19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 2012 CUMA 4 HABERLER Kamuoyu; sendika, sivil toplum kuruluşu ve üniversitelerin önerilerinden haberdar olamayacak Ne Yapmalı Fransız Senatosu da 1915 olaylarını, Ermeni soykırımının inkârını cezalandıran yasayı kabul edince, gündeme şu soru geldi: Peki şimdi ne yapmalı? Yanıt çok daha kolay olurdu eğer soru şöyle olmuş olsaydı: Bu durumda acaba ne yapmamalı? Yanıtı da şöylesine basitti tabii ki: Şimdiye kadar ne yapılmış ise özellikle onlar yapılmamalı. Gerçekten de 1915 olaylarıyla ilgili olarak Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak isteyenlere karşılık olarak şimdiye kadar yapılmış olanlar, yarar değil zarar vermiştir. Tepkisel politikalar özden, yaptırımcı güçten yoksun, gelip geçici ve Türkiye’yi küçük düşüren reaksiyonlardan ibaret kalmıştır. Amaçlanan etkilerden hiçbirinin gerçekleşmesini sağlamadıkları gibi Türkleri ciddiye almayın! Bir parlar hemen sönerler gibi söylemlere yol açmıştır. Ve Türkiye’nin soykırımı tanıması yolunda 1965’ten bu yana artarak süren kampanyalara inanılmaz bir aymazlıkla aynı şekilde tepki verilmesi sürdürülmüştür. Bu tutumun hiçbir sonuç vermeyeceği hâlâ görülmemişse, bu davayı da Türkiye’nin kaybetmesi kaçınılmazdır ve bunun suçlusu da Türkiye’deki iktidarlar olacaktır. ??? Bu sütunun değerli okurları, yazarının soykırım iddialarına hak verenlerden olmadığını çok iyi bilirler. Burada bu konuda daha önce yazılanlar tekrarlanmayacak. Ancak soykırımın olmadığını kanıtlarıyla söyleyebilecek durumda olmak yetmiyor. Aynı zamanda sesimizi duyuracak bir devlet politikasına sahip olmak gerek. Diyasporayla Ermenistan Ermenileri dönem dönem değişen ittifaklarıyla da desteklenerek 1965 (olayların 50. yıl dönümü) yılından beri istikrarlı, bir politika yürütmekte, termin 100. yıl olan 2015’tir. Soykırım iddiacıları, en çok karşılarındakilerin kararsızlığından ve istikrarlı bir politika oluşturamamasından yararlanmaktadır. Türkiye bütün bu iddialara karşı, (haklı olarak) “soykırım yok” diyor. Ama soykırım yoksa da var olanın ne olduğunu tartışmaya açmak için inisiyatif almıyor. Karşı tarafın bu konudaki isteksizliğini fırsat bilip üzerine yatıyor. Ayrıca bir noktayı belirtmekte yarar var. Olan soykırım değil, anladık. Ama yine de bir şey oldu. Olan nedir? ??? Geçmişte olanlarda Osmanlı’nın hiç kusuru olmadı mı, olduysa nedir? Tarihte üzerinden geçen anlaşmalarla kapanmış olan bu olaylarla ilgili olarak ne söylenecektir? Osmanlı soykırım amacıyla hareket etmemiş, bu suçun unsurları oluşmamıştır ama o zamanki yönetimin hiçbir şeyde hiçbir sorumluluğu yok mudur? Varsa nedir? Türkiye Cumhuriyeti, kendisini yalnızca “inkârcı” konumuna düşüren salt “yoktur”la sınırlı kalmayacak bir politika oluşturmak için ne yapmalıdır? Türkiye derdini dünyaya açıklamak için nasıl bir yol izlemeli, amaca adım adım nasıl varmalıdır? Türkiye bu sorunun karşımızdaki iki tarafından birinin diyaspora Ermenileri ise ikincisinin de Ermenistan olduğunun farkında mıdır? O zamanlar bu güçlere karşı nasıl bir politika izleyeceğine karar vermelidir. Ama daha önce belirlenmesi gereken husus; politikayı Ankara’nın mı, yoksa ABD ile AB’nin mi oluşturacağıdır. Bütün bunlar olmadan, günübirlik tepkiler göstermek acınası durumlar yaratır. 2015’e şunun şurasında çok az kaldı ve mücadeleye çok geriden başlıyoruz. Ama unutmayalım 35 yıl önce de çok geride kaldığımızı düşünüyorduk ve olduğumuz yerde sayarak daha da vakit kaybettik. Gizli saklı ‘sivil’ anayasa AYŞE SAYIN ANKARA TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in “toplumun bütün kesimlerince benimsenecek daha katılımcı, şeffaf ve demokratik” yeni anayasa “temennisi” lafta kaldı. Çiçek’in başkanlığını yaptığı TBMM Uzlaşma Komisyonu, “kurumların sıkıntıya düşmemesi, toplumda kutuplaşmaya ve kamplaşmaya yol açmaması” gerekçesiyle, siyasi partiler, sivil toplum ve meslek örgütleri ile üniversitelerin yeni anayasa konusundaki önerileri ile ilgili gizlilik kararı alarak, TBMM’nin web sitesinden kaldırılmasını kararlaştırdı. TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu, Başbakanlık İnsan Hakları Kurumu Başkanvekili Meh ? Komisyonun “oybirliğiyle” aldığı “gizlilik” kararının gerekçeleri arasında; önerilerini açıklayan kurum ve kuruluşları olası tepkilerden korumak ve söz konusu kurum ve kuruluşların “samimi önerilerini paylaşamamaları” yer aldı. met Altuntaş’ın, “korktuğu” için hazırladıkları öneri metninde yer alan “hükümetin KHK yetkisinin kaldırılması” önerisini okuyamamasının gazetemizde yer alması üzerine çok ilginç bir karara imza attı. Anayasanın en geniş katılımla ve tartışılarak hazırlanması, Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarının duyurulması için TBMM Başkanlığı tarafından hazırlanan “yeni anayasa” adlı internet sitesinden, kurumların önerilerinin yer aldığı “anayasa taslakları” başlıklı bölüm kaldırıldı. Bu bölümün kaldırılmasının nedeninin ise Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun hafta içinde yaptığı toplantıda aldığı “gizlilik” kararı olduğu ortaya çıktı. Uzlaşma Komisyonu’nun önceki günkü toplantısında ise yeni anayasa için öneri taslakları gönderen kurum ve kuruluşları olası “eleştiri ve tepkilerden koruma” gerekçesiyle önerilerin kamuoyunun görüşüne sunul masından vazgeçilmesi kararlaştırıldı. Komisyonun “oybirliği” ile aldığı kararı komisyon üyeleri şöyle savundular: “Bu öneriler komisyona gönderiliyor ve mahremiyeti bize emanet. Önerilerin polemik ve tartışma konusu yapılması çalışmalarımızı olumsuz etkiler. Bazı platformlarda iletilen öneriler üzerinden polemik ve tartışmalar yaşanmaya başladı. Tepki görebilecekleri endişesiyle kurum ve kuruluşlar samimi görüşlerini dile getirmekten çekinebilirler. Bu da yeni anayasanın özgürce tartışılmasını engeller. İsteyenler önerilerini kendileri açıklayabilirler.” MADIMAK KATLİAMI DOSYASI ‘Kendileri açıklasın’ Gerekçe: Korumak Almanya’ya eksik dosya gitti iddiası MEHMET MENEKŞE Dikmen Vadisi sakinleri TBMM’de CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan ve CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Dikmen Vadisi’nde yaşayan bazı vatandaşlarla birlikte TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Gök, Dikmen Vadisi sakinlerinin evlerinin kış günü kentsel dönüşüm adı altında yıkılmaya çalışıldığını belirterek “İnsanları dondurucu soğukta bırakacak zihniyet Gökçek’e yakışır” dedi. Tarhan, bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı Seçim Yasası’nı onaylamasını, Türkiye’nin geleceğinin Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan arasında parsellenmesi olarak nitelendirdi. Fotoğraf: AABÜLENT UZUN İÇTÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ MUHALEFETE KARŞIN ANAYASA KOMİSYONU’NDAN GEÇTİ Vekile süre sınırı AKP oyuyla kabul ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Anayasa Komisyonu’nda 5 AKP grup başkanvekilinin içtüzük değişikliği önerisi görüşülürken muhalefet sözcüleri önerinin geri çekilerek uzlaşma aranmasını istedi. İktidar ve muhalefet grup başkanvekilleri dün MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır’ın odasında bir araya geldi. Bu toplantıda muhalefet temsilcileri AKP’nin içtüzük değişikliği önerisinin Meclis’e “dayatılmaması”, uzlaşma aranmasını istedi. Öneri öğleden sonra Anayasa Komisyonu’nda görüşülürken de aynı görüşü yinelediler. CHP’li üyelerden Atilla Kart, öneriyi “iktidar eliyle Meclis içi darbe girişimi” olarak nitelendirdi. Kart, “İktidar son kale olarak TBMM’yi de dizayn etmek istiyor, Meclis’in sesini kesmek halkın sesini kesmek demektir. Bu TBMM iradesini iğfal etme, darbe girişimidir” dedi. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce de, “Sizin derdiniz muhalefetin sesini kısmak. İçtüzük değişikliğiyle TBMM’yi AKP genel merkezi haline getirmeye çalışıyorsunuz. Size bunu geçirtmeyeceğiz” açıklamasını yaptı. MHP’li komisyon üyelerinden Faruk Bal, öneriyi “muhalefetin sesini kesme girişimlerini parti diktatoryası” olarak nitelendirdi. AKP’li Fatoş Gürkan ise teklifi “Süreler kısıtlanıyor demeyelim de ayarlanıyor” diye savundu. Genç’in Deniz Feneri gitti Komisyonda AKP’lilerin oylarıyla teklif kabul edildi. Teklifle, genel kurulun, çalışma saatleri 14.0020.00 olarak değiştiriliyor. Milletvekillerin konuşma sürelerinin kısaltıldığı teklifle ayrıca genel kurula çeşitli materyallerle girilmesi yasaklanıyor. Bu değişiklikten başta, genel kurula deniz feneri ile giren CHP’li Kamer Genç etkilenecek. BAŞBAKANLIK Tasarılar yayından kalktı FIRAT KOZOK AMASYA Almanya’nın Sivas katliamı sanıklarının iadesini reddetmesiyle ilgili soru önergesi veren CHP Sivas Milletvekili Malik Ejder Özdemir ve davanın avukatı Şenal Sarıhan, Adalet Bakanlığı’nın Almanya’ya eksik dosya göndermiş olabileceği iddiasını gündeme taşıdı. Özdemir, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in yanıtlaması istemiyle verdiği sorun önergesinde Almanya’da bulunan, Madımak katliamı sanıklarının neden iade edilmediğini, bakanlığın bu konuda girişimi olup olmadığını sordu. Soru önergesine 2 ay sonra yazılı yanıt veren Ergin, geçen aylarda Sivas’a gömüldüğü belirlenen Cafer Erçakmak ile diğer 14 sanığın kırmızı bültenle uluslarDaha büyük arası seviyede bir hak ihlali arandığını belirtti. Ergin aranan şaolabilir mi? hısların Türkiye’ye Madımak katliamı iadesinin istendiğimağdurlarının avukatı ni ancak Almanya Şenal Sarıhan “Daha Federal Adalet Baönce bizim aldığımız kanlığı’nın 11 Habilgide şöyle bir şey ziran 2007’de “savardı, Alman makamnıkların yasayla ları ‘insan haklarını korunan bireysel ihlale konu olabilecek hakları ihlal ettiğiyeterli bir durum yokne dair yeterli tur’ diye cevap verşüphenin tespit mişler. Bundan daha edilemediği” gebüyük insan hakkı ihrekçesi ile iade talelali olabilir mi? Mümbinin uygun bulunkün değil. Ne olmuş madığını bildirdi. olabilir? Bu sanıklar Madımak katliaile ilgili üç ayrı iddiamının üzerinden name düzenlendi. 18.5 yıl geçmesine Muhtemelen eksik idkarşın sanıkların eldianame gitti. Alman lerini kollarını sallamakamları Madımak’ı yarak gezdiğini belirkatliam olarak görmüten CHP’li Özdemir, yorlar. Adalet Bakan“İadeyi sağlayacak lığı’nın eksik bilgi vergerçek gerekçeleri, miş olabilir. Bu bir ihdonanımları koymatimal” dedi. dılar mı, eksik evrakla mı müracaat ettiler? Aksi takdirde Almanya uluslararası sözleşmelere aykırı davranacak ülke konumunda olacak. Konunun mutlaka Almanya nezdinde araştırılması gerekiyor. Almanya’nın ret talebinden sonra tekrar iade talepleri gündeme getirilmiş mi? Yoksa bakanlık bunları sümen altı mı etmiş?” diye konuştu. Kılıçdaroğlu Oktay’ı aradı ? Haber Merkezi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Fransız Parlamentosu’nun kararı öncesi lobi çalışmalarına katılmak üzere Fransa’ya giden ve burada komaya giren CHP Parti Meclisi Üyesi Ekrem Kerem Oktay’ın annesi Nazan Oktay’ı aradı. Geçmiş olsun dileğinde bulunan ve durumu hakkında bilgi alan Kılıçdaroğlu’nun Oktay’ın doktorları ile de görüştüğü ifade edildi. KESK’lilere Meclis önünde saldırı ? ANKARA (AA) KESK üyesi bir grup, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören tasarıyı protesto için Kızılay’da toplandı. TBMM’nin Dikmen kapısı önüne yürümek isteyen KESK’li gruba polis izin vermedi. Yürümekte ısrar eden gruba polis biber gazı ile müdahale etti. Eyleme CHP İstanbul Milletvekili Kadir Öğüt’de destek verdi. Erzurum gazeteleri evlendi ? Ekonomi Servisi Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay’ın yurt gezileri sırasında yerel medya sahiplerine yaptığı evlilik tekliflerine ilk yanıt Erzurum’dan geldi. Erzurum merkezde yayımlanan 16 gazete 4 gazete olarak yayın hayatına devam etme kararı aldı. Akman Meclis gündeminde ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Deniz Feneri soruşturması kapsamında yaklaşık 3 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan eski RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın mevzuata aykırı olarak Kanal 7’ye dönmesi Meclis gündemine taşındı. CHP Milletvekili Turgut Dibek, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede “Akman için suç duyurusunda bulunacak mısınız?” diye sordu. ANKARA Meclis’e sevk edilen tasarıları yıllardır internet sitesinde yayımlayan Başbakanlık, konuyla ilgili bölümü bir yıl boyunca güncellenmeyince, memurların internet sitesinde “ciddiyetsizlikleri” eleştirildi. Başbakanlık ise bunun üzerine sorunu kökten çözdü. Tasarılar artık yayımlanmayacak. Konu memurların en büyük paylaşım forumlarından birinde gündeme getirildi. Duruma dikkat çeken bir kullanıcı, “Ortada bilgi saklamaktan ziyade bir tembellik ve ilgilenmeme gibi bir durum bulunmaktadır. Eğer bu bölümler güncellenmeyecekse ana sayfadan kaldırılması daha uygun olacaktır” şeklinde ileti gönderince, çok sayıda kullanıcı da bu görüşü destekleyen yorumlar ekledi. Bu yazının üzerine Başbakanlık personeli, siteye yeni yasa tasarılarını eklemek yerine, ilgili bölümü tümden kaldırma yoluna gitti. “Almanya, 15 tane insanlık suçu işlemiş katliam sanığını neden vermez” diye soran Özdemir, şunları söyledi: “Çok açık bir şekilde iade talebinin savsaklandığı yönünde endişe taşıyorum. Bu kadar açık, net sözleşmeler dururken Almanya’nın 15 katliam sanığının bilerek iadesini reddetmesi mümkün değil. AKP’nin dosyaları yeterli bilgi ve belge ile donatmadığı hususunda ciddi endişelerim var.” ‘Dava savsaklandı’ EN ÇOK MAKÛM EDİLEN ÜLKE AİHM’nin 2011 1.’incisi Türkiye STRASBOURG (AA) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) geçen yıl en çok mahkum edilen ülke sıralamasında Türkiye ilk sırada yer aldı. AİHM Başkanı Nicolas Bratza, Strasbourg mahkemesinin, 2011 yılı çalışmalarıyla ilgili basın toplantısı düzenledi ve geçen yıl ülkeler aleyhinde alınan insan hakları ihlalleriyle ilgili kararlar hakkında bilgi verdi. Buna göre; Türkiye geçen yıl 159 davada, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin en az bir maddesini ihlalden dolayı AİHM’de mahkum edildi. Türkiye’yi bu sıralamada 121 davayla Rusya, 105 davayla Ukrayna izledi. Yunanistan 69, Romanya 58, Polonya 54 davada yine AİHS’nin en az bir maddesinin ihlali dolayısıyla geçen yıl Strasbourg mahkemesi tarafından mahkum edildi. Bratza, bekleyen davaların sayısının giderek artmasına dikkati çekti. AİHM’den alınan bilgiye göre, Türkiye’nin mahkum edildiği davaların önemli bir kısmını, yargılama süresinin uzunluğu, adil yargılama hakkının ihlali, kötü muamele, etkili soruşturma hakkının ihlaliyle ilgili şikâyetler oluşturuyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle