını umdukları gelmeyen bir treni bekleyen sığınmacılar soğuktan, şiddetten korunmaya çalışarak ellerinde kalan son malları bir lokma yiyecek ve suyla değiş tokuş etmektedirler. Haneke, filmde olası büyük bir afetin ya da bir ülkenin apansız içine düştüğü aşılmaz ekonomik bunalımın, refah toplumunu ani bir şokla nasıl çökertebileceğini, insanın temel ihtiyaçlarından yoksun kaldığında nasıl çaresizleşip bencilleşeceğini kasvetli bir atmosfer içinde sergiliyor. Toplumsal çözülme ve değer kayıplarından sarsıcı kareler sunuyor. Kamerasını hayatta kalabilmek için başkalarını hiçe sayan, barbarlaşan, kişiliğini, merhamet duygusunu yitiren insana çeviriyor. ??? Filmde öncelikle kurulu düzen, düşünce ve kabullerin ne kadar çabuk ters yüz olduğunu görüyoruz. Kişilerin tepkilerinin benzerliği insanın gelişmişlik düzeyini de eşitliyor. Otorite yokluğunda anarşinin öne çıkışı, güçlünün gücü eline alışı, güçsüzün ona boyun eğişi herhangi bir çöküşte zorbalığın hâkim olacağı korkusu yaratıyor. Bireyin tek başına bağımsız olamayacağı, birleşmenin gerekliliği vurgulanıyor. İstasyondaki herkes hiyerarşik düzen ve kurallara uygun davranmak zorunda. Yine yöneten biri, otoritenin çarkına sıkışıp kalan birey ve edilgen kılınmış topluma göndermeler var. Takaslık değeri olmayanların, olanların vicdanına mahkum edilmesi ibret verici. Yılgın ve umutsuz insanın batıl düşünceye yaklaşma olgusu ise bir başka acı gerçeklik. Haneke, “Kurdun Günü”nde, devlet yapısı ile toplumun sözde uyumlu işleyişinin bir aldatmacadan ibaret olduğunu ortaya koyarak yapıların oynaklığına işaret ediyor. Bu yapılar, hükmü elinde tutan ve sınırsız otorite ile topluma dikte eden iktidarlardır. Trenin gelişi ile belirsiz bir sona doğru çıkılacak yolculuk, hayatın yeniden var edileceği umudu veriyor olsa da sevmeyi, hatta nefreti unutmuş bir toplumda bu nasıl olacaktır? Yanıtı belli değil ama zaten Haneke de asıl amacının yaşadığımız dünyaya karşı medyanın kütleştirdiğiduygu ve tepkilerimizi bilemek olduğunu ifade ediyor. Uğursuz bir öngörüden yola çıkarak insanın göremediğimiz gerçeğine eğilirken de sınırları zorluyor. ??? Le Temps du loup / 2003 Yönetmen Yücel Erten’in Ankara Devlet Tiyatrosu imzalı ‘Barış’ yapımında oluşturduğu şenlikli estetik, gerçek ve düş bezeli bir dünyanın görselliği içinde, Cem İdiz’in müziğiyle gerçekleşiyor. ladığı düşünce ve söz özgürlüğünü kullandı. Yapıtlarında eğitim, hukuk, savaş ve barış gibi kamu yaşamına ilişkin konuları irdeledi. Yazdığı sahne metinler “tartışma güldürüsü” özelliği taşır. Bu nedenle, izleyeni “merak öğesi” yoluyla yakalayan komedilerden farklıdır. Aristophanes, yapıtlarında temel araç olarak ‘koro’yu kullanır. Oyunda ortaya atılan “tartışma”yı alevlendiren, tartışmada yer alan, oyunun “Parabasis” bölümünde “öne çıkarak” seyirciye yazar adına seslenen koro, Atinalı yurttaşın kafası ve vicdanı gibiydi. Aristophanes, aynı zamanda, şarap ve bereket tanrısı Dionisos’a ilişkin ritüellerin yaşam/doğa coşkusunu, kusursuz bir şiirşarkıdans örüntüsü içinde dile getirdi. Sahnede zengin ve renkli bir “fantezi” dünyası oluşturdu. Eski Komedya’nın hem “eğitici” hem de “eğlendirici” yanını sahneye taşırken, “politik taşlama”dan “kaba fars”a, “incelikli söz oyunları”ndan, ağzı bozuk/belden aşağı şakalara, ünlü kişilere sataşmaya kadar varan çeşitli güldürü öğelerini cömertçe kullandı. “Barış” büyük ozanın ülkemizde en sık sahnelenen yapıtlarındandır. Oyunu ilk kez 1982’de Ankara Sa natevi’nde sahneleyen Yücel Erten, aradan geçen süre içinde beş farklı “Barış” yapımına daha imza attı. Son çalışmasını da Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçılarıyla içinde bulunduğumuz tiyatro döneminde yaptı. Yücel Erten 30 yıldır, “Barış”ı günün koşullarına göre yeniden elden geçiriyor. Söz, mimik, jest, hareket düzeyinde yaptığı uyarlamalarla oyunu tazeleyip bir kez daha “güncel” olana yaklaştırıyor. Oyunun kültüre ilişkin göstergelerini, Ege Denizi’ni çevreleyen Anadolu ve Attika yarımadaları ile adaların tarihinden/coğrafyasından alıp kullanıyor. Oyunla öyle bütünleşmiş ki zaman zaman, toplumsal/politik içerikli uyar lamalardan açık saçık şakalara dek, hangisinin Aristophanes’in kaleminden çıktığı, hangisinin Yücel Erten uyarlaması olduğunu fark edemiyorsunuz. Parıltısını hiç yitirmeyen 1982 tarihli Cem İdiz imzalı müziğiyle günümüze taşınan oyunda, Hakan Dündar yalınişlevsel dekoruyla, Sevgi Türkay hem yöresel hem de fantezi boyutta çizilmiş giysileriyle, Salima Sökmen dans ve Şükrü Kırımoğlu ışık tasarımıyla, Erten’in sahnede yarattığı gerçek ve düş bezeli dünyayı şık bir görselliğe ulaştırıyor. Erten’in enerjik sahne dilinin geleneksel tiyatromuzun ve “epik tiyatro”nun “açık biçim”deki sereserpeliğine de yaslandırılmış şakacı/şenlikli estetik düzeneğini oluşturan oyuncular, Bilal Güldere’den, Ali Fuat Davutoğlu’na, Zafer Güllü’ye, Sabri Özmener’e, Murat Gökçer’e, Ahmet Burak Bacınoğlu’ya, Aylin Dinç’e, Ayşe Simgem Baykara’ya, Kemal Okan Özkan’a, Derya Şenol’a, Başak Güleç’e, Demet Kızılay’a, İpek Demir’e ve Korobaşı Mithat Erdemli’ye uzanıyor. Oyunun olmazsa olmazı Koro’ya ise bu oyuncular yanında Özgür Keçeci, Hasan İrfan Buzcu, Arda Saygın, Engin Yaman, Derya Can ve Özge Deniz Asyalıoğlu destek veriyor. Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan zımba gibi bir yapım izliyorsunuz. 2012’nin gözde filmleri The Guardian gazetesinin yeni yılın öne çıkan 50 filmine yer verdiği listede Ceylan’ın ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ filmi de var ? Listede Woody Allen’dan Quentin Tarantino’ya, Steven Spielberg’den Peter Jackson’a birçok usta yönetmenin filmleri yer alıyor. Bu yıl oyunculuklarıyla göz dolduracak isimler arasında ise Daniel DayLewis, Merly Streep ve Leonardo DiCaprio da var. Kültür Servisi İngiliz The Guardian gazete terişli otelinde uşak olarak çalışabilmek için ersi, 2012’de gösterime gireceklerden öne çıkan 50 kek kılığına giren bir kadının yaşamını anlatan filmi sıraladı. Woody Allen’dan Quentin Ta “Albert Nobbs” da yılın öne çıkanları arasında. Leonardo DiCaprio ise 2012’de iki ayrı filmrantino’ya, Steven Spielberg’den Peter Jackson’a birçok usta yönetmenin filmlerinin yer al le karşımıza çıkacak. F. Scott Fitzgerald’ın ündığı listede Nuri Bilge Ceylan’ın geçen yıl lü “The Great Gatsby” (Muhteşem Gatsby) roCannes’da Dardenne Kardeşler’in “Bisikletli manından sinema uyarlanan filmde Jay Gatsby’yi Çocuk” filmiyle Büyük Ödül’ü paylaşan “Bir Za canlandıracak olan DiCaprio, Clint Eastwomanlar Anadolu’da” filmi de bulunuyor. Filmin od’un yönettiği “J. Edgar” filminde de J. 4 Ocak’ta ABD’de, 19 Ocak’ta Almanya’da ve Edgar Hoover’a hayat verecek. 16 Mart’ta Britanya’da gösterime girmesi bekMarc Webb’in yönettiği yeni “Örümcek leniyor. Adam”ın (The Amazing SpiderMan) 2012’nin ses getirecek filmlerinden biri elbette başrolünde ise Andrew Garfield var. Tüm Tarantino’nun Westerne el attığı “Django Unc dünya ile Türkiye’de de gösterime girmesi Demir Leydi hained” filmi. Jamie Foxx, Samuel L. Jackson, beklenen “Hobbit: Beklenmedik YolKurt Russell ve Sacha Baron Cohen gibi birculuk” (The Hobbit: An çok ünlü oyuncuyu bir araya getiriyor. Unexpected Journey) Başrolünü Daniel DayLewis’in üstlendiği ise Tolkien’in, “HobSpielberg’ün yeni filmi “Lincoln” ise Amerikan bit” kitabından, yönettarihinin en çalkantılı döneminde yaşanan pomen Peter Jackson tarafınlitik oyunları Lincoln’ün gözünden anladan sinemaya uyarlandı. tıyor. Spielberg’ün bir diğer filmi “SaFilmde “Yüzüklerin Efendi Muhteşem Gatsby vaş Atı” ise Michael Morpursi” üçlemesinden tanıdığımız go’nun tiyatroya da uyarlanan oyuncuların yanı sıra Richard Arçocuk romanından beyazperdeye mitage, John Bell, Luke Evans, aktarıldı. Ryan Gage ve Aidan Turner gibi Başroldeki kadın oyuncuların isimler de yer alıyor. Sinemaseverlerin heperformanslarıyla göz doldurduğu yecanla beklediği bir diğer devam filmi de filmlerin başında ise “Demir Ley“Kara Şövalye Yükseliyor” (The di” (The Iron Lady) geliyor. Meryl Dark Knight Rises). Bruce WayStreep’in eski İngiltere Başbakanı ne/Batman rollerini beraber canÖrümcek Margaret Thatcher’ı canlandırdılandıran Christian Bale’e, Selina Adam ğı filme ek olarak Glenn Close’un Kyle olarak Anne Hathaway’in eşBir Zamanlar Anadolu’da 19. yüzyıl İrlandası’nda hayatta lik edeceği filmde Marion Cotillard, Gary kalabilmek adına, Dublinin en gösOldman ve Morgan Freeman de rol alıyor. Emek için galalı protesto Kültür Servisi 12 Eylül dönemini mizahi tarzda anlatan “Bu Son Olsun” filminin galası bugün saat 21.00’de Sinepop Sineması’nda yapılacak. Saat 19.30’da ise Emek Sineması’nın önünde açık havada ısıtıcılar eşliğinde kokteyl düzenlenecek. “O gece ve her zaman Emek bizimdir” diyen film ekibinin bu anlamlı galası Emek Sineması’nın korunması için de bir protesto niteliği taşıyor. Yönetmenliğini Orçun Benli’nin yaptığı; Engin Altan Düzyatan, Hazal Kaya, Mustafa Uzunyılmaz, Ufuk Bayraktar, Ferit Kaya, Orhan Eşkin, Volga Sorgu, Engin Alkan, Serdar Orçin, Deniz Uğur, Bülent Çolak, Eray Özbal, Tuğrul Tülek gibi isimlerin oyuncu olarak yer aldığı projenin müzikleri ise usta müzisyen Cahit Berkay’a ait. Film, tek gayeleri karınlarını doyurmak olan ve kendilerine Balat semtini mesken tutmuş beş evsizin hayatını konu alıyor. Filmdeki karakterler, yaşanan bir dizi yanlışlıklar komedisi sonucu kendilerini siyasi mahkumlarla birlikte aynı cezaevinde bulur. Film, 6 Ocak’ta gösterime girecek. KAMİL MASARACI KÜLTÜR? ÇİZİK CUMOK GÖNEN ANMA ÇAĞRISI Eğitimİş Kurucu Üyelerinden, Tüm Eğitim çalışanlarının Sendikal Birliği uğruna yılmadan mücadele etmiş olan, Kemalist Devrimci Yiğit Arkadaşımız, Sevgili Öğretmenimiz, CUMOK GÖNEN TEMSİLCİSİ Arifiye Köy Enstitüsü çıkışlı, KAVEG eski Yönetim Kurulu Üyesi, Pakize Demir’in eşi, çocukları GünfelMustafa, GüngörNesibe ve AyferZihni’nin değerli babaları AHMET BOLKISIK’ın aramızdan ayrılışının birinci yıldönümünde 03.01.2012 günü yokluğunu acıyla duyumsuyor; dostları, öğrencileri, arkadaşları ve yakınlarıyla birlikte 8 Ocak 2011 Pazar günü Saat 15.00’te, Dostumuzu; Şehir Mezarlığı’ndaki mezarı başında toplanarak saygıyla, sevgiyle ve özlemle anıyoruz. CUMOK GÖNEN; ADD GÖNEN ve EĞİTİM – İŞ GÖNEN Şubeleri Satılmış Demir’i 01 Ocak 2012 günü kaybettik. Ailesine ve Köy Enstitülü arkadaşlarına başsağlığı ve sabır dileriz. Köy Enstitülerini Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği (KAVEG) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle